GENEL - 14 Kasım 2018 Çarşamba 12:01

Yedi Başak’tan Yemen’e yardım eli

A
A
A
Yedi Başak’tan Yemen’e yardım eli

Yedi Başak İnsani Yardım Derneği, STK’ların desteği ile Yemenli mazlumlara yardım elini uzatıyor.

Yedi Başak İnsani Yardım Derneği, STK’ların desteği ile Yemenli mazlumlara yardım elini uzatıyor.


İnsanlığa Rahmet Derneği Başkanı Dr. Mohammed Alsoudi, Yedi Başak İnsani Yardım Derneği’ni ziyaretinde Gaziantep’te bulunan STK temsilcilerine ve basın mensuplarına, Yemen’de yaşanan dramı anlattı.


Dr. Mohammed Alsoudi, “Yedi Başak İnsani Yardım Derneği, Türkiye’de ilk elimizden tutan dernekti bize ilk yardımı Yedi Başak gönderdi. Gelen sınırlı yardımları tüm ülke genelinde açlıktan zafiyet geçiren çoçuklara ulaştırmak istiyoruz. Ülkemize de ki ablukadan dolayı yardım faaliyetleri zor ve zahmetli devam etmekte ve Yedi Başak, topladığı yardımları bizlere göndererek muhtaç ve mazlumlara, Türk halkının iyilik severliğini taşıyor. Yedi Başak aracılığı ile tüm Türkiye ve Dünya’ya çağrıda bulunuyoruz ; insanlarımız açlıktan ölüyor ve Dünya’nın en hayırsever, dost ve kardeş, Türk halkından insani yardım talep ediyoruz” dedi.


İç savaşın gidişatına değinen Dr. Mohammed Alsoudi Yemen genelinde ki çatışmalarda ölen ve yaralananların sayısı 65 bini geçerken yaşamını kaybedenlerden 16 bini sivil. Yemen’deki insani yardım planını finanse etmek için 3 milyar dolara ihtiyaç olduğunu ifade etti.


Alsoudi, "Şu ana kadar bu meblağın az bir kısmı, Yemen için toplanabildi. Ayrıca, iç savaşın devam ettiği Yemen’de ülke nüfusunun yüzde 75’i yani 22 milyondan fazla insan yardıma ve korumaya ihtiyaç duyuyor. Sağlık başta olmak üzere pek çok alanda insani kriz yaşanan ülkede, temiz suya ulaşımın olmaması, yetersiz beslenme, ilaç ve tıbbi malzemelerdeki eksiklikler gibi nedenlerle kolera başta olmak üzere salgın hastalıklar her geçen gün daha da artıyor.


Uzun süredir siyasi istikrarsızlığın yaşandığı Yemen’de meşru yönetime darbe yapan Husiler, Eylül 2014’ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde tutuyor” şeklinde konuştu. Dr. Mohammed Alsoudi, “Irak ve Suriye’de yaşanan krizlerin üzerinde odaklanıldığı bir sırada Suud rejimi 26 Mart 2015’te Yemen topraklarına karşı karadan ve havadan geniş çaplı taarruz başlattı. Bu tecavüz o günden beri aralıksız sürüyor. Yemen milletine dayatılan bu savaşta şimdiye kadar binlerce masum insan hayatını kaybetti, on binlercesi yaralandı ve milyonlarca Yemenli mülteci durumuna düştü. Yemen, Güneybatı Asya bölgesinde yer alan ve Arabistan yarımadasının güneyinden bu ülke ile komşu olan bir Arap ülkesidir. Yemen’in nüfusu 27 milyon ve başkenti de Sana’dır. Yemen kuzeyden Arabistan, güneyden Babul Mendeb, batıdan Kızıldeniz ve doğudan Umman ve Fars körfezi ile komşudur. Yemen’in iki önemli kıyısı bulunuyor. bu kıyılardan biri, batıda Kızıldeniz sahilleri ve güneyde Arap denizi kıyılarıdır. Yemen’in ayrıca bir kaç adası da bulunuyor ki bu adaların en önemli olanları Arap denizinde Saktara ve kızıldeniz’de Haniş adalarıdır. Yemen 1990 yılına kadar uzun yıllar Kuzey ve Güney Yemen olmak üzere ikiye bölünmüştü. 1990 yılında varılan bir anlaşma ile iki ülke birlik oldu ve Yemen Cumhuriyeti kuruldu. Yemen’in yıllık gayri safi milli hasılası dünya bankasının 2012 raporuna göre bin 70 dolar kadardır ki buna göre de Arap ülkeleri arasında en yoksul ülke ve dünyada en yoksul ülkelerden biri sayılır” ifadelerini kullandı.


Alsoudi, "Bu gerçekler doğrultusunda 2014 sonlarında Yemen’de İran desteğiyle Husi grupları ayaklandı ve darbe girişiminde bulundular. Başkent Sana’yı işgal ettiler. Kral Selman 2015 Ocak ayının sonunda tahta çıkınca Yemen’deki Husi militanlarının işgaline sert tepki verdi.Bir koalisyon gücü oluşturdu ve İran destekli Husi militanlarına yönelik operasyon başlattı. Ali Abdullah Salih Arap baharı döneminde Suudi Arabistan’la birlikte hareket ediyordu. Başkanlığı bıraktıktan sonra kontrolündeki silahlı güçlerle birlikte Husi militanlarının yanında yer aldı. Son süreçte ise saf değiştirdi. Bunun bedelini de canıyla ödedi. Husi militanları Ali Abdullah Salih’i öldürerek Suudi Arabistan’a bir mesaj verdi. Yemen’de 10 bin civarında Husi yaşıyor. Bu Husilerin, 100 bin civarında silahlı milisi bulunuyor. Husiler ellerinde bulunan bölgedeki Yemenlileri açılık ve sefalete mahkum ettiler. 1 milyon Yemenlinin nüfus kayıtlarını sildiler ve demografik yapıyı degiştirdiler. Arabistan ve Yemen’in ortak sınır bölgelerinde petrol bulunması iki ülke arasındaki sürtüşmeleri daha da tırmandırdı ve Suud rejimi bu gelişmenin ardından sürekli Yemen’in petrol zengini bölgelerini kendi topraklarına ilhak etmek için fırsat kollamaya başladı. Aslında Yemen’in iç çatışmalarında hangi taraf zafer kazanırsa pratikte Kızıldeniz’in petrolünü Hint okyanusu üzerinden Asya kıtasına ulaştıran güzergahın kontrolünü kendi elinde bulunduracaktır. Suud rejimi ise Yemen’in stratejik konumunun bilincinde olmakla beraber son onyıllarda sürekli Yemen’in siyaset ve iktidar arenasına musallat olmaya çalıştı. Suud rejimi siyasi müdahaleleri ve hatta askeri müdahale yoluyla Yemen’de iktidarın başında olan yönetimi Riyad’ın kölesi yapmak istiyor. Aslında Arabistan’ın Yemen topraklarına askeri tecavüzü ile ilgili anlaşma, Yemen’in istifa eden kaçak Cumhurbaşkanı Mansur Hadi, Eylül 2014’te tüm Yemenli grupların ve akımların imzaladığı barış ve katılım anlaşmasını kabul etmeyi reddederek istifa etmesi ve Sana’dan Aden’e kaçması ve bu kentte kendince bir hükümet kurmasından sonra gündeme geldi. Mansur Hadi’nin bu hareketi pratikte Yemen’i Sana ve Aden başkentli iki bölgeye böldü, fakat bu hareket Yemen milleti ve Yemenli siyasi grupların muhalefeti ile karşılaştı. Yemen halkı hatta Aden kentinde Mansur Hadi aleyhinde protesto eylemleri düzenledi ve Arabistan’a olan bağımlılığını kınadı. Bu süreçte ilginçtir ki bazı Arap ve Batılı ülkeler de büyükelçiliklerini Sana’dan Aden’e taşıdı. Bu ülkelerin arasında Yemen’i parçalamaya çalışan Arabistan, Katar ve BAE de vardı. Mart 2015’te Arabistan rejimi Yemen’in istifa eden ve kaçan Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’nin sözde talebi üzerine Yemen’e karşı geniş çaplı askeri saldırı başlattı ve bu süreçte bazı Arap ülkelerden oluşan bir ittifak kurdu ve bazı Batılı devletlerin de desteğini arkasına aldı. Yemen sağlık bakanlığı sözcüsü Arabistan’ın Yemen topraklarına saldırılarında şimdiye kadar 28 bin Yemenli vatandaşın hayatını kaybettiğini veya yaralandığını açıkladı” ifadelerine yer verdi.


Dr. Mohammed Alsoudi, Türkiye’nin yardım noktasındaki hassasiyetini tüm dünyanın bildiğini söyleyerek, "Ne yazık ki yapılan yardımlarda artık yapılmıyor. Türkiye’nin dünyada ki mazlumlara karşı tutumunu bilmeyen yok. Dünyanın her yerinde ki mazlumlara sahip çıkıyor. Türk halkının insani yardımda eşi benzeri yok. Türk halkı Yemenlileri ölümle baş başa bırakmayacaktır. Bizi başkalarına muhtaç etmeyin. Bize kapısını açan herkese, özellikle Yedi Başak İnsani Yardım Derneği Başkanı Mustafa Bulut ve ekibine teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.