GÜNDEM - 26 Temmuz 2014 Cumartesi 17:27

120 üniversite Gazze saldırılarını kınadı

A
A
A
120 üniversite Gazze saldırılarını kınadı

İsrail'in Gazze'ye yönelik başlattığı katliamı, 120 üniversite ortak bildiriyle kınadı.

 Filistinli öğrencilere her konuda destek verileceği, yardım kampanyaları başlatılacağı ve konuyu dünya gündeminde tutabilmek ve unutturmamak için gerekli çalışmaların yapılacağı ifade edildi.

Hacettepe Üniversite Sihhiye Yerleşkesi Kültür Merkezi’ndeki basın açıklamasına; Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Emin Arat, Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş,  Akdeniz Üniversitesi Rektörü İsrafik Kurtcephe, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Yüksek, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, Çukurova Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mustafa Kibar, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Gazi Üniversitesi Rektörü Süleyman Büyükberber, Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörü Sabahattin Aydın ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan katıldı. Türkiye'deki 120 üniversite rektörü, yayımladıkları ortak bildiride, İsrail'in aralarında masum çocuk ve kadınların da bulunduğu yüzlerce sivil Filistinlinin hayatını kaybettiği, binlercesinin yaralandığı, uluslararası hukuka ve temel insan haklarına aykırı saldırılarını nefretle kınadı. 120 rektör, Gazze'de yaşananları Türkçe, Kürtçe, İngilizce, Arapça, Farsça, Almanca, İspanyolca, Rusça, Ermenice, Fransızca ve İtalyanca olmak üzere 11 dilde yayımladıkları ortak bildiriyle telin etti.

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer, yayımladıkları ortak bildiriyi basın mensuplarına açıkladı. Geçici ateşkesin kalıcı bir çözüme dönüştürülmesi en büyük dileklerinin olduğunu ifade eden Tuncer, “Başta İsrail’deki akademisyen meslektaşlarımız olmak üzere tüm dünyadaki akademisyenlere bu insanlık suçuna karşı çıkma çağrısı yapıyoruz. Geçici ateşkesin, kalıcı bir çözüme dönüştürülmesi en büyük dileğimizdir” diye konuştu.

“SAĞLIK HİZMETLERİNİN BOMBALANMASI SAVAŞ SUÇU OLUP İSRAİL SAVAŞ SUÇUNDAN YARGILANMALIDIR”
İsrail Devleti’nin kadın ve çocuk ayrımı yapmaksızın Gazze’de bine yakın insanı öldürdüğü ve binlerce yaralının olduğu bir katliam yaptığını belirten Tuncer, şunları aktardı:
“Asker, sivil ayrımı yapılmadığı gibi sağlık kuruluşları ve ibadethaneler ve okullar da bombalara hedef olmaktadır. Bölge abluka altında tutulmakta ve mağdurlara ulaştırmak istenen insanı yardım engellenmektedir. İsrail devletinin Gazze’de başta kadın ve çocuklar olmak üzere masum sivilleri öldürmesi asla kabul edilemez. Bunun için hiçbir gerekçe haklı gösterilemez. Sağlık hizmetini sunumunun engellenmesi, yaralılara sağlık hizmeti sunmaya çalışan sağlık görevlilerinin hedef alınması, sağlık hizmetlerinin bombalanması savaş suçu olup İsrail savaş suçundan yargılanmalıdır.”

“SİVİLLERİN ACIMASIZCA BOMBALANARAK KATLEDİLMESİ İNSANLIK SUÇU OLUP ASLA KABUL EDİLEMEZ”
Birleşmiş Milletler’in koruma altındaki eğitim binalarına sığınan çocuk, kadın ve tüm sivillerin acımasızca bombalanarak katledilmesinin insanlık suçu olup, asla kabul edilemeyeceğini ifade eden Tuncer, “Kutsal mekanlara ve ibadethanelere sığınan insanların yaşamına son vermek ve inanışa hedef almak bir insanlık suçu olup kimse sessiz kalmamalıdır” dedi.
Rektörler basın mensuplarının sorularını da cevaplandırdı. Rektörler olarak, üniversiteler olarak girişimlerde bulunacaklarını söyleyen Prof. Dr. Tuncer, “Filistinli öğrencilere her konuda destek verilecektir. Yardım kampanyaları başlatılacaktır. Konuyu ülke ve dünya gündeminde tutabilmek ve unutturmamak için gerekli çalışmalar yapılacaktır” dedi.
Bütün üniversitelerin davet edildiğini belirten Tuncer, “Herkese haber gönderildi. Birçok üniversite sıralama da yer alıyor. Bugün önemli olan bir tek şey vardır. Gazze’de insanlık suçu işlenmektedir. Bunun dışındaki bütün konular önemsizdir. Gazze’de bir insanlık suçu işlenmektedir ve buna üniversiteler bütün olarak buna karşı durmaktadır” şeklinde konuştu.

“ASIL ÇAĞRIMIZ DA İSRAİLLİ AKADEMİSYENLEREDİR”
Bir basın mensubunun “İsrail üniversiteleri ile anlaşmaların olduğunu ve üniversitelerde okuyan İsrailli öğrencilere yaptırım yapılıp yapılmayacağı yönündeki” soruya Tuncer, şu cevabı verdi:
“Biz tam tersi o arkadaşlarımızı bizle aynı fikirde olmaya davet ediyoruz. İtici değil kucaklayıcı bir yaklaşımda bulunmak istiyoruz. Biz inanıyoruz ki akademik hayatta olan herkes bu insanlık suçuna bir taraf, bir haber kalamaz. Mutlaka bizim yanımızda olacaklardır. Asıl çağırımızda İsrailli akademisyenleredir. Onlarda bizim gibi bu konuda dik duracaklar ve karşı çıkacaklardır. Biz bütün insanlığı kucaklayıcı bir davranış içerisindeyiz. Dini, inanışı, ırkı, etnik yapısı ne olursa olsun insanı insan olarak kabul ediyoruz. Bu insanlık suçuna karşı durmaya davet ediyoruz. Her üniversite kendi anlaşmalarını gözden geçirecektir.”
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe ise soruya şu cevabı verdi:

“Bizim tepkimiz bu kadar zulme uğradığı bilinen bir milletin bugün kendisinin zalim olarak kadın, çocuk demeden zulme baş olmasıdır. Zalimlere karşı tepki gösteren bir davranışı sizlere paylaşmak için buradayız. Herhangi bir Musevi kökenli insanı asla hedef almıyoruz. Dolayısıyla İsrailli olması, bizim öğrencimiz olarak bizde okuması, bizim hoşgörümüz altında onlara dönük herhangi bir şey olmayacağının teminatıdır.”

Sağlık konusunda yardım taleplerinin olup olmadığı yönündeki soruya Tuncer, “Getirilecek yaralılar üniversite hastanemiz her zaman açıktır. Elimizden gelen tüm yardımı yapacağız. Devlet olarak bize görev verirse gitmek ve çalışmak en önde benim olacağımdan hiç kuşkunuz olmasın” cevabını verdi.
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç ise, rektörler arasında mail yoluyla haberleştiklerini ifade ederek, “Biz rektörler olarak üniversiteler arası kurulun mail grubundan birbirimizle yazışıyor ve haberleşiyoruz. Şuana kadar hangi üniversiteye, hangi gün ve saatte mesaj gönderdiğimiz yazılıdır. Maksimum katılımı hedefleyen böyle bir organizasyonun bazı üniversitelere haber vermemesi gibi bir durum elbette ki düşünülemez. Bazı rektör arkadaşlarımız mailime bakmadım, bakamadım. Ya da o günkü hassasiyeti düşünemedim şeklinde ifade tarzının daha doğru olduğunu düşünüyorum” dedi.  

ÖMER ÇETİN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Marmaris’te bir kadını bıçaklayarak öldüren şahıs tutuklandı Muğla’nın Marmaris ilçesinde 35 yaşındaki İlknur Çetin, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen bir şahıs tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti. Ayağı kırık ve alçıdayken olayı gerçekleştiren ve polis ekipleri tarafından kaçtığı motor ile yakalanıp gözaltına alınan A.İ.K., sevk edildiği adliyede tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay, dün sabah saatlerinde bir otelde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen A.İ.K. (38), İlknur Çetin’in iş yerine gelerek Çetin’i konuşma bahanesi ile dışarı çağırdı. Çetin’in dışarı çıkması ile kadına saldıran A.İ.K., birden fazla yerinden ölümcül darbeler ile kadını bıçaklayarak ağır yaraladı. Olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrollerde Çetin’in hayatını kaybettiğini tespit etti. Olayın ardından geldiği motora binerek kaçan A.İ.K. ise polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Ayağı kırık şekilde saldırmış Saldırgan A.İ.K.’nin bir ayağının kırık olduğu ve platin takılı olduğu halde Çetin’in iş yerine gelerek olayı gerçekleştirdiği bilgisine ulaşılırken, ayağı alçıda olan şahıs emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Tutuklandı Polis ekiplerinin yardımıyla adliyeye getirilen A.İ.K., çıkartıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Gaziantep Sınırda karbon düzenleme mekanizması ve doğrulamanın önemi GSO’da konuşuldu Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ile TÜV SÜD iş birliğinde “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Riskleri ve Doğrulamanın Önemi” konulu bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Riskleri ve Doğrulamanın Önemi, ISO 14064 Sera Gazı Hesaplama ve Doğrulama Yönetim Sistemi ve AB Yeşil Mutabakatına Uyum Süreçleri gibi konularda bilgi paylaşımlarının yapıldığı toplantıya GSO Yönetim Kurulu Üyesi ve GSO Mesleki Eğitim Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Ali Can Koçak, TÜV SÜD Satış Müdürü Serhat Demirci, TÜV SÜD Türkiye Sürdürülebilirlik Direktörü Mehmet Kumru, GSO Genel Sekreteri Yusuf İzzettin İymen, akademisyenler, kurum ve firmaların temsilcileri katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan GSO Yönetim Kurulu Üyesi Ali Can Koçak, “2026 yılında AB Yeşil Mutabakatı kriterleri çerçevesinde sınırda karbon düzenlemesi hayata geçecek. Bu sebeple yeşil dönüşüm konusu sanayimizin ve ihracatımızın sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği için kritik önem taşıyor. Bizim de sanayimizin gelecekte de var olabilmesi için ileri teknoloji, sanayi 4.0, dijitalleşme ve AB yeşil mutabakatı kriterlerine entegrasyonu sağlamamız gerekiyor. Bu yönde GSO olarak öncü ve örnek çalışmalar yürütüyoruz’’ dedi. 2019 yılında başlattıkları sanayide dönüşüm hamlesi kapsamında dijital ve yeşil dönüşümü öne çıkararak proje bazlı çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Ali Can Koçak, “Somut adımlar çerçevesinde, GSO-MEM’de firmalarımızın öncelikli ihtiyacı olan karbon ayak izi ölçümlerini uluslararası standartlarda, en doğru şekilde hesaplıyor, raporlanıyor ve yol haritalarını belirliyoruz. Karbon ayak izini hesaplayarak yeşil yol haritası sunduğumuz firma sayısı bugün itibarıyla 55’e ulaşmıştır” şeklinde konuştu. GSO’nun yeşil dönüşüm mentörlüğü konusunda çözüm ortağı olarak seçildiğini belirten Koçak, “Bölgemizde tek, Türkiye genelinde 25 çözüm ortağından birisi olan merkezimizde firmalarımızın aldıkları yeşil dönüşüm hizmetlerine destek verilmektedir. İşletmelerimiz, GSO-MEM’den iki defaya mahsus yeşil dönüşüm mentörlük hizmeti alabiliyor ve almış oldukları hizmetlerin 190 bin liralık kısmını hibe olarak veriyor. Firmalarımızı da sunulan bu imkanlardan faydalanarak, dönüşüm süreçlerini gerçekleştirmeye davet ediyoruz. Bu önemli toplantı ve iş birlikleri için de TÜV SÜD’e ve tüm konuklarımıza teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. TÜV SÜD’ün 1866 yılında Almanya Münih’te kurulduğunu, 158 yaşında olduğunu belirten TÜV SÜD Satış Müdürü Serhat Demirci de yaptığı konuşmasında, “1987 yılından bu yana Türkiye’de TÜV SÜD faaliyetlerini gerçekleştiriyoruz. Son iki yılda ise Türkiye’deki bölgeselleşme çalışmalarımıza da artık önem veriyoruz. Bu kapsamda Gaziantep’te de çalışmalarımızı artırarak devam ettiriyoruz. İnsanları, çevreyi ve varlıkları teknolojiyle ilgili risklerden koruma amacımıza sadık kalarak toplumda ve işletmelerde ilerleme sağladık. Daha güvenli ve daha sürdürülebilir bir gelecek için fiziksel ve dijital bir dünyada güven uyandırmak en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Gaziantep Sanayi Odası’na iş birlikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum” diye konuştu. TÜV SÜD Türkiye Sürdürülebilirlik Direktörü Mehmet Kumru da toplantıda bir sunum gerçekleştirdi. Mehmet Kumru, Sera Gazı Hesaplama ve Raporlama Metotları başlığı altında ISO 14064-1 standardı, sera gazı salımlarının ve uzaklaştırmalarının kuruluş seviyesinde hesaplanmasına ve raporlanmasına dair kılavuz ve özelliklerle ilgili bilgiler verdi. Kumru ayrıca, sınırda karbon düzenleme mekanizmasının firmalardan neleri ve nasıl bir formatta istediği konusu hakkında paylaşımlarda bulundu. Toplantı, soru-cevap kısmının ardından sona erdi.