GÜNDEM - 11 Kasım 2016 Cuma 17:15

136 yıllık rüyada ışık görüldü

A
A
A
136 yıllık rüyada ışık görüldü

Hizmete girdiğinde dünyanın en uzun 2. tüneli olacak olan ve Rize ile Erzurum'u birbirine bağlayacak Ovit Tüneli’nde Başbakan Binali Yıldırım’ın kullandığı iş makinesinin son vuruşları ile ışık görüldü.

Rize-Erzurum Karayolu arasında Ovit Dağı mevkiinde 2012 yılında yapımına başlanılan 14.5 kilometre uzunluğu ile dünyanın en uzun ikinci tüneli olan Ovit Tüneli’ndeki kazı çalışmalarında sona gelindi. Bugün Başbakan Binalı Yıldırım’ın da katıldığı görenle, Yıldırım’ın kullandığı iş makinesinin son dokunuşları ile ışık görüldü.

Ovit Dağı’nda düzenlenen törende konuşan Başbakan Binalı Yıldırım, 136 yıllık rüyanın gerçeğe dönüşmesine şahitlik edildiğini belirterek, “Bugün Ovit Dağın’da muhteşem bir gün yaşıyoruz. Bugün 136 yıllık hayalin gerçeğe döndüğü ana şahitlik ediyoruz. Bugün Kuzey ve Güney koridorunun en öneli arteri olan Rize-Erzurum hattında bu büyük bir eseri iki tüp tünel, toplam boyu 27 km’yi geçiyor. Hayırlı uğurlu olsun. Bugün tünelin ucunda ki ışığı göreceğiz. İspir ile Rize’yi birbirine yakın edeceğiz. Yılların özlemi, rüyası bugün gerçeğe dönüyor. Bu tünelin sonundaki ışık herkese, hepimize görünüyor, geleceğimiz aydınlanıyor. Yıllar yılı Türkiye’de ulaşım hep dert oldu. Bitmek bilmeyen zor yollar ve virajlar dağlar tepeler. Neler hangi canlar yok oldu. Hangi yuvalar söndü. Çok çektiniz. Ovit Dağı Kasım ayı gelince kapanır bir daha Haziran’a kadar geçit vermez. Onun için yola çıkmadan o kötü yollarda başımıza ne gelecek diye bir kez değil kırk kez düşünürdünüz. Artık sağ olsun da 'buluşalım, kavuşalım, hasret giderelim' diyoruz. 14 yıldır dağları deliyor, denizleri aşıyor, yetmedi dünyanın bir ucundan bir ucuna uçuyoruz. Bu ülkenin her bir köşesini yollarla tüneller ile trenler ile feribotlar ile köprüler ile kanallar ile imar etmeye kararlıyız. Yeter ki siz mutlu olun. Yeter ki hasret bitsin. Yeter ki sizlerin yüzü gülsün“ dedi.

136 yıllık rüyada ışık görüldü

İki Potomya birleşiyor
Binali Yıldırım konuşmasında Ovit Tüneli'nin iki Potomya'yı birleştirdiğini ifade ederek “Sevgili vatandaşlarım Türkiye’nin geleceğini inşa etmek adına hayata geçirdiği projelerin en anlamlılarından biridir. Bu tünel 2012’de milletin adamı, milletin sevdalısı, Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde temelini attık. Cumhurbaşkanımız dedi ki artık bu hasret bitsin. 130 yıllık hasret bitsin. Rize ile Erzurum ile iki Potomya'yı bir araya getirelim. Potomya ile Mezapotomya'yı bir araya getirecek tarihi yolculuğunu başlattık” diye konuştu.

"2017 sonunda tamamlansın" talimatı
Yıldırım, tünelin 2017 yılı sonunda hizmete açılmasını isteyerek, “Bu tünel bir milyar 140 milyona mal oluyor. Bağlantı yolları ile birlikte hizmete almamıza az zaman kaldı. Şimdi ulaştırma bakanımız konuştu. Ne dedi 2018 bitecek. Olur mu? 2018’i bekler misiniz. Buradan müteahhitlere, yüklenicileri ve bakanımıza açıkça söylüyorum. Bu tünel 2017’nin sonunda hizmete girecek. Ona göre hesabınızı yapın. Ona göre çalışmalarınızı yapın. Biran önce bu hasret bitsin. Dağlar geçit versin. Milletimiz birbiri ile buluşsun. Kardeşliğimiz daim olsun. Projenin toplam uzunluğu 17.5 km’yi buluyor. 14 km’si gidiş, 14 km’de geliş iki tünel. İki taraftan başladık. Dolayısı ile bu proje ile birlikte sadece iki tane 14 km tünel yok. Kar tünelleri de var. İkizdere’ye doğru 300 metre çığ tüneli ve köprülü kavşak var. Oradan aşağı doğru İyidere’ye doğru tam 9 tane daha tünel yapacağız. 34 km yolun tamamı iki gidiş iki geliş olacak. Rize’den çıkar Erzurum’a hiç araba sollamadan varacak. İspir’in fasulyesi Rize’ye daha erken gelecek. Rize’nin yaylaları ile Erzurum’un yaylaları kardeştir kardeş. Bu dağlarda teröre yer yok. Tünele yer var. Bu dağlarda bölücülere yer yok, kardeşliğe yer var. Ayder Yaylası ile Ovit Yaylası'na bağlıyoruz. Doğu Anadolu ile Karadeniz’in kardeşlik bağlarını arttırıyoruz. Bu tünel hizmete girdiğinde tasarruf da var. Zamandan, yakıttan tasarruf var. 35 trilyon yılda tasarruf sağlayacağız. Tamamlandığında dünyanın 2. büyük tüneli oluyor. Rize’ye de bu yakışır. Erzurum’a, Türkiye’ye bu yakışır" şeklinde konuştu.

"Yıllık 90 milyon TL tasarruf sağlayacak"
Tünelin hizmete açılması ile yıllık ekonomik tasarrufun 90 milyon TL olacağının altını çizen Yıldırım, “65. Hükümet olarak hedeflerimizden biri de Karadeniz’i Akdeniz’e, Güneydoğu’ya bölünmüş yollar ile bağlamaktır. Bunun için tam 18 tane Edirne’den Artvin’e kadar, Kuzey-güney koridorları üzerindeki yol çalışmalarının yüzde 90’ı bitti. Ovit Tünelleri'nin yanı sıra Kırık ve Dallı Kavak tünelleri de yapılmaya devam ediyor. Bu üç tünel tamamlanınca Rize’den Erzurum’a yol 33 km kısalmış olacak. Hayırlı uğurlu olsun. Yolun tamamı bittiğinde yakıt, zaman ve vergilerden tasarrufumuz tam 90 milyona çıkacak. Ayrıca; Trabzon, Gümüşhane yolunda da Zigana Tünelleri'ni yapıyoruz. Onların uzunluğu da 14.5 km. Her biri Ovit kadar. Ovit’den azcık daha fazla. Havalimanını da yapıyoruz da. Havalimanın olacak da. Havanızdan geçilmez o zaman. Rize ile Artvin arasında denizin üzerinde güzel bir havalimanı yapıyoruz. İhalesini yaptık hayırlı uğurlu olsun” ifadelerini kullandı.

136 yıllık rüyada ışık görüldü

"Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş ülkelerinden bir tanesi yapmak istiyoruz"
Türkiye’nin dünyanın en gelişmiş ülkelerinden bir tanesi yapmak istediklerini belirten Başbakan Yıldırım, “Türkiye’yi dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri haline getirmek, sizlerin hayat standardını yükseltmek için gece gündüz demeden aşk ile şevk ele çalışmaya devam ediyoruz. Gelecekle ilgili hedeflerimizi her zaman sizin taleplerin beklentilerine göre yapıyoruz. Türkiye’nin yaşadığını sıkıntıları çözeceğiz insanımızın yüzünü güldürecek bekledikleri eserleri ve hizmetleri yapacağımıza söz verdik. Verdiğimiz sözün gereğini yerine getiriyoruz. 80 yılda 6 bin km bölünmüş yol yapıldı. 14 yılda 19 bin kilo metre bölünmüş yol yaptık. Bura AK Parti farkı. Buda Recep Tayyip Erdoğan farkı. Sizin uşağınızın farkı. 29 yeni hava limanı yaptık. Rize ile 30 edecek.Bizden önce sadece 8 Milyon vatandaşımız uçağa iniyordu. Geçen yıl 86 milyon vatandaşımız uçakla seyahat etti. 10 kattan fazla. İstanbul, İzmir otoyolu oda 50 yıllık hayaldi, İzmit körfez geçişine dünyanın en uzun köprüsünü yaptık adını da Osman gazi koyduk. Osmanlının kurucusu. Yetmedi boğaca yeni bir gerdanlık daha taktık. Şimdi yakın zamanda da Cumhurbaşkanımızın benim projem dediği, büyük projenin başlangıcını yapacağız. Nedir o. Kanal İstanbul. Kanal İstanbul ile Türkiye dünyanın en büyük projelerini yapan ülke olmaya devam edecek. Dünyanın en büyük hava limanını da İstanbul yapıyoruz. Türkiye hakkında laf edenler Türkiye hakkında ileri geri konuşanlar neden yapıyor biliyormusunuz. Türkiye; hızlı tiren, köprüler, Marmaray, Ovit tünelini yapıyor. Bu kadar dünyada yaprak kımıldamıyor. Türkiye bunları nasıl yapıyor. Kıskançlıktan hasetlikten ne yapacaklarını şaşırdılar. Kıskanmayın çalışın sizinde olsun“ diye konuştu.

"Anayasa'yı değiştireceğiz, başkanımızı seçeceğiz"
Başbakan Yıldırım konuşmasında, Anayasa'yı değiştirip Başkan’ı seçeceklerini ifade ederek, “Biliyorsunuz bir süredir Anayasa değişikliği var gündemde. Anayasayı değiştirmek için bütün partiler söz verdiler. Seçimlerde söz verdiler. Seçimden sonra maalesef her biri bir tarafa çekti. Biz diyoruz ki biz AK Parti’yiz. Söz veririz yaparız. Yapamayacağımızın sözünü vermeyiz. Sözümüz söz. Anayasa değişikliğini de yapacağız Başkanımızı da seçeceğiz. Hazırmısınız. Ovit dağından Türkiye’ye selam olsun. Ovit dağından 79 milyona selam olun. Ovit dağından Türkiye düşmanları şunu iyi bilsin ki yolları böleriz ülkeyi böldürtmeyiz. Ekmeğimizi böleriz vatanı milleti böldürtmeyiz. Terör örgütlerinin topunun alayını yok etmek boynumuzun borcudur. Milletimizin birliğini kardeşliğini daim etmek bizin en önemli görevimizdir” şeklinde konuştu.
Yıldırım, konuşmasının ardından tünelin kullandığı iş makinesi ile tek tüpte iki yönden açımı tamamlanma aşamasına gelen tünele son dokunuşları yaparak ilk ışığın görülmesini sağladı.  

Göktürk Fırat-Ersen Küçük-Ozan Köse

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eski Bakan Mehmet Ali Yılmaz son yolculuğuna uğurlandı Beşiktaş’taki evinde hayatını kaybeden eski Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz, Altunizade Marmara İlahiyat Fakültesi Camii’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Spordan Sorumlu eski Devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz, Beşiktaş’ta yaşadığı evinde 24 Nisan tarihinde hayatını kaybetmişti. Yılmaz için Altunizade Marmara İlahiyat Fakültesi Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Cenaze törenine, ailesi ve yakınlarının yanı sıra Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Parti İstanbul Milletvekili ve eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eski Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, eski Trabzonspor Kulübü Başkanı Ahmet Ağaoğlu, teknik direktör Şenol Güneş, spor yorumcusu Tanju Çolak, sanatçı Orhan Gencebay gibi isimlerin aralarında bulunduğu spor, siyaset ve sanat camiasının önemli isimleri ile sevenleri katıldı. Ayrıca cenazeye çok sayıda kurum, kuruluş ve siyasi partiler de çelenk gönderdi. Kılınan cenaze namazının ardından eski Bakan Mehmet Ali Yılmaz Karacaahmet mezarlığına defnedildi. Yazar Dursun Ali Taşçı’da aynı camide son yolculuğuna uğurlandı Geçtiğimiz gün tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden 69 yaşındaki Eğitimci Yazar Dursun Ali Taşçı’nın cenaze namazı da aynı camide kılındı. Taşçı’nın cenazesi Marmara İlahiyat Camisi’nde düzenlenen cenaze töreninin ardından defnedilmek üzere memleketi Rize’ye gönderildi.
Manisa Manisa’dan şifa dağıtacak 7 ton mesir macununun duası yapıldı UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan 484. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali kapsamında 28 Nisan Pazar günü saçılacak olan 7 ton mesir macunu, yapılan dualarla çuvallara yerleştirildi. UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesinde yer alan 484. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali kapsamında Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan tarafından yaptırılan tarihi Sultan Camisi’nden 28 Nisan Pazar günü saçılacak 7 ton mesir macununun duası yapıldı. Manisa’yı Mesiri Tanıtma ve Turizm Derneği’nin mesir imalathanesinde yapılan dua öncesinde protokolün de katılımıyla Sultan Camisi’nde Hafsa Sultan, Merkez Efendi ve mesir macununun yapımında emeği geçenler için Mevlid-i Şerif okutuldu. Manisa’yı Mesir Tanıtma ve Turizm Derneği üretim atölyesinde Cuma namazı sonrası gerçekleşen mesir duasına; Manisa Valisi Enver Ünlü, Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay, Manisa İl Emniyet Müdürü Fahri Aktaş, Manisa Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Sudak, İl Milli Eğitim Müdürü Mehmet Uğurelli, Manisa Ticaret Borsası Başkanı Sadık Özkasap, Manisa’yı Mesiri Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık ve STK başkanları katıldı. Manisa İl Müftü Vekili Mehmet Nurlu tarafından yapılan duanın ardından Vali Ünlü ve protokol üyeler sembolik olarak basın mensuplarına mesir macunu saçtı. 484. Uluslararası Mesir Macun Festivali kapsamında 7 ton mesir macunu 28 Nisan Pazar günü Sultan Camii kubbe ve minarelerinden binlerce vatandaşa saçılacak. Geleneğin tarihçesi Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in eşi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan Manisa’da hastalanınca, dönemin ünlü hekimi Merkez Efendi, sultan için baharat karışımıyla macun hazırladı. Bir süre sonra iyileşen Ayşe Hafsa Sultan, macunun her yıl aynı dönemde karılarak halka saçılmasını buyurdu. Bunun üzerine her yıl nevruzda hazırlanan mesir macunu, Manisa’daki Sultan Camisi’nin kubbe ve şerefeleri ile çevresindeki 40 noktadan halka saçılıyor. 484 yıldır içeriği bozulmadan hazırlanan mesir macununun içinde şu baharatlar bulunuyor: "Tarçın, karabiber, yenibahar, karanfil, çörek otu, hardal tohumu, anason, kişniş, zencefil, hibiskus, zerdeçal, hindistan cevizi, rezene, kebabiye, sinameki, sarıhalile, vanilya, darı fülfül, kakule, havlıcan, hıyarşembe, safran, kimyon, çam sakızı, mürsafi, meyan balı, zulumba, limon kabuğu, portakal kabuğu, deve dikeni tohumu, keten tohumu, keçiboynuzu, udi hindi, ısırgan tohumu, akbiber, üzüm çekirdeği, hayıt tohumu, biberiye, funda yaprağı, melisa otu, karahalile” (ÖND-
Ankara Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile eğitimde beceri temelli derinlemesine öğretme amaçlanıyor Milli Eğitim Bakanlığının duyurduğu “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” müfredatı taslağı ile beceri temelli sadeleştirilmiş ve derinlemesine öğretme yaklaşımı amaçlanıyor. Milli Eğitim Bakanlığınca tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslerde "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" ile yeni müfredat taslağı hazırlandı. Milli Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, söz konusu müfredat ile öğrencilerin derinlemesine öğrenmesinin önünün açılacağı belirtildi. Yeni müfredatta dünyada değişen durum ve ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenebilecek şekilde esnek bir yapının benimsendiği aktarıldı. Söz konusu müfredata vatandaşlar, "https://gorusoneri.meb.gov.tr/" adresinden ulaşabilecek. Yeni müfredat, gelecek eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda kademeli şekilde uygulanmaya başlanacak. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin hazırlanan yeni öğretim programlarına temel oluşturması hedefleniyor. Bunun yanı sıra yeni müfredat özgün bir eğitim felsefesini de içeriyor. Yeni model ile milli bilince sahip, ahlaklı, erdemli, milleti ve insanlık için güzel olanı yapmayı ideal edinmiş bilge nesiller yetiştirilmesi hedefleniyor. Yenilenen programlar kademe ve sınıf düzeylerine göre şöyle: "- Okul öncesi öğretim programı-3-5 yaş, ilkokul-ortaokul kademeleri için fen bilimleri dersi 3-8. sınıf, hayat bilgisi dersi 1-3. sınıf, ilkokul matematik dersi 1-4. sınıf, ilkokul Türkçe dersi 1-4. sınıf, insan hakları, vatandaşlık ve demokrasi dersi 4. sınıf, ortaokul matematik dersi 5-8. sınıf, ortaokul Türkçe dersi 5-8. sınıf, sosyal bilgiler dersi 4-7. sınıf, TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi 8. sınıf, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi 4-8. sınıf. - Lise kademeleri için biyoloji dersi 9-12. sınıf, coğrafya dersi 9-12. sınıf, felsefe dersi 10-11. sınıf, fizik dersi 9-12. sınıf, kimya dersi 9-12. sınıf, matematik dersi 9-12. sınıf, TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi 12. sınıf, tarih dersi 9-11. sınıf, Türk dili ve edebiyatı dersi 9-12. sınıf, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi 9-12. sınıf." Yeni müfredatta ayrıca Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce güncellenen seçmeli ders programları da yer aldı. "Yeni müfredatta yüzde 35’lik oranda bir seyreltme yapıldı” Açıklamada sadeleştirilmiş müfredata ilişkin şunlar kaydedildi: “Yeni müfredat çalışmalarında ülke bazlı yapılan karşılaştırmalarda, mevcut müfredatın muadillerinden iki kata yakın bir düzeyde daha ağır olduğu belirlendi. Bilgi erişiminin zor olduğu dönemlerde yapılan müfredatların dünya genelinde de revize edildiği ve bilgi edinmedeki kolaylıklardan hareketle seyreltilmeye gidildiği tespiti yapıldı. Yapılan incelemelerde mevcut müfredatın öğrenme çıktılarının incelenen ülkelere göre yüzde 50 fazla olduğu belirlendi. Bu kapsamda yeni müfredatta yüzde 35’lik oranda bir seyreltme yapıldı.” Yeni müfredatta öğrenciyi zihinsel, sosyal, duygusal, duyuşsal, fiziksel ve ahlaki açıdan bir bütün olarak gören "bütüncül eğitim yaklaşımı" modeli benimsendi. Bu yaklaşımın merkeze aldığı konular ise, "insanın fıtri özelliklerini koruma ve geliştirme", "şahsiyet bütünlüğünü oluşturma", "karakter gelişimini sağlama" olarak sıralandı. Yeni müfredatta değişen dünyanın ihtiyaçlarına, dünyada değişen durum ve ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenebilecek şekilde esnek bir yapı benimsendi. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile öğrencilerin inanç, kimlik ya da sosyoekonomik durumları nedeniyle dezavantajlı olmadığı bir öğrenme süreci tasarlandı. Yeni müfredatta Türkçe vurgusu Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde Türkçe’nin bütün zenginliğiyle toplumun birbiriyle iletişimine, bu iletişimi anlamlandırma çabalarına ve kültür unsurlarının nesilden nesile aktarılmasına öncülük ve eşlik ettiğine vurgu yapıldı. Bu nedenle Türkçenin öğretimi ve öğrencilerin dil becerilerinin geliştirilmesi, eğitim sisteminde temel bir politika olarak yer aldı. Eğitimin her aşamasında Türkçenin öğretimine, doğru kullanımına titizlikle dikkat edilecek. Türkçe’nin etkili kullanılmasına yönelik becerilerin kazandırılması da tüm derslerin ortak hedefi olarak belirlendi. Matematik alan becerileri Matematik alan becerileri ilkokul, ortaokul ve lise düzeyini kapsayan ve süreç bileşenleri ile modellenebilen beceriler dikkate alınarak belirlendi. Yeni müfredatta yer verilen 5 matematik alan becerisi, matematiksel muhakeme, matematiksel problem çözme, matematiksel temsil, veri ile çalışma ve veriye dayalı karar verme, matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma olarak belirlendi. Fen bilimleri dersine 13 alan becerisi geldi Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde 13 farklı fen bilimleri alan becerisi tanımlandı. Fen bilimleri alan becerileri, bilimsel gözlem, sınıflandırma, bilimsel gözleme dayalı tahmin, bilimsel veriye dayalı tahmin, operasyonel tanımlama, hipotez oluşturma, deney yapma, bilimsel çıkarım yapma, bilimsel model oluşturma, tümevarıma dayalı akıl yürütme, tümdengelime dayalı akıl yürütme, kanıt kullanma ve bilimsel sorgulama becerilerinden oluştu. Fen bilimleri alan becerilerinin tamamı birbiriyle ilişkili olup, bazı beceriler birden fazla beceriyi kapsayacak biçimde yapılandırıldı. Sosyal bilimler için 17 alan becerisi belirlendi Yeni müfredatta sosyal bilimler alan becerileri kapsamında yerli ve yabancı literatür, alanın kendine özgü yapısı ve çağın gereklilikleri göz önünde bulundurularak 21. yüzyıl becerileri ile de güçlü ilişkileri olan 17 alan becerisi belirlendi. Bunlar, "zamanı algılama ve kronolojik düşünme", "kanıta dayalı sorgulama ve araştırma", "tarihsel empati", "değişim ve sürekliliği algılama", "sosyal katılım", "girişimcilik", "mekansal düşünme", "coğrafi sorgulama", "coğrafi gözlem ve saha çalışması", "harita", "tablo, grafik, şekil ve diyagram", "mantıksal muhakeme", "felsefi sorgulama", "felsefi muhakeme", "felsefi düşünce ortaya koyma", "eleştirel sosyolojik düşünme", "tarihsel sorun analizi ve karar verme" becerileri olarak sıralandı. Yetkin ve erdemli insanı önceleyen öğrenci profili Yeni müfredat ile ilk kez yeni bir öğrenci profili tanımı da yapıldı. Buna göre müfredatın hedeflediği öğrenci, "yetkin ve erdemli insan" olarak tanımlandı. Yetkin ve erdemli insanı önceleyen öğrenci profili, yeni müfredatta ana merkeze alındı. Sadece akademik başarılara odaklanmanın doğru olmadığı, her bir öğrencinin kendine özgü potansiyeli olduğu tespitine öncelik verildi. Yetkin ve erdemli insan, ruh ve beden bütünlüğü, bilgi ve bilgelik, geçmişten geleceğe eğitim prensibi, değerler, ahlaki bilinç ve estetik bakış açısına sahip olma prensipleri üzerinden tasarlandı. Öğrenci profili oluşturulurken zamansal bütünlük, ontolojik bütünlük ve epistemolojik bütünlüğü sağlama yanında aksiyolojik olgunluk da dikkate alındı. Yetkin ve erdemli öğrenci profilinin ancak çok yönlü bir gelişim ile ortaya çıkabileceğinden yola çıkılan müfredatta, öğrencilerin hem kendisi hem de toplum için daha sağlıklı ve dengeli bir insan olması, çok yönlü bir bilgi ve düşünme yelpazesi geliştirmesi hedeflendi. Bu bakış açısıyla eğitim sürecinin anlık başarılarıyla değil, süreç olarak ele alınması odağa alındı. İlk kez "Erdem-Değer-Eylem Modeli" geliştirildi Yeni müfredatta ayrıca ilk kez "Erdem-Değer-Eylem Modeli" de yer aldı. Değerlerin eğitim sürecinde doğal süreç içerisinde edinilmesi için özgün bir yaklaşımla tasarlanan bu modelde "adalet", "saygı" ve "sorumluluk" üst değerler olarak ele alındı. Ayrıca duyarlılık, merhamet, estetik, temizlik, sabır, tasarruf, çalışkanlık, mütevazılık, mahremiyet, sağlıklı yaşam, sevgi, dostluk, vatanseverlik, yardımseverlik, dürüstlük, aile bütünlüğü, özgürlük değerlerinin programlar içinde işlenmesiyle içsel ahenge sahip "huzurlu insan", "huzurlu aile ve toplum", "yaşanabilir çevre" hedeflendi. Beceri odaklı öğretim programı Öğretim programlarında öğrencilerin edinmesi beklenen öğrenme çıktıları bilgi ve alana özgü becerilerle birleştirildi ve "beceri temelli bir program yapısı" oluşturuldu. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde "bütüncül eğitim yaklaşımı" gereği bilgi, beceri, eğilim, tutum-davranışlar ile değerler ilişkilendirildi. Temel, bütünleşik ve üst düzey düşünme becerilerinden oluşan "kavramsal beceriler", öğrenme yaşantıları ile güçlü şekilde ilişkilendirilerek öğretim programlarında daha görünür ve işlevsel hale getirildi. Sosyal-duygusal öğrenme becerileri, öğretim programlarının bir bileşeni olarak ele alındı. Bu beceriler, öğrenme çıktılarıyla doğrudan ilişkilendirildi. Yeni müfredatta eğitim öğretim süreçlerinde öğrencilerin aktif şekilde katılımlarını sağlayacak öğrenme yaşantıları tasarlandı. Yeni öğretim programlarında "eğilimler" daha da önem kazandı. Bireysel farklılıkları merkeze alan müfredatta eğilimlerin becerileri tetiklediğine odaklanıldı. Eğilimlerin öğrencilerin edindikleri becerileri sergilemelerinde belirleyici role sahip olduğu vurgulandı. Okuryazarlık becerileri, yeni hazırlanan öğretim programlarının kesişim noktası olarak ele alındı ve bunlara her bir derse ait öğretim programında açık bir şekilde yer verildi. Bu kapsamda "sistem okuryazarlığı" ilk kez müfredata girdi. Sistem okuryazarlığı ile öğrencilerin getirilen herhangi bir konuda öğrenme yöntemini kendisinin belirlemesi, kendi kendine öğrenebilmesi amaçlandı. Bunun hayata geçirilmesi için 9 alt okuryazarlık türü de belirlendi. Bu okuryazarlık türleri ise bilgi okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, görsel okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı, veri okuryazarlığı, sürdürülebilirlik okuryazarlığı, sanat okuryazarlığı olarak sıralandı. Okuryazarlık türleri, okul öncesinden başlanarak sarmal bir yapı içerisinde öğrenciye kazandırılacak. Öğrencinin kendini inşasına imkan veren öğrenme yaşantıları Bakanlığın yeni müfredatında, aktif öğrenmeyi temel alan öğretim uygulamaları, bütüncül gelişimi destekleyerek derin öğrenmeyi sağlamaya yönelik anlamlı öğrenme bağlamları içinde gerçekleştirildi. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde zenginleştirme, öğrencilerin ileri düzey kavramları ve karmaşık düşünce yapılarını keşfetmelerini teşvik edecek şekilde kurgulandı. Böylece öğrencilerin potansiyellerini mümkün olan en üst düzeye çıkarmalarına katkı sağlamak amaçlandı. Program dışı etkinlikler Yeni müfredatta disiplinler üstü ve disiplinler ötesi yaklaşımı destekleyen program dışı etkinlikler de sıralandı. Programda bu etkinliklerle ilgili, "Öğrencilerin kendilerini tanımalarına yardımcı olan program dışı etkinlikler; spordan sanata, kulüplerden gönüllülük faaliyetlerine, kamplardan yarışmalara, dinletilere ve sergi, ziyaret, konferans, turnuva gibi çok çeşitli ilgi alanlarına yönelik faaliyetleri kapsadı ve disiplinler üstü ve disiplinler ötesi yaklaşımla temel yaşam becerilerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri için öğrencilere fırsatlar sunar" değerlendirmelerine yer verildi. Sonuç yerine süreç odaklı ölçme değerlendirme yaklaşımı Bakanlığın yeni eğitim programında sonuç yerine süreç odaklı ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsendi. Bu yaklaşımla ölçme değerlendirme uygulamalarında tanılayıcı, biçimlendirici ve düzey belirleyici değerlendirme yöntemleri arasında denge sağlandı. Okul temelli planlama Öte yandan, öğretim programlarının uygulanmasında esneklik sağlanması amacıyla yerel ve bölgesel eğitim ihtiyaçları dikkate alınacak, öğretmenlerin ihtiyaca yönelik işbirliğine dayalı karar verebilmesine olanak sağlanacak. Ayrıca her ders özelinde ihtiyaca göre kullanılabilecek şekilde planlama yapılabilecek. Okul temelli planlamada 10. sınıf kariyer rehberliğine ayrıldı. Öğretim programlarında 10. sınıf düzeyinde okul temelli planlama için ayrılan ders saatleri, zümre öğretmenleri tarafından, meslek seçimi ve kariyer planlama amacıyla öğrencilere yol gösterici olacak şekilde kullanılacak. Bu kapsamda planlanan eğitim öğretim faaliyetleri, mesleki rehberlik ve kariyer danışmanlığı bağlamında yürütülecek.
İstanbul Yaşına uygun ve kurallı televizyon izlemeyen çocuklar, olaylar arasında ilişki kuramayabilir Yaşına uygun ve kurallı bir şekilde televizyon izlemenin çocukta öykü şeması geliştirmeye katkıda bulunduğunu belirten Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, öykü şeması geliştirmeyen çocuğun karmaşık şeyleri anlama şansını yitirdiğini, olaylar arasında ilişki kuramadığını söyledi. Çocuğun zarar görmeyecek şekilde teknoloji kullanmayı öğrenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Çelen, çizgi filmlerin çocukla izlenerek algısal bakış açısını değiştirmek gerektiğini vurguladı. İstanbul Atlas Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hacer Nermin Çelen, 22-28 Nisan TV İzlememe haftası vesilesiyle yaptığı açıklamada televizyonun çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Çocuklara koltuk patatesi deniliyordu Kitle iletişim araçlarından biri olan televizyonun günlük yaşama dahil olmasından itibaren özellikle çocuklar üzerindeki etkilerinin de incelendiğini belirten Prof. Dr. Çelen, kıta Avrupası’nda televizyonun yavaş yavaş evlere girmesinin İkinci Dünya Savaşı sonrası olduğunu söyledi. Savaş sonrası televizyonun evlere girmeye başladığı zaman bu konuda çalışma yapanlar olduğunu belirten Prof. Dr. Çelen, “O dönemde araştırma yapanlar ‘Çocukları televizyon karşısına oturttuklarında televizyondan gelen bütün mesajları çocuklar içselleştiriyor’ diye düşündüler. Hatta o dönemde televizyondan gelen tüm mesajları içselleştirdikleri için çocuklara coach potatoes yani koltuk patatesi ya da zombi adını vermişler” açıklaması yaptı. Çocuklar seçme gücüne sahip Bu alandaki çalışmaların 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Bu çalışmalarda ise çocukların zombi ya da coach potatoes yani koltuk patatesi olmadığı, çocukların bilişsel yapılarının yetişkinlerden belki farklı ama çocukların da neyi seyredebileceklerini seçebilecek güçte olduklarını söylüyorlar. Yani çocuk kendisine aşina olan şeyleri, animasyonları, cıngılları, reklamları ve kadın seslerini tercih ederek seyrediyor. Erkek seslerini tercih etmiyorlar” dedi. 1970’lerden itibaren farklı görüşlerin öne çıktığını, bu görüşlere göre çocukların seçici olduğunun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Çelen, “Çocukların anlamadığı, senaryosu oldukça karmaşık bir dizi ilgilerini çekmiyor. Çalışmalarda aslında çocuğun seçici olduğu vurgulanıyor” diye konuştu. Öykü şemaları gelişmezse ilişki kuramıyor Yaşına uygun şekilde televizyon izlemenin çocukta öykü şeması geliştirmeye katkıda bulunduğunu belirten kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Diyelim ki o evde televizyon seyredilmiyor. Bizim büyürken bazı vakaların nasıl örüntülendiğini görmemiz gerekiyor. Mesela hırsız-polis ne demek, şiddet ne demek, ne zaman şiddet ortaya çıkar? Şiddet çizgi filmlerde de var. Bu senaryoları çocuk izlemez ise gelecekte kavramlar arasında ilişki kuramıyor. Eve televizyonun geç geldiğini düşünelim: Çocuk 6-7 yaşından sonra televizyon izlediğinde bu öykü şemaları geçmişte geliştirmediği için karmaşık şeyleri anlama şansını yitiriyor yani bakıyor ama anlamıyor. İlişki kuramıyor” dedi. Çizgi filmlerde de şiddet var Çizgi filmlerin çocukla beraber izlenerek algısal bakış açısını değiştirmek gerektiğini belirten Prof. Dr. Çelen, “Tom ve Jerry çok masum bir çizgi film gibi. Tweety de çok masum görünüyor ama orada da şiddet var. Tom’un kuyruğu kesiliyor, köpeğe balyozla vuruluyor. Çocukla yan yana oturmak lazım. Çocuk kahkahalar atıyor. ‘Peki senin kuyruğun olsaydı ve senin kuyruğun kesilseydi ya da senin parmağın kesilseydi ister miydin?’ şeklinde sorular sorulmalı. Çocuk ‘istemem’ diyecek. ‘Bize komik geliyor ama güzel bir şey değil’ denilmesi gerekiyor. Böylece algısal bakış açısını değiştiriyorsun” şeklinde konuştu. Yasak yerine açıklama yapılmalı Televizyonda uygun içeriklerin belirli sürelerde izletilebileceğini kaydeden Prof. Dr. Çelen, “Evde saatlerce sabahtan akşama kadar televizyonun açık olduğu zamanlarda ebeveynlerin çocuğun seyredip seyredemeyeceği şeyleri kontrol etmesi mümkün değil. Yasak her zaman caziptir. Çocuk neden bunu yasakladılar diye kenardan bakıyor. Çocuğa her şeyi seyretmemesi gerektiğini açıklamamız gerekiyor” dedi. Çocuğun teknoloji kullanımı konusunda deneyim kazanması önemli Çocuğun mutlaka takip edilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çelen, “Anne babaların örnek olması, kural koyması ve seçici olması gerekiyor. Çocuk ne oynuyor, hangi televizyon programını izliyor, takip ediyor, bunun bilinmesi lazım. Bazen geri bildirim vermek için çocukla beraber oturmaları gerekiyor. Anne ya da bakım veren tutumu önemli. Teknolojiden de uzak kalamayız. Çocuğun zarar görmeyecek şekilde teknoloji kullanmayı bilmesi gerekiyor. Çocuğun teknoloji kullanımı konusunda bir deneyimi olması da gerekiyor. Neyi ne kadar kullanması gerektiğini kurallarıyla öğrenmesi lazım” şeklinde konuştu.
Muğla Marmaris’te bir kadını bıçaklayarak öldüren şahıs tutuklandı Muğla’nın Marmaris ilçesinde 35 yaşındaki İlknur Çetin, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen bir şahıs tarafından bıçaklanarak hayatını kaybetti. Ayağı kırık ve alçıdayken olayı gerçekleştiren ve polis ekipleri tarafından kaçtığı motor ile yakalanıp gözaltına alınan A.İ.K., sevk edildiği adliyede tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay, dün sabah saatlerinde bir otelde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, erkek arkadaşı olduğu iddia edilen A.İ.K. (38), İlknur Çetin’in iş yerine gelerek Çetin’i konuşma bahanesi ile dışarı çağırdı. Çetin’in dışarı çıkması ile kadına saldıran A.İ.K., birden fazla yerinden ölümcül darbeler ile kadını bıçaklayarak ağır yaraladı. Olayı görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. İhbar üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları kontrollerde Çetin’in hayatını kaybettiğini tespit etti. Olayın ardından geldiği motora binerek kaçan A.İ.K. ise polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Ayağı kırık şekilde saldırmış Saldırgan A.İ.K.’nin bir ayağının kırık olduğu ve platin takılı olduğu halde Çetin’in iş yerine gelerek olayı gerçekleştirdiği bilgisine ulaşılırken, ayağı alçıda olan şahıs emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi. Tutuklandı Polis ekiplerinin yardımıyla adliyeye getirilen A.İ.K., çıkartıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.