KÜLTÜR SANAT - 11 Nisan 2022 Pazartesi 13:08

1940’lı yıllarda Amerikan ordusunun kullandığı tel ses kayıt cihazı Ankaralı koleksiyoncuda

A
A
A
1940’lı yıllarda Amerikan ordusunun kullandığı tel ses kayıt cihazı Ankaralı koleksiyoncuda

Gramofon ve plak koleksiyoncusu Raif Kara, 165 gramofon ve yaklaşık 6 binin üzerindeki taş plak koleksiyonu ile tarihe ışık tutuyor. Kara'nın koleksiyonunun en değerli parçasını ise 1940’lı yıllarda Amerikan ordusunun kullandığı saç telinden ince çelik tel kaydedici oluşturuyor.

Küçük yaşlarından itibaren eski eşyalara karşı ilgi duyan gramofon ve plak koleksiyoncusu Raif Kara, 20’li yaşlarının başından itibaren biriktirdiği gramofon ve taş plakları kendi müzesinde muhafaza ediyor. Kara, şu anda 165 gramofon ve 6 binin üzerinde taş plak ile ciddi bir koleksiyona sahip. Zeki Müren’den Müzeyyen Senar’a, Neşet Ertaş’tan Safiye Ayla’ya kadar 1965 yılı öncesi sanatçılarının taş plaklarına sahip olan Kara'nın koleksiyonunda bal mumu plaklarına ve Michael Jackson, Madonna, Elvis Presley, Pink Floyd ve Erick Clapton’ın altın plakları da bulunuyor.

1940’lı yıllarda Amerikan ordusunun kullandığı tel ses kayıt cihazı Ankaralı koleksiyoncuda

Koleksiyonun en önemli parçalarından olan tel kaydedici ise görenlerin dikkatini çekiyor. Yaklaşık 4 kilometre uzunluğunda olan tel kaydedici, bir insanın saç telinden daha ince ve 2 saatlik ses kaydedebilmeye olanak sağlıyor. Çok fazla popüler olamadan ses tarihinde kısa bir dönem yer alan tel kaydediciyi 1940’lı yıllarda Amerikan ordusunun kullandığı belirtiliyor.

“Taş plakların bir yüzünde bir şarkı, diğer yüzünde bir şakı kaydedilir”

Taş plakların yeni nesil plaklar ile karıştırılmaması gerektiğini aktaran koleksiyoncu Kara, “Taş plaklar 1902 yıllında üretilmeye başladı ve 1965 yılında sona erdi. Taş plakların çapı 25 santimetredir. Dolayısı ile taş plakların bir yüzünde bir şarkı, diğer yüzünde bir şakı kaydedilir. Daha kolay anlaşılması için 1965 yılından sonra taş plak üretilmediği için Barış Manço’nun, Emel Sayın’ın taş plağı yoktur. Taş plak dönemi olarak adlandırabileceğimiz sanatçılardan Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Nurettin Selçuk, Safiye Ayla gibi sanatçıların taş plakları mevcuttur” dedi.

1940’lı yıllarda Amerikan ordusunun kullandığı tel ses kayıt cihazı Ankaralı koleksiyoncuda

“Amerikan ordusunun kendi içinde haberleşmek için ürettiği teknoloji”

Tel kaydedicinin ses tarihinde kısa bir dönem yer tuttuğunu ve çoğu koleksiyoncu tarafından bilinmediğini vurgulayan Kara, “Tel kaydedici çok bilinmeyen bir teknoloji. 1927 yılında Amerikan ordusunun kendi içinde haberleşmek için ürettiği teknoloji. Daha sonradan ticarileşmiş fakat çok popüler olamadan yok olmuş. Bir insan saçı 27 mikronken, burada kullanılan tel 25 mikron boyutunda. Yani saç telinden daha ince. Burada 4 kilometre uzunluğunda çelik tel var ve 2 saatlik kaydedebilme özelliği veriyor. Tabii ki cihazın popüler olamamasının nedeni tel çok ince olduğundan dolayı durdurup oynatmalarda tel kopuyor. O nedenle kullanışlı olmadığı için popüler olamadan kayboluyor. Tabii benim müzemde yer buldu, çünkü ses tarihinde bir dönem de olsa bir yer işgal etmiş” diye konuştu.

1940’lı yıllarda Amerikan ordusunun kullandığı tel ses kayıt cihazı Ankaralı koleksiyoncuda

“Popüler olamadan kaybolmuş bir medya aleti”

Tel kaydedicinin hassas bir çalışma düzeninin olduğunun altını çizen Kara, “Teknoloji olarak taş plağa göre daha yeni bir teknoloji fakat sonuç olarak popüler olamadan kaybolmuş bir medya aleti. Bu cihazlar sonuç olarak manyetik bir şekilde ses işleniyor. Bu yüzden ses kaybolabiliyorken, taş plaktaki ses yanmadıktan sonra kolay kolay yok olmuyor” dedi.

Oğuzhan Halil Özbek - İbrahim Çakmak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin Tarsus’ta Sağlıklı Yaşam Danışma Merkezi hizmete açıldı Mersin Büyükşehir Belediyesi, Tarsus ilçesinde Atatürk Parkı Sağlıklı Yaşam Danışma Merkezi’ni hizmete açtı. Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı koordinesinde açılan merkezde psikolojik destek, diyetisyen ve fizyoterapist hizmetleri veriliyor. Merkezden ayrıca 16-18 yaş aralığındaki bireyler, sadece psikolojik destek hizmetinden yararlanabilecek. Fizyoterapist Çelik: "Fibromiyalji, skolyoz gibi tanıları olan bireylere destek veriyoruz" Fizyoterapist Tayfur Çelik, hafta içi her gün 09.00-18.00 saatleri arasında hizmet verdikleri merkezde, fibromiyalji, skolyoz gibi tanıları olan bireylere destek verdiklerini belirtti. İhtiyaç duyan tüm vatandaşları merkeze beklediklerini ifade eden Çelik, "Kas ve eklem ağrısı olan vatandaşların ağrılarını azaltmak, skolyoz tanısı almış bireylerin postürünü düzeltmek amacıyla egzersiz danışmanlığı veriyoruz. Ayrıca hamilelerin gebelik sürecini daha rahat atlatabilmeleri için nefes eğitimi, omurga sağlığı eğitimi, pelvik taban kaslarını güçlendirmeyi hedefliyoruz" dedi. Diyetisyen Saban: "Kişiye özel beslenme programları hazırlıyoruz" Diyetisyen Gaye Saban da beslenmenin, hayatın her noktasında önemli role sahip olduğunu belirterek, merkeze gelen kişilere özel beslenme programları hazırlayacaklarını ifade etti. Türkiye’de 3 kişiden birinin obez kategorisinde olduğunu vurgulayan Saban, "Özellikle obezite, diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalıkların yönetilmesi noktasında beslenme danışmanlığı veriyoruz. Yeme bozukluğu olan kişileri ile obeziteye sahip olan bireylerin beslenme noktasında eğitimlerini sağlıyoruz Beslenme danışmanlığıyla bu tarz rahatsızlıkların, kronik hastalıkların önüne geçmeyi hedefliyoruz" diye konuştu. Psikolog Karamık: "Ruh sağlığı, beden sağlığı kadar önemli" Psikolog Ali Barış Karamık ise pandemi sürecinin ardından evlere kapanmaların artması ve toplumda korku, kaygı, panik, endişe gibi durumların çok görülmesinden dolayı kaygı bozukluğu, panik atak, anksiyete, depresyon gibi rahatsızlıkların oldukça arttığını söyledi. Bu gibi durumlara bireysel danışmanlık hizmeti verdiklerini vurgulayan Karamık, "Sınav kaygısı taşıyanlara da yardımcı oluyoruz. Bundan dolayı 16-18 yaş arasındaki bireylere de psikolojik destek hizmeti veriyoruz. Ayrıca aile içi sorunların çözülmesine destek olmak amacıyla, aile danışmanlığı desteği de veriyoruz. Ruh sağlığı, beden sağlığı kadar önemli" şeklinde konuştu. Giriş: "doğayla iç içe spor yapmak keyif veriyor" Merkeze başvuranlardan Emel Yıldırım, sürekli psikoloğa gitmesine rağmen iyi hissetmediğini söyledi. Merkezin genç ve profesyonel kadrosunun kendisine enerji verdiğini belirten Yıldırım, "Güler yüzlüler, neşeliler, bana enerji verdiler" dedi. Dizlerinde yaşadığı ağrılardan dolayı sık sık parkta yürüyüş yaptığını, merkezi de bu sayede gördüğünü ifade eden Songül Giriş de "Dizlerimde şiddetli ağrılarım olduğu için merkeze kayıt oldum. İyi ki geldim, çünkü faydasını görüyorum. Hocalarımız pozitif enerji veriyorlar. Ayrıca böyle güzel parklarda, doğayla iç içe spor yapmak keyif veriyor" ifadelerini kullandı.
Bursa Bursa’da seyir halindeki otomobile at çarptı... O anlar kameraya yansıdı Bursa’da bir araç sürücüsü cadde üzerinde ilerlerken, hızla koşan başıboş atın çarpmasıyla savruldu. Araçta büyük oranda hasar meydana gelirken, atın ayağı kırıldı. Kaza anı ise güvenlik kamerasına anbean yansıdı. Olay, merkez Osmangazi ilçesi Yunuseli Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, Mehmet Tanrıverdi, evinde bulunan hastasının ihtiyaçlarını gidermek için otomobiliyle markete gitmek istedi. Cadde üzerinde seyir halinde olan Tanrıverdi, yolun kenarındaki araziden koşan başıboş atın araca çarpması ile ne olduğunu anlayamadı. Savrulan at otluk alana düşerken, ölümün kıyısından dönen sürücü ise yaşadığı şoktan çıktığı gibi 112 ekiplerini aradı. İhbar üzerine bölgeye gelen trafik ekipleri gerekli tutanakları tutarken, arka ayağı kırılan at ise tedavi edilmek üzere koruma altına alındı. Kaza anı güvenlik kamerasına yansırken, Yunuseli Mahallesi’nde oturan vatandaşlar, başıboş bırakılan atlardan dolayı isyan etmiş durumda. “Hastam olduğu için yola çıktım” Yaşadığı olayı anlatan Mehmet Tanrıverdi, “Engelli bir hastam var. İhtiyaçlarını gidermek için markete aracımla gitmek istedim. Cadde üzerinde ilerlerken, bir anda başıboş atın çarpmasıyla ne olduğunu anlayamadım. Neyse ki çok hızlı değildim. Belki bir salise hızlı olsam at, benim oturduğum yere çarpacaktı. Canımıza gelmediği için şükrediyoruz, fakat aracımda da ciddi hasar meydana geldi. Ben yetkililerden başıboş atların toplanmasını istiyorum. Ciddi bir sorunla karşılaşsaydık bunun hesabını kim verecekti” diye konuştu.
İzmir İzmir’de sürücülere ‘Survivor’ı yaşatan dev kavşak İzmir merkezde bulunan ve birçok ilçeye bağlantı noktasında olan Yeşildere Köprülü Kavşağı, güzergahı kullanan sürücülere adeta ‘Survivor’u yaşatıyor. Her gün binlerce taşıtın geçtiği ve onlarca kazanın meydana geldiği kavşakta yaşanan karmaşa böyle görüntülendi. İzmir Konak’ta bulunan ve 2012 yılında yapımına başlanılarak 2015 yılında tamamlanan, Türkiye’nin en büyük kavşaklarından birisi olan 200 metre çapındaki Yeşildere Köprülü Kavşağı’ndan her gün binlerce araç geçiş yapıyor. Hizmete açıldığı tarihten bu yana kentin en işlek noktalarından birisi olan ve Buca, Konak, Bayraklı, Gaziemir gibi ilçelere geçiş için kullanılan Yeşildere Caddesi üzerindeki kavşak, sürücülerin kabiliyetlerini göstereceği bir yol haline geldi. Kavşakta sürekli bir karmaşa var Özellikle sabah saatlerinde işe gidiş ve akşam mesai saatleri çıkışlarında yoğunluğun oluştuğu, zaman zaman trafikteki sürücüler arasında tartışmaların meydana geldiği kavşak, kentte yaşayan sürücülere arasında ’Survivor’ macerası yaşatıyor. Kavşağa gelen ve gideceği güzergaha geçiş yapmak isteyen sürücüler, kaza tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Açıldığı tarihten bu yana onlarca kazanın yaşandığı ve sürücülerin gün içerisinde kavşakta ilerlemekte zorluk çektiği anlar ise havadan görüntülendi. “Kabiliyetimize göre geçmeye çalışıyoruz” Sabah saatlerinde işe gitmekte olan trafikteki sürücülerden Vedat Yunus, “Burada çok tehlikeli bir kavşak yapmışlar. Işıklandırma yok, sağdan soldan girenler var ve çok tehlikeli bir yol. Kabiliyetimize göre geçmeye çalışıyoruz. Motorlular, arabalar kaza yapıyor. Tünele girerken kazalar oluyor. Devamlı sıkıntı yaşıyoruz. Buraya ışıklandırma yapılırsa iyi olacağını düşüyorum” dedi. “Altgeçit veya ışıklandırma yapılabilir” İşe gitmekte olan ve zaman zaman kaza atlattığını dile getiren Ege Yıldırım Can, “Önümüze atlıyorlar, kaza yapma riskimizi arttırıyorlar. Genellikle kazalar da oluyor. En sol şeritten en sağ şeride atlayıp tünele giriyorlar. En sağ şeritten en sol şeride atlayan bir sürücüden dolayı bende direksiyonu önüne kırarak kaza atlattım” ifadelerini kullandı. Aydın’dan İzmir’e geldiklerini belirten sürücü Murat Balcı ise “İnsanlar için tabelaların karmakarışık bir durumda olduğunu görüyoruz. Bir altgeçit veya ışıklandırma yapılabilir” diye konuştu.