EKONOMİ - 15 Mart 2021 Pazartesi 11:50

2021 fitre ne kadar? 2021 fitre ücreti... 2021 fitre ücreti belli oldu

A
A
A
2021 fitre ne kadar? 2021 fitre ücreti... 2021 fitre ücreti belli oldu

2021 fitre ne kadar? 2021 fitre ücreti... 2021 fitre ücreti belli oldu... Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı 2020 yılı fitre fiyatı ise merak ediliyordu. Peki 2021 fitre ücreti ne kadar oldu? İşte detaylar...

Din İşleri Yüksek Kurulu, 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için fitre miktarının 28 TL olarak belirlendiğini açıkladı

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından 2021 yılı fitre miktarı açıklandı. Din İşleri Yüksek Kurulu, Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı başkanlığında yaptığı toplantı sonrasında aldığı kararla, 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için fitre miktarının 28 TL olarak belirlendiğini açıkladı.

Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından karar sonrasında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Din İşleri Yüksek Kurulumuzca, 2021 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2022 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan süre için Fitre miktarı 28 TL olarak belirlenmiştir.

Fitre miktarının belirlenmesinde, İslam dininin temel kaynaklarında zikredilen deliller ve günümüz şartlarında bir kişinin günlük gıda ihtiyacının ortalaması esas alınmıştır.

Belirtilen meblağ, nakdî olarak verilebileceği gibi gıda vb. maddelerden aynî olarak da verilebilir.
Belirlenen bu miktar aynı zamanda, günlük fidye miktarıdır.

Bununla birlikte her bir mükellef (fitre veren kişi) bir günlük kendi gıda harcamasına denk düşecek meblağı ya da daha fazlasını fitre/fidye olarak da verebilir.”

İşte Fitre vermek ile ilgili tüm merak edilenler... 

Sual: Kimlerin fitre vermesi gerekir? Hangi ürünlerden verilebilir?
CEVAP
İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar malı, parası bulunan Müslümanın fitre vermesi vacib olur. Nisaba malik değilse fitre vermesi vacib olmaz, fakat vermesi iyidir. Birkaç hadis-i şerif meali:
(Sadaka-i fıtr, zenginlerinize bir tezkiyedir. Fakirleriniz de verirse, Allahü teâlâ onlara daha çoğunu verir.) [Ebu Davud] (Tezkiye, temize çıkarma, temizleme demektir.)

(Ramazan orucu, gökle yer arasında durur. Sadaka-i fıtr verilince yükselir.) [Ebu Hafs]

(Sadaka-i fıtr, oruçlunun, uygunsuz sözlerinden hâsıl olan günahları temizler.) [Beyheki]

Diğer üç mezhepte, bir günlük yiyeceği olanın fitre vermesi farzdır. Hadis-i şerifte, (Sadaka-i fıtrı, küçük büyük, zengin fakir herkesin vermesi gerekir) buyuruldu. (Ebu Davud)

Dinen zengin olmayan herkes, fitre, zekât alabilir. İhtiyacı olan eşya ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar malı, parası bulunan Müslümanın, fitre vermesi vacib olur. Fitre, zekât alması, haram olur. Fitre nisabına katılacak malın ticaret için olması şart olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da gerekmez. Hastalık gibi herhangi bir özürden dolayı oruç tutamayan kimsenin de, zenginse fitre vermesi gerekir.

Ticaret için olmayan malların zekâtı verilmez. Gelirleri nisaba dahil edilir.

Nisaba malik olmayan herkes fakir sayılır, zekât alabilir. Nisaba malikse fitre vermesi vacip olur. Asgari maaş alan bir kimse, borçları çıktıktan sonra, nisaba malik ise, zengin sayılır, fitre vermesi gerekir. [Nisap, 96 gr altın veya bu değerde para, ticaret malı demektir.]

Sadaka-i fıtr, Ramazan-ı şerifte verilir. Ramazandan önce ve bayramdan sonra da vermek caizse de bayram namazından önce verilmiş olması daha çok sevabdır. Şâfiî’de Ramazandan önce verilmez. Bayramdan sonraya da bırakılmaz.

Ana babaya, dedeye, büyükanneye, evlada, toruna, hanıma ve kâfire fitre verilmez. Fakir olmak şartıyla geline, kardeş, hala, amca, dayı, teyze gibi akrabaya, damada, kayınvalideye, kayınpedere, kayınbiradere, üvey çocuğa verilebilir. Eğer salih iseler, yakın akrabaya vermek, daha çok sevab olur. İmameyn’e göre, borçlu ve fakir kimseye, hanımı fitre verebilir. (Mevkûfat)

Sadaka-i fıtrın miktarı her yıl değişmez. Bir kişinin fitresi olarak her gün için değil, bir ay için yarım sa’ buğday veya un, yahut bir sa’ arpa, hurma veya kuru üzüm verilir. Yarım sa ölçek, ihtiyatlı olarak 1750 gramdır. 1750 gram buğday veya un yahut 3500 gram arpa, kuru üzüm veya hurma verilir. Ya bu ürünlerden birini veya tutarını vermek gerekir. Her sene, (Bu yıl fitre kaç lira?) diye sormaya lüzum yoktur.

Fıtrayı, çoğunluğun sözüne uyarak, altın veya gümüş vermelidir. Bunları vermek güç olursa, başka maldan veya kâğıt para vermeyip, yarım sâ’, yani [1750 gram] buğday veya un vermelidir. Buğday, un vermek de güç olursa, bunların kıymeti kadar, ekmek veya mısır verilebilir.

Bir kimse, yanında kalan ana babasının ve âkıl bâliğ olan oğlunun fitresini, onlardan habersiz verse, sonradan bildirmek şartıyla caiz olur. Başkalarınınkini, onlar ver demeden veremez. Seferi yani yolcu olan kimsenin de, nisaba malikse fitre vermesi gerekir.

Sual: Fitre ne zaman vacip olur?
CEVAP
Kurban bayramının üçüncü günü nisaba malik olan zengindir. Nisap, zekât nisabı gibidir. Kurbanda farklılık şöyledir:
İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar malı, parası bulunan her hür Müslümanın, Ramazan bayramının birinci günü sabahı, tan yeri aydınlanırken, (Fitre) vermesi vacip olur. Daha önce ve daha sonra vacip olmaz. Fitre ve kurban nisabı hesabına katılacak malın ticaret için olması şart olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da lazım değildir. Bayramın birinci günü sabah namazı girdiği anda, nisap miktarı kadar mala malik olmak şarttır.

Sual: Fitre kimlere verilir, kimlere verilmez, zekâtın hükümleri fitrede de geçerli mi?
CEVAP
Evet. Yani zekâttaki gibi.

Ana babaya, dedeye, büyük anneye, evlada, toruna, hanıma ve kâfire fitre verilmez. Fakir olmak şartı ile kardeşe, geline, damada, kayınvalideye, kayınpedere, kayınbiradere, üvey çocuğa, üvey babaya, üvey anneye fitre verilir. Hala, amca, dayı, teyze, kardeş, kardeş çocuğu gibi akrabaya fitre vermek daha çok sevap olur. İmameyne göre, borçlu ve fakir kimseye, hanımı fitre verebilir. (Mevkufat)

Sual: Fitredeki vekalet, zekâttaki gibi mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Zekât gibi, fitreyi de hediye diye vermek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Hurma ile iftar eden fitresini hurmadan mı verir?
CEVAP
Hayır. Senenin ekserisinde yediği şeyden verir.

Sual: Telefonda vekalet olur mu?
CEVAP
Olur. E-maille de olur.

Sual: 4 kişinin adam başı 1750 gram un vererek toplam 7 kilogram ile bir kişiye vekalet vererek fitresini ödemesi doğru mu?
CEVAP
Doğru.

Sual: Bir kişiye verip (ya da daha sonra vermek üzere anlaşıp) bu parayla payıma düşen miktarda un alarak dilediğine dilediğin kadar adıma fitre olarak vermeye seni vekil tayin ettim dersek o da kabul ettim dese bu şekilde verilen fitre caiz midir?
CEVAP
O adam da un alıp verirse mesele yok. Daha kolay yol: 15- 20 kişinin vekaleti alınıp, alınan para ile bir çeyrek altın alınıp fakire verilirse bu iş halledilmiş olur.

Sual: Teyzeye halaya amcaya dayıya fitre ve zekât verilir mi?
CEVAP
Verilir.

Sual: Fitre sadece fakirlere mi verilir?
CEVAP
Evet.

Sual: Fakirler için arkadaşımdan vekil olarak fitre nasıl alabilirim?
CEVAP
Zenginlerin vekili de olabilirsin, fakirlerin de. Bir fakirden vekalet alırsın. Yani fitremi almak ve dilediğin yere harcamak üzere seni vekil ettim der, sen de herkesten fitre alıp dilediğin yere verirsin.

Sual: Eşimin ve akıl baliğ olmamış çocuklarımın onlardan habersiz ve vekaletsiz fitrelerini verebilir miyim?
CEVAP
Eşiniz ve çocuklarınıza bakmak mecburiyetinde olduğunuz için habersiz verebilirsiniz.

Sual: Ağabeyimin ve evli kız kardeşimin fitresini onlardan habersiz verebilir miyim?
CEVAP
Veremezsiniz. Bir kimse, kendi malından, başkası için fitre verince, o önceden emretmiş ise, caiz olur. Emri ile vermemiş ise, sonradan razı olsa da, caiz olmaz. Onların malı veya parası ile vermiş ise, razı olunca caiz olur. Yahut onların sizi, (Sadaka-i fıtramı vermek üzere seni vekil ettim) demeleri gerekir.

Sual: Beş kişinin fitrelerini vermek üzere vekilim. Fitreleri toplu olarak mı yoksa herbiri için ayrı ayrı mı vermeliyim?
CEVAP
Hepsini birden verebilirsiniz.

Sual: Şafii mezhebinde olan kimse ne kadar ve nasıl fitre vermesi gerekir?
CEVAP
1680 gram buğday, pirinç, hurma, nohut, peynir verilebilir. Bunların yerine kağıt para verilemediği gibi altın ve gümüş de verilemez. Ayrıca sekiz sınıfa verilmesi gerekir. Üç sınıfa verilmesini caiz gören âlimler de varsa da bu üç sınıfı bulmak çok güçtür, yok gibidir. Onun için Hanefi mezhebi taklit edilerek vermelidir.

Sual: Geçmiş senelerde verilmeyen fitreler verilir mi? Verilirse nasıl verilir?
CEVAP
Verilir. Kaza edilmiş olur. Aynen altın olarak verilir.

Sual: Seferde olduğum için oruç tutamadım. Fitre vermem gerekir mi?
CEVAP
Bir özrü sebebi ile oruç tutmayanın da, sadaka-i fıtr vermesi gerekir.

Sual: Doğmamış anne karnındaki çocuğun fitresini vermek gerekir mi?
CEVAP
Verilmez.

Sual: Nisap miktarı param var fakat 1 sene dolmadı, fitre vermem gerekiyor mu?
CEVAP
Fıtra için bir sene gerekmez. O an nisaba malikseniz vereceksiniz.

Sual: Ramazan ayında bayram namazından önce verilmesi gereken fitreyi, caiz olmayan kişilere verdiğini bayramdan sonra öğrenen bir kişinin ne yapması gerekir?
CEVAP
Yeniden bir fakire verir.

Sual: Zekâtım fitrelerimizle birlikte bir çeyrek altın tutuyor. Bir çeyrek altını hem zekâtım için hem de fitrelerim için verebilir miyim?
CEVAP
Evet verilir.

Sual: Fitreyi fazla vermek iyi olur mu?
CEVAP
Elbette.

Sual: Fitreyi yıllarca kağıt parayla veren kimsenin, altınla devir yapması lazım mı?
CEVAP
Devir yapmak iyi olur.

Sual: Zekât ve fitre aynı kişiye verilebilir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Fakir kardeşe fitre verilir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Kız kardeşime fitre verebilir miyim?
CEVAP
Fitrenizi zengin değilse kız kardeşinize veya çocuklarına vermenizde mahzur yoktur.

Başkasının fitresini vermek

Sual: Bir kimse, yanında kalan ana babasının ve âkıl bâliğ olan oğlunun fitresini, onlardan habersiz verse, caiz olur mu?
CEVAP
Sonradan bildirmek şartıyla caiz olur.

Delinin fitresi
Sual: Delinin, fitre vermesi gerekir mi?
CEVAP
Evet, malı varsa fitresi kendi malından verilir. Velisi vermezse, deli iyileşirse, eski fitrelerini de kendisi verir. İyileşmezse, zaten sorumlu olmaz. (Dürr-ül-muhtar)

Yolcu fitre verir mi?
Sual: Seferi yani yolcu olan kimsenin, nisaba malikse fitre vermesi gerekir mi?
CEVAP
Evet, gerekir.

Çocuğun fitresi
Sual: Küçük çocuk ve deli zengin ise, fitreleri kendi mallarından verilebilir mi?
CEVAP
Küçük çocuğun ve delinin malları varsa, yani zenginse, bunların fitreleri kendi mallarından verilir. Velileri vermezse, çocuk büyüyünce, deli iyileşince, eski fitrelerini de kendileri verir. Deli iyileşmezse zaten sorumlu olmaz. (S. Ebediyye)

Fıtrayı kâğıt parayla vermek

Sual: S. Ebediyye’de, Cevhere kitabından alınarak, (Sadaka-i fıtr olarak, arpa, buğday yerine kıymetleri kadar altın, gümüş veya fülus, yani bakır, bronz para [kâğıt para] ve her çeşit mal verilebilir) deniliyor. İhtiyaç hâlinde, fıtrayı bu kavle göre, kâğıt para olarak vermekte mahzur var mıdır?
CEVAP

Fıtrayı, çoğunluğun sözüne uyarak, altın veya gümüş vermelidir. Bunları vermek güç olursa, başka maldan veya kâğıt para vermeyip, yarım sâ’, yani [1750 gram] buğday veya un vermelidir. Buğday, un vermek de güç olursa, bunların kıymeti kadar, ekmek veya mısır verilebilir.

Fitrenin vacib olması
Sual: S. Ebediyye’de, (Bayramın birinci günü sabah namazı girdiği anda, nisap miktarı kadar mala malik olmak şarttır. O andan sonra nisaba kavuşanın, dünyaya veya imana gelenin fıtra vermesi vacib olmaz) deniyor. Bayramın birinci günü öğleden sonra, nisaba malik olana da fıtra vermek vacib olur mu?
CEVAP
Vacib olmaz. (İbni Âbidin)

Vacib olmasa da, fıtra az olduğu için herkesin vermesi iyi olur. Diğer üç mezhepte, bir günlük yiyeceği olanın fitre vermesi farzdır. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Sadaka-i fıtr, zenginlerinize bir tezkiyedir. Fakirleriniz de verirse, Allahü teâlâ onlara daha çoğunu verir.) [Ebu Davud]

Fıtra verirken

Sual: S. Ebediyye’de okuduğumuza göre, yemin kefareti için, (On fakire her gün bir fıtra değerinde başka mal vermek de olur) deniyor. Kefaret orucunu tutamayan hastalar için de, (Bir günün kefareti için, altmış fakire bir gün veya bir fakire altmış gün bir fıtra değerinde başka mal vermek de olur) deniyor. Başka mal denince, din kitabı vermek daha uygun oluyor. İlmihâlde, (Sadaka-i fıtır verirken, bir fıtra değeri kadar altın, gümüş veya fülüs [kâğıt para] ve her çeşit mal verilebilir) diyor. Her çeşit malın içine din kitabı da girdiğini anlıyoruz. Fıtra yerine din kitabı verebilir miyiz?
CEVAP
Evet, muteber bir din kitabı mesela İslam Ahlakı kitabı da verilebilir. Ancak, fıtrayı, çoğunluğun sözüne uyarak, altın veya gümüş vermelidir. Bunları vermek güç olursa, başka maldan veya kâğıt para vermeyip, yarım sâ’, yani [1750 gram] buğday veya un vermelidir. Buğday, un vermek de güç olursa, bunların kıymeti kadar, ekmek veya mısır verilebilir.

Sadaka-ı fıtır vermek

Sual: Ramazan ayında verilen sadaka-ı fıtrı, zengin olanların mutlaka vermesi gerekir mi?
Cevap: Sadaka-ı fıtır hakkında Redd-ül-muhtârda deniyor ki:
“İhtiyacı olan eşyadan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisabı kadar malı, parası bulunan her Müslümanın, Ramazan Bayramı'nın birinci günü sabahı, tan yeri aydınlanırken, fıtra vermesi vacib olur. Daha önce ve daha sonra vacib olmaz. Fıtra ve kurban nisabı hesabına katılacak malın ticaret için olması şart olmadığı gibi, elinde bir yıl kalmış olması da lazım değildir. Bayramın birinci günü sabah namazı girdiği anda, nisap miktarı kadar mala malik olmak şarttır. O andan sonra nisaba kavuşanın, dünyaya veya imana gelenin fıtra vermesi vacib olmaz. Misafir olanın da fıtra vermesi lazımdır. Ramazan-ı şerifte veya Ramazandan önce ve bayramdan sonra vermesi de caizdir. Hatta bir kimse, fıtra veya zekât, kefaret veya nezir ettiği, adadığı şeyi vermeden ölürse ve verilmesini vasiyet etmedi ise, vârislerinden birinin, ölenin değil, kendi malından, bunları fakirlere vermesi caiz olur. Fakat vâris, bunları vermeye mecbur değildir. Eğer ölen kimse, hayatta iken vasiyet etmiş ise, bıraktığı malın üçte birinden verilmesi lazım olur. Mal bırakmadı ise, vasiyeti yapılmaz.”

Sual: Fıtrayı, bayram namazından önce mi vermek gerekir?

Cevap: Hanefi mezhebinde bayram namazından önce verilince, sevabı daha çok olur. Şafii mezhebinde Ramazandan önce, Maliki ve Hanbeli mezhebinde ise bayramdan önce verilemez.

Sual: Bir kimse, fıtrasını bölerek birkaç fakire verebilir mi?

Cevap: Bir kişinin fıtrası, bir fakire veya birkaç fakire verilebildiği gibi, bir fakire birkaç kişinin fıtrası da verilebilir.

Sual: Küçük çocuğun ve delinin malı varsa, fıtrası, bu mallardan mı verilir?
Cevap: Küçük çocuğun ve delinin malları varsa, bunların fıtraları da, mallarından verilir. Velileri vermezse, çocuk büyüyünce, deli iyi olunca, eski fıtralarını da kendileri verir.

Sual: Ergenliğe ulaşmamış küçük çocukların fıtralarını, babaları mı verir?
Cevap: Baliğ olmayan çocukların malı yoksa, bunların fıtrasını babaları, kendi fıtrası ile birlikte verir. Yani kendi zengin, nisaba malik ise verir. Hanımı ve büyük çocukları için vermez. Fakat verirse sevap olur.

Sual: Bir kimse, kendi malından, başkasının fıtrasını verebilir mi?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Redd-ül-muhtârda deniyor ki:
“Bir kimse, kendi malından, başkası için fıtra verince, o kimse önceden emretmiş ise, caiz olur, emri ile vermemiş ise, sonradan razı olsa da, caiz olmaz. Onun malı ile vermiş ise, razı olunca caiz olur.”

Sual: Bir baba, kendi çocuklarının fıtrasını, onlardan vekalet almadan da verebilir mi?
Cevap: Bir kimse, nafakasını verdiği kimselerin, çocuklarının fıtralarını, onların emri ve vekaleti olmadan verebilir.

Sual: Bir kimseye, fıtra ve kurban vacip olduktan sonra, elindeki mal yok olsa, bu kimse sorumluluktan kurtulur mu?
Cevap: Bir kimsenin nisaba malik olduktan, fıtra ve kurban vacip olduktan ve hac farz olduktan sonra mal elinden çıkarsa, af olmazlar. Halbuki, zekât ve uşur, malın elden çıkması ile affolur. Fakat, bunların elden çıkarılması ile bunlar da affolmaz..

Sual: Dinimizin bildirdiği bir özür sebebiyle oruç tutamayanların da, sadaka-ı fıtır vermesi gerekir mi?
Cevap: Özrü sebebi ile oruç tutmayanların da, sadaka-ı fıtır vermesi lazımdır.

Sual: Fıtra için buğday ve un vermekte zorlanan bir kimse, bunların yerine ekmek de verebilir mi?
Cevap: Bir kimseye, fıtra için, buğday, un vermek de güç olursa, bunların kıymeti kadar, ekmek veya mısır verebilir. Ekmek ve mısır verirken, ağırlığa değil, parasına, kıymetine bakılır.

Sadaka-i fıtır miktarları

Sual: Her sene fıtra kaç liradan olacak diye beklenmektedir. Bu konuda İslâmiyetin bildirdiği belli bir ölçü yok mudur?
Cevap: Fıtra miktarları her sene değişmez. İslâmiyetin bildirdiği ölçü; buğday ve undan 1750 gram, arpa, kuru üzüm ve hurmadan kişi başına 3500 gramdır. Her sene bu ölçüye göre verilir. Hanefi mezhebinde, buğday, arpa ve un bol olduğu zamanlarda bunların kıymetini altın veya gümüş olarak vermek daha iyidir. Kıtlık zamanında bunların kendilerini vermek daha sevaptır.

Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerinde, bir günlük yiyeceği olanın fıtra vermesi farzdır ve buğdaydan, arpadan da, hep bir sâ' vermek lazımdır. Şafii mezhebinde bir sâ' 1680 gramdır.

Sadaka-i fıtır az olduğu için, gümüş olarak verilir. Cevherede; “Sadaka-i fıtır verirken, arpa, buğday yerine kıymetleri de verilebilir” deniyor. Dürr-ül-muhtârda; “Kıymet olarak altın ve gümüş verilir” denmektedir.

Bu sebeple, fıtrayı, çoğunluğun sözüne uyarak, altın veya gümüş olarak vermelidir. Bunları vermek güç olursa, başka maldan veya kâğıt para vermeyip, 1750 gram buğday veya un, 3500 gram arpa, kuru üzüm yahut hurma vermelidir. Malikide ve Hanbelide hurma vermek, Şafiide buğday vermek, Hanefide kıymeti çok olanı vermek efdaldir.

Fıtra miktarları, buğday, un, arpa, kuru üzüm ve hurma fiyatlarına göre üç liradan üçyüz liraya kadar çıkabilir. Herkes kendi durumuna göre, buğday, un, arpa, kuru üzüm ve hurmadan birini, bildirilen miktarda bizzat kendisini veya kıymetini altın, gümüş olarak verebilir.

Sual: Bir kimse, hanımının ve evdekilerin fıtrasını, onların izni olmadan da verebilir mi?
Cevap: Bir kimse, hanımının ve evinde olanların fıtralarını, izinleri olmadan karıştırıp verebileceği gibi, toplamı kadar buğdayı veya değeri olan altını, bir defada, bir veya birkaç fakire verebilir. Fakat ayrı ayrı hazırlayıp, sonra karıştırması veya ayrı ayrı vermesi ihtiyatlı olur.

Sual: Dinimizin bildirdiği bir özür sebebiyle oruç tutamayanların da, sadaka-ı fıtır vermesi gerekir mi?
Cevap: Özrü sebebi ile oruç tutmayanların da, sadaka-ı fıtır vermesi lazımdır.

Kaynak: Dinimizislam.com

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya ULUSKON ve TSO’dan Malatya’da ihracat ve ithalat süreçlerini güçlendirecek iş birliği Uluslararası Yatırım ve İş Dünyası Konfederasyonu (ULUSKON) Malatya Yönetim Kurulu üyelerinin Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’na (MTSO) yaptığı ziyarette ihracat ve ithalat süreçlerinin daha etkin hale getirilmesine yönelik yapılabilecek çalışmalar ele alındı. Uluslararası Yatırım ve İş Dünyası Konfederasyonu (ULUSKON) Malatya Yönetim Kurulu üyeleri, Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu ve TSO Yönetim Kurulu üyelerini makamlarında ziyaret etti. Ziyarette Malatya’nın mevcut sanayi altyapısı, Organize Sanayi Bölgesi yatırımları ve üretim kapasitesi ele alınırken, ihracat ve ithalat süreçlerinin daha etkin ve sürdürülebilir hale getirilmesine yönelik değerlendirmelerde bulunuldu. Şehrin dış ticaret hacmini artırmaya yönelik atılabilecek adımlar ile sanayicilerin ve iş adamlarının ulusal ve uluslararası pazarlarda daha güçlü yer alabilmesi için yapılabilecek çalışmalar da ele alındı. Toplantıda ULUSKON’un sahip olduğu uluslararası ticaret ağı ve iş dünyası bağlantıları ile Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın kurumsal tecrübesinin bir araya gelmesinin Malatya ekonomisine önemli katkılar sağlayacağı vurgulandı. Özellikle ihracatçı firmaların desteklenmesi, ithalat süreçlerinde yaşanan sorunlara çözüm üretilmesi ve yeni pazarlara erişim konusunda ortak hareket edilmesinin önemi üzerinde duruldu. Ziyaret kapsamında ayrıca TSO-ULUSKON iş birliği çerçevesinde hayata geçirilebilecek ortak projeler, sektörel çalışmalar ve Malatya’nın üretim, sanayi ve ticaret potansiyelini daha ileriye taşıyacak stratejik adımlar hakkında karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Yatırım, üretim ve istihdama katkı sunacak yeni çalışma alanlarının oluşturulmasının gerekliliği istişare edildi. Karşılıklı istişare ortamında gerçekleşen ziyaretin sonunda Malatya iş dünyasına değer katacak, ihracat ve ithalat süreçlerini güçlendirecek ve şehrin ekonomik gelişimine ivme kazandıracak ortak çalışmaların sürdürülmesi konusunda fikir birliğine varıldı. ULUSKON Malatya İl Başkanı Özcan Polat, nazik ev sahipliği ve misafirperverliklerinden dolayı Malatya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’na ve TSO Yönetim Kurulu üyelerine teşekkür etti.
Ankara Lüküs Hayat Sigortası ile borçsuz araç sahibi olmanın yolu açıldı Maher Holding çatısı altındaki Quick Hayat ve QCAR’ın ortaklaşa geliştirdikleri Lüküs Hayat, hayat sigortacılığında yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Düşük primler ve vergi avantajı ile hayat sigortası yaptıranlar araç sahibi olacak. Quick Hayat, yeni çıkardığı ‘Lüküs Hayat Sigortası’ ile isteyen herkesi araç sahibi yapacak. Düşük primler ve vergi avantajı ile hayat sigortası yaptıranlar, araç sahibi olacak. İsteyen Lüküs Hayat Sigortası’nı tasarruf aracı olarak da kullanabilecek. Lüküs Hayat, özellikle araç sahibi olmakta zorlanan gençler için ideal bir ürün olarak görülüyor. Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, Lüküs Hayat Sigortası’nın QuickFinansall ekosisteminin en iyi örneklerinden biri olduğunu ve sigorta dışındaki grup şirketlerinin işbirliği ile oluşturulduğunu söyledi. Yaşar, Lüküs Hayat’ın alışılagelmiş hayat sigortasının dışında inovatif bir ürün olduğunu ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda geliştirildiğini belirterek, ilk kez hayat sigortasının içine araç edinme opsiyonunun eklendiğini vurguladı. Yaşar, hayat sigortacılığının bu tarz yenilikçi ürünlerle gelişeceğini de sözlerine ekledi. "Lüküs Hayat, gençlerin ihtiyacını karşılayacak" Quick Hayat Sigorta Genel Müdür Vekili Volkan Terzioğlu, yaptıkları araştırmalar kapsamında araç edinme talebinin özellikle genç çalışanlar arasında yoğunlaştığını tespit ettiklerini söyledi. Buna karşın yüksek kredi maliyetleri, toplu ödeme baskısı ve borçlanma korkusu nedeniyle bu talebin sürekli ertelendiğini vurgulayan Terzioğlu, ihtiyacı karşılamak için Lüküs Hayat ürününü geliştirdiklerini kaydetti. Terzioğlu, "Bu ürün, hayat sigortasının sağladığı yüzde 40’a varan vergi avantajını, dövize endeksli değer korumasını ve güvenilir uzun vadeli finansal planlamayı QCAR’ın ortak sahiplik yaklaşımıyla birleştirerek tamamen yeni bir araç edinme penceresi açıyor. Borçlanmak istemeyen ancak güçlü bir finansal gelecek kurgulamak isteyen bireylere ister birikim imkanı, isterse de araç edinme fırsatı sunuyor. Bu nedenle Lüküs Hayat’ı finansal verimlilik ve mobiliteyi aynı anda optimize eden vizyoner bir sigorta yaklaşımı olarak görüyorum" dedi. "Lüküs Hayat’ın sunduğu imkanlar" Sigortalı, poliçenin başında satın almak istediği aracın bedelini kendi belirliyor. Quick Hayat, araç bedeli karşılığında ödenecek prim tutarlarını tespit ediyor. Belirlenen tutarın değer kaybetmemesi için dolar veya avro olarak belirlenen primleri sigortalı aylık ve TL olarak ödüyor, döviz olarak birikiyor. Sigortalı primleri öderken hayat sigortasının sunduğu yüzde 40’lık vergi indiriminden yararlanıyor. Böylece aylık ödenecek tutar azalıyor. Sigortalının Lüküs Hayat’taki birikimi araç bedelinin yüzde 25’ine ulaştığında QCAR tarafından ‘birlikte araç edinme opsiyonu’ devreye giriyor. Sigortadaki birikim tutarı ve sigortalının katkıları araç bedelinin yüzde 50’sine ulaştığında ise araç için ortak sahiplik modeli uygulanıyor ve sigortalı, aracın kullanım bedelini ödemeye başlıyor. Araç sahibi olmak istemeyen sigortalılar ise ilk 2 yıl düşük kesinti oranıyla, ikinci yıldan sonra ise hiçbir kesinti olmadan birikmiş değerini alıp sistemden çıkabiliyor.
Edirne Prof. Dr. Yeninar: "Arı ölümlerinin çoğu kışlamaya bağlı ortaya çıkıyor" Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Yeninar, son yıllarda Türkiye’de ve dünyada görülen arı ölümlerinin büyük bölümünün kışlamaya bağlı ortaya çıktığını söyledi. Edirne İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından arıcılara yönelik "Arı Yetiştiriciliği, Arı Hastalıkları ve Arı Ürünleri Üretimi" konulu eğitim toplantısı gerçekleştirildi. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıya eğitmen olarak katılan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Yeninar, arıların biyolojik yapısı, etraftaki şartlara uyum süreçleri, hastalıklarla mücadele yöntemleri, verimli arıcılık uygulamaları, kışlatma süreci ve koloni yönetimi gibi konularda bilgiler verdi. Toplantıda özellikle son yıllarda arıcılıkta karşılaşılan hastalıklar, koloni kayıplarının nedenleri ve alınabilecek önlemler üzerinde durulurken, üreticilerin soruları da cevaplandı. Eğitimin arıcılık faaliyetlerinin sürdürülebilirliği ve ürün kalitesinin artırılması açısından önemli olduğu vurgulandı. Toplantıda arıcıları bilgilendirerek sorularını cevaplayan Prof. Dr. Halil Yeninar, arıların kışlama sürecinin arı ve kolon bazında yürütülmesi gerektiğini ifade etti. "Kış arıları 8 aya kadar yaşayabilir" Prof. Dr. Yeninar, "İşçi arılar kendi içinde ikiye ayrılır. Dışarıdan bakınca bunu fark edemezsiniz. Biri yaz arısıdır, birisi kış arısıdır. Yaz arısı 45 gün yaşar, kış arısı ise 8 aya kadar yaşayabilir. Genetiğine göre. Her arı her yerde kışlamaz. Muğla arısını Edirne’ye getirip karasal iklimde kışlatmaya çalışırsanız başarılı olamazsınız. Çünkü sıcak bölge arıları kışlama için yeteri kadar vücutlarına gıda maddesi toplamazlar. O yüzden her arı her yerde yaşayamaz. O yüzden etrafınızla uyumlu genetik özelliğe sahip bir arı ırkına ihtiyacınız var. Sadece ırk demeyelim ırk, ekotip, ticari melez" ifadelerine yer verdi. "Arıcılıkta dünyada ikinci sıradayız" Edirne İl Tarım ve Orman Müdürü İslam Köse ise yaptığı konuşmada, arıcılığın kırsalda yaşayan vatandaşlar için ekonomik yönünün yanında kültürel değeri olan çok kıymetli bir üretim modeli olduğuna değindi. Türkiye’nin arıcılıkta dünyada ikinci sırada yer aldığını söyleyen Köse, "Hem bal üretiminde hem de kovan sayısında Çin’den sonra ikinci sırada yer alıyoruz. Amacımız daha kaliteli arı ürünleri üretmek, bunları daha profesyonel yapmak, özellikle balın yanında katma değerli ürünleri geliştirmek ve bu kapsamda ilerlemeyi amaçlıyoruz" dedi. Bakanlık tarafından 2003 yılından bu yana arıcılığa ciddi destekler sağlandığını vurgulayan Köse, ülke genelinde 2,6 milyar Türk lirası, Edirne’ye bakıldığında 25 milyon TL’ye yakın bir destek sağlandığını ifade etti. Köse, üreticilere yönelik destekler, çalışmalar ve projelerin sürdürülmeye devam edeceğini aktardı. "Edirne’de 72 bin adet kovan bulunmaktadır" Edirne’de 72 bin kovan bulunduğunu ve yıllık yaklaşık 700 ton bal üretildiğini aktaran Köse, karaçalı balı için başlatılan coğrafi işaret süreciyle birlikte Edirne balının markalaşmasını hedeflediklerini söyledi.
Muğla Muğla’da taktiksel şehircilikle yaya sirkülasyonu rahatlatılıyor Muğla Büyükşehir Belediyesi, ’Yaşayan Muğla’ projesi kapsamında Menteşe stadyum durağında taktiksel şehircilik uygulamalarının hazırlıklarına başladı. Proje ile yaya sirkülasyonundaki sıkışıklığın çözülmesi hedefleniyor. Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tayfun Yılmaz, uygulama öncesinde alanda incelemelerde bulunarak projeye dair önemli açıklamalarda bulundu. Genel Sekreter Yılmaz, ulaşım ihtiyaçlarının şehrin şartlarına, mevsimsel durumlara ve yapılan yatırımlara göre sürekli değiştiğini belirterek, bu değişim sonucunda Menteşe Stadyum durağı bölgesinde ciddi bir yaya sirkülasyonu sıkışıklığı tespit edildiğini ifade etti. Bu tespitle beraber, Ulaşım Daire Başkanlığı bünyesindeki Ulaşım Planlama Şube Müdürlüğü ve üniversitenin Şehir ve Bölge Planlama öğrencileriyle işbirliği içinde bilimsel çalışmalar yürütüldüğünü aktardı. Yılmaz, bu çalışmaların sonucunda ortaya çıkan yaya sirkülasyonunu kolaylaştırma ihtiyacına yönelik uygulamanın hayata geçirildiğini belirterek, "Burada stadyum bölgesiyle şehrin kent meydanı kısmındaki sirkülasyon noktasında yaya ulaşımında problem yaşanıyordu ve bu problemi bugün 7 farklı yaya geçidini açarak ve beraberindeki ’Yaşayan Muğla’ projesi kapsamındaki uygulamalarla şehrin iki yakasını birleştirmiş durumdalar" dedi. Projenin uygulanma şekline de değinen Yılmaz, çalışmanın tamamen belediyenin kendi imkan ve kabiliyetleriyle, asgari maliyette optimal çözüme ulaşmak amacıyla gerçekleştirildiğini vurguladı. Yılmaz, projeye katkı sunanlara teşekkür ederek, "Buna bilimsel katkıda bulunan gerek anket, gerek sayım noktasında katkıda bulunan üniversitedeki şehir bölge planlama öğrencilerine de ayrıca teşekkür ediyorum" dedi. Muğla Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Tayfun Yılmaz, bu tür taktiksel şehircilik uygulamalarının sadece Menteşe ile sınırlı kalmayacağını, önümüzdeki süreçte Muğla’nın 13 ilçesinde de devam edeceğini sözlerine ekledi. Yılmaz, yapılan iş ve işlemlerin kentin ihtiyacına yönelik değişen durumlarla ilgili gerçekleşecek yatırımlar olduğunu belirterek, bu tür yatırımlara devam edeceklerini ifade etti.