GÜNDEM - 11 Kasım 2016 Cuma 16:10

301 kişinin öldüğü madenin sahibinden açıklama

A
A
A
301 kişinin öldüğü madenin sahibinden açıklama

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, Soma'daki maden faciasıyla ilgili bilirkişilerin hazırladığı raporların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek, Bir bilirkişi kaza yerine gitmeden, kazanın olduğu yere inmeden olayın nasıl olduğunu, nasıl net olarak ortaya koyup rapor hazırlayabiliyor. Biz bunu ısrar ediyoruz ki bunu inceleyin. Gelen bilirkişiler bunu incelemiyor. Burada bir müdahale vardır” dedi.

Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014'te meydana gelen maden faciasında 301 işçi hayatını kaybetmişti. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, kazaya ilişkin basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Gürkan, “Benim takipsizlik kararım kaldırıldı tekrardan. Hiçbir yeni delil diye bir şey yok. Bunların hepsi tamamen bir takım safsatalardan ibaret. Bu olayda yeni delil diye bir olay yok. Mahkeme devam edebilir. Hukuk karar verebilir. Bunlara bir itirazım yok. Burada benimle alakalı bahsedilen yeni delil diye bir şey yok. Çünkü burada daha ne olduğu belli değil kazada. Aradan 2.5 yıl geçti. 2.5 sene zarfında Türkiye’nin en meşhur 21 tane profesörü bu konuyla alakalı 4-5 tane rapor yazdı. Hiçbir tanesi şuana kadar bu kazanın nasıl olduğunu, nereden kaynaklandığını bulamadı. Israrla biz kendilerine her türlü kolaylığı gösteriyoruz. Ne söylendiyse şuana kadar yer altında kömür yangınından başlandı, şubat ayında kömür yangınının olmadığı sondajlarla ispatlandı. Kömürün galerinin içinde yandığı söylendi, sonra görüldü ki galerinin içi tamamen taş içinde. Ne kömür var, ne başka bir şey. Dolayısıyla kömürün yanmasının söz konusu olmadığı, bütün sensör verilerinin hepsinin doğru bilgi verdiği iddia edilen tamamen aksi idi. Bunlar da ispatlandı. Burada bir kömür yangınından kaynaklanan olay olmadığı, burada herhangi bir üretim zorlamasının olmadığı, çünkü ocağın içi eski sistemlerden ful mekanize sistemle çalışmaya başladı” dedi.

“Bilirkişinin raporları gerçek verilerle çürütülmüştür”
Bilirkişinin hazırladığı rapordaki verilerin gerçeği yansıtma
dığını belirten Alp Gürkan, “Alan aynı, hacim aynı, miktar aynı. İlerleme hızı nereden kaynaklanıyor. İlerleme hızı basit sistemden ful mekanize sisteme geçince hız ilerliyor. Hız ilerleyince aynı miktardaki üretimin çabuk yapılması demek. Bu mekanizasyon en ileri düzeyde emniyet getiriyor. Orada çalışanların hayatını en ileri düzeye çıkarıyor. Dolayısıyla burada herhangi bir şekilde para kazanma hırsından kaynaklanan üretim artışı söz konusu değildir. İlk bilirkişi burada para hırsıyla, para kazanma arzusuyla şöyle yapıldı böyle yapıldı diye malum bilinen şeyler. Bunların hiçbirinin hakikatle alakası toktur. Bu ana kadar bilirkişilerin vermiş oldukları raporlarda ileri sürdükleri tüm detayların hepsi gerçek verilerle çürütülmüştür. Bütün verilerin hepsi mahkeme kayıtlarında mevcuttur. Ama niçin bunlara itibar edilmiyor da tamamen tersine itibar edilerek hiçbir veri yokken, kanıt da yokken bütün işletmenin tüm yönetim kurulu tamamen tutuklu haldedirler. Niçin tutuklu haldedirler bunun cevabı yok. Bizim söylemiş olduğumuz baştan itibaren şu; bir kanıt varsa, bir suç varsa bizim bir itirazımız yok. Ama bunların yoksa bu insanları içeride tutmakla 6 bin 700 kişinin ekmeğiyle oynadınız. Mecburen kapandı ocaklar” diye konuştu.

“Hiçbir yerde karbonmonoksit veya başka bir gazın çıkmadığı tespit edildi”
“Bilirkişinin vazifesi olayı çözmektir” diyen Gürkan, “Bir bilirkişi kaza yerine gitmeden, kazanın olduğu yere inmeden olayın nasıl olduğunu, nasıl net olarak ortaya koyup rapor hazırlayabiliyor. Bir grup diyor ki burada yangın vardı. Yangın nedeniyle bu oldu. Yangının nedeni işverenin çok para kazanmasıyla ilgili, hızlı üretim yaptı. Bunların hiçbirinin gerçek olmadığı ispatlandı. Bir başka bilirkişi geliyor; burada yangın olmadı diyor, burada tavan çöktü diyor. Onun altındaki bütün gazlar fışkırdı diyor. Şimdi bu mantığın ötesinde bir şey. 500 bin metrekare alanı birdenbire indiremezsiniz, altı zaten kapalı. Alınması gereken emniyet tedbirlerinin tümü en incesine kadar alındı. Hiçbir yerde karbonmonoksit veya başka bir gazın çıkmadığı tespit edildi. Bunlar kayıtlarda var. Biz bunların kayıtlarını da veriyoruz. Diyorlar ki kamuoyu baskısı. Kamuoyu baskısı ama burada 9 tane insan var. Sensörler bilirkişilerin söydiklerinin hepsini çürüttü” ifadelerini kullandı.

“Metan gazı yangını dediler, bir tek insanın vücudunda yanık yok”
Mahkemenin vermiş olduğu kararı son derece yanlış bulduğunu belirten Gürkan, “Hukukla alakası olmayan bir karardır. Olası kasıt diye bir olay yoktur. Burada kasıt dahi yoktur. Böyle bir kaza dünya madencilik tarihinde mevcut değil. Dünya literatüründe böyle bilinmeyen bir yerden fışkıran gazla 301 evladımın böyle bir maden kazası yoktur. Burada kesin ve net olarak söylüyorum. Burada bir müdahale vardır. Böyle bir yerde bir anda muazzam bir gaz 5 dakika içinde çıkıp ocağın içini doldurmaz. Biz bunu ısrar ediyoruz ki bunu inceleyin. Gelen bilirkişiler bunu incelemiyor. Metan gazı yangını dediler, bir tek insanın vücudunda yanık yok. Ama anormal derecede yüksek bir zehirli gaz var. Bu zehirli gaz nereden geldi? Buraya giden bilirkişilerin hiçbir tanesi aşağıya, kazanın olduğu yere gidip ayrıntılı bir çalışma yapmadılar. Açık ve net olarak söylüyorum” şeklinde konuştu.

“Bana daha önce imkan verilmedi, ilk kez basına karşı konuşuyorum”
Şirket olarak kusurlu olmadıklarını belirten Alp Gürkan, “Bizim şirket olarak yaptığımız çalışma bilirkişilerin yaptığı çalışmanın çok ötesindedir. Ama yapacak bir şey yok, derdimizi anlatamıyoruz. İlk defa 2,5 seneden beri basına karşı konuşuyorum. Ben istemediğim için değil, böyle bir imkan bana verilmediği için. Israrla şunu söylüyorum; bu işletmede yaşanmış olan bir işletme kazası değildir. Bu işletme Türkiye'de emniyeti en yüksek olan işletmeydi. En yüksek miktarda işçi çalıştıran işletmesiydi” dedi.
“Bana göre hukuk kesinlikle işletilmemiştir” diyen Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gürkan, “Kesinlikle engellenme yapılmıştır. Bu işletmede mutlak surette dışarıdan bir müdahale olmuştur. Ne şekilde nasıl olmuştur? Bunu bizim bilmemiz mümkün değil, çünkü işin gidişatı da bunu engellemiştir. Teftişe gidilirken ocağa bizden kimseyi almıyorlar. İtiraz ediyoruz, bu da kabul edilmiyor. İlk takip eden bilirkişi kazanın olduğu yere gitmeden 'ben olayı çözdüm' deyip evrakları alıp gidiyor. Biz diyoruz ki bu işletmenin ne olduğunun çözülebilmesi için çok daha detaylı araştırma yapmak lazım. Niçin bunları yapmaktan kaçınıyorsunuz. O zaman yöneticisi değildim, ayrılmıştım ama şimdi yöneticisiyim. Kesinlikle iddia ediyorum ki iddia edilen, bilirkişilerin de söylemiş olduğu olay mevcut değildir, burada bir müdahale vardır” diye konuştu.

“Beni 301 kişinin katili iddia ediyorlar”
Basın mensuplarına teşekkür eden Gürkan, “Bana en azından konuşma fırsatı verdiniz. Tamamen herkes beni şuanda 301 kişinin katili olarak iddia ediyor” dedi.

Sadık Kahraman 

 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.