SAĞLIK - 04 Mart 2018 Pazar 18:49

5. Ulusal Minimal İnvaziv Ürolojik Cerrahi Kongresi

A
A
A
5. Ulusal Minimal İnvaziv Ürolojik Cerrahi Kongresi

Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen, her erkeğin prostatının yaşla birlikte büyüdüğünü belirterek, “Prostatın büyümesi hastalık anlamında değildir. Bir yerde radyolojiye gittiğinizde ‘sizin prostatınız büyümüş bir üroloğa gidin’ önerisi ile karşılaşılır, bu yanlış bir yönlendirmedir. Bir erkeğin prostatının büyümesi hastalık değildir” dedi.

Minimal İnvaziv Üroloji Derneği tarafından düzenlenen “5. Ulusal Minimal İnvaziv Ürolojik Cerrahi Kongresi” Antalya’nın Belek turizm merkezindeki bir otelde gerçekleştirildi. 

Kongre kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen, kongreye minimal invaziv ürolojik cerrahi alanından yaklaşık 350 hekim katıldığını, birçok konuda son gelişmelerin detaylı olarak ele alındığını ve 31 oturum gerçekleştirildiğini belirtti. 

Kongrede 4 adet canlı cerrahi ameliyatın gerçekleştirildiğini dile getiren Prof. Dr. Bilen, “Hacettepe Üniversitesi ve 19 Mayıs Üniversitelerinden kongreye canlı yayınlar yapılmaktadır. Kongreye yurt içinden ve yurt dışından 74 konuşmacı ve oturum başkanı katıldı. Kongreye 150 bildiri başvurusu gelmiş, bunlardan 31 poster, 36 video ve 47 sözel bildiri kabul edildi" diye konuştu. 

Ürolojik cerrahi alanında teknolojik anlamda gelinen nokta hakkında bilgi veren Bilen, “Büyük kesiler yapmadan, vücudun kendi açıklarını kullanarak, burun, kulak deliği, vajen, ağız gibi bu delikleri kullanarak vücudun içine ulaştığımız cerrahilerin hepsi minimal invaziv cerrahilerdir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte modern, göz alıcı, hastaların istediği herkesin bir şekilde ulaşmaya çalıştığı cerrahiler olmaya başladı. Aslında havalı olmalarının dışında çok büyük özellikleri yok. Lazer, robot sistemi, endoüroloji havalı isimler ve teknolojik aletlerimiz var. Bugüne kadar geliştirilen açık cerrahi yöntemlerinin üstüne koyduğumuz hastaların genel sağ kalımı anlamında özellikle kanser cerrahisinde ekstrası yok. Bu yöntemler hastaların çabuk iyileşmesini, ağrıların az olmasını, kanamaların az olmasını sağlıyor, ev ve işlerin erken dönmelerini sağlıyor. İnsanların en büyük korkularını bir kenara koyuyor. Hepimizin çok korktuğu aslında ağrı ve acı çekmedir. Minimal invaziv cerrahiler bu korkuları bir nebze de olsa bir kenara koyuyor” ifadelerine yer verdi. 

Minimal invaziv cerrahinin son dönemde modern kanser cerrahisinin de temellerini oluşturmaya başladığının altını çizen Prof. Dr. Cenk Yücel Bilen, “Kanser cerrahisini yaparken, özellikle ürolojik kanserlerde bundan 20 yıl önce insanların içi açıp bakılırdı. Birçok insan bu cerrahilerde hayatlarını kaybeder ya da sakat kalırlardı. Son 15 yıldır cerrahi minimal invaziv cerrahi aletlerinin gelişmesiyle modern bir kansere bakış açışı oluştu. Cerrahi planlamamız kanser oluşmuş organı yok etmekten, sadece oluşan o noktayı tedavi etmeye ve orayı korumaya yöneldi. O dokuyu koruma ileri teknoloji ile gelişti. Bu konudaki en önemli gelişmeyi prostat kanserinde yaşıyoruz. Prostat kanseri bizim görüntüleme yöntemleriyle kanser olup olmadığını anlatamadığımız tek organdı. Yıllarca erkekleri öldüren en önemli sebeplerden biri prostat kanseri oldu. Göremediğimiz için rastgele biopsilerle tanı konuşmaya çalıştık. Büyük cerrahilerle prostat kanserini tedavi ettik. Yeni gelişen MR görüntüleme yöntemleriyle son derece ölümcül olan prostat kanserlerinin tanısını koymaya başladık. Hedefe yönelik biopsiler almaya başladık. Kanserli noktayı yok ettiğimiz noktalar üzerine odaklandık” diye konuştu.

“Prostat kanserinin yüzde 80’ini görüntüleyebiliyoruz” 

Bugün prostat kanserinin yüzde 80’ini görür hale geldiklerini vurgulayan Prof.Dr. Cenk Yücel Bilen, “Organı olduğu yerden sök çıkar geri kalanı birbirine dik. ‘Sinir korudum, erkeklik kaybı oldu.’ Dokunun içindeki kanseri görüyorsak, bir sürü enerji kaynağını oraya odaklayarak kanseri yok edebilir hale gelmiştik. Bu teknolojiyi artık prostatta kullanmaya başladık. Birçok erkek hastanın, idrar kaybı, idrar kaçırma gibi sorunlarını kenara koyduk. İki cc kanda 3 bin küsur gen mutasyonuna bakılabiliyor. O kanserin ne zaman geliştiğini nereye gideceğini, huysuz olup olmadığını gibi verilere sahip olunacak. Öngörümüz arttıkça, organları koruyacak cerrahi yöntemlerde uygulamaya girecek” şeklinde konuştu.

“Her prostat büyümesi hastalık değildir” 

Bir hastanın hekime geldiği zaman “Ben prostat oldum” dediğini aktaran Prof. Dr. Bilen, “İnsan prostat olmaz, insanın prostatı da sonradan olmaz. Prostat üreme organlarının bir parçasıdır. Üreme için gereklidir, spermin insan vücudunda dışında sağ kalabilmesi gerekli olan maddeleri salgılamakla yükümlüdür. Her erkeğin prostatı yaşla birlikte büyür. Bunun büyümesi hastalık anlamında değildir. Bir yerde radyolojiye gittiğinizde, ‘sizin prostatınız büyümüş bir üroloğa gidin’ önerisi ile karşılaşır bu yanlış bir yönlendirmedir. Bir erkeğin prostatının büyümesi hastalık değildir. Prostat kanseri, prostatın büyümesinden tamamen farklıdır. Erkeklerde prostat büyür, aynı zamanda kanser de gelişebilir. İkisinin bulgularının birbiriyle hiç alakası yoktur. Prostat kanserinin bulgusu yoktur, taranarak, şüphelenilerek, üzerine gidilerek bulunur. Bir prostat büyüdükçe sıkıntıya yol açmak zorunda değildir. O prostatın kıvamı ve içinden geçen idrar kabalı yaptığı basınçtır önemli olan" dedi.

“10 erkeğin ikisinin yaşam süresi boyunca prostat sorunu olur” 

Prof.Dr. Bilen, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizim ülkemiz endemik olarak prostat hastalığının olduğu yerde değildir. Kanserin olduğu alanda mıyız? Asya ile Afrika ortasındayız, oralarda kanser görülme sıklığı yüksektir. Bizim ülkemiz bu rakamlardan arındırılmış durumdadır. Bizde Avrupa rakamlarına yakınız. Yüksek riskli bir popülasyon durumunda değiliz. Her erkek yeterince yaşarsa prostat kanseri olur, her erkek prostat kanserinden ölür mü? Bu hastalığın ölümcül olanıyla olmayanı ayırmak lazım. 10 erkeğin ikisinin yaşam sürecinde iyi huylu prostat hastalığı ile ilgili sıkıntıları olur. Bunlar yüzünden yarısı ilaç tedavisi alır. Bunların yüzde 10’unun kesimin ameliyata ihtiyacı olabilir.”

“Kapalı yöntemle nakil” 

Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ender Özden ise, böbrek yetmezliğinin insanoğlunun karşılaştığı en sık sağlık problemlerinden biri olduğunu belirterek, hastaların zaman içinde yüksek tansiyon ve diyabete bağlı olarak durumlarının ağırlaştığını söyledi. 

Türkiye’nin büyüyen problemlerinden birinin böbrek yetmezliği olduğunu dile getiren Doç. Dr. Özden, “Bu problemin en etkili çözüm yolu böbrek naklidir. Ülkemizde uzun yıllardır böbrek nakli cerrahisi uzun yıllardır başarıyla yapılıyor. 2015 yılından itibaren cerrahi tekniklerinde gelişmeler yaşanmaya başladı. Hedefimiz böbreğin taktığımız insanda uzun süre kalmasını sağlamaktır. 1954’te ilk yapıldığı yıldan bu yana hala aynı yöntemle böbrek nakli yapılıyor. Klasik kesilerden farklı olarak daha küçük kesilerden böbreği vücudun içine yerleştirdikten sonra, kapalı yöntemle nakil yapılmaya başlandı. Ülkemizde ilk defa 2015 yılında 19 Mayıs Üniversitesinde yapıldı. 2017 yılında bir ilk daha gerçekleştirerek böbreği yerleştirmek için kesi yapmadan iki tane kadın hastamıza uyguladık. Böbreği vajenden yerleştirdik. Türkiye’de ilk olma özelliğini taşıyor bu teknik. Kesi yara yerine bağlı enfeksiyonlar bizi uğraştırıyordu. Kesileri küçük tutarsak hastaları bu risklerden uzak tutabiliriz. Uygun hasta olduğu sürece tekniği uyguluyoruz” diye konuştu.

“Ekip çalışması” 

Beyin ölümü gerçekleşen kişinin böbreğini en uygun hastaya naklettiklerini ifade eden Doç. Dr. Özden, o nedenle sayıların biranda yükselmediği kazanacakları tecrübeyle canlıdan nakil üzerine de geçebileceklerini bildirdi. 

Kapalı yoldan böbrek naklini yapabilmek için tecrübe gerektiğine işaret eden Doç. Dr. Özden, “Çok ciddi bir ekip çalışmasıdır. Bu ekiplerin son basamağı olarak görebiliriz. Damarları birbirine bağlamak ve dikmek kolay değil. Öyle bir dikeceksiniz ki hem daralmayacak hem kanamayacak. Belli başlı merkezlerde yapılıyor” ifadelerine yer verdi. 

İki kadın hastaya vajenden böbrek nakli yaptıklarını kaydeden Doç. Dr. Özden, hastaların sağlık durumunun iyi olduğunun bilgisini verdi.

“Artık hastalar Türkiye’ye geliyor” 

Minimal İnvaziv Üroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yakup Kordan da, minimal invaziv cerrahilerin teknolojiyi takip eden belirli bir deneyimin üzerine organize edilen cerrahiler olduğunu aktardı.
Bu cerrahide hem beceri hem tecrübe gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Kordan, “Eskiden insanlar tedavi için yurt dışına gidiyordu artık bu süreç geriye döndü. Artık Türkiye’ye insanlar ameliyat olmak için gelmeye başladı. Akış geriye döndü. Bu Türkiye’ye maddi anlamda sağlık turizmi anlamında katkı veriyor. Minimal invaziv cerrahinin şöyle bir iddiası yoktu, klasik cerrahide yapılamayanı yapmak gibi. Açık cerrahiyle, minimal invaziv arasında başta çok fark yoktu. Kozmetik açıdan, hastanede kalış süresi, kan kayıpları ve günlük hayata dönüş açısından avantajları ortaya çıktı” diye konuştu.

“Taş hastalığını tam önleyemiyoruz” 

Minimal İnvaziv Üroloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Atilla Arıdoğan ise, açık böbrek taşı cerrahisinin oldukça az yapıldığına dikkat çekerek, idrar kanallarından girerek taşları milimetrik lazerlerle almaya başladıklarını anlattı. 

Sırttan girilen optiklerle ve lazerlerle hastaların taşlarını kırdıklarını ifade eden Prof. Dr. Arıdoğan, “Biz kırmızı kuşak içindeyiz taş hastalığı açısından. Endemik kuşak yayın görülen coğrafi bölgedeyiz. Son yıllarda bir takım ilaç tedavileri gelişmeye başladı. Henüz taşı önleme yolunda şu kesindir dediğimiz bir şey yok. Cerrahi olarak her yerdeki taşlara ulaşabiliyoruz. Karından girerek kapalı yöntemle de farklı yerde bulunan böbreklerdeki taşları alıyoruz” dedi.  

İsa Akar - Memiş Akın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Turistik Diyarbakır Ekspresi davul zurnayla karşılandı Ankara-Diyarbakır güzergahında ilk seferine başlayan Turistik Diyarbakır Ekspresi, Diyarbakır Tren Garı’nda davul zurna eşliğinde halayla karşılandı. 1051 kilometre hat uzunluğunda Ankara-Diyarbakır güzergahında işletilecek olan 180 kişi kapasiteli Ankara-Diyarbakır-Ankara Turistik Treni, Tarihi Ankara Garı’ndan dün hareket etmişti. Bu sezon ilk seferine başlayan tren, saat 16.15’te Diyarbakır’a ulaştı. Yolcular, davul zurna eşliğinde halayla karşılandı, yolculara çiçek takdim edildi. Yolcular, bir süre halaya dahil olarak oynayanlara eşlik etti. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Mehmet Kaya, uzun süredir üzerinde çalıştıkları bir proje olduğunu, hem Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Devlet Demir Yolları ile hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yürüttükleri ve kendileri içinde önemli bir proje olduğunu söyledi. “Mezopotamya ekspresi diyoruz. Sadece Diyarbakır değil, aynı zamanda güzergahta Malatya, Elazığ ve Kayseri’de, buralarda da 3’er, 4’er saat durarak oranın da turizmine katkı koyan bir projeden bahsediyoruz” diyen Kaya, “Buraya geldikten sonra bir gece konaklıyor. 9 vagonlu bir trenin yolcularının bir kısmı da sadece aynı gün dönmeyecek. Burada kalıp, Diyarbakır’ı tanıyıp başka ulaşım araçlarıyla da dönebilecekler. Kent turizminin tanıtılması, kent turizmine katkı anlamında çok çok önemli” dedi. Bu 3 aylık süre içerisinde yapıldıktan sonra daha sonra hangi aylar içerisinde yapılacağı, nasıl devam edeceğiyle ilgili de oda ve Devlet Demir Yolları’nın ortak çalışmaları ile belirleneceğini belirten Kaya, şöyle konuştu: “Gelen misafirlerimizi ağırlıyoruz. Hem gastronomimizi gösteriyoruz, hem burada konaklamaları ile ilgili destekler veriyoruz, burayı tanımalarını istiyoruz. Bu 3 aylık deneme süreci bizler içinde önemli. İlgiye bakarsak bütün kompartımanlar dolu geldi. Gidişte de aynı şey olacak. Oraya da yoğun talep var. Bölgeden Ankara’ya, Kayseri veya Malatya’ya gidip oraları tanımak isteyen Diyarbakırlı hemşehrilerimizi de buna davet ediyoruz. Buradan Ankara’ya gidişle de yoğun bir talep var. Bu da bizi sevindiriyor.” Misafirleri; Diyarbakır Vali Yardımcısı İlyas Öztürk, TCDD Taşımacılık AŞ Genel Müdürü Ufuk Yalçın, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, İl Kültür Turizm Müdürü Mehmet Sebahattin Genç, turizm temsilcileri ve çok sayıda davetli karşıladı.
Çorum Çorum’da fırtına köy düğününü savaş alanına çevirdi Çorum’un İskilip ilçesine bağlı Karaburun köyünde, fırtına düğün yerini savaş alanına çevirdi. Düğün çadırı, masa ve sandalyeler fırtına nedeniyle uçtu. Karaburun köyünde ikamet eden Yaşar Bıyık, oğlunun düğünü için köy meydanında yemek verdi. Yaklaşık bin 500 davetlinin katıldığı düğün yemeği aniden çıkan fırtına nedeniyle yarıda kalırken, düğün yemeği için kurulan çadır ile yemek için hazırlanan masa ve sandalyeler etrafa savruldu. Düğüne katılmak için köye gelen davetlilerin bir kısmı geri dönerken büyük bir bölümü ise köydeki samanlık ve çatı altlarına sığındı. Düğün daveti için kurulan düğün çadırı fırtına nedeniyle yırtılıp uçarken yemek için hazırlanan masa ve sandalyelerde savrularak çevredeki tarla ve bahçelere uçtu. Düğün çadırının fırtına nedeniyle uçmaması için büyük uğraş veren düğün sahibi ve davetlilerin çabaları yeterli olmadı. Yırtılan çadır çok sayıda parçaya ayrılırken, masa ve plastik sandalyelerin bir kısmı da kırıldı. Düğün sahibi Yaşar ve Erdal Bıyık kardeşler, "Düğünümüz vardı, fırtına her şeyi altüst etti. Yaklaşık bin 500 kadar davetlimiz vardı, fırtına sonrası her şey yarıda kaldı. Düğün çadırı, masa, sandalye her şey uçtu. Allah’tan gelen afat, düğün yarıda kaldı fakat can kaybımız yok, buna şükür" dedi.
Samsun Başkan Doğan: “İlk işimiz trafik” Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, mesaiye 06.00 gibi başladıklarını, gece 01.00’e kadar çalıştıklarını belirterek, “İlk işimiz trafik, tabii şehrin trafikle alakalı beklentileri var” dedi. Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi, 31 Mart yerel seçimleri sonrası ilk toplantısını meclis binasında yaptı. Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan başkanlığında yapılan toplantıda 23 gündem maddesi görüşüldü. Meclis, gündem maddelerine geçilmeden önce saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okuması ile başladı. 17 gündem, 6 gündem dışı olmak üzere 23 madde, mecliste onaya sunuldu. Gündeme alınan maddelerden gizli ve işaretle yapılan komisyon, katiplik, başkanvekili ve temsilci seçimleri mecliste karara bağlandı. Başkan Halit Doğan, meclis arasında İhlas Haber Ajansı’na (İHA) özel açıklamalarda bulundu. Yeni meclisin Samsun ve Türkiye’ye hayırlı olmasını dileyen Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, “2024 Mahalli İdareler Seçimleri sonrasında meclisimizin ilk toplantısını yaptık. Hayırlı olmasını diliyorum. Yüksek Seçim Kurulu’ndan kesinleşen meclis üye listesinin bildirilmesinin 5’inci gününde yapma durumumuz oluştuğu için Cumartesi günü yani bugün meclisimiz toplanmış oldu. 17 ilçemizde seçilen belediye başkanlarımız ve 17 ilçemizden seçilen Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyelerimizden oluşan meclisimizle beraber inşallah Samsunumuz hakkında hayırlı kararlar alacak şekilde görev yapmayı Rabb’im bizlere nasip etsin. İlk toplantıyı yapıyoruz. Toplantı gündemimiz gereği bundan sonrasında komisyonlarda görev yapacak arkadaşlarımızı seçmiş oluyoruz. Gizli oyla seçilenler var. Açık oyla seçilenler var. Arkadaşlarımızın tercihlerini bir taraftan yansıtmalarını bekliyoruz. Buna göre de seçilen arkadaşlarımızı ilan ediyoruz. Bundan sonra da mutat bir şekilde aylık olarak toplanacağız. Meclis faaliyetlerimizi de canlı olarak Samsunlu hemşerilerimizin izlemesi için yayınlamış olacağız. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi. “Kadrolar zamanla oluşacak bir durum” Şehri örnek bir şehir haline getirmek için ellerinden geleni yapacaklarını ifade eden Başkan Halit Doğan, “Kadrolar zamanla oluşacak bir durum. Hemen üç gün beş gün diye söylenecek bir şey değil. Biz arkadaşlarımızın hepsinin tecrübelerinden faydalanarak yol yürümeyi tercih etmek istiyoruz. O nedenle de arkadaşlarımızla konuşuyoruz. Şu anda brifinglerimizi alıyoruz. Memnun olduğumuz bütün arkadaşlarla çalışacağız. Belki arkadaşlardan bir kısmı bizimle çalışmak istemeyebilir. Bu, neticede karşılıklı bir durum. Emek vermek isteyen, şehre hizmet etmek isteyen, özveriyle gayret göstermek isteyen herkesle çalışma arzusundayız. Önemli olan polemiklerden uzak, şehrin sadece hizmet konuştuğu bir 5 yıl yaşansın arzu ediyoruz. İnşallah bu 5 yılın sonunda Samsunlu hemşerilerimizin ‘iyi ki de oy vermişiz, iyi ki de seçmişiz Samsunumuza güzel hizmetleri oldu başkanımızın’ dedikleri bir dönemi hayata geçirmiş oluruz. Günü bereketli geçirmekten başka, proje üretmekten başka Samsunluya bu şehirde yaşamaktan mutlu olduğunu hissettirmekten başka hiçbir derdimiz yok. Kavgamız yok, kaos istemiyoruz. Şehrimizi turizmden tarıma, gencinden yaşlısına, kadınından engellisine, insanların mutlu olduğu örnek bir şehir haline getirmek için var gücümüzle gayretle çalışacağız” diye konuştu. “İlk işimiz trafik, şehrin trafikle alakalı beklentileri var” İlk işlerinin şehrin trafikle alakalı olan beklentilerini çözmek olduğunu belirten Başkan Doğan, “Bir taraftan çalışıyoruz, bir taraftan sabah mesai 06.00 gibi başlıyor, gece 12.00-01.00 gibi bitiyor. Bir taraftan da haftada 3 gün misafirlerimizi ağırlıyoruz. Diğer günlerde de arkadaşlarımızla hem gece hem gündüz diğer günleri üzerinde de çalışıyoruz. İlk işimiz trafik, tabii şehrin trafikle alakalı beklentileri var. Bir tarafta organize sanayi bölgelerimizle alakalı çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. İş, istihdam, turizm. İşimiz Samsunumuza daha fazla gelir oluşsun. Samsunlu iş ve aş derdinde olmasın. Samsun’un ekonomisi büyüsün. Samsun daha da fazla tanınsın. Samsun insanların yaşamaktan mutlu olduğu bir şehir olsun arzu ediyoruz. İnşallah hayata geçireceğiz” şeklinde konuştu. Meclisten detaylar Toplantıda mevcut Meclis Başkanvekili Nihat Soğuk tekrar yeni dönemde de meclis başkanvekili seçilirken, 2’nci Meclis Başkanvekili ise MHP’den Abdurrahman Çamaş oldu. Üye seçimlerinin tamamlanmasının ardından denetim komisyonu raporu okundu. Ardından Samsun Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri İlhan Bayram tarafından 5 yıllık eski yönetimin faaliyet raporunun sunumu yapıldı. İlgili maddeler komisyonlara havale edildi.