TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Türkiye'ye giren sıcak para ve yabancı yatırımlarla ilgili basın açıklaması yaptı. Açıklamada, kısa vadeli veya Merkez Bankası'na gecelik faiz için gelerek vur-kaç ekonomisi yaratan yabancı fonların Türkiye'ye girmesinin önlenmesini isteyen TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Son zamanlarda 6 milyar dolar düzeyinde sıcak para ülkemizden çıkmıştır. Mali piyasalarda balon etkisi yaratan, paramızın değerini düşürerek ithalatı ucuzlatan, rantçı kısa vadeli sıcak vadeli paranın yerine kalıcı ve istihdam odaklı yabancı sermayenin ülkeye girişi teşvik edilmelidir" dedi.
Yabancı sermayenin rekor kırdığı 2007 yılında 22 milyar dolara ulaşan girişin, 2010 yılında yüzde 68 düşerek 7 milyara gerilediğini söyleyen Palandöken, "2011 yılında ağırlıklı tüketim malları ve perakende sektörü olmak üzere 10-12 milyar dolar civarında yabancı sermaye girişi öngörülmektedir. Türkiye'deki alış veriş merkezi (AVM) sektörü yatırımı 30 milyar dolar. Bunun da 10 milyar doları yabancı sermayeyi temsil ediyor ve bu 10 milyar doların neredeyse yarısı son 5 yılda gerçekleşti.
Perakende sektörü için yasal bir düzenleme olmadığından, kendi ülkelerinde yapamadıklarını, ülkemizde ellerini kollarını sallayarak yapıyorlar. Kısa vadede yüksek karlar elde edip ekonomilerine kazandırıyorlar. Esnafımız alın teriyle elde ettiği kazancından yüzde 35'lere varan oranlarda vergi öderken, yabancılar borsada kazandığı milyarlarca dolar için bir kuruş vergi ödemiyorlar. Yabancı sermayenin 2009 yılında transfer ettiği kar tutarı 2,9 milyar dolar, 2010 yılında bu rakam 3 milyar doları bulurken, 2003-2010 yılları
arasında yabancı sermayenin kendi ülkelerine yaptıkları kar transferi 54 milyar dolara ulaştı" diye konuştu.
Büyümek için ülkenin tasarruflarının yetersiz, dış ticaret açığının yüksek olmasının kaynak ihtiyacı doğurduğunu belirten Palandöken, "Bu açığımız kısa vadeli fonlarla veya nerden geldiği belli olmayan dövizle kapatılamaz. Son dönemde Ortadoğu'daki doğalgaz ve petrol fiyatlarının artışı dolayısıyla biriken sermayenin ABD ve AB gibi alışılmış sermaye merkezlerine akışı son ekonomik krizle kısmen azalmıştır. Dolayısıyla Türkiye, yabancı sermayeyi de kapsayacak şekilde hazırlayacağı 'teşvik sistemiyle' en
fazla yatırım kalkınmada öncelikli olan Doğu ve Güneydoğu bölgelerimize yönlendirilmelidir. Buradan yapılan kalıcı yatırımlar, kurulacak fabrikalar esnafında işlerini hareketlendirerek istihdamı arttıracak, gelir tabana yayılacaktır" ifadelerini kullandı.