GÜNDEM - 15 Haziran 2015 Pazartesi 10:55

60 kilogramlık balığa yoğun ilgi

A
A
A
60 kilogramlık balığa yoğun ilgi

Hakkari'den, Mardin’in Kızıltepe ilçesindeki bir alabalık tesisine getirilen 60 kilogram ve 1.5 metre uzunluğundaki balık, vatandaşların ilgi odağı oldu.

Hakkarili bir balıkçının Zap suyundan tuttuğu balığı duyan Kızıltepe'deki bir alabalık tesisi sahibi Sabri Aslan, yaklaşık 420 kilometre yol kat ederek 60 kilogram ağırlığında ve 1.5 metre boyundaki balığı bin 500 liraya satın aldı. Aslan, satın aldığı balığı Kızıltepe ilçesine bağlı Ayaz köyünde bulunan balık tesisine getirip dereye bıraktı. Balığın getirildiğini duyan birçok vatandaş tesise akın etti.

Mardin ile Kızıltepe’den, balığın geldiğini duyan vatandaşların tesise akın ettiğine dikkat çeken Aslanlar canlı alabalık tesisi sahibi Sabri Aslan, "Zap suyundan büyük bir balığın tutulduğu bize telefonla bildirdiler. Bende gidip bu balığı bin 500 liraya satın aldım. Tabi bu balık Mezopotamya bölgesi olan Güneydoğu'da büyüklüğüyle bir ilktir. Getirdiğimizden beri halktan çok ilgi gördü. Mardin ve Kızıltepe’de bu balığı getirdiğimizi duyanlar görmek için tesise akın etti. Tabi böyle büyük balık suyun az olmasından dolayı buralarda bulunmuyor. Balığın ağırlığı 60-70 kilogram civarı boyu ise yaklaşık 1,6 metre civarında. Bu balığı kesmeyi düşünmüyorum çok meşakkatli bir şekilde getirdik. Burada sürekli kalacak tesise gelenlerin görmesi için tabi halkın gösterdiği ilgiden çok memnunuz" dedi.

TDKD projesinin onaylandığı takdirde tesisi büyütüp yaklaşık 25 kişiye iş istihdamı sağlayacağına dikkat çeken Aslan, "Tesisimiz Mardin ile Kızıltepe'ye aynı mesafede. Şuanda 13 kişi tesiste çalışıyor ama bizim bir TDKD projemiz var. İnşallah projemiz gerçekleştirildiğinde 6.5 dönüm üzerinde nereden bakarsanız istihdam yönünde 25 çalışanı olacağını düşünüyorum. Projemiz Ankara’da inşallah onaylandığında Avrupa standartlarında bir tesis açacağız. Hem müşterimiz hem de çalışanımız daha fazla olacak. Proje onaylandıktan sonra İnşallah işimizi daha da büyüteceğiz diye düşünüyorum" diye konuştu.
Balıkların doğal dere ortamında büyüdüğünü aktaran Aslan, “Getirdiğimiz balıklar 100-150 gram civarında burada büyüterek hem canlı satış yapıyoruz hem de gelen müşterilere pişirip yapıyoruz. Kışın balıklarımızı havuzlarda muhafaza ediyoruz. Yazın ise dereye bırakıyoruz. Balıklar doğal dere ortamında büyüyorlar" şeklinde konuştu.

Ramazan ayı boyunda gündüzleri kapalı iftar ve sahur vakitlerinde açık olacaklarını hatırlatan Aslan, "Bölgemizde aşırı sıcaklık olduğu için genelde hafta sonları halkımız serinlemek için serin yerleri tercih ediyorlar. Tesisimizde diğer yerlere nazaran daha yakındır. Vatandaşlarda tercih edip geliyorlar. Malumunuz birkaç gün sonra mübarek Ramazan ayına gireceğiz. Gündüzleri kapalı olacağız. Tesisimiz üretim çiftliği olduğu için sadece canlı balık satışımız olacak ama akşamları iftardan sahura kadar açık olacağız. Canlı alabalığın yanında serada organik sebzede yetiştiriyoruz. Sebzelerimiz organik olduğu için gelen müşterilerden çok rağbet görüyor" dedi.
Müşterilerden Cengiz İzgiç ise, "Bu balığı gördüm hayretler içerisinde kaldım. İlk defa böyle büyük bir balık görüyorum" diye konuştu.  

İSMAİL AYDOĞAN

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Ebeveynlere 3 yaş altına telefon ve tablet uyarısı Edirne’de "2025 Aile Yılı" etkinlikleri çerçevesinde ebeveynlere yönelik düzenlenen seminerde konuşan Psikolojik Danışman ve Eğitimci Mehmet Hilmi Eren, 3 yaşından önce telefon ve tablet kullanımının çocuk gelişimine ciddi zarar verdiğini söyledi. 2025 Aile Yılı etkinlikleri çerçevesinde Edirne Valiliği himayelerinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SODAM) tarafından ailelere yönelik ’Eğitimin ABÇ’si: Anne, Baba, Çocuk’ konulu seminer düzenlendi. Seminerde ebeveynlere ekran bağımlılığına karşı uyarılar yapıldı. Halk Eğitim Merkezi’nde düzenlenen seminer saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Seminerde sunum yapan Psikolojik Danışman ve Eğitmen Mehmet Hilmi Eren, aile ve çocuklar arasında sağlıklı iletişim kurma yolları, sosyal medyayı etkin kullanım, çocukların zeka gelişimi, çevresel faktörler gibi çeşitli konularda bilgilendirmelerde bulundu. Her çocuğun içinde bir yetenek ve bir cevher, bir kapasite olduğun dikkat çeken Eren, bu cevherin ev ortamında artırılabileceğini ve ebeveynlerin sosyal, duygusal ve zihinsel gelişime katkı sunabileceğini söyledi. Psikolojik Danışman ve Eğitmen Eren, çocuklarda ekran bağımlılığına dikkat çekti. Eren, 3 yaşından önce telefon, tablet ve televizyon kullanımının çocuk gelişimine ciddi zarar verdiğini vurguladı. Eren, erken yaşta ekrana maruz kalan çocuklarda dil gelişimi, dikkat süresi ve sosyal becerilerin olumsuz etkilendiğini belirtti. 3 yaşından önce çocuğa ekran vermenin yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri olduğunu söyleyen Eren, aileleri bu konuda duyarlı olmaya çağırdı. Çocukların zeka gelişimi ile ilgili bilgilere de yer veren Eren, "Sıfır atık projesi çok gündemde ya, sıfır atık diyoruz. Ama zihinlerdeki sıfır atık da çok önemli. Hep heba edilen peynirlerden, çöpe giden ekmeklerden bahsediyoruz; bu güzel. Ama bir de heba edilen yetenekler ve kapasiteler var. Bugün bu salondaki aileler buradan ayrıldıktan sonra ’Aslında ben çocuğum için şunları yapabilirim ve onun kapasitesini de geliştirebilirim’ duygusunu yaşarsa, ben bahtiyar olacağım" ifadelerine yer verdi. Dil gelişimi ile zekanın paralel olduğuna değinen Eren, "Çocukların kelime dağarcığında ne kadar çok kelime haznesi varsa, zeka gelişimi de o kadar iyidir. Bu yüzden daha okul öncesi dönemde, bebeklikten itibaren çocuklarımızla iletişim kurarken bolca diyalog kurmak, konuşmak gerekir" dedi. Son yıllarda bebek arabalarında, restoranlarda, kafelerde, mama sandalyelerinde telefon tutamaçları olduğunu aktaran Eren, "Annesiyle sokağa çıkan bebek, bebek arabasında ağaca, çiçeğe, böceğe bakacağına telefondan çizgi film izliyor. Yapmayın, yaptırmayın. Etrafınızdakileri de kibarca, nazikçe uyarın. Özellikle altını çizerek söylüyorum; 3 yaşından önce çocuğa telefon, tablet ve televizyondan bir şeyler izletmek İngilizceye bebeklikten itibaren alışsın, kulak dolgunluğu olsun gibi yalan yanlış düşüncelerle ekrana maruz bırakmak, çocuğa yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir" şeklinde konuştu.
Samsun Şeref Malkoç: "Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyacı var" Eski Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyacı var. Kalıcı huzur ve istikrar, ancak milletin ihtiyaçlarına cevap veren, çağın gerekleriyle uyumlu bir anayasa ile mümkündür" dedi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ali Fuad Başgil Hukuk Fakültesi ile Strateji ve Politika Araştırmaları Topluluğu iş birliğinde, önceki dönem Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç’un konuşmacı olarak katıldığı "Türkiye Yüzyılında Anayasa Tartışmaları" başlıklı program düzenlendi. "Anayasa yapım süreçleri toplumsal uzlaşıyla yürütülmeli" Programda konuşan Şeref Malkoç, Türkiye Yüzyılı vizyonu çerçevesinde anayasa tartışmalarını değerlendirerek, anayasal sistemin demokratik işleyiş, temel hak ve özgürlükler ile hukuk devleti ilkesi açısından taşıdığı öneme dikkat çekti. Anayasa yapım süreçlerinin toplumsal uzlaşı temelinde yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Malkoç, Türkiye’nin anayasal geçmişine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. "Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyacı var" Türkiye’nin yeni ve sivil bir anayasaya ihtiyaç duyduğunu ifade eden Malkoç, "İnşallah sizlerin üniversitelerde akademisyen, okullarda öğretmen, sanayide mühendis, iş dünyasında yönetici ve siyasette sorumluluk alan bireyler olduğu dönemlerde Türkiye’ye yakışan bir anayasa yapılacaktır. Son 20 yılda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye; eğitimden sağlığa, altyapıdan savunma sanayisine kadar birçok alanda önemli kazanımlar elde etti. Küresel dengelerin hızla değiştiği, bölgemizde jeopolitik risklerin arttığı bu süreçte güçlü, bağımsız ve sağlam bir hukuk düzeni büyük önem taşımaktadır. Kalıcı huzur ve istikrar, ancak milletin ihtiyaçlarına cevap veren, çağın gerekleriyle uyumlu bir anayasa ile mümkündür" ifadelerini kullandı. Hukuk Akademisi üç gün sürdü OMÜ Strateji ve Politika Araştırmaları Topluluğu tarafından "Hukuk Akademisi" başlığı altında düzenlenen ve üç gün süren program kapsamında, ilk gün Anayasa Mahkemesi Üyesi ve eski Adalet Bakan Yardımcısı Selahattin Menteş, "Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Süreci ve Hâkimlik Mesleği" başlıklı sunumuyla bireysel başvuru mekanizmasının işleyişi ve yargı pratiğindeki yeri hakkında değerlendirmelerde bulundu. Programın ikinci gününde ise Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, "Türk Hukukunda ve Mahkeme Sürecinde Savcılığın Yeri" başlıklı konuşmasında savcılık kurumunun ceza yargılamasındaki rolü, yetki ve sorumluluklarını ele aldı. Öğrenciler ve katılımcılar tarafından ilgiyle takip edilen program, soru-cevap bölümünün ardından hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi. Uzaktan Eğitim Merkezi (UZEM) Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe; Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Sabri Kılıç, OMÜ Rektörü Prof. Dr. Fatma Aydın, İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, dekanlar, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
İstanbul Sabiha Gökçen’de uçuş emniyeti için 7/24 yaban hayatla mücadele devam ediyor İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nda uçuş emniyetini tehdit eden kuş ve diğer yaban hayvanlarına karşı bilimsel ve teknolojik yöntemlerle yürütülen mücadele faaliyetleri, uluslararası standartlara uygun şekilde 7 gün 24 saat devam ediyor. Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı Meydan Otoritesi (HEAŞ), uçuş emniyetini korumak amacıyla yaban hayat kaynaklı riskleri bilimsel veriler ışığında yönetiyor. Havalimanı sahasında görev yapan ekipler, araçlı devriye ve anlık gözlem faaliyetleriyle kuş ve yaban hayvanlarının uçuş hattına yaklaşmasını önlüyor. Yaban hayatla mücadele kapsamında doğaya zarar vermeden etkili sonuç alınmasını sağlayan çeşitli teknolojik sistemler kullanılıyor. Bu kapsamda el tipi lazer kovucular, propan toplar, akustik etki oluşturan güneş panelli sesli kovucu sistemler, ultrasonik cihazlar ile 4x4 devriye ve Follow-Me (TOGG) araçları aktif olarak görev yapıyor. El tipi lazer kovucuların, kuşların görsel algılarını hedef alarak bulundukları alandan uzaklaşmalarını sağladığı, kuşlara ve doğal yaşama herhangi bir zarar vermediği belirtildi. Bu sistemlerin özellikle pist, taksi yolu ve apron gibi kritik alanlarda etkin şekilde kullanıldığı ifade edildi. Bilimsel gözlemle riskler önceden tespit ediliyor HEAŞ bünyesinde görev yapan uzman biyolog ve ornitologlar tarafından sahada düzenli gözlemler yapılıyor. Kuş türleri, uçuş yönleri, davranış biçimleri ve göç dönemleri kayıt altına alınarak riskli alanlar belirleniyor. Elde edilen bilimsel veriler, operasyonel karar süreçlerine doğrudan entegre ediliyor. Yaban hayatla mücadele faaliyetleri; Apron Yönetim Müdürlüğü’ne bağlı 1 biyolog, 1 ornitolog ve 84 operasyon personeli tarafından yürütülüyor. Türkiye genelinde üst sıralarda yer aldı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı yıllık emniyet olay bültenine göre, Türkiye genelindeki 56 havalimanı arasında 10. sırada yer alan Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, yaban hayat kaynaklı olay oranları açısından bazı Avrupa ülkeleri ortalamalarından daha iyi bir performans sergiliyor. HEAŞ Yaban Hayatla Mücadele Birimi’nin temel amacının, doğal yaşamı koruyarak uçuş emniyetini en üst seviyede tutmak olduğu vurgulandı. Bilimsel veriler, teknolojik çözümler ve sahadaki çalışmalar sayesinde Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın, yaban hayatla mücadelede Türkiye’de ve uluslararası alanda örnek uygulamalar arasında yer aldığı belirtildi.