EKONOMİ - 31 Mayıs 2021 Pazartesi 18:28

700 bin kamu işçisini ilgilendiren Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri başladı

A
A
A
700 bin kamu işçisini ilgilendiren Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri başladı

HAK-İş ve Türk-İş'in ortaklaşa hazırladıkları Toplu İş Sözleşmesi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'e iletildi. Kamu işçilerinin en düşük aylık brüt ücretinin 4 bin 800 TL'ye yükseltilmesi talep edilirken, 'kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan geçici işçiler kanuni düzenleme yapılarak daimi işçi kadrolarına geçirilmesi' teklifi de iletildi.

700 bin kamuda çalışan işçiyi ilgilendiren Toplu İş Sözleşmesi görüşmeleri başladı. HAK-İş ve Türk-İş heyetlerinin ortak hazırlanarak oluşturdukları teklif Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e iletildi. Bakan Bilgin görüşme öncesi yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Bildiğiniz gibi toplu sözleşme demokratik sistemlerin çalışma hayatını düzenleyen bir uygulamadır. Dolayısıyla bizler Türk demokrasisinin en önemli kurumsal yapısı olarak çalışma hayatımızdaki bu yerleşik ilişkilere önem veriyoruz. Çalışma hayatı Türkiye’ni ekonomik yapısını toplumsal boyutunu oluşturmaktadır. Bugün açıklanan büyüme rakamlarına baktığımız zaman pandeminin şartlarına rağmen yüzde 7’yi büyümeyi başardık. Ekonomik büyüme çok önemli bir göstergedir.

OECD ülkelerinin çoğu ülkesinin küçüldüğü dönemde Türkiye’nin yüzde 7 büyümesi gelecek açından umut vericidir. Daha kaliteli büyüme Türkiye’nin ihracata dayalı büyümesidir. Uzlaşı içerisinde, toplu sözleşme içerisinde kaliteli büyüme gerçekleşmiş olur. Biz Türkiye’nin geleceğinin açık olduğunu olumsuz şartlara rağmen negatif söylemlere rağmen bunlar güzel gelişmeleridir. İşçi sendikalarımızla Toplu sözleşme protokol görüşmelerini ele alacağız. Gerekli çalışmaları yaptıktan sonra Türkiye’de çalışma hayatının istikrarına katkı yapacağız. Bu düşüncelerle tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum."

Türk-İş Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar ise yaptığı açıklamada, "Bugün bu salonda, kamuda çalışan 700 bin işçi adına taleplerimizi Sayın Bakanımıza takdim etmek için toplanmış bulunuyoruz. Türk-İş ve Hak-İş Konfederasyonları olarak, çerçeve protokolü teklifini birlikte, mutabakata vararak ortak hazırladık. Geçmiş yıllarda kamuda çalışan 200 bin civarında işçi adına toplu iş sözleşmesi yapılır iken bugün 700 bin civarında kamuda çalışan işçiler adına toplu iş sözleşmesini yapacağız. Bizim anlayışımız toplu iş sözleşmesini masada bitirmektir. Bugüne kadar hep bu anlayışla toplu pazarlık görüşmelerini sürdürdük. Çünkü bize göre, masada sonuçlanan toplu iş sözleşmeleri, her iki tarafın yararınadır. Tekliflerimizi bu anlayışla hazırladık. Tüm dünyada yaşanan pandemi ülkemizde de etkili olmuştur. Bunun yol açtığı ekonomik baskıların işçilerimize yaşattığı sıkıntıları da dikkate aldık. Amacımız, işçilerimizin geçim şartlarını iyileştirecek ücret artışlarının ve sosyal yardım ödemelerinin sağlanmasıdır" dedi.

"En düşük aylık brüt ücret 4 bin 800 lira"

Teklifte tüm işçilerin en düşük aylık brüt çıplak ücretinin 4 bin 800 liraya çekilmesi, işe giriş ücreti, ikinci, üçüncü ve dördüncü altışar aylık dönemde, ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak belirlenmesi iletildi.

İş yerinde 5 yıldan fazla kıdemi bulunan işçilere, her yıl için kıdem zammının aylık 35 lira olarak uygulanması ifade edilirken yürürlük birinci yıl birinci altı ay için yüzde 20 oranında ücret zammı yapılması, birinci yıl ikinci altı ay için; Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanan en son temel yıllı Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli endeksindeki bir önceki altı aylık değişim oranına 3 puan refah payı ilavesiyle ücret zammı yapılması iletildi.
İkinci yıl ilk altı ay ve ikinci yıl ikinci altı ay için zam konusunda ise talep şu şekilde oldu:

“İşçilerin aylık brüt çıplak ücretlerine, yürürlük başlangıç tarihinden geçerli olmak üzere ikinci yıl birinci altı ay için; Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanan en son temel yıllı Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli endeksindeki bir önceki altı aylık değişim oranına 3 puan refah payı ilavesiyle ücret zammı yapılır. İşçilerin aylık brüt çıplak ücretlerine, yürürlük başlangıç tarihinden geçerli olmak üzere ikinci yıl ikinci altı ay için; Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanan en son temel yıllı Tüketici Fiyatları Türkiye Geneli endeksindeki bir önceki altı aylık değişim oranına 3 puan refah payı ilavesiyle ücret zammı yapılır.”

Her yılın Mayıs ayı içinde ise bin 500 TL ve Eylül ayı içinde bin 500 TL olmak üzere ‘ek ödeme’ yapılması istendi.

Hak-İş ve Türk-İş’in Toplu İş Sözleşmesinde iletmiş oldukları diğer talepler ise sırasıyla şu şekilde: "696 sayılı KHK ile kadroya geçen işçilerin durumu

İlk defa toplu iş sözleşmesi yapılacak işyerlerinde de, işbu kapsamda belirlenen sosyal yardım ödemeleri uygulanacaktır. Bu kapsamdaki işçilere yıllık 60 gün ikramiye ve 52 gün ilave tediye ile birlikte toplam 112 gün ikramiye ödenecektir.

Farkların ödenme zammı

Toplu iş sözleşmelerinin yürürlük tarihi ile imza tarihi arasında oluşacak ücret ve diğer tüm ödemelere ilişkin farklar kurumların bütçe imkânları göz önüne alınarak gecikmeden ödenecektir.

Yetki uyuşmazlığı devam eden işyerleri

Yetki uyuşmazlığı devam eden işyerlerinde çalışan işçilere, belirlenen işbu ücret ve sosyal yardım artışları, imza tarihinden itibaren, avans niteliğinde ödenir.

Gece dönemi çalışması

Saat 20.00-06.00 arasında yapılan çalışmalar gece çalışmalarıdır. Bu saatlerde çalıştırılan işçilere ücretleri yüzde 20 zamlı ödenir. Mevcut uygulamanın bu oranın üzerinde olması durumunda, yüksek olan oran uygulanır.

Fazla çalışma ücreti ve ödenmesi

Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin yüzde 70 fazlasıyla ödenir. Resmi ve Dini bayramlar ile genel tatil günlerinde yaptırılan fazla mesailerden 8 saati geçen kısmı yüzde 200 zamlı olarak ödenir. Mevcut uygulamanın, bu oranların üzerinde olması durumunda yüksek olan oranlar uygulanır.

696 sayılı KHK kapsamı dışında bırakılan kamu taşeron işçilerinin daimi kadroya geçirilmesi

696 sayılı KHK kapsamı dışında bırakılan ve fakat halen KİT ve diğer kamu kurumlarında, bazı özel bütçeli kuruluşlarda, danışmanlık-yapım işi-çağrı merkezi vb. ihaleli işlerde halen taşeron olarak çalıştırılmaya devam edilen işçiler, kanuni düzenleme yapılarak daimi işçi kadrosuna alınacak ve böylece kamuda taşeron uygulaması tamamıyla sonlandırılacaktır.

Geçici işçiler

Kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan geçici işçiler kanuni düzenleme yapılarak daimi işçi kadrolarına geçirilecektir."

Mevlüt İşli - Mustafa Cenik

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."