MAGAZİN - 13 Kasım 2018 Salı 10:33

70’li yılların ünlü sanatçısı Serpil Örümcer pazar tezgahı başında

A
A
A
70’li yılların ünlü sanatçısı Serpil Örümcer pazar tezgahı başında

1970’lü yılların ünlü sanatçısı Serpil Örümcer, şimdilerde Avcılar’da bir Pazar tezgahında çalışarak hayatını devam ettiriyor. Sanat dünyasının vefasız olduğunu söyleyen Örümcer, sanatçı dostlarına sitem etti.

1967 senesinde Milliyet Gazetesi tarafından yapılan güzellik yarışmasında ilk olarak adından söz ettiren ünlü sanatçı Serpil Örümcer, daha sonra Samanyolu şarkısıyla tanınan şarkıcı Berkant’la yaptığı evlilikle sanat dünyasındaki yerini almıştı. 1900’lü yıllarda Yeşilçam ve sahnelerin aranan ismi Serpil Örümcer, şu zamanlarda zor günler geçiriyor. Ünlü sanatçı Avcılar Ambarlı’da bulunan kapalı Pazar alanında Antik Nostaljik Eşya Çarşıcıları Derneği tarafından açılan tezgahta çalışarak geçimini sağlıyor. Yaşadığı zorlukları anlatan Örümcer, kızının psikolojik rahatsızlıkları olduğunu söyleyerek yetkililerden para yardımı istemek yerine kendisi için bir iş verilmesini talep ediyor. 

“Eş dost bana sahip çıktılar, yardımcı oluyorlar” 

Pazardaki çalışanların ve Avcılar Belediyesi’nin kendisine destek olduğunu dile getiren eski sinema sanatçısı ve şarkıcı Serpil Örümcer, “Bir kızım var rahatsız, Berkant’tan iki de Allah bağışlasın torunum var. Onlar da okuyorlar tabi ben bunun altından biraz zor kalkıyorum. Bakırköy’de bir yerimiz vardı orayı yıktılar. Yıkınca ben ortada kaldım. O yıkılınca oranın belediye başkanı da bize yer göstermedi. Bizimle görüşmek zahmetinde bile bulunmadı. Ben çalışmayı seviyorum her ne olursa olsun çalışmanın ayıbı yoktur. Ben sanatçı da olsam ne olursam olayım ama çalışmanın ayıbı yok. Eş dost bana sahip çıktılar, yardımcı oluyorlar Allah razı olsun kendilerinden” dedi. 

“Katarakt kalınlaşmış ve görmem ihtimalim var” 

Sağlık sıkıntısından ve maddi anlamda zorluk çektiğini söyleyen Örümcer, “Katarakt var. Ben biraz ihmal ettim derken tabi maddiyatsızlık bunun önüne geçti. Katarakt kalınlaşmış ve görmeme ihtimalim var. Göz kapanacak. Buna da şükür demekten başka çaremiz yok” diye konuştu. 

“Siz eğer şöhretliyseniz, paralıysanız sizin peşinizi bırakmazlar” 

Kötü insanların gazabına uğradığını belirten Örümcer, “Hani bir laf vardır tencerem kaynarken, maymunum oynarken diye. Siz eğer şöhretliyseniz, paralıysanız sizin peşinizi bırakmazlar. Ama bittiyseniz, düştüyseniz maalesef selam bile vermezler. Ben kötü insanların gazabına uğradım. Dost mu değil mi bir de onu öğrendim” dedi. 

“İbrahim Tatlıses çıktı ve ‘Benimle çalışır mı Serpil Örümcer?’ dedi” 

İbrahim Tatlıses’in kendisine iş teklifi sunduğunu fakat sonrasında kendisine ulaşamadığını ifade eden Örümcer, “Hep televizyonlara çıktım ben bana bir iş verin, millete avuç açmayayım dedim. Bu arada İbrahim Tatlıses çıktı ve ‘Benimle çalışır mı Serpil Örümcer?’ dedi. Bana telefonlarını bıraktı menajerinin. Biz kendisine bir türlü ulaşamadık. İş verse de sağ olsun iş vermese de” şeklinde konuştu. 

“Kendisi benim babamın çocukluk arkadaşı” 

Serpil Örümcer ile birlikte aynı pazarda çalışan Emine Sözübir, “Serpil Abla için ben bir şey diyemeyeceğim. Kendisi benim babamın çocukluk arkadaşı. Onun çocukları da bizim arkadaşımız. Torunları benim çocuklarımın arkadaşı. Yani biz akraba gibi bir şeyiz. Diyecek bir şey bulamıyorum ben onunla ilgili” ifadelerini kullandı. 

“Malzeme üzerinden satışları için malzeme bulmasını temin ediyoruz” 

Serpil Örümcer’e destek verdiklerini dile getiren Fazlı Tepe, ”Serpil Hanımı da burada tanıdık. Yardımcı olduk elimizden geldiğince maddi ve manevi. Malzeme üzerinden satışları için malzeme bulmasını temin ediyoruz. Burada gördüm daha önceden de tanıyorduk ama yakından tanımadığımız için böyle gördük, üzüldük yani bu durumda olduğu için. Avcılar Belediye Başkanı’na çok çok ayrıca teşekkür ediyoruz. Bu imkanı sağladığı için" dedi.  

Tunacan Atalay
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak 8 işçinin öldüğü davada 3 sanığa hapis, 6 sanığa beraat talep edildi Zonguldak’ta 8 işçinin öldüğü 8’inin de yaralandığı maden faciası davasında yargılanan 3 sanık ile aralarında eski TTK yöneticilerinin de bulunduğu 6 sanığın birleştirildiği dosyada Cumhuriyet Savcısı mütalaasını sundu. Kozlu ilçesinde 7 Ocak 2013 günü meydana gelen metan gazı püskürmesi olayında 8 işçi hayatını kaybetti. 8 işçi ise yaralandı. Olaya ilişkin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Yargıtay 12. Ceza Dairesince haklarında verilen mahkumiyet kararı bozulan 3 tutuksuz sanıktan proje sorumlusu E.K. ile emekli TTK Genel Müdürü Rıfat D. ve kurum yöneticisi M.A. yer aldı. Ölen işçilerin yakınları ile taraf avukatlarının da hazır bulunduğu duruşmada sanık E.K. suçlamaları kabul etmedi. İhalenin iki aşamalı olduğunu ve ihale sürecinin 2003 yılında başladığını kendisinin ise 2011 yılında görev aldığını söyleyen E.K., “Bu yıllar arasındaki gerek kurumun gerek işverenin yapmadığı veya eksik veya hatalı yaptığı işler ben o tarihte çalışıyormuşum gibi bana atıfta bulunarak kusurlu olduğumu belirten raporları kabul etmiyorum. Bozma ilamında proje hazırlayan benmişim gibi bahsedilmiş ancak projeyi hazırlayan ben değilim, TTK’dir. Bilirkişi raporlarında bu süreçlerde tek yetkili benmişim gibi rapor düzenlenmiş ancak ben talimatlarla çalışırım” dedi. Olayın dünya tarihinde ikinci kez yaşanan büyük bir olay olduğunu öne süren E.K., “Olaydan önce böyle bir olay yaşanabileceği öngörülememiştir. Öyle ki bu olaydan sonra yönergeler değişmiştir. Kanunlarımız dahil bu olayı daha önce öngörememiştir. Daha önce alınan bilirkişi raporlarında çelişkili ifadeler mevcuttur. Bunun haricinde asıl işveren ile Star A.Ş. arasındaki iş ilişkisinin muvazaalı olduğuna dair Yargıtay kararı mevcuttur. Dolayısıyla muvazaanın olduğu iş ilişkisinde iş güvenliğine ilişkin sorumluluk asıl işverene aittir. Bu nedenlerle tekrar bilirkişi raporu alınmasını talep ederim. Bu olay yönetmelikleri değiştiren bir olaydır. Bu nedenle hakkımda bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmamasını talep ederim” diye konuştu. Ölen işçilerin yakınlarının avukatı Murat Kemal Gündüz de Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin bozma ilamına uyulmasını talep etti. Gündüz, mahkumiyet verilen sanıkların eylemlerini bilinçli taksirle gerçekleştirdikleri yönündeki hususun netleştiğini söyleyerek şöyle devam etti: "Dolayısıyla esas dosya yönünden kusur durumu yönünden dosya netleşmiş olup bu yönden yeniden rapor aldırılmasına gerek bulunmamaktır. Ancak esas dosyadaki Yargıtay bozma ilamında kaçınılmazlık ilkesinin somut olayda bulunmadığı, Star A.Ş’nin yetkin bir firma olmadığı hususlarının belirtildiği, birleşen dosya açısından ise alınan her iki raporun Yargıtay ilamıyla çelişir şekilde sanki kaçınılmazlık ilkesi varmış ve Star A.Ş. yetkin bir firmaymış gibi değerlendirilerek birleşen dosya sanıklarının kusursuz olduğuna dair rapor düzenlenmiştir. Bu nedenlerle Yargıtay ilamıyla çelişen birleşen dosyadaki raporlara itirazlarımızı tekrar ediyoruz ve birleşen dosya yönünden rapor alınmasını talep ediyoruz." Emekli Sayıştay üyelerinin yer aldığı bilirkişi raporu hazırlanmasını talep etti Sanıklardan eski TTK çalışanı M.A. ise kurumda ihale sürecinin her yıl düzenli olarak Sayıştay tarafından denetlendiğini hatırlatarak şöyle dedi: “Eksiklikler tespit edilseydi raporda yer alırdı. Dolayısıyla bu tür düzenlenen raporlarda 5 yıl süre içerisinde firmanın yetersiz olduğuna dair herhangi bir tespit yoktur. Kaza olmasaydı böyle bir konu gündeme gelmeyecekti. Bu konulardan dosyanın emekli Sayıştay üyelerinden oluşan bilirkişi kurulundan rapor aldırılmasını talep ederim.” Eski TTK Genel Müdürü Rıfat D. ise suçlamaları kabul etmeyerek beraatini talep etti. Cumhuriyet Savcısı ise dosyadaki bilirkişi raporlarının yeterli olduğunu belirterek “Yeniden rapor aldırılması yönündeki tüm taleplerin reddine ve ayrıca dosya tekamül ettiğinden ve araştırılacak başkaca bir husus kalmadığı açıkça anlaşıldığından tevsi tahkikat talepleri açısından da yine tüm taleplerin reddine karar verilmesi talep olunur” görüşüne yer verdi. Cumhuriyet Savcısının görüşü üzerine söz alan Avukat Gündüz, “İddia makamı celse arasında birleşen dosyada rapor alınmasına dair yazılı beyanda bulunmuştu. Bu celse ise dosyadaki mevcut raporların yeterli olduğunu beyan ederek bilirkişi raporları alınması yönündeki taleplerin reddine karar verilmesini talep etti. Biz birleşen dosya yönünden yeniden alınması talebimizi yineliyoruz. Zira aksi halde esas dosyadaki Yargıtay ilamıyla birleşen dosyadaki bilirkişi raporları çelişecektir” dedi. Mahkeme heyeti ise yeniden bilirkişi raporu alınması taleplerini oy birliği ile reddetti. Cumhuriyet Savcısı mütalaasında sanıklar E.K., Ş.S.D. ve A.A. hakkında bilinçli taksir suçlamalarıyla ayrı ayrı cezalandırılmalarına; aralarında eski TTK Genel Müdürlerinin de bulunduğu ve 6 sanığın yer aldığı Zonguldak 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nden birleştirilen dosyadaki sanıkların ise beraatlerini istedi. Avukat Gündüz ise mütalaanın birleşen dosyaya yönelik bölümüne katılmadıklarını, bilirkişi raporlarının Yargıtay ilamıyla çeliştiğini söyleyerek savunma için süre istedi. Mahkeme heyeti mütalaaya savunma yapılması için süre vererek duruşmayı 12 Haziran 2024 tarihine erteledi.
Erzurum ER-VAK’tan Nafiz Bey apartmanının müzeye çevrilmesine teşekkür Er-Vak Başkanı Erdal Güzel, Milli Mücadelenin fedakâr şahsiyetlerinden Erzurumlu Nafiz Kotan’ın Ankara’da yapmış olduğu apartmanın müzeye çevrilmesinin geç kalınmış bir vefa göstergesi olduğunu ifade ederek yine de gösterilen bu hassasiyetin Erzurumluları ziyadesiyle memnun ettiğini belirtti. Güzel, Erzurum Kalkınma Vakfı olarak 2005 yılından beri Nafiz Kotan isminin yaşatılması ve hatırlanması konusunda önemli çalışmalar yaptıklarını, ülke genelinde ciddi bir farkındalık oluşturmalarına rağmen arzu edilen bir noktaya ulaşamadıklarının üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi. İstiklâl Savaşı sırasında Mustafa Kemal’e “Tüm servetim milli mücadelenin emrindedir paşam. Vatan kurtulursa hepimiz kurtulacağız. Fakat Allah göstermesin, bu mukaddes toprakları kaybedersek benim servetimin ne kıymeti kalır” diyerek orduya dört tayyare alıp, iki tayyare parası bağış yapan Nafiz Bey’in vefat ettiği Erzurum’da mezarının dahi olmamasının büyük bir vefasızlık olduğunun altını çizen Güzel, Erzurum Hava Limanı isminin “Erzurum Nafiz Bey Hava Limanı” olarak değiştirilmesi isteklerini bu vesile ile tekrarlayarak, Nafiz Bey’in Ankara’da yaptığı ilk asansörlü ve kaloriferli apartmanın müzeye çevrilmesini ilk adım olarak değerlendirdikleri belirtti. Güzel, Er-Vak‘ın, Nafiz Bey konusundaki taleplerinin takipçisi olacaklarını, Nafiz Bey Apartmanı’nın müzeye çevrilmesini düşünen ve gerçekleştiren ilgili birimlere Erzurumlular olarak şükranlarını sunduklarını kaydetti.