SAĞLIK - 17 Kasım 2021 Çarşamba 17:36

710 gram doğdu, beyin kanaması geçirdi, 101 gün yoğun bakımda kaldı: Güliz bebek yaşama tutundu

A
A
A
710 gram doğdu, beyin kanaması geçirdi, 101 gün yoğun bakımda kaldı: Güliz bebek yaşama tutundu

Dünya Prematüre Günü'nde erken doğan bebekler ve aileleri Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde bir araya geldi.

Türkiye'de her 10 bebekten birinin prematüre olarak dünyaya geldiği belirtilirken yılda yaklaşık 150 bin bebek prematüre olarak hayata gözlerini açıyor. 17 Kasım Dünya Prematüre Günü dolayısıyla Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde Çocuk Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Can Hatemi ile prematüre bebekler ve ailelerinin katıldığı bir etkinlik gerçekleştirildi. Prematüre doğan bebekler için doğum sonrası takip ve tedavi sürecinin önemine dikkat çekilirken, yaşama tutunan bebekler için pasta kesildi. Etkinlikte erken doğan birçok bebeğin hayata tutunuş hikayesi dikkat çekti. Etkinlikte bebeklerin doğdukları zamanki halleri ve tedavileri tamamlandığındaki halleri ise aileler için yan yana koyulan fotoğraflarla sergilendi, prematüre bebeklere dikkat çekmek için ise hastane önünden gökyüzüne mor balonlar bırakıldı.

31 haftalıkken 900 gram olarak dünyaya gelen Aybars Mete bebek, uzun yoğun bakım sürecinde 3 ameliyat geçirirken doktorlar da yaşama ihtimalini zayıf gördü. Aile bebeklerini kaybedecekleri üzüntüsüyle minik bebeğe eşya bile almak istemezken, yaşama tutunan Aybars Mete bebek ailesinin yüzünü güldürdü.

710 gram doğdu, beyin kanaması geçirdi, 101 gün yoğun bakımda kaldı: Güliz bebek yaşama tutundu

“Doktorlar her şeye hazırlıklı olun dedi, hiçbir şey almadık oğlumuza”

Aybars Mete bebeğin iyileşmesini beklerken yaşadıkları zor zamanları anlatan 21 yaşındaki anne Beyzanur Dilsiz, “Bebeğimiz olması 2,5 ay erken doğdu. 4 hafta geriden geliyordu gelişim geriliğimiz vardı. Doğduktan 1 gün sonra ameliyat oldu, bağırsaklarında bir sıkıntı vardı bunu doktorlarımız anne karnında fark etti. 900 gram doğdu, 800 gramla ameliyata girdi. Bağırsaklarındaki sıkıntıdan dolayı bağırsakları dışarı çıkarıldı. Şu an bir sıkıntımız yok, çok şükür, karnımızda 3 dikiş yarasıyla hayatımızı sürdürüyoruz. Toplam 3 sefer ameliyat geçirdi, ilk çocuğumuz doktorlarımız da çok güçlü bir bebeğiniz var diyor. Doktorlar her şeye hazırlıklı olun dedi, biz yaşamasına imkan vermiyorduk. Ölüm var dedi ucunda hep böyle olduğu için biz hiçbir şey almadık oğlumuza çünkü doğduktan sonra biz zaten 45 gün hiç göremedik. Bir tek kapı süsü yaptırmıştım onu da kapıya asmadım, çünkü eve hep üzgün geliyorduk” dedi.

710 gram dünyaya geldi, 101 günlük yoğun bakım sürecinde beyin kanaması geçirdi

Songül ve Turgay Beler çiftinin kızı Güliz bebek ise 24 haftalık 710 gram olarak dünyaya gelirken 101 gün yoğun bakımda yaşam mücadelesi verdi. Ailesinin ilk çocuğu olan ve umutla başında beklediği minik bebek yoğun bakımda geçirdiği beyin kanamasıyla herkesi korkuttu. Ancak küçük yüreğin hayata tutunma mücadelesi galip geldi ve ailesi kızlarını sağlıkla alarak evine götürdü. Güliz bebeğin, prematüre olmasından kaynaklı tedavileri devam ederken aile, prematüre bebeklerde bakımın önemine dikkat çekti.

710 gram doğdu, beyin kanaması geçirdi, 101 gün yoğun bakımda kaldı: Güliz bebek yaşama tutundu

“710 gram dünyaya geldi, 101 gün yoğun bakımda kaldı”

Bebeğinin yoğun bakımda bulunduğu sürecin kendileri için çok zor geçtiğini ifade eden Güliz bebeğin annesi Songül Beler, “Çocuğum 24 haftalık doğdu, 710 gram dünyaya geldi. Neredeyse yaşam sınırı, yaşamaz denen bir bebekti. Çok şükür şu an iyi, 11 aylık oldu. Zor süreçlerimiz oldu, hala daha hastanelerde kontrollerimiz devam ediyor. İlk çocuğumuzdu, 101 gün yoğun bakımda kaldı, zordu. Doğumdan sonra yoğun bakım sürecindeyken beyin kanaması geçirdi. Gözüyle ilgili sıkıntılarımız var. Bebeğimizin ayak izini aldım ve her saat sanki çocuğum var gibi süt sağdım" ifadelerini kullandı.

Özlem ve Erhan Şengül çiftinin bebeği ise anne karnında zehirlenme yaşadı ve erken doğum gerekti. Ardından hastanede tedavisi tamamlanan Kumsal Defne bebek, evine gönderildi. Bebeğinin adını eşi kendisine kumsalda evlenme teklifi ettiği için Kumsal koyduklarını anlatan Özlem Şengül, ilk bebeğini karnında kaybetmesinin ardından minik Kumsal'ın evine dönmesinin kendisini çok mutlu ettiğini anlattı.

"İsminin anlamı da eşim bana kumsalda evlenme teklif etti"

Çocuğunun prematüre olarak dünyaya geldiğini ve bu sürecin kendisi için çok zor geçtiğini anlatan Kumsal bebeğin annesi Özlem Şengül, "7 aylık doğdu, gebelik zehirlenmesi yaşadım. 39 gün kuvözde kaldı, çok zor bir süreçti. Allah'a şükürler olsun, atlattık her şey geride kaldı. Miniğimizin adı Kumsal Defne Şengün. İsminin anlamı da eşim bana kumsalda evlenme teklif etti. Ben ilk çocuğumu kaybetmiş bir anne olarak baya bir zor günler geçirdim annemle beraber 7 gün hastanede kaldım" şeklinde konuştu.

710 gram doğdu, beyin kanaması geçirdi, 101 gün yoğun bakımda kaldı: Güliz bebek yaşama tutundu

“Prematüre bebeklerin hayatlarına dokunmaya çalışıyoruz"

Prematüre bebeklerin yaşamda kalabilmesi için sağlıkçılar olarak ellerinden geleni yaptıklarını ifade eden Yenidoğan Yoğun Bakım Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Merih Çetinkaya, ailelerin bu zorlu süreç sonra bebeklerine yönelik takiplerinin sürdürmesinin önemine değindi. Çetinkaya, “Farkındalık oluşturmak amacını sağlıyoruz. Yaptığımız özel bir dokunuş, anne karnında geçirmesi gereken süreyi kuvözde bizlerle beraber ve zorlu bir süreç olarak yaşayan prematüre bebeklerin hayatlarına dokunmaya çalışıyoruz. Tabi bu bebekler sadece erken doğmuyor, başta akciğer, kalp beyin, böbrek gibi tüm organ sistemlerinin de gelişmediğini, ona uygun bir tedavi yaklaşımı içinde bulunulması gerektiğini söyleyebiliriz” diye konuştu.

Hasibe Karadağ - Harun Özcüler

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Üniversite öğrencilerinden Filistin ve Doğu Türkistan’a sessiz destek Bartın Üniversitesi (BARÜ) öğrencileri, düzenledikleri sessiz yürüyüşle Filistin ve Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine tepki gösterdi. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Öğrenci Konseyi ile öğrenci toplulukları tarafından ’’Sessiz Yürüyüş’’ organize edildi. Yürüyüşe üniversitenin akademik ve idari insan kaynağı da destek verdi. BARÜ Kutlubey Yerleşkesi Eğitim Fakültesi önünde toplanan kalabalık, ellerinde Türk, Filistin ve Doğu Türkistan bayraklarıyla yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki Gölet alanına kadar yürüdü. Grup, ellerinde Türkçe ve İngilizce, “Bu Zulme Sessiz Kalma”, “Filistin ve Doğu Türkistan’da Yaşanan Katliamları Kınıyoruz”, “Soykırıma Hayır”, “İnsanlık Ölmesin” ve “Nehirden Denize Özgür Filistin” yazılı dövizler taşıdı. Öğrenciler ayrıca İsrail’in Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırılarına tepki göstermek için ABD’de Filistin dayanışma gösterisi düzenleyen öğrenciler ve akademisyenlere de destek verdi. Filistinli öğrencilerin de yer aldığı yürüyüşte açıklama yapan BARÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Ömer Faruk Çalap, “Bartın Üniversitesi öğrencileri olarak Doğu Türkistan ve Filistin’de yaşanan zulme karşı birlik oluyoruz. Bu coğrafyalarda yaşanan insanlık dışı zulmü kınıyor ve bu zulme karşı sesimizi yükseltiyoruz” dedi. İnsan haklarına saygı gösterilmesi için uluslararası toplumun acil adımlar atması gerektiğini de dile getiren Çalap, "Doğu Türkistan ve Filistin’deki insan hakları savunucularına yönelik baskılar sona erdirilmelidir. İfade özgürlüğünün garanti altına alınması için uluslararası toplum sözde değil, özde harekete geçmelidir” ifadelerini kullandı. Yoğun bir kalabalık eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüş İsrail sorununun bir sonucu olarak Filistin’de yaşanan savaşa ait 2 dakikalık ses kaydının dinlenmesinin ardından son buldu.
Malatya Bakan Özhaseki: "Öyle sağlam evler yapacağız ki huzurla evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bundan sonra artık sağlam yapıları yapmak zorunda olduklarını ifade ederek, "Öyle sağlam iş yerleri yapacağız ki, öyle sağlam evler yapacağız ki hepimiz huzurlu evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım. Bunun için de kılı kırk yarıyoruz” dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki başkanlığında Malatya’da İl Koordinasyon Kurulu toplantı. Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’nda gerçekleşen koordinasyon kurulunda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 14 ay önce ülkenin büyük bir felaketle karşı karşıya kaldığını hatırlatarak, “Bin yıllık Anadolu’daki serüvenimiz de, belki de başımıza gelebilecek en büyük felaket buydu. Bundan önce nice harpler, darbeler, sıkıntılar, zorluklar depremler yaşandı ama bunun kadar hasar bırakan büyük bir afeti görmedik. 9 saat arayla 2 tane şiddetli deprem, çok uzun süreli deprem hem de kadim şehirlerimizin birkaç kilometre altından geçen bir deprem. Bundan 18 tane ilimizde etkilendi aslında. Birkaç bin konut yıkılan illerimiz de var. Toplamda depremden etkilenen 18 ilimiz var. 14 milyon insanımız zarar gördü, 680 bin konutumuz yıkıldı, 170 binde iş yerimiz, depolarımız ağıllarımız yıkıldı. Dile kolay söylemesi çok kolay 850 bin bağımsız birim haliyle maddi hasar çok fazla, 100 milyar doların üzerinde. Manevi hasarı ölçecek bir alet daha icat olmadı. Her evde acı tütüyor, her evde gözyaşı var” dedi. Bundan sonra artık sağlam yapıları yapmak zorunda olduklarını da ifade eden Özhaseki, “Öyle sağlam iş yerleri yapacağız ki, öyle sağlam evler yapacağız ki inşallah deprem olmaz ama olursa hepimiz huzurlu evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım. Bunun için de kılı kırk yarıyoruz” ifadelerine yer verdi. Malatya’da çarşı merkezinde zemin ile ilgili yaşanan sıkıntıya da değinen Özhaseki, “Depremden 2-3 ay sonra valilik karşısındaki çarşıda işe başlayalım dedik. Dikkat ediyor musunuz hala orada fore kazık çakmaya devam ediyoruz, hala zemini temizlemeye devam ediyoruz. Mesela Kahramanmaraş’ta şehrin ortasında giden bir cadde var, fay hattı geçiyor. Azerbaycanlı kardeşlerimiz bin tane konut yaptıralım dediler, işe başlayacağız tam 40 milyon dolarlık fore kazık ihalesi yaptık. Aylarca fore kazık çaktık” dedi. Hükümetin birinci gündeminin halen deprem bölgesi olduğuna da değinen Bakan Özhaseki, “Sayın Cumhurbaşkanımızın bize ilk sorduğu soru ‘Depremde hasar gören illerimizde durum nedir? Hayat normale dönüyor mu? İnşaatlar yolunda gidiyor mu? Başka taraftan bakıldığı zaman da maliyedeki sıkı para politikasını size de takip ediyorsunuz. Bakanımız Mehmet Şimşek Beyin itiraz etmediği tek harcama kalemi var o da depremde ki yapılan harcamalar. Onun dışında bilin her bir iş takip ediliyor, burada da işlerimiz çok şükür yolunda gidiyor” ifadelerine yer verdi. Deprem bölgesinde yaklaşık 390 bin deprem konutunun inşaatının başladığını ifade eden Bakan Özhaseki, Türkiye genelinde 400 bin civarında hak sahibinin olduğunu söyledi. 4 bin 333 köyde köy evi yaptıklarını ifade eden Özhaseki, “Bin 240 tane şantiyemiz var, oralarda bin 110 bin kişi çalışıyor. İlk etapta 76 bin kadar konutu teslim ettik. Haziran, Temmuz’la birlikte her ay 10-15 e 20 bin konutu da teslim etmeye de devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Malatya’da da hak sahipliği kadar inşaata başladıklarını ifade eden Özhaseki, “Bugün arkadaşlarımız yine Büyükşehir Belediyesinde toplandılar. Yeşilyurt, Battalgazi Belediye Başkanlarımız, yardımcıları, teknik ekipleri oradalardı. 8-10 bin eksiğimiz var tespit edilen yerleri gösteriyorlar. Daha çok da şehirlerimizin içinde yapalım istiyoruz, merkezde yapalım istiyoruz. Onları da bir an önce projelendireceğiz. Zaten ihaleyi yaptıktan sonra da en fazla bir sene gibi süre de bitiyor. O konutlarımız da hak sahiplerine teslim ederiz. Bütün hesabımız gelecek senenin ortalarında, güze kadar konutunu alamamış bir vatandaşımız kalmasın istiyoruz, iş yerlerini alamamış bir tek vatandaşımız kalmasın istiyoruz. Bugün de Malatya’mızda şu ana kadar yaptığımız konutlar ne alemde, bundan sonra ne kadar eksiğimiz var, neler yapabiliriz, sizlerin bize söyleyecekleri var mı veyahut şunu yaparsanız daha iyi olur diyeceğiniz şeyler var mı? Bütün bunları konuşmak için önce kendi içimizde belediyede teknik bir toplantı yaptık. Şimdi de sizlerle bir araya geliyoruz” diye konuştu. Önlerinde seçimsiz bir süre olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Bu süre içerisinde biz çalışarak gayret edip Malatya’mızı eski haline döndürmek için uğraşıyoruz. İnşallah bunu başarırız, buna gücümüz yeter arkadaşlar” şeklinde konuştu. Bakan Özhaseki’nin konuşmasının ardından Malatya’da deprem sonrası güncel durum ve inşaat çalışmaları ile ilgili sunuma geçildi. Basına kapalı olarak devam eden toplantı soru-cevap kısmı ile son buldu.
Batman Öğrencisini "Heimlich" manevrasıyla hayata döndüren öğretmen o anları anlattı Batman’da nefes borusuna simit kaçan öğrencisini "Heimlich" manevrasıyla kurtaran öğretmen, o anları anlattı. Batman Borsa İstanbul Ortaokulunda teneffüste yediği simit soluk borusuna kaçan bir öğrenci nefessiz kaldı. Bu sırada koridorda nöbetçi Matematik Öğretmeni Levent Döndü, öğrencisinin boğazını sıktığını ve nefessiz kalarak kıvrandığını fark etti. Döndü, "Heimlich" manevrası ile öğrencisine müdahale etti. O anları İhlas Haber Ajansı muhabirine anlatan Matematik öğretmeni Levent Döndü, nöbet esnasında koridorda gezdiği esnada öğrencisinin nefes alamadığını gördüğünü, fark ettiğini söyledi. Hemen koşarak müdahale ettiğini belirten Döndü, "Öğrenci tam tıkanmıştı nefes alamıyordu okulumuzun böyle bir sorunla karşılaşması bizi tabii ki üzdü. Her öğretmen arkadaşımın yapacağı gibi ben de müdahale ettim. Batman Milli Eğitim il Müdürlüğü ilk yardım eğitim merkezinden almış olduğumuz eğitimler sayesinde çocuğumuza Heimlich manevrasını uyguladık. Çocuğumuzu hayata geri döndürdük bir şeye vesile olduk. İlk yardımında ne kadar önemli olduğunu, ilk yardım merkezinin de ne kadar önemli olduğunu gördük. Sağlık eğitim ile alakalı tüm eğitimleri öğretmen arkadaşlarımız ile birlikte alıyoruz. Aldığımız eğitimlerde Heimlich manevrası sayesinde çocuğumuza biraz faydamız dokundu” dedi. Burada çocuklara sadece eğitim öğretimin dışında her alanda, her anlamda sahip çıktıklarının bir işareti göstergesi olduğunu aktaran Döndü, "Çocuklarımızın gerek psikolojik gerekte sosyolojik gerekte bu şekilde hayati durumlarında her zaman öğretim başta olmak üzere canla başla hepimiz çocuklarımızın yanındayız. Aydınlıyım 5 yıldır Batman merkez Borsa İstanbul ortaokulunda görev yapıyorum matematik öğretmeniyim. Çocuğun durumunu görünce onu ilk başta kurtarmam gerektiğini aklıma geldi hızlı bir şekilde hemen manavlarımızı yaparak çocuğu kurtardık. Çocuğu kurtardıktan sonra odaya götürdük çok güzel bir his bir duygu yaşadım. Özelikle sonrasında elim ayağım titredi çok üzüldüm. Görüntüyü izledikten sonra daha da etkilendim. Olayın üzerindeyken soğukkanlılıkla kalabildim. İlk yardımın hayati yönlerinden birisi de bu zaten soğukkanlı kalabilmektir. Tüm bireylerin tüm vatandaşların herkesin bu eğitimi almalarını düşünüyorum. Hayatın her alanında her zaman karşımıza çıkıyor. Umarım hiçbir zaman hiçbir çocuğumuza vatandaşımıza böyle bir durum yaşanmazdır. Ertesi gün aile geldi okula kalabalık bir şekilde teşekkür ettiler, ben de duygulandım onlar da duygulandı. Çocuğumuz teneffüslerde yanıma geliyor sarılıyor, bana diyor öğretmenin size hayatımı borçluyum ama aslında biz onlara gelecek borcumuz var. Elimizden geldiğince çocuklarımıza en güzel geleceği sunacağız en güzel imkanları sağlayacağız. Çocuklarımızı yeni bir hayata en güzel şekilde hazırlamaya çalışacağız” şeklinde konuştu. Yaşadığı korku dolu anları anlatan 5. sınıf öğrencisi E.K, "Teneffüs çalmıştı o an arkadaşımla konuşurken simit parçası boğazımda kaldı. O an öğretmenler odasında doğru koşarken Levent hocam bizim katta nöbetçiydi ve beni kurtardı. Hocamı çok seviyorum ve ona çok teşekkür ediyorum. Öğretmenler odasına yakın bir arada tam tıkandım ve o sıra hocam yardımıma koştu ve kurtardı. O an çok korkmuştum Levent hoca sağ olsun beni kurtardığı için sonrasında korkmadım" diye konuştu.