POLİTİKA - 03 Eylül 2020 Perşembe 10:54

Bakan Gül'den Fransız dergisi Charlie Hebdo'ya tepki

A
A
A
Bakan Gül'den Fransız dergisi Charlie Hebdo'ya tepki

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "İsveç ve Norveç’te kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’e yapılan saldırıların hemen ardından bu defa Fransa’da bir derginin çirkin provokasyonu sahneye koyulmaya hazırlanmaktadır. Oysa daha geçen hafta Yeni Zelanda’daki katliamın yargılamasında maktul yakınlarının söyledikleri sözler halen hafızamızda, halen kulaklarımızda yankılanıyor. İnsan olmanın onurunda, insan haklarının eşit temelinde buluşarak nefretin, ırkçılığın, ayrımcılığın üstesinden gelebiliriz" dedi.

Türkiye Adalet Akademisi'nde "24. Dönem Hakim ve Savcı Adayları Eğitimi Açılış Programı" düzenlendi. Programa, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano, AİHM Hakimi Saadet Yüksel, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir ve hakim ile savcı adayları katıldı. Programda konuşan Adalet Bakanı Gül, iyi işleyen bir yargı sisteminin varlığının hukuk devletinin temel şartı olduğunu söyledi. Sosyal ve ekonomik kalkınmanın öngörülebilir bir hukuk sistemine ve etkili işleyen bir yargı mekanizmasına bağlı olduğunu belirten Gül, bireyin hukuka aykırı müdahaleler karşısında korunmasının, yasalar önünde herkesin eşit olmasının demokratik hukuk devletinin en önde gelen özelliği olduğunu dile getirdi. Gül, hukukun üstünlüğünün kurumsal güvencesinin de etkin işleyen bir yargı sistemi olduğunu aktardı.

"En iyi yasaların iyi uygulayıcıların elinde anlamı olur"

Türkiye'nin Avrupa Konseyi’nin kurucu üyeleri arasında olduğunu belirten Gül, AİHM Sözleşmesi'ne taraf olan Türkiye'nin AİHM’e bireysel başvuru hakkını da tanıdığını anlatarak, "AİHM’in etkili bir şekilde işleyişine katkıda bulunmak amacıyla Avrupa Konseyi'nin çalışmalarıyla da uyumlu faaliyetler sürdürülmektedir. Yeni iç hukuk yolları oluşturmak suretiyle uyuşmazlıkların AİHM'e intikal etmeden çözülmesi konusunda da çok önemli adımlar atılmıştır. 2012 yılında yürürlüğe giren bireysel başvuru sistemi ile Anayasa Mahkemesi artık ulusal düzeyde bir insan hakları mahkemesi haline gelmiştir. Böylece Anayasa Mahkemesi bir taraftan ülkemizde hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesinde önemli bir rol oynarken, diğer taraftan Avrupa coğrafyasında insan hakları standartlarının geliştirilmesine de katkı sağlamaktadır. Biliyoruz ki, adalet terazisinin kuyumcu hassasiyetiyle tartmasını sağlayan iyi yetişmiş hukukçulardır. En iyi yasaların iyi uygulayıcıların elinde anlamı olur. Reformlar da iyi uygulamayla kuvveden eyleme, yani söylemden eyleme dönüşür. Bu nedenle hukukçuların eğitimi yalnızca hukuk profesyonellerinin yapmış olduğu entelektüel çaba değil, aynı zamanda adalet mücadelesinin de önemli bir parçasıdır" diye konuştu.

İnsan hakları odaklı olmayan bir hukuk eğitiminin özünü kaybedeceğini ve şekli bir öğretim faaliyetine dönüşmüş olacağını vurgulayan Gül, bu nedenle bireylerin hak ve özgürlükleri üzerinde etki doğuran kararlar verme yetkisine sahip olanların liyakatinin kanunların iyi olmasından daha acil bir zorunluluk olduğuna dikkat çekti. Hukukçuların eğitimi içinde hakim ve savcıların eğitiminin şüphesiz daha özel ve önemli bir yerde olduğunu aktaran Gül, bu eğitimlerde Türkiye Adalet Akademisi'nin önemli bir başarı sağladığına inandığını söyledi. Gül, bugün 759 hakim ve savcı adayından 733’ünün HELP eğitimlerini başarıyla tamamlayarak sertifikalarını almaya hak kazandığını bildirdi.

"Fransa’da bir derginin çirkin provokasyonu sahneye koyulmaya hazırlanmaktadır"

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 70'inci yıl dönümüne yaklaştıklarını anımsatan Gül, konuşmasının sonunda şu değerlendirmelerde bulundu:

"Üzülerek ifade etmeliyim ki sözleşmenin 70'inci yılında bu buluşmayı Avrupa’da yükselen ırkçılık, hoşgörüsüzlük ve nefret suçlarının gölgesinde gerçekleştiriyoruz. İsveç ve Norveç’te kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’e yapılan saldırıların hemen ardından bu defa Fransa’da bir derginin çirkin provokasyonu sahneye koyulmaya hazırlanmaktadır. Oysa daha geçen hafta Yeni Zelanda’daki katliamın yargılamasında maktul yakınlarının söyledikleri sözler halen hafızamızda, halen kulaklarımızda yankılanıyor. İnsan olmanın onurunda, insan haklarının eşit temelinde buluşarak nefretin, ırkçılığın, ayrımcılığın üstesinden gelebiliriz."
AİHM Başkanı Robert Spano ise Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile ilişkisinin uzun ve zengin bir ilişki olduğunu söyledi. Türkiye'nin sözleşmeye ilk imza atan ülkelerden olduğunu anlatan Spano, "Hukukun üstünlüğü konusu Avrupa ülkelerinin ortak mirası olarak görülüyor. Türkiye anayasasına baktığımızda Türkiye'nin hukukun üstünlüğüyle yönetilen laik, sosyal devlet olarak tanımlanıyor. Hem sözleşme hem de Türkiye anayasası hukukun üstünlüğü konusunu anayasanın temel ayakları olarak ortaya koyuyor" şeklinde konuştu.

Bağımsız yargının denge ve denetleme sisteminin işleyişinin temel taşları olduğunu kaydeden Spano, kişilerin güvencesinin hakimler olduğunu dile getirdi. Spano, "15 Temmuz darbe girişimi sonrası tutukluluklarla ilgili Türkiye'den şikayet ve başvuruda bulunan hakimler oldu. Hakimlerin tutukluluğu çok ciddi bir gözetim altındadır. Yargı mensuplarına koruma sağlanması gerekir. Böylelikle bağımsız şekilde faaliyetlerini yerine getirirler. Yargının demokratik toplumda diğer devlet erkleri arasında önemli bir bağı vardır. Sözleşme hukuku çerçevesinde bir tutuklamanın 5'inci maddede gerekli kılınan koşullar çerçevesinde hukuka uygun olup olmadığını değerlendirmenin milli makamların taktirine bırakıldığı hususu yanlıştır. Avrupa Mahkemesi, 5'inci maddede sunulan güvenceler dolayısıyla ulusal kanun hükümlerine uyulup uyulmadığını gözetleme yetkisine sahiptir. Hakimlerin tutukluluğu söz konusu olduğunda bu gözetleme yetkisi daha sık kullanılacaktır. Türkiye'nin Anayasa Mahkemesinin son kararlarında kurulan kelimeler bu diyaloğa uymuyor. Bu tartışılması gereken bir konu. Hukukun üstünlüğü ilkesi bağımsız mahkemeler olmadan, demokratik yapı olmadan boş bir araçtan öteye gidemez" ifadelerini kullandı.

Abdullah Sarica
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun İlkadım’dan geleceğe temiz miras: 204 bin kilo atık toplandı Samsun’un İlkadım Belediyesi, gelecek nesillere daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakmak amacıyla yürüttüğü sıfır atık çalışmaları kapsamında, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık topladı. Atık oluşumunu en baştan azaltmayı, oluşan atıkları kaynağında ayrıştırmayı, mümkün olanların geri kazanımını hedefleyen ve çöpe giden atığı en aza indirmeyi amaçlayan İlkadım Belediyesi, sıfır atık çalışmalarına kararlılıkla devam ediyor. Atık toplama faaliyetlerine kararlılıkla devam eden İlkadım Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğünce, ilçe genelinde toplam 204 bin kilogram atık malzeme toplandı. İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Gelecek nesillerimize daha yaşanabilir, daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre bırakabilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz" dedi. Toplanan atıkların uygun şartlarda saklanarak geri dönüşümünün ya da imhasının sağlandığını söyleyen Başkan İhsan Kurnaz, "Doğal kaynakların korunması, enerji ve ham madde tasarrufu sağlamak, çevre kirliliğinin azaltılması, iklim değişikliğiyle etkin mücadele ve geri dönüşümün ekonomiye katkısını da göz önünde bulundurarak sıfır atık çalışmalarımıza devam ediyoruz. İlçe genelinde yürüttüğümüz sıfır atık çalışmaları kapsamında 4 bin 620 kilogram ambalaj, bin 600 kilogram atık pil, 2 bin 121 kilogram atık yağ, 2 bin 259 kilogram atık ilaç ve 194 bin kilogram atık tekstil ürünü topladık. Topladığımız ürünlerden geri dönüşüme kazandırılacak olan atıkları geri dönüşüme kazandırıyor, imha edilmesi gereken atıkları ise bu konuda yetkili firmalara göndererek imha edilmesini sağlıyoruz. İlkadım’da sıfır atık ve temiz çevre konularında daha da önemli adımlar atacağız" diye konuştu. Sıfır atık ve geri dönüşüm konularında vatandaşların daha duyarlı olmaları, atıklarını bilinçli bir şekilde ayrıştırarak ilgili atık toplama kutularına bırakmaları gerektiğini hatırlatan Başkan İhsan Kurnaz, "Sıfır atık bilincinin yaygınlaştırılması ve sürdürülebilir çevre hedeflerimiz doğrultusunda İlkadım Belediyesi olarak, içerisinde ’Sıfır Atık Yönetim Sistemi’ projesinin de yer aldığı ’Kalkancı Sıfır Atık Mahallesi’ projemiz devam ediyor. Projemiz için aldığımız hibelerle 4 adet sıfır atık toplama aracını belediyemiz envanterine aldık. Çevre dostu projelerle hem doğal kaynaklarımızın korunmasına katkı sağlamak, gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilir bir çevre bırakmak, belediyemizin atık toplama kapasitesini artırmak ve geri dönüşüm faaliyetlerimizi daha sistemli ve hızlı yürütebilmek için de hibe başvurularımız var. Daha temiz bir gelecek için vatandaşlarımızın da desteğiyle daha sürdürülebilir bir çevreye kavuşacağız" şeklinde konuştu.
Bolu Bu kareler film setinden değil, ilkokuldan Bolu Köroğlu İlkokulu’nda okul binasının iç kısmında bulunan atıl alanda "Yaşayan Müze" projesi hayata geçirildi. 2. sınıf öğrencileri, yeni oluşturulan bu alanda Bolu’nun geçmişini, kültürünü ve mutfağını canlandırarak ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkardı. Çıkınlar Mahallesi’nde bulunan Köroğlu İlkokulu’nda, Yerli Malı Haftası ve Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli etkinlikleri kapsamında dikkat çeken bir projeye imza atıldı. 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar ve velilerin iş birliğiyle, okul binasının iç kısmında bulunan ve bugüne kadar atıl durumda olan üstü kapalı boş alan, etkinlik alanına dönüştürüldü. Okula kazandırılan bu yeni sosyal alanda, 2. sınıf öğrencileri ve Sınıf Öğretmeni Esengül Acar koordinesinde "Yaşayan Müze" etkinliği düzenlendi. Miniklerden geçmişe vefa Okulun mimarisine kazandırılan yeni alanda kurulan müzede, 1970 ve 1980’li yılların Bolu yöresel kıyafetlerini giyen minik öğrenciler, adeta zamanı geriye sardı. Öğrenciler, hazırlanan özel dekorlar eşliğinde buğday öğütme, yün eğirme, halı dokuma ve yöresel çeyiz hazırlama gibi unutulmaya yüz tutmuş geleneksel el sanatlarını uygulamalı olarak canlandırdı. Miniklerin performansı, veliler ve öğrenciler tarafından ilgiyle izlendi. Yöresel lezzetler tanıtıldı Etkinlikte kültürel canlandırmaların yanı sıra gastronomi şöleni de yaşandı. Öğrenci ve velilerin imece usulüyle hazırladığı Bolu mutfağının demirbaşları; keşli cevizli erişte, kızılcık tarhanası, kabaklı gözleme, kanlıca mantarı, kaşık sapı, acem pilavı, lahana sarması ve Kıbrıscık kürülü sergilendi. Okulun yeni atmosferinde sunulan ikramlar, ziyaretçilere eski günleri hatırlattı. Etkinliğe katılan Bolu İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü, okula kazandırılan alanda kurulan stantları tek tek gezdi. Öncü, yöresel kıyafetler içindeki öğrencilerle sohbet ederek, sergiledikleri performanslardan dolayı tebrik etti. "Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız" Etkinliğin yürütücüsü Köroğlu İlköğretim Okulu 2/B sınıfı öğretmeni Esengül Acar, etkinlik öncesinde yaptığı açıklamada, "2025 yılının Aile Yılı olduğunu vurgulamak için velilerimizle birlikte Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli kapsamında, Yerli Malı Haftası etkinlikleri çerçevesinde Bolu’muzun tarihi ve kültürel yönlerini tanıtmak amacıyla Yaşayan Müze sergimizi hazırlamış olduk. Hazırlamış olduğumuz bu sergide Bolu’muzun tarihi, yöresel yemekleri ve kıyafetleri tüm okulumuzun öğrencilerine tanıtılmıştır. Şimdi burada öğrencilerimiz, serginin bütün bölümlerini sizlere canlandıracaklar. Bir kısmı yöresel türkülerimizi söyleyecek, yöresel yemeklerimizin tanıtımı yapılacak. Eskiden değirmenlerde buğday öğütülürdü, bunu canlandıracaklar. Yün eğirecekler, halı dokuyacaklar. Eskiden yöresel çeyiz sermelerimiz olurdu, onları canlandıracağız. Aklımıza gelebilecek Bolu’muza ait yöresel ne varsa hepsini canlandıracağız. Bu etkinliği okulumuzda ilk kez yapıyoruz. Okulumuzun tüm öğrencilerinin yararlanması, Bolu’muzun tarihi kıyafetlerini ve yöresel yemeklerini görmeleri ve öğrenmeleri amacıyla, okulumuz genelini kapsayacak şekilde bu etkinliği düzenledik. Bu konuda destek olan bütün velilerime teşekkür ederim" ifadelerini kullandı.