POLİTİKA - 25 Temmuz 2016 Pazartesi 22:36

Adalet Bakanlığı'ndan Uluslararası Af Örgütü’ne tepki

A
A
A
Adalet Bakanlığı'ndan Uluslararası Af Örgütü’ne tepki

Adalet Bakanlığı, darbecilere gözaltında işkence yapıldığını iddia eden Uluslararası Af Örgütü’ne tepki gösterdi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, “Uluslararası Af Örgütü’nün 24 Temmuz 2016 tarihinde yaptığı açıklamada, ülkemizde vuku bulan darbe girişimi sonrası yapılan gözaltı uygulamaları kapsamında zanlılara işkence ve kötü muamele yapıldığı yönünde gerçek dışı mesnetsiz iddialara yer verildiği görülmüştür. İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin savunucularından biri olduğunu iddia eden UAÖ’nün söz konusu açıklamasında, Hükümetin ve Cumhurbaşkanı’nın silah zoruyla indirilmesi, TBMM’nin feshi ve Anayasanın yürürlükten kaldırılması amacıyla yapılan darbe teşebbüsü sırasında demokrasinin temeli olan TBMM'nin bombalanması, tankları durduran sivil halka ateş edilmesi, yüzlerce sivil ve asker ve polisin ölümü ve yaralanması konusunda hiçbir değerlendirme yapmaması, bu darbeyi ve darbeyi gerçekleştirenleri kınayıp eleştirmemesi, tarafsız ve objektif olmadığını göstermektedir” denildi.

“AF ÖRGÜTÜ TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELERDEN HABERSİZ”
Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye’de yaşananlardan habersiz olduğunun belirtildiği açıklamada, “Açıklamada Türkiye İnsan Hakları Kurumunun kaldırıldığı ve bu konuda inceleme yapacak herhangi bir kurumun olmadığının belirtilmesi, Af Örgütünün Türkiye’deki gelişmelerden habersiz olduğunu göstermektedir. Zira, Türkiye İnsan Hakları Kurumu yeniden yapılandırılmış, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak yetkisi genişletilmiş ve faaliyetlerine devam etmektedir. Diğer taraftan, gözaltına alınanlara yönelik işkence iddiaları kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olup, olağanüstü hal koşullarında dahi yakalama ve gözaltı işlemleri öncelikle insan haklarına ilişkin ulusal ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde yerine getirilmektedir. Gözaltına alınan kişilerin yakalanma anındaki ve gözaltı sürecindeki sağlık durumları ilgili mevzuat doğrultusunda hekim kontrolüne tabi tutulmaktadır. Nitekim Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nin 9 uncu maddesinin ‘Yakalanan kişinin gözaltına alınacak olması veya zor kullanılarak yakalanması hâllerinde hekim kontrolünden geçirilerek yakalanma anındaki sağlık durumu belirlenir. Gözaltına alınan kişinin herhangi bir nedenle yerinin değiştirilmesi, gözaltı süresinin uzatılması, serbest bırakılması veya adlî mercilere sevk edilmesi işlemlerinden önce de sağlık durumu hekim raporu ile tespit edilir’ hükmü doğrultusunda yakalama ve gözaltı işlemlerinde şüpheliler sağlık kontrolünden geçirilmektedir. Adli muayene esnasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 94 üncü maddesinde belirtilen işkence, 95 inci maddesinde belirtilen neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence ve 96 ncı maddesinde belirtilen eziyet suçlarının işlendiği yolunda herhangi bir bulguya rastlaması hâlinde, keyfiyeti derhâl Cumhuriyet savcısına bildirmesi ilgili mevzuat doğrultusunda bir zorunluluk olup, herhangi bir işkence ve kötü muamele bulgusuna rastlanılması durumunda Cumhuriyet Savcılarınca doğrudan ilgili kolluk görevlileri hakkında soruşturma başlatılmaktadır. Dolayısıyla şüphelilere gözaltına alındıktan sonra işkence yapıldığına ilişkin iddialar tamamen gerçek dışı,asılsız ve mesnetsizdir” ifadeleri yer aldı.

“GÖZALTI MERKEZLERİ SÜREKLİ DENETLENMEKTEDİR”
Gözaltı merkezlerinin cumhuriyet savcıları tarafından sürekli denetlendiğinin hatırlatıldığı açıklamada, şöyle devam etti:

“Gözaltı merkezleri dâhil bireylerin özgürlükten mahrum bırakıldıkları tüm mekânlar her zaman gerek ulusal kurum ve kuruluşlar, gerekse taraf olunan sözleşmeler doğrultusunda başta Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi olmak üzere uluslararası kuruluşlar ve bağımsız gözlemcilerin ziyaretlerine açık bulunmaktadır. Kaldı ki Türkiye işkenceye sıfır tolerans politikasının bir sonucu olarak işkence suçu için zamanaşımını kaldırmış dünyadaki ender ülkelerden biridir. Söz konusu açıklamada herhangi bir delil ileri sürmeksizin gözaltındakilere yönelik tecavüz girişiminde bulunulduğuna yönelik iddialar da tamamen hayal mahsulü ve iftiradan ibarettir. UAÖ bu şekildeki soyut iftiraları raporuna alarak Fethullahçı Terör Örgütünün algı oluşturmaya yönelik asılsız ve çarpıtma propagandasına alet olmamalıdır. Gözaltı kararları ile tutuklamaya sevk işlemleri Cumhuriyet savcıları tarafından verilmekte ve değerlendirilmektedir. Gözaltına alınan kişilerin hepsinin tutuklamaya sevk edilmesi ya da tutuklanması söz konusu olmayıp olaya karışmayan kişiler serbest bırakılmışlardır. Ayrıca tutukluluk halinin değerlendirilmesine ilişkin mahkemelerce yapılacak incelemeler esnasında duruşma açılması yahut sanık, şüpheli veya müdafi görüşünün alınması yönünden herhangi bir kısıtlama getirilmemiştir. Bu hususta takdir ilgili hâkim veya mahkemeye aittir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kendisine karşı tehdit olduğunu başlattığı kanlı darbe girişimiyle de gösteren FETÖ’ye karşı demokratik reflekslerini göstermesi en doğal hakkıdır. Kamusal kurumlara kümelenmiş bu illegal yapıyla mücadele kapsamında başlatılan adli ve idari soruşturmalar hukuk kuralları içerisinde yürütülmektedir.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstiklal Caddesi bombacısı Ahlam Albashir’e 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezası İstiklal Caddesi’nde meydana gelen bombalı terör saldırısına ilişkin aralarında bombayı bırakan Ahlam Albashir’in de bulunduğu 36 sanığın yargılandığı davada karar çıktı. Mahkeme, sanık Albashir’in 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde 13 Kasım 2022 Pazar günü bombalı bir terör saldırısı gerçekleşmiş, olayda 6 kişi yaşamını yitirirken, 99 kişi de yaralanmıştı. Olaya ilişkin davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada aralarında Ahlam Albashir’ın da bulunduğu 5 tutuklu sanık ile sanık avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu sanıklar ise mahkemeye Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Mahkeme başkanı, bazı sanıklara ek savunma hakkı tanıdı. Ek savunmalarını yapan sanıklardan daha sonra duruşmanın biteceği belirtilerek son sözlerini söylemeleri istendi. "Vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir hükmü, cezayı kabul ediyorum" Duruşmada son sözü sorulan sanık Ahlam Albashir, "Kendimi savunmayacağım, gerçekleşen patlama ve vefat edenlerden dolayı bana vereceğiniz herhangi bir hükmü, cezayı kabul ediyorum. Ammar’ın hiçbir şeyden haberi yoktur, Ahmet’in de telefonu kırdığında hiçbir şeyden haberi yoktu. Atölyede bayan olduğum için kalmama razı olmadılar, beni misafir ettiler. Bu insanların olayla hiçbir alakası yok. Sayın Başkan ile baş başa konuşmak istiyorum" dedi. Diğer sanıklar ise son sözlerinde suçsuz olduklarını, tahliyeleri ile beraatlarını talep ederken bazı sanıklar olayı gerçekleştiren kim varsa beddua etti. Albashir’e 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ile bin 794 yıl hapis cezası Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Ahlam Albashir’in ’devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçundan 1 kez, ’tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürme’ suçundan 6 kez olmak üzere toplamda 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Heyet, sanığı ‘tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan 99 kez 18 yıl hapis, ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi’ suçundan 12 yıl hapis olmak üzere toplamda bin 794 yıl hapis cezasıyla cezalandırdı. Sanık ayrıca, ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi’ suçundan 22 bin lira adli para cezasına da çarptırılırken, ’silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan ise hüküm kurulmasına yer olmadığına hükmedildi. 2 sanığa bin 35 yıl hapis cezası Mahkeme, sanıklar Fatma Berkel ile Ferhat Habeş’i ’devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’, ’tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürmeye yardım’, ‘tasarlayarak, bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürmeye yardım’ ve ‘silah sağlama’ suçlarından toplamda ayrı ayrı bin 35 yıl hapis cezasına çarptırdı. Sanıklar hakkında ayrıca, ’silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildi. Mahkeme heyeti, sanıklar Bakar Carkes, Hadir Carkes, Hatice El Kurdi ve Salih Carkes’i ‘suçluyu kayırma’ suçundan ayrı ayrı 4 yıl hapis, sanıklar Hüseyin Güneş, Mahmud El Abid, Mahmud El Yusuf, Süleyman Güder ve Tareq Alkhatib’i ‘göçmen kaçakçılığı’ suçundan ayrı ayrı 6 yıl hapis, sanık Hazni Gölge’yi ‘göçmen kaçakçılığı’ suçundan 9 yıl hapis cezasına çarptırırken, sanıklar hakkındaki ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’, ‘tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürme’ ve ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’ suçlarından kesin ve yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle ayrı ayrı beraatlarına hükmetti. 2 sanığa 17’şer yıl hapis cezası Mahkeme, sanıklar Ammar Jarkas ile Ahmet Carkes’i ‘göçmen kaçakçılığı’, ‘suçluyu kayırma’ ve ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçlarından toplamda ayrı ayrı 17 yıl hapis cezasına çarptırdı. Heyet, sanıkları ’tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürme’, ‘tasarlayarak, bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs’ ve ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak’ suçlarından ise kesin ve yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle ayrı ayrı beraatlarına hükmetti. 12 sanığa beraat Öte yandan, 11 sanık ile suça sürüklenen çocuk A.E. hakkında üzerlerine atılı suçlardan kesin ve somut delil elde edilemediği gerekçesiyle ayrı ayrı beraatlarına karar verilirken, aralarında Bilal Elhacmaos’un da bulunduğu 10 sanığın ise dosyalarının ayrılmasına hükmedildi. 6 sanığın tutukluluk hali devam, 4 sanığa tahliye Sanıklar Ahlam Albashir, Ahmed Carkes, Ammar Jarkas, Fatma Berkel, Ferhat Habeş ve Hazni Gölge’nin tutukluluk hallerinin devamına hükmedilirken, sanıklar Hüseyin Güneş, Ahmad Alhaj Mwas, Ahmad Haj Hasan, Hasan Ali’nin ise tahliyelerine karar verildi. 1 sanık baygınlık geçirdi: ’’50 sene içeride kalacağım ne için, bunun için mi?’’ Açıklanan kararın ardından sanık Fatma Berkel, mahkeme salonunda baygınlık geçirerek, ‘’Ben ne yapmışım? 50 sene içeride kalacağım ne için, bunun için mi?’’ ifadelerini kullandı. (SD-RU
Antalya Paramediklerin survivor gibi yarışları nefes kesti Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi (ALKÜ) ev sahipliğinde, Antalya İl Sağlık Müdürlüğü paydaşlığında düzenlenen 16 farklı üniversiteden 26 ekip; 9 farklı etaptan oluşan “VIII. Ulusal Tralli Travma Rallisi"nde kıyasıya yarıştı. Yarışma araç içi trafik kazası, motosiklet kazası, otobüs kazası, yüksekten düşme vakası, KBRN yanığı vakası, ileri yaşam desteği, dar alan (enkaz), bilgi ve taşıma teknikleri etaplarında gerçekleşti. Öğrencilerin zaman, hız, bilgi ve doğru müdahale ile ter döktükleri yarışmayı, katılımcılar ve sağlık sektörünün öncüleri takip etti. Anonslarla birlikte harekete geçen paramedikler, önceden hazırlanan senaryolar ve temsili olaylara hızla müdahale etmek için çabaladılar. Trafik kazalarına yüksekten düşme vakalarına, dar alanlarda sıkışan yaralılara ulaşmak için bile mücadele eden paramedikler, olay yerindeki ilk müdahaleyi de hakemler eşliğinde yapıp puan almaya çalıştılar. Olay ylerinde yapılan ilk müdahalenin ardından sıra yaralıları ambulansa taşımaya geldiğinde ise yarışmacıları yine zor anlar bekledi. İki görevlinin taşıdığı yaralı kimi zaman dar tünellerden geçirilip merdivenlerden indirildi, arazi şarlatına göre uyarlanmış alandan ambulansa ulaştırıldı. 9 etabın her birinde yarışan öğrenciler hünerlerini, uygulamaya dökerek gösterdi. Heyecan dolu yarışmada ekipler gerçeği aratmayan bir mücadele sergiledi. Soluk soluğa geçen yarışmada öğrencilerin etaplarda gösterdikleri performanslar uzman hakemlerce değerlendirildi. “Her an hazırız” Yarışma sonrası ödül töreninde konuşan, aynı zamanda Acil Tıp Uzmanı olan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atıf Bayramoğlu, Türkiye’de son yıllarda paramedik sayısının hızla arttığından vakalara anında müdahale edildiğine vurgu yaptı. Türkiye’de 1993 yılında 9 Eylül Üniversitesinin girişimiyle paramedik mesleğinin eğitimlerine başlandığını hatırlatan Prof. Dr. Atıf Bayramoğlu, “Günümüzde Sağlık Bakanlığına bağlı 112 acil sağlık hizmetlerimizin ülke genelinde toplam istasyon sayısı 3 bin 402’ye, il sağlık hizmetlerinde kullanılan kara ambulans sayısı ise 5 bin 738’e ulaşmış durumda. Paramedik; dağ, taş, köy, göl, sokak, yol, ev demeden yardım etmeye koşan, işini aşkla heyecanla en iyi şekilde yapmaya çalışan 112 çalışanlarıdır. Vatan için, millet için, bayrak için ve tabii ki sizler için ülkemizin dört bir yanında hep en iyisini yapmayı hedefler. Yılmadan, bıkmadan çalışmaya devam eder. Paramedik siren sesiyle, tepe lambasıyla, vakanın stresiyle yaşamaktan mutludur. İsimsiz kahramanlarımız yerinde, zamanında ve yeterli ekipmanlar ile hizmet vermeye her an hazırdır. Gözünüz arkada kalmasın, acil sağlık hizmetleri paramediklere emanet. Türkiye’nin Acil Sağlık Hizmetlerindeki gücü tartışılmaz. Bu gücün paydaşı olan paramediklerin özverisi hayranlık uyandırıcı. Her biriyle gurur duyuyor, VIII. Ulusal Tralli Travma Rallisi sebebiyle kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Bu vesileyle siz kıymetli öğrencilerimize ve tüm paramediklere başarılar diliyorum” dedi. 9 etabın sonucunda genel derecelendirmede birinci, ikinci ve üçüncü olarak kupa alan üniversiteler törenle kupalarını aldılar.
Denizli PAÜ ’Kurumsal Akredite’ olmayı başardı Pamukkale Üniversitesi (PAÜ), Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında yapılan değerlendirme sonucu “Kurumsal Akredite” olmayı başardı. Rektör Kutluhan, PAÜ’nün ‘Kurumsal Akreditasyon’ belgesini YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar ile YÖKAK Başkanı Prof. Dr. Ümit Kocabıçak’ın elinden aldı. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanlığı tarafından yürütülen 2023 Yılı Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında Pamukkale Üniversitesi’ne ‘Kurumsal Akreditasyon’ verilmesine karar verildi. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde düzenlenen 2024 YÖKAK – Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı’na PAÜ’yü temsilen Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan başta olmak üzere; Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Necip Atar, PAÜ Kalite ve Veri Değerlendirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (KAVDEM) Müdürü Prof. Dr. Yıldıray Turhan, KAVDEM Yönetim Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Ferda Esin Gülel, Dr. Öğr. Üyesi Senem Pak, Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi (TOHSAM) Müdürü Dr. Öğr. Üyesi Öncü Yanmaz Arpacı katıldı. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde düzenlenen 2024 YÖKAK – Uluslararası Kalite Güvencesi ve Akreditasyon Konferansı’nda PAÜ’nün Akreditasyon Belgesi’ni alarak PAÜ ailesi ile yaşadığı mutluluğu paylaşan Rektör Kutluhan: “Üniversitemizin akreditasyon sürecinde emeği geçen akademik ve idari personellerimiz ile öğrencilerimize teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi. “2024 yılında yapılması planlanan akreditasyon değerlendirmesini 2023 yılına alarak bu süreci öne çekmiş olduk” Akreditasyon süreci hakkında bilgi veren Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan şunları aktardı; “Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Kurumsal Akreditasyon Programı (KAP), yükseköğretim kurumlarının kurumun kalite güvence sistemini, kurumda yürütülen Liderlik, Yönetişim ve Kalite, Eğitim ve Öğretim, Araştırma ve Geliştirme ve Toplumsal Katkı faaliyetlerinin niteliksel ve niceliksel olarak değerlendirmesini amaçlayan bir dış değerlendirme yöntemidir. KAP kapsamında ilgili üniversite, YÖKAK değerlendiricileri tarafından değerlendirme ölçütlerine göre değerlendirilmektedir. Yönetmelik gereği dış değerlendirme geçiren üniversiteler iki yıl sonra izleme değerlendirmesi, 5 yıl sonra da zorunlu akreditasyon değerlendirmesine tabi olmaktadırlar. Üniversitemiz 2018 yılında dış değerlendirme programı geçirmiş olup, 2023 yılında akreditasyon değerlendirmesine dâhil olmak için Üniversite Yönetimi olarak YÖKAK’a niyet beyanında bulunduk. Gönderilen niyet mektubunun YÖKAK tarafından kabul edilmesi ile birlikte Üniversitemiz 2023 yılı akreditasyon değerlendirmesine dâhil edildi. 13 Haziran 2023’te PAÜ Senato Salonunda gerçekleştirdiğimiz Kalite Komisyonu toplantısında Kurumsal Akreditasyon Sözleşmesini imzalayıp YÖKAK’a ileterek süreci başlatmış olduk. 2024 yılında yapılması planlanan akreditasyon değerlendirmesini 2023 yılına alarak bu süreci öne çekmiş olduk. Temmuz 2023’te yapılan Kalite Komisyonu toplantısında, akademik birimlerin mevcut durumları akreditasyon ölçütlerine göre puanlandı ve birimlerin akreditasyon sürecine iyi bir şekilde hazırlanabilmelerine yönelik yol haritası çizildi. PAÜ’nün akreditasyon değerlendirmesine dahil olmasından sonra birçok kez yönetimimiz öncülüğünde Kalite Komisyonu toplantıları gerçekleştirdik.” “Üniversitemiz eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsal katkı çalışmalarını şekillendirdi” Kurumsal Akreditasyon Programı Değerlendirme Süreci hakkında bilgi vererek sözlerine devam eden Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, “Akreditasyon değerlendirme süreci Kurum İç Değerlendirme Raporu (KİDR) ile Ön Değerlendirme, Ön Ziyaret, Saha Ziyareti ve Ziyaret Sonrası Faaliyetler olmak üzere dört farklı aşamadan oluşmaktadır. Öncelikle YÖKAK’ın kurumsal akreditasyon değerlendirme takımı çevrimiçi olarak bir ön ziyaret gerçekleştirdi. PAÜ üst yönetimimiz, Senato, Kalite Komisyonu, akademik ve idari birim yöneticileri, uygulama ve araştırma merkezleri PAÜ Rektörlük Senato Salonu’nda düzenlenen toplantılarda takım ile bir araya geldi. Bu toplantılarda ilgili konu başlığında üst yönetim ve yöneticiler tarafından yöneltilen sorulara ilişkin PAÜ’nün uygulamaları hakkında takıma bilgiler verildi. Üniversitemiz ‘Üreten Üniversite’, ‘Şehirle Bütünleşen Üniversite’ ve ‘Üniversite Hayatın Rehberidir’ stratejileri çerçevesinde eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve toplumsal katkı çalışmalarını şekillendirdi. Yapılan toplantılar sonrasında saha ziyaretinin planlaması da benim ile YÖKAK Akreditasyon Değerlendirme Takımı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güden arasında görüşülerek kararlaştırıldı. Bu aşamada Üniversitemiz için planladığımız KAP saha ziyareti, Prof. Dr. Mustafa Güden ve değerlendirme takımı tarafından 10-13 Aralık 2023 tarihlerinde gerçekleştirildi. Değerlendirme süresince, Üniversitemizin Üst Yönetimi, Üniversite Danışma Kurulu, Kalite Komisyonu, İdari Birimlerin yönetici ve personeli, Pamukkale Teknokent ve Üniversitemizde bulunan Uygulama ve Araştırma Merkezleri ile toplantılar yapıldı. Eğitim Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Mühendislik Fakültesi, Fen Bilimleri Enstitüsü ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Honaz MYO, Teknik Bilimler MYO yerinde ziyaret edilerek birim yöneticileri, akademik personel ve öğrenciler ile görüşmeler gerçekleştirildi. Görüşmelerde PAÜ kalite güvencesi çalışmalarına ilişkin birimlerdeki yayılımı, süreçlerin Planla, Uygula, Kontrol Et ve Önlem Al (PUKÖ) yaklaşımı kapsamında izleme, değerlendirme ve iyileştirme yöntemlerine ilişkin detaylar hakkında bilgiler alındı. YÖKAK takımının ziyaretleri sonrası, üst yönetimimiz ve ilgili yöneticiler ile değerlendirme toplantısında bir araya gelindi. Saha ziyaretleri sonrasında ise son aşama olarak Kurumsal Akreditasyon Programı Raporu (KAR)’nun YÖKAK tarafından onaylanması sonrası KAR’a istinaden akreditasyon kararı yayınlandı. Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanlığı tarafından yürütülen 2023 Yılı Kurumsal Akreditasyon Programı kapsamında Pamukkale Üniversitesi’ne ‘Kurumsal Akreditasyon’ verilmesine karar verildi. Ben bir kez daha Üniversitemizin akreditasyon sürecinde emeği geçen akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimize teşekkürlerimi sunuyorum.” dedi.