GÜNDEM - 08 Aralık 2016 Perşembe 18:25

Adil Öksüz arandığını gazeteden öğrenmiş

A
A
A
Adil Öksüz arandığını gazeteden öğrenmiş

TBMM Darbe Girişimi Araştırma Komisyonuna Fetullahçı Terör Örgütü’nün yapılanması hakkında bilgi veren Doktor Hasan Polat, “15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alındıktan sonra İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde Adil Öksüz’ün kayınbiraderi Ali Sami Yıldırım ile karşılaştım. Yıldırım, Adil Öksüz’ün serbest bırakıldıktan sonra 2 gün boyunca kayınpederinin evinde kaldığını ve arandığını gazeteden öğrendiğini söyledi” dedi.

TBMM Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu, 16 sene cemaatin içinde yer almış ve 2002 yılında cemaatten ayrılmış olan Doktor Hasan Polat’ı dinledi. Fetullah Gülen’in vermiş olduğu bütün hüküm ve fetvaları İslami literatürde bir yere dayandırdığını kaydeden Polat, “Cemaat birisini seviyor veya sevmiyor ayrı bir şey, onunla iş yapar veya yapmaz o çok ayrı bir şey. Arka planda Tansu Çiller hakkında çok olumsuz konuşur ama görüştüğü zaman iltifat eder. Mesut Yılmaz hakkında olumsuz konuşur ama görüştüğü zaman bir sürü iltifat eder. Çıktıktan sonra da bunlarda devlet adamı mı diyebilir. İsmail Hakkı Karadayı hakkında cemaat çok ciddi çalışma yaptı ama bu Karadayı’yı sevdiğinden değil, kendine faydalı gördüğü için” diye konuştu.

“ADİL ÖKSÜZ ARANDIĞINI GAZETEDEN ÖĞRENMİŞ”

Adil Öksüz’ün tutuklandıktan sonra serbest bırakılmasını da değerlendiren Polat, konuya ilişkin şunları söyledi: “Adil Öksüz olayı çıktığı anda kendimce bir yorum yaptım. Adil Öksüz orada Fetullah Gülen’i temsilen bulunur. Zaten Hava Kuvvetlerinin imamı yıllardır Adil Öksüz. Cemaatte belli bir seviyeye gelmiş herkes bunu bilir. Öksüz’ün orada bulunmasıyla bir anlamda da Gülen ben buradayım, arkanızdayım diyor. Öksüz, sürekli Amerika ile irtibatı sağlıyor. Yanında bulunan diğer şahıslar yan unsurlardır. Öksüz, bu eylem başlamadan önce mutlaka Gülen’e bilgi götürmüştür ve Gülen’den bir takım talimatları alıp oraya gitmiştir. Herhangi bir durum olduğunda 2’nci bir plan mutlaka konuşulmuştur. Bu insan 20 yıldır askerler ile muhatap. Bu molla sisteminde yetişen insanlar tamamen Gülen’e sadık, ciddi anlamda dini bilgisi olan ve ağırlığı olan insanlardır. Bunlar asla Gülen’den haber almadan tuvalete bile gitmezler.”

15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alındıktan sonra götürüldüğü İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde Adil Öksüz’ün kayınbiraderi olan Ali Sami Yıldırım ile karşılaştığını belirten Polat, “Yıldırım, Adil Öksüz’ün tutuklandığını ve daha sonra serbest bırakıldığını, rahat rahat elini kolunu sallayarak kayınpederinin evine geldiğini ve hiçbir şey olmamış gibi orada 2 gün kaldığını söyledi. Yıldırım, Adil Öksüz’ün bir gün gazeteyi açıp baktığında arandığını gördüğünü iletti" dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın İstanbul Fatih Kolejinden öğrencisi olduğunu kaydeden Polat, “Albayrak, cemaate 180 derece karşıdır. Hayatında bir kere cemaate küçük bir sempati duymuşsa herhalde benimle duymuştur” ifadelerini kullandı.

“GÜLEN, ‘ASKERİYEDEKİ ARKADAŞLAR HARP HUKUKU İLE HAREKET EDECEKLER’”

Soru çalmanın, askeriyede içki içmenin, meyhaneye gitmenin, zina yapmanın kendince fetvalarının olduğuna dikkat çeken Polat, “Takiyye normalde düşmana karşı yapılır ve tuzak kuramazsınız. Müslüman tuzak kuramaz. Müslüman güven insanıdır. FETÖ’nün en büyük ihaneti İslam’a, İslami değerlerinin içini boşaltmasına olmuştur. Türkiye’deki çok ciddi bir ana akım ihtiyacını tespit ettiler. İnsanların dinin sempatik yüzünü görmeye ihtiyaçları vardı. Bunu kullanırken ön planda hiçbir problem göstermedi. Arka planda çevirdiği dolapları, yanında 30 yıldır bulunan mollaların çoğu bilmiyor" diye konuştu.

Gülen’in bir fetvasını da paylaşan Polat, "Askeriyedeki arkadaşlar harp hukuku ile hareket edecekler. Harp hukuku ne demek; sen bir ülkeye casus olarak göndermişsin Kilise’de zangoçluk yapıyorsun. Mesela Yavuz Sultan Selim, Hasan Can’ı gönderdi kilisede zangoçluk yapmaya. İçki içmeyecek miydi? İçki de içti, zangoçta çıkardı’ diyor. Bunun adı harp hukuku. Bu yaptığını asla doğru bulmadığım gibi hiçbir kutsal hedef bunun yaptığı ihanete de, yalana da değmez” açıklamasında bulundu.

“RECEP TAYYİP ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI VE NEFRETİ CEMAATE AŞILANDI”

Cemaatin psikolojik soğuk savaş taktiklerinin hepsini son 5 senedir uyguladığını belirten Polat, şöyle devam etti: “Bunu sadece AK Parti’ye uygulamıyor, bütün partilere uyguluyor. En büyüğünü de kendi tabanına uyguluyor. Benim abim kırmızı ByLock’tan tutuklandı. Niye kullandı bu kırmızı ByLock’u diye biraderime sorduğum zaman, ‘Son bir senedir cemaat içerisinden talimat olarak en üstten alta yazışmalarınızı tamamen ByLock üzerinden yapın diye mesaj geldi’ diyor. Fatih Kolejleri’nin genel müdürü baskı yaptı bize ve dedi ki; ‘Yazışmalarınızı ByLock üzerinden yapacaksınız.’ ByLock’u bütün müdürlere yükletti dedi. Bu son 5 senelik süreçte cemaatin tabanı iğdiş edildi. Öyle kötü bir şekilde cemaatin tabanı istismar edildi ki. 5 senedir öyle bir Recep Tayyip Erdoğan kini, nefreti, düşmanlığı Gülen tarafından cemaate aşılandı ki o boyutta. Cemaat her şeyi bir tutarlılık çerçevesinde yapmıyor. Aklınıza gelebilecek bütün kritik şeyleri yapacağından emin olun.”

“HİMMETTE 2002 YILINA KADAR BİR YOLSUZLUK YAPMA İHTİMALLERİ YOK”

2002 yılına kadar cemaatin himmet kültüründe yolsuzluk yapma ihtimalinin olmadığına dikkat çeken Polat, “Benim ayrıldığım döneme kadar cemaatin himmet kültüründe hiçbir şekilde görünür şekilde yolsuzluk yapma ihtimali yok. Çünkü bir yapı düşünün, o yapının üstündeki insan 5 bin TL para alıyorsa mesela Ekrem Dumanlı 20 bin dolar maaş alıyor zannedersiniz. Gitseniz 6-7 bin lira maaş alıyordur. Mesela onun fonu vardır. Biz kendi aramızda fanfinifinfon derdik. Adamın gazetede kasasında mesela 20 bin dolar para durur ve ihtiyacın kadar kullan denir. 90’lara kadar çok samimi, fedakarlık yaparak veren adam gördüm. Muhasebe ve kayıt olarak çok ciddi bir kayıt 2000’den sonda oluşturmaya başlamışlar” dedi.

Cemaatin pragmatist ve omurgasız bir yapı olduğunu vurgulayan Polat, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Cemaat tarafından kullanılmak herkese nasip olmuştur. Bu son 5 senelik eylemlerinin tamamı bilinçli ve eylemli bir şekilde yapılmıştır. Yargı içerisinde haftalık görüşmelerinde MİT tırları meselesini çok detaylı anlatıyorlar. Ben MİT tırları meselesini 2012 yılında eniştemden sabaha kadar dinledim. Eniştem, ‘Tayyip Bey kaçacak, başını koyacak yer bulamayacak’ gibi şeyler söyledi.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.