GÜNDEM - 01 Temmuz 2013 Pazartesi 09:53

Adnan Kahveci'nin ölümüyle ilgili şok ifade

A
A
A
Adnan Kahveci'nin ölümüyle ilgili şok ifade

Mersinli iş adamı Ahmet Mümtaz İdil, Arazi mafyası Adnan Kahveci'yi, 'Haddini bil yok ederiz' diye tehdit ediyordu.

Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili Ankara TMK. 10. maddesiyle Yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekilliğince yürütülen soruşturmada, 1993 yılında şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybeden eski bakan Adnan Kahveci ile ilgili şok bir ifade ortaya çıktı. Mersin'in Silifke ilçesinde bir otel işletmecisi olan Ahmet Mümtaz İdil isimli iş adamının 11 Mart 2013'teki ifadesinde, Kahveci'nin ölümünden önce tehdit aldığını ve öldürüldüğünü söyledi.

Türkiye gazetesinden Arzu Yıldız'ın haberine göre; 1981 yılında Silifke'de otel arsası aldığını kaydeden İdil, otelin inşasını belediye tarafından belirlenen haritaya uygun olarak yaptığını belirtti. 1986 yılında ise, arsanın parselinde kaymalar olduğunu, bunun üzerine sınır ihlali davası açtığını belirten İdil, 8 sayfalık ifadesinde şunları anlattı: “Dava dosyasında haritanın mühürsüz, tasdiksiz, genel müdür onaysız olduğunu gördüm. Bunun üzerine Mimarlar Odası'na gittim. Oda, haritanın sahte olduğunu söyledi. Bu durum gazetelerde haber olarak da yayınlandı. Olay basına yansıyınca Silifke'ye Tapu Kadastro Müdürlüğü'nün görevlendirdiği müfettiş Hüseyin Kavlak geldi. Bana 'bu haritanın neresi sahte?' diye sordu. Ben de paftanın üzerinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nün mühür ve onayının olmadığını söyledim. Bunun üzerine müfettiş, Silifke Kadastro Müdürü'nü yanımda odaya çağırdı. Bu haritanın üzerinde genel müdürlüğün onayının neden olmadığını sordu. Müdür, Anamur ilçesinden Erdemli ilçesine kadar olan bölgeyi kapsayan 36 haritayı müfettişe sundu; 'bunların hiçbirinde mühür ve tasdik yok' dedi. Bunu gören müfettiş şaşırdı, 'olay boyumu aşıyor' diyerek bırakıp gitti. O dönem muhalefette olan Süleyman Demirel, konuşmalarında bu yolsuzluklarla ilgili, 'Yapılan koskatostur. Tapuları deldiniz. İktidara geldiğimiz de hesabını soracağız' diyordu. Mesut Yılmaz da başka bir seçim meydanında ona cevap vererek 'Bunun hesabını sormazsan namertsin' diyordu. Ertuğrul Özkök'ün köşesinde 'Ne biliyorsan açıkla' demesiyle, Demirel, 'Şimdi açıklarsam delilleri yok ederler. İktidara geldiğimiz de hesabını soracağız' şeklinde konuşmuştu. Ben o dönem bu yolsuzlukları bakan olan Adnan Kahveci'ye anlattım. Kahveci soruşturma başlattı. Yolsuzlukları ortaya çıkarttı. Kendisi o günlerde sık sık Çankaya'ya çıkarak ne yapacaklarını konuşuyordu. Önce yapılan inşaatları durdurdular. Sonra da ya tapular iptal edilecek ya da arsaların bedelleri alınacaktı. O dönemde Adnan Kahveci, 'Boyundan büyük işlerle uğraşıyorsun. Haddini bil, yok ederiz' diye tehdit ediliyordu. Bunlar gazetelere de yansıdı. Adnan Kahveci, 'Ben Türkiye'nin en büyük toprak ağası, arazi mafyasıyla uğraşıyorum. Doğru bildiğim yoldan kimse ayıramaz' diye karşılık vermişti. Yakın zaman sonra trafik kazası süsü verilerek öldürüldü. Adnan Kahveci, trafik kazasında öldüğünde, aracında bu yolsuzluklara ilişkin bir dosya bulunmaktaydı. Ben o dönemde ölmeden önce Kahveci ile Meclis koridorunda görüştüm. Bu yolsuzluk konusunu sorduğumda, söz konusu tapuların hile ile oluşturulduğunu; bozulacağını söylemişti. İstanbul'dan döndükten sonra bunları savcılığa vereceğini belirtmişti.”

“HADDİNİ BİL YOK EDERİZ”
İş adamı Ahmet Mümtaz İdil, Adnan Kahveci'nin yolsuzluk belgelerini topladığını ve bunları savcılığa teslim edeceğini söyledi. İdil, “Merhum Adnan Kahveci, haddini bil, yok ederiz” şeklinde ölüm tehditleri alıyordu” dedi.

Özal'ın prensiydi, geleceğin lideri olarak gösteriliyordu
20 Şubat 1949 yılında Trabzon'da dünyaya gelen Adnan Kahveci, İstanbul Kabataş Lisesi'nin birincilikle bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi'ne girdi. Eğitimine ABD'de Indiana'daki Purdue Üniversitesi'nde devam etti ve buradan elektrik mühendisi olarak mezun oldu. Missouri Üniversitesi'nde doktora yaptı. Bu üniversitede bir süre akademik çalışmalarına devam ettikten sonra Türkiye'ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı. İçişleri Bakanlığı bünyesindeki teknik danışmanlık göreviyle beraber siyasi hayata adım attı.

12 Eylül döneminde Turgut Özal'a danışmanlık yaptı. 1983 yılında ANAP'ın kurucuları arasında yer aldı. 1987 yılında İstanbul'dan milletvekili seçildi. Önce Devlet ardından Maliye Bakanı oldu. Kamuoyunda dürüstlüğü ile tanınan ve çok sevilen Adnan Kahveci, geleceğin başbakanı olarak gösteriliyordu.

“Turgut Özal'ı öldürüp yerine Demirel'i Çankaya'ya çıkardılar
İş adamı Ahmet Mümtaz İdil, ifadesinde Turgut Özal'ın ölümünü de yolsuzluklara bağladı. İdil, “Turgut Özal'ın da Adnan Kahveci'nin uğraştığı dosya yüzünden öldürülmüş olabileceğini düşünüyorum. Demirel, başbakan olduktan sonra Turgut Özal kendisine 'Elimde koskatas dosyaları var diyordun. Ne oldu, hadi hesap sor' demişti. Bunun televizyonlarda yayınlandığını biliyorum. Bu konuşmalardan tedirgin olan derin güçler, yolsuzluk hesabınının kendilerine doğru uzanacağını bildiği için planlı bir şekilde Özal'ı öldürmüştür. Aynı güçler, Demirel'in de Çankaya'ya çıkması sağladı. Koskatas dosyası açılmadan kapandı” iddialarında bulundu.

'Süper Vali' de şüpheli bir kazada ölmüştü
Sıra dışı fikirleri, enerjisi, görev yaptığı bölgelerde halka olan yakınlığı dolayısıyla “Süper Vali” olarak anılan Recep Yazıcıoğlu da 10 yıl önce bir trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Yazıcıoğlu, 2 Eylül 2003'te Eskişehir-Ankara yolu üzerindeki Temelli Belediyesi yakınlarında geçirdiği trafik kazanın ardından 8 Eylül 2003 tarihinde vefat etmişti. Yazıcıoğlu'nun Denizli'deki zengin uranyum madeni çalışmaları sırasında öldürülen mühendislerin faillerinin dosyaları ile birlikte bakanlığa gittiği iddia edilmişti.

Ahmet Özal'dan çarpıcı sözler: Ailemize operasyon hâlâ sürüyor
Turgut Özal'ın şüpheli ölümüyle ilgili açılan davanın ilk duruşması eylül ayında yapılacak. Gelişmeleri değerlendiren Ahmet Özal, babasının ölümünden sonra bile ailesi üzerindeki operasyonun devam ettiğini dile getirdi. Sadece babasının değil, Mumcu, Kahveci, Eşref Bitlis Paşa'yı ortadan kaldıranların aynı el olduğunu iddia eden Özal, “Babamın öldürülmesinin en büyük sebebi, Kürt meselesini çözmek istemesiydi. AB süreci de bu kadar uzamazdı. Orta Asya'da da Türk birliği sağlanacaktı. Aile olarak siyasetten uzak durmamızı sağladılar” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ Başkanı Arslan: "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla uluslararası alanda gerçekleştirilen ’HAK-İŞ 14’üncü Uluslararası Kısa Film Yarışması’ ödülleri sahiplerini buluyor. Ankara’da bir otelde düzenlenen yarışmanın ödül töreninde, ulusal ve uluslararası kategoride 4 dalda toplam 8 ödül ve ’Sendikacı Gözünden’ kategorilerinde ödüller verildi. Törene, HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, yarışmacılar, aileleri ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, gün özelinde hazırlanan tanıtım filminin seyredilmesiyle devam etti. Şiir ve balaban dinletisinin ardından açılış konuşmalarına geçildi. "Biz bütün kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz" Sanat ve kültürün sinemayla, dizilerle sınırlı olmadığını belirten Arslan, "Biz bütün bu kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz. 50’nci yılımız etkinliğinden bir tanesi Türkiye’nin gerçekten hepimizin tanıdığı, gurur duyduğu büyük sanatçılarımızın birer tane eserini Ankara’da Resim Heykel Müzesi’nde sergiledik ve o eserlerin satışını ressamlarımız Filistinlilere bağış olarak gerçekleştirdi. Resim yarışmalarımızdan başlayarak ebru sanatını tekrar ihya etmek, özellikle meddah diplemeleriyle ilgili unutulmuş sanatlarımızı yeniden toplumla buluşturma çabalarımız daha birçok çalışmalarımızla beraber HAK-İŞ, kültür ve sanat alanında da yeni damarları açmaya devam edecek. Sizlerden desteğimiz bizi bu konuda daha çok teşvik etmeniz, bu konudaki çalışmalarımıza destek olmanız ve bu işin sendikacılığımızın o temel kurallarından bir tanesi olduğunu da sizin de inanmanızı, bize de inandırmanızı istiyoruz. Özellikle Emek Hareketi’nin bir temsilcisi olarak sinema ve dizi sanatçılarının özellikle mevzuat açısından, örgütlenme açısından, sendikalaşma açısından da kendilerine her türlü desteği katkıyı vereceğimizi buradan ilan etmek istiyoruz" diye konuştu. "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Dizi konusunda Türkiye’nin, dünyanın pek çok ülkesine ihracat yaptığını dile getiren Arslan, "Dizide görev alan emekçilerin, oyuncuların ve bu konuda gerçekten alın teri akıtan insanların haklarının aynı ölçüde korunmadığını görüyoruz. Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor. Bir başka sorun toplumumuzu ne yazık ki bu uzun dizi saatleri başka bir noktaya taşıyor. Bunun tedbirlerin alınması gerekiyor" şeklinde konuştu. Arslan, konuşmasında Mevlana’nın pergel metaforuna atıf yaparak sendikal anlayışlarını anlattı. Pergelin sabit ayağı gibi değerlerine, inancına ve medeniyetine bağlı durduklarını, diğer ayağıyla ise tüm dünyaya açık, evrensel bir sendikal perspektif benimsediklerini ifade etti. HAK-İŞ’in hem milli duruşu hem de evrensel sendikal ilkeleri birlikte taşıyan bir hareket olduğunu vurgulayan Arslan, kuruluş felsefelerinden ve emek mücadelesine kattıkları ilkelerden vazgeçmeden yollarına devam edeceklerini kaydetti. Ödül alacak sanatçıların yanı sıra televizyon dizilerindeki oyunculuklarıyla tanınan, dizi ve sinema filmleri oyuncuları Arzu Balkan, Hakan Boyav, Koray Karaca, Zeynep Aytem, Fatih Küçük, Dursun Ali Erzincanlı ve Melahat Abbasova katılacak. Sanatçılara "Emeğe Saygı" plaketi takdim edilecek.