ASAYİŞ - 20 Kasım 2017 Pazartesi 18:37

Alperen Sakin davasına devam edildi

A
A
A
Alperen Sakin davasına devam edildi

İzmir'in Çiğli ilçesinde 3 yaşındaki Alperen Sakin’in serviste unutularak ölmesinin ardından sanıkların yargılanmasına devam edildi. Öğleden sonra devam edilen ikinci oturumda tanıklar dinlendi.

İzmir'in Çiğli ilçesinde yaşanan olayda 3 yaşındaki Alperen Sakin, servis içerisinde saatlerce unutulmuş ve can vermişti. Olayın ardından açılan davada sanıklar, Karşıyaka 2. Ceza Mahkemesi'nde ikinci kez hakim karşısına çıktı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Tamer İ., Yurdagül İ. ile tutuksuz sanıklar Arzu G., Dilara K. Bekir G., sanık avukatları, Alperen Sakin'in babası Serkan, annesi Buket Sakin, ailenin avukatı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Müjgan Bilgen Özen, İzmir Baro Başkanlığı Çocuk Hakları Merkezi katıldı. Sakin ailesine 20 avukat vekillik yaptı.

Çocuğunu izleyeceği zaman bekletiyorlarmış
Öğleden önce yapılan oturumda tutuksuz sanık Bekir G. ve 2 tanık dinlendi. Aradan sonra tanıkların dinlenmesine devam edildi. Tanık olarak dinlenen kreşteki öğrencilerin velilerinden Berat Hayta, "Olayı görmedim. Ben şüpheci bir baba olduğum için okula gidip 2-3 defa gözetlemek istedi. İçeriye girdiğim de Yurdagül İ. Bana, ‘Çok az bekleteceğim, bayan öğretmenler var. Oturuşları uygun olmayabilir. Daha sonra kamerayı izleteceğim’ dedi. Yukarıya telefon açıp bilgi verdi. Sonra kameralardan izlemem için müsaade verdiler. Bize karşı hep güler yüzlüydüler. Oğlum bir gün eve geldiğinde Arzu öğretmen bana vurdu’ dedi. Bende ‘Eşime okula telefon aç, öğren’ dedim. Eşim görüştüğünde Yurdagül İ. ‘Severken ağzının üstüne vurarak sevdiklerini’ söylemiş. Daha önceden böyle bir sıkıntı oluşmadığı için bu durum kafama takıldı. Oğlumun beni dövüyorlar söylemlerini dikkatle yaklaşmaya çalıştım. Genel olarak Yurdagül hanım çocuklar arasında sert şakalaşmaların olduğunu söylerdi. Oğlumun yaşı tutmuyordu, 30 aylıktı. Bunu birebir Yurdagül İ. ile görüştük. Yurdagül İ. Bana, ‘Sorun olmayacağını, idare edebileceklerini’ söyledi’’ dedi.

Çocuklara ceza veriyorlardı iddiası
Müşteki avukatının sorusu zerine tanık Berat Hayta, "Çocuğumun kreşten geldiğinde bacaklarında ve kollarında morluklar vardı. Bana çocuğum, ‘dövdüler’ şeklinde söylüyordu. Ama öğretmenler, ‘Çocukların hayal dünyaları geniş, bunu kurgulayabilirler’ diye söylüyorlardı. Kreş de sınıf değişikliği yaptığında fark ettiğim zaman ellerini alt çenesine tutarak yada cenin pozisyonu alarak kafasını kapatırdı. Bunun üzerine talebimiz üzerine tekrar eski sınıfına aldılar. Eşime okuldan ismini hatırlamadığım bir öğretmen whatsapp üzerinde bir fotoğraf gönderdiler. Fotoğrafta top havuzu içerisinde uyuyakaldığını gösterir fotoğraf vardı. Bunun normal olduğunu düşündük. Daha sonrasında Alperen’in olayından sonra benim oğlumun top havuzunda ceza aldığını ve top havuzuna kapatıldığını duydum. En çok ceza alanların başında oğlumun olduğunu gösteriyorlar’’ dedi.

Öğretmen eksikliğinden çocuklarını olaydan bir ay önce almış
Tanık Müşerref Bıyık, ‘’Olayı görmedim. İkizlerim 2 buçuk yıl olayın olduğu kreşe gittiler. Olaydan yaklaşık bir ay önce aldım. Öğretmen açığını duyunca çocuklarımı aldım. Yeşim öğretmenden çok memnundum. Daha sonra çocuklarım Nurcan öğretmene geçti. Çocuklar altlarını kaçırıyordu, çocuklara ‘sidikli’ diyordu. Çocuklarda abana söylüyorlardı. Bunun gibi davranışlardan rahatsız oldum’’ dedi.

"Alperen öldü, bu olayı öğretmenler duymasın kızar"
Bir diğer tanık Kadriye Toprak ise olayı görmediğini belirterek, "Olay olduktan sonra, oğluma okula gitmeyeceğini söylediğimde oğlumun sevinç yaşadığını gördüm. Neden sevindiğini sorduğumda, ‘Bana kızıyorlardı. Kafama vuruyorlardı.’ Dedi. Kim vuruyor diye sorduğum da ‘Nurcan öğretmen vuruyordu’ dedi. Israrla sorduğumda ‘Anne sopa da vardı, Nurcan öğretmen vuruyordu’ dedi. Çocuğumun sınıfı değiştiğini de bilmiyordum. Çocuğumun ara ara morlukları oluyordu. Düşmüştür diye düşünüyordum Bu olay çıktıktan sonra okula gitmeyeceksin deyince, oğlum olayları anlattı’ dedi. Bir diğer tanık Buket Küçük, ‘Olayı görmedim ama oğlum anlattı. Olay günü oğlumu okuldan aldım. Eve getirmeden önce oğlum heyecanlı bir şekilde ‘Anne bugün okulda çok kötü bir şey oldu. Alperen öldü. Ancak bu olayı öğretmenler duymasın bana kızarlar’ dedi. Okuldaki diğer çocukların annelerinden duyduğuma göre çocuklara ceza veriliyormuş. Benim çocuğum da çok konuştuğu için depo gibi bir alanda sokmuşlar. Oğluma bu olayları neden anlatmadın diye oğluma sorunca, ‘Çok korktum. ‘Anneniz babanız çalışıyor, yine buraya geleceksiniz’ diye söylediler’ dedi bana. Okula gitmeyeceği için çok sevindi’’ dedi.

Alperen serviste süt için elini uzatmış
Tanık olarak dinlenen veli Yelda Bayındır, "Çocuğumun kollarında morluklar vardı, Benim çocuğum içine kapanıktı bu nedenle Yurdagül hanıma sordum, o da bana 'O yaştaki çocuk grubunun kendilerini savunma şekillerinin olduğunu, kendisinin müdahale edemeyeceğini' söyledi. Servis aracına öğrencilere emniyet kemeri takılmıyordu. Servis ablasını da uyardım. Kendimde servis aracına binmiştim, çocuklar oturmuyorlardı. Yeğenim de aynı okuldaydı. Aynı şekilde kolunda morluklar vardı. Kardeşim Erkan Bayındır okula girdiğinde, öğretmen, yeğenimin altını açarken hırpalayarak şiddetli bir şekilde ittirdiğini görmüş. Daha sonra kardeşim beni aradı, 'Abla sen Yurdagül hanımla görüşür müsün, ben ararsam çok ağır konuşurum' dedi. Durumu anlattığım da Yurdagül hanım , 'Büyük bir ihtimal bunu yapan stajyerlerden biridir. Zaten stajyerlerin bir kısmının işine son verdim. Öğretmenlerin böyle bir şey yapacağını sanmıyorum' dedi" dedi. Bir diğer tanık veli Meral Kümen ise, ''Kızımı servise verdim 07.50'de. Kımız servise binerken süt istedi. Bende servis ablası Dilara K.'ya serviste kaç kişi var diye sordum. O da 10 kişi deyince bende marketten 10 tane paket süt aldım. Birini kızıma verdim. Geri kalanı poşette Dilara'ya verdim, diğer çocuklara vermesi için. Bu sırada Alperen elini poşete attığını gördüm süt almak için. Dilara'ya 'Kıyamam süt istiyor, okula gitmeden ver' dedim. Dilara da bana 'Tamam' dedi" dedi.

"Telaşlandılar"
Okulda aşçı olarak çalışan Tülay Duva, "Olay tarihinden 4 ay önce çalışmaya başladım. Olay günü de herhalde serviste unutulmuş. Telaşlandılar. bağırdılar. Hemen arabaya doğru koştular. Nurcan öğretmen servisten aldı ve okula getirdi. Çocuklar çıkmasın diye yanlarına gittim, kapıları kapattım. Alperen'in okulda olduğunu ilk önce kim fark etti bilmiyorum. Ancak bir telaşlanma gördüm. Mutfakta bana sordular Alperen'i gördün mü diye. Alperen'i hastaneye Yurdagül hanımla Nurcan öğretmen özel araçla götürdü. Alperen olay günü servis aracından getirildiğinde ben yüzüne su serpmedim, serpeni de görmedim" diye konuştu.
Mahkeme, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verip, kalan tanıkların dinlenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

Olayın geçmişi
Geçtiğimiz 15 Ağustos günü Çiğli ilçesindeki bir anaokulunda yaşanan olayda, 3 yaşındaki Alperen Sakin servis içerisinde unutulmuş ve saatlerce araç içerisinde kalarak hayatını kaybetti. Servis şoförü Tamer İ., kreş sahibi ve aynı zamanda servis şoförünün eşi Yurdagül İ. tutuklandı. Yaşanan olay sonrasında savcı Şükran Dedeağaoğlu’nun sanıklar hakkında hazırladığı iddianame Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kabul edilirken, sanıklar hakkında dava açtı.

Atakan Şen - Ali Gözeten


 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.