SPOR - 11 Ekim 2022 Salı 12:01

Ampute Futbol Milli Takımı oyuncuları, duygularını İHA’ya anlattı

A
A
A
Ampute Futbol Milli Takımı oyuncuları, duygularını İHA’ya anlattı

Ampute Dünya Kupası’nda şampiyonluğa ulaşan Ampute Futbol Milli Takımı’nın başarılı sporcuları, elde edilen bu başarıdan dolayı çok mutlu olduklarını ifade ettiler. Ay-yıldızlı oyuncular, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da kendilerine verdiği destekten dolayı teşekkür ettiler.

İstanbul’da düzenlenen 2022 Ampute Futbol Dünya Kupası’nda Ampute Futbol Milli Takımı, finalde Angola’yı 4-1 yenerek şampiyonluğa ulaştı. Kupayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden alan milli sporcular, duygularını İhlas Haber Ajansı’na (İHA) anlattı. Ay-yıldızlı futbolculardan Muhittin Kurt, Ömer Güleryüz, Rahmi Özcan, Muhammet Yeğen, Serkan Dereli, Erdi Aslan, Fuat Taştan, İsmail Korkmaz, Kemal Güleş ve kaleci Antrenörü Erhan Kuşkapan açıklamalarında zirvede kalıcı olmak istediklerini vurguladı.

Muhittin Kurt: “Gerçekten dün duygusal anlar yaşadık. Güzel bir maç oldu ve galip geldik. Kupanın da sahibi olduk. Ama bunun öncesinde duygusal anlar yaşadık gerçekten. 8 tane kamp yaptık, yaklaşık 125 antrenman yaptık. Duygusal ve fiziksel olarak çok yorulduk, sonunda nasip oldu ve kupayı aldık. Bunun için çok mutluyuz. Değdi mi? Evet değdi. Türk halkına da çok teşekkür ederiz geçen maçta bizi yalnız bırakmadıkları için. Biz de onlara kupayı armağan ediyoruz. Devletimizin en büyüğü bize bu kupayı vermeyi layık gördüğü için çok teşekkür ederiz.”

Ömer Güleryüz: “Gerçekten çok farklı duygular yaşıyoruz. Müzemizde tek eksik olan kupaydı. Kendi evimizde, Türkiye’de düzenleniyordu. Bazı maçlarda gel gitler yaşandı ama güzel maçlar da oynadık. Grup aşamasından çıktıktan sonra ön eleme, çeyrek final, yarı final ve finalde hepsinde gollerimi attım, Allah’a şükürler olsun. Turnuvanın gol kralı ve en değerli oyuncusu seçildim. Bu da beni ayrıca mutlu etti ve gurur verdi. Önemli olan kupayı kazanmaktı, herkesin ayağına ve emeğine sağlık. Cumhurbaşkanımızın maça gelmesini bekliyorduk ama aşağı gelip kupayı takdim etmesi bizi ayrıca motive etti, ayrıca destek veriyor bize. Turnuvanın Türkiye’de düzenlenmesinin en büyük sebeplerinden birisi; Cumhurbaşkanımız çok istedi burada oynamamızı. Ona da çok teşekkür ediyoruz. Motivasyonumuz ve çalışmalarımız her zaman en üst seviyede. Ben geçen sene de Avrupa şampiyonasında en değerli oyuncu ve gol kralı seçilmiştim. Bu sene de dünya şampiyonasında en değerli oyuncu ve gol kralı seçildim. Şu an eksiğim kalmadı, Şampiyonlar Ligi’nde de en değerli oyuncu ve gol kralı seçildim. Önemli olan kupaları kazanmak ama yanında gelen bireysel ödüller de beni çok mutlu ediyor. Zirveye çıktık, zirvede de kalıcı olmak istiyoruz.”

Rahmi Özcan: “Biz bunun için çok emek verdik. Ampute futbol ülkemize, diğer ülkelere nazaran çok geç gelmiş bir branş. 20 yıldır biz bu günü bekliyoruz. Çünkü ülkemizde manevi olarak ağırlığının ne kadar yüksek olduğunu biliyoruz. Dünyada söz sahibi olmak istiyorsanız, başarılı olmak zorundasınız. Dolayısıyla biz önce Dünya Ampute Futbol Avrupa Şampiyonası’na ve dünya kupasına ev sahipliğini yaptık. Bütün organizasyonları, başarılı olarak gerçekleştirdik. Organizasyonda turnuvaya damga vurup kupaya sahip olduk. 2022 Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yaparken, 2018’de Angola’ya kaybettiğimiz finalin rövanşıydı. Rövanşta emanet bıraktığımız kupayı geri aldık, ülkemize armağan olsun. Bizi yalnız bırakmayan Türk taraftarına teşekkür ederiz. Biz şuna inanıyoruz; Türk milleti dünyanın neresinde olursa olsun Ay-yıldızlı formayı gördüğü an branşın ne olduğunun bir önemi olmadan milli takımımızı desteklemeye geliyor. Bunun en güzel örneği biziz. Dünyada en fazla bin seyirciye oynamış futbol milli takımı var. Biz Arjantin’de bin kişiye oynadık ama Vodafone Park’ta 41 bin kişiye, finalde 30 bin kişiye oynadık. Tekrar bir rekor daha kırdık. Dünya şampiyonası, hem Avrupa şampiyonası seyirci rekoru bizde. Bu gururu yaşatan Türk halkına, bizden çok onların emeği var. Hepsine armağan olsun.”

Muhammet Yeğen: “Çok şükür, bu sevince ülkemizi ortak ettiğimiz için. Bu kupayı hep birlikte kaldırdığımız için. Bunun mutluluğunu fazla fazla yaşıyoruz, içimizde hissediyoruz. Gelen mesajlarla görüyoruz. Siz değerli basın mensuplarının bizim yanımızda olmasıyla görüyoruz. Halkımıza, sizlere çok teşekkür ediyorum öncelikle. Yıllardır hayalimiz olan bir şey. Bizden önceki bu bayrağımızı temsil eden abilerimizin hayalini sonunda gerçekleştirdik. Bunu gerçekleştirmek bizlere nasip oldu. Bu duyguların bu hissiyatların gerçekten tarifi yok. O kadar çok mutluyuz ki o kadar çok huzurluyuz ki ne yaparsan yap hiç üzülmeyecekmişsin gibi, hiç bitmeyecekmiş gibi. Bu da bize ayrı mutluluk, gurur veriyor. Buradan da Cumhurbaşkanımıza sizlerin nezdinde teşekkür ederiz. Devlet büyüklerimiz bizi hiçbir zaman yalnız bırakmıyor, her zaman arkamızda. Özellikle kendi formasını giydiğim Şahinbey Belediyesi Spor Kulübü Başkanı Mehmet Akmazoğlu da bizleri takım oyuncusu yetiştirip, milli takıma göndermelerinden dolayı onlara da çok teşekkür ediyorum. Bu konuda bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Stada gelen bütün seyircilerimize de çok teşekkür ediyoruz. Onların desteğiyle biz yediğimiz golden sonra kendimizi toparladık, kendi futbolumuzu oynamaya başladık. Seyircimizin arkamızda olduğunda deviremeyeceğimiz takım yoktur.”

Serkan Dereli: “Gerçekten kupayı aldığımız için çok mutluyuz. Tüm Türkiye de eminim çok mutludur. Kupadan öncesine gelirsek, çok çok çalıştık. 7-8 ay boyunca kamp yaptık. Herkes ailesinden, çocuklarından feragat etti. Herkes burada toplandı. Günde 4 saat süren antrenmanlarımız oldu. Genellikle günde çift antrenman yaptık. Çok yorulduk, gerçekten çok çalıştık, çok çaba harcadık. Ama neticesinde başarıya ulaştık. Finalde karşılaştığımız rakip Angola’ydı. 2018 Dünya Kupası’nda da finalde aynı rakiple karşılaştık. Penaltılar sonucunda elenmiştik rakibe. Bu sefer uzatmalara götürmedik, maçın içinde çözdük ve maçı hak etmeyi bildik. Tüm arkadaşlarım çok iyi oynadı. Kupayı Türkiye’ye kazandırdık, bunun için çok mutluyuz. Angola’dan rövanşı almış olduk, hem de kupayı Türkiye’ye armağan etmiş olduk. Dediğim gibi bu kupa tüm Türkiye’ye armağan olsun ve bizi destekleyen, televizyon başında, stada gelip gelemeyen bütün herkese teşekkür ediyoruz. Kupayı da bize Cumhurbaşkanımız verdi. Gerçekten bizi çok destekliyor. Kendisine çok büyük teşekkür ediyoruz. Tribünden maçı izleyip sonrasında sahaya indi. 3 yıl aradan sonra ilk defa kupa törenine katıldı. Bizimle kupayı kaldırdı. Emekleri çok fazla, çok mutluyuz çok teşekkür ediyoruz Cumhurbaşkanımıza.”

Erdi Aslan: “Öncelikle dünya şampiyonu olduğumuz için çok mutluyuz. Bu güzel ülkemize, bu kupayı armağan ettiğimiz için çok gururlu ve mutluyuz. Hocam sağ olsun güzel şeyler söyledi, bizde bunu sahada kanıtladık. En az gol yiyen takım olduk. Bunu başardık ama bunun arkasında çok büyük emek var. Çok çalıştık, aylardan beri çalışıyoruz. Yıllardan beri hayalini kuruyoruz. Çok şükür ki b kupayı kazandık. Türk halkının desteğini hissetmek gerçekten çok güzel bir duygu. Sadece desteklemekle yetmiyorlar, oyunun çok içindeler. Rakip atak yaparken ıslıklıyorlar, biz atak yaparken destekliyorlar. Ampute futbolu Türk halkı artık çok iyi biliyor ve çok destekliyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor.”

Fuat Taştan: “2018’de de bu kupanın finalisti olarak mücadele etmiştik. Angola yine finalde rakibimizdi, penaltılarda kaybetmiştik. Bunun rövanşını almış olmak en büyük keyfim kısmı o. Çünkü orada; Meksika’da yapılmıştı şampiyona ve oradaki bütün ülkeler Angola’yı desteklemişlerdi. Ciddi anlamda kendimizi yalnız hissetmiştik. Ama Türkiye’de düzenlenmesi ve Türk halkının da hem saha, hem de ekranları başında gerçekten bizi desteklemeleri maç esnasında, maçtan önce ve sonra bunu gerçekten hissettik. Sahaya çıkarken ciddi bir mücadele gösteriyoruz. Çünkü efor gerektiren bir spor. Sonunda güzel bir şampiyonluk, kupanın burada kalması çok büyük bir mutluluk verici bir olay. Gerçekten ciddi bir çalışma ve kamp temposu geçirdik. Yaklaşık olarak 4 aya yakın kamp sürecinde kaldık. Ailemizden, bütün sevdiklerimizden yani sosyal hayatımızın tamamından feragat ettik. Mevzu bayrak olunca herşey feda olsun. Bunun karşılığını aldığımız için gerçekten mutluyuz.”

İsmail Korkmaz: “Biz milli takım kamplarında her zaman birbirimize kenetlenip, söz verdik. Özellikle Angola takımı çok iyi bir takım olduğunu biliyorduk. Her zaman kamplarımızda bu düşünceyle ders niteliğinde çalıştık. Rakiplerimize duygusallık yapmayacağımıza söz verdik. Çünkü Türk Milleti her zaman zaferi hak ediyor ve Angola takımından alınacak bir rövanşımız vardı. İnanarak çıktık sahaya, rövanşı da aldık. Tüm Türkiye’ye armağan olsun. Başta şehit aileleri olmak üzere, tüm gazi abilerimiz ve Tüm Türkiye’ye armağan olsun.”

Kemal Güleş: “Öncelikle aldığımız kupayı tüm Türk halkına armağan ediyoruz. Sonuç olarak dünya kupası, müzemizde tek eksik olan kupaydı. Allah’ın izniyle o kupamızı da aldık. 2017’de Avrupa şampiyonası İstanbul’da düzenlenmişti. Final maçını Vodafone Park’ta oynamıştık. O şampiyona Türkiye’de düzenlendiyse kupanın da Türkiye’de kalmasını istedik. Çok çalıştık, çok arzuladık. Herkesten daha çok istedik, 2017 yılında ve kupayı kazandık. Dünya kupası yine Türkiye’de düzenlendi. Türkiye’ye geldiyse o kupa Türkiye’de kalsın. Futbolda zaten son yıllarda büyük bir başarımız olmadı. Bu yüzden biz de aldığımız bu kupayı Türk milletine armağan ediyoruz. Çok mutluyuz, çok heyecanlıyız. Genç ve dinamik bir takımımız var. Allah’ın izniyle 2026 yılında dünya kupasının büyük favorisi biziz.”

Kaleci Antrenörü Erhan Kuşkapan: “Şampiyon olduğumuz için çok mutluyuz. Bunun için çok çalıştık. Aylardır sabah akşam arkadaşlarımız emek verdi, alın teri akıttı. Yeri geldi kızdık, yeri geldi sevdik, yeri geldik çalıştık, yeri geldi dinlendirdik ama sonu mutlu bittiği içinde çok mutluyuz. Öncelikle bütün milletimize armağan olsun bu şampiyonluk. Genel anlamda turnuvanın en az gol yiyen takımı olarak da turnuvayı bitirdik. 7 maçta sadece 3 gol yedik. Bu da bizim için büyük bir artı. Zaten ben göreve başlarken Osman hocama dünyanın en iyi kalecileri bizim Ampute Milli Takımı kalecileri olur diye söz vermiştim. Ben normal futboldan geldiğim için Ampute futbola da normal futbol çalışma tekniklerini, çalışma stillerini getirmeye çalıştık. Getirdiğimize de inanıyorum, başardık. Kalecilerimiz iki ayağını da kullanıyor. Kaleci tekniklerinde kolunun olmadığı tarafa bile hamleler yapıyorlar. Dünyanın en iyi kalecilerinin Türk milli takımı kalecileri olduğunu düşünüyorum. Dünya şampiyonu olduğumuza göre bunu düşünmem normal herhalde. 8 aydır inanılmaz çalıştık, inanılmaz yıprandık. Eve bile gitmedik. 1 hafta tatil yapalım sonra kaldığımız yerden devam edeceğiz. Türk bayrağı hangi platformda yarışırsa yarışsın her zaman en zirvede olması lazım. Dünya şampiyonu olduğumuz için, bu takımın bir parçası olduğum için çok gururluyum. İnşallah bundan sonra da zirvedeyiz, zirvede rüzgar sert eser, burada kalıcı olmak için çabalayacağız.”
 

Ömer Karaoğlu - Onur Hamzaoğlu - Uygar Aydın
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak: Gençlik ve spor Bakanı Osman Aşkın Bak, "Gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız" dedi. Bak, 2024 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı ve milletvekillerinin sorularını cevapladı. Bak, gençlerle ilgili projelerden bahsederek, "Burada, özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber ortaklaşa yürüttüğümüz proje çerçevesinde geçtiğimiz dönemde 10 bin istihdam sağlayan projeler gerçekleştirdik. Burada yaklaşık 150 tane fabrikanın kurulmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla beraber sağlamış olduk. Yine, gençlerin, özellikle üniversitedeki gençlerimizin kendilerini ifade edebilmeleri için, hayalini kurdukları projelerini gerçekleştirmeleri için; sosyal, toplumsal değerlerini yükseltmeleri için "ÜNİDES" adını verdiğimiz proje çerçevesinde yani üniversitedeki öğrenci kulüplerini destekleme projesi çerçevesinde geçtiğimiz yıl sadece 360 milyon gibi bir rakamı öğrenci kulüplerine tahsis ettik ve bu gençlerimiz inanılmaz projeler ortaya çıkardı. Kimisi hasat zamanı çiftçilerle beraber oldu, kimisi çevre çalışmalarında oldu, kimisi köylere gidip okulları boyadılar, okulları yaptılar, kimileri teknoloji projesi yaptı. Dolayısıyla, gençlerimizin bu çerçevede aktif bir şekilde katılmasını sağlıyoruz. Yine, bu yıl da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla yaklaşık 1,2 milyar TL’lik bir yatırımı yine gençlerin istihdama katılması çerçevesinde gündeme alıyoruz ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığıyla 50 tane fabrikanın kurulumu ve bu çerçevede de iş istihdamının artırılması noktasında çalışma yürütüyoruz" dedi. Bak, bağımlılıkla ilgili olarak bilgi vererek, "Bizim bağımlılıkla ilgili süreç içerisinde 12 bakanlıktan oluşan Bağımlılıkla Mücadele Kurulu üyesi olarak Gençlik ve Spor Bakanlığı görev yapıyor. Bizim bütçemizde teknik olarak 59 milyon gözüküyor ama bizim Bakanlığımızın -biraz evvel de ifade ettiğim gibi- yaptığı çalışmaların büyük bir kısmı hem gençlik merkezlerinde verdiğimiz eğitimler hem yurtlarda verdiğimiz eğitimler, gençlerimize psikososyal destek olarak verdiğimiz eğitimler, bağımlılıkla mücadele için verdiğimiz eğitimler, formatör eğitimleri, Yeşilayla, sivil toplum kuruluşlarıyla beraber yaptığımız eğitimlerin her birinde bağımlılıkla mücadele ana eksenimiz. Dolayısıyla biz de farkındayız, gençlerimizi tehdit eden bu süreci yakından takip ediyoruz ve özellikle de bu yıl sadece bağımlılıkla mücadeleyle ilgili araştırma yapan üniversitelerdeki akademisyenlere ve sivil toplum kuruluşlarına ve STK’lere 200 milyon TL civarında bir proje desteği vereceğiz yani sahadayız. Yine örnek vereyim: Bağcılar’da, İstanbul’da, Edirne’de, işte, diğer ilçe ve illerde yapılan mücadelelerde muhtarlarımızla, amatör spor kulüplerimizle, kaymakamlıklarımız ve sivil toplum kuruluşlarımızla beraber çok ciddi şekilde mücadele ediyoruz. Tabii, sporun birleştirici gücüne inanıyoruz, sporun iyileştirici gücüne inanıyoruz çünkü biz de büyüdüğümüz yerde, spora gittiğimiz zaman çocuk enerjisini atıyor, enerjisini gideriyor. Düşünün, bir evde uyuşturucu kullanan bir çocuk var, bir de spor yapan çocuk var. Dolayısıyla, biz spora teşvik etmek yönünde çaba harcıyoruz" dedi.
Van Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları masaya yatırıldı Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) tarafından düzenlenen "Türkiye’de Barış Nasıl Tesis Edilir?" konulu söyleşi programı gerçekleştirildi. Van TSO ev sahipliğinde düzenlenen programda, çözüm sürecinin hukuk, demokrasi ve iş dünyasına yansımaları ele alındı. Programın moderatörlüğünü Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Suvat Parin yaptı. Söyleşide, Türkiye’de barışın toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları farklı perspektiflerden değerlendirildi. Söyleyişide bir konuşma yapan Van TSO Başkanı Necdet Takva, amacının süreci ekonomik bir perspektiften ele almak olduğunu belirtti. Başkan Takva, "Özellikle ‘Milli Birlik ve Dayanışma’, ‘Terörsüz Türkiye’ ya da ‘Barış süreci’ gibi farklı adlarla ifade edilen; bölgemizi yakından hatta doğrudan ilgilendiren bu meseleye, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşananlar ve bundan sonra nasıl bir yol izlenmesi gerektiği üzerinden ekonomik değerlendirmeler yapmaktır. Burada bulunma sebebim de budur. Bölgemiz, neredeyse tüm reel verilerde sürekli olarak son sıralarda yer almıştır. Ekonomi, sağlık ve eğitim başta olmak üzere birçok alanda bölgelerimiz, Türkiye’nin en geri kalmış bölgeleri olarak öne çıkmakta; mevcut parametreler ise gerçekten son derece olumsuz bir tablo ortaya koymaktadır. 2022 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yapılan araştırma çerçevesinde, Türkiye genelinde geri kalmış olarak tanımlanan 121 ilçenin 90’ının bölgemizde yer aldığı tespit edilmiştir. Van ilinde ise Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçeleri hariç olmak üzere 8 ilçe bu 90 ilçe arasında bulunmaktadır. Yani Türkiye genelindeki 121 geri kalmış ilçenin 90’ı bölgemizde yer almakta, Van’daki 8 ilçe ise bu listenin en alt sıralarında bulunmaktadır. 2024 yılında yapılan bir başka araştırmada ise Türkiye’nin en gelişmemiş 50 ilçesinin 49’unun bölge illerinde olduğu ortaya konmuştur" dedi. Bölgede işsizlik oranlarının Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde seyrettiğini vurgulayan Takva, "1963 yılından bugüne kadar 18 defa teşvik uygulaması gündeme gelmiş ve bu konuda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak ne istihdamda ne de eğitimde yer alan gençlerin oranına bakıldığında, hem kadınlarda hem de erkeklerde Türkiye ortalamasının iki katının üzerine çıkıldığı görülmektedir. TÜİK verilerine göre işsizlik oranı Van’da yüzde 16,7; Ağrı’da yüzde 13,1; Hakkari’de yüzde 18,3; Muş’ta ise yüzde 13,1 seviyesindedir. Odamız tarafından yapılan bir araştırmada ise Van’da genç işsizlik oranının yaklaşık yüzde 36 seviyesinde olduğu tespit edilmiştir" diye konuştu. Bölgemizde yapılan güvenlik harcamalarının Batı illerine yapılan güvenlik harcamalarının üç katından fazla olduğunun altını çizen Takva, "Uzmanlar tarafından TRT’de yapılan bir hesaplamaya göre, bu süreçte harcanan yaklaşık 2 trilyon dolarlık kaynakla 196 adet İstanbul Yeni Havalimanı ya da bin 176 adet Marmaray projesi yapılabilecek imkân bulunmaktadır" şeklinde konuştu. Van’ın yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’sinin mera alanı olmasına rağmen yayla yasakları nedeniyle hayvancılığın ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen Takva, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tarım ve hayvancılık açısından bakıldığında, Van ilinin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 64,7’si mera alanıdır. Türkiye’deki toplam mera varlığının yaklaşık yüzde 10’u bu il sınırları içerisindedir. Yaklaşık 21 bin kilometrekare yüzölçümüne sahip olan bir kentte yaşıyoruz ve bu alanın neredeyse yüzde 65’i mera niteliği taşımaktadır. Ancak yayla yasakları ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle hayvancılık bu anlamda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Mesele, tüm bu süreçleri sebep-sonuç ilişkisi içerisinde ele alan, samimi ve gerçekçi bir bakış açısıyla değerlendirmek ve buna uygun çözümler üretmektir." Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği program, konuşmaların ardından yapılan değerlendirmelerle sona erdi.
Bursa Bursaspor sahasında Aliağa FK ile golsüz berabere kaldı TFF 2. Lig Kırmızı Grup 17. hafta maçında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda konuk ettiği Aliağa FK ile 0-0 berabere kaldı. TFF 2. Lig Kırmızı Grup’un 17. haftasında Bursaspor, Atatürk Spor Kompleksi Matlı Stadyumu’nda Aliağa FK’yı konuk etti. İlk yarının kapanış niteliği taşıyan karşılaşmada iki ekip te yakaladığı fırsatları değerlendiremezken, mücadele golsüz eşitlikle sona erdi. Karşılaşmaya kontrollü başlayan iki takım, ilk yarıda zaman zaman etkili ataklar geliştirdi. Bursaspor, özellikle kanatlardan bulduğu pozisyonlarla gole yaklaşsa da kaleci Ahmet Pekgöz ve Aliağa savunması kritik anlarda gole izin vermedi. İlk 45 dakika 0-0 eşitlikle tamamlandı. İkinci yarıda tempo yükseldi İkinci yarıya oyuncu değişikliğiyle başlayan Bursaspor, oyunun kontrolünü ele almaya çalıştı. Yeşil-beyazlı ekip, İlhan Depe, Hamza Gür ve Musa Çağıran ile net gol pozisyonları yakaladı ancak bu fırsatları değerlendiremedi. Konuk ekip Aliağa FK da özellikle son bölümde etkili oldu. Ahmet İlhan Özek’in ortasında Harun Kavaklıdere’nin vuruşunda savunmaya çarpan top kornere giderken, mücadeledeki en net pozisyonlardan biri kaçtı. Karşılaşmanın sonuna eklenen 7 dakikalık uzatma bölümünde de skor değişmezken, mücadele 0-0 eşitlikle tamamlandı. Kadrolar Bursaspor: Anıl Atağ, Ertuğrul Ersoy, Hamza Gür, Muhammet Demir, Hakkı Türker, Alperen Babacan, Murat Akyüz, Barış Gök, Ertuğrul İdris Furat, Ali Kerim Yıldız, Ahmet Hakan Atış, Muhammet Zeki Dursun Aliağa FK: Ahmet Pekgöz, Oktay Kancı, Hasan Kılıç, Mertcan Akıkgöz, Ahmet İlhan Özek, Harun Kavaklıdere, Oğuzhan Yıldırım, Göktuğ Yılmaz, Necati Özdemir, Erhan Kartal, Yusuf Erdem Gümüş
Bursa Bursa, suyunu konuştu Bursa Kent Konseyi’nin ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ temasıyla düzenlenen 92. Olağan Genel Kurulu’nda, kentin geleceğini doğrudan etkileyen su kaynakları ve iklim değişikliği konuları tüm yönleriyle ele alındı. Bursa’da katılımcı demokrasinin yaygınlaşması adına önemli görevler üstlenen Bursa Kent Konseyi’nin 92. Olağan Genel Kurulu, ‘Bursa Suyunu Konuşuyor’ başlığıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Programa, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Bursa Kent Konseyi Genel Sekreteri Elvan Atay Özkan, BUSKİ Genel Müdürü Mehmet Ercihan Subaşıoğlu, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyeleri, meclislerin ve çalışma gruplarının temsilcileri ile çok sayıda gönüllü katıldı. Kent konseylerinin önemine vurgu Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, kent konseylerinin vatandaşlar ile resmi kurumlar arasında köprü vazifesi gördüğünü söyledi. Kent konseylerinin halkın sorunlarına duyarlılık gösterdiğini, takibini yaptığını ve sonuçlarını paylaştığını anlatan Başkan Mustafa Bozbey, halkın çıkarları doğrultusunda çalışmaların sürdürüldüğünü ifade etti. "Su kaynakları azaldı" Dünyanın ciddi bir iklim kriziyle karşı karşıya kaldığını belirten Başkan Mustafa Bozbey, tüm bunlara rağmen Bursa’da gerekli önlemlerin alınmadığını vurguladı. Suyun bir yaşam kaynağı olduğunu hatırlatan Başkan Mustafa Bozbey, "Geldiğimiz noktada çevremizi ve suyumuzu kirlettik. İklim krizinden dolayı da su kaynakları azaldı. Bu süreçte Bursa Ovası’nda suyu fazla tüketen işletmelere de izin verildi. Bu, geleceği iyi okumamanın sonuçlarıdır" dedi. "Bursa ovasında su seviyesi 250 metrenin altına indi" Su kesintileri yapmak zorunda kaldıkları dönemde bazı tepkiler aldıklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, "Ama bu sayede farkındalığı başardık. Şu anda Bursalılar suyu tasarruflu kullanıyor. Kesinti yapmadan önce 510 bin metreküp civarında kullanım vardı, kesintilerin ardından 430 binlere düştü. Kesintileri kaldırdık ve hala bu seviyelerde izliyor. Bizim halkı doğru bilgilerle bilgilendirme sorumluluğumuz var. Bursa artık su şehri değil. Bursa Ovası’nda su seviyesi 250 metrenin altına indi. Bilim insanları, Bursa Ovası’nın her sene 6 santim çöktüğünü açıkladı. Bunun sebepleri araştırılmalıdır. Aralık ayının 20’si oldu ve Uludağ’da hala doğru düzgün kar yok. Gerekli tedbirleri almaya devam etmeliyiz" diye konuştu. "Günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var" Çınarcık Barajı’ndaki arıtma tesisi için çalışmaların yoğun biçimde devam ettiğini dile getiren Başkan Mustafa Bozbey, "Göreve gelir gelmez çalışmaları başlattık. Bu yaz bu sıkıntının çekileceğini biliyorduk. Baypass hattı yaparak 100 bin metreküp suyu aktardık. Bunu yapmasaydık daha önceden su kesintileri yapmak zorunda kalabilirdik. Ama bizim günlük 500 bin metreküp suya ihtiyacımız var. Yaz aylarında daha da artacaktır. Artık bahçelerin işlenmiş suyla sulanmaması lazım. Tarımda yeni çözümler üretmeliyiz. Daha az suya ihtiyaç duyan ürünlere yönelmeleri lazım. Yanlış politikalar, Bursa’nın daha vahim su sıkıntısı yaşamasına sebep olabilir" dedi. Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, suyun sadece çevresel başlık olmadığını, sosyal, ekonomik ve hayati bir mesele olduğunu ifade etti. İklim krizinin etkilerinin yerel ölçekte daha görünür hale geldiğini belirten Aksoy, su politikalarının katılımcı ve bilimsel temelde yeniden ele alması gerektiğini vurguladı. Genel kurulda su kriziyle ilgili çözüm önerilerinin geliştirilmesini amaçladıklarını anlatan Aksoy, yerel yönetimlerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve vatandaşların birlikte hareket etmesinin önemine değindi. Tüm paydaşlarla birlikte kent için önemli çalışmalar yürüttüklerini belirten Aksoy, her alanda kendilerine destek veren Başkan Mustafa Bozbey’e teşekkür etti. Açılış konuşmalarının ardından oturum bölümüne geçildi. Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kuşçu ‘Tarımsal kuraklık, su verimliliği ve etkin sulama yöntemi’, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aslıhan Katip ‘İklim değişikliği ve sürdürülebilirlik çerçevesinde su kaynakları’, BUSKİ Genel Müdür Yardımcısı Ali Alper Makam ‘İklim değişikliğinin Bursa ve su kaynakları üzerindeki etkisi’, Bursa Kent Konseyi Yürütme Kurulu üyesi Murat Demir ‘İklim krizi ve su hakkı’ konularında sunumlar yaparak önemli bilgiler paylaştı.