GÜNDEM - 23 Aralık 2013 Pazartesi 13:29

Argun: ‘Yılbaşı eğlenceleri, inanca yapılan modern haçlı saldırısıdır’

A
A
A
Argun: ‘Yılbaşı eğlenceleri, inanca yapılan modern haçlı saldırısıdır’

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Samsun İl Temsilcisi Mümin Argun, yılbaşı eğlencelerinin inanca yapılan modern bir "haçlı saldırısı" olduğunu söyledi.

Yılbaşı eğlencelerinin inanca yapılan modern bir "haçlı saldırısı" olduğunu söyleyen Türkiye Yeşilay Cemiyeti Samsun İl Temsilcisi Mümin Argun, "Yılbaşı eğlenceleri nedeniyle lüks tüketim ve israf akla ve sağlığa zararlı olan içki, kumar ve sefahat, toplumun kanına zerk edilen zehirden başka bir şey değildir. Tarih, haçlı ordularının İslam beldelerine saldırmak sureti ile başaramadığı toplumsal yozlaşmayı bugün modern bir şekilde sadece adını ve yöntemini değiştirerek yapmaktadır. Yılbaşı ve şans oyunları, sanki Müslüman halkımızın inanç ve kültüründen bir parçaymış gibi algılanmaya başlandı ve bu düşünce halkın büyük bir kesimi tarafından da benimsenmektedir. Bu kötülüklerin toplumumuzun içine girmesinde devletin eğitim sisteminin ve özellikle medyanın önemli ölçüde etkisi olmuştur. Hele hele Milli Piyango gibi bir illetin devlet tarafından resmileştirilip organize edilmesi ayrıca bir derttir. Artık yılbaşı denince insanların aklına oyun, eğlence, Milli Piyango, hindi ve sabahlara kadar eğlenip içki içmek geliyor. Toplum olarak öyle bir duruma geldik ki, nefsimizi tatmin etmek ve para kazanmaktan başka bir şey düşünemez olduk. Esnafımıza bakıyoruz, artık yılbaşında kampanyalar yapmaya başladı ve bu şekilde yılbaşını daha çekici bir hale getirdi. Gerçekten Müslüman toplum adına çok vahim bir durumdur bu" dedi.

Müslüman Türk toplumu üzerindeki Batı-Hristiyan anlayışının etkisinden endişe ettiğini ifade eden Argun, "Ömrümüzden bir sene gittiği halde sanki bir sene kazanmış gibi zamandan intikam alırcasına, kendini ve değerlerini unutarak, kendinden geçerek alkollü içkilerle sabahlara kadar eğlenmek ne kadar hazindir. Emek harcamadan zengin olmak arzusuyla kumar, piyango, toto ve loto gibi talih ve şans oyunlarının peşinden sürüklenmek ne kadar üzüntü vericidir. Bizim endişemiz Müslüman Türk toplumu üzerindeki Batı-Hristiyan anlayışının etkileridir. Bu kendimizi inkardan başka anlama gelmez. Hiç şüphe yok ki, milletler, milli örf ve adetleriyle tanınırlar ve onlarla yaşarlar. Çünkü milli örf ve adetler, bir milletin milli kültürünün ve dini inancının aynasıdır. Bu sebeple hiçbir Müslüman milli kültüründe olmayan, dini akidesine ters düşen özentilere hayatında yer vermez. Gönül ister ki, her yılın başlangıcı, insanoğlunun iç içe geçmiş muhasebelerini yaptığı, kendi insanlığını yeniden kurduğu bir milat olsun. Yeni bir yıla muhasebe yaparak, umutla bakabiliyor muyuz? Yılbaşından önce başınızı yastığınıza koyup iyice bir düşünün. Avrupa’da adı ‘turkey’ diye geçen, durduk yere kesilen masum hindileri, bununla birlikte geçmişimizi, kültürümüzü, geleceğimizi kesenleri bir düşünün. Türk kültürünü bize has olan sembolleri yaşatarak ve çoğaltarak kalıcı kılabiliriz. Zaten, en tehlikeli emperyalizm kültürel emperyalizmdir. Ekonomik emperyalizm sizi aç bırakabilir. Fakat kültürel emperyalizm bizi mankurtlaştırır ve başkalarının gönüllü köleleri haline getirir. Her şey insanın kendisiyle başlar, kendisiyle biter. İnsanoğlu düzeldi mi, ülkeniz de dünyanızda düzelir demektir. Bizler büyük Türk milleti olarak, kendi değerlerimize sahip çıkmalıyız. Kültürel yozlaşmaya karşı mücadele vermeli ve kendi değerlerimizi yaşatmalıyız" diye konuştu.

GÖKHAN İÇKİLLİ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Fıstık fiyatları arttı: Sahtekarların kullandığı gıda boyası ve bezelyeye dikkat Son günlerde toz Antep fıstığının kilogram fiyatının 3 bin lirayı aşması, dolandırıcıları hareketlendirdi. Fıstıklı tatlılarda gıda boyası ve bezelye kullanılmasına karşı vatandaşları uyaran tatlıcı Zeynep Geyik, "Ucuz tatlı yiyeyim derken sağlığınızdan olmayın" dedi. Son dönemde Antep fıstığının kilogram fiyatının 3 bin lirayı aşması, bazı sahtekarları da harekete geçirdi. Artan fiyatları fırsata çevirmek isteyen kötü niyetli kişilerin, fıstıklı tatlılarda gerçek Antep fıstığı yerine bezelye, yer fıstığı kırığı ve yoğun gıda boyası kullandığına dikkat çekiliyor. Görünüm ve renk üzerinden tüketiciyi yanıltan bu yöntemlerin hem ekonomik aldatma hem de halk sağlığı açısından ciddi risk taşıdığı belirtiliyor. Adanalı tatlıcı Zeynep Geyik, konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Özellikle baklava ve fıstıklı tatlılarda taklit ve tağşiş riskini yükselttiğini ifade eden Geyik, bazı işletmelerin maliyeti düşürmek için bezelye, yer fıstığı kırığı ve yoğun gıda boyası kullandığını söyledi. Bu tür ürünlerin gerçek fıstık görünümü vermek için boyandığını aktaran Geyik, tüketicilerin dikkatli olması gerektiğini vurguladı. Güvenilir ve bilinen işletmelerin tercih edilmesini öneren Geyik, "Aşırı ve bilinçsiz gıda boyası tüketimi mide-bağırsak rahatsızlıkları, alerjik reaksiyonlar ve uzun vadede farklı sağlık problemlerine neden olabilir" ifadelerini kullandı. Vatandaşlara çağrıda bulunan Geyik, "Kaliteli fıstığın maliyeti bellidir. O sebeple ucuz tatlı alıp sağlığınızdan olmayın. Ucuz tatlı sağlığınızdan eder. Yeni yılda da tatlı alırken ucuza kaçmayın" dedi.
Adana Çöpleri belediye yerine gönüllüler topladı Adana’nın Çukurova ilçesinde çevre kirliliğine dikkat çekmek isteyen gönüllüler, bir araya gelerek çöp topladı. Gönüllüler belediyenin yapmadığı işi kendilerinin yaptığını aktarırken, "Adana maalesef Türkiye’nin en pis şehirlerinden biri haline geldi" dedi. Merkez Çukurova ilçesinde Seyhan Nehri kenarında kirliliğe dikkat çekmek isteyen çevre dostu gönüllüler, bir araya gelerek çöp toplama etkinliği düzenledi. Kurulan gönüllü platformun çağrısına kulak veren vatandaşlarda alana gelip temizlik yaparak çevreye sahip çıktı. Gönüllüler, hem yetkililere hem de vatandaşlara seslenerek çevreye sahip çıkılması çağrısında bulundu. "Yetkililer görevini yapsın, halkımız da çevreyi kirletmesin" mesajı ise etkinliğin ortak talebi oldu. "Adana maalesef Türkiye’nin en pis şehirlerinden biri haline geldi" Gönüllüler adına konuşan Akif Temel Kuran, Adana’nın sahip olduğu güzelliklere rağmen ciddi bir çevre kirliliğiyle karşı karşıya olduğunu belirterek, "Adana maalesef Türkiye’nin en pis şehirlerinden biri haline geldi. Oysa en güzel şehirlerden biri. Bu durum hem halkın bilinçsizliğinden hem de belediyenin yetersizliğinden kaynaklanıyor" dedi. Yaklaşık 100 torba çöp topladıklarını ifade eden Kuran, belediyeden yalnızca çöp poşeti desteği aldıklarını belirterek, "Biz halk olarak elimizden geleni yapıyoruz ama topladığımız çöpleri götürecek bir yerimiz yok. Belediyenin gelip bu çöpleri alması gerekiyor" sözleriyle yetkililere çağrıda bulundu. Gönüllülerden Selahattin Menteşoğlu ise yıllardır çevre temizliği konusunda bireysel çabalar gösterdiklerini, şimdi ise gençlerle birlikte daha organize hareket ettiklerini söyledi. Menteşoğlu, "Amacımız Adana’nın temiz olması. Tamamen temizleyemeyeceğimizi biliyoruz ama bizi görenlerin çevre duyarlılığının artmasını istiyoruz. Hem halk hem de belediye sorumluluk almalı" diye konuştu. "Adana adeta çöp kente döndü" Etkinliğe oğlu ile katılan Elif Nur Özdoğan, "Milletin atıp bıraktığı çöpleri topluyoruz. Küçük bir hareket ama umarım çoğalırız. Adana adeta çöp kente döndü, bu bizi çok üzüyor" ifadelerini kullandı. Ahmet Remzi Özdoğan ise, "Buranın kirlenmesini istemiyorum. Atılan çöpleri topluyorum" diyerek duygularını dile getirirken Nuri Erzi, "Adana için çalışan bu küçük ama güzel ekibe katkı sağlamak istedik. Tüm esnafın bu konuda duyarlı olmasını istiyoruz. Temiz bir ülke ve gelecek herkes için şart" ifadelerini kullandı.
Hakkari Kırgız gelin ve Yüksekovalı damadın kargoda başlayan aşkı mutlu sonla bitti Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Halim Batmaz, İstanbul’da bir kargo şubesinde tanıştığı Kırgızistan uyruklu Aidana Kabylbekova ile dondurucu soğuğa rağmen düzenlenen görkemli bir düğünle dünya evine girdi. Yüksekova ilçesi sınırları aşan bir aşk hikayesine ev sahipliği yaptı. İstanbul’da çalıştığı dönemde bir kargo şubesinde Kırgızistanlı Aidana Kabylbekova (27) ile tanışan Halim Batmaz (33), 6 yıllık birlikteliklerini evlilikle taçlandırdı. Çiftin tanışma hikayesi, Batmaz’ın ticaretle uğraştığı dönemde Kabylbekova’nın çalıştığı kargo şubesine gitmesiyle başladı. Zamanla ilerleyen arkadaşlık, ailelerin de onay vermesiyle resmiyete döküldü. İstanbul’da yapılan nişan töreninin ardından çift, ilk düğün merasimi için Yüksekova’yı tercih etti. Güngör Mahallesi’ndeki bir düğün salonunda gerçekleştirilen tören, bölgedeki dondurucu soğuklara rağmen yoğun katılımla yapıldı. Yöre geleneklerine göre yapılan düğünde, Kırgız gelin Aidana Kabylbekova’nın yöresel halaylara eşlik etmesi renkli görüntüler oluşturdu. "Aşk engel tanımaz" mesajı veren çiftin mutluluğuna, çok sayıda davetli ortak oldu. Düğün töreninde mutluluğunu dile getiren gelin Aidana Kabylbekova, her iki kültürün geleneklerini de yaşatmak istediklerini belirterek şunları kaydetti: "6 ay önce İstanbul’a geldim ve kargo sektöründe çalışmaya başladım. Orada tanıştık, konuştuk ve evlilik kararı aldık. Nişanımızı İstanbul’da, ilk düğünümüzü ise Yüksekova kültürüne uygun şekilde burada yaptık. İkinci düğünümüzü kendi ülkemde, Kemin şehrinde gerçekleştireceğiz. Çok mutluyuz" dedi. Damat Halim Batmaz ise uluslararası ticaret yaparken eşiyle tanıştığını vurgulayarak, "Kara kışa rağmen çok güzel bir düğünle dünya evine girdik. Ailelerimizin desteğiyle bu mutlu günü yaşıyoruz. Allah tüm misafirlerimizden razı olsun" ifadelerini kullandı. Çift, Yüksekova’daki törenin ardından ikinci düğün merasimi için Kırgızistan’a gitmeye hazırlanıyor.