GÜNDEM - 27 Temmuz 2012 Cuma 18:48

"Askeri casusluk ve şantaj" davasında sona doğru

A
A
A
"Askeri casusluk ve şantaj" davasında sona doğru

Muvazzaf ve emekli askerler ile TÜBİTAK görevlilerinin yargılandığı "Şantaj ve Askeri Casusluk" davasında Mahkeme Başkanı Metin Özçelik, duruşmanın Pazartesi günü sanık savunmalarıyla devam edeceğini ve nihai karar için Pazartesi günü tarih vereceğini söyledi.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4'ü tutuklu 56 kişinin yargılandığı davada, aralarında Emekli Albay İbrahim Sezer'in de olduğu 4'ü tutuklu bazı tutuksuz sanıklar katıldı. Mahkeme, sanıkların duruşma savcısı Celal Kara’nın esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yapmaları ile başladı.Mahkemede savunmasını yapan tutuksuz sanıklardan Binbaşı Tamer Karslıoğlu, 25 Ekim 2010 tarihinde çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olarak uyandığını ve ilk defa kendisine savcı tarafından dijital verilerle ilgili sorular sorulduğunu söyledi. Karslıoğlu, ”Avukatım tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildiğimi söyleyince şok yaşadım. Bu davada ismi geçen hiç kimseyi tanımıyorum. Üstüme isnat edilen suça göre tüm evren bir araya gelse bu insanlarla beni yan yana koyamaz. Çekmiş olduğum sıkıntıları burada anlatmam imkansız. İddianameyi okuduğumda çok şaşırdım. Benim hakkımda sadece 2 tane yazılmış dijital veride adım var. Bunlar herkes tarafından yazılabilir. Benim bu iddianamede anladığım şu temek bilgisayar bilgisine sahip olan herkes istediğini sanık yapabilir. İddianameyi okudukça psikolojim bozuluyor” dedi.

Hakim ve savcılığın dünyanın en zor mesleği olduğunu belirten Karslıoğlu, “Allah bile insanları öldükten sonra yargılar ama hakimler insanları ölmeden yargılar. Bunun vebali çok büyüktür” şeklinde konuştu.

Astsubay Adnan Yılmaz ise, savunmasında Bulgaristan’da doğduğunu belirterek, “Ben Bulgaristan’da doğdum, oruç tutuyorum, Türkçe konuşuyorum diye eziyet gördüm. Ailem sıkıntılar çekti. Bulgaristan’da yaşadığım eziyetler burada yaşadığım zulmün yanında hiç bir şey” dedi. Yılmaz, Mahkeme Heyetine seslenerek, “Bu zulmü sonlandırın Sayın Başkanım. Benim adıma, ailemin, çocuklarım adına bu zulmü sonlandırın“ dedi.

Deniz Kıdemli Albay Mehmet Koray Eryaşa, savunmasında, bu davada özel evrakı evinde bulundurmak suçundan yargılandığını ancak belgelerin evinde bulunmasının suç unsuru taşımadığını belirterek mahkeme Başkanı Metin Özçelik’e, “Sizin kararı verdiğiniz söyleniyor ama ben yinede son sözümü söylemek istiyorum” dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Metin Özçelik, bunu kimin söylediğini sordu. Eryaşa ise ‘kişiye özel bilgi’ dedi. Mahkeme Başkanı Özçelik, “Benim ve heyetim hakkında az çok kanat sahibi olmuşsunuzdur. Size şunu söylemek istiyorum. Karar konusunda ne tek bir harf, ne dijital, nede el yazısı yazılmamıştır” dedi.

Özçelik’in bu sözleri üzerine teşekkür ederek savunmasına devam eden Eryaşa, Roma’da bir askeri akademide Türk donanmasının yakıldığını gösteren bir resim gördüğünü belirterek “Resmi gördüğümde uzun süre bakakaldım. İtalyan bir subay yanıma geldi. Bende Heybeliada’da Preveze Savaşının rölyefini gördüğümde çok etkilenmiştim. Donanma komutanı oldum. Ülkemin donanmasının yakılması çok acı, 500 yıl geçse bile bu acı geçmiyor. Bir daha böyle resimler çizilmesine, Türk donanmasının sahte CD’lilerle kanun kitaplarıyla saldırılmasına izin vermeyin başkanım” diye konuştu.

4’ü tutuklu 56 sanığın yargılandığı Şantaj ve Askeri Casusluk davasında 29 Haziran 2012 tarihinde görülen duruşmada esesa ilişkin mütalaasını açıklayan Savcı Celal Kara, “örgüt kurmak”, “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri ele geçirmek” ve “kişisel verileri ele geçirmek” suçlarından sanıklar hakkında 1 yıl ile 24 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme, diğer tutuksuz sanıkların savunmalarının alınması ile devam ediyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir