GÜNDEM - 13 Temmuz 2016 Çarşamba 22:42

Azınlık cemaatlerinden ’mülteci’ sergisi

A
A
A
Azınlık cemaatlerinden ’mülteci’ sergisi

Türkiye’de bulunan azınlık cemaatleri temsilcileri, Irak ve Suriye’de yaşanan savaşlardan dolayı ortaya çıkan mülteci sorununa dikkat çekmek amacıyla “Yüzyılın Dramı Sığınmacılar” konulu mülteci sergisi açtı.

Başta Irak ve Suriye olmak üzere özellikle Ortadoğu coğrafyasından Türkiye’ye ve Avrupa’ya yaşanan göçlere dikkat çekmek amacıyla Türkiye Süryani Katolik Patrikliği Genel Vekili Yusuf Sağ’ın öncülüğünde hazırlanan mülteci sergisi, Türkiye’de bulunan Rum, Ermeni, Musevi cemaat temsilcileri ve İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran’ın katılımıyla açıldı. Açılışta konuşan din adamları barış çağrısında bulundu.

Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bulunan St. Antuan Kilisesi’nde gerçekleştirilen mülteci sergisinin açılışına Türkiye Süryani Katolik Patrikliği Genel Vekili Yusuf Sağ, Fener Rum Patriği Bartholomeos, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran, Türkiye Ermenileri Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan, Türkiye Müsevileri Hahambaşı İshak Haleva, İstanbul Latin Katolik Kilisesi Ruhani Reisi Ruben Tierrablanca, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile İstanbul’da konsoloslukları bulunan birçok ülkenin temsilcisi katıldı. Etkinlik nedeniyle polis ekipleri kilise çevresinde ve girişlerinde güvenlik önlemi aldı. Etkinlik öncesinde katılımcılar, kilise bahçesindeki sergiyi gezdi.

Kilisede düzenlenen törende konuşan Türkiye Süryani Katolik Patrikliği Genel Vekili Yusuf Sağ, “Vatanından babamız İbrahim gibi yola çıkmış ve nereye gideceğini bilmeyen göçmen kardeşlerim, sizin apayrı bir yeriniz var yüreğimizde. Sizi selamlamadan başka söyleyeceğim bir şey yoktur. Ancak duamızdasınız yüreğimizdesiniz. Sizinle hep birlikteyiz” dedi.

Programa katılan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan da konuşmasında, “İnsanlığın acı hikayesini St. Antuan Kilisesi’nde misafir ediyoruz. Bir bakıma kendi hikayemizle yüzleşiyoruz. Bu etkinlikte hepimiz bu acıyı dindirecek tek gücü vicdanı, insanlık vicdanını sahneye davet ediyoruz. Ya bu acıyı hep birlikte dindireceğiz ya da büyük bir utançla Allah’ın huzurunda hesap vereceğiz. Dünyanın işleyen bir kuralı varsa göç bu kuralın yanlış işlediğini gösteriyor. Dünyanın işleyen bir ahlakı varsa göç bunun ahlaksız olduğunu gösteriyor. Dünyanın bir geleceği varsa bu göç bunun karanlık olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

Rum Ortadoks Patriği Bartholomeos ise, “Acı çeken kardeşlerimiz için evlerinden akrabalarından memleketlerinden olan kardeşlerimiz için sevgi ve dayanışma her zaman devam etmesi lazım. Hepimizin elinde muhtelif imkanlar var. İşte bütün bunların daimi bir şekilde yerine getirmemiz lazım. En önemlisi gerek Ortadoğu’da gerek çatışma olan dünyanın başka yerlerinde çatışmaların bu savaşların bitmesi en önemlisi budur. Ve herkesin evinde memleketinde işi başında kalmasının mümkün olmasıdır. Daha fazla sığınmacı daha fazla göçmen olmaması çok daha önemlidir” şeklinde konuştu.

İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran da, “İnsanın ailesinden ve vatanından koparılması kendi yurdunda can güvenliğinin olmaması yurdunun onu düşman gören güçler tarafından işgal edilmesi ne kadar yaralayıcı. Günümüz dünyası iki yüzlülüğün hakim olduğu zalim ve gaddar bir dünya durumundadır. Bir yanda kamuoyu önünde barış adalet ve insanlık nutukları atılırken diğer taraftan da aynı şahıslarla işbirliği halinde olan çevreler kapalı kapılar arkasında stratejik işgal planları yapmaktadır. Sebepleri ne olursa olsun karşı karşıya olduğumuz bir göç olayı var ve biz bunun daha fazla mağduriyete sebep olmadan çözmek durumundayız. İnsanların hayatta kalma ihtimallerinin çok düşük olmasına rağmen kendilerini Akdeniz’in Ege’nin sularına atma halini anlamak zorundayız. Onların acılarını dindirmek can ve mal güvenliklerini sağlamak durumundayız” ifadelerine yer verdi.

Etkinlikte Irak Mülteci Korosu ilahi ezgilerden oluşan bir konser verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Suyun 50 kilometrelik yolculuğu başladı, yüzde 50 kayıp kaçak moral bozdu Sivas Belediyesi ve Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle yürütülen proje kapsamında, 50 kilometre uzaklıkta ki Pusat Özen barajdan kentin içme suyunu karşılayan 4 Eylül barajına yapılan ishale hattı tamamlandı. Geçtiğimiz yıllarda etkili olan kuraklık nedeniyle kentin içme suyu ihtiyacının bir kısmını karşılayan 4 Eylül barajında su seviyesi dip noktaya gelmişti. Kentte alınan geçici önlemler kapsamında ara ara su kesintileri yapılmıştı. Bu soruna çözüm arayan Sivas Belediyesi, Devlet Su İşleri (DSİ) 19. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle kolları sıvamış ve yaklaşık 50 kilometre uzaklıkta bulunan Pusat Özen Barajından 4 Eylül Barajına su takviyesi yapılabilmesi için ishale hattı tamamlandı. Proje tamamlanarak baraja su verilmeye başlandı. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun ise projenin tamamlanmasının su sıkıntısının yaşanmayacağı anlamına gelmediğini ifade etti. “Şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde 50 civarında” Başkan Uzun, hatlarda çok ciddi anlamda kayıp ve kaçakların olduğunu belirterek; “Hatlarda ki kaçaklar için bir mücadele sürecini başlatacağız. Ben bunlarla ilgili özellikle Türkiye’nin bazı önde gelen kişileriyle, firmalarıyla şu an görüşmeler yapıyorum. Şehrin özellikle su yönetimini sağlıklı bir şekilde kurabileceğimiz bir sistem oluşturacağız. Bunun için de SKADA ismini vermiş olduğumuz bir sistem kuracağız. Bu sistemle birlikte suyun yönetimini inşallah gerçekleştireceğiz. Sivas’ın önümüzdeki yüz yıllık dönemde herhangi bir su kesintisi yaşamadan sağlıklı bir su yönetim sistemi oluşturmak istiyoruz. Şu an itibariyle herhangi bir sıkıntı görmüyoruz. Ama 2029-30 yılları arasında dünyada çok şiddetli kuraklıklar bekleniyor. Yani dünyada bir küresel ısıma var ve bunu getirmiş olduğu bir küresel iklim kriziyle kesinlikle karşılaşacağız. Sivas’taki doğal afetlerin başında da kuraklık geliyor. Hatlardan başlayarak kayıp ve kaçaklarla mücadele etmek istiyoruz. Şu an şehirdeki kayıp ve kaçak oranı yüzde elli civarında. Tabii bu hemen bizim 22 günde çözeceğimiz bir sorun değil. Bununla ilgili çok ciddi anlamda çalışmalar gerekiyor. Ama önümüzdeki günlerde şu an araştırmalarımızı yapıyoruz. Uzmanlarla bir araya geleceğiz. Ve şehrin su yönetimini sağlıklı bir hale getireceğiz” dedi. “Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir” Kentin gelecek yıllarda ciddi anlamda su sorunu yaşayabileceğini ifade eden Uzun, “Şu an itibariyle barajın kendisini toparladığını görüyoruz. 2022 tarihinde artık o en alt çamur tabakası dediğimiz en alt tabakadan su çekilirken şimdi artık barajın biraz toparladığını görüyoruz. Tabii bu ishale hattıyla birlikte Pusat Özlem Barajı’ndan da düzenli bir su aktarımı var ama bu da tabii şehrin su sorununu bitirmedi. Bunu özellikle ifade etmek istiyorum şöyle bir algı oluşmasın. İshale hattı tamamlandı ama şehrin sorunu bitmedi. Şehir gelecekte özellikle ciddi anlamda sorunlar yaşayabilir. Hatta Pusat Özen Barajı’na da çok yüklenmemek gerekiyor. Sonuçta burası tarımsal sulama amaçlı kurulan bir baraj. Buradaki üretimin de özellikle çevresinde aksamaması gerekiyor. Bunun için yapılması gereken en önemli husus tabii ki kayıp ve kaçakla mücadele. Kayıp ve kaçakla bizim hedefimiz. Şu an yüzde 50 olan, kayıp kaçak oranını eğer yüzde otuzlar gibi bir seviyeye çekebilirsek çok büyük bir başarı elde etmiş olacağız” şeklinde konuştu.
Niğde Niğde’de ‘Merkezim Her Yerde’ projesi ile köy okullarında etkinlikler yapılıyor Niğde’de gönüllü gençler, ’Merkezim Her Yerde’ projesi çerçevesinde köy okullarını ziyaret ederek çeşitli etkinliklerle öğrencilerle buluşuyorlar. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın başlattığı ’Merkezim Her Yerde’ projesi ile Niğde Gençlik Spor İl Müdürlüğü Şehit Ramazan Konuş Gençlik Merkezi gönüllüleri, kent genelindeki okullarda eğitim gören öğrencilerle sportif ve sosyal faaliyetler yaparak, geleneksel oyunlar oynayarak çocukların keyifli zaman geçirmesine katkı sağlıyor. Proje çerçevesinde gönüllü gençler ve liderleri, kent merkezine bağlı Ovacık Şehit Bayram Aksoy İlkokulu ile Ortaokulunda eğitim gören öğrencilerle okul bahçesinde buluştu. Yüz boyama, zeka oyunları, halat çekme, ok atma gibi oyunların oynandığı etkinlikte, müzik eşliğinde oyunlar oynayan gönüllü gençler, minik kardeşlerine patlamış mısır ve pamuk şeker ikram etti. Niğde Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Gençlik Hizmetleri Müdürü Turan Sayın, Niğde Gençlik Spor Müdürlüğü olarak, koordineli olarak köy okullarında ve dezavantajlı öğrencilerin bulunduğu bölgelerde etkinlikler yaptıklarını söyledi. Sayın, "Merkezim Her yerde’ projesi çerçevesinde köy okulundaki öğrencilerimiz hem oyun oynadılar, hem de oynanan oyunlar hakkında bilgi sahibi oldular. Projedeki amacımız gençler arasında sosyal farkındalık oluşturarak sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmak, sorumluluk duygularını geliştirmek ve topluma daha duyarlı bireyler kazandırmak, kırsalda yaşayan ve köy okulunda okuyan gençlere gençlik liderlerimizin aracılığıyla vizyon kazandırmak, gençlere çevre bilinci kazandırmak, gençlerde aidiyet duygusu oluşturmak ve bununla birlikte gönüllü gençlerimizin ve öğrencilerimizin moral ve motivasyonunu arttırmaktır” dedi.
Yozgat Bozkırın ortasından Avrupa’ya gümüş balığı ihracat ediliyor Denize kıyısı olmayan ve bozkırın ortasında yer alan Yozgat’ın Çekerek ilçesinde barajda avlanan tonlarca gümüş balığı, başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine ihraç ediliyor. Türkiye’de yeterince rağbet görmeyen gümüş balığını Avrupalılar çerez niyetine tüketiyor. Yozgat’ta bulunan baraj ve göletler, balıkçılıkla uğraşan bölge halkının geçim kaynağı haline geldi. Özellikle sulama, enerji ve taşkın kontrolü amacıyla kurulan Çekerek Barajı’nda vatandaşlar yılın belli dönemlerinde geçimlerini balık avlayarak sağlıyor. Çekerek Barajı’nda su seviyesinin yükselmesiyle bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşanıyor. Son 5 yıldır gümüş balığının olmadığı barajda günlük 15-20 ton arasında balık avlanıyor. Bölge halkı, balık sezonunda tonlarca gümüş balığı, alabalık, kerevit avlayarak, Avrupa ülkelerine ihraç ediyor. Bozkırın ortasında denizi olmayan Yozgat’ta avlanan gümüş balığı, Avrupa ülkelerinin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Türkiye’de vatandaşların çok fazla ilgi göstermediği gümüş balığı, bozkırda avlandıktan sonra tesislere gönderilerek işlenip Avrupa ülkelerine ulaştırılıyor. Avrupalılar gümüş balığını yağda patates kızartması gibi kızartıp, cips ve çerez gibi tüketiyor. “Avrupa’da cips niyetine yiyorlar” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Dursun Uslu, son 5 yıldır baraj sularındaki azalma nedeniyle gümüş balığı avlayamadıklarını belirterek, bu yıl gümüş balığı bolluğu yaşandığını söyledi. Uslu, “Son 5 senedir nisan ayında baraj suyunu bıraktıkları için gümüş balığı olmadı. Biz 5 senedir gümüş balığı tutmuyoruz. Ama bu sene gümüş balığı bolluğu yaşanıyor ve 70 kişi gümüş balığı avlamak için çalışıyor. Biz bu balığı Avrupa ülkelerine ihraç ediyoruz. Orada cips niyetine yiyorlar. Bu güzel bir ekmek kapısı. Günlük 25 tona kadar gümüş balığı tutacağız. Çalışacak insan bulsak bu sayıyı daha da artırabiliriz” dedi. “Günlük 20 ton gümüş balığı avlıyoruz” Çekerek Su Ürünleri Kooperatifi işletmecisi Paşa Koç ise günlük 15-20 ton arasında gümüş balığı tuttuklarını ifade ederek, “5-6 senedir gümüş balığında bu barajdan verim alamadık ancak bu sene suyun yüksek olmasından dolayı verim iyi oldu. Bir ay boyunca bu balığı işleyeceğiz ve günlük yaklaşık 15-20 ton balık avlıyoruz. Bunu Avrupa ülkelerine gönderiyoruz. Yaklaşık 80 kişiyi istihdam ediyoruz burada. Bu barajda sezonuna göre sazan, kerevit gibi balıklar avlıyoruz. Çok verimli bir baraj. Şu an gümüş balığı avlıyoruz. Kilogramı 10 liraya alınıyor ve biz fabrikalara gönderiyoruz. Oradan da Fransa, Norveç, Almanya gibi ülkelere gidiyor. Orada bunu çerez niyetine tüketiyorlar” şeklinde konuştu.