POLİTİKA - 22 Ocak 2018 Pazartesi 03:46

Bahçeli: 'ABD’nin operasyonel ortağının kökü kazınmalıdır'

A
A
A
Bahçeli: 'ABD’nin operasyonel ortağının kökü kazınmalıdır'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Afrin'de terör devletinin provaları yapılmaktadır ve Ankara'nın kuyusu kazılmaktadır. ABD bu duruma yardım ve yataklık etmektedir. Ayırca Kılıçdaroğlu, bekamıza diş bileyen Türkiye düşmanlarıyla diplomasi yoluyla mücadeleyi önermekle halt etmektedir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Merkez Disiplin Kurulu ve TBMM Grubu ortak toplantısını, partisinin 3 gün süren Kızılcahamam kampında gerçekleştirdi. Bahçeli basına kapalı gerçekleşen toplantının ardından muhabirlerle bir araya gelerek gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Gündemin ana konusu Afrin'in bölücü terör örgütlerinden temizlenmesine yönelik dün resmi olarak başlatılan Zeytin Dalı Operasyonu'ydu. Bahçeli, "Bir asrı geçen bir süredir, güney sınırlarımız boyunca fitne kazanı kaynatılmaktadır. Emperyalizm önce kaos çıkarıp, sonra da müdahale gerekçeleri oluşturmaktadır. Sancılı on yıllar boyunca terör örgütleri varlığımıza ve birliğimize kıymak ve kastetmek için kışkırtılmış, tasmalarından tutularak üzerimize salınmıştır. Anadolu’nun fethinden beri zulmün hesabı bitmemiş, kara kaplı defteri hiç kapanmamıştır. Türk milletine kimi zaman simetrik, kimi zaman da asimetrik yöntemlerle saldırı düzenlenmiştir. Türklüğün son yurdundaki varlığı birilerini hep rahatsız etmiştir. Komplo ve kumpaslarla vatan elimizden alınmak istenmiştir. İşbirlikçiler ve ihanet lobisi kanalıyla milletimizin bölünmesi projelendirilmiştir. Dünden bugüne iyi gibi takdim edilen iğrenç niyetler hep aynıdır. On yıllar boyunca aktörler ve zaman doğal olarak değişse bile, saha ve zemin, amaç ve araçlar hep bildik ve tanıdıktır. Güney sınırlarımızın hemen dibinde, vatan topraklarının mücavir kesimlerinde, alenen terör koridoru açılması, bir terör devleti kurulması için canla başla sürdürülen şirret faaliyet şu an için en yakın, en yalın milli güvenlik tehdididir" şeklinde değerlendirmede bulundu.

"Afrin’de terör devletinin provaları yapılmaktadır"

PKK'nın Türkiye sınırlarında himaye ve destek gördüğünün altını çizen Bahçeli, ABD'nın terör örgütü karşısındaki yer ve tutumunu eleştirerek, Afrin'de yürütülen Zeytin Dalı Harekatı'nın önemine dikkat çekti. Bahçeli, "Sayıları 30 bini bulan teröristlerden sözde sınır muhafız birlikleri kurulması daha da vahimdir. İki gün evvel, ABD’nin bine yakın PKK’lı haini, Tel Abyad’a naklettiği gündeme düşmüş, ne var ki, ABD’li bir komutan bu iddiayı gevşek ve yuvarlak ifadelerle tekzip etmiştir. ABD’nin sınırlarımızın hemen yanı başında ne işi vardır? PKK-PYD ile ne yapmakta, hangi karanlık filmin galası için hazırlık içindedir? Suriye’nin kuzeyindeki ağır sorunların müsebbibi ABD’dir, mihrak ABD’dir, kanlı müttefikler ise ABD-PYD-PKK’dan müteşekkildir. Meselenin can alıcı, yürek yaralayıcı tarafı ise, Türkiye’nin insanlık düşmanı terör örgütleriyle aynı kareye giren bir ülkeyle NATO şemsiyesi altında birlikte çalışıyor olmasıdır. Aynı anda hem dost hem düşman olmak hangi hukuk, hangi adap, hangi demokratik erdem ve ortaklıkla tanımlanacaktır? Ayn-el Arap işgal edilmiştir. Cezire istilaya uğramıştır. Afrin'de tasallut ve abluka altına alınmıştır. Yaklaşan tehlikeleri sezdiğimizden dolayı 6 Ağustos 2012 tarihinde, 'Ülkemize yönelen tehditleri en aza indirmek amacıyla, batı ucu Afrin’i, doğu ucu Kandil’i içine alacak şekilde tesis edilecek hilal şeklindeki güvenlik kuşağı bir an önce sağlanmalı ve icra edilmelidir' teklifinde bulunmuştuk. Gelişmeler karşısında ne kadar haklı ve isabetli bir değerlendirme yaptığımız sanıyorum kabul ve tasdik edilecektir. Aslında merakımız haklı çıkmak, meselemiz haklılığımızın teyit edilmesi değildir. Türkiye şu anda sınırlarının diğer yakasından kaynaklanan muazzam bir tehdit dalgasına muhataptır. Asıl mühim olan budur. Halep’in en büyük ilçesi olan, doğusu Azez’e, batısı Hatay’a, kuzeyi Kilis’e komşu bulunan Afrin’de terör devletinin provaları yapılmaktadır. Amanos Dağları Afrin’e açılan penceredir ve bu yolla teröristler yıllar içinde vatana sızmış, hain ve kanlı eylemlerini gerçekleştirmişlerdir. Şunu herkes görmelidir ki, Afrin’de Ankara’nın kuyusu kazılmaktadır. Münbiç ise PKK-PYD’nin hakimiyetindedir, terör koridorunun Akdeniz’e ulaşabilmesi için burası oldukça stratejiktir. ABD bu maksada gözü dönmüşçesine yardım ve yataklık etmektedir. Afrin, Türkiye’nin sınır güvenliğini emniyete almak için temizliği mecburi olan stratejik bir noktadır. Halep’in bu ilçesi terörizmin esaretinden kurtarılırsa, PYD-YPG’li caniler Münbiç’ten sökülüp atılırsa, Suriye’nin kuzeyinde hainlerin barınma imkanı, tutunma ihtimali kalmayacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan Kütahya’da, günlerdir beklenen Afrin operasyonunun sahada fiilen başladığını ifade etmiştir. Nihai olarak 'Zeytin Dalı' isimli askeri harekat dün saat 17 itibariyle yıldırım gibi hainlerin tepesine inmiş ve icra edilmiştir. Havalanan Türk jetleri meşru müdafaa sınırları içinde, Suriye’nin kuzeybatısındaki Afrin’de belirlenmiş yedi ayrı bölgedeki hedefleri teker teker yok etmiş, birer birer terör barınaklarını, terörist sığınaklarını, mevzilerini, silah araç ve gereçlerini vurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygıyla yaklaşarak bölgesel istikrar ve güvenlik için devreye girmiştir. Artık söz bitmiş, harekat aşamasına geçilmiştir. Dün akşam saatlerine kadar PKK/KCK/PYD-YPG ve IŞİD terör örgütlerine ait sığınak, barınak ve mühimmat deposu olarak kullanılan 108 hedef başarıyla imha edilmiştir. Harekatta sivil ve masumların zarar görmemesi için azami dikkat ve hassasiyet gösterilmiş, gösterilmeye de devam etmektedir. Bu operasyon için gerekli askeri, siyasi ve diplomatik tüm hazırlıklar tam bir uyum ve dengeyle yapılmıştır. Artık terör örgütü PYD-PKK’ya Afrin’in tabut, arkasından sırayı alacak olan Münbiç’in mezar olması yegane ve sonuna kadar desteklediğimiz milli hedeftir. ABD’nin operasyonel ortağının kökü kazınmalıdır. Suriye Demokratik Güçleri çatısı altında kamufle edilen PYD-YPG’nin hesabı görülmeli, defteri dürülmeli, şehitlerimizin aziz ruhları şad edilmelidir" şeklinde konuştu. 

"Milliyetçi Hareket de Afrin'in boğazına çökmeye hazır"

"Ya Afrin yıkılsın, ya da teröristler yakılsın. Ya istiklal ya ölüm, ya zafer ya da son nefere, son nefese kadar şehadet" diyen Bahçeli, "Bilinsin ki, Kerkük’e 5 bin bozkurtla gidecek kadar gemileri yakan Milliyetçi-Ülkücü Hareket yeri gelirse, ihtiyaç hasıl olursa, 'ha ekmeğini yediğim ha kefenini giydiğim ülkem' diyerek binlerce gönüllüsüyle Türkiye’nin kudretini tescil için Afrin’in boğazına çökecektir. Yetmedi, Münbiç’e gök gürlemesini andıran bir imanla sel gibi akacak, mızrak gibi saplanacaktır. Gözümüz karadır, zira mevzu bahis vatandır. Şakamız yoktur, zira konu milletin bağımsızlığı ve güvenliğidir. Kahraman Mehmetçik yalnız değildir, nice Mehmetler vatan sathında onlara katılmak için hazırdır. Hükümet yalnız değildir, Milliyetçi Hareket Partisi yanındadır. Devlet asla yalnız değildir, millet vardır ve ayaktadır. Türkiye’ye kanlı silahlarını çevirenler buna pişman edilmelidir. Mücadeleyse mücadele, cansa can, feda olsun vatana diyor, Allah’tan kahramanlarımıza muvaffakiyetler diliyorum" ifadelerini kullandı.

"ABD'nin çırpınışları beyhudedir"

Terör koridoruyla İsrail’in nefes almasının planlandığını, İran’a karşı tampon bir bölgenin oluşturulması dayatıldığını kaydeden Bahçeli, enerji kaynaklarının denetim ve kontrolünün de sümen altından bekletilen gündem başlıkları arasında olduğunu dile getirdi. ABD'nin, PKK-PYD’yi silahlandırarak önce düzenli orduya kavuşmasını, sonra da siyasi kimlik ve tanınma kurgusuyla devletleşmesini amaçladığını ifade eden Bahçeli, "Bir NATO üyesi olan Türkiye’nin sınırlarında, bir başka NATO üyesi ülke tarafından terör örgütlerinden müzahir ve devşirilmiş bir alan oluşturulması gündemdedir. Bu durum NATO’nun kuruluş ilkelerine tamamen aykırıdır. Bu durum uluslararası hukuka göre suçtur. Afrin operasyonunu endişeyle karşılayan Birleşmiş Milletler sözcüsü, kademe kademe büyüyen milli endişelere acaba ne diyecek, nasıl yorum getirecektir? Cumhurbaşkanı ve hükümet günlerdir Afrin’e operasyon düzenleneceğini söylemiştir. Bir kısım zevat ise davulla, zurnayla bir devletin yapacağı operasyonu duyurmayacağını ileri sürmüştür. Bunlar değerlendirme yanlışına düşmüşlerdir. Hükümet haklı olarak kamuoyu hazırlamıştır. Milli dayanışma zinde tutulmuştur. Uluslararası toplum nezdinde harekatın meşruiyeti pekiştirilmiştir. Ülkemizin uluslararası hukuktan doğan hakları paylaşılmıştır. NATO uyarılmış, milli güvenlik ve egemenlik haklarımızın tehlike altında bulunduğu ısrarla hatırlatılmıştır. Genelkurmay Başkanı Brüksel’de toplanan NATO Askeri Komite’de konuşmuş, MİT Müsteşarıyla birlikte 18 Ocak’ta Rusya’ya gitmiştir. PKK’nın rezilce yardım dilendiği Rusya’nın desteği değilse bile, göz yumması için çaba sarf edilmiş, hava sahasının Türk savaş uçaklarına açılması konusunda yoğun çalışmalar sergilenmiş ve çok şükür netice alınmıştır. Bu arada ABD çelişkili açıklamalarla durumu kurtarmaya, açığını kapatmaya, terör örgütleriyle girdiği karanlık tüneli örtbas etmeye çabalamıştır. Ancak çırpınışlar beyhudedir. Türkiye yoğun diplomasi turlarıyla, açık ikaz ve ihtarlarıyla tüm dünyanın dikkatini Afrin’e çekmeyi başarmış, operasyonunu meşru bir zemine taşımayı bilmiştir. Ve bu takdir edilecek bir durumdur. Terörle huzur ve güvenlik arasında tarafsız bir yer olmadığı cesaretle anlatılmış, kararlılıkla insanlık vicdanına aktarılmıştır. ABD Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin kaygılarına kulak verdiklerini açıklamak durumunda kalmıştır. Ülkemizle yakın işbirliğinden bahsetmiştir. Madem kaygılarımıza kulak veriyorsunuz, madem yakın işbirliği diyorsunuz, o zaman ne geziyorsunuz Suriye’nin kuzeyinde, ne arıyorsunuz terör örgütlerinin kanlı nefeslerinin tam ortasında? ABD Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin PKK’lı teröristlerle ilgili kaygılarını gidermek için yakın çalışacaklarını söylemektedir. Bu bakana diyorum ki, ayağımıza dolaşmayın, başka bir şey istemeyiz. Bir yanda yakın çalışacağız dersiniz, diğer yanda PKK’nın sırtını sıvazlarsınız. Hem Türkiye’yle stratejik ortak olup, hem de PYD-PKK-YPG ile operasyonel ortaklık kurmak tek kelimeyle rezalet, cinayet ve hıyanettir. Türk milleti bunu yutmaz, bu tuzağa düşmez, bu zehri yemez. ABD yönetimi, Suriye’deki askeri ve diplomatik varlığını sürdüreceklerini kararlılıkla vurgulamaktadır. Anlaşılan bu ülkenin Suriye’den çekilme ihtimali şimdilik yoktur. ABD hedefinin, İran’ın kuzey hattı hayalini boşa çıkarmak üzerine kurgulandığı bizzat Dışişleri Bakanı tarafından açıklanmıştır. İran’ın kuzey hattı planına itiraz edenler, terörün Suriye’nin kuzeyinden sürdürmek istediği vandallığı ve Akdeniz’e çıkış hamlesini nasıl ve hangi mazeretle desteklemektedir? Bu tutarsızlık değil midir? Bu ahlaksızlık değil midir? Bu düşmanca bir tutum sayılmayacak mıdır? Sözde Kuzey Suriye Federasyonuna onay veren ABD, Suriye’nin bölünme dinamiklerini harekete geçirmiş, taşları yerinde oynatmakla kalmamış, ihaneti biberonla besleyecek, beşiğini sallayacak kadar gözü dönmüştür. Türkiye, uzun süredir terör örgütü PKK-PYD’nin koruyup kolladığından dolayı ABD’yi uyarmıştır. ABD verdiği hiçbir sözde durmamıştır. Ortaklık ve müttefiklik hukukunu çiğnemiştir. En son olarak, teröristlerden kurulu sözde kuzey ordusunu kurmaya kalkarak bardağı taşırmıştır. Bundan sonra Türkiye’nin teröristleri yakaladığı, bulduğu, üredikleri mahal ve yerlerde imha etmesi tarihe ve ecdada karşı ertelenemez bir görevdir. Bu görev şeref bahsidir, hamd olsun yerine getirilecek, inancım odur ki, Afrin darmadağın edilecektir. Bundan kaçış kurtuluş yoktur" diye konuştu.

"Kılıçdaroğlu, bekamıza diş bileyen Türkiye düşmanlarıyla diplomasi yoluyla mücadeleyi önermekle halt etmektedir"

Afrin operasyonu gündeme gelince CHP’nin Genel Başkanı ve sözcülerini öfke ve tahammülsüzlük sardığını belirten Bahçeli, operasyona dair CHP'nin tutumunu şu şekilde değerlendirdi:

"Kılıçdaroğlu, bekamıza diş bileyen Türkiye düşmanlarıyla diplomasi yoluyla mücadeleyi önermekle halt etmektedir. Herhalde, 1920’li yıllarda yaşasaydı, yine diplomasi diyecek, yine çakacak, yine maskesi düşecekti. Bununla birlikte diplomasi devrede değil miydi? Ne gerekiyorsa yapılmadı mı? Halen de yapılmıyor mu? CHP Genel Başkanı’nın bu PYD-PKK hoşgörüsü, operasyonu sulandırma hevesi basbayağı zillettir, alnına sıçrayan kara bir lekedir. Sorumsuz ve gayri milli siyaset işte tam da budur. Dalından kopan, kökünden savrulan CHP’nin hız ve yönünü bundan böyle Türkiye düşmanlarının estireceği rüzgar belirleyecektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ihanet edilmiş, mirasına kurt düşürülmüştür. Kılıçdaroğlu Afrin’i kastederek diyor ki, 'Oraya asker sokacaksınız, seni kefenle karşılayan arkadaşlarını gönder önce. Bu milletin fakir fukara çocuğunu oraya gönderme.' CHP Genel Başkanı konuşur da yedekleri durur mu? Elbette durmaz, durmamışlardır. HDP beklendiği gibi operasyona karşı çıkarken, CHP’nin eteğinden tutan İP’liler (İYİ Parti) de şöyle demiştir: 'Madem operasyona bu kadar heveslisiniz kendi çocuklarınızı gönderin bu kadar basit. Kendi çocuklarınızı bu harekatın ön saflarında, birliklerin içerisinde görmek istiyoruz'. Alın birini vurun ötekine. Bir madalyonun iki yüzü gibidir biri CHP, diğeri HDP ve İP. Afrin harekatına karşı çıkmak, millet evlatları arasına nifak sokmak FETÖ dili, PKK ağzıdır. Bunlar milletimize öylesine yabancıdır ki, bağımsızlık için 80 milyonun aynı anda kefen giyecek kadar imanlı, iradeli ve bayrak sevdasına sahip olduklarını bilmeyecek kadar da cahillerdir. Afrin harekatını yıpratıp altını oymaya çalışanlar düşmanın içimizdeki kolu, PYD-PKK-FETÖ kuklalarıdır. Yazıklar olsun bunlara. Haine hain diyemeyen, düşmana tavır gösteremeyen ne milletin gönlüne girebilecek, ne de Türkiye’nin gündeminde olmayı hak edecektir. Bunların sonu hüsran, gidecekleri yer ise tarihin çöplüğünden başka bir yer olmayacaktır."  

Yağmur Yıldız
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: "Kadınlarla ilgili meseleyi LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara haksızlık yapıyorsunuz" Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz" dedi. TBMM Genel Kurulunda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2026 yılı bütçesi kabul edildi. Genel Kurulda, bütçeler üzerindeki konuşmaların tamamlanmasının ardından soru-cevap bölümüne geçildi. Milletvekilleri tarafından sorulan soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Rakamlar sizi doğrulamıyor. Az önce söyledim. Binde 1,1 ya da 1,2 civarında harcama söz konusu. Eski sisteme göre daha düşük bir harcama. Kaldı ki şunu da söylemek zorundayım. Cumhur İttifakı’nın adayı olan Cumhurbaşkanımız değil de rakibi seçilmiş olsaydı, şimdi 6 tane cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı. Kim bilir kaç tane bakan olacaktı; 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri dönemlerinde 35, 36’ları bulmuş. Muhtemelen 30’un üstünde de bakan olurdu. Asıl o zaman cumhurbaşkanlığı makamı israf noktasına dönüşürdü. Bir de resmi resmi ilan edilen cumhurbaşkanı yardımcılarının dışında da kimlere cumhurbaşkanı yardımcılığı sözü verildi onu da bilmiyoruz. Onları da eklerseniz çok daha fazla olur" dedi. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi hakkındaki eleştirilere cevap veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Ben ısrarla aynı şeyi söylüyorum. Bir defa orada bir cami var. Cuma dahil namazlar kılınıyor ve herkes geliyor. Kütüphane 7 gün 24 saat açık. Kongre Merkezi açık. Ayrıca, Külliye’nin daha resmi bölümlerini gezmek isteyenler için belki Ali Mahir (Başarır) Bey de gezmek isteyebilir. O yüzden adresi söyleyeyim: ziyaret.tccb.gov.tr/. Turist olsun, vatandaşımız olsun herkes bu siteye girebilir. ’Gezmek istiyorum’ diyebilir ve bunlar belli bir sistem içinde gezdiriliyorlar. Yani ’vatandaşa açık değil’ ifadeniz doğru değil. Lütfen gezmek istiyorsanız bu siteye girebilirsiniz veya benden randevu istersiniz ben gezdiririm" diye konuştu. Genel bütçenin 10 binde beşinin kullanıldığını vurgulayan Yılmaz, "Nedir bu sınır? ’Bütçe başlangıç ödeneğinin binde 5’ini geçemez’ demiş kanunlarımız. Geçen yıl itibarıyla, 2024 yılında, genel bütçe başlangıç ödeneğinin 10 binde beşini kullanmış Cumhurbaşkanımız. 10 kat daha altında limitin bir kullanım söz konusu. Bu yıl itibarıyla 10 binde üç civarında kullanım. Öyle ifade ettiğiniz gibi sanki bütçenin tamamı büyük bir kısmı bu işlere harcanıyormuş gibi ifadeler doğru değil ama ihtiyaç oldukça da elbette kullanılacak. Tüm ülkelerin kullandığı gibi" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanlığındaki taşıt sayıları hakkında bilgi veren Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "Cumhurbaşkanlığında ihtiyaç çıkabilir, acil bir şey olabilir diye 20 taşıt koyuyoruz. Doğru. Ama 2024 yılında sadece 7 taşıt alınmış. 2025 yılında yine 20 taşıt koymuşuz. Şu ana kadar bir tane bile alınmamış. NATO zirvesi geliyor, belki onun için bir ihtiyaç olursa bir alım yapılabilir. Yapılmaz demiyorum ama genelde bu 20 taşıt konuyor. Bir ihtiyat ödeneği olarak konuyor. Acil bir ihtiyaç çıkar kullanılabilir diye konuyor. Ama geçmişe baktığınız zaman bunun pek de kullanılmadığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. Kadınlarla ilgili meselelerin sadece LGBT üzerinden tartışılmasının haksızlık olduğuna değinen Yılmaz, "Kadınlarla ilgili meseleyi sadece LGBT kontekstinde tartışıyorsanız kadınlara büyük bir haksızlık yapıyorsunuz. Birincisi bu. İkincisi küreselci söylemlerin etkisi altındasınız ve geçmişe bakarsak oryantalist bir bakış açısıyla kendi toplumunuza bakıyorsunuz. Bu uzun bir entelektüel tartışma. Ama bakış açınıza hiçbir şekilde katılmadığımı, Kürt halkının da sizin bu bakış açınıza en küçük bir prim vermeyeceğini de buradan ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Türkiye’de açlık sınırının sadece TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar olduğundan bahseden Yılmaz, "Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırı dediğiniz TÜRK-İŞ’in yaptığı hesaplamalar. Yoksulluk olarak hesapladığı geçen ay gördüm televizyonlardan 97 bin lira. Yani neredeyse 2 bin 500 dolara yakın bir geliri olanı yoksul olarak tarif ediyor. Siz 5 bin dolar da dersiniz. Açık arttırmaya da çıkabilirsiniz. Tüm toplumu da yoksul ilan edebilirsiniz. Ama bir uluslararası ölçüte, istatistiğe dayalı bir yaklaşım değil bu. Sendikal olarak hazırlanmış muhtemelen sendikal taleplerine baz teşkil etmek üzere yapılan çalışmalar. Biz elbette en küçük yoksulluk oranıyla da mücadele etmeye devam edeceğiz. Güçlü bir sosyal politikayla yolumuza devam edeceğiz" dedi. Soru-cevabın ardından Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, birleşimi, yarın saat 11.00’de toplanmak için kapattı.
Kocaeli Kocaeli’de silahlı saldırı: 1’i futbolcu 3 yaralı Kocaeli’de meydana gelen silahlı saldırıda 3 kişi silahla vurularak yaralandı. Yaralılardan birinin Kocaelili futbolcu Uğurcan Bekçi olduğu öğrenildi. Olay, İzmit ilçesi Sanayi Mahallesi Ömer Türkçakal Bulvarı’nda meydana geldi. Henüz bilinmeyen sebeple iki grup arasında tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi ile çıkan kavgada Sultanbeyli Belediyesporlu Uğurcan Bekçi (27), E.K.B. (27) ve İ.A. (31) silahla yaralandı. 3 kişi kanlar içinde yerde kalırken, durum 112 Acil Çağrı Merkezi’ne haber verildi. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri, biri ağır olmak üzere yaralan 3 kişiyi yapılan ilk müdahalenin ardından ambulansla hastaneye kaldırdı. Kağıtspor, Körfez Spor Kulübü, Kocaeli Güneşspor, Belediye Derincespor, 24 Erzincaspor, Ankara Keçiörengücü, Adıyaman 1954 gibi önemli takımlarda forma giyen 27 yaşındaki kanat oyuncusu Uğurcan Bekçi’nin ayağından yaralandığı, durumunun ağır olduğu ve ameliyata alındığı öğrenildi. Polis olay yerinde delil aradı Öte yandan bölgeye çok sayıda polis ekibi de sevk edildi. Olayın Sefa Sirmen Sanayi Sitesi’nin yakınlarında başladığı, sahil yolu boyunca da sürdüğü öğrenildi. Polis ekipleri olayın yaşandığı noktalarda mermi ve delil aradı. Kocaeli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro ekipleri, çok yönlü araştırma başlatırken, zanlı veya zanlıların yakalanması için çalışmalar sürüyor.
Ankara Bakan Işıkhan: "’Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, "Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. TBMM Genel Kurulu, Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yanı sıra Mesleki Yeterlilik Kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği, İletişim Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığının bütçeleri görüşüldü. Milletvekillerinin konuşmalarıyla başlayan Genel Kurul toplantısında Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın sunumlarıyla devam etti. Sunumların ardından soru-cevap bölümüne geçilen toplantıda Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Burada konuşan Işıkhan, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 2026 yılı bütçesinin düşük olduğuna yönelik iddialara yanıt vererek, "Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesi merkezî yönetim bütçe kapsamı dışında olup ayrı bir bütçedir. 2026 yılı merkezî yönetim bütçesinde Sosyal Güvenlik Kurumuna ayrılan pay, Bakanlık bütçesi üzerinden SGK’ye ayrılan teşvikleri 261,3 milyar lira, açık finansman ise 43,7 milyar lira kalemlerini kapsamaktadır. Dolayısıyla, sosyal güvenlik sisteminin finansman kaynağını sadece genel bütçeden aktarılan pay üzerinden değerlendirmek doğru bir yaklaşım değildir. SGK bütçesinin 2026 yılında 7 trilyon 130 milyar lira olacağı öngörülmektedir" ifadelerine yer verdi. "Dilovası yangınında ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız" Işıkhan, DEM Parti Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Dilovası yangınında insanların ihmalden dolayı hayatını kaybettiği iddialarına da yanıt vererek, şu ifadelere yer verdi: "İlk anından itibaren ailelerimizin yanında oldum, devlet olarak kimseyi yalnız bırakmadık ve bırakmayacağız. Olayla ilgili adli süreç hâlen devam etmektedir, yargının yürüttüğü soruşturmayı titizlikle ve yakından takip ediyoruz. Bununla birlikte, idari açıdan üzerimize düşen sorumluluğu gecikmeden yerine getirdim, 3 başmüfettişimizi ve 2 müfettişi görevlendirdi. Soruşturma kapsamında SGK Kocaeli İl Müdürü, İl Müdür Yardımcısı, Gebze Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürünü görevden aldık. Çalışma ve İş Kurumu Kocaeli İl Müdürü, İŞKUR Dilovası Hizmet Merkez Müdürü, İŞKUR CİMER’den Sorumlu Şube Müdürü personelini görevden aldık. Hem adli hem de idari soruşturmalar eşzamanlı olarak devam etmektedir. Az önce açıkladığım gibi ihmali, kusuru, sorumluluğu olan kim varsa gözünün yaşına bakmadan gerekli işlemi yapacağız." "‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" Bakan Işıkhan, 2025 bütçesinde SGK’ye yapılan transferler arttığını ve sağlık sistemini kalkındırmak için bu transfer harcamalarının özel hastanelere gittiğini iddia edildiğini söyleyerek, "Bu iddia kesinlikle doğru değil. Özel hastanelere yapılan ödemelerin tedavi harcamaları içindeki payı 2013 yılında yüzde 23,40 iken 2024 yılı sonunda yüzde 10,45’e düşmüştür, 2025 yılının ilk yedi ayında ise bu oran yüzde 6,78’e gerilemiştir. Bu yüzden ‘Özel hastanelere aktarılan pay artıyor’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi. Genel Kurul toplantısı Bakan Işıkhan’ın konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın konuşmasıyla devam etti.