POLİTİKA - 18 Nisan 2023 Salı 09:18

Bahçeli: 'Seccadeye ayakla basana hoş görüyle bakılmaz'

A
A
A
Bahçeli: 'Seccadeye ayakla basana hoş görüyle bakılmaz'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Seccadeye ayakla basana hoş görüyle bakılmaz. Ayakkabısıyla seccadeyi kirletenlerin zoru görünce görmedim, üzgünüm, pardon demeleri bir işe yaramaz" dedi.

MHP İstanbul İl Başkanlığı'nın düzenlediği iftar programına katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Merhum düşünürümüz Ziya Gökalp’in tespit ve teşhis mahareti göstererek vurguladığı gibi sosyal hayatımız özde milli, biçimde İslami’dir. Nitekim Müslüman Türk milletinin esasları bu görüş derinliğinde tıpkı bir cevher gibi gizlidir. İnançlarımız hayatı kavrayışın, hadiseleri okuyuşun, hedefleri koyuşun ana kaynağıdır. Bu kaynak bizi biz yapan, aynı şekilde bizi derin bir manevi ve fikri maziye değerler mecmudur. Mesela, milli ve manevi mirasımızın ihata ettiği gelenek ve göreneklerimiz kapsamında seccadeye ayakkabıyla basılmaz, basılamaz, basanlara da hoşgörüyle bakılamaz. Buna rağmen ayakkabısıyla seccadeyi kirletenlerin zoru görünce görmedim, duymadım, fark etmedim, gafletteydim, üzgünüm, pardon demeleri de bir işe yaramaz. Çünkü siyasi eylemleriyle çelimsiz erdemleri çatışanların, dilleriyle dimağları çelişki yumağına dönenlerin ne sözü sözdür ne de özü adamlıktır. Bir ayeti kerimede geçen 'Hak gelince batıl zail olacak' buyruğunu bir faniye atfeden, onun düşüncesi zanneden siyasi bir cehlin milli haklarımıza, manevi haysiyetimize sahip çıkması balığın kavağa tırmanası kadar absürt bir beklentidir” dedi.

Bahçeli, “Çorum ve Konya’yı ülke sanıp, Gaziantep’te Şanlıurfalılara hitap edenlerin; Kapalı Maraş’ı ilk kez duymuş gibi bakıp temiz parayı uyuşturucu tacirlerinden alacağını iddia edenlerin biliniz ki ciddiye alınacak hiçbir tarafları yoktur. Allah muhafaza, iktidar olduklarından 3 ay sonra Avrupa ülkelerine vizesiz gidileceğini ileri sürerek diplomasi ve hukuk bilmez bir hayalperest olduğunu belgeleyen bir kişiden cumhura baş olmaz, olmamalıdır, inşallah da olmayacaktır. Bununla da kalmayıp Sakarya Savaşı’nın Sakarya ilimizde yapıldığını zanneden, Kağıthane’ye Kağıttepe diyen, Mersin’i Güneydoğu’nun incisi yapan, fındığın yüzde 42’sinin Şanlıurfa’da üretildiğini iddia eden bir cumhurbaşkanı adayına ne anlatsak boş, ne söylesek boşunadır. Çünkü hiçbir şeyi bilmiyor, bilmediğini bilmiyor, daha tuhafı biliyormuş gibi yapmaktan da çekinmiyor. Meşhur bir sözde aynen anlatıldığı gibi: 'Bilen ve bildiğini bilen akıllıdır, onu izleyin. Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır, onu uyandırın. Bilmeyen ve bilmediğini bilen bir öğrencidir, ona öğretin. Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen bir aptaldır, ondan sakının.' Büyük mutasavvıf Şems-i Tebrizi her insan için ibret levhası olarak değerlendirilebilecek şu hikmet dolu cümleleri nasıl da tefekkür hazinesinden tezekkür hanesine çıkarmıştır: 'Hiçbir konuda emin olma, kendini ayrıcalıklı sayma. Konumuna ya da mevkine, ismine veya şöhretine güvenme. Şu hayatta tüm zahiri kisveler sabun köpüğünden ibarettir. Nazlı nazlı yükselir köpük, derken pat diye sönüverir” ifadelerini kullandı.

"Ciddiyetsiz olan kumar masasıdır"
"Ciddiyetsiz olan kumar masasıdır" diyen, Bahçeli, ”Ülkesini tanımayan, tarihini bilmeyen, milletine gönülden bağlılık hissetmeyen bir muhalefet lideri, üstelik bir cumhurbaşkanı adayı 14 Mayıs’ta sönüp gidecektir. Kunut dualarını ayet diye zikreden bu cumhurbaşkanı adayının akıl ve zeka açısından rakipsiz olduğunu elbette görüyor, gülümseyerek takip ediyoruz. Zillet ittifakının Cumhurbaşkanı Adayı Kılıçdaroğlu ziyaret ettiği Bulgaristan’da demiş ki: 'Bay Kemal’le devlet yine devlet olacak. Parti de parti. Devlet ciddi olacak. Olması gerektiği gibi.' Türkiye Cumhuriyeti devlet gibi devlettir. Devlet başta, kuzgun leştedir. Kılıçdaroğlu’nun sancısı da bundandır. Devlet yine devlet gibi olacak demek Türkiye’ye Fransız kalmış bir siyasetçinin hezeyanıdır. Türk devleti hükümrandır, egemenlik haklarıyla, ülkesi ve milletiyle dünya genelinde parmakla gösterilen bir mertebeye çıkmıştır. Kılıçdaroğlu neyin ciddiyetinden bahsetmektedir? Ciddiyetsiz olan kumar masasıdır. Ciddiyetsiz olan birbirine pusu kuranlardır. Ciddiyetsiz olan cibilliyet yoksunlarıdır. Ciddiyetsiz olan Türkiye’yi ameliyat masasına yatırmak isteyen teslimiyetçi zevattır” dedi.

Konuşmasına devam eden Devlet Bahçeli, “Devleti yıkmayı, milleti bölmeyi, vatanı parçalamayı hedeflemiş bölücü, yıkıcı, suç ve cinayet örgütleriyle yol yürümenin, aynı karanlık çukurda buluşmanın neresi ciddiyet, neresi hamiyettir? Bir nevi Cizvit papazları gibi, ihanetin misyonerliğini üstlenenler devleti nereden bilecek, milletimizin onuruna düşkünlüğünü nasıl göreceklerdir? FETÖ’cü Taraf Gazetesi’nin eski yazarını İzmir’den milletvekili adayı ilan eden Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi Pensilvanya’nın güdümündedir. Türklüğü Anayasa’dan çıkarma pespayeliğini alçakça gündeme taşıyan selamsız Babacan’ın yoldaşı Ali Dibo’yu Ankara Çankaya’dan milletvekili adayı gösteren Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi çıkmaz sokaktadır. Aziz Atatürk’e hakaret edenleri baş tacı yapan, yeni bir çözüm sürecinin alt yapısını hazırlayan, sözde Kürt sorununu gündeme taşıyan, Türk askerinin silah bırakması için uygun ortam kollayan Kılçdaroğlu ve CHP yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’ni dinamitlemek için kulisleri kaynatmakta, lobi çalışmalarını kamçılamaktadır” diye konuştu.

Bahçeli, “Tehdit büyüktür, yakındır, kurnazdır. Tehlikenin ana aktörleri, gerçek anlamından soyutlanmış demokrasi ve özgürlük masalları anlatarak ülkemizi zehirleme kararındadır. Kandil CHP’nin ve İYİ Parti’nin yanındadır. Bizim tarafımız ise Türkiye’dir. Küresel emperyalizm CHP ile İYİ Parti’yi kukla gibi oynatmaktadır. Bizim sevdamız ise Türk milletidir. Yeminli Türkiye düşmanları CHP ile İYİ Parti’yi kafeslemiştir. Bizim varlığımız ise Türk varlığına, bir değil bin defa armağan edilmiştir. PKK ve FETÖ zillet ittifakına ambargo koymuştur. Bizim kararlılığımız da 'Devlet ve milletiyle, her şeyden önce Türkiye'dir. Irak’ın Süleymaniye kentinde fiilen terör örgütünün önünü açanların adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki meşru ve hukuki askeri varlığını çekmesini dayatanların adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Mavi vatana sırt çevirmemizi isteyenlerin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Türk ve İslam coğrafyalarıyla tarihi bağlarımızın kopuşunu projelendirenlerin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Türkiye’yi Batı’nın ileri karakolu haline getirmek, bunun yanı sıra istasyon devleti yapmak için uğraşanların adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi’nden yükselen ezan seslerini kısmak isteyenlerin, bu mukaddes mabedimizi tekrar müze yapmak için yanıp tutuşanların adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Mescid-i Aksa’nın tarihi ve manevi statüne kast etmek için her provokasyondan medet umanların adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Terörle mücadeleyi durdurmak, sözde Kürdistan’ın temelleri kazmak için vaziyet alan, iklim oluşturan, özerklik ve özyönetim kisvesiyle parçalanmanın yapı taşlarını döşemeyi amaçlayan hainlerin adayı Kemal Kılçdaroğlu’dur" diye konuştu.

Bahçeli, “Türkiye’yi küresel güçlerin kumanda edilen garnizon devleti yapmak için kuyrukta bekleyenlerin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. İHA’larımızdan, SİHA’larımızdan, uçak gemimiz TCG Anadolu’dan, Hürjet ve Hürkuş savaş uçaklarımızdan, hangardan çıkartılan insansız savaş uçağımız Kızılelma'dan, Atak helikopterimizden, Altay tankımızdan, Tayfun füzemizden, toplarımızdan piyade tüfeklerine varıncaya kadar Türkiye’nin diriliş ve yükseliş beratı tüm ürün ve hizmetlerden korkup çılgına dönenlerin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Emek ve Özgürlük İttifakı çatısında toplanan Yeşil Sol Parti’nin, Türkiye İşçi Partisi’nin, Emek Partisi’nin, Halkın Kurtuluş Partisi’nin, Toplumsal Özgürlük Partisi’nin, Sosyalist Meclisler Federasyonu’nun; Sosyalist Güç Birliği İttifakı’nda birleşen Türkiye Komünist Partisi’nin, Türkiye Komünist Hareketi’nin ve Sol Parti’nin, bunların yanında ve yöresinde, önünde ve ardında konuşlanan silahlı terör örgütlerinin adayı bilinsin ki Kemal Kılıçdaroğlu’dur” dedi.

"Türk düşmanları 14 Mayıs öncesi bütün kozlarını masaya sürmüşlerdir"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci beş yıllık döneminde de görevini sürdürmesinin bir hayat memat konusu olduğunu ifade eden Bahçeli, “Başka coğrafyalarda neredeyse Komünist kalmamışken Türkiye’de yuvalanan komünist ajanlar 14 Mayıs öncesi gizlendikleri hücrelerden nasıl da can havliyle ortalığa dökülmüşlerdir. Demokrasi olmadığını iddia eden müfteriler bu tabloya ne diyecektir? Özgürlüklerin engellediğinden şikayet edenler bu kadar özgürlüğü dünyanın neresinde görebileceklerdir? Sıfır numara ajanlık görevini üstlenmiş Cengiz Çandar’ın saklandığı delikten dürte dürte çıkartılıp HDP’nin kayyumu Yeşil Sol Parti’nin Diyarbakır milletvekili adayı yapılmasını hala tesadüf gören var mıdır? Bize göre, bu tesadüf falan değil şerefsiz bir kampanyanın ara ve alçak bir durağıdır. Yine aynı tıynetteki Hasan Cemal isimli yazar bozuntusunun Yeşil Sol Parti’nin İstanbul milletvekili adayı ilan edilmesini siyasi bir tercih olarak yorumlayan olacak mıdır? Türk düşmanları 14 Mayıs öncesi bütün kozlarını masaya sürmüşlerdir. Fakat Türkiye üzerinde karanlık plan yapanların hevesleri kursaklarında kalacaktır. Onların paravan ve kafa kola alınmış adayı varsa bizim de adam gibi adam adayımız vardır ve milletimizin huzurundadır. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek sağlam iradenin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci beş yıllık döneminde de görevini sürdürmesi bir hayat memat konusudur, hatta milli beka meselesidir" şeklinde konuştu.

“Bizim adayımız fason değil milletin özbeöz evladıdır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın milletin evladı olduğunu belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“14 Mayıs 2023 tarihinde tüm seçim çevrelerinde kurulan sandıklarda karşılaşacaktır. Türkiye’yi siyasi istikrarsızlık ve kriz dönemlerine geri döndürmek maksadıyla el ovuşturanların tek sözde projesi olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile kesintisiz siyasi istikrarı temin etmenin nişanesi ve yönetim şaheseri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi 14 Mayıs’ta demokratik kantara vurulacaktır. Ya istiklal, istikrar ve istikbal haklarımız titizlikle korunacak, ya da ilkellik, ilkesizlik ve izmihlal öne çıkacaktır. Elbette milletimizin kaderine ve geleceğine sahip çıkacağına yüreğimle inanıyorum. Bunu da hep birlikte yapacağız, hep birlikte başaracağız. Türkiye’nin karşı cephesinde buluşan yerli ve yabancı çıkar ortaklarının hükmü Türk milletine sökmeyecek, bu suretle Türkiye’nin önü kesilemeyecektir. Yıkımın ve çözülmenin adayı ne yaparsa yapsın; milli birliğin savunucusu, Cumhuriyet’in yeni yüzyıldaki güvencesi, aynı zamanda bin yıllık kardeşliğin ve lider ülke Türkiye hedefinin adayı milli iradenin yüksek desteğiyle takdir ve taltif edilecektir. Bizim adayımız fason değil milletin özbeöz evladıdır. Nitekim adayımız belli kararımız nettir. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.“

Bahçeli, “Türkiye’ye dev bir eser kazandırıldıkça zillet ittifakı adeta felç geçiriyor. Köprü ile yiyecek arasındaki ilişkiyi dünya üzerinde başka bir siyasetçinin bu şekilde kurması kanaatimce mümkün değildir. Bunu Kılıçdaroğlu başarmış, velakin boş kaleye gol atayım derken topu kendi kalesine göndermiştir. Her şeyi saptıran bir siyaset anlayışından ülkemize hiçbir fayda gelmez, gelemez. Yalan en büyük günahlardan birisidir. Efendimiz Resulullah insanlığı fazileti ve muhteşem tebliğiyle aydınlatırken, Müslüman’ın asla yalan söylemeyeceğini ifade etmiş, nihayet ihlali mümkün olmayan bir kural koymuştur. Siyasetlerini yalana tahvil, talana teşmil eden siyasetçilerin, dün doğru dediklerine bugün yanlış diyen devşirilmiş siyaset meddahlarının tepeden tırnağa günaha battıkları ayan beyan ortadadır. Bunlar ön kapıda başka, arka kapıda başka; sabah başka, akşam bambaşkadır. Terörist Sırrı Sakık Kılıçdaroğlu’na 'Kapalı kapılar ardında söylenenlerim kamuoyuna deklare edilmesi' çağrısında bulunmuştu. Kılıçdaroğlu, HDP’ye, PKK’ya neleri vaat etmiştir? Kılıçdaroğlu, FETÖ’ye hangi güvenceleri vermiştir? Kılıçdaroğlu ve diğer yamaklarının Batılı ülkelere ödemeye hazır olduğu diyet listesinde neler vardır? Bu sorular cevabını mutlaka bulmalıdır. Ak koyun kara koyun tefrik edilmelidir. Pirincin içine gizlenmiş beyaz taşlar dikkatle ayıklanmalıdır" dedi.

Bahçeli, “Zillet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun iki kırmızı çizgisi varmış; birisi vatan, diğeri da bayrakmış. Üstelik bunu Mısır’daki sağır sultan bile duymuş. Sağır sultan duydu mu duymadı orasını bilemem, ancak Kılıçdaroğlu’nun eğer varsa da kırmızı çizgilerinin uzun süre önce pembeleştiği, hatta çizgi diye gördüğü kırmızı renklerin vatana ve bayrağa muhalif olanlar tarafından savaş boyası olarak kullanıldığı sağduyulu her insanımızın malumudur. Demek ki, Kılıçdaroğlu’nun gündeminde ne devlet vardır, ne de millet. Vatan ve bayrak da sadece istismar malzemesi olarak görülmektedir. Bu siyaset ayıplı bir siyasettir. Bu zihniyet mefluç bir siyasettir. Türkiye’nin zillete düşmesi, gerileyip iç sorunlara gömülmesi Kılıçdaroğlu’nun potansiyel gayesidir. Ancak milletimiz buna izin vermeyecek, müsaade etmeyecektir" ifadelerini kullandı.

Konuşmasını sürdüren Devlet Bahçeli, “Türkiye için çalışacağız, Türklük için çalışacağız, varlığımızı, kimliğimizi ve geleceğimizi güvenceye kavuşturacağız. Bu vatan sahipsiz değildir; sahip olacak sizlersiniz. Bu millet yetim değildir; kol kanat gerecek sizlersiniz. İstanbul’un üç bölgesinde de dava ve demokratik sorumluluğunu bihakkın gösteren bütün milletvekili adaylarımızı TBMM’de görmek istiyorum. Hepinizle yol yürümekten bahtiyarım. Artık İstanbul’da ezberleri bozmanın, tabuları yıkmanın vakti gelmiştir. Artık İstanbul’da Milliyetçi Hareket Partisi mucizesini yaşatmanın günü yaklaşmıştır. Tarihi bir başarıya ulaşmak için bütün şartlar oluşmuştur. Şimdi siz söyleyiniz; 14 Mayıs’ta anket şirketlerini rezil etmeye hazır mısınız? Başarmaya kararlı mısınız? Çok çalışacak mısınız? Birinci, ikinci ve üçüncü bölgelerde milletvekili sayımızı muazzam bir seviyeye çıkaracak mısınız? Söz veriyor musunuz? Bu iş tamam diyor musunuz? İstanbul’un kaderini elinize alıyor musunuz? Ne mutlu sizlere, alayınıza başarılar diliyor, eksiksiz şekilde TBMM’de yapılacak yemin töreninde sizleri bekliyorum. İstanbul’da zaman üç hilal zamanıdır. Dün Ulubatlı Hasan sancağımızı burçlara asmıştı, şimdi sizler yapacaksınız. İstanbul İl Başkanımıza, yönetimine, ilçe başkanlarımıza sonuna kadar güveniyorum. Dedikodulara aldırmadan yolunuza devam ediniz. Fitneye kulak vermeden mücadelenizi fedakârlıkla yürütünüz. Birlik ve beraberliğinizi muhafaza ederek, ülkemize, milletimize, davamıza ve değerlerimize sahip çıkarak kocaman yüreklerinize İstanbul’u sığdırınız. Bizler hayatın zorluklarıyla savaşan, alın teriyle, göz nuruyla rızkını arayan, helal kazançta bereket bulan büyük Türk milletinin sevdalısıyız. Ve de hakkımızı 14 Mayıs’ta alacağız” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Giresun Pembe kimlikle 38 yıl yaşayan Kumral Bodur’un hayatı film oluyor Giresun’da nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı pembe kimlik verilen ve 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalışan 52 yaşındaki Kumral Bodur’un hayatı beyaz perdeye ilham kaynağı oldu. Yazar Aziz Nesin’in filmlere de konu olan “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanının ardından, nüfus müdürünün hatası nedeniyle nüfusa kadın olarak kaydedilen Kumral Bodur’un 38 yıl boyunca erkek olduğunu ispatlamaya çalıştığı hayat hikayesi de filme konu oluyor. Filim yapımcılarının kendisini aradığını anlatan Kumral Bodur, “Trajikomik bir film hikayesi için hayatımın bir film senaryosuna ilham kaynağı olmuş. Bununla ilgili filmin yönetmenliğini yapacak olan Abbas Karatekin ve Yapımcısı Ulaş Karadeniz beni aradılar ve projelerinden bahsettiler. Ben de olumlu yaklaştım. Önümüzdeki günlerde Giresun’a gelip senaryo yazımı için detaylı görüşmeler yapacağız” dedi. 15 hakim, 19 savcı değişmiş, kimliği değişmemişti Giresun’un Bulancak ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Kumral Bodur nüfus memurunun yaptığı hatadan dolayı nüfusa kadın olarak yazılmış ve pembe kimlik verilmişti. Ancak yapılan hatanın düzeltilmesi ise tam 38 yıl sürmüş bu süre içerisinde evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen ne resmi evlilik yapabilmiş ne de çocuklarını nüfusuna yazdırabilmişti. Çocuklarını kardeşlerinin nüfusuna yazdıran Kumral Bodur, sigortalı bir işe girip çalışamamış ve askerlik görevini de yapamamıştı. 15 hakim, 19 savcının değiştiği hukuk mücadelesi ise tam 38 yıl sürmüştü. Kumral, mahkeme sürecinde yaşadığı psikoloji sorunlar nedeniyle aldığı hapis cezasını da, kadın kimliğiyle, erkek cezaevine girdiğinde ise yanlışlığın fark edilmesi sonucu cezaevinden dışarı çıkartılmıştı.
Amasya Amasyalı öğrenciler okulda ata tohumu ekip fide yetiştirdi Amasya’nın Taşova ilçesinde Emine Bursalı İmam Hatip Ortaokulu öğrencileri ve öğretmenleri okulda ektikleri ata tohumlarından fide yetiştirdi. Çileklerin ve diğer sebzelerin hasadı yapılırken ata tohumu domates fideleri de okul bahçesinde oluşturulan seraya dikildi. "Ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz" Fen ve teknoloji laboratuvarında yetiştirilen ata tohumları, ‘Eğitimde Rehberlik ve Destekleme Modeli (ERDEM) Destek 2022 Programı’ çerçevesinde sağlanan 25 bin liralık destekle okul bahçesinde oluşturulan 25 metrekarelik seraya taşınarak öğrencilerin elinde toprakla buluştu. Çok heyecanlandıklarını belirten 7. sınıf öğrencisi Abdullah Ensar Sarıbaş, “Getirdiğimiz ata tohumlarını burada yetiştiriyoruz. Burada çilek, marul, maydanoz gibi bir sürü çeşit bitki bulunuyor” dedi. Arkadaşı Tuğçe Naz Aşık da, “Köyümüz uzak olduğu için git, gel yapamıyoruz. Okulumuzda bunun gibi sera olduğu için tarımdan da yararlanabiliyoruz. Laboratuvarda üretiyoruz. Sonra gelip buraya dikiyoruz” diye konuştu. "Amacımız akademik başarının yanı sıra evlatlarımızı hayata da hazırlamak" Çalışmanın öğrencilerinin gelişimi için fırsat olduğuna işaret eden Fen Bilimleri Öğretmeni Bayram Atalay, “3 sene önce kurulan serada çilek, domates, salatalık, karnabahar, roka yetiştiriyoruz. Çocuklara eğitim, öğretim faaliyetinin haricinde yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi de öğretiyoruz” şeklinde konuştu. Amaçlarının akademik başarının yanı sıra evlatlarını hayata da hazırlamak olduğunu vurgulayan Okul Müdürü Ali Buğalı ise, “Son yıllarda küresel ısınmayla beraber gıdaya erişim konusundaki sıkıntıları göz önüne aldığımızda toplumumuzun üreten, kendi kendine yeten bir toplum olması açısından tarım faaliyetlerine yönelip her türlü sebze ve meyveyi yetiştirmeye çalışıyoruz. Onlara da örnek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
Ankara TESK Genel Başkanı Palandöken: “İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin sadece yasal bir zorunluluk değil insanın en temel haklarından biri olduğunu vurgulayan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ülkemizde, iş sağlığı ve güvenliği konusunda önemli adımlar atılmakla birlikte hala iyileştirilmesi gereken alanlar bulunmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği en temel haklardan biridir” dedi. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası vesilesiyle yazılı bir mesaj yayınlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “ILO verilerine göre 2023 yılında Türkiye, ölümcül olmayan mesleki yaralanmalar bakımından dünyada 11. sırada, ölümlü iş kazası sayısı bakımından ise 15. sırada yer alıyor. İş kazaları üzerine veriler toplayan ve paylaşan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) verilerine göre 2023 yılında en az bin 929 işçi hayatını kaybetti. Bir ülkede meydana gelen iş kazalarının sayısının azalması, o ülkenin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar başarılı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. İş sağlığı ve güvenliği yönetiminin uygulanabilirliği ile iş kazalarının önceden engellenmesi oldukça önemlidir. Unutulmamalıdır ki her iş kazası önlenebilir nitelikte bir risktir ve bu konuda alınacak önlemler hayati önem taşır. Herkesin sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamına sahip olması, daha verimli ve mutlu bir işgücü oluşturmaya yardımcı olur” ifadelerini kullandı. İş sağlığı ve güvenliği konusunun seçenek değil zorunluluk olduğunu belirten Palandöken, “Çalışanların daha güvenli bir ortamda çalışmalarını sağlamak, hem işverenlerin hem de çalışanların ortak sorumluluğudur. İşverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilinçlenmeleri, uygun ekipmanların kullanımı, risklerin değerlendirilmesi ve önleyici tedbirlerin alınması önemlidir. Sağlıklı çalışma ortamları oluşturarak, çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha verimli olmalarını sağlamak hem işletmelerin hem de toplumun yararınadır. Esnaf ve sanatkarlar için iş sağlığı ve güvenliği konularına uyum sağlamak, yasal sorunlardan kaçınmak ve işletmelerini güvende tutmak açısından hayati öneme sahiptir. İşletmelerin itibarını korumak için düzenli olarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalı ve çalışanlara gerekli eğitimler verilmelidir. Bu vesile ile 4-10 Mayıs İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası’nda tüm işletmelere kazasız bir çalışma hayatı dilerken, bu konuda daha bilinçli, duyarlı ve sorumlu olmamız gerektiğinin altını çiziyorum” dedi.