POLİTİKA - 12 Mayıs 2023 Cuma 20:16

Bahçeli: 'Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu Allah'ın izniyle gerçekleşecek'

A
A
A
Bahçeli: 'Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu Allah'ın izniyle gerçekleşecek'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunun Allah'ın izniyle gerçekleşeceğini belirterek, "Recep Tayyip Erdoğan Anadolu çocuğudur. Yılmaz ve yıkılmaz. Kimseye boyun eğmez. 14 Mayıs'ta da Allah'ın izniyle Cumhurbaşkanımız olacaktır" dedi.

Aksaray'da "Aziz Milletim Sıra Sende" temasıyla 15 Temmuz Milli İrade Meydanı'nda vatandaşlara seslenen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Geleceğimizi karartmak, geçmişimizi karalamak isteyenler var" dedi.

"Bölücü terör örgütü PKK, Kılıçdaroğlu ile yol yürüyor"

MHP Lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'nin önünü kesmek için çırpındığını ifade ederek, "Kervan yağmacıları istikrarımızı bozmak için uğraşıyor. Bölücü terör örgütü PKK, Kılıçdaroğlu ile yol yürüyor. FETÖ Kılıçdaroğlu'na umut bağlıyor. Terörist Demirtaş cezaevinden 'Oyum Kemal Kılıçdaroğlu'na, ona oy vereceğim' diyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde yayınlanan gazete Kılıçdaroğlu'nu kendilerine benzetiyor. Bunun yanında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın yenilgisini Türkiye ile Batı arasında sağlıklı ilişkilerin ve dünya çapında bir zaferin işareti olarak değerlendiriyor. Ekonomist dergisi, 'Erdoğan gitmeli' manşeti ile nifak saçıyor. Yine Kılıçdaroğlu ABD'de yayınlanan gazeteye verdiği röportajda Rusya'ya yaptırım uygulama konusunda Batılı ülkelerin aldıkları kararlara uyma sözü veriyor. Sosyal medyadan Türkiye'ye savaş açılmıştır. Bütün FETÖ'cü ve Türkiye düşmanı yılan ve çıyanlar iftiralarla insanlık değerlerini çiğnemektedirler. Hepsi birden Kılıçdaroğlu propagandası yapmaktadır. İnsanların mahremiyeti, özel hayatı, hak ve özgürlükleri en adi şekilde hedef alınmaktadır. FETÖ, geçmişteki hak ve hukuk ihlallerine bugünlerde de yenilerini eklemektedir. Haysiyet cellatları kumpaslarını sürekli derinleştirmektedir. Zillet ittifakı adayı Kılıçdaroğlu, ahlaksızlığın ve her türlü kanunsuz ilişki ağlarının göbeğindedir. Kılıçdaroğlu'nun demokrasi iddiaları yalandır, Kılıçdaroğlu'nun adalet ve özgünlük sözleri baştan aşağıya kandırmacadır. Demokrasinin ahlaki temelleri vardır ve mutlaka olmalıdır. Milletsiz bir vatan, hukuksuz bir özgürlük, haksız bir demokrasi, haksız bir adalet, hakikatsiz ve hafızasız bir insan düşü kuran mihrakların bitmek tükenmek bilmeyen operasyonel faaliyetleri devamlı mesafe almaktadır. Bu mihrakların umut ve heyecan kaynağı Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Değerlere yönelik kategorik saldırılar, kavramlara yönelmiş işgal niyetleri, maneviyatımıza kurulmuş tuzaklar zillet ittifakının son çırpınışlarına delalettir. PKK, HDP ve küresel emperyalizm destekli zillet ittifakının, insanlığın ortak hazinesi olan demokrasiye, hukuka, özgürlüğe, adalete hazımsızlığı ileri düzeydedir" diye konuştu.

"Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu Allah'ın izniyle gerçekleşecektir"

Devlet Bahçeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonunun Allah'ın izniyle gerçekleşeceğini belirterek, "Milletimize hangi sözü vermişsek 27. Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yerine getirdik. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin geride kalan yaklaşık 5 yıllık uygulama döneminde Cumhur İttifakı olarak kronik sorunlara neşter vurduk. Çözümsüz gibi duran tüm sorunları çözmeyi başardık. Cumhur İttifakı'nın umut olduğunu gösterdik. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin muktedir ve müstesna kazanımları ile ülkemizin önünün açılmasına gururla şahit olduk. Aynısını 28. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yapacağız. Sizlerin desteği ile mutlaka başaracağız. Cumhuriyetin 100. yıl dönümü milletimize 100 sözümüz vardır ve hepsini de Allah'ın izniyle gerçekleştirmeye kararlıyız. Elbette yapacağız, birlikte yapacağız. Başta Amerika, Avrupa Birliği'nin bazı ülkeleri, bunların ne idiği belirsiz kişileri, Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ı sileceklerini söylüyor. Buradan, Aksaray'dan sesleniyorum. Hans, Sam, Coni, Henry aklınızı başınıza alın. Recep Tayyip Erdoğan Anadolu çocuğudur. Yılmaz ve yıkılmaz. Kimseye boyun eğmez. 14 Mayıs'ta da Allah'ın izniyle Cumhurbaşkanımız olacaktır" ifadesini kullandı.

Yasin Can

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul “Hayat pahalılığı ile mücadele etmek için rekabet yasasının değişmesi gerekiyor” Son zamanlarda yapılan fahiş zamlardan dolayı rekabet gücünün düştüğünü söyleyen İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Özgöker 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un değişmesi gerektiğini vurguladı. Pandeminin ardından devam eden ekonomik sıkıntılardan sonra Türkiye’de hayat pahalılığının her geçen gün daha da arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Uğur Özgöker özellikle zincir marketlerin açık ve gizli anlaşmalar yaparak tüketiciyi mağdur ettiğini belirtti. Aynı zamanda Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Derneği Başkanı olan İstanbul Arel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Uğur Özgöker açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı; “Bilindiği üzere bütün dünyayı derinden etkileyen Covid-19 Pandemisi sonrasında ülkemizde tüketicileri doğrudan ilgilendiren, hayati mal ve hizmet fiyatlarında ekonominin normal gereklerinin çok ötesinde fahiş zamlar yapılmaktadır. Ayrıca piyasada pandemi sonrası tekrar canlanan talep nedeniyle bazı mal ve hizmetler tedarik edilememekte, karaborsada satılmakta, normal karların bazı mallarda piyasa fiyatının 10 katı kadar ahlaksız, iktisadi realiteden çok uzak zamlar yapılmaktadır. Özellikle zincir marketler aralarında açık veya gizli anlaşmalar yaparak (Kartel oluşturarak) ya da piyasada hâkim durumda olan teşebbüsler bu hakimiyetlerini mevcut ve potansiyel rakipleri ile tüketiciler aleyhine istismar ederek (tekel/monopol haline gelerek) piyasayı bozmakta, serbest rekabeti ihlal etmekte ve özellikle de bireysel tüketicileri mağdur etmektedirler.” “4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un değişmesi elzemdir” Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da bazı değişikliklerin şart olduğunu da söyleyen Prof. Dr. Uğur Özgöker, “Piyasa dengelerinin bozularak serbest rekabetin kısıtlanması ya da tamamen engellenmesi, ücretli çalışan ve emeklilerin hayatlarının çok zorlaştırılması, geçim sıkıntısı çekmeleri ve zaruri tüketim mallarını bile tedarik etmekte çok zorlanmaları ve nihai olarak bu enflasyonist ortamı bahane eden kötü niyetli dış güçler ve işbirlikçileri bazı iç siyasilerin bunu istismar ederek ülkemizin istikrarını bozarak siyasi ve ekonomik kaosa sokmak çabalarını önlemek için Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da bazı değişiklikler elzem olmuştur” şeklinde konuştu. “Yeni kanunda hapis cezaları ve çok yüksek para cezaları verme hükümleri de eklenmelidir” Prof. Dr. Uğur Özgöker sözlerine şöyle devam etti: “Her ne kadar Anayasa’nın 172. maddesi uyarınca ‘Devlet, tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder’ ile piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi ile ilgili 167. Maddesi uyarınca ‘Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler’; hükümleri devlete görev vermesine rağmen; 13 Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe giren RKHK ‘ da mevcut haliyle rekabeti en fazla bozan Devlet Yardımlarının Düzenlenmesi ve Denetlenmesi’ ne ilişkin (Teşvikler) ve doğrudan tüketiciyi koruyan hükümler yoktur. Mevcut kanunun hükümlerinde rekabeti ihlal eden teşebbüslere bir önceki yılın cirosu üzerinden yüzde 10 gibi sembolik bir oranda para cezası verilmesi yetkisi çok yetersiz kalmaktadır. Rekabeti ihlal ederek yüzde 500-1000 gibi fahiş oranlarında haksız kazanç sağlayan teşebbüsler çok cüzi cezalar karşısında rekabeti ihlal etme ve tüketiciyi istismar etmeyi sürdürmektedirler. Yeni kanunda ABD Rekabet Kanunun’da olduğu gibi hapis cezaları ve çok yüksek para cezaları verme hükümleri de eklenmelidir.” “Rekabet Kurumu bünyesinde Tüketici ve Rekabet Akademisi kurulmalıdır” Prof. Dr. Özgöker ayrıca Rekabet Akademisi önerisi ile ilgili de, “Ayrıca 4054 sayılı kanunun kuruma görev olarak verdiği ‘Rekabet Savunuculuğu’nu yürütecek yani ‘Rekabet’ kavramı ilgililere ve kamuoyuna anlatacak, bilgilendirecek, eğitecek ve sertifikalandıracak bir birim de kurum organizasyon yapısında öngörülmemiştir. Türk vatandaşlarının yaşam standartlarının ve refah seviyelerinin artırılması için RK bünyesinde ekonominin kalbi İstanbul’da Rekabet Kurumu İstanbul Temsilciliği binasında mukim bir "Tüketici Ve Rekabet Akademisi" kurulmalıdır. İstanbul merkezli bu akademi: Anayasamızda da yer alan devletin hem ‘Tüketiciyi Koruma’ hem de mal ve hizmet piyasalarında; ‘Rekabeti Koruma’ fonksiyonlarını birlikte yürüterek ekonomimizi geliştirecek, uluslararası rekabet gücümüzü artıracak ve vatandaşlarımız için eğitim, bilgilendirme, uluslararası sertifikasyon faaliyetlerini ifa edecektir. Bunların yanı sıra; Rekabetin ve Tüketicilerin Korunması, Haksız Rekabet, Damping, Sübvansiyon, Patent ve Fikri Mülkiyet Hakları, Kalite ve Standardizasyon gibi Uluslararası Ticaret Kurallarını ihlal eden ve ticari ahlaktan yoksun, teşebbüsleri tespit edecek, uyaracak ve gerekirse cezalandırılmaları için Rekabet Kurumu ve adli makamlara doğrudan sevk edebilecek yetkilerle donatılmalıdır” dedi. Son olarak tavsiylerini devam ettiren Özgöker sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu üç hususla ilgili maddeler yeni Rekabetin Korunması Hakkında Kanun tasarısına derç edilmelidir. Yeni Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kanunu uygulamayla görevli mevcut ‘Rekabet Kurulu Üyeleri’nin görevleri sona erer ve yeni üyeler atanır maddesi de eklenmelidir. Konunun çok önemli milli bir mesele olması hasebiyle de yeni rekabet kurulu üyeleri de hemşerilik, akrabalık veya başka siyasi mülahazalarla değil tamamıyla liyakat esasına göre konunun uzmanları arasından belirlenip atanmalıdırlar.”