GÜNDEM - 02 Kasım 2017 Perşembe 13:02

Bakan Arslan, banliyö tren hatları için tarih verdi

A
A
A
Bakan Arslan, banliyö tren hatları için tarih verdi

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, İstanbul’daki banliyö tren hattı çalışmalarının 24 saat aralıksız sürdüğünü ifade ederek tarih verdi. Bakan Arslan, “2018 sonuna kalmadan sistemin tamamını bitireceğiz. Her iki yakayı da Halkalı’dan Gebze’ye birbiri ile entegre edeceğiz” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde 10’uncusu düzenlenen Transist 2017 Uluslararası İstanbul Ulaşım Kongresi ve Fuarı, İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzelendi. Fuara, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Mevlüt Uysal ve çok sayıda davetli katıldı. Program saygı duruşu, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından mehteran gösterisi ile başladı.

Programda bir konuşma yapan İBB Başkanı Mevlüt Uysal, ulaşımda entegrenin önemine değinerek, “Ulaşımda 2 önemli unsuru buluşturmak gerekiyor. Birincisi ulaşım adına teorik akademik çalışma yapan fikir insanları. 2’ncisi ise ulaşım adına özel sektörde faaliyet gösteren emek çeken temsilcileri, 3’üncüsü yerel yönetim adına bir şeyler yapanlar ve en önemlisi hükümet adına ulaşıma bir şeyler yapanlar. Bunlar bir araya gelip entegre olduğunda çok önemli şeyler ortaya çıkar. Tabi bunlar bir araya geldikten sonra 2’nci bir önemli konu daha var ulaşımda, ulaşım sektörlerinin bir araya gelmesi. Deniz ulaşımı hava ulaşımı kara ulaşımı, demiryolu raylı sistem ulaşımı bunları hepsi entegre olduğunda bir araya gelir ise önemli hale gelir. Eğer bunu çözersek şehirlerde gerçekten önemli bir şey yapmış oluruz. Eğer biz sadece bu ulaşım akslarında ulaşım araçlarından birisini öne çıkarırsak diğerlerine entegre olamamış olması çok bir şey ifade etmez”dedi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, yaptığı konuşmada AK Parti döneminde ulaşım konusunda önemli atılımlar ve planlamalar olduğunu ifade ederek, “Yol güvenliği sağlamak, taşımacılıkta konforu artırmak, insanımızın hayatını kolaylaştırmak adına çalışmalar yapmak adına bölünmüş yollar gerekiyordu. Nitekim 6 bin 101 kilometre bölünmüş yolu bugün 25 bin 700 kilometre üzerine çıkarmış durumdayız. Sadece bölünmüş yol yapmak yetmez dedik sıcak asfalt da yaptık. Nitekim ülkemizin sahip olduğu sıcak asfalt yolu 22 bin 500 kilometrelere getirmiş durumdayız. Bunun yanı sıra 80 yılda 50 kilometre tünel yapan bir ülkeden 15 yılda 370 kilometre üzerinde tünel yapıp bugün yaklaşık 422 kilometre tünele sahip olan bir ülke olduk” diye konuştu.

“8 ayda günde 3 bin 700 araç trafiğe çıkmış”

Limanlar ve deniz taşımacılığı durumuna da değinen Arslan, 3 tarafı limanlarla çevrili bir ülkede konuşuyor isek özellikle deniz aşırı ülkelere yük taşımacılığında şöyle bir avantajınız var. Limanınızdan yükü gemiye yüklediniz dünyanın neresinde olursa olsun yükü gönderdiğiniz limanın olduğu ülke sanki sizin komşunuzmuş gibi yükü gönderebilme şansınız var. Limanlar konusunda çok ciddi mesafeler aldık. Yılda yaklaşık 200 milyon ton yük varken bugün yaklaşık 500 milyon ton yük olan bir ülkeye geldik” dedi.

1 yıl içerisinde trafiğe çıkan araç rakamlarını da veren Bakan Arslan, “Ülkemizde bu sene içerisinde 8 ayda 773 bin araç dışarı çıkmış günde ortalama 3 bin 700 araç anlamına geliyor. Bu kadar çok aracın trafiğe çıktığı bir ortamda elbette hem çözüm üretmek durumundayız hem de toplu taşımayı teşvik etmek durumdayız. Zamandan tasarruf, akaryakıttan tasarruf anlamında, karbondioksit salınımlarını azaltmak anlamında bunu teşvik etmek durumdayız. Nitekim İBB Başkanlığımızın yaptığı bu” şeklinde konuşu.

“2018 sonuna kalmadan sistemin tamamını bitireceğiz”

Bakan Aslan konuşmanın devamında kapatılan banliyö hatlarının açılış tarihini vererek,24 saat aralıksız çalışıldığını belirtti. Bakan Ahmet Arslan, “Banliyö sistemlerini metro standardına döndürülmesi Gebze’den Halkalı’ya kadar Marmaray kalitesinde ve Marmaray’ın araçları ile taşımacılık yapmak adına gecemizi gündüzümüze katıyoruz. 2018 sonuna kalmadan sistemin tamamını bitireceğiz. Her iki yakayı da Halkalı’dan Gebze’ye birbiri ile entegre edeceğiz” dedi.

Konuşmaların ardından Bakan Arslan’a Başkan Uysal tarafından plaket takdim edildi. 

Murat Delice - İsmail Coşkun

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun ’Göğüs büyüklüğü bazı sağlık problemlerine yol açabilir’ Göğüslerin büyük olmasının bireye etkilerinden bahseden Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Kağan Bekircan, “Göğüs büyüklüğü genellikle hastalarımızda boyun ağrısı, boyunda düzleşme, göğüs altlarında pişik, sütyen bağlarının omuzlarda çukurluk yapması gibi şikâyetlere neden olmaktadır. Özellikle bu grup hastalarımıza göğüs küçültme ameliyatını önermekteyiz” dedi. Liv Hospital Samsun Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği’nden Opr. Dr. Kağan Bekircan, meme estetiği hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Meme estetiği öncesi her hastada tarama yapıyoruz” Kadında vücut estetik görseli oluşturan yapılardan birinin göğüslerinin olduğunu dile getiren Opr. Dr. Bekircan, “Özellikle kadınlarda özgüven yokluğuna neden olmaktadır ve bu durum sosyal hayatlarına yansımaktadır. Göğüslerin çeşitli estetik bozuklukları mevcuttur ve bunlar estetik ameliyatlar ile çözülebilmektedir. Göğüs yapısının büyüklüğü, küçüklüğü veya sarkmasına yönelik estetik cerrahiler günümüzde sıkça yapılmaktadır. Göğüs ameliyatlarından önce her hastalarımıza meme taraması yapıyoruz. Estetik ameliyatından önce memede herhangi bir kitle olup olmadığını yaptığımız görüntüleme yöntemleri ile tarıyoruz. Kitle olması durumunda ilgili bölüme yönlendiriyoruz” diye konuştu. “Göğüs büyüklüğünü problemlere neden olabilir” Göğüslerin büyük olmasının bireye etkilerine dikkat çeken Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs büyüklüğü genellikle hastalarımızda boyun ağrısı, boyunda düzleşme, göğüs altlarında pişik, sütyen bağlarının omuzlarda çukurluk yapması gibi şikâyetlere neden olmaktadır. Özellikle bu grup hastalarımıza göğüs küçültme ameliyatını önermekteyiz. Bu ameliyattan önce hastamıza detaylı çizimler ile ameliyat planı yapmaktayız ve fazla olan cilt ve meme dokusunu çıkarmaktayız. Ameliyattan sonra göğsün altından başlayıp yukarı uzanan ters T şeklinde bir ameliyat izi kalabilmektedir. Bu iz başta kırmızı renkte olur ve ameliyattan sonra altıncı aya doğru solarak ince çizgi haline dönmektedir. Bu izin azalması için çeşitli iz giderici tedavileri hastalarımıza öneriyoruz” dedi. “Göğsün küçük ya da büyük olması genetik olabilir” Göğüslerde küçüklük olması veya göğüslerin hiç büyümemesinin, genetik ve çeşitli hormonal dengesizlik durumlarına bağlı gelişebildiğini söyleyen Opr. Dr. Bekircan, şu bilgileri paylaştı: “Bu hastalarımızın göğüs hacmini kazandırmak için göğüs protezi önermekteyiz. Çeşitli şekillerde, hacimlerde ve yüksekliklerde protezle bulunmaktadır. Hastanın göğüs yapısına ve isteğine göre bu protezlerden en uygun olanını seçiyoruz. Bu ameliyatta göğüs altında yapılan kısa bir kesi yardımıyla girilerek uygun olan göğüs protezini yerleştiriyoruz. Bu ameliyatta yaptığımız iz kısa ve göğüs altındaki katlantıda gizleneceğinden dolayı belirgin bir iz kalmamaktadır. Bu iz ilk altı ay kırmızı renkte olup sonrasında solarak normal cilt rengine dönmektedir. Protezler ömür boyu kullanılabilmektedir ve değişmesi gerekmemektedir. Göğüs büyütme ameliyatından sonra gebelik durumunda hasta emzirebilmektedir. Bu ameliyatla süt gelmesinde azalma görülmemektedir.” “Gebelik sonrasında göğüs sarkması olabilir” Göğüslerde sarkmanın genellikle kilo verme ve gebelik sonrasında oluşabildiğini söyleyen Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs ucunun göğüs katlantı hattından aşağıda olması olarak tariflenebilir. Bu durumdan şikâyeti olan hastalarımıza yeterli dokusu olması durumunda meme dikleştirme ameliyatını önermekteyiz. Meme dokusu yetersiz olan hastalarımızda protez ile birlikte meme dikleştirme ameliyatını önermekteyiz. Bu ameliyatta meme küçültme ameliyatından daha kısa olan ters T şeklinde bir iz kalabilmektedir. Bu iz ameliyattan sonraki altıncı aya doğru solarak normal cilt rengine yaklaşmaktadır. Bu ameliyattan sonra gebelik durumunda hasta emzirmesi durumunda süt gelmesinde azalma olabilmektedir” diye konuştu. “Ameliyat sonrası 2 gün misafir ediyoruz” Ameliyat sonrası dikkat edilmesi gerekenlere değinen Opr. Dr. Bekircan, “Göğüs ameliyatlarından sonra hastalarımızı ortalama olarak 2 gün kadar hastanemizde misafir etmekteyiz. Hastalarımıza taburculuk sonrasında 2 aya kadar korse dediğimiz ayarlanabilir sütyen kullanmasını öneriyoruz. Bu süre zarfında hastamızın ağır işlerden kaçınmasını öneriyoruz. Hastalarımız gündelik hayatlarına bir hafta içerisinde dönebilmektedirler. Bu ameliyatlar ile hastalarımıza daha estetik ve doğal bir görünüm kazandırmaktayız. Bununla birlikte hastalarımızın özgüvenleri artmaktadır ve bu durumda hastalarımızın sosyal hayatına yansımaktadır” ifadelerini kullandı.
Antalya ’Plastik ajanlar’ sağlığı tehdit ediyor TEMD Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, insan hayatının her aşamasında olan plastik ürünlerin, çeşitli hastalıklara yol açtığına dikkat çekti. Ertörer, "Alınabilecek en iyi önlemlerden biri, iç mekan havalandırmasının çok iyi yapılması ve plastik kaplarda ısıya maruz kalmış gıdaları asla tüketmemek. Gebelerin çok fazla güneş kremi kullanmaması gerekiyor" dedi. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, Antalya’da katıldığı 45. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi’nde, "Endokrin Bozucular ve Sağlığımız" başlıklı sunumunda, plastik ajanların sağlığı tehdit ettiğine dair açıklamalarda bulundu. "Birden fazla endokrin bozucu ajana, kümülatif etkilerine maruz kalabiliyoruz" Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, endokrin bozucuları, üreme ve gelişimsel süreçlerin dengesi için gerekli hormonların; sentezi, salgısı, dolaşımı, metabolizması, duyarga bağlanma fonksiyonu ve yıkımı ile etkileşime geçen dış maddeler olarak ifade etti. Ertörer, "Plastik ajanlar, günlük hayatımızın her alanına girmiş, endüstrileşmenin getirdiği bir takım dış maddeler. Bu ajanların içinde, ftalat gibi endokrin bozucu olarak adlandırılan, endokrin sistemin üzerinde üreme ve gelişimsel süreçleri olumsuz etkileyen maddeler var. Bu ajanlar, kısırlık, mükerrer düşüşler, meme ve rahim kanseri, erkekte prostat kanseri, diyabet, obezite, astım gibi olumsuzlara sebep olabiliyor, çocuklarda ise dikkat eksikliği sendromuna neden olabiliyor. Çevreye karıştığı takdirde, bu ajanların etkileri 10 yıllarca besin zincirine girerek, nesilden nesile aktarılıyor ve nefes yolunda birikiyor. Ağız, cilt ve solunum yoluyla alınabiliyor. Biz aynı anda birden fazla endokrin bozucu ajana, kümülatif etkilerine maruz kalabiliyoruz" diye konuştu. Güzel kokulu deterjanlar endokrin bozucu Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, plastik ajanların insanları birçok alanda etkileyebileceğine vurgu yaparak, sık maruz kalınan yerleri açıkladı. Ertörer şöyle konuştu: "Bu ajanlar, plastik şişenin içinde plastiği sertleşmek için kullanılan, iki plastiği birbirine yapıştırmada kullanılan ajanlar. Güneş kremleri ve kozmetiklerin içinde varlar, özellikle koku molekülleri içine entegre olmuş olanlar var. Bu ajanlara nasıl maruz kalınabiliyor? Örneğin; bir plastik içeriği, mikrodalga fırında ısıttığınızda, içeriğine geçiyor. Bir plastik şişede bulunan su, güneşte beklediği zaman, sıvı içeceğine geçebiliyor. Bir oda kokusu sıktınız ya da banyoyu çok iyi bir deterjanla yıkadınız, bu deterjanların içindeki kokularda var. Eğer çok iyi havalandırmazsanız, o ortama maruz kalabilirsiniz. Bu ajanlar, pestisit denilen tarımda verimliliği artırmak için kullanılan ajanlar, endokrin bozucu olarak geçmekte." "Bu konuya kaynak aktarılması gerekiyor" Prof. Dr. Melek Eda Ertörer, son olarak plastik ajanlarla nasıl mücadele edileceğine dair bilgiler de verdi. Hastalıkların önlenmesi için, öncelikle yasa koyucuların harekete geçmesi gerektiğini dile getiren Prof. Dr. Ertörer, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: "Alınabilecek en iyi önlemlerden biri, iç mekan havalandırmasının çok iyi yapılması ve plastik kaplarda ısıya maruz kalmış gıdaları asla tüketmemek. Bebeği soya bazlı mamalarla değil, anne sütüyle beslemek de bir diğer korunma yöntemi. Gebelerin çok fazla güneş kremi kullanmaması gerekiyor. Çok fazla derin su balığı tüketmememiz lazım, çünkü ağır metaller de endokrin bozucu ajanlar olarak sayılmakta. Alınabilecek önlemler basit önlemler ama maliyetli, plastik ucuz ama cam pahalı. Yasa koyucuların bu konuda çok akıllıca davranması, dünyada bu konuya çok mesai harcayan bağımsız uluslararası kuruluşlarla beraber çalışılması gerekiyor. Bu konuya, kaynak aktarılması gerekiyor. Endüstriyel atıkların, çevreye karışma sürecinde evrensel olarak uygulanan kuralların, hayata geçmesinin sağlanması gerekiyor."