GÜNDEM - 11 Temmuz 2017 Salı 15:20

Bakan Bozdağ: Avrupa ülkeleri Türk Bakanların Türk toplumu ile bir araya gelmesinden korkuyor

A
A
A
Bakan Bozdağ: Avrupa ülkeleri Türk Bakanların Türk toplumu ile bir araya gelmesinden korkuyor

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, memleketi Yozgat’ta 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü programına katıldı. Burada konuşan Bozdağ, “Avrupa ülkeleri, Türk Bakanların Türk toplumu ile bir araya gelmesinden korkuyor" dedi.

Şehitlik ziyaretinin ardından Meydan Yeri Caddesi’nde açılan "Milli İradenin Yükselişi" sergisini ziyaret eden Bozdağ, daha sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İlk olarak 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 15 Temmuz’un darbenin de darbecilerin de defterinin dürüldüğü bir tarih olduğunu söyledi.

15 Temmuzların bir daha Türkiye’de yaşanmamasını dileyen Bakan Bozdağ, “15 Temmuz’da şehadete ulaşan bütün şehitlerimizi dua ile yad ediyorum. Ayrıca bu vatanı bize emanet eden bütün şehitlerimizi de rahmet ve minnetle yad ediyorum. Gazilerimize sıhhatli uzun ömür diliyorum. 15 Temmuz 2016’da FETÖ kurucusu, yöneticisi, terörist ele başı Fetullah Gülen’in onayladığı, plan ve program dahilinde onun talimatıyla Türk Silahlı Kuvvetler içerisindeki FETÖ’cü teröristler ve onlara eklemlenen bazı unsurlarca başlatılan ve icraya konulan darbe teşebbüsü, aziz milletimizin ölümüne demokrasiye, insan haklarına, cumhuriyete ve anayasal düzene, seçilmiş cumhurbaşkanına ve hükümetine, meclisine sahip çıkması sonucu başarısız kılınmıştır. Türkiye’de milletimiz Kurtuluş Savası yıllarında Atatürk’ün arkasında birlik olarak nasıl Anadolu’nun 4 bir yanını işgal etmiş olan İngilizlere Fransızlara, Yunanlılara, Ruslara bu toprakları dar edip düşmanı Anadolu’dan çıkarıp yeni bir devlet kurmuşlarsa büyük Türkiye’yi oluşturmuşlarsa millet o gün Atatürk’ün arkasında bütün imkansızlıklara rağmen ölümü göze alarak bir olmuş, beraber olmuş ve düşmanı yenmeyi başarmışsa aradan geçen 100 yıl sonra bu kez de Türkiye’nin lideri cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ben milleti üzerine güç tanımıyorum. Halkımı meydanlara çağırıyorum, gelin oraya onlara da tanklarıyla toplarıyla meydanlara gelsinler. Ne yapacaklarsa orada yapsınlar çağrısına uymuş liderinin arkasında bütün görüş farklılıklarını bir tarafa bırakarak yekvücut olmuş. Ölmeyi şehadet mertebesine ulaşmayı göze almış ve bu nedenle de o gün birlikte olan Türk halkı darbecileri yendiği gibi o darbecileri yemleyen, onlara görev veren ve Türk milletinin üzerine salan onların arkasındaki uluslararası karanlık güçleri onların tasmasını tutanları yenmiştir” dedi.

15 Temmuz akşamı halkın darbecileri yendiğini söyleyen Bakan Bozdağ, “O gün halk kazanmıştır, darbeciler kaybetmiştir. Türk milleti kazanmıştır. Türk milletinin bağımsızlığı, iradesini yok etmek isteyen güçler kaybetmiştir. 15 Temmuz milletin demokrasiye, milli iradeye, hukuk devletine ve seçilmişlere ölümüne sahip çıkma iradesinin somut bir göstergesidir. Türkiye’de ilk defa bir darbe teşebbüsü halkın iradesiyle yenilmiştir. Halkın gücü tankın, topun, silahın ve dış güçlerin ve bunları kullanan hepsinin gücünün üzerine çıkmıştır. Halk darbeyi alt etmiştir. Artık bir şey kesindir. Türkiye’de bundan sonra kim ne maksatla olursa olsun millete rağmen bir icraat yapabilme imkanı yoktur. Türkiye’de 15 temmuz bir milat olmuştur. Neyin miladı. Cumhuriyet ve demokrasinin, milli iradenin hukuk devletinin ortak değerleri arasında yer aldığının miladı olmuştur. Zaman zaman kendilerini cumhuriyetin, demokrasinin hamisi muhafızı gören çevreler var. Başkalarını da cumhuriyet düşmanı olmakla itham edenler var. 15 Temmuz göstermiştir ki artık cumhuriyette, demokrasi de, hukuk devletinin de herhangi bir azınlığın malı değildir. Herhangi bir gurubun muhafızlığına veya bir kişinin ihtiyacı yoktur. Çünkü demokrasinin cumhuriyetin ve hukuk devletinin sahibi 80 milyon aziz Türk milletidir. Muhafızda bekçisi de aziz Türk milletidir. O nedenle bundan sonra Türkiye’de demokrasiye, cumhuriyete, milli iradeye kastedenler bir yeri TRT’yi, genel kurmayı, meclisi ele geçirerek veya bir şehirde güç sahibi olarak Türkiye’de bunları yok etme imkanı bulamayacaktır. 80 milyon insanı tek tek ele geçirmeden Türkiye’nin ne organları kurumları ne de anayasal düzeni ne de milletin sahip olduğu ortak değerleri kimse yok edemeyecektir. 15 Temmuz bu anlamda darbenin de darbecilerin de defterinin dürüldüğü tarih olmuştur” şeklinde konuştu.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 15 Temmuz Darbe Kalkışması’nın yıl dönümü dolayısıyla gurbetçi Türklerle bir araya gelmek isteyen Bakanlara izin vermeyen Avrupa ülkelerine de tepki göstererek, "Avrupa Birliği üyesi ülkeler; demokrasi, ifade hürriyeti, insan hakları gibi konularda her zaman kendilerini daha yukarıda gösteriyorlar ve Türkiye’yi ve Türkiye gibi ülkeleri sürekli itham ediyorlar. Türkiye’de şuanda olağanüstü hal doğru mu? Ana muhalefet lideri Ankara’dan İstanbul’a adaleti istismar yürüyüşü yaptı bir hakkı kötüye kullandı. Ama Türk hükümeti, Türkiye’nin güvenlik güçleri olağan üstü hal olmasına rağmen ne yaptı, bütün bu sürecin demokrasinin içerisine işlemesi için ve güvenlik içinde yürümesi için her türlü güvenlik tedbirini aldı. Ben şimdi onlara sesleniyorum; Türkiye’de OHAL var ve Türkiye’deki uygulama bu. Siz Türkiye’yi gazeteciler, falanlar, filanlar işledikleri suçlar nedeni ile yargılanıyor diye suçluyorsunuz. Demokrasimizi, hukuk devletimizi, yargımızı itham ediyorsunuz. Ama Almanya’da Türkiye’nin cumhurbaşkanını, sayın cumhurbaşkanımızın Türk toplumu ile bir araya gelmesine izin vermediniz" açıklamasında bulundu. Türk bakanların son dönemde Avusturya, Hollanda gibi ülkelerde de Türk toplumu ile bir araya gelmesine izin verilmediğini hatırlatan Bozdağ, "Şimdi bunlar güya demokrat, bunlar güya insan haklarının zirvede olduğu ülkeler, bunlar güya ifade özgürlüğünün Türkiye’den daha ileride olduğunu iddia edilen ülkeler. Ben soruyorum işlenmiş bir suç var mı, yok, işlenen bir suç var mı yok. Peki ne olacak gittiğinde bir bakan kendi topluluğu ile bir araya gelip onlarla konuşup hasbihal edecek, onlara mesajlarını iletecek" ifadelerini kullandı.

"Almanya’sı, Avusturya’sı, Hollanda’sı, Türk bakanların oradaki Türk toplumundan bir araya gelmesinden niye korkuyorlar" diyen Bozdağ, korkunun nedenini şöyle açıkladı:

"Benim kanaatim şu; esasında korkmalarının ana nedeni Türk toplumunun Türkiye’ye olan muhabbetlerinin güçlenmesidir. Yani Türk liderler, bakanlar, siyasetçiler Avusturya, Hollanda, Almanya gibi yerlerde Türk toplumu ile bir araya gelirse biz buradaki Türkleri asimile edemeyiz, Türkiye’ye olan muhabbetlerini yok edemeyiz diye endişe ediyorlar. Onun için Avrupa Parlamentosunun kararına dayanak teşkil eden raporda da orada hiç çekinmeden Türkiye’nin Avrupa’daki Türk diasporasından ilgilenmesinden rahatsız olduğunu beyefendiler raporlara geçiriyorlar. Yani Türkiye’nin yurt dışında yaşayan soydaşları ile akrabaları ile vatandaşları ile ilgilenmesi bütün uluslararası hukuk tarafından teminat altına alınmış Türkiye’ye bir ödevdir. Başka ülkelerde kendi soydaşları ile akraba toplulukları ile ilgileniyorlar. Önemli olan bu ilginin uluslararası hukukun çizdiği çerçeve içerisinde yürümesi ve sağlıklı bir şekilde işlemesidir. Bu güne kadar Almanya’ya veya Avusturya, Hollanda gibi Türk toplumuna karşı düşmanlığı körükleyen ve Türk toplumunu temsilcilerinin orada kendilerini ifade etmesine izin vermeyen yönetimler hangi olumsuzluğu görmüşlerdir."

"Hamburg’da düzenlenen G-20 zirvesinde çıkan olaylara dikkat çeken Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Yakanlar, yıkanlar Türkler mi? Yakanlar yıkanlar kimler, onlar kendileri daha iyi biliyor. Terör örgütlerine, teröristlere her türlü kucağı açıyorlar, meşru hükümete ve meşru hükümetin temsilcilerine uluslararası hukuka rağmen kapıları kapatıyorlar. Onların hükümranlık hakları olabilir ama herkesin riayet etmesi gerekin de bir diplomatik nezaket var, diplomatik teamül var, kurallar bunlara uymaları gerekiyor. Maalesef Avrupa’da yükselen Türk düşmanlığı, İslam düşmanlığı, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve ayrımcılık gibi hastalıklar o ülkelerin yönetimlerini de etkilemiş görünüyor. Benim tavsiyem Türk düşmanlığına, İslam düşmanlığına, yabancı düşmanlığına, ırkçılığa ve bu hastalığa yakalanmış olan herkese karşı ortak mücadele şarttır. Ve bu mücadeleyi yapmazlarsa onlar kaybeder, biz kaybetmeyiz" diye konuştu. 

Bahadır Muhlis Gökgül

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Metin Öztürk: “Hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” Galatasaray İkinci Başkanı Metin Öztürk, Y. Adana Demirspor galibiyetinin ardından yaptığı açıklamada, “Hedefimiz tüm takımları yenerek 105 puan ile şampiyon olmak" dedi. Trendyol Süper Lig’in 34. haftasında Galatasaray, deplasmanda Adana Demirspor’u 3-0 mağlup etti. Maçın ardından sarı-kırmızılı takımın ikinci başkanı Metin Öztürk, basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Galatasaray’ın 15 maç üst üste kazanarak bir rekora imza ettiğini belirten Öztürk, “Tabii ki rekorlar kıymetli ama bizim yolculuğumuz belli, 24. şampiyonluk için gidiyoruz. Önümüzdeki yıl Dursun Özbek Başkanımızın liderliğinde tekrar şampiyon olup 5. yıldızı takacağız. Bu tabii bir hedef. Neticede 19 kıymetli rakibimiz ile oynuyoruz” şeklinde konuştu. “12 puan daha var” 4 maçları daha olduğuna dikkat çeken Öztürk, "4 tane daha maçımız var. Demek ki 12 puan daha var. Yani hiçbir şey garanti değil. Oynayacağımız rakipler arasında küme düşme hattında olanlar var. Bizim gibi şampiyonluk yolumda yarıştığımız Fenerbahçe de var. Bir takımla oynadığınız performans ve aldığınız puanlar aslında diğer takımları da ilgilendiriyor. O yüzden biz gücümüz yettiğince sadece şampiyonluk yolunda değil tüm takımları yenerek ligi planladığımız gibi bitirmeyi hedefliyoruz” sözlerine yer verdi. "Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil" Farkı 7 puan olarak algılamanın doğru olmadığını ve Fenerbahçe’nin henüz maçını oynamadığını kaydeden Öztürk, “Farkı 7 puan olarak algılamak doğru değil. Şu an hala aramızda 4 puanlık bir fark var. Rakibimiz henüz oynamadı. Rakibimiz oynadıktan sonra ne olacağına bakacağız. İster 7 puan olsun, ister 4 puan olsun bizim hedefimiz 105 puan ile şampiyon olmak” ifadelerini kullandı. “Hakem kardeşlerimiz elinden geleni yapıyor, yeter ki kasıt olmasın” Metin Öztürk, ayrıca çok fazla hakem konuşmaya gerek olmadığını, ancak hakemlerin maçları yönetirken niyetlerinin önemli olduğunu kaydetti. Öztürk, “Artık bence çok fazla hakem konuşmaya gerek yok. Yunanistan’da da görüyorsunuz yabancı hakemler var. Orada da Yunan takımları bundan şikayetçi. Herkes elinden geleni yapıyor. Eminim ki hakem kardeşlerimiz de elinden geleni yapıyor. Kasıt olmasın, kötü kalp olmasın. Biz spordan da oynanan futboldan da çok memnunuz. Adana Demir ilk devre inanılmaz bir futbol oynadı. Maç iki tarafa da gitti geldi. Futbol bu, sonucun ne olacağı belli olmuyor” dedi. "Bugün harika bir Mertens resitali izledik" Dries Mertens’in önümüzdeki sezon devam edip etmeyeceğine yönelik soruya da yanıt veren Öztürk, daha sonra şunları söyledi: “Buna karar verecek olan hocamız Okan Buruk ve Başkan Vekilimiz Erden Timur. Ancak bir izleyici olarak şunu söyleyeyim bugün harika bir Mertens resitali izledik. İnanılmaz. İnsan olarak müthiş. Ümit ediyorum ki bu performansını önümüzdeki sene bizimle devam ettirir. Ama devam ettirmese de kalbimiz her zaman onunla. Takımımıza şampiyonluk yolunda diğer futbolcu kardeşlerimiz gibi çok önemli katkı sağlıyor."
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.