POLİTİKA - 10 Mart 2023 Cuma 19:40

Bakan Kurum II. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısında alınan kararları açıkladı

A
A
A
Bakan Kurum II. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısında alınan kararları açıkladı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Gaziantep’te düzenlenen II. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısı sonrası alınan kararları ve yapılacak çalışmaları açıkladı. Şehirlerin yeniden ihya ve inşası için faaliyet alanları belirlenen 13 kurul oluşturduklarını belirten Bakan Kurum, daha önceki afetlerde olduğu gibi bu afette de milletin yanında olmaya devam edeceklerini söyledi.

II. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum başkanlığında bilim adamları, akademisyenler, inşaat mühendisleri, jeolog, sosyolog, mimar, kentsel dönüşüm, atık yönetimi, iklim ve iletişim uzmanlarının katılımıyla Gaziantep Afet Koordinasyon İl Müdürlüğü’nde yapıldı. Türkiye'de şehirlerin afetlere daha hazırlıklı ve dirençli hale getirilmesi için yapılan II. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli toplantısının ardından alınan kararlar ile atılacak adımları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum açıkladı.

“Şehirlerimizin yeniden ihyası, ayağa kaldırılması, korunması ve geleceğe taşınması için toplandık”

Toplantının ardından basın açıklaması yapan Bakan Kurum, “Sözlerimin hemen başında Kahramanmaraş merkezli meydana gelen asrın felaketinde hayatını kaybeden 46 bin 104 kardeşimize Allah’tan rahmet, aziz milletimize başsağlığı diliyorum. ‘Yeni acılar yaşanmasın’ diyerek Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın aziz milletimize ilan ettiği Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli çerçevesinde afetin derin yaralar açtığı şehirlerimizden biri olan Gaziantep’imizdeyiz. Türkiye Ulusal Risk Kalkanı toplantımızın ilkini geçtiğimiz hafta İstanbul’umuzda gerçekleştirmiştik. Bugün de şehirlerimizin yeniden ihyası, ayağa kaldırılması, korunması ve geleceğe taşınması adına önemli sonuçlara vesile olacağına inandığımız toplantımızın ikincisini Gaziantep’imizde yaptık. İstişarelerde bulunduk, çok önemli kararlar aldık, buradaki hocalarımızın uzmanlık alanlarına göre 13 kurulumuzun üyelerini hep birlikte belirledik” dedi.

“Depremin ilk anından itibaren devletimiz sahada, milletimizin yanında”

Yaşanan felaketin 11 ilde 14 milyon insanı doğrudan etkilediğini ifaden eden Bakan Kurum, “Asrın felaketi 11 ilimizi, 14 milyon insanımızı doğrudan etkiledi. Depremin ilk anından itibaren devletimiz sahada, milletimizin yanında. Arama kurtarma çalışmalarından insani yardım çalışmalarına, sağlık çalışmalarından tahliye süreçlerine kadar vatandaşlarımızın her türlü ihtiyacına karşılık verdik, vermeye de devam ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bölgeye koordinatör Bakanlarımız yönlendirildi. Valilerimiz görevlendirildi. AFAD’ımızın koordinasyonunda bir seferberlik anlayışıyla tüm kurumlarımızla çalışmalarımızı yürüttük, yürütmeye devam ediyoruz. Gece gündüz demeden arama kurtarma, ilk yardım, giyim, barınma, çadır, yiyecek yardımlarını kardeşlerimize ulaştırdık. Arama kurtarmanın yanında insani yardım, sağlık hizmetleri ve eş zamanlı olarak hasar tespit çalışmalarına başladık. Gerek prefabrik, çelik, konteyner gerekse yığma malzemelerden oluşan konteyner kentlerimizin kurulumunu da tüm illerimizde yürütüyoruz. Yine AFAD koordinasyonumuzda tüm illerimizde eş zamanlı olarak enkaz kaldırma çalışmalarımız devam ediyor. Deprem bölgesinde tüm çevresel tedbirleri alarak çıkan malzemelerin tamamını geri dönüştürerek ekonomimize kazandırıyoruz. Bununla beraber bilimin ışığında kadim şehirlerimizin yeniden ihya ve inşa süreçlerini başlattık. Bu noktada çalışmalarımızın her aşamasını bilim insanlarımızın katkılarıyla yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.

“821 bin 302 bağımsız bölüm olan 279 bin 632 bina yıkık, acil yıkılacak, ağır ve orta hasarlı”

Afetin ardından hasar tespit, fay hattı tespit, fay kırıkları tespit ve kalıcı konut çalışmalarının devam ettiğini de aktaran Bakan Kurum, “Hasar yoğunluğuna bakıyoruz. Mikro bölgeleme çalışmalarıyla, jeolojik etütlerle sağlam zeminleri tespit ediyoruz. Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğümüz ve Enerji Bakanlığımız ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalarla fay hatlarını, fay kırıklarını tespit ediyor; sıvılaşma haritasını çıkararak bu verileri dijital ortama aktarıyoruz. Yine binaların yıkım sebeplerini de bu veri bankamıza işliyoruz. Yine hasar tespit çalışmalarını Bakanlığımızın 7 bin 300 uzman personeliyle tamamen bilimsel esaslara göre sürdürüyoruz. Deprem bölgesindeki illerimizde 5 milyon 4 bin 875 bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 706 bin 589 binada inceleme yaptık. Bunlardan içerisinde 821 bin 302 bağımsız bölüm olan 279 bin 632 binanın yıkık, acil yıkılacak, ağır ve orta hasarlı olduğunu tespit ettik” dedi.

“Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye ve Kilis'te hasar tespiti tamamlandı”

Deprem bölgesindeki bazı illerde hasar tespit çalışmalarının tamamlandığını, kalan illerde ise yüzde 90 seviyelerine ulaşıldığını söyleyen Bakan Kurum, “Şu an itibarıyla Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman, Osmaniye ve Kilis olmak üzere 5 ilimizde hasar tespit çalışmalarımızı tamamladık. Diğer illerimizde de yüzde 90 seviyelerindeyiz. İnşallah birkaç gün içerisinde bu illerimizdeki hasar tespit çalışmalarımızı da tamamlayacağız” ifadelerine yer verdi.

"Yıkılan binaların yüzde 96.7’si 99 öncesi inşa edilen yapılar"

Yıkılan binaların yüzde 96.7’sinin 1999 öncesi yapılan binalar olduğunun belirlendiğini açıklayan Kurum, “Tabii hasar tespitlere baktığımızda yıkılan binaların yüzde 96.7’sinin 99 öncesi inşa edilen yapılar olduğunu görüyoruz. 2002’de yapılan yönetmelikteki güncellemeler ve yapı denetim sistemindeki düzenlemeler çerçevesinde yıkılan binaların sadece yüzde 3.3’ünün 99 sonrasında inşa edildiğini belirledik. Yapı denetime tabi tutulmayan, fay hatlarına yakın mesafede olan, zemindeki sıvılaşma dikkate alınmadan inşa edilen yapıların ne yazık ki bu depremde yıkıldığına şahit olduk. Bu anlamda bir daha böylesi acılar yaşanmasın diye ülkemizin akademik birikimini, hocalarımızın katkılarıyla seferber etmiş durumdayız” şeklinde konuştu.

“Amacımız şehirlerimizi tarihiyle, kültürüyle, demografisiyle, sanayisiyle, altyapısıyla bir bütün olarak ayağa kaldırmak”

Depremlerin ardından şehirlerin yeniden ihyası ve inşası için hemen çalışmalara başlandığını ifade eden Bakan Kurum, “Kahramanmaraş depremlerinin ilk anından itibaren yürüttüğümüz çalışmalarda üniversitelerimizden siz kıymetli hocalarımızın; bilgisinden, birikiminden, tecrübesinden devletimiz ve milletimiz için istifade ettik. Bundan sonra da şehirlerimizin yeniden ihya ve inşası için yürüteceğimiz tüm çalışmalarda aynı anlayışla hareket ediyoruz. Amacımız; şehirlerimizi tarihiyle, kültürüyle, demografisiyle, sanayisiyle, altyapısıyla bir bütün olarak ayağa kaldırmaktır. Gayemiz 11 ilimizi yeniden inşa ederken başta deprem olmak üzere coğrafyamızın ve iklim krizinin sebep olabileceği sel, yangın gibi bütün afetlere karşı şehirlerimizi daha dirençli hale getirmektir. Şehirlerimizin özgün kimliklerini koruyup onları dirençli hale getirmenin yolu da hiç şüphesiz bilim insanlarımızın destekleriyle, sahadaki çalışmalarıyla mümkündür. Bugüne kadar olduğu gibi 11 ilimiz için, 81 şehrimizin tamamı için bilim insanlarımızla birlikte hareket etmenin gayreti içerisinde oluyoruz” dedi.

“Şehirlerin yeniden ihya ve inşası için faaliyet alanları belirlenen kurullar oluşturduk”

Şehirlerin yeniden ihya ve inşası için faaliyet alanları belirlenen kurullar oluşturduklarını duyuran Bakan Murat Kurum, ”Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Türkiye Ulusal Risk Kalkanı Modeli çerçevesinde ilk toplantımızda şehirlerimizi afetlere karşı dirençli hale getirmek için belirlenecek esasları hazırlamak üzere alt komisyonlarımızın kurulmasını kararlaştırmıştık. Bugün de kıymetli hocalarımızla istişare ettik, çok önemli kararlar aldık, faaliyet alanlarını belirlediğimiz kurullarımızı hep birlikte oluşturduk. Ben bu anlamda kurullarımızdan, çalışma alanları ve gerekçelerinden şöyle kısaca bahsetmek istiyorum. Her bir kurulumuzu oluştururken afet yönetim sürecini bir bütün olarak ele almaya gayret ettik. Kurullarımızın görev alanlarını, risk yönetimi ve kriz yönetimi aşamalarını dikkate alarak belirledik. Bu kurullarımızda jeolojiden jeofiziğe, şehir bölge planlamadan inşaat mühendisliğine, mimarlıktan tarihe, hukuktan sosyolojiye, iktisattan afet yönetimine kadar birçok alanda bilim insanlarımız, hocalarımız yer almaktadır. Bu kurullarımız, devletimizin tüm kademelerinde görev yapan bürokratlarımız ve hocalarımızla beraber ülkemizin afetlerle mücadele konusunda izleyeceği yol haritasını oluşturacak. Artık her bir kurulumuz sahada bizzat çalışmalarını yürüterek 11 ilimiz başta olmak üzere 81 şehrimizin tamamında dirençli şehirler çalışmamıza katkı sağlayacak" dedi.

Yeniden ihya ve inşa için 13 kurul oluşturuldu

Toplantıda oluşturulan kurulları ve çalışma alanlarını açıklayan Bakan Kurum, “Şimdi müsaadenizle gerek 11 ilimizi gerekse tüm şehirlerimizi afetlere karşı dirençli hale getirecek her bir kurulumuz hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum. 1. Destek Hizmetleri ve Sosyal Politikalar Kurulu: Afetler meydana geldikten sonra yürütülmesi gereken en önemli hizmetlerin başında hiç şüphesiz arama-kurtarma, ilk yardım, gıda ve geçici barınma hizmetleri gelmektedir. Bu süreç afet yönetimi açısından oldukça kritiktir. Büyük bir iş birliği ve koordinasyon gerektirir. Böylece bu kurulumuz AFAD’ımızla birlikte afetlere müdahale kapasitemizi geliştirme konusunda önemli bir rol üstlenecek. 2. Deprem ve Yer Bilimleri Kurulu: Bu kurulumuz aktif fay hatları üzerinde yer alan ülkemizin yer bilimleri açısından incelenmesini, yerleşime uygun olup olmadığının tespitini, zeminin depremlere karşı sağlam, güvenli ve hazırlıklı olup olmadığını belirleyecek. 3. Hasar Tespit Kurulu: Ülkemizdeki tüm yapı stoğunun afetlere karşı dayanıklı olup olmadığının tespitini, afetin meydana geldiği bölgelerdeki hasar tespit çalışmalarının risk yönetim sürecine uygun bir şekilde yürütülmesi konusundaki stratejileri belirleyecek. 4. Enkaz ve Atık Yönetimi Kurulu: Afet sonrasında başta yıkıntı atıkları olmak üzere çok sayıda atık türü ortaya çıkmaktadır. Bu atıkların insan ve çevre sağlığına zarar vermeyecek şekilde imha edilmesi ve geri dönüşüme tabi tutulması konusunda çalışmalar yürütecek. 5. Şehirleri İnşa ve İhya Kurulu: Afetle birlikte şehirlerimizde meydana gelen tahribatı giderecek, TOKİ’mizle geçici ve kalıcı konutlar yapacak, şehirlerimizin yeniden inşası için gerekli olan bilimsel çalışmaları yürütecek. 6. Kentsel ve Kırsal Dönüşüm Kurulu: Dirençli şehirlerin inşası yolunda kentsel dönüşüm stratejilerini her şehrin kendi kimliğine göre belirleyerek; şehirlerin özgün kimliklerini koruyacak çalışmalar yapacak. 7. Mekânsal Planlama Kurulu: Afetlere duyarlı planlama yaklaşımlarının geliştirilmesine, yeni şehircilik çalışmalarında planlama sürecinin bir bütün olarak değerlendirilmesine, Türkiye Mekânsal Stratejik Planı çalışmalarına katkı sağlayacak. 8. Yeni Yapı Teknolojileri Kurulu: Afet riskli bölgelerdeki konutlar başta olmak üzere tüm yapıların yeni yapı teknolojileri ışığında sağlam ve güvenli bir şekilde inşa edilmesini sağlayacak. 9. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Akıllı Şehirler Kurulu: Depremden zarar gören illerimizin yeniden inşa ve ihya sürecinde teknolojinin bütün imkanlarını dijital ortamda sahaya yansıtacak, şehirlerimizde akıllı teknolojilerin daha etkin kullanılmasını sağlayacak. 10. İklim Dostu Yeşil Dönüşüm Kurulu: Afet bölgesindeki yeni şehircilik çalışmalarımızı iklim dostu yeşil dönüşüm vizyonu çerçevesinde hayata geçirecek, bütün şehirlerimizi iklim krizine karşı dirençli hale getirecek. 11. Kentsel ve Kırsal Altyapı Kurulu: Deprem bölgesinde ulaşımdan kanalizasyona, içme suyundan enerjiye kadar tüm altyapı çalışmalarını tamamlayacak. Bunun yanı sıra tüm yerleşim yerlerimizin altyapısını afetlere dirençli hale getirecek. 12. Tarihi ve Kültürel Miras Kurulu: Afet sonrasında kadim şehircilik geleneklerimizi temsil eden, istiklal mücadelemizin öncü şehirleri başta olmak üzere sahip olduğumuz tarihi ve kültürel zenginlikleri ecdadımızın aziz hatırasına sadık kalarak ihya edecek, şehirlerimizi kendi değerleriyle ayağa kaldıracak. 13. Kriz Yönetimi ve İletişim Kurulu: Afet sürecinde kamuoyunun doğru bilgilendirilmesini, etkin iletişim kanallarının kurulmasını, kriz yönetim sürecinin başarılı bir şekilde yürütülmesini sağlayacaktır. Tüm kurullarımızın yapacakları çalışmalar hayırlı, uğurlu olsun” diye konuştu.

"Daha önceki afetlerde olduğu gibi bu afette de devlet olarak milletin yanında olmaya devam edeceğiz"

Bakan Kurum, konuşmasının son kısmında Türkiye’nin bir afet ülkesi olduğunun unutulmaması gerektiğini belirterek, daha önceki afetlerde olduğu gibi bu afette de devlet olarak milletin yanında olmaya devam edeceklerini aktardı. Bakan Kurum, “Türkiye bir afet ülkesidir. Bugün ülkemiz aktif fay hatları üzerinde bulunuyor. Bu yüzden depremi her zaman bir milli güvenlik meselesi olarak gördük. Elâzığ, Malatya, İzmir ve en son Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız depremlerde bunu bir kez daha gördük. Yine iklim krizinin olumsuz sonuçlarıyla her geçen gün daha fazla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. İşte Marmara Denizindeki müsilaj, Sinop, Kastamonu ve Bartın’daki sel felaketleri, Antalya ve Muğla’da meydana gelen yangınlar. Hiç şüphesiz biz ülkemizin taşıdığı deprem ve afet risklerini biliyoruz. Bu doğrultuda tüm tedbirlerimizi bilimin ışığında hayata geçiriyor, çalışmalarımızı bu çerçevede yürütüyoruz. Cumhurbaşkanımızın 2012 yılında ‘Bedeli ne olursa olsun’ diyerek başlattığı kentsel dönüşüm çalışmalarıyla birlikte bugüne kadar 3.3 milyon konutumuzun dönüşümünü yerinde, gönüllü ve hızlı bir şekilde gerçekleştirdik. TOKİ’miz eliyle 1.2 milyon güvenli konut üreterek ülkemizin sağlıklı yapı stoğunu güçlendirdik. Bu çalışmalarla, etkin yapı denetim sistemiyle, deprem yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle birlikte 6.6 milyon ev ve iş yerinin denetimini tamamladık. Böylece nüfusumuzun yüzde 65’ini güvenli yaşam alanlarına kavuşturduk. Yine Elâzığ, İzmir depremlerinde; Kastamonu, Sinop ve Bartın’daki sellerde, Antalya ve Muğla’daki yangınlarda vatandaşlarımızın yanında olduk. 45 bini aşkın afet konutumuzu ve köy evimizi sağlam ve afetlere dirençli bir şekilde inşa ederek afetzede vatandaşlarımıza teslim ettik. Yine afetten etkilenen 11 ilimizde bugüne kadar inşa ettiğimiz 133 bin 759 TOKİ konutlarımızın hiçbiri yıkılmadı. Biz bütün bu çalışmalarımızı bilimden aldığımız güçle, bilim insanlarımızın katkılarıyla gerçekleştirdik. İşte bugün de aynı hassasiyetle, aynı anlayışla hocalarımızla beraber yol yürüyoruz. İnşallah çalışma kurullarından çıkan sonuçları adım adım sahada uygulayacağız. Şehirlerimizi ihya edecek, afetlere karşı dirençli hale getireceğiz. Evlatlarımıza, çocuklarımıza, yavrularımıza güvenli ve kimlikli şehirleri miras bırakacağız. Ben bu anlamda bu uzun soluklu süreçte bizlerden, şehirlerimizden katkılarını esirgemeyen hocalarımıza şükranlarımı sunuyor, kurullarımızın hayırlı olmasını diliyor, bilim insanlarımıza çalışmalarında başarılar diliyorum” diye konuştu.

Said Vakkas Yağcı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir" İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim" törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz." dedi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersanesi Komutanlığı’nda düzenlenen "Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni"ne katıldı. Tören kapsamında; Pakistan MİLGEM Projesi 2’nci gemisi Khaibar’ın Pakistan Deniz Kuvvetleri’ne teslimi, Açık Deniz ve Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilen Akhisar’ın Romanya’ya teslimi, Koçhisar’a bayrak çekilmesi, Hızırreis Denizaltısı, Ç-159 Çıkarma Gemisi ve ULAQ İnsansız Deniz Aracı’nın hizmete girişi ve Açık Deniz Karakol Gemisi Projesi kapsamında inşa edilecek 7’nci geminin sac kesimi törenleri gerçekleştirildi."Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek"Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği önemli noktalara dikkat çekerek, şunları aktardı:"Bugün çok özel bir program münasebetiyle İstanbul tersane komutanlığında sizlerle bir aradayız. Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan memnuniyet duyuyorum. mavi vatanın dört bir yanında adanmışlıkla görev yapan tüm mensuplarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye için çalışan, mavi vatanın muhafazası ve müdafaası için gecesini gündüzüne katan herkesten Allah razı olsun. Bugün Türk tersaneciliği ve donanması açısından çok büyük bir gurur tablosuna şahitlik ediyoruz. İstanbul tersanesinin tüm mensuplarına şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum. Ülkemiz tersanelerine güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzu bugün bir kez daha görüyoruz. En son teknoloji ile donatılmış bu gemilerin kardeş Pakistan donanmasını şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Kökleri ortak tarihimizin derinliklerine uzanan ve asırlar boyunca sınanarak bugünlere gelen Türkiye Pakistan dostluğu Allah’ın izniyle kıyamete kadar devam edecek serpilecek güçlenecek.""ULAQ’ın bir özelliği Türk mühendislerinin geliştirdiği yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır"Erdoğan, savunma sanayine kazandırılan ve son teknolojiyle donatılmış deniz araçlarının önemine dikkat çekerek, "Bugün burada denize uğradığımız ve bayrak çektiğimiz platformlar alın terimizin, aklın, emeğin, cesaretin ve adanmışlığın eseridir. Bunların en başında havadan bağımsız tahrik sistemi ve gelişmiş son teknoloji yetenekleri ile sessiz derinliklerinin milli bekçisi olacak TCG Hızır Reis denizaltımız var. Hizmete aldığımız bir başka platformumuz, Yeni Tip Çıkarma Gemimiz Ç-159’dur. Bu platform, hem askeri harekatlarda hem de barış dönemindeki insani yardım operasyonlarında fırtınalı sularda görev yapacaktır. ULAQ silahlı insansız deniz aracımız, bir diğer kıvanç kaynağımızdır. Dijital dönüşümün, yapay zekâ tabanlı otonom sistemlerin denizlerdeki sembolü olacak ULAQ, geleceğin harekât sahasının ölçülerindendir. ULAQ SİDA’nın bir başka özelliği ise Türk mühendislerinin geliştirdiği, yüzde 90 yerlilik oranına sahip marin motorunu kullanmasıdır" şeklinde konuştu."Denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız"Savunma sanayinde başarının ancak bütüncül bir stratejiyle elde edileceğine vurgu yapan Erdoğan, "TCG Koçhisar karakol gemimiz, Mavi Vatan’daki hak ve hukukumuzu koruma irademizin nişanesidir. Barış zamanında milletimize hizmet edecek, kriz zamanlarında ise caydırıcı gücümüz olacaktır. Koçhisar’ı Mayıs ayı sonunda Donanmamıza katacağız. Son olarak, bugün ayrıca açık deniz karakol gemimiz Seferihisar’ın saç kesimini gerçekleştireceğiz. Türkiye olarak savunma sanayi alanında yürüttüğümüz her projede ürün geliştirmekle kalmıyor; teknoloji üretim kapasitesini de büyütmeyi hedefliyoruz. şurası bir gerçek ki savunmada başarı ancak bütüncül bir stratejiyle elde edilir. denizde etkin olmadan karada caydırıcı olamazsınız. Kapasitemizi günden güne artıyor, kendi teknolojimizi yine kendimiz üretiyoruz. ARGE’den tasarıma, yazılımdan seri üretime tüm süreçleri yerli ve milli kaynaklarımızla yönetiyoruz. şu an savunma ihracatında dünyanın 11. en büyük ülkesiyiz. Son 11 aylık dönemde savunma ve havacılık ihracatımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30 artarak 7 milyar 445 milyon dolara ulaştı" diyerek aktardı."Hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz"Türkiye’nin mevcut teknolojilerini her gün daha da ileriye taşıdığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendimize inandık, Türk savunma sanayine güvendik ve elbette burada durmayacağız. 2028 yılı için 11 milyar dolarlık ihracat rakamıyla savunma ve havacılık ihracatında ilk 10’a gitmektir. Bu hedefe doğru sağlam adımlarla ilerliyoruz. Dünyada kendi savaş gemisini geliştirip denize indiren 10 ülkeden biri Türkiye’dir. Sahadan aldığımız verileri titizlikle analiz ediyor ve mevcut teknolojilerimizi her gün daha da ileriye taşıyoruz. Başkanı olduğum Savunma Sanayi İcra Komitesi’nde aldığımız kararlar doğrultusunda, projelerimizin meyvelerini birer birer topluyoruz. Ana muhalefetin balıklar rahatsız oluyor diyerek eleştirdiği kızıl elmamız görüş ötesi bir hava füzesiyle vurarak etkisiz hale getirdik. TCG - Anadolu’nun abisi olacak uçak gemimizin inşa süreçlerini de başlattık. İnsansız hava araçlarından firkateyne kadar hem kendi ihtiyaçlarımızı hem de dost ve müttefiklerimizin ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz" dedi."Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin"Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayinde kat ettiği başarıların ve muhalefetin eleştirilerine rağmen yüzde 80 yerli sermayeye ulaşıldığının altını çizerek, şunları söyledi:"Buradaki başarıyı görmek için uzaklara gitmeye hiç gerek yok. Türkiye’nin savunma sanayinde son 23 senede kat ettiği başarıları görmek için 60’ları 70’leri eşelemeye de gerek yok. Bunun için kamuoyunda paylaşılan çalışmalarımıza bakmak yeterlidir. Türk savunma sanayinin gelişmesi ve güçlenmesi için ter döken tüm kardeşlerime ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Morallerimizi bozmaya, cesaretimizi kırmaya çalışanlara aldanmayın, prim vermeyin. sosyal medyada ve gazete köşelerinde sağa sola karamsarlık aşılayan felaket tellallarına lütfen kulak asmayın. Biz bugüne kadar neler yaptıysak bunlara rağmen yaptık. Şu an yüzde 80 yerli sermayeye yine biz ulaştık. Bizi yolumuzdan çevirmeye çalışanlara inat hep beraber omuz omuza vererek çok daha kararlı bir şekilde hedeflerimize yürüyeceğiz.""Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır"Son olarak Türkiye’nin hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemediğini dile getiren Erdoğan, "Bu vesileyle hem Türkiye’nin hem de Pakistan’ın savunma sanayi açısından çok stratejik adımlar attık. Yakın zamanda inşallah başka müjdelerimiz de olacak. havada, karada, denizde ve siber vatanda caydırıcı olacak tüm projelerimizi tek tek hayata geçireceğiz. Her fırsatta vurguladığım bir hususu yeniden hatırlatmak isterim; bizim kimsenin toprağında ve egemenliğinde gözümüz yok. Biz hiçbir ülkeyle kriz, kavga ve çatışma istemiyoruz. Türkiye olarak herkesin emin olabileceği ve güven duyabileceği, en zor en sıkıntılı günlerinde sırtını yaslayabileceği ülke biziz. Bunun dışında hak ve hukukunun da çiğnenmesine asla müsaade etmeyecek olan bir ülkeyiz. Amacımız savaşa hazırlanmak değil; barışı korumaktır. Dost ve kardeş Pakistan halkına selamlarımı gönderiyorum, emeği geçen tüm kurum ve tersanelerimize şükranlarımızı sunuyorum" ifadelerini kullandı.Konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Açık Deniz ve Karakol Gemileri 7. Gemisi Seferihisar’ın sac kesimini gerçekleştirdi. Ardından Erdoğan tarafından Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf’a Pns Khaibar ile komutanlık sembolü verildi. Akabinde Pns Khaibar ve Koçhisar gemilerinin bayrakları; Hızırreis, Ç-159 ve Ulaq gemilerinin flandraları da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından gemi komutanlarına verildi.Deniz Platformlarının Hizmete Giriş, Bayrak Çekme ve İlk Sac Kesim Töreni’ne Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu, İstanbul Tersanesi Komutanı Tümamiral Recep Erdinç Yetkin, Pakistan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Naveed Ashraf ve Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin katıldı.
Ankara Türk şiirinin genç temsilcilerinden iki yeni kitap Çağdaş Türk şiirinin genç kuşak temsilcileri arasında yer alan Gülşah Demirci ve Efnan Ezenel, yayımlanan yeni şiir kitaplarıyla okurlarının karşısına çıkıyor. Uzun yıllardır yakın arkadaş olan iki kadın şair Gülşah Demirci ve Efnan Ezenel, yayımladıkları iki kitapla birlikte okuyucuların karşısına çıkıyor. Demirci’nin "Sövgü Tanığı" ve Ezenel’in "Martı Çıkmazı" adlı şiir kitapları için pazar günü Ankara Arkadaş Kitapevi’nde düzenlenecek imza gününde okurlarıyla buluşacak. Şiiri yalnızca bireysel bir üretim alanı olarak değil, paylaşım ve dayanışma zemini olarak da gören Demirci ve Ezenel, edebiyat yolculuklarını dostluklarıyla birlikte sürdürüyor. Aynı dönemde yayımlanan kitaplarını aynı etkinlikte tanıtacak olmaları, uzun yıllardır sürdürdükleri dostluğun edebi bir karşılığı olarak değerlendiriliyor. Kadın şairlerin edebiyat dünyasındaki görünürlüğünün arttığı bir dönemde aynı sahnede yer alacak olan Demirci ve Ezenel, imza gününün yanı sıra şiir ve yazma süreçlerine dair bir söyleşi de gerçekleştirecek. Etkinlikte okurlar, şairlerle sohbet etme ve kitaplarını imzalatma imkanı bulacak. Gülşah Demirci’nin "Sövgü Tanığı" kitabı, dilin sınırlarını zorlayan, tanıklık ve iç ses temalarını öne çıkaran şiirlerden oluşurken; Efnan Ezenel’in "Martı Çıkmazı" ise kent, bellek ve insan halleri etrafında şekillenen şiirleriyle dikkat çekiyor. İki kitap, farklı şiir damarlarından beslenmelerine rağmen çağdaş şiirin güncel duyarlıklarına ortak bir yerden temas ediyor.
Balıkesir Balıkesir Büyükşehir’den logo açıklaması Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, İçişleri Bakanlığı tarafından logo değişikligi sonrası Başkan Ahmet Akın hakkında verilen "soruşturma izni" ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada meclis kararının valilikçe de onaylanarak, kesinleştiği ve yürürlüğe girdiği vurgulanırken, belediye kasasından bu çalışma için hiçbir ödeme yapılmadığı, herhangi bir kişiye haksız menfaat sağlanmadığı ve kamu zararı oluşmadığı savunuldu. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamada, "Bazı basın yayın organları ve sosyal medya mecralarında, belediyemize ve şahsıma İçişleri Bakanlığı tarafından ’soruşturma izni verilmesi’ kararına ilişkin yer alan haberlerde kamu zararı gibi gerçekle ilgisi olmayan ifadeler hakkında soruşturma izni verilmesi kararı, kamu görevlilerinin yargılanması için yetkili makamlar tarafından verilen idari bir karardır. Başka bir ifade ile, ortada ne savcılık tarafından düzenlenmiş bir iddianame ne de bir mahkeme kararı mevcuttur. Ayrıca, soruşturma izni verilmesi kararı kesin değildir, konunun Danıştay aşaması vardır. Hukuka ve gerçeğe aykırı olan söz konusu karara karşı Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızın avukatları tarafından Danıştay nezdinde gerekli itiraz yapılacaktır. Balıkesir Büyükşehir Belediyemiz logosu dijital iletişimin gereklerine uygun olarak revize edilmiştir. Logonun yeni görünümü Belediye Meclisi’nde kabul edilmiştir" denildi. "Logo için belediye bütçesinden herhangi bir harcama yapılmamıştır" Açıklamanın devamında logo için hiçbir harcama yapılmadığı belirtilerek, "Söz konusu logo çalışması, bir grup akademisyen ve grafik tasarımcısının tamamen gönüllü katkılarıyla ortaya çıkmıştır. Bazı basın yayın organlarında yer alan ’yaklaşık 480 milyon liralık harcama’ iddiaları asılsızdır ve asla gerçeği yansıtmamaktadır. Logo değişikliği nedeniyle belediyemize herhangi bir kamu zararı oluşmamıştır. Ayrıca, eski logonun yer aldığı stok halindeki basılı ürünler, tabela ve diğer tüm materyaller kesinlikle değiştirilmemiş ve stoklar tükenene kadar kullanılmıştır. Bu sebeple de logo revizesi belediyemize hiçbir ilave maliyet getirmemektedir. Bugüne dek olduğu gibi bundan sonra da Belediyemizi şeffaf, hesap verebilir ve katılımcı bir anlayışla yönetmeye devam edeceğiz. Unutulmamalıdır ki çamur, her zaman atanın eline bulaşır. Kamuoyunu yanıltıcı iddialarla meşgul edenlere yönelik hukuki girişimleri ise derhal başlatacağız" ifadelerine yer verildi.
Adana Adana’dan acı haber: Kayıp yaşlı adam 14. günde ölü bulundu Adana’nın İmamoğlu ilçesinde 6 Aralık’tan beri haber alınamayan 72 yaşındaki Vahit Şentu’nanın cansız bedeni bulundu. Kızı Hatice Şentuna morg önünde, "Ben sana doyamadım baba" diyerek gözyaşı döktü. Olay, 6 Aralık’ta İmamoğlu ilçesi Saygeçit Mahallesi’nde meydana geldi. Sabah saatlerinde evinden ayrılarak ilçe merkezindeki bir çay ocağına giden Vahit Şentuna (72), dönüş yolunda yönünü kaybetti. O günden bu yana kendisinden haber alınamayan yaşlı adam için ailesi ve ekipler seferber oldu. AFAD, jandarma ve polis ekipleri ilçenin yanı sıra Adana genelinde de arama çalışmaları yaptı. Kayıp olduğu güne ait güvenlik kameraları ve görgü tanıklarının ifadelerine rağmen bir sonuç alınamadı. 14 gündür süren arama çalışmalarında acı haber bugün geldi. Alınan ilk bilgilere göre, yaşlı adamın cansız bedeni ilçeye bağlı kayıp olduğu Saygeçit Mahallesi’ne yakın Höyük mevkiinde bir tarlada bulundu. Tarla sahibi, yerde yüz üstü hareketsiz yatan şahsı görünce durumu 112 Acil Komuta Merkezi’ne bildirdi. Merkez bölgeye jandarma ve sağlık ekibi sevk etti. Bölgeye gelen ekipler şahsın kayıp olarak aranan Şentuna olduğunu ve hayatını kaybettiğini belirledi. Olay yerinde yapılan incelemelerin ardından Şentuna’nın cenazesi İmamoğlu Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Burada yapılan ön otopsi sonrasında kesin ölüm nedeninin belirlenmesi amacıyla adli tıpa gönderildi. Babasını günlerdir umutla arayan evlatlık olduğunu daha önce açıklayan kızı Hatice Şentuna ve yakınları ise acı haberin ardından morg önünde gözyaşı döktü. Hatice Şentuna’nın "Ben sana doyamadım baba" diyerek ağlaması herkesi üzdü. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü bildirildi.