EKONOMİ - 01 Kasım 2022 Salı 17:10

Bakan Nebati: 'KGF’de Türkiye’de ilk defa farklı bir yöntem uygulayacağız'

A
A
A
Bakan Nebati: 'KGF’de Türkiye’de ilk defa farklı bir yöntem uygulayacağız'

Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebat, "Hazırlamış olduğumuz KGF kredisi ile gerçekten ihtiyacı olup bankacılık sektöründen, finans sektöründen para almakta zorlanan, önünde birçok engeli olan firmalara kolaylık sağlayacağız." dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Nureddin Nebati, TRT Haber’de gazeteci Fatih Çimen’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

“Cumhurbaşkanımız talimat verdi. Togg’a rahat ulaşımın sağlanabilmesi için bankaların çalışma yapması için”

Bakan Nebati burada yaptığı konuşmasında, Togg’un ülkede daha rahat kullanımını sağlamak için ÖTV’de değişimlere gittiklerini hatırlatarak, “Şimdi Cumhurbaşkanımız talimat verdi. Bu otomobile rahat ulaşımın sağlanabilmesi için bankaların çalışma yapması noktasında. Gelmeden kamu bankalarımızla tekrar bir görüşme gerçekleştirdik. Katılım bankalarımız da bu konuda gerekli teşvikleri verecek şekilde gerekirse kazanmamak üzerine çok daha düşük maliyetlerle kar etmeyecek şekilde bu araçlara ulaşım noktasında gerekli destekleri verecekler. Ayrıca biz bu yapının hangi alanında bir sorun varsa onlarla çok yüksek bir iletişim halindeyiz” diye konuştu.

“KGF’de Türkiye’de ilk defa farklı bir yöntem uygulayacağız: Önümüzdeki süreçte KGF kullanacakların tamamı faturalı bir şekilde işlem yapacak”

Çiftçilere, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin aracılığıyla eylül ayı sonu itibarıyla 190 milyar lirayı aşkın kredi kullandırdıklarını belirten Nebati, “Bunun yüzde 86’sı da yine bakanlığımız tarafından destekleniyor. Faizlerin yüzde 70’ini de biz karşılıyoruz. Bunun da maliyeti 10 milyar liraya kadar gelmiş durumda. Çiftçimizi düşünüyoruz. Tarımla uğraşanlara gerekli destekleri veriyoruz. Esnafımıza veriyoruz. Bir paket daha Kredi Garanti Fonu (KGF) paketimiz var. KGF paketinin üzerinde arkadaşlarımız çalışmalarını devam ettiriyorlar. Burada bugün bir daha önce yapmış olduğumuz hazırlıkların bir çalışmasını ilan etti arkadaşlarımız. Özellikle de konut yapımı noktasında kredilere KGF üzerinden kullanım imkanı sağladık ama önümüzdeki süreçte, hazırlıkları bitmek üzere olan KGF’de Türkiye’de ilk defa farklı bir yöntem uygulayacağız. Bu yöntem şu, fatura karşılığı işlem yapıyoruz artık. Bu artık tamamen yüzde yüz olacak. Son KGF’de bunun tecrübesini edindik. Hem kredi kullanıcıları hem bankalara hem de bizler açısından alt yapısının test edildiği bir süreç oldu. Önümüzdeki süreçte KGF kullanacakların tamamı faturalı bir şekilde işlem yapacak. Yüzde yüz verim için. Bu paranın dövize, altına veya ihtiyacı olmayan kesimlere gitmesini engelleyecek ilk adım bu” dedi.

“Ucuz krediyi mümkün olduğunca farklı yol ve yöntemlerle farklı alanlara kullanma amacı ile hareket edenlerin serzenişlerini görüyoruz”

Nebati, “Ucuz krediyi mümkün olduğunca farklı yol ve yöntemlerle farklı alanlara kullanma amacı ile hareket edenlerin serzenişlerini görüyoruz. Halbuki yatırım yapmak isteyen, işletme sermayesini güçlendirmek isteyenlere biz gerekli her türlü desteği veriyoruz kamu bankaları üzerinden” ifadelerini kullandı.

“Enflasyonun artış hızı düştü, artık aralık ayından itibaren düşüşünü görmüş olacağız”

Dünyada yaşanan tüm sorunların yanı sıra Türkiye’de gerçekleşen kur artışının enflasyonun çok daha hızlı ve şiddetli yaşanmasına sebep olduğunu anımsatan Bakan Nebati, konuşmasına şöyle devam etti:

“Enflasyon şöyle bir şey: Karar verdiğiniz anda sabahleyin hissedeceğiniz bir şey değildir. Bir otomobili kullanırsanız direksiyonu çevirdiğiniz anda araç döner ama bir gemi kullanıyorsanız çevirdiğiniz anda dümen dönmez. Hedefinizi korumanız lazım. Belirli bir süre geçmesi lazım. O süre içerisinde geminizin nasıl yol alacağını hesaplamanız lazım. Ama yetmiyor rüzgarı hesap etmeniz lazım. Yetmiyor dalga boyunu hesap etmeniz lazım. Bu ne demektir? Birçok dışsal etkenin yol çizildiği bir yapıdır enflasyon. Önce enflasyonla mücadelenize bir hedef koyacaksınız. O hedef çerçevesi içerisinde yapısal adımlar atacaksanız. Vergilerin indirimlerinden desteklere kadar. Öte yandan da finansal olarak birtakım tedbirler alarak bunun üzerine gideceksiniz. Biz gerek finansal olarak gerekse makro ekonomik tedbirleri aldık. Bunun etkilerini aralık ayından itibaren, önce baz etkisiyle sonra beklentilerin kırılmasıyla özellikle de kur atağı ile karşı karşıya kaldığımız oynaklığın giderilmesiyle ve dünyada da emtia fiyatlarının sakinleşmesi hatta yönünü aşağı yöne çevirmesiyle enflasyon baskısından gerek dışarıdan gerekse içeriden kurtularak biz önümüzdeki yılın enflasyonun düştüğü ve bunun hissedilir bir şekilde toplum tarafından yaşandığı bir döneme girmiş olacağız.”

“Dövizle ilgili oynaklık en az seviyede dolayısıyla öngörülebilirliğinin en yüksek olduğu bir süreçteyiz”

İlerleyen dönemde perakendecilerden, toptancılardan ve üreticilerden talepte bulunmak istediğini dile getiren Nebati, “Dövizle ilgili oynaklık en az seviyede ve enflasyonla bağlı bir şekilde giden bir yapıda. Dolayısıyla öngörülebilirliğinin en yüksek olduğu bir süreçteyiz. Türkiye’de cari açık ile ilgili herhangi bir problemimiz yok. Bizim bir ihtiyacımız yok. Turizm gelirlerimiz çok çok iyi. Önümüzdeki dönemde ödemeler dengesinde herhangi bir sıkıntımız yok. Dolayısıyla bizim dövizle ilgili öngörülebilir bir şekilde yürüdüğümüzü, aldığımız tedbirlerin enflasyonla mücadelede sonuçlarını yavaş yavaş görmeye başladığımız ki enflasyondaki en önemli şey artış hızının azalmasıdır. Artış hızı azaldı. Bundan sonra da aralık ayından itibaren düşüşünü görmüş olacağız. Buna ilişkin olarak herkesin hesap kitabını yapması ve beklentilerini buna göre oluşturması enflasyon ile mücadele en önemli araçlarımızdan bir tanesidir” değerlendirmesini yaptı.

“Avrupa’da daralma gözüküyor ama Türkiye büyümeye devam ediyor”

Bakan Nebati, Vaşington’da katıldığı toplantılara atıf yaparak şunları söyledi:

“İlk bahar toplantılarında Dünya Bankası, IMF, OECD ülkelerinin olduğu toplantıda savaş yeni başlamış, herkes şiddetli ambargo tedbirleri alınması lazım diye konuşuyor. Orada kayıtlara girsin diye şunu söyledim: Biz yolumuzu büyümeden yöne çizdik. Enflasyonu bir miktar hissedeceğiz ama insanlar işlerini kaybetmeyecek. Biz insan odaklı bakıyoruz bu işe. Dükkanlar, kepenk kapatmayacak ama siz bir şeye karar vermelisiniz. Enflasyon ile mücadele ederseniz resesyona gireceksiniz. Resesyonla karşı karşıya kaldığınız zaman işsizliği nasıl yöneteceksiniz? Yok, büyümeden yana karar alırsanız enflasyon ile mücadeleyi nasıl gerçekleştireceksiniz? Çünkü siz alışılmış, faizleri artıralım mottosuyla devam eden ve toplumun etkilerine bakmadan yürüyorsunuz. Kağıt üzerinde hesap ediyorsunuz. Biz insan odaklıyız. Bizim farkımız var. İnsan odaklı baktığımız için enflasyon bir miktar yükselmiş olsa bile aldığımız tedbirler gerek dar gelirlilere gerek çalışanlara gerek ihtiyacı olanlara gerek emeklilere bu yıl verdik. Geçen yıl 250 milyar bu yılla beraber 400 milyar lirayı aşan bir sübvansiyonda bulunduk. Doğal gazı hissettirmiyoruz. Vatandaşımız yüzde 83 daha ucuza kullanıyor doğal gazı. Elektriği daha az hissettirdik. Bunlara dikkat ederek yol yürüdük ve bol bol da elimizdeki imkanları insanlarımızın rahatlaması yönünde kullandık. Dünyada ilk dönemde şöyle bir baktılar: Biz sert tedbirler alalım. Sonra G-20 toplantılarına katıldık. Bali’de toplantılarda ‘Ne olacak bu dünyanın hali’ diye sorular soruluyordu. Vaşington’daki son toplantılarda kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Çünkü enflasyon çift hanelere doğru gelmiş, faiz artırımları çare olmamış, durgunluk baş göstermiş, bazı ülkeler teknik olarak resesyona girmiş. Böylesine bir durumda kimse ambargoları daha sertleştirelim, daha sert tedbirler alalım demiyor. Çünkü Avrupa ne yapacağını gerçekten bilmiyor. Almış olduğu tedbirlerle iş yürümüyor. Avrupa’da daralma gözüküyor ama Türkiye büyümeye devam ediyor.”

“Aralık ayının ilk 10 gününde Arabistan heyeti iş dünyası ile geliyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Prens Salman’ın ortaya koyduklarını söylediği iradenin iki ülkenin çıkarına olduğunu savunan Nebati, “Bunu iki ülke de görüyor. Bu görüşmelerde de ‘Türkiye’de neler yapabiliriz?’, ‘Türkiye’de hangi tür yatırımlarla iş birlikleri yapabiliriz’ diye konuşuluyor. Türk yatırımcıları özellikle de 16 trilyon riyallik yani 3 trilyon dolarlık 10 yıllık yatırım planlıyorlar Suudi Arabistan’da. Burada da ‘Türk yatırımcılar nasıl bir rol alabilir’ diye tartıştık. Çok çok iyi verimli görüşmelerimiz oldu. Aralık ayının ilk 10 gününde Arabistan heyeti geliyor. Türkiye’de olacaklar. İş dünyası ile gelecekler. Yatırımcıları ile gelecekler. Yatırım bakanlığı ile gelecekler. Ocak ayının sonrasına doğru da biz yatırımcılarımızı ve iş dünyamızı alıp oraya götüreceğiz. Yalnız orada 6-7 bin civarında katılımcı vardı. Bunlar dünyanın üst düzey yatırımcılarıydı. Birçok ülkenin yatırımcıları ile görüşme imkanımız oldu. Türkiye’ye özel ilgi gösteriyorlar. Özellikle Türkiye Ekonomi Modeli’ni ilk dile getirdiğimizde çok sorguluyorlardı. Şimdi ‘Türkiye Ekonomi Modeli galiba kötü’ demekten vazgeçtiler. ‘Evet, Türkiye Ekonomi Modeli başarılı sonuçlar üretiyor’ diyorlar. Bunu dinlemeye geldiler. Yabancıların Türkiye’ye olan ilgilerinin arttığını görmeleri açısından da çok önemli” diye konuştu.
“Kripto para düzenlemesini yaptığımızda bunu yapan nadir ülkelerden biri olacağız”

Kripto para yasası üzerine konuşan Bakan Nebati, şunları kaydetti:

“Kripto paradaki amacımız kriptodan vergi toplamadan ziyade kripto varlıkların dünyada konuşulduğu ve uygulandığı bir tarihte bunlarla ilgili soru işaretlerinin kaldırıldığı bir genel düzenlemenin yapıldığı ve bunun içerisinde tanımlamalar yaparak herkesin aynı kavramdan aynı ifadelerin anlam çıkardığı bir üst yapı oluyor. Bu üst yapı ile ilgili geçen yıldan beri çalışmalar yapılıyordu ama sürekli güncelleniyor. Bizim açımızdan bu iş bitti. Şimdi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın başkanlığında kripto para yasası ile ilgili çok daha kapsamlı son derlemeler yapılıyor. Bu derlemelerden sonra da meclisimiz bunu alıp değerlendirme imkanına kavuşacak. Buradaki amacımız çağı hızlı bir şekilde yakalamak ve öncelik tanımak. Kripto ile ilgili birkaç ülke düzenleme yapıyor. Dolayısıyla da bu düzenlemeyi gerçekleştirdiğimizde bunu yapan nadir ülkelerden biri olacağız.”

Mustafa Cenik
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Üniversite öğrencilerinden Filistin ve Doğu Türkistan’a sessiz destek Bartın Üniversitesi (BARÜ) öğrencileri, düzenledikleri sessiz yürüyüşle Filistin ve Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlallerine tepki gösterdi. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Öğrenci Konseyi ile öğrenci toplulukları tarafından ’’Sessiz Yürüyüş’’ organize edildi. Yürüyüşe üniversitenin akademik ve idari insan kaynağı da destek verdi. BARÜ Kutlubey Yerleşkesi Eğitim Fakültesi önünde toplanan kalabalık, ellerinde Türk, Filistin ve Doğu Türkistan bayraklarıyla yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki Gölet alanına kadar yürüdü. Grup, ellerinde Türkçe ve İngilizce, “Bu Zulme Sessiz Kalma”, “Filistin ve Doğu Türkistan’da Yaşanan Katliamları Kınıyoruz”, “Soykırıma Hayır”, “İnsanlık Ölmesin” ve “Nehirden Denize Özgür Filistin” yazılı dövizler taşıdı. Öğrenciler ayrıca İsrail’in Gazze’ye yönelik insanlık dışı saldırılarına tepki göstermek için ABD’de Filistin dayanışma gösterisi düzenleyen öğrenciler ve akademisyenlere de destek verdi. Filistinli öğrencilerin de yer aldığı yürüyüşte açıklama yapan BARÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Ömer Faruk Çalap, “Bartın Üniversitesi öğrencileri olarak Doğu Türkistan ve Filistin’de yaşanan zulme karşı birlik oluyoruz. Bu coğrafyalarda yaşanan insanlık dışı zulmü kınıyor ve bu zulme karşı sesimizi yükseltiyoruz” dedi. İnsan haklarına saygı gösterilmesi için uluslararası toplumun acil adımlar atması gerektiğini de dile getiren Çalap, "Doğu Türkistan ve Filistin’deki insan hakları savunucularına yönelik baskılar sona erdirilmelidir. İfade özgürlüğünün garanti altına alınması için uluslararası toplum sözde değil, özde harekete geçmelidir” ifadelerini kullandı. Yoğun bir kalabalık eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüş İsrail sorununun bir sonucu olarak Filistin’de yaşanan savaşa ait 2 dakikalık ses kaydının dinlenmesinin ardından son buldu.
Malatya Bakan Özhaseki: "Öyle sağlam evler yapacağız ki huzurla evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bundan sonra artık sağlam yapıları yapmak zorunda olduklarını ifade ederek, "Öyle sağlam iş yerleri yapacağız ki, öyle sağlam evler yapacağız ki hepimiz huzurlu evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım. Bunun için de kılı kırk yarıyoruz” dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki başkanlığında Malatya’da İl Koordinasyon Kurulu toplantı. Büyükşehir Belediyesi Nikah Sarayı’nda gerçekleşen koordinasyon kurulunda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 14 ay önce ülkenin büyük bir felaketle karşı karşıya kaldığını hatırlatarak, “Bin yıllık Anadolu’daki serüvenimiz de, belki de başımıza gelebilecek en büyük felaket buydu. Bundan önce nice harpler, darbeler, sıkıntılar, zorluklar depremler yaşandı ama bunun kadar hasar bırakan büyük bir afeti görmedik. 9 saat arayla 2 tane şiddetli deprem, çok uzun süreli deprem hem de kadim şehirlerimizin birkaç kilometre altından geçen bir deprem. Bundan 18 tane ilimizde etkilendi aslında. Birkaç bin konut yıkılan illerimiz de var. Toplamda depremden etkilenen 18 ilimiz var. 14 milyon insanımız zarar gördü, 680 bin konutumuz yıkıldı, 170 binde iş yerimiz, depolarımız ağıllarımız yıkıldı. Dile kolay söylemesi çok kolay 850 bin bağımsız birim haliyle maddi hasar çok fazla, 100 milyar doların üzerinde. Manevi hasarı ölçecek bir alet daha icat olmadı. Her evde acı tütüyor, her evde gözyaşı var” dedi. Bundan sonra artık sağlam yapıları yapmak zorunda olduklarını da ifade eden Özhaseki, “Öyle sağlam iş yerleri yapacağız ki, öyle sağlam evler yapacağız ki inşallah deprem olmaz ama olursa hepimiz huzurlu evimizde oturalım, bu acıları daha yaşamayalım. Bunun için de kılı kırk yarıyoruz” ifadelerine yer verdi. Malatya’da çarşı merkezinde zemin ile ilgili yaşanan sıkıntıya da değinen Özhaseki, “Depremden 2-3 ay sonra valilik karşısındaki çarşıda işe başlayalım dedik. Dikkat ediyor musunuz hala orada fore kazık çakmaya devam ediyoruz, hala zemini temizlemeye devam ediyoruz. Mesela Kahramanmaraş’ta şehrin ortasında giden bir cadde var, fay hattı geçiyor. Azerbaycanlı kardeşlerimiz bin tane konut yaptıralım dediler, işe başlayacağız tam 40 milyon dolarlık fore kazık ihalesi yaptık. Aylarca fore kazık çaktık” dedi. Hükümetin birinci gündeminin halen deprem bölgesi olduğuna da değinen Bakan Özhaseki, “Sayın Cumhurbaşkanımızın bize ilk sorduğu soru ‘Depremde hasar gören illerimizde durum nedir? Hayat normale dönüyor mu? İnşaatlar yolunda gidiyor mu? Başka taraftan bakıldığı zaman da maliyedeki sıkı para politikasını size de takip ediyorsunuz. Bakanımız Mehmet Şimşek Beyin itiraz etmediği tek harcama kalemi var o da depremde ki yapılan harcamalar. Onun dışında bilin her bir iş takip ediliyor, burada da işlerimiz çok şükür yolunda gidiyor” ifadelerine yer verdi. Deprem bölgesinde yaklaşık 390 bin deprem konutunun inşaatının başladığını ifade eden Bakan Özhaseki, Türkiye genelinde 400 bin civarında hak sahibinin olduğunu söyledi. 4 bin 333 köyde köy evi yaptıklarını ifade eden Özhaseki, “Bin 240 tane şantiyemiz var, oralarda bin 110 bin kişi çalışıyor. İlk etapta 76 bin kadar konutu teslim ettik. Haziran, Temmuz’la birlikte her ay 10-15 e 20 bin konutu da teslim etmeye de devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Malatya’da da hak sahipliği kadar inşaata başladıklarını ifade eden Özhaseki, “Bugün arkadaşlarımız yine Büyükşehir Belediyesinde toplandılar. Yeşilyurt, Battalgazi Belediye Başkanlarımız, yardımcıları, teknik ekipleri oradalardı. 8-10 bin eksiğimiz var tespit edilen yerleri gösteriyorlar. Daha çok da şehirlerimizin içinde yapalım istiyoruz, merkezde yapalım istiyoruz. Onları da bir an önce projelendireceğiz. Zaten ihaleyi yaptıktan sonra da en fazla bir sene gibi süre de bitiyor. O konutlarımız da hak sahiplerine teslim ederiz. Bütün hesabımız gelecek senenin ortalarında, güze kadar konutunu alamamış bir vatandaşımız kalmasın istiyoruz, iş yerlerini alamamış bir tek vatandaşımız kalmasın istiyoruz. Bugün de Malatya’mızda şu ana kadar yaptığımız konutlar ne alemde, bundan sonra ne kadar eksiğimiz var, neler yapabiliriz, sizlerin bize söyleyecekleri var mı veyahut şunu yaparsanız daha iyi olur diyeceğiniz şeyler var mı? Bütün bunları konuşmak için önce kendi içimizde belediyede teknik bir toplantı yaptık. Şimdi de sizlerle bir araya geliyoruz” diye konuştu. Önlerinde seçimsiz bir süre olduğunu belirten Bakan Özhaseki, “Bu süre içerisinde biz çalışarak gayret edip Malatya’mızı eski haline döndürmek için uğraşıyoruz. İnşallah bunu başarırız, buna gücümüz yeter arkadaşlar” şeklinde konuştu. Bakan Özhaseki’nin konuşmasının ardından Malatya’da deprem sonrası güncel durum ve inşaat çalışmaları ile ilgili sunuma geçildi. Basına kapalı olarak devam eden toplantı soru-cevap kısmı ile son buldu.
Batman Öğrencisini "Heimlich" manevrasıyla hayata döndüren öğretmen o anları anlattı Batman’da nefes borusuna simit kaçan öğrencisini "Heimlich" manevrasıyla kurtaran öğretmen, o anları anlattı. Batman Borsa İstanbul Ortaokulunda teneffüste yediği simit soluk borusuna kaçan bir öğrenci nefessiz kaldı. Bu sırada koridorda nöbetçi Matematik Öğretmeni Levent Döndü, öğrencisinin boğazını sıktığını ve nefessiz kalarak kıvrandığını fark etti. Döndü, "Heimlich" manevrası ile öğrencisine müdahale etti. O anları İhlas Haber Ajansı muhabirine anlatan Matematik öğretmeni Levent Döndü, nöbet esnasında koridorda gezdiği esnada öğrencisinin nefes alamadığını gördüğünü, fark ettiğini söyledi. Hemen koşarak müdahale ettiğini belirten Döndü, "Öğrenci tam tıkanmıştı nefes alamıyordu okulumuzun böyle bir sorunla karşılaşması bizi tabii ki üzdü. Her öğretmen arkadaşımın yapacağı gibi ben de müdahale ettim. Batman Milli Eğitim il Müdürlüğü ilk yardım eğitim merkezinden almış olduğumuz eğitimler sayesinde çocuğumuza Heimlich manevrasını uyguladık. Çocuğumuzu hayata geri döndürdük bir şeye vesile olduk. İlk yardımında ne kadar önemli olduğunu, ilk yardım merkezinin de ne kadar önemli olduğunu gördük. Sağlık eğitim ile alakalı tüm eğitimleri öğretmen arkadaşlarımız ile birlikte alıyoruz. Aldığımız eğitimlerde Heimlich manevrası sayesinde çocuğumuza biraz faydamız dokundu” dedi. Burada çocuklara sadece eğitim öğretimin dışında her alanda, her anlamda sahip çıktıklarının bir işareti göstergesi olduğunu aktaran Döndü, "Çocuklarımızın gerek psikolojik gerekte sosyolojik gerekte bu şekilde hayati durumlarında her zaman öğretim başta olmak üzere canla başla hepimiz çocuklarımızın yanındayız. Aydınlıyım 5 yıldır Batman merkez Borsa İstanbul ortaokulunda görev yapıyorum matematik öğretmeniyim. Çocuğun durumunu görünce onu ilk başta kurtarmam gerektiğini aklıma geldi hızlı bir şekilde hemen manavlarımızı yaparak çocuğu kurtardık. Çocuğu kurtardıktan sonra odaya götürdük çok güzel bir his bir duygu yaşadım. Özelikle sonrasında elim ayağım titredi çok üzüldüm. Görüntüyü izledikten sonra daha da etkilendim. Olayın üzerindeyken soğukkanlılıkla kalabildim. İlk yardımın hayati yönlerinden birisi de bu zaten soğukkanlı kalabilmektir. Tüm bireylerin tüm vatandaşların herkesin bu eğitimi almalarını düşünüyorum. Hayatın her alanında her zaman karşımıza çıkıyor. Umarım hiçbir zaman hiçbir çocuğumuza vatandaşımıza böyle bir durum yaşanmazdır. Ertesi gün aile geldi okula kalabalık bir şekilde teşekkür ettiler, ben de duygulandım onlar da duygulandı. Çocuğumuz teneffüslerde yanıma geliyor sarılıyor, bana diyor öğretmenin size hayatımı borçluyum ama aslında biz onlara gelecek borcumuz var. Elimizden geldiğince çocuklarımıza en güzel geleceği sunacağız en güzel imkanları sağlayacağız. Çocuklarımızı yeni bir hayata en güzel şekilde hazırlamaya çalışacağız” şeklinde konuştu. Yaşadığı korku dolu anları anlatan 5. sınıf öğrencisi E.K, "Teneffüs çalmıştı o an arkadaşımla konuşurken simit parçası boğazımda kaldı. O an öğretmenler odasında doğru koşarken Levent hocam bizim katta nöbetçiydi ve beni kurtardı. Hocamı çok seviyorum ve ona çok teşekkür ediyorum. Öğretmenler odasına yakın bir arada tam tıkandım ve o sıra hocam yardımıma koştu ve kurtardı. O an çok korkmuştum Levent hoca sağ olsun beni kurtardığı için sonrasında korkmadım" diye konuştu.