EKONOMİ - 10 Mart 2021 Çarşamba 14:51

Bakan Pakdemirli: 'Tarımsal hasılamız 333,3 milyar TL’ye yükseldi'

A
A
A
Bakan Pakdemirli: 'Tarımsal hasılamız 333,3 milyar TL’ye yükseldi'

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Tarımsal hasılamız bir önceki yıla göre yüzde 20 artışla 333,3 milyar liraya yükseldi” dedi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle Bakanlık bünyesindeki kadın çalışanlarla bir araya geldi.

Orman Genel Müdürlüğü’ndeki programda konuşan Pakemirli, Türkiye’deki toplam istihdamın yüzde 30’unu ve tarımsal istihdamın da yüzde 41’ini kadınların oluşturduğunu belirtti. Tarım sektörünün iktisadi ve stratejik bir sektör olduğunu ve bu sektörün de temel taşının kadınlar oluğunu ifade eden Pakemirli, “Medeniyetimizde kadınlarımız, tarih boyunca devlet işlerinde, çalışma hayatında ve aile içinde etkin bir yer tutarak kadim kültürümüzün şekillenmesine büyük katkı sağladı. Tarım ve ormanda kadınların varlığı, emeğin alın terine nasıl dönüştüğünün en güzel hikâyesidir. Tarımın tarih sahnesine çıktığı en az 10 bin yıldır kadınlarımız bakış açıları, fikirleri ve emekleriyle üretimde önemli rol üstlenmişlerdir. Her ülkenin kendi hikâyesi farklı olsa da tarımda kadının hikâyesi hep aynı olmuştur. Tarım stratejik ve iktisadi bir sektör, kadınlarımız da bu stratejik sektörün ana aktörü, temel taşıdır. Aynı zamanda üretimin can damarı, sosyal ve ekonomik hayatın anahtarıdır. Bugün, Dünyadaki hasılanın yüzde 37’si kadınların gayretinden geliyor. Dünyada tarımsal işgücünün yüzde 43’ünü kadınlar oluşturuyor. Gıda üretiminin yarıdan fazlasında kadınların emeği var. Ülkemizde toplam istihdamın yaklaşık yüzde 30’u, tarımsal istihdamın ise yüzde 41’i kadınlardan oluşuyor. Kadınlar, tarımsal üretimin ve gıda güvencesinin adeta teminatı noktasında. Tarladan sofraya kadar üretimin bütün süreçlerinde kadınlarımızın hakkı, ödenmez emeği var. Kadınlarımız tarlada, serada, bahçede çalışıyor, ev işlerini yapıyor, çocuklarına bakıyor, emek verdiği her şeyi değere dönüştürüyor. Kadınlarımız, projelerimizin uygulanmasında, sahada üreticinin desteklenmesinde ön safta yer alıyor. Biliyoruz ki kadın eli değen her şeyin ayrı bir güzelliği, kadın tarafından yapılan her üretimin ayrı bir değeri vardır. Bu yüzden tarımın gizli mimarları olan kadınlarımızı gündemin ilk sıralarına almalı, onları tarım ve hayatın birçok alanında daha belirgin kılmalıyız” diye konuştu.

Bakanlık bünyesinde 1 genel müdür, 14 daire başkanı, 115 şube müdürü ve 321 kadın yöneticinin olduğunu, dolayısıyla kadın çalışanların Bakanlıkta aktif bir şekilde rol aldığının altını çizen Pakdemirli, “Kadınlarımız sadece tarımsal üretimde değil, tarımın yönetiminde, politikaların belirlenmesinde ve uygulanmasında da ön planda. Tarım ve orman sektörünün kadınların enerjisine ve bakış açısına ihtiyacı var. Kadınların fikri ve duygusal katkısı, tarım ve orman sektörünün karar mekanizmalarında ne kadar çok olursa, Bakanlığımız daha üretken, daha etkili ve daha başarılı bir konuma ulaşacaktır. O nedenle Bakanlığımızın tarımsal üretimi doğrudan ilgilendiren en önemli birimlerini kadınlarımıza emanet ediyoruz. Hepinizin bildiği gibi Bakan Yardımcımız Ayşe Ayşin Işıkgece, Bakanlığımızdaki ilk kadın bakan yardımcısıdır. Bakanlığımız merkez teşkilatında çok sayıda kadın yöneticimiz var. 1 genel müdür, 14 daire başkanı, 115 şube müdürü ve koordinatör kadınımız da görev yapmaktadır. Son 3 yılda merkez ve taşra teşkilatımızdaki kadın yönetici sayımızı yüzde 41 arttırarak 321’e çıkardık. Taşra teşkilatında ise kadınlarımıza güveniyor ve onlardan daha fazla faydalanmak istiyoruz. Bakanlığımız, bağlı ve ilgili kuruluşlarımızın taşra teşkilatlarında görev yapan personellerimizin 30 bine yakını kadınlardan oluşmaktadır. İnşallah daha çok kadınımızı bu makamlarda görmek, görevlendirmek, onların teknik bilgisinden, titiz yaklaşımından daha fazla faydalanmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yapılan bütün projelerde kadınların fikrinden, öngörüsünden ve deneyiminden faydalanıldığına değinen Pakdemirli, sözlerine şöyle devam etti:

“Bakanlık olarak tarım, hayvancılık, orman, su, hava gibi önemli ve hayati alanlardan sorumluyuz. Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 80’i bizim Bakanlığımızın görev alanında. Ancak görev alanımızın aslında bunun çok daha ötesinde gıdayı, nefesi ve yaşamı, kısacası hayatın tamamını içerdiğini asla unutmamak gerek. Kısacası işimiz çok, sorumluluğumuz büyük. O nedenle bu alanların tamamında başarılı olmak ve yaklaşık 84 milyona ulaşan vatandaşımıza en iyi hizmeti sunmak için en başta sizlere, yani kadın personelimize güveniyorum. Yaptığımız bütün çalışmalarda, projelerde, planlamalarda sizlerin fikri, öngörüsü ve deneyimi bizler için çok önemli. Bildiğiniz gibi 2019 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın himayelerinde 15 yıl aradan sonra ‘3. Tarım Orman Şurası’nı düzenledik. Üreticilerin ve tüm paydaşların önerilerini değerlendirerek 5 yıllık planlarımızı oluşturduk ve 25 yıla ışık tutacak bir yol haritası hazırladık. Ardından vakit geçirmeden eylem planımızı hazırladık ve uygulamaya geçtik. Son 1 yıldır pandemiye rağmen her biri marka olan onlarca projeyi hayata geçirdik. Dijital Tarım Pazarı’ndan Tarım Orman Akademisi’ne, Gıdan Koru ve Geleceğe Nefes kampanyasından tarımda dijital dönüşüm hamlesine kadar bu projelerin her birinde kadınlarımızın fikri, emeği ve katkısı var. Çalışmalarımızın ve projelerimizin sahada en iyi şekilde anlatılması ve uygulanmasında yine kadınlarımızın özverili gayretleri var. İnşallah sizlerle birlikte durmadan yorulmadan yeni projelerimizi çiftçimize, yetiştiricimize ve sektörümüze sunmaya devam edeceğiz.”

“HİBE DESTEKLERİYLE KADINLARIMIZIN KIRSALDA 4 MİLYAR TL YATIRIM YAPMASININ ÖNÜNÜ AÇTIK”

Bakanlık tarafından verilen hibe destekleriyle birlikte daha çok kadına tarımsal faaliyetlerde imkan tanındığını ifade eden Pakdemirli, “Tarımda kadının daha çok ve daha etkin olarak yer alması, üretiminin güçlenmesi ve sürdürülebilirliği için çok önemli. Bildiğiniz gibi kırsaldaki kadınımızın kendini geliştirmesi, iş kurması ve istihdama katkı sağlaması için çok sayıda eğitim, destek ve hibe programlarımız var. Sağladığımız bu desteklerde ve uyguladığımız projelerde kadın çiftçimize, kadın girişimcimize pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Kırsal kalkınma destekleri kapsamında, IPARD programlarında kadın girişimcilerin projelerine ilave puan vererek öne çıkmasını sağlıyoruz. IPARD hibeleri kapsamında 3 bin 119 kadın yatırımcımızın projesine 2 milyar lira hibe desteği sağladık. Bu hibeler ile kadınlarımızın kırsalda 4 milyar lira yatırım yapmasının önünü açtık. Aynı şekilde Ekonomik Yatırımlar ve Uzman Eller Projesi’nde de kadınlarımıza pozitif ayrımcılık yapmaya devam ediyoruz. Tabi bu bakanlık çalışmalarımızı sizler de benim kadar iyi biliyorsunuz. Benim sizlerden ricam, bu desteklerimizin ve projelerimizin daha çok kadına ulaşmasını sağlamanız ve böylece daha çok kadınımızın üretime ve istihdama katılmasını teşvik etmenizdir” şeklinde konuştu.

“81 ilde 5 bin 292 kadın çiftçiyi sertifika sahibi yaptık ve bir iş fikri ile proje hazırlamalarını sağladık”

Son 19 yılda yaklaşık 250 bin faaliyet sonucu 3 milyondan fazla kadın çiftçiye eğitim verildiğini belirten Pakdemirli, “Kadın çiftçilerin eğitimi ve kendilerini geliştirmesi için çok sayıda projemiz ve faaliyetimiz devam ediyor. Bir kadın çiftçiyi eğitmek, gelecek nesilleri eğitmektir. Bir kadın çiftçiyi eğitmek, gıda güvenliğimizi garanti altına almak demektir. O nedenle bu eğitim çalışmalarında sizlere büyük görev düşüyor. Sizlerin yoğun gayretiyle son 19 yılda yaklaşık 250 bin faaliyetle 3 milyondan fazla kadın çiftçimiz eğitim gördü. Son 3 yılda ise yaklaşık 50 bin faaliyette 850 bin kadın çiftçimize eğitimler verdik. 2015 yılında başlattığımız Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayım Projesi kapsamında ’Tarımda Kadın Girişimciliğinin Güçlendirilmesi Programı’nı yürüttük. Bu kapsamda 81 ilde 5 bin 292 kadın çiftçiyi sertifika sahibi yaptık ve bir iş fikri ile proje hazırlamalarını sağladık. Ayrıca 2015 yılından itibaren gerçekleştirilen Girişimci Kadın Çiftçiler Ödül Töreni ile dereceye giren başarılı projeler her yıl hayata geçiyor. Dün, Tarımda 21 Özgün Kadın Programı kapsamında, kendi işlerini kuran kadınlarımızla bir aradaydık. Bu kadınlarımız, sizlerden aldıkları eğitimlerle fikirlerini hayata geçirerek kendi hikâyelerini yazmış, her biri şimdi kendi patronu olmuş kadınlardır. İnanın bana daha böyle binlerce kadınımız kırsalda bizleri bekliyor. Ama benim içim çok rahat. Çünkü, sizler gibi değerli mesai arkadaşlarım varken, ne bu kadınlarımızın emeği heba olur, ne bu güzel fikirler kırsalda ziyan olur, ne de Bakanlığımızın sırtı yere gelir. Pandemi döneminde hayata geçirdiğimiz Tarım Orman Akademisi ve Uzaktan eğitim faaliyetleri ile başta kadın çiftçilerimiz olmak üzere tüm sektörün ihtiyaç duyduğu bilgiye anında ulaşma imkânı sağladık. Tabi, Tarım ve Orman Akademisi’ni bulunduğunuz illerde başta kadın çiftçilerimiz olmak üzere tüm üreticilere iyi bir şekilde tanıtmanız oldukça önemli. Yine 2020 yılında faaliyete geçirdiğimiz, Geleceğin Tarımı-Tarımın Geleceği Platformu ile tarım-orman sektörüne yatırım yapmak isteyenleri davet ettik. Bu kapsamda ürün bazında yatırımcı rehberleri hazırladık. Sizlerden bu rehberleri çalıştığınız illerdeki, ilçelerdeki tarım-orman sektörüne yatırım yapmak isteyen ve bu potansiyelde olan kadınlarla paylaşmanızı istiyorum. Böylece girişimci kadınlarımızın, yapmak istediklerini yatırımları için en azından bir yol haritasına ulaşmasını sağlayabiliriz” açıklamasında bulundu.

“TARIMSAL HASILAMIZ 333,3 MİLYAR TL’YE YÜKSELDİ”

2020 yılında yüzde 4,8 oranında büyüyen tarımın son 3 yılda en yüksek büyüme rakamlarına ulaştığını belirten Pakdemirli, “Tarımda hem üretime hem de yönetime kadının eli değince berekette beraberinde geliyor. Geçen yıl yaşadığımız pandemiye ve meteorolojik kuraklığa rağmen tarım sektörü büyümeye ve gelişmeye devam etti. 2020 yılında yüzde 4,8 büyüyen tarım, son 3 yılın en yüksek büyüme rakamına ulaştı. Tarımsal hasılamız bir önceki yıla göre yüzde 20 artışla 333,3 milyar liraya yükseldi. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 5 artışla 20,7 milyar dolara, tarımda dış ticaret fazlamız ise yüzde 9 artışla 5,5 milyar dolara yükseldi. Sulama alanında yaptığımız büyük yatırımlar sayesinde meteorolojik kuraklığa rağmen toplam bitkisel üretimiz 9 milyon ton ilave artışla 126 milyon tona ulaşarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. İşte tüm bu güzel gelişmelerin arkasında üreticimizin alın teri ve sizlerin büyük gayreti var. İnşallah sizlerle beraber Türkiye tarımda Avrupa’da lider, dünyada ilk on içindeki yerini sağlamlaştırarak yoluna devam edecektir” dedi.

“BÜTÜN ÖZVERİLİ ÇALIŞMALARIMIZI ‘HALKA HİZMETİ, HAKK’A HİZMET’ OLARAK GÖRÜYORUZ”

Her mevkiinin, her makamın ve her unvanın geçici olduğu hatırlatan Pakdemirli, “Kıymetli kadın çalışanlarımız, biliyoruz ki tarımsal üretimde kadınların işgücüne katılımı sürdürülebilir tarımsal üretim için en önemli unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Evet, gördüğünüz gibi işimiz çok, yükümüz ağır, sorumluluğumuz fazla. 2020 yılında pandemi ve bu görevimizin ne kadar ağır olduğu çok iyi bir şekilde hatırlattı. Bu nedenle 2021’de, 2020’den daha çok çalışmamız gerekiyor. Zira milletimiz ve memleketimiz namına, tarım ve ormanın geleceği adına ortaya koyduğumuz bütün iyi niyetli çabalar, bütün özverili çalışmalar ’halka hizmeti, Hakk’a hizmet’ görmemizden ileri gelmekte. Muhakkak ki her mevki, her makam, her unvan geçici. Biliyoruz ki insanın adını iyilikleri, hizmetleri, insanlığa faydalı çalışmaları yaşatır. Hepimizin en temel ihtiyacı da budur; hayırla ve duayla anılmak. Bizim de tek gayemiz gelecekteki muhtemel küresel imtihanlar karşısında tarım ve orman sektörümüzü ülkemizin kalkınma hamlesinin lokomotifi yapmak. Bunun için de sizlere ihtiyacımız var. Ürünü sermayeye dönüştürecek, kadını ve yöreyi kalkındıracak her türlü girişimi teşvik edin, sonra da muhakkak ama muhakkak takip edin. Yörenizde, bölgenizde katma değer üretin. İnanıyorum ki Cenab-ı Allah, mutlaka bölgenize özgü birçok nimet lütfetmiştir. Bölgenizin bütün ürünlerinin yöre halkına gelir kapısı olmasını sağlamak için kafa kafaya verip çalışın, markalaşın, coğrafi işaret alın, aldırın. İşlerin doğru ve hızlı ilerlemesi için gerektiğinde inisiyatif alın. Bu işlerin de kadın eli değdiğinde daha da değerli olduğunu unutmayalım. Bakanlığımızın her türlü hibe ve desteğini bölgenizde yaşayan kadınlara anlatmak ve onları teşvik etmek, ülkemizin tarımsal kalkınmasına bir tuğlada sizin koymanız demek. Bu düşüncelerle daha çok çalışacağınıza olan inancım tamdır” diye konuştu.

Engin Yağcı 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Eğitim için 4 bin 301 kilometre yol kat ettiler, şimdi kapı önündeler Sakarya’nın Serdivan ilçesinde yapı kullanım izni olmamasına rağmen faaliyete geçirilen özel yurt, Kazakistan uyruklu yaklaşık 100 öğrenciye mağduriyet yaşattı. Öğrenciler kalacak yer telaşına kapılırken, Zhanar Zhakupova isimli veli, "Kimisinin ailesi son paralarıyla çocuklarını okutuyor, kredi çekiyor. Bir tane çocuğun yurttan ayrılıp başka yere gitmesi cebinde en az 20 bin lira olması lazım ama bunların ceplerinde kuruş para yok" dedi. Beşköprü Mahallesi Tokat Dere Caddesi üzerinde bulunan ve yapı kullanım izni olmamasına rağmen faaliyete geçirilen yurt, öğrenci kabulüne başladı. Üniversite eğitimlerini tamamlamak için şehre gelen Kazakistan uyruklu yaklaşık 100 öğrenci, bir yıllık sözleşme imzaladı. Bazı öğrenciler, yıllık peşin verirken bazıları ise aylık 7 bin 500 lira ödeme yaptı. Yapı kullanım izni olmayan yurdun şikayet edilmesi üzerine Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Serdivan Belediyesine yurdun kapatılması konusunda yazı yazdı, ilçe belediyesi ise yurdun boşaltılması için 17 Aralık tarihine kadar müddet tanıdı. Öğrenciler mağdur oldu Yaşanan bu durum üzerine yaklaşık 4 bin 301 kilometre yol kat ederek Sakarya’ya üniversite eğitimi almak için gelen öğrenciler kalacak yer telaşına kapılırken adeta valizleriyle sokakta kaldı. Yurtta kalan öğrencinin velisi Zhanar Zhakupova, çocukların mağdur olduklarını ve eğitimlerinin aksadığını aktardı. Zhakupova, "Biz yurdu kiraladık, sözleşmemizde var 12 aylık. Parasını da ödedim, depozitosunu da ödedim. Hatta 10-12 aylık para vermiş çocuklar da var. Yurt sahibi gelip ’çıkın’ diyor. Onların sıkıntıları varmış. Mahkeme kararı varmış ama bize gösterilmedi. Hiçbir şey göstermeden bizi çıkartmaya çalışıyorlar, sadece bize bu ayın 17’sine kadar çıkmamız gerektiğini söylediler. 2-3 gün önce aylık kiramızı da aldı. Bize bir gün sonra ’çıkın’ diyorlar. Neden bizden ödeme alıyorsunuz o zaman?" dedi. "Kimisinin ailesi son paralarıyla çocuklarını okutuyor, kredi çekiyor" Zhakupova, Kazakistan uyruklu yaklaşık 100 öğrencinin mağduriyet yaşadığını, ailelerinin çocuklarını okutmak için kredi çektiğini belirterek, "Cebimizde para yok. Depozito vermişiz. Geri bir kuruş paramızı vermiyorlar, bizi de çıkartıyorlar. Bizim gidecek yerimiz yok. Şimdi 100 Kazak öğrenci var. Kimisinin ailesi son paralarıyla çocuklarını okutuyor, kredi çekiyor, şimdi çocuklar dışarda kalıyor. Çocuklar nasıl böyle dışarda kalabilir? Çocuklardan ödeme aldıktan sonra neden çocukları çıkartıyorsunuz, ben anlamıyorum bu işi. Biz ne yapacağımızı bilmiyoruz. Yarın mahkemeye gideceğiz mecburen. Bir tane çocuğun yurttan ayrılıp başka yere gitmesi cebinde en az 20 bin lira olması lazım ama bunların ceplerinde bir kuruş para yok. Yurt dışından gelip de kalacak yer bulmak çok zormuş" diye konuştu. "Yurt dışından gelen öğrencileri toplamış, ödemeleri aylık veya yıllık alınmış" Zhanar Zhakupova’nın eski eşi Serdar Pazar ise yaşanan mağduriyetin bir an önce giderilmesi gerektiğini belirtti. Pazar, "Yurdun yapı uygulama belgesinin olmadığını bilen Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Serdivan Belediyesine yurdun kapanması için bilgi vermiş. Fakat herhangi bir kapatılma olmamış üstüne yurt dışından gelen öğrencileri toplamış, ödemeleri aylık veya yıllık alınmış. Yapı uygulama belgesi olmadan belediye buna nasıl izin verebiliyor bilmiyoruz. Şuan bile öğrenci alımı yapılabiliyor belki bilmiyoruz. İçeride toplanmış bavullar var. Öğrenciler derslere gidiyor ama geldiklerinde burada kalacaklar mı? Nerede yatacaklar bunların tedirginliğini yaşıyor. Türkiye’ye eğitim için gelen, daha iyi ve refah bir ülkede eğitim almak için geldiler ama mağduriyetleri var" şeklinde konuştu. "Burada hem kandırılan çocuklar hem de mağdur edilen bir Türkiye var" Kazakistanlı çocuklara yardım etmeye çalışan Pazar, "Madem yapı uygulama belgesi olmadığını biliniyorsa Belediye sezon başlamadığı zamanda neden kapatmadı veya neden kontrole gelemedi? Öğrenciler kalmaya devam etse polis zoruyla çıkarılma riski var ama öğrenciler kandırıldığı için polis yardımı alamıyor. Bunun bir sorumlusu olması gerekiyor. Yurt yönetimi, verilen paraların elektrik, doğalgaz gibi harcamalarda kullanıldığını söylüyor. Bu konuda da herhangi bir muhatap görmedik. Gördüğümüz kişilerde ’Biz çalışanız’ diyorlar. Kazakistan’da zor durumda olan ailelerde var bunlar bankalardan kredi çekerek buraya öğrencilerini gönderdiler. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne gideceğim yapabilecekleri bir şeyin olup olmadığını soracağım. Konuya ilişkin savcılığa başvuruda bulunduk, umarım yardımcı olacak birileri çıkar. Biz maddiyattan çok öğrenciler kalacak yer bulabilecek mi onun peşindeyiz. Burada hem kandırılan çocuklar hem de mağdur edilen bir Türkiye var. Türkiye’ye Kazakistan’dan bir öğrenci gelip gittiği zaman artık bu ülkeyi tavsiye etmeyecek" ifadelerini kullandı.
İstanbul İGÜ, ETÜGENÇ Kültür Çalıştayı’na ev sahipliği yaptı İstanbul Gelişim Üniversitesi ETÜGENÇ Kültür Çalıştayı’na ev sahipliği yaptı. Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi’nce 13-14 Aralık tarihlerinde kültür temasıyla gerçekleştirilen çalıştayda kültürün farklı disiplinlerle olan ilişkisi çok yönlü olarak ele alındı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Serdar Egeli, kültür teması etrafında şekillenen bu çalıştayın yalnızca akademik bir paylaşım alanı olmadığını; farklı bakış açılarıyla bir araya gelen gençlerin düşünme, tartışma ve yönetme becerilerini geliştirmeyi hedefleyen çok boyutlu bir yolculuk olduğunu vurguladı. Gelişimin ancak cesaretten ilham almakla başlayacağını ifade eden Doç. Dr. Serdar Egeli, sözlerine şu şekilde devam etti: "Üniversitemizin temel önceliklerinden biri; öğrencilerimizin merak duygusunu canlı tutmak, düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri nitelikli ortamlar oluşturmak ve disiplinler arası düşünme kültürünü desteklemektir. ETÜGENÇ Kültür Çalıştayı’nın bu vizyonla güçlü biçimde örtüştüğünü memnuniyetle görmekteyiz. Çalıştay süresince felsefeden antropolojiye, tarihten teknolojiye uzanan geniş bir perspektifte kültürün birey ve toplum üzerindeki etkileri ele alınacak; katılımcılar eleştirel düşünme, sorgulama ve yeni bakış açıları geliştirme fırsatı bulacaktır. Her bir katkının çalıştayın akademik ve entelektüel değerini zenginleştireceğine inanıyoruz. İstanbul Gelişim Üniversitesi olarak gençlere yatırım yapmayı; onları bilim, sanat, teknoloji ve kültürle buluşturarak potansiyellerini keşfetmelerine katkı sunmayı temel sorumluluklarımız arasında görüyoruz. Bu değerli çalıştay vesilesiyle sizleri kampüsümüzde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet ve gurur duyuyoruz." "Bir düşüncenin, bir ortak bilincin ve bir kültür yolculuğunun eşiğindeyiz" Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi ETÜGENÇ Çalıştayı Genel Koordinatörü Tuğçe Olgun, çalıştayın hedeflerini şu ifadelerle anlattı: "Kültür bir milletin hafızasıdır. Bizim bugün burada bir araya gelişimiz tam da bu hafızayı genç nesillere aktarmak, onu yaşatmak ve ona yeni bir soluk kazandırmak içindir. Hepimiz biliyoruz ki kültür, kitaplarda donmuş bir kavram değildir. Kültür; dokunan, değişen, gelişen, yaşayan bir yapıdır ve onu yaşatacak olanlar tam da şu an burada bulunan sizlersiniz. Bu nedenle ETÜGENÇ Çalıştayı’nı hazırlarken hedefimiz; gençlerin düşünce üretmesine, kendilerini ifade etmesine ve bu kültürün doğal bir parçası olduklarını hissetmelerine alan açmaktı. Çünkü kültür, bir gencin eline değdiğinde geleceğe dönüşür; kalbine değdiğinde anlam kazanır." Olgun, çalıştaya ev sahipliği yapan İstanbul Gelişim Üniversitesi’ne teşekkürlerini ileterek sözlerini noktaladı. "Kültür yalnızca geçmişi hatırlamak değil; sizin her gün yeniden yazdığınız bir hikayedir" Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi Müdürü Necmettin Sarıkaya, Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi olarak Atatürk’ün "Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür" sözünü yollarını aydınlatan bir ilke olarak benimsediklerini ve bu anlayış çerçevesinde ilgili çalıştayı planladıklarını vurguladı. Necmettin Sarıkaya, ETÜGENÇ çalıştayının esas vurgusu olan "kültür" teması hakkındaki görüşlerini, "Kültür yalnızca geçmişi hatırlamak değil; sizin her gün yeniden yazdığınız bir hikayedir. Konuşmalarınızda, davranışlarınızda, müziğinizde, hayallerinizde siz nereye bakarsanız kültür oradadır. Bugün bu çalıştayda yalnızca kültürü konuşmayacak, kültürün kendisi olacaksınız. Komitelerde dile getirilen her fikir, geleceğe bırakılmış bir kültür izi olacaktır" dedi. Çalıştayda Türk tarihi ve kültürü konuşuldu Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Doç. Dr. Nusret Gedik, "Son yıllarda kültür, devletler düzeyinde geri planda kalan alanlardan biri hâline gelmiş olsa da gençlerin kültüre olan ilgisi bu sürecin kalıcı olmayacağını gösteriyor. Kültür, milletleri ayakta tutan en temel unsurlardan biridir ve Türk tarihi, büyük kültürel ve siyasal kırılmalara rağmen bu birikimin sürekliliği sayesinde varlığını korumuştur. Türk kültürü başlangıçta sözlü gelenekle aktarılmış, Orhun Yazıtları ile birlikte yazılı kültüre geçiş süreci başlamıştır. Göçebe yaşam tarzı sözlü kültürü güçlendirmiş; yazılı kültür ise kültürel hafızanın kalıcılığını sağlamıştır. Yerleşik hayata geçişle birlikte karşılaşılan Maniheizm gibi inanç sistemleri ise kültür üzerinde belirleyici etkiler oluşturmuş, bu da Türk tarihinde önemli kültürel dönüşümlere yol açmıştır" ifadelerini kullandı. Çalıştaya; İstanbul Gelişim Üniversitesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Serdar Egeli, Büyükçekmece Atatürk Anadolu Lisesi Müdürü Necmettin Sarıkaya, Esenyurt İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Murat Tetik, Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden Doç. Dr. Nusret Gedik’in yanı sıra öğretmenler, öğrenciler ve veliler katılım sağladı.