POLİTİKA - 22 Eylül 2017 Cuma 14:36

Bakan Soylu: 'Bizim huzur yuvamızı yıkmak istiyorlar, esas bu'

A
A
A
Bakan Soylu: 'Bizim huzur yuvamızı yıkmak istiyorlar, esas bu'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçmiş nesillerin çektiği sıkıntıların çekilmemesi için çalıştıklarını kaydederek, “Bizim huzur yuvamızı yıkmak istiyorlar, esas bu. Bizler de bu huzur yuvamızı ayakta tutmak için her şeyi yapmaya çalışıyoruz ve bir taraftan da ülkemizi geliştirmeye çalışıyoruz. Artık bu sıkıntıları çekmek istemiyoruz. Hep beraber güneşi kucaklamak istiyoruz” dedi.

Bakan Soylu, “Biz Anadoluyuz” projesi kapsamında Tunceli’den Afyonkarahisar’a gelen 174 öğrenci ile kahvaltıda bir araya geldi. Termal bir otelde gerçekleştirilen toplantıda öğrencilere seslenen Bakan Soylu, Türkiye’nin birlik ve beraberliği adına önemli mesajlar verdi. “Bu günde bizim huzur yuvamızı yıkmak istiyorlar, esas bu” diye Bakan Soylu, konuşmasında şunları söyledi:

“Biz çocuktuk, büyükleriniz bilir Almanya’da bizim gurbetçiler vardı anlatırlardı ‘denizin altında tüneller yapıyorlar’ diye ve biz de düşünürdük ‘böyle bir şey olur mu, acaba bizde ne zaman olacak?’ diye. Bizim dünyanın gelişmiş ülkelerindeki gençler ile karşı karşıya kaldığımız durumdan sizler çok daha iyi durumdasınız. Marmaray’a binerek yetişen gencin, çocuğun özgüveni ile elbette ki bizim yetişmemizde bize anlatılanların özgüveni arasında elbette fark vardır. İşte Türkiye’nin geldiği nokta burasıdır. Biz o yüzden sizden çok daha fazla umutluyuz. Biz birtakım alt yapıları hazırlayabildik ama siz daha da geliştireceksiniz. Çok güzel otomobiller tasarlayacaksınız, çok güzel uçaklar tasarlayacaksınız. Belki de İnsansız Hava Araçlarının (İHA) kargolarının nasıl yapacağını ve bir pilot olmadan içerisine yüklenen yük ile birlikte içinizden birisi artık bir ilden bir ile, bir ülkeden bir ülkeye kargoların İHA’lar ile nasıl getirileceğini tasarlayacaksınız. Tabi bu huzuru bozmak isteyenler olacaktır. Bazen bir kumsalın kenarında kumdan ev yaparsınız, 1-2 saat oynarsınız. Onu iyi bir noktaya getirirsiniz. Bazen evinizin bahçesinde çalı çırpıdan ufak bir ev yaparsınız kendinize, biz çocukluğumuzda yapardık. Ama bazıları gelir bazen kumdan yaptığımız ev, bazen çalı çırpıdan yaptığımız, oynadığımız o küçük yeri, bazen de kendimizi güneşten korumak için yapmış olduğumuz o küçük baraka, çadır gibi yapıyı yıkıverir. Aslında onu yıkmamıştır, emeğimizi, hayalimizi yıkmıştır. Onun yaptığı hınzırlıktır, yaramazlıktır. Ya kötülüktür veya bilmemezlikdir ama yıkılmıştır. Bunlarla hep karşı karşıya kalıyoruz. Bu günde bizim huzur yuvamızı yıkmak istiyorlar, esas bu. Bizler de bu huzur yuvamızı ayakta tutmak için her şeyi yapmaya çalışıyoruz ve bir taraftan da ülkemizi geliştirmeye çalışıyoruz.”

“Dünyanın en önemli ve en özellikli coğrafyalarının birinin üzerinde bulunuyoruz”

Konuşmasında daha sonra ‘Biz Anadoluyuz’ isimli projenin niçin hayata geçirilme gereği duyulduğundan bahseden Bakan Soylu, projenin ilerleyen dönemlerde daha da fazla geliştirileceğini aktardı. Bakan Soylu, “Biz istiyoruz ki bu Anadolu medeniyetinin bütün zenginliğini, bütün güzelliğini, bütün renklerini bütün çocuklarımız görsünler ve tanısınlar. İşte bu yüzden projemizin adını ‘Biz Anadoluyuz’ olarak belirledik. İnşallah bu projeyi elimizden geldiği kadarı ile geliştirip, toplumun bütün kesimlerine bu projeyi yaymak arzusunda olmak istediğimizi belirtmek istiyorum. Dünyanın en önemli, en pahalı ve en özellikli coğrafyalarının birinin üzerinde bulunuyoruz. Ülkemizin bulunduğu topraklar tarih boyunca mücadelelere ve savaşlara sahne olmuştur. Bu ülkenin doğusunda enerji üreten ülkeler var. Batısında ise enerji güçleri olan ülkelere var. Biz başka bir medeniyetin üzerindeyiz. İpekyolu, yani batı ile doğunun birleştirdiği büyük bir yolun üstündeyiz. Bizim etrafımız Akdeniz, Karadeniz, Ege, Marmara gibi denizler ile çevrili. Karadeniz başka güçlü bir yer, Ege öyle. Akdeniz dünya ticaretinin en önemli geçiş alanlarından, geçiş güzergahlarından birisi. Biz medeniyeti güçlü olduğu kadar zengin bir coğrafyada da bulunuyoruz. İşte size böyle bir ülke emanet ediyoruz” dedi.

“Kim ne yaparsa yapsın ne söylerse söylesin biz işimize bakmak zorundayız”

Bakan Soylu, birlik ve beraberlik mesajları verdiği konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Dünyada birçok milletin ötekisi olabilir. Ve buna tahammül edebilirler. Ama bizim ötekimiz olamaz. Ne dinimiz, ne milliyetimiz, ne de kardeşliğimizin buna müsaade eder. Bizim ötekimiz olamaz ve olamamalıdır da. Biz, bizden bir büyük nesil, bizden bir büyük daha nesil, bizden bir önceki daha nesil çok sıkıntılar çekti. Artık bu sıkıntıları çekmek istemiyoruz. Hep beraber güneşi kucaklamak istiyoruz. Hep beraber aydınlığı kucaklamak istiyoruz. Hep beraber dünyanın başka yerlerinde olan haksızlıklara büyük sesler çıkarmak istiyoruz. Onun için güçlü olmak zorundayız. Onun için özümüzü keşfetmek zorundayız. Yanındakini anlayamayan özünü keşfedemez. Yanındakine dokunamayan özünü keşfedemez ve kim ne yaparsa yapsın ne söylerse söylesin biz işimize bakmak zorundayız.”

Etkinlik Bakan Soylu’nun programa katılan çocuklar ile hatıra fotoğrafı çektirmesi ile sona erdi. "Biz Anadoluyuz" projesi ile İçişleri Bakanlığı tarafından Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yaşayan çocukların batıda yaşayan çocuklarla kardeşlik ruhunun geliştirilmesi amaçlanıyor. Proje kapsamında 21 doğu, 21 batı kentinden karşılıklı olarak çocukların misafir edileceği öğrenildi. 

Gökten Ceylan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Masterler Koşu Grubu Kırmızı Periler diyarında Çeşitli mesleklerde çalışan, esnaf, akademisyen, emekli ve yöneticilik yapan 35 ile 70 yaş üzerindeki kişilerin bir araya geldiği Palandöken Masterler Koşu Grubu, bu defa Narmanlı Peri Bacaları’nda koştu. "Çılgın Dadaşlar" olarak nitelendiren grubun koordinatörlüğünü yapan Hikmet Maraşlı, “Her pazar yaptığımız sabah koşumuzu, ekip üyemiz olan Halkbank Bölge Müdürü Yardımcısı Emrullah Okumuş ve Narman Belediye Başkanı Adem Kınalı’nın daveti ile Narman Peri Bacalarında gerçekleştirdik. Amacımız; koşumuzu Peri Bacalarında yaparak, oranın doğal güzelliklerinin daha büyük kitlelere duyurulmasına katkı sağlamaktı. Bunu da gerçekleştirdiğimiz için mutluyuz. Çünkü Peri Bacalarının bulunduğu kanyon gerçekten doğa harikası bir yer.” dedi. Palandöken Masterler Koşu Grubu, Erzurum’dan 25 kişilik bir grup halinde, Narman Peri Bacalarına gitti. Sabah saat 08:00 de başlayan etkinlik, tesislerin bulunduğu alandan, seyir terasının bulunduğu noktaya kanyon içerisinden yürüyerek tırmanan koşu grubu, seyir terası noktasından aşağıya 7 km ‘lik bir koşu gerçekleştirdi. Palandöken Masterler Koşu Grubu daha sonra Narman Belediye Başkanı ile yaşam boyu spor ağırlıklı kısa bir sohbet toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda, Narman’da uzun soluklu, gelenekselleştirilecek bir yarı maraton ya da ultra maraton düzenlenmesi konusunda fikir alışverişinde bulunduklarını ifade eden Hikmet Maraşlı “Bu konuda Belediye Başkanının da olumlu düşünceleri var, kendileri konu üzerinde çalışma yaparak gerektiğinde Palandöken Masterler Koşu grubunuzun da tecrübelerinden faydalanacaklarını anlattılar. Daha sonra Erzurum’a dönüş yaptık. Tüm katılımcı arkadaşlarımızla birlikte, böyle otantik bir ortamda yürüyüş ve koşu yapmanın mutluluğunu yaşamış olduk.” şeklinde konuştu.
Antalya Arıcıların yeni favorisi avokado ve muz balı İlkbahar aylarının gelmesiyle beraber Antalya’nın Alanya ilçesinin yüksek kesimlerimde arı kovanı bakımı dönemi başladı. Kovanlardaki petekleri yenilemeye başlayan arı yetiştiricileri yeterli balın olmadığını kontrol ettikten sonra faaliyetlerine başlıyor. 436 tane arıcının olduğu öğrenilen Alanya’ya ilçe dışından da gezginci arıcılar gelirken, bahar döneminde ilçede konakladıktan sonra dönem sonunda ayrılıyorlar. Zengin bir floraya sahip Alanya’da arı yetiştiricileri tarafından toplanan yayla, püren, badem, dağ çileği balının yanı sıra bu dönem avokado ve muz balı ön plana çıkıyor. Avokado ve muz balının Türkiye’de çoğunlukla Alanya’da olduğunu belirten arı yetiştiricileri bu bal türleri üzerinde çalışmalar yapıldığını dile getirdi. “Zirai ilaçlama arıcılar için çok büyük tehlike” Alanya İlçe Tarım ve Orman Müdürü Mehmet Rüzgar ve Antalya Arıcılar Birliği Danışmanı Kemal Öztürk, ilkbahar arı kovanı bakımı hakkında bilgiler verdi. İlçe Tarım ve Orman Müdürü Rüzgar, Alanya’daki arıcı sayısı ve ilçeye dışardan gelen arıcılar ile ilgili konuşarak, “Alanya gerek bitki örtüsü gerekse atmosfer olsun ciddi anlamda arıların ve arıcıların konakladığı, arıcılık üretiminin yapıldığı bir yer. Alanya’da 436 tane arıcı var. Bunlar 100 kovan ve üzeri olan arıcılar. Diğer illerden 500’e yakın gezginci arıcı geliyor. Bunlar da Alanya’da konaklayıp, kendi bölgelerine dönüyorlar. Bahar dönemine de girdiğimiz için arıcılar hem kovanlarının hem ekipmanlarının bakımlarını yapıyorlar. Biz de bu konuda teknik sağlıyoruz. Ekiplerimiz sürekli arıcıların yanında. Kovanların, arıların bakımlarını gerçekleştiriyorlar. Arıcılar bitki florasından yararlandığı için özellikle bahçe, tarla, sera olduğu bölgelerde zirai ilaçlama yapıyorlar. Bu arıcılar için çok büyük tehlike. Bitkisel üretim yapan üreticileri uyardık. İlaçlama yaparken gerekli tedbirleri alarak ilaçlama yapılması konusunda bilgilendirdik” dedi. "Kovanlara petek vererek arıları ilave hasat yöntemiyle geliştiriyoruz” Demirtaş Mahallesi’nde arı yetiştiriciliği işiyle uğraşan Antalya Arıcılar Birliği Danışmanı ve Selçuk Üniversitesi Hadim Meslek Yüksekokulu Mezunu Arıcılık Teknikeri Kemal Öztürk, ilkbahar aylarının gelmesiyle kovan bakımlarının başladığını belirtti. Bu dönemde arıların güçlenip kovanlarında bal yapacak düzeye geldiğini ifade eden Öztürk, avokado ve muz balının Türkiye’de Alanya bölgesinde bulunduğuna dikkat çekti. Kovan bakımıyla ilgili konuşan Öztürk, “Kovan bakımının ilk döneminde ana arı balı var mı yok mu kovanın yeterli besin stoku olup olmadığı kontrol edildikten sonra arılarımız destekleme şuruplarıyla beraber faaliyetlerini artırıyorlar. 10’lu kovanlar doldukça petek istedikçe kovanlara petek vererek arılarımızı ilave dediğimiz hasat yöntemiyle geliştirmeye çalışıyoruz” dedi. “Arılar güçlenip kovanlar bal yapacak düzeye geliyor” “Bu yılki bahar çalışmalarımıza başladık. Şimdi zaman itibarıyla yayla hazırlığına başlıyoruz. Ocak ayının 10’u gibi çalışmalarımız başlıyor” diyerek sözlerine devam eden Öztürk, “Bizler de ana arı kontrolümüzden sonra kovanlarımızda yeterli bal olup olmadığını kontrol edip yılın ilk aracılık faaliyetine başlıyoruz. Alanya’da ilk çiçeklenme Ocak ayının 20’si itibariyle badem ağaçlarının çiçek açmasıyla başladı. Arılarımız da yılın ilk yavrulama dönemine başlıyor. Böylece arılarımız güçlenip, kovanlarımız bal yapacak düzeye geliyor. Bu dönemde badem ağacından sonra avokado, narenciye, yaban bitkisi olarak sandal ya da dağ çileği olarak da bilinen ağaçların çiçek açmasıyla nektar verimi zirveye çıkıyor ve arılarımız çok güzel bir gelişmeyle beraber yıla hazırlanır. Nisan ayının gelmesiyle yayla hazırlığına arıcılarımız başladı. Daha yüksek baharın erken geldiği bölgelere göç edip arılarını geliştirmeye çalışıyorlar” diye konuştu. “Avokado ve muz balının üretilebileceği alanlarda çalışma başladı” Alanya’da son dönemde avokado bahçelerinin yapılmasıyla ve muz yetiştiriciliğiyle beraber avokado ve muz balının yetiştiğini de vurgu yapan Öztürk, Muz balı üzerinde Arıcılar Birliği’nin çalışmalar yaptığını ifade etti. Öztürk, "Anadolu balları arasında sıralamaya girmeye başladı. Son yıllarda geniş alanlara avokado ve muzun ekilmesiyle avokado ve muz balının üretilebileceği alanlar başladı. Alanya’da halk arasında dağ çileği olarak da bilinen sandal balı yetiştiriliyor. Arı yetiştiriciliği ve bal konusunda zengin bir flora çeşitliliği var. Aynı zamanda ikliminde ılıman geçmesinden dolayı 12 ay aracılık faaliyeti yapılabilecek bir bölge. Muz balı henüz yeni yetiştiriciliğine başlandığı için arıcılar birliği bu konuda gereken çalışmayı yapıyor. Muz meyvesinin sağlık açısından zenginliği herkes tarafından biliniyor. Bir muz meyvesini andıran lezzet aroması olan bir bal. Ilıman bir iklime sahip olduğu için Anadolu’nun diğer bölgelerinden de göçer arıcıların kış bakımı amacıyla yoğun olarak geldiği bir bölge. Yerli arıcılar olarak 40 bin civarında koloni var. Anadolu’nun diğer illerinden gelen arıcılarla beraber 70-80 bin dolayına yükseliyor” şeklinde konuştu.
Mersin MEÜ, ’sıfır atık belgesi’ alan üniversiteler arasına adını yazdırdı Mersin Üniversitesi (MEÜ), yürütülen çalışmalar sonucunda Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi’ni aldı. MEÜ tarafından gerçekleştirdilen Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi başvurusu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce incelenerek onaylandı. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde kaynakları korumak, atıkları kontrol altına almak, geri dönüştürülebilir atıkları ekonomiye kazandırarak tasarruf sağlamak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı nezdinde başlatılan ’Sıfır Atık’ projesi kapsamında yapılan başvuru sonucunda, MEÜ Çiftlikköy Yerleşkesi Temel Seviye Sıfır Atık Belgesi’ni aldı. Adını, sıfır atık belgesi alan yükseköğretim kurumları arasına yazdıran MEÜ’nün çevreye verdiği değer de böylelikle tescillenmiş oldu. "Örnek bir üniversite olmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz" Yeşil Kampüs çerçevesinde kapsamlı çalışmalar yürüttüklerini belirten Rektör Prof. Dr. Erol Yaşar, "Sürdürülebilir Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Sıfır Atık Komisyonu tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde, Temel Seviye Sıfır Atık Belgesini almaya hak kazandık. Bu süreçte büyük emekleri bulunan Prof. Dr. Yağmur Uysal, Doç. Dr. Osman Orhan, Doç. Dr. Zeynep Görkem Doğaroğlu ve Entegre Çevre Bilgi Sistemi yetkilisi Tufan Yıldız’a özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Sıfır Atık Belgesi ile çevreye duyarlı ve bu alanda farkındalık oluşturma konusunda örnek bir üniversite olmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz" dedi.