POLİTİKA - 06 Mart 2017 Pazartesi 07:37

Bakan Zeybekci: Gerekirse kahvehane kahvehane gezer vatandaşımıza ulaşırız

A
A
A
Bakan Zeybekci: Gerekirse kahvehane kahvehane gezer vatandaşımıza ulaşırız

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Köln'de yapacağı salon toplantısının iki kez güvenlik gerekçesi gösterilerek iptal edilmesine ilişkin konuştu. Zeybekci, "Gerekirse kahvehane kahvehane gezer vatandaşımıza ulaşırız" dedi.

Almanya'da yaşayan vatandaşlarımıza 16 Nisan'da yapılacak Anayasa referandumu ile ilgili olarak AK Parti Yurtdışı Seçim Koordinasyon Merkezi tarafından organize edilen "Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet Sistemi " isimli toplantılara bütün engellemelere rağmen devam ediyor.

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin Köln'de yapacağı salon toplantısı iki kez güvenlik gerekçe gösterilerek iptal edildi. "Gerekirse kahvehane kahvehane gezer vatandaşımıza ulaşırız" diyerek kararlığını dile getiren Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin kararlı tavrı netice verdi.

Türk vatandaşlarına hitap etti

Bakan Zeybekçi Köln şehir merkezindeki Senats Hotel'de Türk vatandaşlarıyla bir araya gelerek "Cumhurbaşkanlığı ve Hükümet Sistemi " hakkında Türk vatandaşlarına hitap etti.

Bakan Zeybekçi konuşmasında Almanya'ya teşekkür etti. Zeybekçi, "Almanya gibi dost bir ülkede milyonlarca Türk vatandaşımız yaşıyor 1 milyonun üzerende Türk seçmenin bulunduğu bu ülkede bizim vatandaşlarımıza hitap etmemiz kadar doğal ne olabilir. B bu hakke hem misafir eden ülkenin kullandırma gibi bir görevi vardır. Bu hakkı kullandırmada gösterdikleri gayretlerden dolayı Almanya'ya teşekkür ediyorum. Biz her şeye Yunusça yaklaşıyoruz. Biz gelmedik kavga için Bizim işimiz sevi için. Dostun evi gönüllerdir gönüller yapmaya geldik.

Biz dost eline geldik. Sevdiklerimizle kardeşlerimizle birlikteyiz. Artık yeni çağlardayız dünya değişiyor. 1990'dan sonra dünyada bütün dengeler değişti. Birbirinden zorla ayrılan iki Almanya birleşti. Devasa yıkılmaz denen SSCB yerle bir oldu. İçinden onlarca devlet çıktı. İdeolojik bütün tapular yerle bir oldu. İki ülke birbirinden ayrıldı Birleşmeden sonra Batı Almanya doğu Almanya'da görevli 500 binin üzerindeki memurunu hiç bir gerekçe göstermeden işten çıkardı. İşten çıkarılanlar İnsan Hakları Mahkemesine gitti ve mahkeme Almanya'yı haklı buldu. Demokrasi insan hakları özgürlükler ve hukukun üstünlüğü dünyanın her yerinde evrensel bir standart ise eğer ki terörizmim de aynı başlık altında ele alınıp dünyanın her yerinde de aynı standarda yer almalıdır. Başka bir yerde terörizmim olup ta başka bir yerde terörizmim değildir derseniz sonra söylediğiniz sözlerin kıymeti kalmaz inandırıcı olamazsınız" dedi.

Türkiye'nin geleceği için "evet"

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi konuşmasını devamında 16 Nisanda yapılacak referandumda neden evet denileceği farklı örnekler vererek izah etti. Cumhurbaşkanlığı sitemini detaylı olarak anlattı. Yaşanılan her sıkıntının ardında sitemin yetersizliğinin geldiğin bundan dolayı da bu sitemin değişmesi gerektiğini bundan dolayı Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi gerektiği bundan dolayı da evet denilmesini istedi.

Referandumun bir siyası seçim olmadığını belirten Bakan Zeybekçi "Verilecek oyların AK Parti için değil, Recep Tayyip Erdoğan' için değil, Türkiye'nin geleceği için evet değin. Türkiye'nin yaşadığı bu badirelerin bir daha yaşanmaması için evet deyin" dedi. Gerek ekonomik gerekse siyasi ve diğer terör sıkıntılarının mevcut sistemden kaynaklandığını söyleyen Bakan Zeybekçi, " Tek başına güçlü bir iktidar döneminde bir savcının bir iddianame hazırladı ve hazırladığı iddianame 1080 sayfa çuvallar dolası deli ve belgeler var. Bir mahkemeye verdi bu belgeleri mahkeme 15 dakika sonra kararını açıklayarak aşağıda ismi bulunan şirketlerin ve kuruşlara el konulmasına faaliyetlerinin durdurulmasına hükmetti.

Bu karar 17-25 Aralık ihanetidir. Yine 2015 yılında terör örgütünün uzantısı olun bir partiyi allayıp boyalayıp bu millete pazarlamadılar mı?. Ellerine sav verip demokrasi türküleri söyletmediler mi? Onlar biz Türkiye'de hukuk sisteminde içinde kalacağız. Türkiye'ye bölmeden parçalamadan parlamentoda siyaset yapacağız sözü vermediler mi? Bu millet oy vermedi mi. 80 milletvekili ile meclise taşıdılar. Daha sonra bunlara gelen talimatla siz kimsiniz Türkiye'de siyaset yapıyorsunuz. Biz alttan siz de içerden Türkiye'yi sardık. Tek başına iktidar yok Şimdi tam zamanı sizde silahı takacaksınız bu işi hep birlikte bitireceğiz Türkiye'yi kan gölüne çevireceğiz. Çukurlar, öz yönetim safsatalarıyla şehirleri yerle bir ettiler. Bunlar değil mi oramızı buramızı Kandil'e dayıyoruz diyenler. İç barışa zararı olduğu gibi ekonomiye büyük zarar verdiler" dedi.

Yaşanılan her sıkıntının ardında sitemin yetersizliğinin geldiğin bundan dolayı da bu sitemin değişmesi gerektiğini bundan dolayı Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesi gerektiği bundan dolayı da evet denilmesini istedi. Referandumun bir siyası seçim olmadığını belirten Bakan Zeybekçi "Verilecek oyların AK Parti için değil, Recep Tayyip Erdoğan' için değil, Türkiye'nin geleceği için evet değin. Türkiye'nin yaşadığı bu badirelerin bir daha yaşanmaması için evet deyin" dedi. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye bilim kadınlarını desteklemeyi sürdürüyor L’Oréal Türkiye, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" Programı’nı 23 yıldır sürdürüyor. Program kapsamında, Türkiye’de bilime yön veren 128 kadının başarıları taçlandırıldı. Bilimde cinsiyet eşitliğini desteklemek, bilim kadınlarının başarılarını görünür kılmak ve yeni nesillere ilham vermek amacıyla hayata geçirilen program kapsamında, Sabancı Üniversitesi’nden Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, kastrasyona dirençli prostat kanserine yönelik gerçekleştirdiği yenilikçi projesiyle ödüle layık görüldü. 40 yaş altı genç ve yetenekli bilim kadınlarının başarılarını taçlandıran ve Türkiye’nin önde gelen sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" Programı’nda, bu yıl ödül kazanan 4 bilim kadını L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde düzenlenen törende kamuoyuna tanıtıldı. Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, prostat kanserinin en agresif formu olan kastrasyona dirençli prostat kanserinin tedavisinde yeni yaklaşımlara kapı aralayan çalışmasıyla dikkat çekti. Tedaviye dirençli prostat kanserini protein sentezi üzerinden hedefliyor Prostat kanseri, dünyada erkeklerde en yaygın görülen kanser türleri arasında yer alırken, hastaların önemli bir kısmında zamanla uygulanan tedavilere karşı direnç gelişiyor. Dr. Kuzuoğlu Öztürk’ün projesi, kastrasyona dirençli prostat kanserinde genetik bilginin proteinlere dönüşme sürecini inceleyerek, hastalığa sebep olan moleküllerin seviyelerinin düşürülmesini hedefliyor. Bu yaklaşım, mevcut tedavilere direnç geliştiren hastalar için alternatif tedavi stratejileri geliştirilmesine bilimsel temel oluşturma potansiyeli taşıyor. Dr. Duygu Kuzuoğlu Öztürk, araştırmasıyla ilgili olarak şöyle konuştu: "Bu çalışma, mevcut tedavilere direnç geliştiren prostat kanserinde hastalığa sebep olan proteinleri daha iyi anlamayı ve bu proteinleri hedefleyen yeni tedavilere temel oluşturmayı amaçlıyor." Uluslararası bilimsel tecrübe Türkiye’ye taşınıyor Yapılan açıklamaya göre; L’Oréal-UNESCO For Women in Science Programı, dünya çapında bilimin seyrini değiştiren kadınları destekleyen bir program olarak öne çıkıyor. Bugüne dek ödüllendirilen bilim kadınlarından 7’si Nobel Ödülü kazandı. Türkiye, 140’dan fazla ülke arasında bu programa en fazla katkıyı sağlayan ilk beş ülkeden biri oldu. Saint-Joseph Fransız Lisesi’nde biyolojiye ilgi duyan Kuzuoğlu Öztürk, lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans sürecini Sabancı Üniversitesi’nde sürdüren bilim insanı, doktora çalışmaları için Almanya’nın Tübingen kentindeki Max Planck Enstitüsü’ne kabul edildi ve burada RNA biyolojisi üzerine çalıştı. Sonrasında Kaliforniya Üniversitesi San Francisco’da prostat kanseri hücrelerinde protein sentezini inceleyen araştırmalar gerçekleştirdi ve birçok uluslararası fon tarafından desteklendi. Ocak 2025’te Sabancı Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak katılan Dr. Kuzuoğlu Öztürk, kurduğu laboratuvarında genç araştırmacılarla birlikte çalışmalarını sürdürüyor.
İstanbul Uzmanlar uyarıyor, estetikte ‘Yapay zeka’ etkisi: "Telefonlarıyla yaptıkları değişiklikleri bizden bekliyorlar" Yapay zeka günümüzde birçok alanda kullanılırken uzmanlar, kişilerin estetik işlemlerdeki beklentilerini de etkilediği belirterek "Son dönemde kişiler yapay zekayla, telefonlarıyla ve bilgisayar ortamında yaptıkları yüz, burun, vücut değişikliklerinin aynısını ‘Hocam yüzümün şeklini bu hale getirir misiniz?’ diyerek bizden bekler oldu. Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum. Yapay zekayla oluşturulan gerçeklik dışı görüntüler ileride hayal kırıklıklarına, büyük ruhsal depresyonlara yol açabilir. Gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor. Umarım bu uyarımıza insanlar dikkat eder" dedi. Yapay zeka günümüzde birçok alanda kendine yer bulurken uzmanlar, estetik beklentilerde yapay zeka etkisine ilişkin konuştu. İstinye Üniversitesi (İSÜ) Medical Park Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yakup Çil ve Medipol Bahçelievler Üniversite Hastanesi Doç. Dr. Burak Özkan, yapay zekayı kullanarak uygulamalarda kendilerine çeşitli estetik işlemleri kısa sürelerde yapan kişilerin bu beklentilerle kendilerine başvurduğunu aktardı. Taleplerde sosyal medyanın da etkili olduğunu söyleyen uzmanlar, önemli uyarılarda bulundu. "Hayali, gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor" Hastalarının taleplerine ilişkin konuşan Prof. Dr. Yakup Çil, "Son dönemde yapay zekayla kendi yüzünde, vücudunda değişiklikler yaptırıp ‘Hocam dudağımı böyle yapar mısınız, yüzümün şeklini bu hale getirir misiniz?’ diye talepler meydana gelmeye başladı. Çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı düşünüyorum çünkü yapay zekayla oluşturulan gerçeklik dışı görüntüler ileride hayal kırıklıklarına, büyük ruhsal depresyonlara, sorunlara yol açabilir. Yapay zekayla insanlar yüzünün ve vücudunun şeklini hemen değiştiriyorlar. Bize geldikten sonra özellikle meme ameliyatında yapay zekayla oluşturulmuş bir görüntü, ‘Hocam 10 gün sonra memem bu hale gelir mi?’ diye bana soruyorlar. ‘Hocam yeni yıla bu burunla girebilecek miyim’ diye hayali, gerçeklik dışı beklentiler ortaya çıkıyor. Yapay zekanın son dönemde özellikle estetikte çok fazla kafa karışıklığına neden olduğunu görmekteyim çünkü eskiden ünlü insanların fotoğraflarıyla gelip ‘Burnumu şu mankene, şu Hollywood yıldızına benzetir misiniz?’ diyen insanlar şimdi kendi gelişmiş telefonlarıyla ve bilgisayar ortamında yaptıkları yüz, burun, vücut değişikliklerinin aynısını bizden bekler oldu. Bu gerçeklikle alakası olmayan bir durum. Umarım bu uyarımıza insanlar dikkat eder ve bu sıkıntıya girmezler. Özellikle sosyal medyada çok aktif gezinen 20-30 yaş grubu genç grupta çok fazla karşıma çıkıyor" dedi. "Anlık değişimlerin saatler sürecek ameliyatlar olduğunu ya da mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor" ’Yapay zeka şu anda hepimizin hayatına çok iyi bir şekilde girmiş durumda’ diyerek sözlerine başlayan Doç. Dr. Burak Özkan, "Cerrahlar olarak ameliyatların planlanması, yaptığımız ya da yapmayı düşündüğümüz değişikliklerin öngörülebilir sonuçlarını mantıklı zeminde planlama açısından kullanıyoruz. Kemikte bir oynama yapacaksak görüntüye nasıl etki edeceğini, bir meme estetiği yapacaksak implantın ne kadar bir büyüklüğe sahip olacağını, burun estetiğinde yapacağımız manevraların nasıl bir değişimi olacağını öngörebiliyoruz. Bunu hastalarla paylaşıp cerrahi planlamayı, beklentilerin gerçekle örtüşüp örtüşmediğini istişare ederek karar veriyoruz. Hastalar artık günümüzde yapay zeka programlarını telefonlarına indiriyor. Kendi yüz ya da bedenlerinde istedikleri gibi parmaklarıyla kaydırarak değişimi hızlı bir şekilde gördüklerini zannediyorlar. Bazen de bu tarz değişiklerin tarafımızdan yapılıp yapılamayacağını merak ediyorlar. Hastanede uyguladığımız yapay zeka programları; birçok hastanın datasından faydalanılarak oluşturulmuş, hastanın tedavisinde yol gösterici programlar. Bu güzellik uygulamaları, application’lar olsun, her zaman tıbbi neticesi olacak ya da öngörülebilecek sonuçları göstermiyor. Hastaların yanılmasına neden oluyorlar. Bu programların yaptığı anlık, saniyelik değişimlerin belki saatler sürecek ameliyatlar olduğunu ya da mümkün olmadığını söylememiz gerekiyor. İnsan bedeni üzerinde birçok değişken var. Bazen öngöremediğimiz şeyler de olabiliyor. Kişinin iç hastalıkları, kullandığı ilaçlar, genetik yatkınlıkları olabilir, her şey iyileşme sürecinde etkili ve yapay zeka bunu hala günümüzde öngöremiyor" şeklinde konuştu. "Bilgisayar programlarıyla yumuşak doku yönetilemez" Sözlerini sürdüren Doç. Dr. Özkan, "Topluma yön veren ya da magazinde çok, güzel gördükleri bir ünlünün burnunu, çenesini, yüzünü gösterip ‘Bunu yapabilir miyiz’ diyorlardı. Artık yapay zeka programlarıyla biraz daha kendileri, benzemek istedikleri kişilere kendilerini benzetmeye çalışıyorlar. Burunlarını kısıyorlar, ediyorlar derken aslında olmayacak bir şeyi oldurmaya çalışıyorlar. Bilgisayar programlarıyla yumuşak doku yönetilemez. Bu beklentilerin gerçek olmadığını kendilerine kibarca söylüyoruz. Sosyal medya maalesef günümüz estetik trendlerinin hızlıca yayılmasına, herkes tarafından görülmesine ve estetik yaş aralığının git gide geriye gelmesine sebep olan bir durum doğurdu. Kişiden kişiye değişen bir iyileşme süreci var. Uygunsuz uygulamanın kulaktan kulağa yayılması gerçekten önemli bir sağlık sorunu da oluşturabilir. Plastik cerrah ya da dermatolog dışında bu tarz uygulamaları yaptırmamaları gerekiyor. Yapay zeka daha çok hayatımıza girecek ameliyat planlarımızda daha da faydalı olacak ama sonuçta ameliyatı yapan kişi gerçek cerrah ve olan kişi de gerçek bir hasta. Kişilerin biraz daha sağduyulu gerçekle bağdaşan beklentilerinin olması çok önemli" dedi.