POLİTİKA - 15 Mart 2018 Perşembe 07:03

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 34. İl Müftüleri İstişare Toplantısı'nda konuştu

A
A
A
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 34. İl Müftüleri İstişare Toplantısı'nda konuştu

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Cumhurbaşkanımızın imanını, ihlasını, amelini, Kur'an'a ve sünnete sadakatini, Allah ve resulüne olan sevgisini ve bağlılığını, gerektiğinde bunlar için canını feda etmekten çekinmeyecek bir imana sahip olduğunu kimse tartışamaz. Kimsenin bunu tartışmaya hakkı yoktur" dedi.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Ankara’nın Haymana ilçesindeki bir otelde düzenlenen 34'üncü İl Müftüleri İstişare Toplantısı'na katıldı. Bozdağ, burada yaptığı konuşmada, bugün Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinde pek çok tartışmanın yapıldığını, bu tartışmaları yapanların bir kısmının Diyanete gerçekten karşı olduğunu, memleketin dört bir yanından sağlıklı bir biçimde din hizmetinin verilmesinin rahatsızlığını yaşadığını belirterek, Diyanetten alan daralttığı için rahatsız olanların da bulunduğunu anlattı. “Diyanet İşleri Başkanlığı birliğimizin, dirliğimizin çimentosu kuruluşlardan bir tanesidir” diyen Bozdağ, “Sadece bugün değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olduğu sürece de Diyanet İşleri teşkilatı muhafaza edilmeli ve yaşatılmalıdır. Herkesin de bu teşkilata sahip çıkması, daha başarılı olması için yol gösterilmesi gerekiyorsa elbette yolunu da göstermesi, tavsiyelerde bulunması son derece önemlidir” ifadelerini kullandı. 

Diyanet İşleri Başkanlığının bütün siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalarak, milletçe dayanışma ve bütünleşmeyi amaç edinerek, toplumu din konusunda doğru bir biçimde aydınlatma, ibadet yerlerini yönetmeyle görevli bir teşkilat olduğunu söyleyen Bozdağ, Başkanlığın özel kanunla ve Anayasa'da verilen görevleri yerine getirmekle vazifeli olduğunu vurguladı. Diyanet İşleri Başkanlığının kendisine yüklenen görevleri başarılı bir şekilde yerine getirmesi için öncelikle kendi mensuplarını iyi yetiştirmesi gerektiğine dikkat çeken Bozdağ, "Bugün Diyanet İşleri teşkilatı gibi Türkiyemizin bütün il, ilçe, belde ve köylerinde teşkilatlanmış pek az devlet kurumu vardır. Bu açıdan baktığımızda çok güçlü bir teşkilat olduğunuzu görüyorum. Bununla da biz iftihar ediyoruz ama 'böylesine büyük, bu kadar çalışanı olan bir teşkilat, toplumumuz içerisindeki yanlışların çoğalmasına engel olma, doğruların güç bulmasına katkı sağlama konusunda beklenen faydayı tam sağlıyor mu' dersek, burada tam sağladığını söyleyemeyiz. Diyanet İşleri Başkanlığı personeli, dini konularda esasında ak sütün içerisindeki ak kılı herkesten önce fark edecek ve fark ettirecek bir keskin bakışa mutlaka sahip olmak zorundadır. Eğer FETÖ'yü herkesle beraber, hatta çoğu insandan sonra Diyanet İşleri teşkilatı fark etmek zorunda kaldıysa bu bizim çok ama çok büyük bir eksikliğimizdir. Dini, itikadi sapkınlıklar konusunda esas ölçü nedir? Onu en iyi bilen kimdir? Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Herkesi daha tehlike oluşmadan önce uyaracak kim? Yine Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Ben, o anlamda Diyanet İşleri Başkanlığımızın bütün Türkiye'nin dört bir yanında dini konularda olup bitenleri yakından takip etmesinin doğal görevi olduğuna inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

"Kendinizi bu tüccarlara kullandırmayın”

Diyanet İşleri Başkanlığının bir gazetede çıkan yazıyı, kitabı, yapılan sohbetleri, televizyon ve radyo yayınlarını görüp incelemesi gerektiğini belirten Bozdağ, "Bakıyorsunuz sahte bal satıyorlar, arasında din anlatıyorlar. Sahte bazı maddeler satıyorlar, arasında başka şeyler anlatıyorlar. Cinsel bazı objeler satıyorlar, arkasından, önünden, sonundan din anlatan insanlar çıkıyor. Buralara çıkıp televizyonlarda din anlatanlara da buradan sesleniyorum, kendinizi bu tüccarlara kullandırmayın” dedi.

Hem internette hem de başka alanlarda yapılan yayınlar hakkında Diyanetin zaman zaman raporlar yayımlamasında fayda olacağını da kaydeden Bozdağ, şöyle konuştu:  "Dini tekleştirmek, tek bakış açısını insanlara dayatmak değil ama bu alanlarda ortaya çıkan olumsuzluklarla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı raporlar hazırlayabilir. FETÖ, DEAŞ raporu gibi başka raporlar da hazırlayabilir, kamuoyuna bu raporları takdim edebilir. Öyle insanlar çıkmış kitaplar yazıyorlar, ben okuyunca 'Allah Allah, bu kitapları yazmış insanlar ama bizim ilahiyatçılarımız nerede?' diye soruyorum. Niye bunlara reddiye yazmazlar? Niye kritik yapmazlar? Neden Din İşleri Yüksek Kurulumuz, Diyanet İşleri Başkanlığımız, Diyanet Vakfımız bu tür reddiyeleri, cevapları yazanlara destekler oluşturmaz? Oluşturmamız lazım. Bunların cevabının da her yerde verilmesi lazım."

Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının Diyanet Vakfıyla işbirliği içinde yayınlanan her şeyi değerlendirebileceğini, bunları gerektiğinde rapora dökerek Türkiye kamuoyuyla paylaşabileceğini, bazı kitapların yazılmasını temin edebileceğini, ilahiyat fakülteleriyle işbirliği yapabileceğini de ifade etti. İslam'ın kıyamete kadar yaşayacağını, gelecek sorunlara çözüm olacağını, değişimlere, gelişmelere ve bunların doğurduğu taleplere en güzel cevabı vereceğini belirten Bozdağ, "Bugün internet, televizyon, uçak var, başka pek çok geçmişte olmayan şeyler var. Öyleyse bütün bu çıkan yeniliklere karşı da bizim söyleyecek elbette sözümüz var. Neye göre? Dinimizi göre bir sözümüz var” şeklinde konuştu.

İçtihat etmenin dinde reform yapmak olmadığını belirten Bozdağ, "Yaptığı açıklamalardan dolayı Cumhurbaşkanımızın şahsına dönük pek çok edep ve ahlak sınırlarını aşan saldırılar ve tartışmalar yapılıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, milletin önünde hayatı yaşayan birisidir. Aklının erdiği günden beri imanının gereğini yapmak için gecesini gündüzüne katan bir lider. Türkiye'de Müslümanların, muhafazakarların, mütedeyyin insanların karşılaştığı onca sorunla hayatı mücadeleyle geçmiş, milletimizin reyiyle iktidar olduktan sonra da bu sorunları bir bir çözen adımları atmıştır” açıklamasında bulundu.
28 Şubat'ta hafızlığın bittiğini, 400 civarında hafızın kaldığını hatırlatarak, hafızlığın önünün açıldığını anlatan Bozdağ, 12 yaşını doldurmadan yaz Kur'an kursuna, 16 yaşını doldurmadan örgün Kur'an kursuna devamı yasaklayan kanunun kalktığını ve kesintisiz eğitimle kapatılan imam hatiplerin ve meslek liselerinin orta kısımlarının açıldığını bildirdi. Türkiye'de bugün 100 civarında ilahiyat fakültesi olduğunu, üniversitelerde, ortaöğretimde başörtüsü sorununun çözüldüğünü, kamuda başörtülü bir kadının istihdamının mümkün hale geldiğini aktaran Bozdağ, "Şimdi, orduda subayımız, mahkemede hakimimiz, üniversitede hocamız, hastanede doktorumuz her alanda başı açık, örtülü çalışan kardeşlerimiz var mı? Var” açıklamasında bulundu.
Kur'an öğreniminin ortaöğretimde seçmeli ders haline getirildiğini söyleyen Bozdağ, "Şimdi kalkmışlar dört bir yandan başka şeyler söylüyorlar. Ayrıca bugün imam hatip mezunlarının hem askeri okullara, harp okullarına hem de polis akademisine ve polislik mesleğine girebilme imkanı var. Hangi meslek olursa olsun sınava giriyor, başarıyorsa o mesleklere bugün girebiliyorlar. Bütün bunları sağlayan lider, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. Cumhurbaşkanımızın bütün kaygısı, bazı kendini bilmezlerin yaptığı açıklama ve değerlendirmelerle İslam'a ve Müslümanlara zarar verme endişesindendir. İslam'a zarar vermemek, İslam'ın şanına uygun davranmak herkesin, her Müslüman'ın dikkat etmesi gereken bir husustur ama şimdi oradan kalkıyorlar ve Cumhurbaşkanımıza saldırıya geçiyorlar bazı çevreler” ifadelerini kullandı.

"Cumhurbaşkanımızın imanını, ihlasını, amelini, Kur'an'a ve sünnete sadakatini kimse tartışamaz"

Sosyal medyada yer alan FETÖ ve PKK terör örgütüne ait hesaplarla ilgili konuşan Bozdağ, bunların Müslüman, mütedeyyin görüntüsü altında saldırılar yaptığına dikkat çekti. Bu terör örgütleriyle irtibatı olmayan bazı kişilerin de benzer saldırılarda bulunduğunu kaydeden Bozdağ, şöyle konuştu:
"Cumhurbaşkanımızın imanını, ihlasını, amelini, Kur'an'a ve sünnete sadakatini, Allah ve resulüne olan sevgisini ve bağlılığını, gerektiğinde bunlar için canını feda etmekten çekinmeyecek bir imana sahip olduğunu kimse tartışamaz. Kimsenin bunu tartışmaya hakkı yoktur."

Sahip olduğu iman, ihlas, dinine ve diyanetine olan sadakati dolayasıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a dünyanın dört bir yanında muhalefet edildiğini ve saldırıldığını anlatan Bozdağ, "Eğer bu noktadaki sadakati, saygısı olmasaydı bugün bu kadar saldırı olmaz, başka şekilde bir değerlendirme yapardık. Ben yanında, yakınında duran birisi olarak kaç defa Cumhurbaşkanımız bana ve benim gibi arkadaşlarıma, 'Bakın biz devleti yönetiyoruz, pek çok konu hakkında karar alıyoruz, anayasaya elbette bakacağız. Ama öte yandan da inancımızın gereklerine de bakacağız. Ona da bakın, ona göre değerlendirmelerinizi yapın' diye kaç defa uyarısını aldığımı biliyorum” dedi.

Haddini bilmez bazı zavallıların Cumhurbaşkanına had bildirmeye kalktığını söyleyen Bozdağ, "Sen kimsin, sen ne yaptın? Fellik fellik orada burada saklanırken meydanda olan, bu işin bedelini ödeyen, hapse giren, bunun mücadelesini veren, gözünü budaktan sakınmayan birisi varsa o da Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bugün Türkiye'de bu konularda bir rahatlık varsa elbette bu rahatlığın sebebi önce Allah'ın takdiri, aziz milletimizin duası ve desteği, sonra da bunların gereğini yerine getiren Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iradedir” açıklamasında bulundu.

"Terör örgütlerinin tamamı en büyük zararı Müslümanlara veriyor"

FETÖ terör örgütünün dini, dinin ilkelerini, kurallarını ihlal ederek pek çok konuyu farklı lanse ettiğini, büyük bir tehlikeyle karşı karşıya getirdiği insanların pek çoğunun itikadını bozduğunu belirten Bozdağ, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütleri konusunda hep beraber duruş ortaya koyulması gerektiğini vurguladı. Bozdağ, “Referansını dinden aldığını iddia ederek toplumda bozgunculuk yapan Fetö, Deaş, Boko Haram gibi terör örgütlerinin, Müslümanlara, birlik beraberliğimize ve geleceğimize verdiği zarar ortadadır. İslam elbette bütün müminlerin ortak inancıdır ve değeridir. Hiçbir kurumun ve kişinin tekelinde değildir. Ancak herkes İslam hakkında konuşurken hak ve hakikate karşı sorumluluğun gereği olarak dikkatli olmak durumundadır. İslam’ın ilkelerini ve ufkunu yanlış ya da eksik anlamaya yol açabilecek, hatalı söz ve eylemlerden kaçınmalıdır. Hayati bir ilke olarak hakikati söylemek kadar, hakikati doğru bir yöntemle, açık ve anlaşılır bir üslupla, zamana, mekâna ve muhataba uygun olarak, konuşmak da aynı şekilde önemlidir ve ihmal edilmemelidir" diye konuştu.

"Bunlara din düşmanı dediğimizde bazı zavallılar ayağa kalkıyor"

Afrin'de terör örgütlerine karşı yürütülen Zeytin Dalı Harekatı'nda şehit olan Uzman Çavuş Orhan Sürmen'in Kur'an-ı Kerim'e tuzaklanmış el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit düştüğüne değinen Bozdağ, şöyle konuştu: "Bunlara din düşmanı dediğimizde bazı zavallılar ayağa kalkıyor, bazı hocalar bunlarla beraber alternatif cuma namazları kılıyor, kıldırıyorlar. Onlara sesleniyorum, bu alternatif cuma namazı kıldırdığınız, önüne geçip durduğunuz alçaklar kitabımız Kur'an-ı Kerim'in içerisine bombaları koyuyorlar, Kur'an'ı ayaklar altına alıyorlar ve insanları Kur'an'ın içindeki bombalarla şehit ediyorlar. Bunun karşısında durması icap etmez mi bizim İslam alimlerimizin, hocalarımızın, dini bilenlerimizin. Ama bir dönem bizim bazı yerlerimizde bu bölücü terör örgütü için sarığını, cüppesini alıp öne geçenler çıktı ve şu anda da o terör örgütüne destek olan dini tahsil gören kişiler.Onlara da buradan sesleniyorum, 'sizin tahsilini yaptığınız dinin hangi ayetinde, hadisinde terör örgütlerine destek olun, yardım edin, önünden gidin, onlara insanların katılmasını sağlayın' diye bir hüküm var? Yok. DEAŞ terör örgütü ve diğer terör örgütlerinin tamamı en büyük zararı Müslümanlara vermektedir. Çok net söylüyorum, şeytanlar bir araya gelse de İslam'a ve Müslümanlara zarar vermek için bir organizasyon kursa, Müslümanları İslam'dan soğutmak hatta uzaklaştırmak, Müslüman olmayanları da İslam'dan tamamen nefret ettirmek için örgütler kuralım deseler, işte ancak DEAŞ gibi bir örgüt kurarlar, işte ancak El-Kaide, Boko Haram, FETÖ gibi bir terör örgütü olur. Bunların yaptıkları yüzünden insanlar İslam'dan ve Müslümanlıktan nefret eder hale geliyor. Kime hizmet ediyorlar? 'Allahuekber' diye öldürüyor, öldürdüğü kişi Kelime-i Şehadet getiriyor. Ey alçak, senin 'Allahuekber' diye öldürdüğün kişi, Kelime-i Şehadet getiriyor. Sen kime hizmet ediyorsun?"

Terör örgütlerinin tamamının İslam'a düşman anlayışların taşeronu olduğunu kaydeden Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının yeni dönemde FETÖ, DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle ilgili her yerde vatandaşı doğru biçimde bilgilendirmesi ve bunun sürekliliğinin olması gerektiğini ifade etti.

"Din bir magazin konusu değildir”

"Din bir magazin konusu değildir” diyen Bozdağ, “Fazla reyting için kullanılacak bir malzeme hiç değildir. Sosyal medya hesapları çıktı. Sosyal medyaya kapılan zavallılar da var. Din fazla tık alma, yarışa girme konusu hiç değildir. Din taraftar toplamak için, şöhret olmak için kullanılamaz ve haksızlığa, ahlaksızlığa kılıf bulmak için de kullanılamaz. Servet edinmek için de kullanılamaz ama maalesef şu anda sosyal medya hesaplarına baktığınızda pek çok şeyi oralarda da görüyoruz. Ben buradan diyorum ki, sosyal medya hesaplarını kullanan herkese bu hesapları nerelerden nasıl yayıldığını hep beraber görünüz. Buradan vatandaşlarımıza seslenmek istiyorum. Sosyal medya hesapları üzerinden eğer din araştırması yaparsak hataya düşeriz” değerlendirmesinde bulundu.

“Kur’an kursu olmayan ilçe müftüsünü ben işin doğrusu görevde tutmak işin bakanı olarak istemiyorum”

Bazı ilçelerde Kur’an kurslarının olmadığını anlatan Bozdağ, “Ben soruyorum, ‘burada Kur’an kursu niye yok?’ Burada öğrenci bulamıyoruz diyorlar. Sen aç bakayım. Niye peşin hüküm veriyorsun. Öğrenci bulamazsan imamların müezzinlerin çocukları oraya gider, başkalarının çocukları gider. Buradan başkanıma ve arkadaşlarıma diyorum ki ilçe merkezinde Kur’an kursu olmayan yer bırakmayacağız. Öğrenci sayısına bakmayalım. İlçe müftüsü bulamıyorsa o müftüyü görevden derhal alalım. Kur’an kursu olmayan ilçe müftüsünü ben işin doğrusu görevde tutmak işin bakanı olarak istemiyorum. Birde süre veriyorum bu süre içerisinde açılmadığı takdirde o müftü arkadaşlarla çalışmayalım. Yeni arkadaşlar atayalım. Bu işe önem vermeyen arkadaş orada oturmamalı” açıklamasında bulundu.

Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:  “Son zamanlarda ehlisünnet alimi gibi sıfatlar kullanılmaya başlandı. Biz 'İslam alimi' diye biliriz, öyle derler, 'tasavvuf ehli', 'gönül ehli', 'ilim irfan ehli' diye biliriz ama şimdi mezheplerle ilgili dernekler, vakıflar kurmaya gayret edenler var. Yapmayın, etmeyin, bu memleketin içerisine fitne sokmak isteyenlere fırsat vermeyin. Bu ülkede ehlisünnetçilik yapan yok, bu ülkede başka mezhepçilik yapan da yok."

Diyanet Akademisi ile ilgili konuşan Bozdağ, “Diyanet Akademisi diye yeni bir müesseseyi kuracağız. Diyanet İşleri Başkanlığıyla ilişkili bir müessese olacaktır. Şu anda Dini Yüksek İhtisas Merkezleri ve Eğitim Merkezleri olarak görev yapan kurumlar bu akademinin çatısı altında bir araya gelecekler. Müezzin, imam hatip, Kur'an kursu öğreticisi, vaiz, müftü olabilmek için önce bu eğitim kurumlarını bitirme şartı koyacağız. Müezzin, imam hatip, Kur'an kursu öğreticisi, vaiz, müftü adaylığı sınavları açılacak. Bu sınavları kazananlar burada belli bir süre eğitime tabi olduktan sonra 1 yıldan az süreli eğitim hiçbirinde yok. Görev yerlerine ondan sonra atamaları yapılarak, gidip başlayacaklardır. Önümüzdeki günlerde bu konu Bakanlar Kurulunun ve Meclisin gündemine gelecektir" dedi.  

Pelin Üzek Kılıç - Fatih Erdoğan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Benzin yüklü tanker kaza yaptı: Patlama riskine karşı D-130 Karayolu trafiğe kapatıldı, evler tahliye edildi Kocaeli’nin Gölcük ilçesi D-130 Karayolu’nda seyir halinde olan benzin yüklü tanker, önce üst geçit köprüsüne ardından ise 3 araca çarptı. Tankerin çekici kısmı koparken benzin ise yola saçıldı. Patlama riskine karşı yolun iki şeridi de trafiğe kapatılırken, çevredeki evlerde tahliye edildi. Edinilen bilgiye göre, Gölcük ilçesi D-130 Karayolu Yalova istikametine seyir halinde olan benzin yüklü tanker sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde araç, refüjdeki demir korkuluklara çarparak karşı şeride geçti. 150 metre boyunca duramayan tanker üstgeçit köprüsünün ayağına, ardından park halindeki iki kamyonete çarptı. Daha sonra karşı şeritten gelen hafif ticari araca çarpan tankerin çekici kısmı koptu. Kopan çekici, D130 Karayolu’ndan karşı sokağa uçtu. Kazada tanker sürücüsü hafif şekilde yaralanırken benzin ise yola saçıldı. İhbar üzerine olay yerine sağlık, polis, itfaiye ve AFAD ekipleri sevk edildi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri yaralı hastaneye kaldırırken, polis ekipleri ise patlama riskine karşı D130 Karayolu’nun Yalova ve İzmit istikametini trafiğe kapattı. Ayrıca çevrede bulunan binalardaki vatandaşlar da tahliye edildi. Şehir merkezinden trafik akışı sağlanıyor. Ayrıca itfaiye ve polis ekipleri vatandaşları bölgeden uzaklaştırmaya devam ediyor. İtfaiye ekipleri, patlama riskine karşı bölgeyi köpüklüyor. Patlamaya karşı tehlike olduğu için evler tahliye edildi. Çok korktuk" Patlama riskine karşı evden çıkarılan Aysel Sütlüce, “Polisler anons etti ve korkarak hemen dışarı çıktık. Kaza yapan tanker araçları ezmiş. Patlamaya karşı tehlike olduğu için evler tahliye edildi. Çok korktuk" dedi. Ömer Çengel ise "Tanker 3 aracı çarpmış. Tankerden devamlı benzin akıyor. Polisler evi boşalttı. Şu an dışarıda bekliyoruz" diye konuştu.
Ankara Mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler Resmi Gazete’de Çalışmak için bulundukları ilden başka illere giden mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin yaşadıkları sorunların giderilmesine yönelik yapılacak çalışmalar ile ilgili Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazete’de yayımlandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanarak Resmi Gazete’de yayımlanan ’Mevsimlik Tarım İşçileri ile İlgili 2024/5 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ ile mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yeni düzenlemeler getirildi. Genelge kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve aileleri için geçici yerleşim alanları oluşturulacak ve bu alanlarda eğitim, sağlık, ulaşım ve sosyal hizmetler sunulacak. Genelgeye göre, valilikler tarafından mevsimlik tarım işçilerinin yoğun olarak çalıştığı yerlerde iklim şartlarına uygun, emniyetli ve estetik prefabrik yapılar kullanılarak geçici yerleşim alanları kurulacak. Bu alanlar sel, su baskını gibi doğal afetlere karşı güvenli lokasyonlarda planlanacak ve yerleşim yerlerine elektrik, su ve kanalizasyon hizmetleri sağlanacak. Valiliklerce hazırlanan eylem planlarında belirlenen alanlara ilişkin tahsis veya protokol belgesi Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi’ne (e-METİP) aktarılacak. Sağlık hizmetleri Genelgede sağlık hizmetleri kapsamında, il sağlık müdürlükleri tarafından mevsimlik tarım işçileri ve ailelerine yönelik aşılama, kronik hastalık taramaları ve mobil sağlık ekipleri ile sağlık hizmetleri sunulacak. İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda personelinin istihdamının sağlacağı belirtilen genelgede, ”İl sağlık müdürlüklerince mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu bölgelerde yeterli sayıda sağlık personelinin istihdamı sağlanacak ve hizmet ihtiyacına göre personelin çalışma saatleri düzenlenecektir. Çalışan sağlığının korunması ve geliştirilmesi kapsamında il sağlık müdürlüklerince gerekli bilgilendirme faaliyetleri yapılacaktır” ifadelerine yer verildi. Eğitim hizmetleri Genelgeye göre çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. İl milli Eğitim Müdürlüklerince; geçici yerleşim alanlarında eğitim ve sosyal faaliyetler için oluşturulan merkezin, öncelikle çocuklar için etkin bir eğitim merkezi olarak kullanılmasının sağlanacağına dikkati çekilen genelgede şu ifadelere yer verildi: "Çocukların eğitimi için geçici yerleşim alanlarında eğitim merkezleri oluşturulacak ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim hizmetleri koordine edilecek. Mevsimlik tarım işçilerinin zorunlu eğitim çağındaki çocuklarının eğitimlerini devam ettirmek üzere konu hakkında Milli Eğitim Bakanlığının ilgili yönerge/genelge hükümleri uygulanacaktır. Bu hususta şartlı nakit transferi gibi özendirici tedbirler etkin şekilde uygulanacak, çocukların okul kıyafetleri ve malzemeleri valiliklerce sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla temin edilecektir. İl milli eğitim müdürlüklerince; mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının daimi ikametgahlarındaki okullarına döndüklerinde öğrenme kayıplarına yönelik telafi/yetiştirme eğitimleri yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçileri, daimi ikamet ettikleri illere geri döndüklerinde çalışma ve iş kurumu il müdürlükleri, halk eğitimi merkezleri ve mesleki eğitim merkezlerince; işçiler arasında yaygın eğitim ihtiyacı olanlar tespit edilerek eğitim ihtiyaçları karşılanacak, yetişkinlere okuma-yazma ve/veya meslek edindirme kursları, iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile sosyal-kültürel faaliyetler düzenlenecektir. Özel eğitim ihtiyacı bulunan çocuklar rehberlik araştırma merkezi müdürlükleri tarafından eğitim imkanlarından faydalandırılacaktır. Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarının eğitime erişimlerinin sağlanması amacıyla il/ilçe milli eğitim müdürlükleri bünyesinde kurulan ekiplerin görevleri süresince ulaşım ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekli tedbirler Valiliklerce alınacaktır." Genelgeye göre, İçişleri Bakanlığı, mevsimlik tarım işçilerinin güvenli bir şekilde seyahat etmeleri için gerekli trafik denetimlerini artıracak ve gece saatlerinde yolculuk yapmamaları sağlanacak. Geçici yerleşim alanlarının korunması ve asayişin sağlanması için kolluk kuvvetleri tarafından düzenli devriyeler yapılacak. Sosyal hizmetler Aile ve sosyal hizmetler il müdürlüklerince sosyal hizmetler kapsamında, mevsimlik tarım işçileri ve ailelerinin bilgilendirilmesi sağlanacağı kaydedilen genelgede kadın, çocuk, engelli ve yaşlıların sunulan hizmetlerden yararlanacağı vurgulandı. Okul çağına gelmemiş çocuklar için ise aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından geçici yerleşim alanlarında eğitim ve bakım hizmetleri için personel görevlendirilebilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sunulan gezici kütüphane, gezici müze ve benzeri hizmetlerin geçici yerleşim alanlarında faaliyet göstermesi amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile koordineli çalışmalar yürütüleceği aktarılan genelgede şunlar yer aldı: "Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocuklarına yönelik sosyal ve sportif faaliyetler yürütülecektir. İl Müftülüklerince mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin inanç ve ibadet ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tüm tedbirler alınacak; çocuk işçiliğinin önlenmesine ve çocukların zorunlu eğitime devam etmelerinin sağlanmasına ilişkin olarak ailelerin bilgilendirilmesine yönelik çalışmalara destek verilecektir." Mevsimlik Tarım İşçileri Bilgi Sistemi (e-METİP) Mevsimlik tarım işçisi olarak daimi ikametgahı dışında bir başka ilde çalışmak amacıyla geçici olarak yer değiştirenlerin ve ailelerinin kimlik bildirimleri, bu kişilerin yaşadıkları geçici yerleşim alanlarındaki kolluk kuvvetlerince alınacağı vurgulanan genelge şu şekilde devam etti: "Bu bildirimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile elektronik ortamda paylaşılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için teknik altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığına e-METİP’e kayıtlı olan mevsimlik tarım işçilerinin ve aile bireylerinin kimlik numaralarını bildirecektir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılmakta olan Milli Eğitim Bakanlığı e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi’nde yer alan mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarına ilişkin kayıtlar e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin kimlik numaraları her sağlık hizmeti sunumunda alınarak, sunulan hizmetlere ilişkin bilgiler kişisel verileri içermeyecek şekilde e-METİP’e aktarılacaktır. Bu bilgilerin e-METİP’e sürekli ve eksiksiz şekilde aktarılması için altyapıya yönelik gerekli her türlü düzenleme Sağlık Bakanlığı tarafından yapılacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı gerekli gördüğü takdirde e-METİP’in etkinliğinin artırılması amacıyla diğer kamu kurum ve kuruluşlarından protokole gerek duymadan kişisel verileri içermeyecek şekilde veri talebinde bulunabilecektir. Tarım alanlarının geniş bölgelere yayılması nedeniyle mevsimlik tarım işçilerinin kayıt altına alınması sürecinde kolluk kuvvetlerine kolaylık sağlamak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı taşra teşkilatı başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları, muhtarlar ile ziraat odaları birlikleri ve mevsimlik tarım işçisi çalıştıran tarla veya bahçe sahipleri/işleticileri ve işverenler tespit ettikleri/çalıştırdıkları mevsimlik tarım işçilerini kolluk kuvvetlerine bildirecektir.
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.