POLİTİKA - 25 Ağustos 2016 Perşembe 07:22

Başbakan Yıldırım: 'Suriyeli muhalifler Cerablus’a yerleştiler'

A
A
A
Başbakan Yıldırım: 'Suriyeli muhalifler Cerablus’a yerleştiler'

Başbakan Binali Yıldırım, Cerablus’daki Fırat Kalkanı Operasyonuna ilişkin, “Suriyeli muhalifler Cerablus’a yerleştiler, oradaki alanları, köyleri kontrol etmeye başladılar. Cerablus dahil bütün alanın YPG ve PYD’den temizlenmesi lazım. Fırat’ın tamamında YPG ve PYD unsurlarının nehrin doğusuna geçmesi lazım başka bir çaresi yok” dedi.

Başbakan Yıldırım, katıldığı televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Cerablus bölgesinde DAEŞ’e yönelik başlatılan Fırat Kalkanı Operasyonu hakkında bilgiler veren Başbakan Yıldırım, bu harekatın sınır güvenliğinin sağlanması amacıyla yapıldığını kaydetti. Uzun süreden beridir Kilis, Gaziantep ve Karkamış’a DAEŞ terör örgütü tarafından roketler atıldığına dikkat çeken Başbakan Yıldırım, “Bir süreden beri biz bunlara Türkiye’den top atışlarıyla karşılık veriyoruz. Buradaki tehdit o kadar büyüdü ki bunu kendi topraklarımızda karşılamak zorlaştı. Onun için bölgede terör gruplarını kaynağında etkisiz hale getirme kararına vardık. Bu DAEŞ’liler Cerablus’a gelince bize saldırmaya başladı. Onların arkasından da PYD gelmeye başladı. Ciddi anlamda sınırımızda tehdit oluştu ve böyle bir harekatı yapma kararı aldık. Operasyonun zamanı oradaki durumun kritik hale gelmesiyle alakalıdır. ABD Başkan Yardımcısı Biden ya da

Barzani’nin gelişine bağlamak aşırı bir yorum olur. Onlarla alakası yok” diye konuştu.
Cerablus’un alınması konusunda ABD’nin önemli bir rolü olduğunu dile getiren ver ABD’nin YPG ve PYD unsurlarının Fırat’ın batısına geçmeyeceği yönünde söz verdiğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, “Bunlarda buradan geçince bu adımları atmaktan başka çaremiz kalmadı. Bugünkü görüşmemizde de bu konuyu ele aldık. Kendi sınırlarımızı emniyet altına almak açısından ve herhangi bir füze, roket atışlarından dolayı can ve mal kaybı olmaması için böyle bir şey yaptık. Bir anlamda da DEAŞ’ın bölgeden çıkartılması, ondan doğan boşluğu da PYD/YPG’nin doldurmamasıdır. Bize göre bunlarda terör örgütüdür. Tamamen Suriye kuzey sınırımızı kapatmaya çalışıyorlar. Bunu asla kabul edemeyiz. Bugün ki operasyonu da bunu önlemek için yaptık” şeklinde konuştu.

“Türkiye açısından olmazsa olmaz Suriye’nin toprak bütünlüğüdür”
Cerablus’a rejim muhaliflerinin yerleştiğini bildiren Başbakan Yıldırım, rejim muhaliflerini Türkiye olarak desteklediklerini belirterek, “Suriye’de baştan beri taraflar, terör örgütleri, rejim ve rejim muhalifleri var. Bunlar birbirleriyle çatışıyorlar. Ayrıca ABD ve Rusya var. Dolayısıyla burada işin içine karışmış çok ülke ve grup var. Burada amaç DAEŞ ve diğer terör gruplarıyla mücadele etmek. Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmadan bütün etnik gruplarının birlikte yaşayacağı bir Suriye inşa etmek. Böyle bir hedef var. Bu hedefin gerçekleştirilmesi içinde biz gereken çabayı gösteriyoruz. Birçok ülke bu konuda aynı düşünüyor. Artık bundan sonra yapılması gereken bu düşünceleri hayata geçirme. Türkiye açısından olmazsa olmaz Suriye’nin toprak bütünlüğüdür. PYD’nin bizim için PKK’dan farkı yoktur ve PYD orada alan geliştirmeye çalışıyor. Her bir etnik grup devlet kurarsa orada bugünkünden beter olur. Bizim ülkemizde 3 milyondan fazla Suriyeli var. Ürdün ve Lübnan gibi başka ülkelerde de var. Bu insanlar da kendi ülkelerine artık geçmeyi umut ediyorlar” ifadelerini kullandı.

“Mümbiç temizlenene kadar bizim operasyonlarımız devam edecek”
“Bu bölgede zaten Suriyeliler olacak. Bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yok diyen Başbakan Yıldırım”, “Bizim hassasiyetimiz oldubittiye getirilerek buraların PYD/YPG unsurlarınca işgal edilmemesidir. Suriyeli muhalifler Cerablus’a yerleştiler, oradaki alanları, köyleri kontrol etmeye başladılar. Cerablus dahil bütün alanın YPG ve PYD’den temizlenmesi lazım. Fırat’ın tamamında YPG ve PYD unsurlarının nehrin doğusuna geçmesi lazım başka bir çaresi yok. DAEŞ çıkarıldıktan sonra, PYD unsurlarının da Mümbiç’den temizlenmesi lazım. ABD ile anlaşmamız Mümbiç’te bulunan PYD’lilerin nehrin doğusuna geçmesiydi. ABD bunu bize garanti verdi. Bu bitene kadar bizim operasyonlarımız sürecek” dedi.
“DAEŞ ve PKK’nın ses getirici terör eylemleri içinde oldukları bilgisini aldık”
Karkamış’ta kısmen boşaltmaların gerçekleştirildiğine dikkat çeken Başbakan Yıldırım, başka ilçelerde bir tehdit yaşanmadığını, tedbir amaçlı boşaltıldığını kaydetti. DAEŞ ve PKK’nın bir takım ses getirici terör eylemleri içinde oldukları yönünde bilgiler aldıklarını da ifade eden Başbakan Yıldırım, bu konuda da yoğun güvenlik önlemleri alındığını vurguladı.

Başbakan Yıldırım'dan, ailelere ‘DAEŞ ve PKK’ uyarısı
Terör örgütlerinin hiçbir kutsalının ve ölçüsünün olmadığını söyleyen Başbakan Yıldırım, “Bunlar aslında arka planda birbirleriyle de paslaşıyorlar. Bu örgütler yavrularınız üzerine çalışıyorlar. 15 yaşın altındaki çocukları sosyal medyada cezp edici haberler yapıp akıllarını çelerek ya dağa çıkmalarını sağlıyorlar ya da DAEŞ gibi katil, vahşi bir örgüte katılmalarını sağlıyorlar. Çocuklarımıza mutlaka sahip çıkalım. Onlar bizim geleceğimiz. Aksi halde hiç tahmin etmediğimiz bir şekilde, günün birinde büyük bir tehlikeyle karşılaşabiliriz” değerlendirmesinde bulundu.

“Biz kalıcı çözüm için Esed’in sistemde geleceğini görmüyoruz”
Suriye ile ilişkilerde 6 ay içerisinde normalleşme yaşanabileceği sinyallerini veren Başbakan Yıldırım şunları kaydetti: “6 seneye yaklaştı Suriye’deki durum. Zaman geçtikçe iyi olacağına daha kötü oldu. 500 binin üzerinde masum insan hayatını kaybetti anlamsız bir savaş için. Suriye yıllarca biriktirdiği silahını kendi vatandaşları üzerinde kullandı. Türkiye’de de bu oldu. Bizim silahlarımızı bu FETÖ’cüler, hainler vatandaşların üzerine çevirmekten asla geri durmadılar. Suriye işine karışmayan kalmadı. Esed var, rejimin muhalifleri var, Rusya, ABD, İran, Türkiye, bütün ülkeler aslında konunun içinde. Gelin elbirliği verelim şu işi çözelim diyince herkes geriye çekiliyor. Herkes rekabet içinde. Bedeli en başta orada evinden edilen, bombalamada yaşamını kaybeden sivil insanlar ve Türkiye ödüyor. Bedel ödemeyen ülkeler buradaki yükün ağırlığını asla anlayamazlar. Başta İran, Rusya, ABD olmak üzere diyoruz ki bu akan kanı durduralım. Suriye artık istikrara kavuşsun ve savaş ortamı bitsin. Burada irade ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Bizim tezimiz önemlidir. Biz bütün muhataplarımıza etnik temele dayalı bir yönetim kurulmamalı diyoruz. Suriye’nin toprak bütünlüğü mutlaka korunmalı. Biz kalıcı çözüm için Esed’in sistemde geleceğini görmüyoruz. Ama başlangıçta istesek de istemesek de taraflardan bir tanesidir. Çözüm üretilecekse rejimi de yok sayamayız. Rejim ve muhalefet bir araya gelip anlaşması lazım. Bunu devam ettirmenin büyük bedeli var, o bedel de hayatını yitiren ve yerinden barkından olan insanlardır. Bu artık bölgesel ve küresel bir soruna dönüştü. O yüzden biz bu yönde atılacak adımlara çok ama çok öncelik veriyoruz. Başta İran ve Rusya olmak üzere bütün tarafların bir araya gelip çözüme ulaşmaları taraftarıyız.”

“Fırat’ın batısında PYD/YPG unsurları olmayacak”
ABD’nin Membüç konusundaki sözünü bir kez daha hatırlatan Başbakan Yıldırım, “ABD’nin bize açıkça sözü var. Membüç operasyonu başlamadan biz bu konuyu görüştük ve bugün de teyit edildi. Fırat’ın batısında PYD/YPG unsurları olmayacak ve onlar Fırat’ın doğusuna çekilecekler. Orada Suriye’nin asıl unsurları olacak ve oraya yerleşecekler” dedi.

“ABD’ye bundan sonra düşen hukuki süreci başlatıp bu terör örgütü başını Türkiye’ye vermek”
“ABD ile Türkiye arasında 1979’da imzalan bir antlaşma var. Bu anlaşmaya göre ABD’nin suçlu olarak kabul ettiği birisi var ise biz vereceğiz, eğer ABD’de bizim istediğimiz biri varsa onlarda verecek” diyen Başbakan Yıldırım, “Ama bu yargı ile olur. Bu konuda da Fethullah Gülen’i biz talep ediyoruz. 15 Temmuz öncesi biz talep ettik. Bunların terör örgütü olduğu daha önceden karara bağlanmıştı ve geniş bilgilerle ABD’ye sunuldu. O kadar fazla doküman var ki bizden destek istediler. Geçen günlerde bir heyet geldi ve bizim savcılarımız ve adalet bakanlığı mensuplarınca görüştüler. Sordukları sorular cevaplandırıldı. Bunlar iade sürecinin hızlandırılması için yapılıyor. Bu darbe sonrası verilen ifadeler ve itiraflar buradan net bir şekilde görüldü ki bu darbenin arkasında Fethullah Gülen var. ABD’ye bundan sonra düşen hukuki süreci başlatıp bu terör örgütü başını Türkiye’ye vermek. Bu konunun takipçisi olacağız. Bundan geri adım atmayız” diye konuştu.

ABD Başkan Yardımcısı Biden’in ‘Daha önce gelmediğim için kendimi suçlu hissediyorum. Türkiye’nin bizden daha iyi ittifakı yoktur’ sözlerini değerlendiren Başbakan Yıldırım, “O görüşmelerde aramızda geçen diyaloglar var, bunun arka planı var. Onları söylenmesinin arka planı olduğu için bunların söylendiğini düşünüyorum” cevabını verdi. Joe Biden’in ‘keşke Fethullah Gülen başka ülkede olsaydı’ sözlerini de değerlendiren Başbakan Yıldırım, “Bu, ne kadar büyük sıkıntı içinde olduklarını gösteriyor. Onun, ülkelerinde olmasından, kalmasından çok da hoşnut değiller. Niye? Çünkü Türkiye'nin dostluğunun, bu örgüt başından çok çok daha değerli olduğunu biliyorlar” dedi.
"

6 Eylül'de İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Cihangiri geliyor"
Başbakan Yıldırım, “6 Eylül’de, İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, yani başbakan seviyesinde, Sayın Cihangiri geliyor. Cihangiri'yle beraber olacağız, ev sahipliği yapacağız. İran'la her konuda, gerek PKK terörüyle mücadele gerek Suriye'deki sorunların çözülmesi gerek ikili ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi gibi önemli konularda kararlar alacağız” ifadelerini kullandı.
“İlişkilerin Mısır’la da normalleşmesi lazım”
Mısır’la ilgili düşüncelerinin çok net olduğunu ve Mısır’la ilişkileri düzeltmek zorunda olduklarını ifade eden Başbakan Yıldırım, “İlişkilerimiz böyle devam edemez. Bu Mısır içinde öyledir bizim içinde öyledir. Ama siyasi bakımdan sıkıntılarımız var. Darbe olunca, herkes bunu alkışlarken ‘biz bu bir darbedir’ dedik ve tek başımıza karşılarında durduk. Ama bu durum iki millet arasındaki ilişkileri geliştirmeye mani değildir. İlişkilerin Mısır’la da normalleşmesi lazım. Herkes için iyi olan budur. Bizim genel prensibimiz bölgede Türkiye’nin dostluklarını arttırması, düşmanlıkları azaltmasıdır. Bu noktada Rusya ile ve İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirdik. Suriye için de gayret ediyoruz, Mısır’da da ümit ediyorum ki aklıselim galip gelir” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yıldırım, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile görüşmesine ilişkin olarak ise, “Barzani ile bizim ilişkimiz son günlerde iyice güçlendi. Çünkü Barzani PKK konusunda bizimle hem fikir. Bu gelişinin sebebi, bölgede ekonomik sıkıntı yaşıyorlar. Ekonomik ilişkilerimizi daha da güçlendirmek, diğer yandan da Habur’un doğusundaki kapıları tekrardan açacağız ve orada yaşayan vatandaşlarımızı rahatlatacağız. Çünkü oralarda kapı olmayınca kaçak geçiş yapılıyor. Bu da teröristle sivili ayırt etmekte zorluklara neden oluyor. Barzani ile ikili ilişkilerin yanı sıra teröre karşı işbirliği yapma kararına vardık. Musul’un ABD önderliğinde Musul’un DAEŞ’ten geri alma gayreti var. Bunu biz de destekliyoruz. Ancak geri alındıktan sonra oradaki demografik yapının değiştirilmemesi lazım. Bu konuda Bağdat yönetimi büyük gayretler gösteriyor. ” şeklinde konuştu.

Doğu ve Güneydoğu’daki halkın sıkıntılarını çözeceklerinin altını çizen Başbakan Yıldırım, “Malum çukur siyaseti ile karşı karşıya kaldık ve orada PKK şehirleri, ilçeleri işgal etmeye kalktı. Hayatı oradaki insanlara zehir etti. İnsanları tercihe zorladılar. ‘Ya bizden yana olacaksın ya da devletten yana olacaksın’ dedi. Bölgede yaşayan halkta ‘sizden yana olmuyoruz, devletten yana oluyoruz’ diyip terk ettiler. Biz de vatandaşlarımızın ne ihtiyaçları varsa halledeceğiz. Yıkılan evler yeniden yapılacak, kapanan iş yerleri tekrardan açılacak. PKK terörü bizim en büyük baş ağrımızdan biridir. Bu terör hep gündemimizde olmaya devam ediyor. Terör örgütünün çukur siyasetiyle birlikte vatandaş bunların gerçek yüzünü gördü. Bunun Kürtlerle alakası olmadığı görüldü. Bölgedeki vatandaşlarla el birliği yaparak bu sorunu bitirmemiz lazım. Kırsalda mücadeleyi daha da sıklaştırdık. Bu mücadele çok etkin bir şekilde yapıldığı için yavaş yavaş ses getirecek şehirdeki eylemleri planlıyorlar. Elazığ’da bu terör olayı bir ilk. Maalesef orada da bomba yüklü aracın geçtiği fark edildiği halde patlama oldu. Biz burada bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da polis ve asker içerisindeki FETÖ’cüleri temizlemeye çalışıyoruz. Buradada hainlik yapanlan maalesef olayların önlenmesinden ziyade, olaylara kayıtsız kalanlar olabilir. Bu ihtimali de değerlendiriyoruz. Dolayısıyla iki yönden mücadele veriyoruz. Böyle bir ihtimal olduğunu düşünüyoruz ve soruşturma başladı. Soruşturmanın nasıl bir sonuç vereceğini göreceğiz” diye konuştu.

“Çözüm süreci diye bir şey yok. Ne İmralı, ne de HDP bizim muhatabımız değildir”
PKK terör örgütü ile tekrardan çözüm sürecine girilmeyeceğini vurgulayan Başbakan Yıldırım, “Çözüm süreci diye bir şey yok. Çözüm milletle. Terör olaylarıyla çözüm olmaz, bizim muhatabımız millet. İnsanları acımasızca öldüren, askeri ve polisi şehit eden canilerle neyi çözeceksiniz? Kiminle çözeceksiniz? Ne İmralı, ne de HDP bizim muhatabımız değildir. Terör örgütünün sultasından, terör örgütünün baskısından kurtarılmayan partiyle mi çözeceksiniz? Oranın oylarıyla seçildiler ama onları temsil etmiyorlar. Ülkemizi, sınırlarımızı korumak için operasyon başlattık. Herkes bu işi destekliyoruz diyor, HDP ise ‘bu bir işgaldir’ diyor. Dolayısıyla HDP safını belirlemiş gözüküyor, terör örgütlerinin yanında durmayı tercih ediyor” eleştirisinde bulundu.

Güneydoğu’da kırsal operasyonlar tüm hızıyla devam ederken Doğu ve Güneydoğu’da yeniden yapılanma sürecini başlattıklarına dikkat çeken Başbakan Yıldırım, “Önümüzdeki birkaç hafta içinde bunların temelleri atılacak. Ciddi anlamda destekler ve yatırımlar yapılacak. Önümüzdeki haftalarda da bu yatırımların temelleri atılacak. 3 yıllık ve 5 yıllık programlar hazırladık. Ayrıca bir de bunun sosyal yönü var. 24 il bundan faydalanacak. Amacımız bölgedeki bazı illerin etrafında diğer illerin kümelenmesi ve oraların cazibe merkezi haline gelmesi” diye konuştu.

ETÖ soruşturmalarına değinen Başbakan Yıldırım, “Bunun çok boyutlu bir iş olduğunu milletimizin bilmesi lazım. Bu örgüt kapalı kutu, saydam değil. Bir takım kendilerine göre teknolojik alt yapı kurmuşlar, haberleşme sistemleri var. Dolayısıyla burada suçluyu, suçsuzu birbirinden ayırmak için çok titiz bir çalışma gerekiyor. Bu sadece memur tarafından değil, yargıda, orduda, polisin içinde, bütün bakanlıklarda ve iş aleminde de var. Bütün alanlara sızmışlar. Bunları titiz bir çalışmayla ayıklayacağız. Onun için zor ve zahmetli bir iş. Yanlış yapma lüksümüz yok. Bu yüzden zaman alıyor ama üstesinden geleceğiz” ifadelerini kullandı.

Başbakan Yıldırım, OHAL’in uzatılması yönündeki iddialara ilişkin açıklamalarda bulunarak, “Biz OHAL’i vatandaşa değil kendimize ilan ettik. Vatandaş işine gücüne baksın, yeni yatırımlar, alışverişler yapsın. Ekonomi canlanmaya devam etsin. Fransa’da bir terör olayı oldu ve OHAL ilan ettiler 3 sefer uzattılar. Bizim ülkemizi yok etmeye çalıştılar, darbe yaptılar. Bizim daha aradan geçmiş 1 ay, işte OHAL uzayacak mı uzamayacak mı soruları var. Bir dur bakayım şu 3 ayı bir görelim. Biz gidip vatandaşın işine müdahale etmiyoruz, her şey ilk günden beri eskisi gibi. Bu FETÖ terör örgütü ve bölücü terör örgütünün bir daha Türkiye’nin başına bela olmaması için alınması gereken tedbirler var. Bu düzenlemeler de ‘biz yaptık oldu’ mantığıyla olmuyor. Bunlar aynı zamanda çıkar çıkmaz Meclise gönderiliyor. Meclis bunları görüşecek. Hepsi Meclis onayından geçecek. Yapılan iş sadece zamanı etkin kullanmak. Onun dışında normal parlamento çalışmalarından farkı yok” dedi.

“İç istihbaratı daha da güçlendireceğiz”

İstihbaratın yeniden yapılanması hususunda çalışmalar olduğuna dikkat çeken Başbakan Yıldırım, “İstihbarat üzerinde çalışıyoruz. İstihbaratta maalesef geçmiş dönemlerde sıkıntılar yaşadık. Adam adama istihbarat artık yeterli olmuyor. İç istihbarat, dış istihbarat ve birçok istihbarat şekilleri var. Bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak istihbarat yapısını gözden geçiriyoruz. İç istihbaratı daha da güçlendireceğiz. MİT ağırlıklı olarak dış istihbarata bakacak ama bu iç ve dış istihbaratın birbirleriyle irtibatı olacak. Ayrıca silahlı kuvvetlerle geçmişte yaşanan sorunların bir daha yaşanmaması için Milli Savunma Bakanlığı’nın bünyesinde sadece personel tahkikatını, istihbaratını ön gören birimler oluşturulacak. Böylece bu yapı Başbakan’a ve koordinasyon açısından da Cumhurbaşkanı’na bağlı olacak. Önümüzdeki günlerde bunu da sonuçlandıracağız” açıklamasında bulundu.

“İş aleminde bankacılık sektöründe tereddüt var. Bankalar, ‘Biz bu adama çek verirsek FETÖ terör örgütüne mensupsa bizim halimiz ne olacak? diye düşünüyor. Bu çok yanlış bir düşücedir” diyen Başbakan Yıldırım, “Bu ekonomi için en büyük tehlikedir. Biz diyoruz ki ölçü belli. Ölçü; bu terör örgütüyle iç içe girmiş firmalar var. Bu firmaların hangiler olduğu bir kısmına kayyum atıldı, bunlarla ilgili gereken yapılıyor. Ancak hiçbir şekilde terör örgütüyle bilerek isteyerek ilişkiye girmemiş fakat yöneticileri arasında terör örgütü mensubu var. Biz bu firmaları öldüremeyiz. Ölçü 17 Aralık 2013’ten bu tarafa. Bu tarihten sonra terör örgütü ile iç içe girmiş ise biz bunlara ‘sen masumsun’ diyemeyiz. Ama bu firmalarla alışveriş yapmak zorunda kalmış 'bunlara da ‘sen suçlusun’ diyemeyiz. Bu firmaların ne suçu var? Bu firmaların içinde FETÖ bir şekilde destek vermiş insanlar varsa biz onları temizleyeceğiz. Firmalara hiçbir şekilde dokunmayacağız. İş dünyamız, esnafımız rahat etsin. Buradan savcılara sesleniyorum, bu işleri yaparken dikkatli olun. Hepimizin görevi şirketlerimizi yok etmek, ekonomimizi zayıflatmak değil gerçek suçluları suçsuzlardan ayırarak bu örgütü gündemden çıkarmak” diye konuştu. 

Abdullah Sarıca

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Gümüşhane’de badem çağlası bereketi Gümüşhane kent merkezinin simge zirvelerinden Kuşakkaya’nın eteklerindeki hazine arazilerine 1962 yılında dönemin Belediye Başkanı merhum Sebahattin Aytaç’ın girişimleriyle dikilen badem ağaçları her yıl meyve vermesine rağmen toplanmadığı için dalında çürüyor. O zamanlar çorak olan bölgeyi ağaçlandırmak için dikilen badem ağaçları yıllardan beri sezonun ilk meyvesi olarak Gümüşhane dağlarını süslüyor. Çiçek açtığındaki görüntüsüyle eşsiz bir manzara sunan bölgede her yıl bugünlerde çağlalar yenilebilir hale geliyor. Manavlarda 100 TL, Gümüşhane’de bedava Tamamen doğal şartlarda ilaç ve gübresiz olarak kendiliğinden büyüyen binlerce ağacın olduğu alanda kimsenin toplamaması nedeniyle çağlalar her yıl dalında çürürken, Çamlıca Mahallesi sakinleri vatandaşları manavlarda kilogramı 100 TL’den satılan badem çağlasını ücretsiz olarak toplamaya davet etti. Hasat yalnızca 20 gün sürüyor Bahar mevsiminde yalnızca 20 gün görülebilen ve sezonun ilk meyvesi olan badem çağlası Çamlıca ve Karaer Mahallesi’nin yüksek kesimlerine 1962 yılında dönemin Belediye Başkanı merhum Sebahattin Aytaç’ın girişimleriyle başta askeri birlikler olmak üzere çok sayıda vatandaşın katkısıyla dikilmişti. Şifa deposu çağla İçeriğinde bol miktarda fosfor, azot ve potasyum bulunmasının yanında bağışıklık sistemini güçlendiren, yüksek dozda C ve E vitamini ile selenyum içermesi nedeniyle çok sayıda hastalığa karşı koruyucu olduğu biliniyor. An itibariyle Gümüşhane’deki manavlarda kilogramı 100 TL’den satılan badem çağlasının Bayraktepe ve civarındaki binlerce ağaçta ücretsiz olarak toplanabileceğini kaydeden Çamlıca Mahallesi sakinlerinden Ali Ateş, vatandaşları çağla toplamaya davet etti. “Dalları bütün Gümüşhane’ye yetecek bir şekilde bademle dolu” Çamlıca Mahallesi Bayraktepe mevkisinde Kuşakkaya Dağı’nın eteklerinde Gümüşhane’yi ayaklarının altına aldıkları bir manzara eşliğinde badem topladıklarını kaydeden Ateş, “Gümüşhane’de 1962 yılında o günkü belediye başkanı rahmetli Sebahattin Aytaç tarafından dikilen badem ağaçları 60 yılın sonunda bugün bütün Gümüşhane’nin dağlarını sardı. Bu badem ağaçları bu sene de çiçeklerin donmaması sebebiyle dalları bütün Gümüşhane’ye yetecek bir şekilde bademle dolu” dedi. “Kilosu 100 liradan satılan badem ağacı burada bedava” Gümüşhane halkını çarşıdan, pazardan alacakları bademler yerine hafta sonlarını da değerlendirerek taze bir şekilde badem toplamak için bölgeye davet eden Ateş, “Gümüşhane’nin üst kesimlerindeki bu bölgeyi taşlık alandan, çoraklıktan kurtarmak için o günkü askeri birliklerin de yardımıyla merhum Sebahattin Aytaç tarafından yönlendirilerek bu bademler dikildi. Şu anda büyük büyük ağaçlar oldular ve üzerleri gerçekten müthiş derecede güzel bademlerle dolu. Onun için Gümüşhane halkını buralardan badem toplamaya davet ediyorum. Gelsinler taze ve güzel bademlerden yesinler. Bulunduğumuz bölge Gümüşhane’nin üst kesimlerinde ve Gümüşhane’yi ayaklarının altına alacak bir şekilde bir ortamda bulunuyoruz. Buraya dikilen badem ağaçları mevsimin ilk ürünleri. Yani bugün tezgahlarda daha birkaç gün önce kilosu 100 liradan satılan badem ağacı şu anda bedava. Onun için hem burada gelsinler pikniklerini yapsınlar hem de gelsin bademlerini toplasınlar. Müsait olan herkesi buraya davet ediyorum” diye konuştu.
Kocaeli İstinat duvarındaki 241 yıllık tarih Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bir binanın istinat duvarına gömülü şekilde bulunan tarihi çeşme 241 yıldır ayakta duruyor. Tarihi Kapanca Sokak’ta yer alan Zeliha Hanım Çeşmesi, 1783 yılında hayırsever Zeliha Hanım tarafından yaptırıldı. Bir binanın istinat duvarına gömülü halde bulunan çeşme, uzun yıllar bölgedeki vatandaşların su ihtiyacını karşıladı. Susayan herkesin durak noktası olma özelliğini taşıyan 241 yıllık Zeliha Hanım Çeşmesi, 3 Temmuz 1987’de İstanbul 2 nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararıyla tescillendi. Tarihi çeşmenin kitabesinde ise "Maşallah. Bu çeşme haznesi tecdidin eyleyen merhum İnce El-Hac Mehmed Ağa zevcesi Zeliha’dır. Deyince besmele her derde ider derman. Hayat-ı cümle-i eşya kamu mine’ l-ma’ dır. Sene Hicri 1198 Miladi 1783" ifadeleri yer alıyor. "Evler restore dildikten sonra mahalle turist alan bölge haline geldi" Uzun yıllardır Kapanca Sokak’ta ikamet eden Zerrin Sakçı, "Burası eski, köklü bir yer. Hatta mübadelede İzmit’e yerleşenlerin oturduğu ilk yer olarak bilinir. Mahallemiz birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapıyor. Terk edilmiş evler restore edildikten sonra turist alan bölge haline geldi" dedi. "Çeşmenin 241 yıllık tarihi var" Zeliha Hanım Çeşmesinin yıllar boyunca kullanıldığına dikkat çeken Sakçı, "Çocukluğumuzda çeşmenin suyundan içerdik. Bir dönem çeşme kullanılmaz duruma geldi. Sonradan İzmit Belediyesi tarafından onarıldı. Yolu kullanan insanlar çeşmedeki suyla elini yüzünü yıkıyor, suyundan içiyor. Tarihi sokak ve çeşme düğünlerde ve nişanlarda gelin ile damadın fotoğraf çekim mekanı olarak kullanılıyor. Çeşmenin 241 yıllık tarihi var. Kendimi bildim bileli bu çeşme kullanılıyor. Tarihimizin bilinmesi, bizden sonraki nesle geçmesini arzu ediyoruz" şeklinde konuştu.
Antalya Çiçek üreticileri Anneler Günü’ne hazırlanıyor Antalya’nın Serik ilçesinde orkide ve kasımpatı yetiştiriciliği yapan üreticiler, Anneler Günü öncesinde sabahın ilk ışıklarıyla birlikte seralara giriyor. Kayaburnu Mahallesi’nde binbir zahmetle ve özenle yetiştirilen çiçekler, İstanbul’a gönderilirken en çok talep otellerden ve çiçekçilerden geliyor. Doku kültür laboratuvarlarında yetiştirilen ve 18 ay sonra çiçek açan orkideler 200 TL ile 700 TL arasında satılırken, kasımpatının tanesi 25 ile 35 TL arasında değişiyor. Çiçek yetiştiriciliğin meşakkatli ve uzun bir zaman aldığını ama ekonomik değerinin yüksek olduğunu belirten Ziraat Yüksek Mühendisi Hasan Övünç Erdem, "Anneler Günü’nün yaklaşmasıyla siparişlerimiz hızlandı. Çok da talep var. İnşallah Anneler Günü tüm çiçekçiler için iyi geçer" dedi. Orkide yetiştiriciliğinde dünya piyasasının kesme orkide yerine saksı orkide sistemine geçtiğini belirten Ziraat Yüksek Mühendisi Hasan Övünç Erdem, "2008 yılından beri bu işi yapıyoruz. Bu iş o dönem pazarın açıklığı ve TÜBİTAK projesi desteğiyle başladı. Dünya piyasasında kesme orkide yerine saksı orkide sistemine geçildi. Biz de saksı orkideye geçmiş durumdayız. Bunların satışını gerçekleştiriyoruz. Üretim aşaması epifit bitki olduğu için toprakta kök yapmazlar. Çeliği tohumu ya da soğanı yok. Doku kültür laboratuvarlarında çoğaltılıp ondan sonra yerinde şaşırtılıp büyütülüyor. Laboratuvarda üretilen bir orkide yaklaşık 18 ayda çiçek açıyor. Meşakkatli uzun bir zaman. Ekonomik değeri yüksek. Antalya gibi sıcak bölgeler yerine iç bölgelerde yetiştirilirse daha güzel olur" diye konuştu. Yetiştirdikleri orkidenin Türkiye’de iç piyasaya fazlasıyla yettiğini anlatan Ziraat Yüksek Mühendisi Erdem, "Orkidelerimizi iç piyasaya gönderiyoruz. Türkiye’ye fazlasıyla yetiyor. Fiyat politikamız, Anneler Günü’ne özel orkidelerimiz, tek, çift dal olmak üzere rengine göre 200 liradan başlayıp 700 liraya kadar satışını gerçekleştiriyoruz. Kasımpatılarda ise kesme olarak satılıyor. Dal olarak fiyatı 25 liradan başlayıp 35 liraya kadar satışını yapmaktayız. Anneler Günü’nün yaklaşmasıyla siparişlerimiz hızlandı. Çok da talep var. İnşallah Anneler Günü tüm çiçekçiler için iyi geçer. Herkesin Anneler Günü kutlu olsun" şeklinde konuştu. Anne Kezban Erdem ise, "Hem orkide hem kasımpatı çiçeği yetiştiriciliği yapıyoruz. Kasımpatı çiçeğinin işçiliği zor. Her yaprakta filiz alınıyor. Daha çok İstanbul’a gönderiyoruz. Daha çok otellerden ve çiçekçilerden sipariş geliyor. Allah izin verirse umudumuz siparişlerin iyi olması. Ailecek bu işi yapıyoruz. 2 kişi de çalışanımız var. Çiçeğimizin kesim işi olduğu vakit sabah 06.30 gibi seralara giriyoruz" şeklinde konuştu.
Adana Kızılay 1. Genel Başkan Yardımcısı Saygılı: "2 bin 250 ünite kan toplandı" Kızılay 1. Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Saygılı, kan bağışı kampanyası sayesinde 2 bin 250 ünite kan toplandığını belirterek, "Hastanelerde şifa bekleyen hastaların hayatlarına dokunan tüm kan dostlarını bir kez daha tebrik ediyorum. İyi ki varsınız" dedi. Saygılı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Adana Bölge Müdürlüğü iş birliği ve Adana Valiliği’nin destekleri ile İstasyon Meydanı’nda gerçekleştirilen kan bağışına gösterilen ilgi için tüm tüm Adanalılara teşekkür etti. Saygılı, yayınladığı teşekkür mesajında, kan vermek için adeta yarışan protokol mensupları, sivil toplum kuruluşları ile tüm hayırsever kan dostlarının ulvi bir görevi daha onur veren bir tablo ile tamamladığını bildirdi. “Adanalı bir kez daha kadirşinaslığı gösterdi” diyen Saygılı, kan bağışının önemine vurgu yaparak, “Kış koşulları ve Ramazan aylarında kan stoklarının azalması beklenen durumlardır. Bu nedenle ülke genelinde başlattığımız kan bağışımıza değerli halkımız duyarsız kalmadı" ifadelerine yer verdi. Ramazan Saygılı, 6. Kolordu Bölge Bando Komutanlığı ekibinin konser verdiği, çocukların halk oyunları gösterilerinde bulunduğu ve adeta bir şenlik havasında geçen kan bağışına yoğun ilgi gösteren başta güvenlik güçleri olmak üzere her meslek grubundan Adana halkı ile gurur duyduklarını ifade etti. Dünya genelinde üç kıtada yardım faaliyetleri devam ederken, tek kaynağı insan olan kanın temini için adeta seferberlik ilan eden Kızılay’ın 1. Genel Başkan Yardımcısı Saygılı, açıklamasını şöyle tamamladı: "Kıymetli kan dostlarımız Adana’da ’ candan bağlıyız’ diyerek 2.250 ünite kan bağışladı. Hastanelerde şifa bekleyen hastaların hayatlarına dokunan tüm kan dostlarını bir kez daha tebrik ediyorum. İyi ki varsınız" dedi.
Adana Ulusal Sanayi Odaklı Ar-Ge ve İnovasyon Proje Yarışması sonuçları açıklandı Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü tarafından bu yıl 4’ncüsü gerçekleştirilen 600.000 TL ödül havuzlu, Ulusal Sanayi Odaklı Ar-Ge ve İnovasyon Proje Yarışması sonuçları açıklandı. AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar, konuya ilişkin açıklamasında, yenilikçi fikirlerin üretilmesi ve bu fikirlerin üretime aktarılmasının, rekabetin gittikçe arttığı global dünyada rekabet avantajı ve pazar payının genişletilmesinin yolunun Ar-Ge ve İnovasyondan geçtiğini ifade etti. Ar-Ge ve inovasyonun başarıya ulaşmasının, sürekli olarak gelişim ve yenilikçilik üzerine odaklanmayı gerektirdiğine vurgu yapan Akpınar, bu yıl 4’ncüsünü düzenledikleri ulusal çaptaki yarışma ile bu faaliyetleri desteklemeyi hedeflediklerini bildirdi. Akpınar, bu yılki yarışmaya ülke çapında 57 üniversiteden 144 projenin sunulduğunu belirterek, “Projelerin değerlendirilmesi uzman akademisyenler ve ilgili firma temsilcileri tarafından kör hakem etik kurallarına uygun olarak yapılan yarışmada ödül kazanan katılımcıları tebrik ediyor, sunulan projelerin bölgemize ve ülkemize katkı sağlamasını diliyorum” dedi. Türkiye çapında Akademik/Lisansüstü Mezun, Lisansüstü Öğrenci / Lisans Mezun ve Lisans Öğrenci kategorilerinde düzenlenen yarışmanın ödül töreni 15 Mayıs 2024 tarihinde AOSB Bölge Müdürlüğü Seyhan Salonu’nda gerçekleştirilecek. KAZANAN PROJELER Kategori: Akademisyen/ Lisansüstü Mezun 1. Şükran Kara- Dokuz Eylül Üniversitesi / Tekstilde Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Kullanım: 120.000 TL 2. İlhan Altay- İnönü Üniversitesi/ Tekstilde Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Kullanım: 90.000 TL 3. Nimet Özmeral- Konya Teknik Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Atık Yönetim Sistemleri : 75.000 TL Kategori: Lisansüstü Öğrenci / Lisans Mezun: 1. İlknur Bağlan: Akdeniz Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Karbon Ayak izi Azaltma Projeleri: 70.000 TL 2. Mehmet Türkoğlu: Artvin Çoruh Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Karbon Ayak izi Azaltma Projeleri: 60.000 TL 3. Türkan Uzlaşır: Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi/ Doğal Gıda Ürünlerinin Üretim Yöntemleri: 50.000 TL Kategori: Lisans Öğrenci 1. Emrullah Erdeve: İstanbul Medeniyet Üniversitesi / Doğal Gıda Ürünlerinin Üretim Yöntemleri: 60.000 TL 2. Musa Malkoç : Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi / Elektronik Kart Sistemleri: 45.000 TL 3. Hatice Öztekin: Gebze Teknik Üniversitesi / Sanayi Sektörlerinde Endüstriyel Simbiyoz Modelleri: 30.000 TL