POLİTİKA - 26 Şubat 2018 Pazartesi 10:43

Başbakan Yıldırım'dan yerli otomobil açıklaması

A
A
A
Başbakan Yıldırım'dan yerli otomobil açıklaması

Başbakan Binali Yıldırım, 'Yerli otomobilin ilk örneğini 2019’da, seri üretimini de 2021’de bitirmiş olacağız' dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, terör örgütlerini maşa olarak, kiralık şebeke olarak kullanan emperyalistlerin bölgede asla amaçlarına ulaşamayacağını belirterek, "Türkiye’nin dostluğu değerlidir. Bunu kaybedenler, hüsrana uğrar, perişan olurlar" dedi.

Bursa’da AK Parti 6. Olağan il kongresinde konuşan Başbakan Binali Yıldırım, “Bizim siyasetimiz zalime karşı mazlumun yanında olmaktan asla çekinmeyen bir siyaset. Hiçbir milletin düşmanı değiliz. Herkese dostuz. Milletimiz 15 yıldır bu yüzden Türkiye’nin yönetimini Ak kadrolara teslim ediyor. Recep Tayyip Erdoğan ve onun arkadaşlarına teslim ediyor. Allah’a hamdolsun, milletimizle el ele vererek hem siyasi, hem ekonomik istikrarı sağlayarak bugünlere geldik. Dünyanın en güçlü ekonomilerinin bile krize girdiği bir dönemde Türkiye büyümeye, kalkınmaya devam ediyor. Ekonomide seferberlik ruhuyla başladığımız 2017 rekor büyümesi, ihracat ve istihdam artışı ile devam ediyor. Allah memleketimizin bereketini arttırıyor, emeklerimizin sonuçlarını veriyor” dedi.

Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her daim milletle beraber yürüdük. İstiklalimizi, cumhuriyetimizi ve demokrasimizi tehdit eden bütün şer odaklarına karşı mücadelemiz devam edecek. Türkiye Cumhuriyeti’ni artık hiç kimse hiçbir güç darbeyle, terörle, tuzaklarla durduramayacak. Yürüyüşünü kesemeyecek. Türkiye’nin ekonomisi sağlam, istikrarlı. Yıllardır atlattığımız nice badirelere rağmen kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Zeytin Dalı Harekatı ile terör örgütlerini bertaraf ediyoruz. Mehmetçiğimiz Afrin’de destan yazıyor. Bursa’dan Osmanlı’nın başşehrinden kahramanlarımıza selam gönderiyoruz. Allah yar ve yardımcıları olsun” şeklinde konuştu.

“Bizi Afrin’e götür” sloganları

Bu arada, miting alanındaki bir grup, “Bizi Afrin’e götür” diye slogan attı. Yıldırım, “Gençler! Şimdi orası avuç içi kadar yer. Kahramanlarımız gereken neyse yapıyor. Ama ihtiyaç olduğunda biliyorum ki 81 milyon vatan evladı bu bayrak için, bu vatan için dimdik hazır olacak. Sizlere güveniyoruz. Sadece hudutlarımızın güvenliğini sağlamakla kalmayacağız. Aynı zamanda mazlum ve mağdur milletlerin, bütün kardeşlerimizin de güvencesi olacağız. Bunu, her şeyden önce vatandaşlarımızın can ve mal emniyeti için yapacağız. Suriye topraklarında yuvalanan teröristlerin yarın daha büyük belaya sebep olmaması için yapacağız. Bölgedeki acının son bulması için yapacağız. Suriyeli kardeşlerimizin işgal edilen vatanlarına geri dönmeleri için yapacağız. Ülkemizin ve milletimizin güvenliği için yapacağız. Terör örgütlerini maşa olarak kiralık şebeke olarak kullanan emperyalistler bölgede asla amaçlarına ulaşamayacak. Türkiye’nin dostluğu değerlidir. Bunu kaybedenler, hüsrana uğrar, perişan olurlar. Zeytin Dalı’na katılan evlatlarımız, bu ideallerle, hudutlarımızın izzeti, şerefimizin bekçisidir, koruyucusudur. Türkiye bütün engelleme girişimlerine rağmen 2023 hedeflerine, cumhuriyetimizin 100. yıl hedeflerine adım adım kararlı bir şekilde yürüyor. Sanayide çarklar dönüyor, üretim artışı devam ediyor. Aralık ayında sanayi üretim endeksi bir önceki aya göre yüzde 9 arttı. Bu ülkeye güveni gösteriyor. Bu geleceğe güveni gösteriyor” dedi.

“Yerli otomobil 2019’da çıkıyor”

Bursa’nın sanayi ve üretim şehri olduğunun altını çizen Yıldırım, “Hükümet olarak AR-GE kapasitemizi daha da arttıracağız. Teknoloji transferini hızlandırarak yerli ve milli ürünleri daha çok üreteceğiz. Bursa Türkiye’nin ekonomisinin lokomotifi. Bursa, üretim, yatırım, yenilik ve tasarım demek. Bursa otomotivin başşehri. Otomotiv üretimi, yan sektörleriyle birlikte sanayi açısından ihracat açısından çok önemli. Türkiye, son 15 yılda otomotiv üretiminde Avrupa’da 5, dünyada 15. sıraya yükseldi. 2017 yılında toplam otomotiv üretimi 1,5 milyarı aştı. Böylece Türkiye’nin en büyük ihracat kalemini otomotiv ihracatı oluşturuyor. 2017 yılında 28 milyar dolar ihracat yaptık. Yerli otomobil üretmek, ülkemiz açısından artık mesele değil. Bir mecburiyete dönüştü. İnşallah bu hedefimizi de gerçekleştireceğiz. Bilim Sanayi Teknoloji Bakanımız bizzat yerli otomobil projesini takip ediyor. Yerli otomobilin ilk örneğini 2019’da, seri üretimini de 2021’de bitirmiş olacağız” dedi.

“Bursa’ya 16 yılda 29 milyarlık yatırım”

Yıldırım, “Bir yandan istikrar ve güven içinde ekmeğimizi büyütürken, bir yandan da ülkemizin başına musallat olan şer odaklarıyla mücadeleye devam ediyoruz. Bursa her şeyin en güzelini hak ediyor. Bursa’ya ne yapsak azdır. Çünkü Bursa kazanan şehir. Üreten şehir. Türkiye’yi büyüten şehir. İhracatın öncü şehirlerinden biridir. Her alanda geliştirmek için Bursa’ya son 16 yıl içinde tam 29 milyar yatırım ve destek verdik. Bursa’nın 2002’de 3,5 milyar olan ihracatı, 2017 sonu itibariyle 10 milyarı aştı. Bursa’da eğitimi daha kaliteli hale getirmek için 7786 yeni derslik kazandırdık. Üniversitelerimizin gelişmelerini büyümelerini sağladık. 2002 yılında Uludağ Üniversitesi’nin 38700 öğrencisi varken, bugün Uludağ Üniversitesi’nin 75 bin öğrencisi var. Uludağ Üniversitesi’nde teknokent ve kültür merkezini açtık. 2010’da Uludağ Üniversitesi’nin yanı sıra Bursa Teknik Üniversitesi’ni de kurduk. Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksek Okulu, Orhangazi Üniversitelerini de şehrimize kazandırdık” şeklinde konuştu.

Bursa’ya yapılan yatırımlardan bahseden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bursa 59 sağlık tesisi kazandı. 14 yeni hastane, 10 adet ek bina. 3 ağız ve diş sağlığı merkezi, 37 adet birinci kademe sağlık tesisi yaptık. Bunların yapımında şüphesiz bir dönem Sağlık ve Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapan Mehmet Müezzinoğlu bakanımızın büyük emekleri var. 5 milyonluk bölge nüfusuna hizmet edecek şehir hastanesi çalışmaları da hızla devam ediyor. 2003 yılına kadar Bursa’da sadece 136 kilometre bölünmüş yol vardı. 15 yılda buna 400 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. Bursa’yı Kütahya, Balıkesir, Kocaeli, Eskişehir, Çanakkale, İstanbul’a bölünmüş yollarla bağladık. Toplam 80 kilometre uzunluğunda Bursa çevre otoyolunun tamamını hizmete aldık. İstanbul-İzmir otoyolu Osmangazi Köprüsü hizmete girdi. İstanbul-Bursa arası komşu kapısına döndü. İstanbullular 45 dakikada Bursa’nın merkezinde İskender yiyip alışveriş yaparak geri dönüyor. İstanbul’un bir yakasından diğerine geçmektense Bursa’ya gelmek daha da kolay hale geldi. Türkiye’nin 4 büyük şehrini otoyollarla tren hatlarıyla birbirine bağlıyoruz. Yüksek hızlı trende, Bursa-Yenişehir-Bilecik üzerinden bağlanacak hızlı tren inşaatı devam ediyor. Arazinin bütün zorluklarına rağmen önümüzdeki 2 yıl içinde burayı da hizmete almış olacağız. Yine önümüzdeki sene Bursa-Bilecek, Yenişehir-Bilecik bölünmüş yolunu da bitireceğiz . 1 milyar 300 milyon lira tarıma destek verdik. 2017 yılında genç çiftçi projesiyle 190 projeye kaynak temin ettik. İpekböceğine desteğimiz devam ediyor. Bursa’da gen fabrikası kurduk, Kosgeb ile 15 yılda 19347 işletmeye destek sağladık. 22 bin 771 işletmeye 1 milyardan fazla kredi verdik. Bursa’da 2002 yılından önce 8 tane organize sanayi bölgesi vardı. Bugün 18 sanayi bölgesinde 166 bin Bursalı kardeşimiz aş iş sahibi oldu. İnşallah, 2019’da ülkemizi, milletimizi hak ettiği yere getirmek için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin birliği için, beraberliği için tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülküsü için canla başla, liderimiz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde çalışacağız”.

AK Parti Bursa teşkilatının 6. olağan kongresine Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Bursa milletvekilleri, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin yanı sıra çok sayıda partili katıldı. 

Ahmet Faruk Çabuk-Abdullah Çibir-Burak Türker
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Nilüfer’de afet bilinci için güç birliği Nilüfer Belediyesi, sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yaparak afet bilincini artırıyor. Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi, Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Pancar Deposu’nda düzenlenen eğitimlerde, deprem ve yangın anında yapılması gerekenler uygulamalı olarak anlatıldı. Afetlerde dirençli bir kent oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Nilüfer Belediyesi, personelini ve vatandaşları tehlikelere karşı bilinçlendiriyor. Nilüfer Belediyesi, BAKUT, ANDA ve MAG-AME Arama Kurtarma dernekleriyle iş birliği yaparak kapsamlı bir eğitim programı gerçekleştirdi. İş birliği kapsamında Nilüfer Belediyesi Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu, Nilüfer Belediyesi Dr. Ceyhun İrgil Sağlık Müzesi ve Pancar Deposu’nda bir dizi etkinlik düzenledi. Eğitimlerde teorik bilgilendirmelerin yanı sıra, tahliye planları gözden geçirildi ve afet anında paniğin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler anlatıldı. Eğitimler kapsamında, tatbikatlar da gerçekleştirildi. Senaryo gereğin alarmın çalmasıyla birlikte binaların tahliyesi sağlandı. "Çök-Kapan-Tutun" uygulamasını başarıyla gerçekleştiren personel, güvenli bir şekilde toplanma alanlarına ulaştı. Tatbikatlarda, yangın tüplerinin doğru kullanımı ve başlangıç aşamasındaki yangınlara müdahale teknikleri uygulamalı olarak gösterildi.
İzmir Adet sancılarının çaresi mutfakta Şişkinlik, karın ağrısı, iştah artışı ve benzeri durumlar; adet dönemlerinde çoğu kadın için zorlayıcı ve can sıkıcı olabiliyor. Buna karşı adet sürecinde görülebilen bu etkilerin hafif geçmesinde beslenmenin etkili olabileceğini aktaran Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, "Adet döneminde beslenme, hormonel dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabilir. Ancak tek başına çözüm olarak düşünülmemelidir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su ile tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" dedi. Adet dönemleri çoğu kadın için sıkıntılı geçebiliyor. Özellikle adet sancısı ve şişkinlik durumu çoğu kadının yaşam konforunu bozabilecek noktalarda seyredebiliyor. Bu dönemi konforlu geçirmek adına çeşitli ilaçlar kullanılabiliyor. Ancak adet sürecinde hafiflemenin daha sağlıklı ve dengeli bir yolu olduğuna dikkat çeken Medicana International İzmir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. M. Zeynep Kuşku, beslenmenin hormon dengesi ve sancılar üzerinde etkili olabileceğini dile getirdi. Kuşku, "Adet döneminde beslenmeyi tek başına çözüm gibi düşünmemek gerekir. Adet sancısının ana biyolojik sürücüsü çoğu kişide prostaglandin artışıyla oluşan rahim kasılmalarıdır. Beslenme; inflamasyon düzeyi, kan şekeri dalgalanmaları, su-tuz dengesi ve bazı mikrobesin yeterlilikleri üzerinden şişkinlik, ödem, yorgunluk ve ağrı algısını etkileyebilir. Diyet örüntülerinin (yüksek şeker/atıştırmalık ağırlığı gibi) dismenore şiddetiyle ilişkili olabildiğini gösteren çalışmalar vardır" açıklamalarını yaptı. Adet döneminde özellikle aşırı tuzlu ve işlenmiş gıdaların ödem ve şişkinliği artırabildiğini, bunun yanında; yüksek şeker ve rafine karbonhidratlı gıdaların kan şekeri dalgalanmasına neden olmakla birlikte iştah artışı, yorgunluk ve ağrı gibi sorunlara neden olabildiğini aktaran Kuşku, "Adet döneminde paketli işlenmiş gıdalardan, şeker ve karbonhidrat içeren gıdalar mümkün olduğunca tüketilmemeli. Ayrıca, yağdan çok zengin, ağır kızartmalar: sindirim yükü ve inflamatuar yanıt üzerinden yakınmaları artırabilir; düşük yağlı diyetle ağrıda azalma bildiren çalışmalar vardır. Alkol de PMS yakınmalarını artırabildiği için bu dönemde sınırlanması önerilir. Öte yandan gaz yapan gıdalarda belirlenerek tüketiminde dikkatli olunmalıdır" diye konuştu. Zencefil, bitkisel destekçilerden biri Adet sancılarıyla beslenme arasında bir ilişki olduğunun artık daha net bilindiğini aktaran Kuşku, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle bazı besin grupları ağrının şiddetini azaltmada destekleyici olabiliyor. Omega-3’ten zengin besinler, örneğin haftada 2 kez tüketilen yağlı balık, ceviz ya da chia tohumu, vücuttaki iltihap yolaklarını baskılayarak adet ağrısında hafif-orta düzeyde azalma sağlayabiliyor. Etkisi çok keskin değil ama düzenli tüketim genel sağlık açısından da oldukça faydalı. Magnezyum içeren besinler (ıspanak, avokado, kakao gibi) kas gevşetici etkileri sayesinde adet sancılarını hafifletebilir. Bu konuda çalışmalar umut verici olsa da herkese rutin magnezyum takviyesi önermek doğru değil. En güvenli yol, magnezyumu gıdalardan almak ve gerekirse kişiye özel değerlendirme yapmak. Kalsiyum, özellikle PMS belirtilerinde; şişkinlik, hassasiyet ve duygu durum değişikliklerinde fayda sağlayabiliyor. Potasyum ise doğrudan ağrı kesici bir etki göstermese de sıvı dengesini düzenleyerek ödem ve şişkinliği azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle zencefil adet sancısı konusunda en çok çalışılmış bitkisel desteklerden biri. Zencefilin klinik çalışmalarda ağrıyı azaltabildiği gösterilmiş durumda. Rezene ve papatya çayı da bazı kadınlarda rahatlama sağlayabiliyor. Ancak bitkisel ürünlerin de bilinçsiz ve sürekli kullanımının riskleri olabileceğini unutmamak gerekir. D vitamini eksikliği olan kadınlarda, bu eksikliğin giderilmesiyle adet ağrılarında azalma görülebiliyor. B6 vitamini daha çok PMS semptomları üzerinde etkili; B12’nin ise doğrudan ağrı azaltıcı güçlü bir kanıtı yok, ama eksiklik varsa mutlaka yerine konmalı. Yeterli su tüketimi de önemli. Hidrasyon, hem ağrı şiddetini hem de şişkinliği azaltmada destekleyici olabilir." Vücudunuz uyarı veriyor olabilir Adet sürecinde beslenmeye dikkat edildiği halde şiddetli sancı durumunun geçmemesi durumunda mutlaka altta yatan bir neden olup olmadığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kuşku, "Özellikle ağrının ilk kez çok şiddetli başlaması ya da yıllar içinde giderek artması, ağrı kesicilere rağmen belirgin rahatlama olmaması önemli bir uyarı işaretidir. Bunun yanında aşırı veya pıhtılı kanama, ara kanama, ateş, kötü kokulu akıntı, cinsel ilişkide ağrı, idrar yaparken ya da dışkılama sırasında ağrı, bayılma hissi ya da günlük yaşamı ciddi şekilde aksatan sancılar mutlaka değerlendirilmelidir. Bu yaklaşım, uluslararası kılavuzlarda da açıkça vurgulanmaktadır. Adet ağrısı yalnızca adet günleriyle sınırlı değilse, adet dışı pelvik ağrı da eşlik ediyorsa; cinsel ilişkide derin ağrı, çocuk sahibi olamama öyküsü varsa veya kanamalar belirgin şekilde artmışsa endometriozis, miyom ya da adenomyozis gibi altta yatan hastalıklardan şüphelenmek gerekir. Muayene ve ultrason temel değerlendirme yöntemleridir; gerekirse ileri tetkikler planlanır" ifadelerini kullandı. Toplumda adet süreciyle ilgili bazı yanlış inanışlar olduğunu da belirten Kuşku, şöyle konuştu: "Soğuk içeceklerin herkeste mutlaka sancıyı artırdığı ya da şeker tüketilmezse ağrının dayanılmaz olacağı düşüncesi bilimsel bir genelleme değildir. Bitki çaylarının tamamen zararsız olduğu ve sınırsız içilebileceği algısı da doğru değildir. ‘Adet sancısı normaldir, katlanmak gerekir’ düşüncesi de yanlıştır. Şiddetli ve yaşam kalitesini bozan ağrı mutlaka ciddiye alınmalıdır."