POLİTİKA - 28 Mart 2017 Salı 14:57

Başdanışman Ertem: 'Türkiye’deki temel dinamikleri harekete geçirecek bir anayasal sisteme geçemedik'

A
A
A
Başdanışman Ertem: 'Türkiye’deki temel dinamikleri harekete geçirecek bir anayasal sisteme geçemedik'

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Cemil Ertem, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinde (NKÜ) katıldığı "Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Yeni Türkiye" konulu konferansta "Türkiye’nin gününü karşılayacak, buradaki temel dinamikleri harekete geçirecek bir anayasal sisteme geçemedik" dedi.

NKÜ Rektörlük Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa, Cemil Ertem’in yanı sıra, NKÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Şimşek, AK Parti Tekirdağ İl Başkan Vekili Mestan Özcan ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Cemil Ertem, Türkiye’nin değişen dünya düzenine ayak uydurabilmesi ve küresel bir oyuncu olarak devam edebilmesi için, yönetim tıkanıklıklarını ortadan kaldıran, yeni bir anayasal düzen ve yönetim sistemi değişikliğine ihtiyacı olduğunu belirtti. Ertem, "Türkiye’de, 12 Eylül Anayasası çok ciddi değişiklikler gördü, ama biz 12 Eylül Anayasası’nı tümüyle rafa kaldırıp, demokratik ve Türkiye’nin günü karşılayacak, buradaki temel dinamikleri harekete geçirecek bir anayasal sisteme geçemedik.

Bunun çeşitli sosyal, ekonomik, tarihsel ve tabi uluslararası engelleri olduğunu belirtelim. Dolayısıyla bu ihtiyaç çok uzun zamandır Türkiye’nin gündeminde olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ama bir tıkanma noktasına doğru gittiğimizi hepimiz izliyorduk. Peki, bu anayasal değişimin bir yönetim sistemi değişikliği ile olması hangi ihtiyaçtan ortaya çıktı, içinde bulunduğumuz dünyadaki değişime bağlıyorum bunu. Çünkü, gerçekten 21'inci yüzyıl, 20'inci yüzyıl’da şekillenen dünyayı geride bırakan bir dönem tekabül ediyor. Burada şöyle bir değişiklik var, dünyanın doğusunda ve güneyinde yer alan, iktisatçıların gelişmekte olan ülkeler dediği ülkeler grubu, büyük ölçüde gelişmiş ülkelere 2008 krizi ile birlikte yetişiyorlar ve ellerindeki teknoloji rantını onların ellerinden alıyorlar. Bu anlamda dünyadaki ekonomik hiyerarşi de değişiyor. Bu değişim, yani gelişmiş ülkelerin geriye gitmesi, gelişmekte olan ülkelerin onların yerine yerleşmeye başlaması şüphesiz siyasi, ekonomik altüst oluşları beraberinde getiriyor" diye konuştu.

"Türkiye bu sistemik değişikliği yapmak durumunda"

Değişen dengelerin Avrupa ülkelerinde endişe oluşturduğunu anlatan Ertem, "Bugün Türkiye ile sorunlar yaşayan merkez Avrupa, Hollanda, Almanya gibi ülkeler yeni, daha zengin bir Avrupa oluşturmak üzere harekete geçtiler. Dolayısıyla sorun, yalnızca bir Türkiye-Almanya, Türkiye’nin AB müzakerelerinin uzaması gibi değildir, Avrupa’nın kendi içerisindeki sorunlar bugün bu temel dönüşümün dinamiklerini oluşturuyorlar. Bu çerçevede, Türkiye bu sistemik değişikliği yapmak durumunda. Çünkü biliyorsunuz, 19'uncu yüzyılın sonu, 20'inci yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu parçalandı ve parçalanmasıyla birlikte, temel enerji ve pazar alanları da büyük devletler arasında paylaşıldı. Bu paylaşımın bu gün artık sona ermekte olduğunu görüyoruz ve Türkiye eski gücüne doğru giderken Avrupa’nın krizi yaşadığını ve bu paylaşıma Türkiye’nin ortak olmasını istemesiyle yeniden, belki bir ticaret savaşının, belki bir pazar savaşının da ortaya çıktığını görüyoruz. Ama şu bir gerçektir ki, bir yeni dengeye ve daha işçilikçi bir sisteme doğru gitme doğrultusunda insanlık adımlar atıyor ve bununda sancılarını çekiyoruz. Peki bu süreci Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında olduğu gibi topyekun bir savaş olmadan bitirebilir miyiz? Şüphesiz bitirebiliriz. Burada, Türkiye bence kilit ülke, yani bütün bu altüst oluşun 2. Dünya Savaşı’ndaki gibi bir insanlık sorununa dönüşmemesi Türkiye’nin demokratik dönüşümleri ve buna bağlı, sistemik reformları yapmasına bağlı. Çünkü, Türkiye bütün bu değişimin temel ülkelerinden bir tanesi olduğu gibi coğrafi olarak da merkez ülkesi" ifadelerini kullandı.

"Güney Kore’nin kişi başı milli geliri 2015’te 27 bin dolarlara çıkıyor, Türkiye’nin 9 bin 125 dolarlarda kalıyor"
Başkanlık sistemi ile Güney Kore’de çok büyük bir ekonomik büyüme gerçekleştirildiğini, Türkiye’nin ise mevcut yönetim sistemindeki tıkanıklıklardan dolayı yol kat etmede zorlandığını aktaran Cemil Ertem konuşmasını şöyle sonlandırdı:

"Başkanlık sistemi olan Güney Kore örneği çok önemlidir. 1987 yılından beri Türkiye-Güney Kore karşılaştırması yaptığımızda, Güney Kore’de 6 başkan gelmiş 1987’den bu yana, Türkiye’de 20 hükümet 11 başbakan gelmiş, tabi bu hükümetlerin çoğu koalisyon hükümetleri. 1987’de Güney Kore’nin kişi başı milli geliri 3 bin 657 dolarmış, Türkiye’nin geliri bin 703 dolar. Güney Kore’nin kişi başı milli geliri 2015’te 27 bin dolarlara çıkıyor, Türkiye’nin ise 9 bin 125 dolarlarda kalıyor. Buradaki tıkanıklıklar bence sistemik tıkanıklıklar"
Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin, oğlunun trafik kazası geçirmesi dolayısıyla konferansa katılamadı. Konuşmacılar Özlem Zengin’e geçmiş olsun dileklerinde bulundu. 

Yakup Güler
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara SGDD-ASAM’dan 5. Geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği Ankara’da Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), UNICEF ve Çankaya Belediyesi iş birliğiyle 3 bin 500 çocuğun katılımıyla 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlendi. Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, UNICEF VE Çankaya Belediyesi iş birliğiyle bugün Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği gerçekleştirildi. Etkinliğe Altındağ, Keçiören ve Mamak ilçelerindeki 13 okuldan çeşitli uyruklara mensup 3 bin 500 çocuk ve öğretmenleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SGDD-ASAM Genel Müdürü İbrahim Vurgun Kavlak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı içerisinde dünyada çocuklara adanan bayramı kutlamanın yegane mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan, Türkiye’nin ilk milli bayramıdır. Bugün burada bu alanda Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen 3 bin 500’ü aşkın çocuk var. Bu vesile ile Ankara Valimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine, okul müdürlerimize ve fedakar öğretmenlerimize, değerli SGDD-ASAM çalışanlarına ve bugünü anlamlandıran geleceğin yetişkinlerine yani çocuklara çok teşekkür ediyoruz. Bugün bizim yanımızda olanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı SGDD-ASAM olarak kutladıklarını ifade eden SGDD-ASAM Genel Müdür Yardımcısı Buket Bahar Dıvrak da, "Bizim için gelenekselleşmiş bir etkinlik. Ankara’da Altındağ ve Mamak’ta bulunan 13 okulumuzdan öğrencileri buraya davet ettik. Yaklaşık 3 bin 500 çocuğumuz bizimle beraber. Bayramın coşkusunu bütün çocuklar burada beraber yaşıyorlar. Çok coşkulu ve güzel bir gün bizim için. Çocukların gönüllerince eğlendiği, çocuk olmanın zevkini ve tadını çıkardığı bu ulusal bayramı kutlamalarına vesile oluyoruz” ifadelerini kullandı. Burada olmanın kendilerine çok mutluluk verdiğini ifade eden çocuklar, çeşitli etkinliklerle gün boyu güzel bir gün geçirdiklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından SGDD-ASAM Al Farah Çocuk Korosu sahne aldı. Konserin ardından alanda gün boyu canlı müzik etkinlikleri düzenlendi.
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.
Kastamonu Devlet desteği ile kuruldu: Kadınlar modern serada üretime başladı Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Kaymakamlık tarafından Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle kurulan serada kadın kooperatiflerine üye kadınlar üretime başladı. Serada üretilen ürünler kadınların ekonomik kazanç elde etmelerini sağlayacak. Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, İnebolu Kaymakamlığı ve Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUZKA) iş birliğinde yürütülen “Serada Üreten Kadınlar” projesinde desteklenen kadın kooperatiflerine üye kadınlar, serada ekim yaptı. İnebolu Kaymakamlığı tarafından ilçede kurulumu gerçekleştirilen seralarda günlerde çilek fidesi dikildi. Akabinde kadın kooperatiflerine üye kadınlar, topraklı alanda da domates, fasulye, biber ve salatalık fidesini toprakla buluşturdu. Yetiştirilecek ürünlerin satışından elde edilecek gelirle, kadınların ekonomik gelir elde etmesi sağlanacak. Aynı zamanda verilecek modern tarım eğitimleri ile ilçedeki çiftçilerin üretim kapasitesini artırması sağlanacak. İnebolu Kaymakamı Ahmet Vezir Baycar, Kastamonu Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu ile İlçe Tarım ve Orman Müdürü Hülya Karaaslan, serada fide dikimi yapan kadınları ziyaret etti. Ziyarette kadınlarla bir süre sohbet eden Kaymakam Baycar, İnebolu’da üretim yapmak isteyen her kadını eğiterek üretime kazandırmayı hedeflediklerini söyledi. "Tarıma elverişli arazinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor" Proje çerçevesinde ilk aşamada yaklaşık 2 dönümlük bir seranın kurulduğunu söyleyen Kaymakam Baycar, “İnebolu, Kastamonu’da sera potansiyeli en fazla olan ilçemizdir. İnebolu, 650’ye yakın sera ile iştigal eden ve 115 bin metrekare sera alanımız buluyor. Kastamonu’nun tarıma elverişli arazisinin az olması seraya olan rağbeti artırıyor. Çünkü başka hububat noktasında herhangi bir tarım yapacak alan kıtlığımız var. Dolayısıyla da serada da ciddi bir verimlilik var. Vatandaşlarımızın geleneksel olarak böyle bir eğilimi var ve serada pazarlama sıkıntısı yaşanmıyor. Gerekse İnebolu’da köylü pazarında gerekse yerel marketlerde gerek ise İstanbul’daki İnebolu pazarında satışları çok kolay oluyor” dedi. "Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik" KUZKA’nın destekleriyle İnebolu’da sera kurulumunu tamamladıklarını söyleyen Kaymakam Baycar, “Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen İnebolu Seracılık Projemizin son aşamasına geldik. İnebolu’da kurduğumuz kadın kooperatiflerimizle birlikte topraklı kesimdeki üretimde bugün son aşamasını da gerçekleştirdik. Topraklı kesime biber, domates, salatalık ve fasulye ekimlerimizi yaptık. Kadın kooperatifindeki üyelerimizle birlikte bu ekimleri gerçekleştirdik. Bundan yaklaşık 2 hafta öncesinde de topraksız kesime çileklerimizi ekmiştik. Çileklerimiz şu anda çiçek açtılar. İnşallah iki veya üç hafta içerisinde artık çilek toplama aşamasına geleceğiz. Artık iki yılın burada emekleri bulunuyor. Bu seramızı 2 milyon 500 bin liraya mal ettik. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nın ve Sayın Valimizin Özel İdare’den destekleriyle bu seranın kuruluşunu gerçekleştirdik. Bugünkü bütçe ile 67-70 milyon liraya yapacağımız bir tesis var. Buradaki amacımız modern tesis yöntemlerini kullanmak. Toprak analizi olmak üzere, modern sulama, gübreleme yöntemlerini İnebolulu çiftçilerimize rehberlik niteliğinde bir uygulama kazandırıp, uygulama tarım serası alanına dönüştürmek. Çiftçilerimize aynı zamanda eğitim de veriyoruz. Burada da pratik eğitimi de gerçekleştireceğiz. Tarım Müdürlüğümüzden ziraat mühendislerimiz yaklaşık 2 aydır teorik eğitimler veriyorlar. Uygulamalı seracılık eğitimini de başlatacağız” diye konuştu. "Kadınların ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz" "Tarım İnebolu" adı altında bir marka oluşturmak için çalışma başlattıklarını ifade eden Kaymakam Baycar, "Aynı zamanda Tarım İnebolu diye bir marka oluşturuyoruz. Pazarlama stratejilerini de belirleyip kadınların biraz daha ekonomik değer elde etmelerini hedefliyoruz. Buradaki konteynerlerde paketleme makineleri de olacak. Bu şekilde hem İnebolu pazarında hem de İstanbul’daki köy pazarında satışını sağlayacağız. Kadın kooperatiflerimize ve ilçemize seramızın hayırlı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.