GÜNDEM - 29 Ekim 2016 Cumartesi 13:22

Batuhan Yaşar: 'FETÖ’ye kötü haber: Eagle da çözülüyor'

A
A
A
Batuhan Yaşar: 'FETÖ’ye kötü haber: Eagle da çözülüyor'

İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, "FETÖ’cüler ByLock programı içinde neyi unuttu?", "David Keynes’in dikkat çeken geçmişi.. İstihbarattan kimle görüşüyordu?","FETÖ yüzde 10 tuzağına kimleri çekmeye çalışıyor","Bylock’tan elde edilen yeni delillerin içinde ne çıktı?","FETÖ’nün diğer programı Eagle’da silinen bilgiler kurtarıldı mı?","Bylock ile Eagle nasıl eşleştirildi" sorularına cevap aradı.

Batuhan Yaşar'ın, "FETÖ’ye kötü haber: Eagle da çözülüyor" başlıklı yazısının tamamı şöyle:
"FETÖ’nün haberleşme programı ByLock’un sahibi Bay David Keynes ile ilgili bütün bilgiler netleşti.
Asıl adı Alpaslan.. Arada (R) harfi yok..

Çarşamba günü FETÖ’cü olduğunun ispatlandığını yazmıştık.
Alpaslan Demir uzunca bir süredir “Alp” kod adını kullanıyor.
FETÖ’nün gururla anlattığı o altın nesil, 1990 kuşağından..
Millî İstihbarat Teşkilatına da 1990 yılında giren, yerleşen FETÖ’cü ekip var.
Bu ekiple çok içli dışlı. İrtibatı hiç kesmiyor.
Beraber planlamalar yapıyor.
Operasyonel bir adam..
Hemen belirtelim, MİT’teki o FETÖ’cü ekip şimdilerde tutuklu.
FETÖ’nün, ByLock’un sahibi gibi göstererek yaptırdığı David Keynes röportajı ile aslında müthiş bir operasyona imza atılmak istendi..
Bitmedi ama..
Şaşırtıcı bilgiler gelmeye devam ediyor.
Ankara’daki güvenilir kaynaklar, röportajda ByLock’daki kullanıcıların yüzde 10’unun FETÖ’cü olmadığına vurgu yapılmasının başka bir büyük oyun ve operasyon olduğuna dikkat çekiyor:
“Oluşturulan algı ile bütün FETÖ bu yüzde 10’un içine atılmaya çalışılıyor.. ByLock üzerinden tutuklanan veya haklarında başka işlem yapılan kişilerin tamamı mahkemede ‘ben o yüzde 10’un içindeyim’ diyecek.”
Röportaj ile bir taşla aslında 2 kuş birden vurulmak istendi:
-Hem FETÖ’cülerin paçayı kurtarması hedeflendi..
-Hem de ByLock’un sulandırılması, hukuki olarak değersiz kılınması amaçlandı..
Ama olmadı..
Yapamadılar..
ByLock içinde unutulan Türkçe kodlar…
Röportajda Bay Keynes, ByLock programının başka birisinden satın alındığını söylüyordu.
Bunun da yalan olduğu ortaya çıktı.
MİT, ByLock’un deşifresinde neredeyse sona geldi.
Önemli bilgi ve belgeler önümüzdeki hafta adli makamlara teslim edilecek..
Bu yeni bilgi ve belgelerin FETÖ soruşturmasına ciddi bir ivme kazandıracağına şimdiden kesin gözüyle bakabiliriz..
Biz tekrar Bay Keynes’e kulak verelim:
Evet Alp kod adlı Bay Keynes, röportajda özetle diyor ki; bu programı biz yapmadık..
Hayır öyle değil..
-Programı FETÖ’cüler yazdı.
-FETÖ’cüler dağıttı, piyasaya sürdü..
-FETÖ’cüler kullandı.
Bütün bunlar ispatlandı.
MİT, programın yazılımını dökerken çok önemli başka bilgilere de ulaştı.
ByLock kodlanırken, yazılım üzerinde Türkçe notların unutulduğu ortaya çıktı..
FETÖ’nün altın çocukları programı yazdıktan sonra “Türkçe hatırlatma” ifadelerini silmeyi unutmuşlar..
Yani başından beri FETÖ’nün kirli hedefleri için tasarlanan bir program..
ByLock’un tamamı çözüldü mü?
Bu sorunun cevabı şimdilik hayır.
MİT, hâlâ üzerinde yoğun mesai harcıyor..
Yeni deliller, bilgi ve belgeler ortaya çıktı..
Yukarıda belirttiğimiz gibi bunlar da önümüzdeki hafta adli makamlara teslim edilecek.
İsterseniz, ByLock konusunda son durum ne, ona da bakalım:
-ByLock, 15 Ocak 2016 tarihine kadar kullanıldı.
-FETÖ, MİT’in bilgileri çektiğini anlayınca programı kapattı ve bilgileri ile birlikte sildi.
-Toplam kullanıcı sayısı 215 bin olarak tespit edildi.
-40 bin kullanıcı ilk 6 ayda deşifre edildi.
-Sırasıyla, 56 bin, 75 bin ve son olarak da 165 bin kullanıcı 35 gün gibi kısa bir sürede ortaya çıkartıldı.
-Kalan 50 bin kullanıcının deşifresi için de çalışılıyor. Ama bu dataların çözümlenebilmesi için yeni yöntemler gerekiyor. Daha önceki deşifrelerde kullanılan teknik ve metotların geliştirilmesi gerekiyor.
Yazının en önemli kısmını sona bıraktık.
Eagle’da silinen bilgiler kurtarılıyor...
FETÖ’nün ByLock’tan sonra devreye aldığı “Eagle haberleşme programında” da ciddi mesafeler alındı.
Millî İstihbarat Teşkilatı, bir taraftan ByLock’da ciddi mesafe alırken, bir başka ekip Eagle’ı deşifre etmeye çalışıyor.
FETÖ, ByLock’da çuvallayınca, güvenlik anlamında daha üst seviye olan Eagle’a geçti ve kullanmaya başladı.
Ele geçirilme tehlikesine karşı Eagle, her 3 günde bir bütün bilgileri baştan sona siliyor.
Ama ekip Eagle’daki dataları da kurtarmaya başladı.
Silinen kullanıcı bilgilerine ve içeriklere ulaşılmaya başlandı.
Eagle, ByLock ile örtüşüyor...
Hemen belirtelim. Eagle darbe gecesi yani 15 Temmuz akşamı kullanılan program..
FETÖ’nün talimatlarını direkt gönderdiği program.
Ciddi bilgilere ve verilere ulaşıldı.
50 bin kişinin kullandığı tespit edildi.
Kullanıcılar ByLock ile örtüşüyor.
Evet kolay değil Eagle üzerinde daha da çalışılması gerekli.
Silinen bilgilerin kurtarılabiliyor olması en güzel haber.
Evet hâlâ operasyonel konumda olan FETÖ için kapılar birer birer kapanıyor..
DAEŞ’in aktif olduğu Gaziantep’te yakalanan Jeansbiri adlı twetter kullanıcısını dikkatle izlemekte fayda var...
Buradan da çok ekmek çıkacak, şimdiden haber verelim..."
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bartın Dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitimce ekonomiye etkileri anlatıldı Bartın Üniversitesinde (BARÜ) düzenlenen sempozyumda dijitalleşmenin medya, pazarlama, eğitim ve ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkileri disiplinlerarası bakışla anlatıldı. Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu tarafından "Yeni Medya, Yeni Pazarlama: Dijital Çağın Dinamikleri" başlığıyla çevrim içi bir sempozyum düzenlendi. Etkinliğin açılış konuşmasını BARÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya yaptı. Dijital çağda üniversitelerin rolünü Rektör Prof. Dr. Ahmet Akkaya, "Günümüz çağında yeni medya etkileşimin ve hızın merkezde olduğu yeni bir iletişim kültürüdür. Bu kültür düşünme biçimlerimizi, üretim anlayışımızı ve ekonomik ilişkilerimizi etkilemektedir. Bu noktada üniversitelerin temel sorumluluklarından biri de geçmişin birikimini dijital çağın gereklilikleriyle harmanlayabilen, değişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen dijital yetkinliklere sahip bireyler yetiştirmektir. Bu sempozyum öğrencilerimizin dijital dönüşümü akademik ve uygulamalı boyutlarıyla değerlendirmesine, güncel gelişmeleri alanın uzmanlarından takip etmesine ve üniversite-sektör-toplum etkileşiminin güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır" dedi. Dijitalleşmenin medya, eğitim ve ekonomiye etkileri Sempozyumun oturum başkanlığını Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesinden Prof. Dr. Barış Bulunmaz yaptı. Prof. Dr. Bulunmaz, "Dijital Medya ve Kültürel Dönüşüm" başlıklı değerlendirmesinde yeni medyayı ve gelişim sürecini anlatarak dijital platformların toplumsal değerler ve kültür üzerindeki dönüştürücü rolünü ele aldı. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulundan Doç. Dr. Yasemin Bilişli, "Yapay Zekâ Çağında Influencer Ekonomisi: Dijital Güvenin Anatomisi" başlıklı sunumunda influencer ekonomisinin evriminin yapay zekâ destekli içerik üretimiyle yaşadığı dönüşümü aktardı. Bağımsız araştırmacı Dr. Hakan Öngören, "Yeni Eğitim ve Dijital Vatandaşlık" başlığı altında dijitalleşen dünyada eğitim modellerinin değişimini, dijital vatandaşlık bilincini, 21. yüzyıl becerileri ve öğretmenin rolünü anlattı. "Yapay Zekâ Pazarlaması" konusunda Iğdır Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Barış Armutcu, kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri ve otomasyon uygulamalarının günümüz pazarlama anlayışını nasıl dönüştürdüğünü örneklerle açıkladı. Son olarak Kastamonu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden Dr. Öğr. Üyesi Nazlıcan Dindarik ise "Dijital Dönüşüm Çağında Akıllı Lojistik ve Tedarik Zinciri: Yeni Medyanın Etkileri" başlıklı konuşmasında yeni medya ve dijital teknolojilerin lojistik ve tedarik zinciri yönetiminde getirdiği yeniliklerin akıllı sistemlerde sunduğu katkılara dikkat çekti. Dijital çağın dinamiklerine ilişkin disiplinler arası bir bakış sunan sempozyum, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
İstanbul Sedef Güler cinayeti davasında tutuklu sanık: "O anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım" Büyükçekmece’de denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılı halde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in öldürülmesine ilişkin 3 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü" dedi. Büyükçekmece Mimar Sinan Sahili’nde 7 Haziran 2024 tarihinde denizde elleri ve ayakları bağlı, halıya sarılmış ve ağırlık bağlanmış şekilde bir kadın cesedi bulunmuştu. Hayatını kaybeden kadının 24 yaşındaki Sedef Güler olduğu tespit edilerek 3 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sanıkların yargılanmasına devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Fırat Baykara ve Yavuz Güngör ile Sedef Güler’in müşteki annesi Gülizar Sezer, müşteki abla Sevda Güler ve tarafların avukatları hazır bulundu. "Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" Duruşmada beyanda bulunan müşteki anne Gülüzar Sezer, "Bana atılan iftiraların hiçbirini kabul etmiyorum. Sanıkların hepsinden şikayetçiyim" dedi. Müşteki abla Sevda Güler ise, "Ben ve kardeşim uyuşturucu kullanmadık" diye konuştu. "Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Yavuz Güngör, "Ben hiçbir şey yapmadım o anda akıl sağlığımı kaybetmiş olmalıyım, uyandığımda o kadın ölmüştü. Tekrar cezaevine girmemek için böyle bir şey yaptım. O an için ne yapacağımı bilemedim ama maktule zarar vermek istemedim" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Fırat Baykara ise savunmasında, "Olayın en başından beri benim suçsuz olduğum belli. Sevda başından beri bir şeyleri gizliyor. Bu olayda en zayıf halka benim. Benim üstüme oynanmaya çalışılıyor. Ben Yavuz dahil olmak üzere dosyada adı geçen kimseyle telefon bağlantısı kurmadım. Yavuz aradığı zaman bana birisinin öldüğünü söyleseydi asla o eve girmezdim" diye konuştu. Müşteki anneden sanığa: Kızıma iftira atamazsın Sanık Fırat Baykara’nın savunması üzerine söz olan müşteki anne Sezer, "Çocuklarıma iftira atamazsın’ diyerek sanıklara tepki gösterdi. Bunun üzerine anne ve sanık Baykara arasında tartışma çıktı. Yaşanan gerginlik sonrası mahkeme duruşmaya ara verdi. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmederek, eksik hususların giderilmesi için duruşmayı erteledi. İddianameden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Fırat Baykara, Yavuz Güngör ve Yiğit Hüseyin Ayvalık şüpheli sıfatıyla yer aldı. İddianamede denizde cansız bedeni bulunan Sedef Güler’in halıya sarıldığı, ellerinin koli bandı, ayaklarının ise zincir ve dambıl ile bağlandığının tespit edildiği belirtildi. Sedef Güler’in cansız bedeninin sarılı olduğu halı üzerinde halı yıkama fabrikası etiketi bulunduğu da iddianamede aktarıldı. Polis ekiplerince etiketteki firmaya gidildiğinde halının Zafer E. isimli kişi tarafından verildiği ifade edildi. Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınan Zafer E. emlak işi yaptığını söyleyerek halının bulunduğu evi Fırat Baykara’ya kiraladığını anlattı. Halının bulunduğu evin Baykara tarafından kiralandığı ve Yavuz Güngör isimli sanık ile beraber kullanıldığı da soruşturma aşamasında tespit edildi. Yapılan incelemelerde 4 Haziran günü bir şahsın araç ile Sedef Güler’i Yavuz Güngör’ün kızı ile birlikte yaşadığı ikamete bıraktığı iddianamede belirtildi. Burada Sedef Güler ile Yavuz Güngör’ün kızı Y.H.G. arasında tartışma çıktığı ve Yavuz Güngör’ün Sedef Güler ile beraber Fırat Baykara adına kiralanan eve gittiği kaydedildi. Fırat Baykara’nın sonradan eve geldiği iddianamede açıklandı. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’i tespit edilemeyen bir nedenden dolayı burada öldürdükleri, cesedi yok etmek için plan yaptıkları ve bir gün sonra buluşmak üzere evden ayrıldıkları iddianamede aktarıldı. Sanıkların 6 Haziran’da tekrar buluştukları ve maktulün cesedini koyacakları valizi, zinciri ve ağırlığı aldıkları da iddianamede ifade edildi. Yavuz Güngör ve Fırat Baykara’nın Sedef Güler’in ellerini koli bandı ile bağladığı, halıya sardığı, ayaklarını zincir ve dambıl ile bağlayıp Mimar Sinan Köprüsü’nden aşağıya attıkları da iddianamede kaydedildi. Baykara’nın daha sonra polise giderek "Yavuz beni Gürpınar’da bulunan ikametine çağırdı. Eve gittiğimde hareketsiz yatan bir kadın gördüm, kontrol ettim, yaşam belirtisi yoktu. Polise haber vermek istediğimde Yavuz Güngör bana silah çekti. Nalburdan zincir ve ağırlık aldıktan sonra kadını halıya sardık. 7 Temmuz günü ise Büyükçekmece sahil tarafına gittik. Cesedi köprü üzerinden suya attık" dediği iddianamede ifade edildi. İddianamede, Yavuz Güngör’ün Yiğit Hüseyin Ayvalık aracılığıyla Yunanistan’a gönderildiği ancak daha sonra bir şekilde ülkeye iadesi sağlandığı ve Güngör’ün Edirne’de yakalandığı belirtildi. Sedef Güler’in Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan otopsi işleminin sonucunda ölüm nedeninin belirlenemediği belirtildi. Öte yandan Adli Tıp Kurumu 1 İhtisas Dairesi’nin incelemesinde maktulün kanında uyuşturucu madde bulunduğu, ölümünün uyuşturucu, uyarıcı madde sonucu meydana gelmiş olabileceği ancak baş, boyun bölgesinde ileri derecede çürüme nedeniyle yumuşak dokularında ayrıntılı analiz yapılamadığı yönünde değerlendirme yapıldı. İddianamede Fırat Baykara ve Yavuz Güngör’ün ‘nitelikli kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. Yiğit Hüseyin Ayvalık’ın ise Yavuz Güngör’ün yurt dışına kaçmasına yardım etmesi gerekçesiyle ‘suçluyu kayırma’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapsi istendi.
Eskişehir bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin 4. Uluslararası Etkinliği gerçekleştirildi Eskişehir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından açılış toplantısıyla başlayan bestHONEY Erasmus+ Projesi’nin (En İyi Bal İçin Hijyen, Ambalaj ve Üretim Standartlarını AB Seviyesine Getirme) uluslararası toplantısı, İspanya’nın Barselona şehrinde yapıldı. Geçtiğimiz nisan ayında başlayan proje; Fransa (Compigne), İtalya (Agrigento), İtalya (Bari), İspanya’nın (Barselona) mesleki eğitim kurumları ve sektörel katılımcıların arasındaki işbirliğini güçlendirdi. Projenin, Avrupa Birliği genelinde bal üretimi, hijyen ve ambalaj standartlarının uyumlaştırılmasına katkıda bulunmayı amaçladığı belirtildi. Projenin İspanya ayağında saha ziyaretleri ve pratik öğrenme faaliyetleri Toplantının ilk günü, İspanya ev sahibi kuruluş tarafından koordine edilen saha tabanlı öğrenme faaliyetlerine ayrıldı. Katılımcılar, Sant Antoni de Vilamajor bölgesinde, Montseny Doğal Parkı olarak bilinen dağlık bir alanda bulunan yaklaşık 300 arı kovanına sahip bir arılığı ziyaret etti. Bu ziyaret, arıcılıkta kalite kontrol ve kraliçe arı üretiminde iyi uygulamaları gözlemleme ve profesyonel arıcı ile tüm proje ortakları arasında sürdürülebilir üretim yöntemleri hakkında bilgi alışverişinde bulunma fırsatı sağladı. Proje katılımcıları öğleden sonra, Tarragona ilindeki El Perell’da bir arıcılık kooperatifini ziyaret ederek bal paketleme tesisinin teknik incelemesini gerçekleştirdi. Katalonya’da ki en büyük balmumu üretim tesisi de ziyaret edildi. Ayrıca, İspanya’da arıcılığın tarihi gelişimine ve sosyo-ekonomik önemine dair bilgiler sunan Arı Ürünleri Müzesi’ne de gidildi. Bu faaliyetler, ortak ülkeler arasında akran öğrenimini ve iyi uygulamaların aktarımını destekledi. Uluslararası toplantılar ve bilgi alışverişi İkinci ve üçüncü günlerde, Barselona’daki Generalitat de Catalunya’da proje toplantıları ve eğitim oturumları düzenlendi. Tüm ortaklar önceden hazırlanmış bir gündeme dayalı olarak, arı sağlığı, hastalık önleme, üretim standartları ve arıcılıkta ekonomik sürdürülebilirlik konularına odaklanan sunumlar gerçekleştirdi. Bu oturumlar katılımcıların ulusal uygulamaları karşılaştırmalarına, ortak zorlukları belirlemelerine ve Avrupa düzeyinde yenilikçi ve aktarılabilir çözümleri tartışmalarına imkan sağladı. Toplantı sırasında, ev sahibi kurumu temsilen Rosa Altisent Rosell, Erasmus+ projelerinin kurumsal işbirliğini, karşılıklı öğrenmeyi ve uzun vadeli ortaklıkları teşvik etmedeki önemini vurguladı. Ayrıca gelecekte benzer girişimlere devam etme konusundaki ilgisini dile getirdi. Eskişehir İl Tarım ve Ormancılık Müdürü ve Proje Yetkilisi Yüksel Çil, Erasmus+ işbirliğinin katma değerini ve projenin hem AB Üye Devletleri hem de ortak ülkeler için somut çıktılarının önemini vurguladı. Projenin arıcılık sektöründe kapasite geliştirme, inovasyon ve kalite iyileştirmeyi desteklemedeki rolüne dikkat çekildi. Sonuçlar ve yaygınlaştırma Uluslararası toplantı, proje ortakları arasındaki işbirliğini başarıyla güçlendirdi, mesleki yetkinlikleri artırdı ve bal üretimi ve kalite standartlarına yönelik ortak yaklaşımların geliştirilmesini destekledi. Faaliyetler sırasında elde edilen bilgiler, proje sonuçlarının yerel, ulusal ve Avrupa düzeylerinde yaygınlaştırılmasına katkıda bulunacağı belirtildi. Programın sonunda, ev sahibi kurum tüm katılımcılara katılım sertifikaları verdi. Toplantı, bestHONEY projesi sonuçlarının gelecekteki işbirliğine ve yaygınlaştırılmasına yönelik iyi dilek ve temennilerle sona erdi.