GÜNDEM - 05 Ekim 2017 Perşembe 15:21

Bekir Bozdağ, “Barzani referandumu iptal etmeli”

A
A
A
Bekir Bozdağ, “Barzani referandumu iptal etmeli”

İstanbul Aydın Üniversitesi’nin 2017-2018 akademik yılı eğitim yılı açılışı, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılış konuşmasında Kuzey Irak’ta gerçekleşen referandumu gündeme getiren Bozdağ, “Barzani referandumu iptal etmelidir. Türkiye sınırındaki gelişmelere karşı kendi milli güvenliği açısından göz yumamaz” şeklinde konuştu.

Florya Halit Aydın Yerleşkesi’nde düzenlenen açılış törenine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Eski AB Bakanı Egemen Bağış, Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya, Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz, İAÜ Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın, İAÜ Rektörü Prof. Dr. Yadigâr İzmirli, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Yeni eğitim öğretim yılı ilk dersini de açılış konuşmasıyla birlikte yapan Bekir Bozdağ da öncelikli olarak bütün eğitim camiasının eğitim öğretim yılını kutladı. Bununla birlikte özellikle Kuzey Irak’taki referandum ile ilgili başlıklara yer veren Bozdağ’ın konuşması şu şekildeydi;

“Etrafımızda olup bitenlere göz yumamayız”

“Türkiye’nin etrafında olup biten hadiselere hepimizin dikkat kesilmesi lazım. Dışarıda olan her şey Türkiye’nin içini etkilemektedir. Türkiye sınırında geçekleşen hadiselere elbette gözümüzü kapamayacağız. Kuzey Suriye’de yeni bir Kürt oluşumuna ya da Kürt devletine eğer Türkiye göz yumarsa yakın gelecekte hepimizin aleyhine çok büyük sonuçlar doğuracaktır. Onun için Fırat Kalkanı operasyonu yapıldı, onun için hem Amerika hem Rusya hem de İran’la bütün taraflarla görüşüyor ve bu bölgede terör örgütlerinin silinmesi, yok olması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün siyasi birliğinin korunması konusunda Türkiye üzerine düşeni bu zamana kadar yapmıştır bundan sonra da yapmaya devam edecektir.”

“Kuzey Irak’taki referandum gayrimeşrudur”

“Irak’ta da aynı şey geçerli. Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi referandum kararı aldı ve uyguladı. Bu referandum gayrimeşrudur ve yok hükmündedir. Barzani yönetimi referandumu iptal edildiğini ve bunun hiçbir geçerliliği olmadığını ilan etmelidir. Diğer bir konu Irak’ın toprak bütünlüğüne siyasi birliğine ve egemenlik haklarına korunması konusunda herhangi bir farklı bir düşünceye sahip olmadığını ve bunları aynen kabul ettiğini de ilan etmelidir. Üçüncüsü Irak Hükümeti İle kendi aralarında olan anlaşmazlıkları çözmek için şartsız Irak hükümeti ile görüşmelere başlamalılar. Dördüncüsü de bu referandumun kesinlikle bölgedeki statülerde herhangi bir değişikliğe yol açmayacağın ve Irak anayasasının kendileri için de bağlayıcı ve geçerli olduğunu bir kez daha deklere etmelidir. Bunları yaparsa yaptığı yanlıştan dönmüş oldur. Eğer yapmazsa o zaman bölge bugünkünden daha fazla sıkıntılara gebe demektir ve Türkiye burada olup bitenleri kendi milli güvenliği bakımından doğrudan bir tehdit olarak değerlendirir. Bu tehdidin ve riskin büyümemesi ve ortadan kaldırılması elbette bizim birinci önceliğimizdir. O nedenle Türkiye olarak buradaki gelişmelere yakından takip edeceğiz. Bölgemizde bölgeyi yeni yangınlara yeni kavgalara ve şiddet dalgalarına götürecek adımların atılmasına izin vermeyeceğiz. Bu noktada hükümetimiz kararlıdır.”

“Eğitim bir nesil mimarlığıdır” 

“Üniversitelerimiz, eğitimi kurumlarımız, bizim nesillerimizin, tasarımının ve inşasının yapıldığı yerlerdir. Eğitim bir nesil mimarlığıdır. Bunun inşası eğitim kurumlarında yapılmaktadır. Türkiye, genç nüfusuyla güçlü bir potansiyele sahiptir. Bunu insanlığın faydasına kullanmamız eğitimle mümkündür. İnsan kaynağının kalitesini artırmak, niteliğini geliştirmek, yeni özellikler kazandırmak için eğitime büyük destek verdik. Milli eğitime ayrılan bütçeyi 12 kat artırdık ve 7 milyar liradan, 85 milyar 48 milyon liraya çıkardık. Sadece büyükşehirde olan üniversitelerimizi Türkiye’nin 81 iline yaydık. 75 olan üniversite sayımızı 185’e çıkardık. 558 olan fakülte sayısı 1651’e, 289 enstitü 675’e, 171 olan yüksek okul 467’ye, 494 olan meslek yüksekokulu sayısı 964’e çıkarıldı. Bu rakamlarla yüksek öğretim alanı rekabete açılmıştır. Herkes arkasına bakmadan koşmak durumundadır. Daha iyiyi yakalayabilmek için herkesi bu rekabetin içine çektik. Bu, ekonominin gelişmesiyle, insanın gelişmesiyle, mili iradenin Ankara’da güçlenmesiyle birlikte Anadolu’ya yayıldı. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin her yerinden marka üniversitelerin çıkabileceğini ve dünyaya açılabileceğini gösteriyor.”

‘Üniversiteler toplumla bütünleşmeli’

Üniversitelerin insana şekil veren, insanları geleceğe hazırlayan kurumlar olduğunu belirten Dr. Mustafa Aydın da, “Üniversiteler elbette ki öğrenci odaklı olarak aktif çalışmalı. Ama her üniversitenin de akademik personel yetiştirme diye bir misyonu olması lazım. Önce insana şekil veren eller hazır olmalı. Akademik kadro, teknolojik, siyasi, ekonomik, bilimsel ve kültürel olarak hazır olmalı. İstanbul Aydın Üniversitesi, kendi alanında çalışma yapan nitelikli akademisyenler tarafından, müfredatın dışına çıkıp kamu, özel sektör işbirliğiyle günün ve dünyanın ihtiyaçlarına uygun olacak gençler yetiştiriyor. Üniversitemiz, öğrencilerin aldığı teorik eğitimi pratiğe dönüştürmelerine imkan sağlayan bir üniversite” dedi.

Dr. Aydın, üniversitelerin toplumla bütünleşmesi gerektiğini belirterek, aksi halde bilginin ürüne ve teknolojiye dönüşmesinin mümkün olmadığını kaydetti ve İstanbul Aydın Üniversitesi’nin elde ettiği bilgiyi, ar-ge’yi, teknolojiyi toplumla paylaşma misyonu içinde hareket ettiğinin altını çizdi.

Türkiye’de 43 milyonun üzerinde bir eğitim nüfusu olduğunu kaydeden Dr. Aydın, ülkemizin kendi kaynaklarıyla bu nüfusu istihdam etmesinin olanaksız olduğunun altını çizdi ve “Dünya ile rekabet edebilmek için dünya insanı olmak zorundayız. Öyle silahlarla teçhiz edilmemiz gerekiyor, donatılmamız gerekiyor ki bilgi, teknoloji, gelişim, sağlık, fen dünyanın her yerinde iş bulabilen, iş yapabilen mezunlar yetiştirmek zorundayız. Bizler de kendimizi ona göre yetiştirmek zorundayız, ona göre kurgulamamız lazım” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara SGDD-ASAM’dan 5. Geleneksel 23 Nisan Çocuk Şenliği Ankara’da Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM), UNICEF ve Çankaya Belediyesi iş birliğiyle 3 bin 500 çocuğun katılımıyla 23 Nisan Çocuk Şenliği düzenlendi. Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, UNICEF VE Çankaya Belediyesi iş birliğiyle bugün Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda 23 Nisan Çocuk Şenliği gerçekleştirildi. Etkinliğe Altındağ, Keçiören ve Mamak ilçelerindeki 13 okuldan çeşitli uyruklara mensup 3 bin 500 çocuk ve öğretmenleri katıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SGDD-ASAM Genel Müdürü İbrahim Vurgun Kavlak, “Cumhuriyetimizin 100. yılı içerisinde dünyada çocuklara adanan bayramı kutlamanın yegane mutluluğunu yaşıyoruz. 23 Nisan, Türkiye’nin ilk milli bayramıdır. Bugün burada bu alanda Ankara’nın çeşitli bölgelerinden gelen 3 bin 500’ü aşkın çocuk var. Bu vesile ile Ankara Valimize, İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerine, okul müdürlerimize ve fedakar öğretmenlerimize, değerli SGDD-ASAM çalışanlarına ve bugünü anlamlandıran geleceğin yetişkinlerine yani çocuklara çok teşekkür ediyoruz. Bugün bizim yanımızda olanlara sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı SGDD-ASAM olarak kutladıklarını ifade eden SGDD-ASAM Genel Müdür Yardımcısı Buket Bahar Dıvrak da, "Bizim için gelenekselleşmiş bir etkinlik. Ankara’da Altındağ ve Mamak’ta bulunan 13 okulumuzdan öğrencileri buraya davet ettik. Yaklaşık 3 bin 500 çocuğumuz bizimle beraber. Bayramın coşkusunu bütün çocuklar burada beraber yaşıyorlar. Çok coşkulu ve güzel bir gün bizim için. Çocukların gönüllerince eğlendiği, çocuk olmanın zevkini ve tadını çıkardığı bu ulusal bayramı kutlamalarına vesile oluyoruz” ifadelerini kullandı. Burada olmanın kendilerine çok mutluluk verdiğini ifade eden çocuklar, çeşitli etkinliklerle gün boyu güzel bir gün geçirdiklerini söyledi. Açılış konuşmalarının ardından SGDD-ASAM Al Farah Çocuk Korosu sahne aldı. Konserin ardından alanda gün boyu canlı müzik etkinlikleri düzenlendi.
Antalya Antalya’da "sineksiz yaz" için ekipler hem sahada hem eğitimde Antalya Büyükşehir Belediyesi, yıl boyu bin 600 personelle haşere ve sinekle mücadele çalışmalarını aralıksız yürütürken, uygulamaların daha verimli olması için 19 ilçede vektörel mücadele eden personele yönelik eğitimler veriyor. Eğitimde konuşan Prof. Dr. Hüseyin Çetin, iklim değişikliğinin etkisiyle daha önce Türkiye’de bulunmayan yeni ve istilacı sinek türlerinin görülmeye başlandığını söyledi. Antalya Büyükşehir Belediyesi halkın sineksiz bir yaz geçirmesi, vektörel mücadele çalışmalarını yaz-kış demeden aralıksız sürdürüyor. Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız hizmet veriliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Çevre Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından halk sağlığını ve çevre sağlığını korumak adına gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarında görev alan uygulayıcı personele yönelik düzenli olarak vektörle mücadele eğitimleri düzenleniyor. Bu kapsamda Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Çetin tarafından Manavgat, Serik, Akseki ve İbradı’da görev yapan 400 personele vektörlerin larva ve erginleri ile mücadele yöntemleri, güncel teknolojik yenilikler ve oluşan uygulama yöntemleri ile biyosidal ürünler hakkında bilgi aktarıldı. En büyük ekip Antalya’da Büyükşehir Belediyesi Çevre Sağlığı Şube Müdürü Mesut Çınar, vatandaşların rahat bir yaz geçirmesi için bin 600 kişilik mücadele ordusu ile karada ve suda gece-gündüz çalışma yaptıklarını belirterek şunları söyledi: “Bin 600 personel, 195 araç ve yüzlerce ekipmanla yılın 12 ayı aralıksız mücadele ediyoruz. Belediyeler arasında nüfusumuza göre en büyük ekibe sahibiz. Ekiplerimizin uygulamalarını daha verimli ve bilinçli yapabilmeleri için bilimsel ve akademik eğitimlerimize düzenli olarak devam ediyoruz. Eğitimde ekiplere kullandıkları ilaçları, nerelere uygulama yapmaları gerektiğini, mücadele yöntemleri ve güncellenen uygulamaları anlatıyoruz. Vatandaşlarımızım içi rahat olsun. Huzurlu ve sağlıklı bir yaz için aralıksız çalışmalarımız sürüyor.” "İstilacı sinek türleri ülkemizde" Manavgat Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleşen eğitimde son yıllarda Türkiye’de iklim değişikliğinin etkisini bariz bir şekilde görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Çetin, yağış rejiminde aşırı bir bozukluk olduğunu kaydetti. Çetin, “Son 90 yılın en sıcak Mart ve Nisan ayını yaşıyoruz. Bunun sonucu haşereler için üreme sebebi oluyor. Vektör kaynaklı hastalıklar ve farklı böcek türleri çıkmaya başladı. Ülkemizde de istilacı sivrisinek türlerini görüyoruz. Bu sineklerin de bölgemizde görülmemesi ve yayılmaması için yoğun bir çalışma yürütüyoruz” dedi. Yağış ve sıcaklık Türkiye’de 65 farklı sinek, Antalya’da da yaklaşık 20 farklı sinek türünün olduğunu kaydeden Çetin, “Değişen yağış rejimi ve sıcakların artmasıyla Türkiye’de görülmeyen türler ülkemize sıçradı. İzmir, Trakya ve Marmara gibi bölgelerde görülmeye başlayıp Muğla’ya kadar ulaştı. Buna tedbir olarak Büyükşehir Belediyesi ve Akdeniz Üniversite tarafından düzenli taramalar yapılıyor ve kullanılan ilaçların düzenli testleri yapılıyor” ifadelerini kullandı. "Çevrede su birikintisi bırakılmamalı" Sivrisinek, karasinek gibi haşerelerle mücadelede özellikle konut ve bahçelerin etrafında su birikebilecek kapların düzenli olarak boşaltılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Çetin, ‘Vatandaşlarımızın koymuş oldukları boş kaplara dolan yağmur suyuyla beraber sivrisinek ve haşereler buralara yumurtluyor. Sonrasında kontrolsüz uçkun meydana geliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlara aşırı yem dökülmemeli, çünkü çevredeki fare ve sıçan gibi kemirgenler bunlardan besleniyor” ifadelerine yer verdi.