SAĞLIK - 22 Mayıs 2017 Pazartesi 10:57

Bengisu Eken: “Obezite 21.yüzyılın en önemli halk sağlığı sorunudur”

A
A
A
Bengisu Eken: “Obezite 21.yüzyılın en önemli halk sağlığı sorunudur”

Dr. Suat Günsel Girne Üniversitesi Hastanesi Diyetisyeni Bengisu Eken, 21. yüzyılın küresel boyuttaki en önemli halk sağlığı problemi olduğuna değinerek obezite ile ilgili detaylı bilgilendirmelerde bulundu.

Obezitenin Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından "Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi" şeklinde tanımlandığını belirten Bengisu Eken, yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının ortalama yüzde 15-20'sini, kadınlarda ise yüzde 25-30'unu yağ dokusunun oluşturduğunu, erkeklerde bu oranın \%25, kadınlarda ise \%30'un üzerine çıkması durumunda obezitenin söz konusu olduğunu ifade etti.

Obeziteyi belirlemek için Dünya Sağlık Örgütü'nün obezite sınıflandırmasının kullanıldığını ve genellikle Beden Kitle İndeksi (BKİ)’nin esas alındığını söyleyen Diyetisyen Eken, BKİ’nin, bireyin vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m) karesine (BKİ=kg/m2 ) bölünmesiyle elde edilen bir değer olduğunu belirtti. Eken, “BKİ boy uzunluğuna göre vücut ağırlığını değerlendiren bir gösterge olup, vücutta yağ dağılımı hakkında bilgi vermemektedir. Optimum sağlığa ulaşmak için erişkin nüfus BKİ değerlendirmesi <18,5 kg/m2 zayıf, 18,5-24,9 kg/m2 normal, 25,0-29,9 kg/m2 fazla kilolu (pre obez), 35,0-39,9 kg/m2 obez, >40,0 kg/m2 grade I,II ve III olarak değerlendirilmektedir” dedi.

Bengisu Eken, obezitenin 21.yüzyılın küresel boyutta en önemli halk sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekerek, dünyada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde obezitenin her geçen gün artış göstermekte olduğunu vurguladı.

Obez ve fazla kilolu olmanın sağlık üzerine etkileri

“Obezite, tedavi edilmediği takdirde yan etkileri ile yaşam süresini kısaltan, yaşam kalitesini bozan, doku ve organları olumsuz etkileyen kronik bir hastalıktır.” diyen Eken, obezitenin neden olduğu rahatsızlıkları şöyle sıraladı: “Kalp-Damar Sistem Hastalıkları: Kalp yetersizliği, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, periferik damar hastalıkları, Nörölojik Hastalıklar: İnme, beyin kanaması, sinir sıkışmaları, Metabolik-Hormonal Komplikasyonlar: İnsülin direnci, hiperinsülinemi, tip 2 DM, dislipidemi, hipertansiyon, gut hastalığı, Solunum Sistemi Hastalıkları: Obezite-Hipoventilasyon Sendromu, obstrüktif uyku apne sendromu, Sindirim Sistemi Hastalıkları: Gastroözofagial reflü hastalığı, hiatal herni (mide fıtığı), kolelitiazis (safra kesesi taşı) ve safra kesesi hastalığı, karaciğer hastalığı: yağlı karaciğer ve siroz, Genitoüriner Sistem Hastalıkları: Cinsel işlev bozuklukları, obstetrik (gebelik ve doğum) komplikasyonları, Deri Hastalıkları, Cerrahi Komplikasyonlar. Anestezi, yara komplikasyonları, enfeksiyonlar, insizyonal herni (ameliyat yerinde fıtık gelişmesi), Kanser (özellikle hormona özgü kanserler): Meme, kalın barsak, rahim ağzı, rahim, yumurtalık, safra kesesi, böbrek, prostat, Obezitenin Mekanik Komplikasyonları: Artrit, artroz, düşmeye eğilim, Psiko-sosyal Komplikasyonlar: Psikolojik sorunlar, sosyal izolasyon.”

Obezitenin oluşmasında başlıca risk faktörleri

Diyetisyen Bengisu Eken, obezitenin oluşmasındaki risk faktörlerinin ise şunlar olduğunu belirtti:” Aşırı ve yanlış beslenme alışkanlıkları, fiziksel aktivite yetersizliği, yaş, cinsiyet eğitim düzeyi, sosyo-kültürel etmenler, gelir durumu, hormonal ve metabolik etmenler, genetik, psikolojik etmenler, sık aralıklarla çok düşük enerjili diyetler uygulama, sigara- alkol kullanma alışkanlığı, kullanılan bazı ilaçlar (antidepresanlar vb.), doğum sayısı ve sık doğum aralığı, anne sütünün yetersiz alınması.”

Eken, açıklamasına şu bilgilerle devam etti, “Obezite, ülke ekonomilerini doğruda veya dolaylı olarak etkilemektedir. Obezite ile ilgili sağlık harcamaları gelişmiş ülkelerde tüm sağlık harcamalarının \%2-7'sini oluşturmaktadır. Obezite ile mücadelede DSÖ başta olmak üzere pek çok uluslararası kuruluş, tüm dünyada beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıklarının yerleştirilmesi ve hareketli yaşam biçiminin benimsenmesi konularında çeşitli programlar geliştirerek öncülük etmekte ve dünyadaki birçok ülke tarafından bu çabala farklı strateji ve eylem planları şeklinde bireylere ulaştırılmaya çalışılmaktadır.”

“Obezite oluşmadan korunma büyük önem taşımaktadır” diyen eken aynı zamanda, “Obeziteden korunma, çocukluk çağında başlamalıdır. Çocuk ve adolesan döneminde oluşan obezite, yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle aile, okul ve çevre yeterli ve dengeli beslenme ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmelidir. Tüm maddi manevi kayıpları önlemenin en önemli yolu obeziteyi önlemektir. Bu amaçla obezite ile mücadele, anne karnından başlayarak hayatın sonuna kadar sürdürülmesi gereken bir zorunluluktur. Bu nedenle, günlük yeme alışkanlıklarının sağlıklı yöne kaydırılması, fiziksel aktivite düzeyinin yükseltilmesi ve diğer sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazandırılması, gerek önleme gerekse tedavide önem taşımaktadır” diye konuştu.

Obeziteye karşı tedbirler ve önlemler

Son olarak da obeziteyi koruyucu ve önleyici tedbirlerden de bahseden Eken, “Boy uzunluğuna uygun kilo ölçüsünü hedefleyip kilo almaktan kaçınmak, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı edinerek, besinlerle aldığımız enerji ile harcadığımız enerjiyi dengelemek, uyku ve öğün saatlerine dikkat ederek düzenli bir yaşamı benimsemek, gelişigüzel diyetler yerine mutlaka bir uzmandan yardım alarak diyet yapmak, yağlı şekerli ve unlu besinlerden uzak durmak, bebeklerimizi en az 1 yıl anne sütüyle beslemek, besinler pişirilirken kızartma, kavurma yerine haşlama, fırında pişirme, buğulama yöntemiyle az yağda pişirmek, bol su içmek ve bedenimize uygun fiziksel aktivite yöntemlerini her gün yerine getirmek, detaylı bilgi almak için sağlık kuruluşlarımızdan bilgi almak şeklinde sıralanabilir” diyerek sözlerini tamamladı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Trendyol, The Retail Summit’te yerini aldı E-ticaret platformu Trendyol, küresel perakende ekosisteminin liderlerini buluşturan ve bu sene 23-24 Nisan tarihlerinde Dubai’de düzenlenen The Retail Summit’te yerini aldı. Zirve kapsamında Körfez pazarını mercek altına alan panelde konuşan Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin, şirketin bölgedeki hedeflerini anlattı. Dünyanın önde gelen perakende liderlerini bir araya getiren The Retail Summit Dubai’de gerçekleştirildi. Sektörden önde gelen 1000’e yakın katılımcıya ev sahipliği yapan zirvede, perakende dünyasındaki fırsat ve zorluklar masaya yatırıldı. Küresel perakende ekosistemine yön veren en büyük buluşmalardan biri olan The Retail Summit’te “Orta Doğu’ya Açılmak - Bölgeye Girmek İçin Kazandıran Reçete Nedir?” panelinde Trendyol Grubu Başkanı Çağlayan Çetin bölgedeki deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Liminal Retail Kurucusu ve CEO’su John Scott’un moderatörlüğünü üstlendiği panele Çetin’in yanı sıra; Estater Genel Müdürü Sanjay Goyal ve Majid Al Futtaim Lifestyle CEO’su Fahed Ghanim de katıldı. “Binlerce Türk markasını Körfez’e taşıdık” Çetin, şirketin Körfez açılımını ve hedeflerini şu ifadelerle değerlendirdi: “Geçtiğimiz yıl giriş yaptığımız Körfez pazarında, yerel ve uluslararası yatırımcıların desteğiyle kısa sürede 1,5 milyon müşteriye ulaştık. 2024 yılı sonu için hedefimiz ise 6 milyon müşteriye ulaşmak. Özellikle pandemi öncesinde fiziksel alışverişin öne çıktığı bu pazarda, her ne kadar alışveriş merkezindeki ziyaretçi sayıları canlı kalsa da bu alışkanlık değişiyor. Bu manada, Türkiye ve Avrupa ile kıyaslandığında da Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) iyi durumda. Türkiye’de yüzde 84 olan internet penetrasyonu örneğin BAE’de yüzde 98 düzeyinde. Ayda en az bir kez online alışveriş yapanların oranı Türkiye ve Almanya’da yüzde 70-75 iken, BAE’de bu oran yüzde 86 seviyesinde. Bu durum bölgeyi bizim açımızdan heyecan verici kılıyor. Müşteri davranışları açısından baktığımızda bulunduğumuz diğer pazarlardaki genel beklentinin değişmediğini görüyoruz. Alım gücünün yüksek olduğu pazarlarda online alışverişi tercih edenlerin, uygulamaları ziyaret sıklığı oldukça yüksek. Ancak online alışveriş penetrasyonu, bu alandaki en olgun iki pazar olan ABD ve Çin’e göre geride kalıyor. Fiziksel perakende anlamında global markaların büyük ilgisini çeken bu pazarda büyüme potansiyeli görüyoruz. Şirket olarak, Körfez bölgesinde bulunduğumuz 6 ay içerisinde 150’si büyük üreticiler olmak üzere binlerce Türk markasını bu pazara taşıdık. Öte yandan online ve fiziksel perakendenin birbirini desteklediğini düşünüyoruz. Daha önce farklı yerlerde örneğini gördüğümüz gibi şu an sadece dijitalde bulunan markaların bu bölgede mağazalarını açmasını bekliyoruz. Alışveriş deneyimini artıran teknolojilerimiz ve oluışturduğumuz trafikten, her birini iş ortağımız olarak gördüğümüz, bölgedeki tüm perakendecilerin ve markaların yararlandığını gözlemliyoruz. Bu anlamda, müşterilerimize ve satıcılarımıza yaşattığımız alışveriş deneyimiyle bölgenin yeni dijital AVM’siyiz diyebiliriz.” “Bölgede Türkiye’ye ilgi büyük” Körfez’de Türk ürünlerine ve Türk kültürüne büyük ilgi olduğunu belirten Çetin şunları söyledi: “Müşteriler uygun fiyatlarla en son trend ürünlere, uçtan uca iyi bir alışveriş deneyimiyle ulaşmak istiyor. Bunu sağlamak da Trendyol olarak işimizin ana odağını oluşturuyor. Küresel markaların yanı sıra çok sayıda Türk üretici ve satıcısına ev sahipliği yapan bir platform olarak, bölgede Türk ürünlerine büyük talep olduğunu görüyoruz. Bu durum bölgede, Türk kültürüne ve Türk modasına duyulan yakınlıktan kaynaklanıyor ve bu da bize olan ilgiyi de artırıyor. Ülkemize olan ilgiyi gördüğümüz bir başka alan da popüler kültür. Bölgede en çok Türk dizileri takip ediliyor. Geçtiğimiz günlerde bölgede açtığımız ilk pop-up mağazamızda bize eşlik eden Türk oyuncularına yoğun bir ilgi oldu. Körfez ülkelerinde bilinen ve sevilen, halihazırda uzun süredir iş birliği yürüttüğümüz Türk oyuncularını ve influencer’ları bölgeye taşıyoruz. Bölgede influencer-takipçi ilişkisi güven, bağlılık ve hayranlık üzerine kurulu. BAE’de Instagram kullanımı, Türkiye’ye kıyasla yüzde 28 daha az. Ancak Türkiye’de yüzde 74, Almanya’da yüzde 44 olan influencerlara güven, BAE’de yüzde 80 oranında. Bu verileri çok önemsiyoruz, Körfez’de 6 binin üzerinde influencer ile çalışıyoruz” dedi. Girişimciliğe yatırım, ticaret hacmine destek Özellikle BAE’deki girişimcilik ekosisteminin çok dinamik olduğunu belirten Çetin, bu bölgede çok sayıda start-up’ın yeni perakende teknolojileri üzerine çalıştığını söyledi. Çetin şu ifadeleri kullandı: “Faaliyette bulunduğumuz tüm ülkelerde dijital ekosistemi ve ekonomiyi büyütme vizyonumuz doğrultusunda, bölgedeki start-up’larla yakın çalışmayı ve onlara destek olmayı önceliklendiriyoruz. Bunun aynı zamanda halihazırda 20 milyar doların üzerinde olan Türkiye ve BAE arasındaki ticaret hacmi üzerinde de olumlu bir etki oluşturacağını düşünüyoruz. Körfez ülkelerindeki müşterilerimize, 50 bin yerli üreticimizin ürettiği, 1600 alt kategoride 15 milyon ürün seçeneği sunuyoruz. Bu, bölgedeki en yüksek ürün yelpazelerinden biri demek. Türkiye perakende sektörünün büyük oyuncularının ve aynı zamanda KOBİ’lerin işlerini büyütmelerine olanak tanıyan pazaryeri modelimizi bu bölgeye de taşıyarak, geniş ürün yelpazesini Körfez bölgesindeki müşterilerimizle buluşturuyoruz.”
Muğla Dalaman’da yeni dönem muhtarlar toplantısı yapıldı Dalaman Kaymakamlığı, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri sonrası mazbatalarını alan mahalle muhtarlarıyla ilk toplantısını gerçekleştirdi. Dalaman Kaymakamlığı, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nin ardından göreve başlayan mahalle muhtarları ile yeni dönemin ilk toplantısını yaptı. Dalaman Kaymakamı Mesut Yakuta’nın başkanlık ettiği toplantı, ilçenin önde gelen yöneticilerini ve muhtarları bir araya getirdi. Toplantıya, Garnizon Komutanı Hava Silah Sistem Albay Halil Gökçe, Belediye Başkanı Sezer Durmuş, İlçe Emniyet Müdürü, İlçe Jandarma Komutanı, İlçe Milli Eğitim Müdürü, İlçe Nüfus Müdürü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü, Orman İşletme Müdürü ve seçilen muhtarlar katıldı. Toplantıda, muhtarların sorumluluk alanları, mahallelerin ihtiyaçları ve gelecek dönemde gerçekleştirilmesi planlanan projeler ele alındı. Ayrıca, ilçenin genel güvenliği, eğitim kalitesi ve sosyal hizmetlerin iyileştirilmesi gibi konular da gündeme geldi. Katılımcılar, ilçenin kalkınması ve halkın refahı için ortak çalışma yürütme konusunda fikir birliğine vardı. Dalaman Kaymakamı Mesut Yakuta, toplantının ardından yaptığı açıklamada, “Mahalle muhtarlarımızla birlikte ilçemizin her köşesine hizmet götürmeyi hedefliyoruz. Bugün gerçekleştirdiğimiz toplantı, bu hedefe ulaşmak için atılan önemli bir adım oldu” dedi.
Bursa BUTGEM’de istihdam odaklı “Mesleki Eğitim İşbirliği” protokolü İmzalandı Bursa Ticaret Ve Sanayi Odası Eğitim Vakfı bünyesinde faaliyetlerini sürdüren BUTGEM ile Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı arasında “Mesleki Eğitim İşbirliği” protokolü imzalandı. Protokol çerçevesinde Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nde cezaları infaz edilen yükümlülere yönelik istihdam odaklı mesleki eğitim kursları düzenlenecek. BUTGEM’in Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan merkez binasında gerçekleştirilen protokole Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Abidin Şakir Özen, BTSO Divan Kâtibi Gülçin Güleç, BTSO Hizmet Ticaret Konseyi Başkanı Turgay Güler, BTSO Meclis Üyesi Irmak Aslan ve Bursa yargı camiasından önemli isimler de katıldı. Programın açılışında konuşan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, insan kaynağının önemine işaret ederek, “Bursa’da 15-64 yaş arası nüfusun yarısı çalışma hayatının içinde. Ancak 1 milyona yakın insanımız, hiçbir ekonomik faaliyette yer almıyor. İşte bu merkezimiz tam da bu noktada çalışmayan nüfusun meslek sahibi yapılması ve sektörden gelen talepler doğrultusunda istihdama kazandırılmasını amaçlıyor.” diye konuştu. Mesleki eğitimin, sadece bireylerin geleceğini şekillendiren bir yol değil, aynı zamanda toplumların ve ülkelerin kalkınmasının temel taşlarından biri olduğunu ifade eden İbrahim Burkay, “Güçlü bir gelecek, ancak iyi kurgulanmış bir mesleki eğitim sistemi ile mümkündür. BTSO olarak eğitime yaptığımız yatırımı hiçbir şartta kaybettirmeyen ve en kârlı yatırım olarak görüyoruz. Bu kapsamda “insana yatırım geleceğe yatırımdır” anlayışıyla hareket ederek, mesleki eğitim, mesleki standartların yükseltilmesi ve istihdama dönük birçok önemli proje gerçekleştirdik.” dedi. İstihdamda örnek proje BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, yeme-içme, turizm ve konaklama sektörlerinin ihtiyaçları doğrultusunda BTSO Mutfak Akademi projesini hayata geçirdiklerini belirterek, “Mutfak Akademi, sosyal sorumluluk anlayışıyla özellikle kadınlarımızın, gençlerimizin ve dezavantajlı bireylerimizin de iş hayatına kazandırılmasında önemli bir görev üstleniyor. Bu kapsamda Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ile birlikte çok önemli çalışmalara imza atıyoruz. Bugün de bu alandaki çalışmalarımızı bir adım daha ileriye taşıyacak önemli bir işbirliği protokolü gerçekleştirdik. Sektörümüzün bölgesel iş gücü ihtiyaçları doğrultusunda, Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nde cezaları infaz edilen yükümlülere yönelik, istihdam odaklı mesleki eğitim kursları düzenleyeceğiz. Burada öncelikli amacımız dezavantajlı bireylerin mesleki eğitim yoluyla istihdama katılımlarına destek olmak, bu kişileri topluma faydalı bireyler haline getirerek sosyal uyumlarını kolaylaştırmaktır. Gerçekleştirdiğimiz protokolün kurumlarımız ve kentimiz için hayırlı olmasını diliyorum.” dedi. “Protokolü, farkındalık oluşturma adına çok kıymetli buluyorum” Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, BTSO’nun çok değerli bir kurum olduğunu ve Mutfak Akademi projesi ile bir irade ortaya koyduğunu söyledi. Türkiye’nin 85 milyonluk nüfusa sahip olduğunu belirten Solmaz, “Bizim için bütün vatandaşlarımız değerli. Bu noktada BTSO Yönetim Kurulu Başkanımızın çalışma arkadaşlarıyla göstermiş olduğu irade ile tüm vatandaşlarımızın faydalanabileceği bir model oluşturuldu. Kendi eğitimini yeterli görmeyen ve o eğitimle istediği yaşam standartına kavuşamayan insanlarımız var. Gerçekleştirdiğimiz iş birliğiyle vatandaşlarımızın bu sıkıntısını gidereceğiz. İmzaladığımız protokolü farkındalık oluşturma adına da çok kıymetli buluyorum. Burada alınan eğitim ile dezavantajlı gruplarımız iş aramasına gerek kalmadan iş sahipleri onları bulacak. Projeyi bu aşamaya kadar getiren başta BTSO Başkanı Sayın İbrahim Burkay olmak üzere BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Abidin Şakir Özen’e ve BTSO Meclis Üyesi Irmak Aslan’a teşekkür ederim.” diye konuştu. “Ekonomik kalkınmanın temeli mesleki eğitim” BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Abidin Şakir Özen, Türkiye’de ekonomik kalkınmanın temelini mesleki eğitimin oluşturduğunu söyledi. Bursa’nın güçlü sanayisi ile mesleki ve teknik eğitim alanında büyük bir potansiyele sahip olduğunu ifade eden Özen, “Bugün de BUTGEM ve Bursa Cumhuriyet Başsavcılığımız ile mesleki eğitim işbirliği protokolünü gerçekleştirdik. 2018 yılında gerçekleştiriğimiz protokol kapsamında dezavatajlı grupların oluşturduğu 100 kursiyerimizin meslek sahibi olmasına imkan oluşturmuştuk. Bugün gerçekleştirdiğimiz protokol de denetimli serbestlik tedbiri altında bulunan veya eski hükümlüler gibi istihdam açısından dezavantajlı grupların meslek sahibi olmasını sağlayacak. Kursu başarı ile tamamlayan kursiyerlerimizin istihdamlarına öncelik verilecek. Nitelikli istihdama güç katacağına inandığımız protokolün kentimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.” dedi. BTSO Meclis Üyesi Irmak Aslan da toplantıda BTSO Mutfak Akademi projesine ilişkin sunum gerçekleştirdi. Konuşmaların ardından BTSO Yönetim Kurulu Başkanı ve Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz, ‘Mesleki Eğitim İşbirliği Protokolü’nü imzaladı. Protokülün ardından barista eğitimini tamamlayan denetimli serbestlikten faydalanan yükümlülerin sertifika töreni gerçekleşti. Program workshop ile sona erdi.
Ordu Gülay: "Rekabet Kurumu çimento zammını incelemeli" Ünye Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı 10. Meslek Komitesi Başkanı Kadir Gülay, çimento fiyatlarında yüzde 43’e varan zam oranının kabul edilemez olduğunu belirterek, “Çimento üreticileri artık rekabet etmiyor, birlikte karar alıyorlar. Rekabet Kurumunun konuyu ivedi bir şekilde incelemesini talep ediyoruz” dedi. Gülay yaptığı açıklamada, ülke ekonomisinin lokomotifleri arasında yer alan inşaat sektörü ele alındığında, sektörün en önemli dinamiklerinden olan çimentoya, kovid-19 pandemisi döneminde uygulanan zam yapmama politikasının aynen uygulanması gerektiğini söyledi. Gülay, yüzde 43’e varan zam oranının kabul edilemez olduğunu ifade ederek, “Tüm üretici firmaları ülkemizin geçirdiği bu sıkıntılı günlerde sağduyuya davet ediyoruz. Gelen bu zam sonrası vatandaşın ev alma planları, önce bankaların astronomik kredi faiz oranları, şimdi de çimento fiyatlarının artmasıyla başka baharlara kaldı. Gelen bu keyfi zammı anlamak mümkün değil” ifadelerine yer verdi. “Rekabet Kurumunun konuyu ivedi bir şekilde incelemesini talep ediyoruz" Çimento üreticileri artık rekabet etmek yerine birlikte karar aldıklarını iddia eden Gülay, “Sektör paydaşlarına başka alternatif kalmayacak şekilde, hiçbir rekabet şansı oluşturmadan fiyatları belirliyorlar. Rekabet Kurumunun konuyu ivedi bir şekilde incelemesini talep ediyoruz. Hiçbir gerekçe olmadan yapılan ve yapılacak olan zamlara tahammülümüz yoktur. Bu doğrultuda her platformda önce sivil toplum örgütleri olarak bizler, sonra da milleti, bu fahiş fiyat zulmüne dur demeye çağırıyor, serbest piyasa maskesi altında, ekonomi üzerindeki kartelleşmelerin ve devlet otoritesini nasıl hiçe saydıklarının farkında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Devletimizin yetkili organlarını bu ve benzeri eylemlere karşı gerekeni yapacağına olan inancımızı bir kere daha vurguluyoruz. Bu ülkede artık ekonomik krizler birileri için fırsatı olmamalı diyoruz” şeklinde konuştu.