GÜNDEM - 01 Aralık 2014 Pazartesi 14:35

Bir AIDS hastasının dramı!

A
A
A
Bir AIDS hastasının dramı!

12 yaşında tecavüze uğradıktan sonra hayatı değişen ve 25 yıl boyunca genelevlerde çalışan 54 yaşındaki kadın, HIV virüsü taşıdığını öğrenince dünyası bir kez daha yıkıldı.

54 yaşındaki AIDS hastası kadın, ölmeden önceki son isteklerinin 50 bin liralık borcunu ödemek ve üniversite eğitimi gören çocuğunun mesleğinin sahibi olduğunu görmek olduğunu söyledi.
Antalya’da yaşayan 54 yaşındaki bir çocuk annesi Ş.Ü, 12 yaşındayken 5 çocuklu komşusu tarafından tecavüze uğradı. Olayın ardından istenmeyen Ş.Ü, ailesi tarafından kendinden 20 yaş büyük biriyle evlendirdi. Evlenerek Almanya’nın yolunu tutan Ş.Ü, evlendiği kişi tarafından İstanbul’a götürülerek, birçok kişiyle ilişkiye girmeye zorlandı. Daha sonra sokağa atılan Ş.Ü, 6 yılını sokaklarda geçirdi. Bu sırada verem hastalığına yakalanan Ş.Ü. sol akciğerini kaybetti.

18 YAŞINDA GENELEVLE TANIŞTI
Ş.Ü, 18 yaşına geldiğinde yaşını büyüterek, devlet kontrolü altındaki bir geneleve girdi. 1992 yılında tanıştığı kişi ile evlilik yapan Ş.Ü’nün bir çocuğu dünyaya geldi. Çocuk 4 yaşına geldiğinde ise eşi, Ş.Ü.’nün bütün birikimlerini alarak kayıplara karıştı. Çocuğuna bakmak zorunda kalan Ş.Ü, yeniden geneleve dönmek zorunda kaldı. Çocuğuna iyi bir gelecek sağlamak için 15’e yakın genelevde çalışan Ş.Ü. Diyarbakır’daki genelevde çalıştıktan sonra Balıkesir’in Ayvalık ilçesindeki genelevde çalışmak üzere yola çıktı. Bu geneleve girebilmesi rutin kan tetkikleri yapılan Ş.Ü. de HIV pozitif olduğu (AIDS taşıyıcısı) belirlendi. Dünyası başına yıkılan Ş.Ü, hiçbir yerde çalışmayarak Antalya’daki evine döndü.

"KİMSENİN KATİLİ OLMAK İSTEMİYORUM"
Hastalığını kimseye bulaştırmak istemeyen Ş.Ü. kendine evine kapattı. Maddi durumu kötüleşen Ş.Ü. çocuğuna aldığı eşyaları satarak geçimini sağlamaya başladı. Ş.Ü., üniversitede okuyan çocuğuna para gönderebilmek için elinde avucunda ne varsa sattı. Son günlerini yatağında geçiren Ş.Ü.’nün tek isteği ise yaklaşık 50 bin lira tutarındaki borcunun ödenip emekli maaşını kullanabilmek ve çocuğunun mesleğini eline aldığını görebilmek. Ş.Ü'nün 12 yaşında başlayan dramı 54 yaşında AIDS ile devam ederken, "Kimsenin katili olmak istemiyorum" diyerek çalışmadığını söyledi.

"ARTIK TEK AMACIM VAR"
Tek amacının çocuğuna iyi bir gelecek sağlamak olduğunu anlatan Ş.Ü, "Kazandığım parayla çocuğumun hem bakıcı hem okul masraflarını karşılıyordum. Sağlık sorunum nedeniyle bir ay çalışıyorsam, iki ay çalışamıyordum. O şekilde idare ediyordum. Borcum yoktu. Çorum’daki genelevde işveren tarafından bilinçsizce imzaladığım evrak, oradan ayrıldıktan sonra karşıma 50 bin liralık senet olarak geldi. Almış olduğum evime haciz kondu. İcra yoluyla evim satılacaktı. Avukat parası, karşı taraftan senet yerine borcu yoktur yazısı alabilmek için bankadan 38 bin lira kredi çekme zorunda kaldım. Bu krediyi çekerek şahıslara borcumu ödedim" dedi.

Kısa bir süre çalıştıktan sonra emekli olduğunu dile getiren Ş.Ü, "Kredi emekli maaşımdan kesiliyordu. Emekli aylığım oraya bağlanmıştı. Çalışmaya devam ediyor, hayatımı sürdürüyordum. Bundan yaklaşık 2 ay öncesine kadar.Diyarbakır’dan ayrıldıktan sonra Balıkesir Ayvalık’a gittim. Balıkesir rutin kontrollerde HIV virüsü çıktı. Bu haberi alınca, 'Ben de bittim, çocuğum da bitti' dedim. Çalışmazdım. Birisi bana bulaştırmış. Ama ben başkasına bulaştırıp o kişinin katili olamazdım. O haberi aldıktan sonra bu işi bıraktım.Bankalara borçluydum. Emekli aylığım bankaya bağlıydı. Başka hiçbir gelirim yoktu. Çocuğuma çeyiz olarak aldığım eşyaları satarak iki aydır geçiniyorum. Şu anda onlar da bitti.Tek isteğim var, çocuğum okulunu bitirene kadar başında kalabilmek. Emekli aylığım serbeste çıksın başka bir şey istemiyorum. Emekli aylığımla çocuğumu da okuturum, tedavime de devam ederim" diye konuştu.

"KOMŞUM YARDIM EDİYOR"
Artık sürekli evinde yattığını anlatan Ş.Ü, şunları söyledi:
"Komşum bana yardım ediyor. Kendi yiyeceklerinden bölüp bana veriyor. Evimde satacak bir şey kalmadı. Çocuğumun odasındaki televizyonu bile sattım. Yıllardır çocuğum için mücadele ediyorum. Çocuğum bu hayatı yaşamasın diye en iyi okullarda okuttum. İşimi asla çocuğuma yansıtmadım. Çocuğum hala bilmiyor. Öğrenirse yıkılır, okulunu bırakır. En büyük hayalim çocuğumun doktor olarak çıktığı günü görmek. Okulunu bitirsin kimseye muhtaç olmadan onu okutabileyim. Hastalığımın tedavisi yok ama hayırsever ve devletten yardım istiyorum. Emekli aylığımı serbeste çıkarsınlar." 

İSA AKAR

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Bayburt’ta ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ dolayısıyla etkinler düzenlendi Her yıl 26 Nisan’da kutlanan ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri’ günü dolayısıyla Bayburt’ta da çeşitli etkinlikler yapıldı, alanında uzman isimler ve öğrenciler Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’nü düzenledikleri programla kutladılar. Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Eczane Hizmetleri öğrencileri tarafından ’Eczane Teknisyenleri ve Teknikerleri Günü’ münasebetiyle panel, tiyatro, söyleşi ve stanttan oluşan etkinlikler organize edildi. Düzenlenen program, panelle başladı. ’Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp: Fitoterapi’ paneline konuşmacı olarak katılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ufuk Özgen ve Akademisyen/Yazar Doç. Dr. Kenan Taştan, bitkilerin tedavi süreçlerindeki temel ve yardımcı fonksiyonlarını anlatan çok yönlü sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. Doç. Dr. Kenan Taştan konuşmasında Geleneksel tedavi yöntemlerinin önemine vurgu yaptı. Halk arasında çok fazla bilinen ve kullanılan hacamat yöntemine özellikle ayrı bir parantez açan Taştan, “Hacamat mutlaka işin uzamanı bir hekim tarafından ve gerekli tahliller yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Aksi halde özellikle kan hastalıkları olan bireylerde ya da enfeksiyondan kaynaklanan problemler ciddi rahatsızlıklara yol açması söz konusu olabilir” diyerek konuştu. Prof. Dr. Ufuk Özgen ise konuşmasında birçok ilacın hammaddesini oluşturan bitkilerin şifalı özelliklerine değindi. Ancak ilaçlarla birlikte kullanılan bitkisel çayların ya da bilinçsizce kullanılan bitkisel ürünlerin çok ciddi yan etkileri olabileceğine vurgu yaptı. Etkinliğin ikinci ayağında Eczane Hizmetleri öğrencileri Şehit Recep Eşiyok Ortaokulunda öğrencilerle bir araya geldiler. Öğrenci Ecem Şahin’in kaleme aldığı tiyatro oyunu ile ortaokul öğrencilerine akıllı ilaç kullanımının önemine ve gerekliliğine dikkat çektiler. Ardından Eczane Hizmetleri öğretim elemanlarından Dr. Öğr. Üyesi Ümit Karakaş, öğrencilere ilaçlar ve akılcı ilaç kullanımı konulu söyleşisini gerçekleştirdi. Etkinlik Bayburt şehir merkezinde Yakutiye Camisi önünde kurulan stant ile son buldu. Stantta ’Doğru İlaç Kullanımı’ konusunda vatandaşla buluşan gençler, konu ile ilgili el broşürü, ilaç zamanlama ve taşıma kutusu dağıttılar. Öğrenciler, vatandaşlara ilaç ile ilgili sorular sorarak, doğru ilaç kullanımına yönelik farkındalık kazandırmaya çalıştılar. Konu ile ilgili olarak düzenleme komitesi başkanı öğrenci Nazım Onur Bulut, akıllı ilaç kullanımı hakkında bilgiler vererek, "Akıllı ilaç kullanımı konusunda toplumun bilgilendirilmesi için oldukça önemli nedenler bulunmaktadır. Bu gerekçelerin ilki modern sağlık bakımındaki kimyasal ajanların önemli rolünün olmasıdır. İkincisi bireylerin sağlıkları ile ilgili sorumluluk alabilmelerini ve uygun tedavi edici stratejilerin belirlenmesini sağlamaktır. Üçüncüsü, bireylerin tedavi edici kararlarında rol almaları ve sonraki dozlar ve süreç ile ilgili bilgilendirilme haklarının olmasıdır. Dördüncüsü ise bireylerin akılcı ve güvenli ilaç teminini ve etik olmayan ticari tanıtımdan zarar görmemelerini sağlamaktır" dedi.