GÜNDEM - 15 Aralık 2016 Perşembe 13:18

Bir zamanlar Saddam Hüseyin’in generaliydi şimdi ise...

A
A
A
Bir zamanlar Saddam Hüseyin’in generaliydi şimdi ise...

Irak’ta Saddam Hüseyin döneminde 17 yıl boyunca general olarak görev yapan Kerkük doğumlu General Khudhur Ahmed Raoof Weli, IŞİD’in işkencelerinden kurtulduktan sonra geldiği Sivas’ta tercümanlık yapmaya başladı.

Irak’ta Saddam Hüseyin’in generalliğini yapan 50 yaşındaki 8 yıldızlı pilot general Khudhur Ahmed Raoof Weli, Amerika ve İngiltere öncülüğündeki koalisyon güçlerinin 2003 yılında Bağdat’ı işgal etmesinin ardından Saddam’ın devrilmesinin ardından Amerikalı askerlerin kendisini öldürmesinden korkarak saklanmaya başladı. 1 yıl boyunca saklanan Khudhur Ahmed Amerika askerleri tarafından saklandığı yerde bulundu. Amerika askerleriyle çalışmak zorunda kalan general karakola müdür olduktan Amerikalılar tarafından tekrar pilot olarak görev yapmaya başladı. Bir süre sonra gelen emirle tekrar pilotluktan alınan generalin evi IŞİD’liler tarafından bombalandı. Bombalı saldırıda eşi şehit olan general 2013 yılında mülteci olarak İstanbul’a geldi. Burada bir süre tercümanlık ve oyunculuk yapan general Khudhur Ahmed daha sonra Sivas’a geldi. Ferhatbostan Mahallesi’nde kiralık olarak tuttuğu evde yaşayan ve 8 dil bilen general geçimine tercümanlık yaparak sağlıyor.

“SADDAM İLE BİRÇOK SAVAŞA KATILDIM”

Saddam Hüseyin’in çok yakını sağ kolu olduğun söyleyen General Khudhur Ahmed, "Ben o dönemlerde pilot olarak Saddam ile birlikte birçok savaşa katıldım. 2003 yılında Saddam yönetimi düştü. Saddam’ın idam edilmesinin ardından ben ve diğer pilot arkadaşlarım Amerikalıların bizi öldürmesinden korktuk ve hatta evden dışarı bile çıkamadık. Sonrasında ben ve arkadaşlarımla ilgili önemli bilgilerin Amerikalıların ellerine geçtiğini öğrendik. Bizim adreslerimizi falan hepsini öğrendiler. Bir gün benim evime geldiler. Dediler ki ’Sen Saddam’ın sağ koluydun. Birlikte görev yaptınız. Ama siz korkunuzdan Saddam’ın yanında yer alıyordunuz. Şimdi özgür iradenizle karar verin. Bizimle beraber çalışmaya devam eder misiniz? Yoksa sizi cezaevine mi atalım?’ Ben orada cezaevinden korktum. Çaresiz olarak Amerikalılarla çalışmak zorunda kaldım. Benim aklımdaki bir süre sonra ailemi de alıp kaçmaktı. Ama Amerikalılar beni pilotluktan aldılar. Beni Kerkük’te bir karakola müdür olarak görevlendirdiler. Sonra bana güvendikten sonra tekrar beni pilot yaptılar" dedi.

IŞİD’E ESİR DÜŞMÜŞ

Kendisi ve arkadaşlarının Amerikalıların emrinde çalışmaya başladıktan sonra arkadaşıyla birlikte IŞİD’in eline esir düştüğünü belirten Khudhur Ahmed, arkadaşının gözleri önünde şehit edildiğini, kendisinin ise yaralı olarak kurtulduğunu belirtti. İşkencede iki elinden birer parmağı kestiklerini kaydeden Khudhur Ahmed, kızgın demiri vücuduna sapladıklarını ve bağırsaklarının parçalandığını söyledi.

İşkencelerin ardından başına iki kurşun sıktıklarını ifade eden Khudhur Ahmed, birisinin isabet etmediğini diğerinin ise isabet ettiğini anlattı.

“İŞKENCELERE MARUZ KALDIK”

Iraklı General Khudhur Ahmed unutamadığı işkence günlerini şöyle anlattı: "Bir gün karakoldan çıktım evime giderken, bize ateş açtılar. O saldırıda benim 4 askerim şehit oldu, beni de esir aldılar. Ben elhamdülillah Müslüman’ım, Hanefi’yim. Beni kaçıranlar da IŞİD’liler. Çamurdan yapılmış bir eve geldik. Benimle beraber bir arkadaşım daha vardı yanımda. Bize ’Siz birbirinizin hakimi olun, sizi nasıl öldürelim’ dediler. Arkadaşımı ve beni orada çok dövdüler, işkencelere maruz kaldık. Bunlar namaz kıldılar ve sonrasında bize poşet getirdiler. Askerlerin hepsi siyah üniforma giyinmişlerdi. Maske takmışlardı ve sadece gözleri görünüyordu. Ama askerlerden bir tanesi kolunu sıvamıştı. Ben onun kolundaki kalp dövmesini gördüm. Sonra ellerindeki paketi arkadaşıma getirdiler ve ’Sen kendi kendinin hakimi olacaksın. Bir kağıt seç, seni nasıl öldürelim’ dediler. Arkadaşım oradan bir kağıt çekti. Kâğıtta ’Benim sağ ayağımı 5 yerinden kırın’ yazıyordu. Sonra 3 tane kerpiç getirdiler, ayağını kerpiçlerin üzerine koydular ve demirle vurdular. Sonra arkadaşım acının etkisiyle bayıldı. Sonra arkadaşımın boynunu bir asker bıçağıyla kestiler. Arkadaşımın kafası askerlerin elinde kaldı, arkadaşımın kanlar içindeki vücudu üzerime düştü. Sonra benim önümde arkadaşımın kafasıyla futbol oynadılar. Sonra bana gelip ’Sıra sende, şimdi sen de bir kâğıt seç’ dediler. Sonra askerin birisi silaha bana vurdu ve omuzum kırıldı. Omuzum kırıldıktan sonra bende paketten bir kağıt çektim. Benim kağıdımda ise ’Sağ elimin orta parmağını penseyle kesin, sol elimin işaret parmağını da penseyle kesin’ yazıyordu. O askerlerde ellerine aldıkları penseyle benim parmaklarımı kestiler. Sonra yine çektiğim kağıtta, ’Sıcak kırmızılaşmış bir demiri böbreğine sokun’ yazıyordu. Onlar ellerine aldığı demiri iyice ısıttılar ve sonra da sağ böbreğimin olduğu taraftan demiri soktular ve demir sol tarafımdan dışarı çıktı.

“KARIM KOLLARIMDA ŞEHİT OLDU”

Kendisini kaçıran askerlere para karşılığında kendisini serbest bırakmalarını teklif ettiğini ifade eden Khudhur Ahmed, babasının askerlere iki buçuk deste para vermesine rağmen kendisini öldürmek istediklerini aktardı.

Kendisine işkence yapan 15 kişinin hapishaneye atıldıklarını belirten Khudhur Ahmed, 2013 yılının kadar mahkum olduklarını ve sonrasında cezaevinin duvarının kırılmasıyla bütün mahkumların kaçtığını belirterek, "Ben bir gün uçuş yapıyordum, bana haber geldi. Evime saldırı yapıldığını söylediler. Ben hemen iniş yaparak, evime gittim. Bu saldırıda yine benim evimin etrafındaki 4 askerim şehit oldu. Evime gittiğimde benim karım ağır yaralıydı ve sonra kollarımda şehit oldu. Karım bana ’Khudhur ben öleceğim, benim elimi tut’ dedi. Önce ’yok tutmam’ dedim. Sonra elini tuttuğum anda eşim kollarımda hayatını kaybetti. Eşim hayatını kaybettikten sonra taziye çadırları kuruldu. Ben burada 10’arlı gruplar halinde toplamda 40 askerimi burada görevlendirdim ve onlara ’Ben bile çadırdan çıkıp evime gitsem, sonra tekrar çadıra gelsem beni bile arayacaksınız’ talimatını verdim. Biz taziyedeyken, o parmağımı kesen adam canlı bomba yeleği giymiş. Bu adam önce benim evime gelmiş, ’Ben pilotu tanıyorum, o çok iyi bir insandı, onu görmeye geldim’ demiş. Benim askerlerim de tamam biz haber verelim gelsin, görüşün demişler. Bu esnada yukarıdan ateş açmışlar, bir sürü insan orada hayatını kaybetti. Bu canlı bomba da taziye çadırına doğru koşup bombayı patlatmış. Bu patlamada benim ensemde oldu. Ben yara almadım ama benim yüzümden çok insan öldü" şeklinde konuştu.

KURTLAR VADİSİNDE ROL ALMIŞ

Yaşanan olayların ardından bir ay daha Irak’ta kaldığını ve sonrasında Türkiye’ye gelmeye karar verdiğini belirten Khudhur Ahmed, "Ben burada tercümanlık yaptım. İstanbul adliyesindeki birçok hakim ve savcı beni tanır, bilirler. Buradaki tercümanlığın yanı sıra Kurtlar Vadisi başta olmak üzere birçok dizide oyunculuk yaptım. Buradaki iki senenin sonunda bana mültecilerin İstanbul’da kalma süresinin 6 ay olmasına rağmen 2 sene kaldığımı ve Sivas’a gitmem gerektiğini söylediler. Çok muhalefet ettim Sivas’a gelmek için ama olmadı" ifadelerini kullandı.

Ahmed, "Ben ilk Sivas’a geldiğimde ağladım. İstanbul’dan sonra Sivas bana köy gibi geldi. Burada kalmak istemedim. Başta Sivas’ı hiç sevmemiştim. Sonra burada birilerine adres soruyorum, beni gören işini gücünü bırakıp bana yol tarif etti. Kimi çay ikram etti, kimisi yemek ikramında bulundu. Sonra anladım ki siz, Doğu’nun efendisisiniz. Sonra anladım ki sizin gibi insanların İstanbul’da, oradakilerin de Sivas’ta yaşaması lazım. Buradaki muhabbet ve samimiyet, İstanbul’da yok. Şimdi bana İstanbul’a geri gel deseler gitmem" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.