GÜNDEM - 27 Ekim 2017 Cuma 15:21

Bora Bayraktar, “Devlet otoritesinin olmadığı yerde terör kendine zemin buluyor”

A
A
A
Bora Bayraktar, “Devlet otoritesinin olmadığı yerde terör kendine zemin buluyor”

Bugün tüm dünyayı tedirgin eden küresel bir tehdit hâline gelen terör, akademisyenler, gazeteciler ve kendi sahasında uzman kişilerce tartışıldı. Türkiye’de ve dünyada özellikle de son yılların can acıtan yarası terörizm tehlikesi ve terör örgütlerinin ele alındığı panelde, küresel ölçekte faaliyet gösteren terör örgütleri ve Türkiye’nin mevcut terör tehditlerine yönelik alması gereken önlemler masaya yatırıldı.

1980’li yıllarda Ronald Reagan’ın sıkça kullanmasıyla daha çok duyulmaya başlayan ‘terörizm’, ABD’de İkiz Kuleler’e yönelik gerçekleşen 11 Eylül 2001’deki saldırılardan sonra dünyanın gündemine oturdu. Yeni dinamiklerle sürekli değişen ve dönüşen terör tehlikesi bugün dünyanın bütün başkentlerini tehdit edecek kadar yaygın. Konuk konuşmacı olarak panele katılan Gazeteci Bora Bayraktar, terör ve terörist tanımlamalarının çok önemli olduğuna dikkat çekerek, “Devletler kendi çıkarlarına göre belirli grupları terör örgütü ilan ediyor ya da etmiyor. Hamas, İsrail için terör örgütüyken Türkiye için değil. Türkiye’nin bütün çağrılarına rağmen ABD, YPG’yi terör örgütü olarak kabul etmiyor. Terörle mücadelede en önemli adım evrensel bir terör tanımının yapılması. Ülkeler birbirine karşı bir araç olarak bunu kullanmamalı” dedi.

21’inci yüzyılın en önemli sorunlarından biri olan, adeta dünyanın kanayan yarası haline gelen terör, İstanbul Aydın Üniversitesi’nde akademiden medyaya, emniyetten askeriyeye alanının en önemli isimlerinin bir araya geldiği “Yeni Türkiye ve Güvenlik Stratejileri Ekseninde Küresel Bir Tehdit: Terör” başlıklı panelde ele alındı. Gerçekleştirdiği çalışmalarla Türkiye’nin hayati meselelerine çözüm önerileri getirmeyi kendisine gaye edinen İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen panelde, emniyet, askeriye, medya ve akademi dünyasının tecrübeli isimleri, terör, terörün araçları, terörün asayiş ve güvenlik boyutu, medyaya yansıması ve çözüm önerileri gibi konuları tartışıldı.

“Ankara güvenliğin tanımını güney sınırının altına çekmiş durumda”

Panelin açılışında konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Celal Nazım İrem, her ülke gibi Türkiye’de de terör tehlikesinin söz konusu olduğunu söyleyerek, “Terörle mücadelede NATO üyesi bir ülke olarak Türkiye yıllarca NATO stratejilerini yürüttü. Geleneksel mücadele yöntemlerini kullanarak uzun dönem boyunca ‘alan kontrolü’ sağlanmaya çalışıldı. Ancak son iki senedir terörle mücadele ‘önleyici vuruş stratejisi’ uygulanıyor. Ankara, güvenliğin tanımını artık güney sınırının daha da aşağısına çekmiş durumda” değerlendirmesinde bulundu.

 “Devlet otoritesinin olmadığı yerde terör kendine zemin buluyor”

Gazeteci Yrd. Doç. Bora Bayraktar terör konusunda tüm dünyanın ortak hareket etmesi gerektiğine vurgu yaparak, “Özellikle son 15 yılda uluslararası terörizm bizim bölgemizde ağırlık kazandı. Bugün dünyanın 104 ülkesinde 2016 rakamlarına göre terör saldırıları oluyor ama bunun yarıdan fazlası 5 ülkede gerçekleşiyor. Bu 5 ülke de Türkiye’nin civarında Ortadoğu’daki ülkelerde yani, Suriye, Yemen, Afganistan ve Pakistan. Yani, devlet otoritesinin olmadığı yerde terör kendine zemin buluyor. Aynı zamanda bunlar İslam coğrafyası ve jeopolitik olarak da dünyanın en önemli bölgesinde ve din üzerinden insanları mobilize etmek daha kolay olduğundan radikal dini gruplar terör örgütleri arasında öne çıkıyor. Bugün de uluslararası terörün kendi içerisinden kaynaklanan sorunları hem de terör örgütlerinin devletler tarafından birbirlerine karşı nasıl kullanıldığını değerlendirdik. Bugünkü Türkiye’yi özellikle bu konu çok ilgilendiriyor. Hem terör örgütü DAEŞ’ın Türkiye’de gerçekleştirmiş olduğu saldırılar, terör örgütü PKK’nın faaliyetleri ama diğer taraftan bu örgütlerin Amerika tarafından Suriye’de desteklenmesi DAEŞ’ın pek çok ülke istihbaratı tarafından kullanılması ve yönlendirilmesi... Bunlar çok önemli sorunlar. Bundan nasıl kurtulmak lazım tabi değerlendirmek lazım. En önemlisi herhâlde bütün ülkelerin terör konusunda ortak bir tanım ve tavır etrafında bileşmesi ve kimsenin bunu diğerine karşı kullanmama eğiliminde olması gerekiyor. Aksi takdirde bu işi çözmek çok zor. Çünkü en büyük bedelleri ne yazık ki siviller ödüyor. Kimse de bundan kazanç sağlamıyor. Terör örgütlerinin finansmanını, insan kaynağını ve siyasi desteğini kaldırdığınız zaman bunlar yaşayamazlar. O yüzden terör bir bölgenin kaderi değildir, terörü bölgede araçsallaştırmaktan kurtarmak lazım” dedi.

 “Medya olmasa terör olmaz”

Gerçekleşen panelde ‘terör ve medya’ üzerine konuşan 24 TV’den gazeteci Selim Atalay, terör örgütlerinin bütün derdinin yaptıkları eylemi başarısız dahi olsa duyurmak olduğunun altını çizerek, “Terör örgütleri yaptıkları eylemi duyurma işine çok önem veriyor. Düşünün, DAEŞ’ın kendi haber ajansı var ve yaptıkları eylemleri haber formatında yayınlıyorlar. Medya da onların bu amacına aracı olarak onların reklamını yapmış oluyor. Evet, kamuoyunun bilgi alma hakkı vardır. Ancak devletin de terör örgütünün propagandasını engelleme, güvenliğini sağlama hakkı vardır” şeklinde konuştu. Türkiye’deki özensizliğin aksine Avrupa’da medyanın terör olayları sonrası hassas ve duyarlı tavır sergilediğine dikkat çeken Atalay, “Batı medyasında terör kurbanlarının ağlayan, koşturan, kanlı görüntülerini göremezsiniz. Yapılsa bile o yayının kapatılmasına kadar varan tazminat haklarının teminat altına alındığı bir hukuki zemin var” dedi.

“Terör örgütleri, terör devleri olarak karşımıza çıkacak”

Konuşmacılardan Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi Güvenlik Uzmanı Dr. Eray Güçlüer de yakın zamanda terör örgütlerinin küçük terör devletleri olarak ortaya çıkacağını belirterek, “Günümüzde artık yarı devlet statüsünü kazanma ihtimali olan terörist organizasyonların çok daha güçlü bir şekilde karşımıza çıkma ihtimalleri yüksek. Bunun iki tane sebebi var. Özellikle Ortadoğu coğrafyasında büyük Orta Doğu Projesi ile parçalanan küçük devletçikleri ile aslında istedikleri bu devletçiklerin ülkemizde oluşturulmasıydı. Beklenen olmadı. İkincisi bunun Ortadoğu’nun daha derinliklerine doğru, sınır hattımızdan PYD, PKK koridoruna şimdi Rakka’ya doğru yönelmesi de ayrı bir mesaj içeriyor. Bunlar tesadüf değil. Dolayısıyla hem bölgede oluşturulan konsensüs ile sağlanan dış politik başarı içeride de iç güvenlik ve terör mücadelesindeki kararlı duruş ve başarı birleştiğinde sinerjik bir etki ile karşılaşıyoruz. Bu Türkiye için olumludur. Terör maalesef küçük devlet yapılanmalarına doğru gidiyor. Aleni şekilde bu terör örgütleri önümüzdeki dönemde terör devletleri olarak açığa çıkma ihtimali çok yüksek. Fakat Türkiye’nin bölgedeki diğer aktörlerle yapmış olduğu çoklu asimetrik ilişkiler ve sağladığı sinerji ile birleştirildiğinde bunu aşacak gücü var” diyerek sözlerini tamamladı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Özgür Özel’den milliyetçilik vurgusu Manisa’nın Kula ilçesinde halka seslenen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Ben yakamdaki parti rozetindeki 6 okun altısına da aşığım. Bu altı oktan milliyetçilik okunu hiç kimseye bırakamayız. Onun için birileri kendini milli kendinden olmayanları gayri milli, kendisini makbul geri kalanları hain ilan etmeye kalkıyordu. Bu oyuna gelmeyiz. Ne milliyetçiliği ne milli olmayı ne de vatan severliği asla ve asla size bırakmayız. Bunun üzerinden algı operasyonlarına teslim olmayız" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, memleketi Manisa’daki ziyaretlerinin üçüncü ve son durağı olan Kula ilçesinde vatandaşların sevgi gösterileriyle karşılandı. Özel, partisinin Kula ilçe başkanlığını ve Kula Belediye Başkanı Hikmet Dönmez’i ziyaret ettikten sonra Kula Yunus Emre ve Şehit Ömer Halisdemir Kent Meydanında otobüs üzerinden halka hitap etti. "Atatürk’ün iki emanetine gözümüz gibi bakacağız" Kula Yunus Emre ve Şehit Ömer Halisdemir Kent Meydanında halka seslenen Özel, “Cumhuriyet tarihinde ilk kez Manisa’da hem büyükşehiri hem merkez ilçeleri hem 15 ilçeyi kazanıp bugün sizin karşınıza büyükşehir belediye başkanlarımızla, ilçe belediye başkanlarımızla büyük bir onur ve gururla çıktık. Hepinize yürekten teşekkür ediyorum. Hiç şüphe yok bu başarı sadece CHP’ye ait değildir. Öyle yaparsak büyük bir haksızlık yapmış oluruz. Bu başarı Kula ittifakının başarısıdır. Herkesin katkısının farkındayız. Bundan sonra iş bu büyük birlikteliği bir arada tutmak. Hikmet Başkanımız belediyenin kapılarını ardına kadar açtı. Onun hedefi Kula’ya en iyi hizmeti yapmak. Biz de Kula’ya destek için ne gerekiyorsa Mansur Yavaş’sa Mansur Yavaş’tan, Ekrem İmamoğlu ise Ekrem İmamoğlu’ndan her türlü destek. Biz bu seçimlerde bir zafer kazanmadık. Biz bu seçimlerde bir görev aldık. CHP olarak bu büyük ittifakı büyütmenin, korumanın, önümüzdeki seçimlere taşımanın ve dolayısıyla cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk genel seçimlerinde partimizi birinci parti yapmanın, Atatürk’ün partisini iktidar yapma görevi aldık. BU görev partizanca bir görev değildi. CHP herhangi bir parti değildir. BU parti Cumhuriyeti kim kurduysa, bu memleketi kimler kurtardıysa onların kurduğu bir partidir. BU parti baba ocağıdır. Hepimiz baba ocağına doğarız, orada büyürüz. Kimi ırakta oturur, kimi yakında oturur ama herkes bilir ki baba ocağı oradadır, bacası tütmekte, çorbası kaynamaktadır. O bacayı tüttürenler CHP’lilerdir. BU baba ocağı sadece CHP’lilerin değildir. Burası hepimizin. Burası dedemizin, babamızın partisidir. Biliriz ki başımız sıkınca gideceğimiz yer baba evidir. Zorda kalırsak, başımız sıkışırsak gideceğimiz yer baba evidir. Kimse size şimdiye kadar neredeydiniz demez. Kim Atatürk’ü seviyor, kim bayrağını, ülkesini seviyorsa biz de onu seviyoruz. Kim ki İstiklal Marşı çalarken ağlayan filenin sultanlarıyla ağlıyor, kim ki milli takım gol attığında havalara sıçtırıyorsa onlarla birlikteyiz. Biz kibre, güç zehirlenmesine kapılmayacağız. Aksine sorumluluğumuzun farındayız. Bu ülkede yoksulluk, işsizlik var. Çifti, esnaf perişan, emekliler açlığa terk edildi. 10 bin lira ile. Kira versin aç kalırsın, karnını doyursan sokakta kalırsın. Böyle bir ülke oluşturdular. Onun için mücadele verip halkın iktidarı kurmak, tekrar Atatürk’ün cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir sözünü hatırlamak, uygulamak, işsizliği, yoksulluğu bitirmek, emeklinin yüzünü güldürmek, çiftçiyi milletin efendisi yapmak için hep birlikte çalışacağız. Birileri kavga etmemizi istiyor. Asla ve asla suni gündemlerin peşine takılmayacağız, kimlik siyaseti oyunlarına gelmeyeceğiz. Biz bu ülkenin gerçek sorunlarını konuşup onu dile getirip çözmek için mücadele edeceğiz. Diyorlar ki ‘Gel benimle kavga et’ ben kavga edeceksem, çiftçinin, emeklinin, yoksulun kavgasını edeceğiz. Millet bizden kavga istemiyor. Millet, oturun, çalışın ve derdime çare olun diyor. Yeniden seçimler olup iktidar olana kadar ana muhalefet partisiyiz. Bu ülkenin çıkarları için sonun kadar mücadele edeceğiz. Atatürk’ün iki emaneti olan hem Türkiye Cumhuriyeti’ne hem de partimize gözümüz gibi bakacağız" dedi. "Milliyetçilik oyununa gelmeyiz" "Ben yakamdaki parti rozetindeki 6 okun altısına da aşığım" şeklinde konuşmasına devam eden Özel, "Bu altı oktan milliyetçilik okunu hiç kimseye bırakamayız. Onun için birileri kendini milli kendinden olmayanları gayri milli, kendisini makbul geri kalanları hain ilan etmeye kalkıyordu. Bu oyuna gelmeyiz. Ne milliyetçiliği ne milli olmayı ne de vatan severliği asla ve asla size bırakmayız. Bunun üzerinden algı operasyonlarına teslim olmayız. Yaşasın cumhuriyet. Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi. Bu ülkeyi Atatürk’ün emanet ettiği gibi çiftçisine de, işsizine de sahip çıkana kadar, emekliler hakkını alana kadar önce muhalefet mücadele edeceğiz sonra iktidarda hepsinin yüzünü güldüreceğiz. Bize oy verenleri pişman etmeyeceğiz, oy vermeyenlerin de gönlünü kazanacağız. ‘Keşke ben de verseydim’ dedirteceğiz. İlk seçim gelsin oy atacağım dedirteceğiz. Bu partiyi nasıl yüzde onların altında Kula’da yüzde 50’nin üzerine getirdiysek, neredeyse Türkiye şampiyonu yaptıysak hep birlikte bu partiyi çok çalışarak iktidar yapacağız. Bunun için başta şunu ifade edeyim. Hikmet Başkan kazandı Kula kazandı, Ferdi Başkan kazandı Manisa Kazandı. Türkiye İttifakı kazandı, Türkiye kazandı. Ben partimizin genel başkanı olarak Hikmet Başkana şunu söylüyorum, sen çalış biz arkandayım. Örgütümüz bana emanet, örgütümüze Hikmet Başkanı emanet ediyorum, Hikmet Başkana Kula’yı emanet ediyorum sizleri de Allah’a emanet ediyorum" diyerek konuşmasını tamamladı.
Hakkari Engelli çift, inşaatını bitiremedikleri evleri için destek bekliyor Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Çiğdem ve Orhan Dağdeviren çifti, temelini geçen sene attıkları evlerini tamamlamak için yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan destek bekliyor. Yüksekova’ya bağlı Çevreli Küme Evleri’nde yaşayan Çiğdem ve Orhan Dağdeviren çifti, 2022 yılında dünya evine girdi. Bedensel engelli olan ve tekerlekli sandalyeye mahkum bir hayat süren çift, kendilerine bir ev inşa etmek istedi. Geçen sene arsalarının üzerine temel atan çift, maddi imkansızlıklar yüzünden evlerini tamamlayamadı. En büyük hayallerinin evlerine yerleşmek olduğunu kaydeden Dağdeviren çifti, yetkililerden ve duyarlı vatandaşlardan destek bekliyor. Evlendikten sonra Yüksekova’da kaldıklarını kaydeden Çiğdem Dağdeviren, “Kaldığımız dairede hem kiramız arttı hem de giriş çıkışları bizim için sıkıntılıydı. Köye geldik, kaynımın evinde kalıyoruz. Onların evinin giriş çıkışı da bizim için rahatsız edici. Biz geldik bir temel attık. Malzemelerin bir kısmını borçla aldık, bir kısmı için de hayırseverler yardımcı oldu. Temeli attık ama geçen seneden beri bu temel böyle. İkimizin de engelli maaşı çok düşük. Valimiz olsun, vatandaşlar olsun, destek bekliyoruz kendilerinden. Biz de evimize girmek istiyoruz. Rahat etmek istiyoruz” şeklinde konuştu. Attıkları temelin ikinci yıla gireceğini ve temelde kullandığı inşaat malzemelerinin büyük kısmını borçla aldığını söyleyen Orhan Dağdeviren ise, “Zor durumdayız, sıkıntıdayız. İmkanlarımız yok. Tek gelirimiz engelli maaşımız. Onunla da bir şey yapılmıyor. Geçen seneden beri abimin evindeyiz. İçeri girmek, dışarı çıkmak bizim için çok sıkıntılı. Gelip gidemiyoruz. Kendimize göre ev yapmak için temel attık ama tamamlayamadık. Milletimiz bize destek olursa çok seviniriz” şeklinde konuştu.