GÜNDEM - 27 Şubat 2010 Cumartesi 18:10

Bozdağ: Sakık'ın açıklamaları gerçeğin ispatı oldu

A
A
A
Bozdağ: Sakık'ın açıklamaları gerçeğin ispatı oldu

AK Parti Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, "Sırrı Sakık'ın açıklamaları gerçeğin ispatı oldu" dedi.

AK Parti'nin 'Demokratik Açılım' projesinin tüm Türkiye'ye anlatmak için ülke geneline başlattığı "Türkiye Buluşmaları" adlı konferanslar serisi kapsamında AK Parti Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ Manisa'ya geldi.

Belediye Kültür Sitesi Lale Salonu'nda düzenlenen konferans öncesi Bekir Bozdağ gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. İki milletvekilinin partiden ihracıyla ilgili soruya Bozdağ, "İki tane milletvekilimizin AK Parti'nin tüzük programıyla bağdaşmayan beyanları oldu. Bu beyanları bizim kesinlikle kabul etmemiz söz konusu değil. Biz bugüne kadar bu milletin değerlerine karşı koyan herkese, hukuk dışı yöntemlerle milletin karşısına çıkanlara karşı tavır koyduk. O nedenle bu arkadaşlarımızla ilgili disiplin soruşturmasını başlattık. 2 ay geçici ihraç etmek üzere kurula gönderdik. Bundan sonrasına disiplin kurulu karar verecek" dedi.

Milletvekili dokunulmazlığıyla ilgili bir soruya da Bozdağ, "Dokunulmazlık ilkesi Türkiye'de belli kesimlerin, o da millet idaresinden rahatsız olanların sürekli dile getirdikleri bir konu. Derler ya 'Yolsuzluğu, dokunulmazlığı kaldırdığında şöyle olacak.' Meclis'te dokunulmazlık kapsamında pek çok dosya var. Bunların içende yolsuzluk isnadıyla gelen dosya sayısı bilemiyorum 20 tane var mı yok mu? Ama Meclis'te 400'e yakın dosya var. Yani gece karanlığında konuşmuş, efendim sandıkta şu ihlal olmuş bunun gibi bir takım adi suçlarla alakalıdır. Parlamentonun yüzde 70'i her seçimde yenilenir. Şu anda geçen dönem milletvekili olup milletvekili olmayan yok mu var. Geçen dönem başbakan olup şu an başbakan olmayan, geçen dönem bakan olup bu dönem vekil olmayan birçok vekil var. Siz bunlardan kaçının yolsuzluk isnadıyla yargılandığını ve ceza aldığını görüyorsunuz? Ama nedense her defasında böyle bir karalama oluyor. Bu karalamanın temelinin nedeni de, millet idaresine saygısı olmayanlar, bu milletin Ankara'daki sesinin gür çıkmasından rahatsız olanlar" yanıtını verdi.


"CHP'NİN AHMET TÜRK'TEN MİLLETVEKİLİ ADAYI TALEP ETTİĞİ" İDDİASI

BDP Milletvekili Sırrı Sakık'ın, CHP'nin kendilerinden militan milletvekili adayı talep ettiği ve seçimlere birlikte gitmeyi istediği yönündeki iddiaları sorulan Bozdağ şu değerlendirmeyi yaptı:

"Sırrı Sakık'ın açıklamaları gerçeğin ispatı oldu. 20 Ekim 1991 seçiminde Ahmet Türk, Hatip Dicle, Leyla Zana, Orhan Doğan, Mahmut Anla, Yaşar Kaya, Sırrı Sakık bunlar o zamanki SHP'nin, Baykal'ın da bulunduğu listeden milletvekili seçildiler. O zaman HEP ile işbirliği yaptılar. Bugün DTP neyi söylüyorsa o gün de HEP onu söylüyordu. SHP yani CHP'nin şemsiyesi altında Meclis'e girdiler. Sonra dokunulmazlıklar kaldırılınca yargılandırıldılar. Maalesef bizim siyasetimizde 'dün dündür, bugün bu gündür' felsefenin CHP'de yansımasıdır. Dün öyle diyor, bugün böyle yapıyor. Yeni Anayasa konusunda CHP raporunda 'Anayasa'ya ihtiyaç vardır' diyor. Şimdi ise 'yeni Anayasa'ya gerek yoktur' diyor. Alıştık artık; CHP, web sitesinde olan raporları bile hala reddedebilecek kadar siyasette iki yüzlü bir anlayış sergiliyor."

"Hükümet ile yargı arasında bir gerginlik var mı" şeklindeki soruda ise Bozdağ şöyle konuştu:
"Türkiye'de yargı ile hükümet arasında bir kriz söz konusu değil. Olan hadise nedir? Devam eden birtakım soruşturmalar var. Soruşturmayı da adli yargı yapıyor. Bunun yürütmeyle, idareyle, hükümetle herhangi bir ilgisi yok. Birilerinin sürekli bir biçimde adli yargının yaptığı soruşturmaları ve devam ettirdiği kovuşturmaları siyasete bağlamak için bir gayreti var. Devam eden soruşturmaların tamamı adli yargı tarafından yapılıyor. Bir kişi bürosunda oturuyor diye 'sen burada niye oturuyorsun' diye gözaltına alınamaz. Ülkemizde buna bizim yasalarımız imkan vermez. Birtakım suç belgeleri, delilleri varsa ondan hareket edilir. Çünkü bizim ceza muhakememizde 'delilden suçluya gitme' benimsenmiştir. Elde birtakım deliller, belgeler olduğu zaman cumhuriyet savcıları ben soruşturamam diyemez. 'Falanca kişinin evinde bomba var. Bu kişi geçmişte falan görevde bulundu' diye 'Biz bunu araştırmayalım' diyebilir mi? Cumhuriyet savcıları bir yerde suç varsa, ona dair bilgi, bulgu varsa, 'Ben bun araştırmam' diyemez. Bunu araştırmak onun görevidir. Bu konuda takdir hakkı da yoktur. Araştırır daha sonra suç ile ilgili deliller kuvvetliyse davasını açar. Deliller yoksa da takipsizlik kararı verir. Mahkeme delilleri yeterli görürse tutuklama kararı verir. Bunlar normal şeyler. Birileri özellikle imtiyaz talep ediyor. Bu daha çok CHP'nin kodlarında, genetik kodlarında var. CHP imtiyazlı bir toplum istiyor. Falancalar suç işlediği zaman ona dokunulmasın, ama vatandaş Ahmet suç işlediği zaman onun burnundan getirilsin. Falanca bir yere bomba koyduğu zaman bir şey olmasın ama başka birileri yaptığı zaman. Bu Anayasa'ya da aykırı. Şimdi hukuk normal işliyor. Hukukunun işlemesinden rahatsız olanlara bir bakın.''

"SUSURLUK'TA BAŞKA ERGENEKON'DA BAŞKA "

Bozdağ, "CHP dün Susurluk aydınlansın diye 'Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık' eylemi yapıyordu. O zaman ki hakimlere, savcılara çağrı yapıyor. Şimdi bugün savcılar soruşturma yürütüyor. 'Aman niye yapıyorsunuz' diye karşı duran bir CHP var. Doğrusu ben CHP'yi anlamakta zorlanıyorum. Susurluk'ta 'Durmayın üzerine gidin' diyor. Hakim ve savcıları arıyor. Şimdi 'Niye üstüne gidiyorsunuz' diye hakim ve savcılara 'Gitmeyin' diyor. Savcılar Şemdinli'de görevden alındı diye zil çalıp oynadı. Şimdi Erzurum'daki savcıların yetkisi kaldırıldığında hakeza yine çok keyiflendi. CHP'yi anlamakta zorlanıyorum. Yani Susurluk'ta üzerine gidilsin diye kavga eden CHP, bugün Ergenekon'da devam eden soruşturmaları etkisizleştirmek, sulandırmak için bu kadar gayreti neden sarf ediyor işin doğrusu anlamış değilim. Ama umarım milletimiz anlamıştır" şeklinde devam etti

"CHP, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ DEĞİL, ÜSTÜNLERİN HUKUKUNU TALEP EDİYOR"

Türkiye'nin eksiğiyle, gediğiyle işleyen bir hukuk devleti anlayışına sahip olduğunu ancak hukukun bütün kurallarının tam olarak işlemediğine dikkat çeken Bozdağ, "Anayasa'da yazan şey pratikte tam manasıyla işlemiyor. İşlemediği zaman da insanlar farklı farklı düşünebiliyor. CHP'nin her hafta grup toplantısında konuşmalarına bakın neredeyse üçte biri bu devam eden davalarla alakalı. Bir ülkede ana muhalefet partisi adeta yargılamanın yapıldığı bir salon gibi olmaz. Baykal, cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 ile ilgili şunları söylemişti:

'Anayasa Mahkemesi 367'ye gerek yok kararı verirse toplumda büyük bir çatışma olur.'
Hukuk olan bir devlette ana muhalefet böyle konuşmaz. Ne der o zaman? Der ki 'hukuk işliyor, herkesin hukuka güvenmesi lazım.' Baykal işine geldiği zaman 'şeriatın kestiği parmak acımaz' diyor, işine gelmediği zaman da 'yargıçlar darbesi' diyor. Çok farklı noktalarda duruyor. Hukuk devletinde hepimizin savcılara, hakimlere güvenmesi lazım. İşleyen soruşturmalara müdahale etmemek lazım. Hukuk devletinde imtiyaz talep edilmez. Maalesef imtiyaz talep ediliyor. Hukuk devleti imtiyazı reddeder. Hukuk devleti üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü esas alır. Ama şimdi CHP'nin talep ettiği şey, hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku. Milletinin hukuku değil, üstünlerin hukukunu korumak için uğraşıyor. Hukuk devletinde bunlar olmaz. Devam eden soruşturmalar bir hukuk devletinde ne eleştirilebilir ne de yadırganabilir" diye konuştu

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Bozdağ daha sonra salona geçti. AK Parti Manisa Milletvekilleri, parti teşkilatlarına mensup yöneticilerin hazır bulunduğu konferansa, Bozdağ 'Demokratik Açılım' projesine ilişkin genel değerlendirmelerde bulundu. Sorunun temelinin yıllar öncesine dayandığını hatırlatan Bozdağ, Türkiye'de bir korku toplumu oluşturulduğunu öne sürdü. Bozdağ şunları söyledi:

"Ülkemizde 'Birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyaç duyarız' lafını şu günlerde hep duyarız. 'Aman Türkiye'nin başı belada, başı tehlikede.' Eğer bu partilerin dedikleri olsaydı Türkiye şimdiye kadar kaç defa param parça olurdu. Hala da söylüyorlar aynı türküyü. Onun için diyoruz ki; biz büyük Türkiye'yi kurmak için birilerinin ürettiği korkulara teslim olmayacağız, teslim olmamamız lazım.  Her cumhurbaşkanlığı seçiminde kaos, kriz olurdu ama sonra bir çözüm bulundu. Bundan sonra millet seçecek dendi. Ama Anayasa Mahkemesi 367 kararıyla Anayasa'yı da ayakların altına alarak, hukuku adeta paspas edip çiğneyerek bir karar verdi ki demokrasinin yoluna taş koydu, hukukun yoluna taş koydu, milletin yoluna taş koydu. Milletimiz ne yaptı? 22 Temmuz'da bir kez daha bu yolu açtı. Hem demokrasinin yolunu hem de hukukun yolunu hem de milli iradenin yolunu bir kez daha açtı. Şimdi tornacının oğlu, içinizden biri bu ülkenin cumhurbaşkanı."

Terörün yok edilmesi konusunda bir uzlaşma ortamının sağlanamadığını ifade eden Bozdağ, "Biz terörü kolay hallederiz, kolay çözeriz. Zor olan terörü yok etmek değil zor olan bu işin nasıl olacağını oturup konuşmak. Biz konuşamıyoruz. Terörü çözmek için, terör sorununu ortadan kaldırmak için Türkiye siyasi çekişmeleri bir kenara koyup aklı selim içerisinde bir tartışmayı yapabilsek biz, bu işi çözecek yolları bulur ve beraber bu işi daha kolay hallederiz" dedi.

Bozdağ sözlerinin devamında MHP ve CHP'yi terörle ilgili, açılımla ilgili tutumlarından dolayı eleştirdi. Açılımın gerekliliği ve nasıl yapılacağı konusunda bilgiler verdi.

 

ÖZCAN AYDIN-ÖNDER AYDIN / MANİSA

Bunlar Da İlginizi Çekebilir