GÜNDEM - 05 Mayıs 2016 Perşembe 11:37

Bozguna uğrayan teröristler etek giyerek kaçmaya başladı

A
A
A
Bozguna uğrayan teröristler etek giyerek kaçmaya başladı

Güvenlik kuvvetlerinin yaptıkları durum değerlendirmesinde, şehir merkezlerinde 'barikat ve çukur siyaseti' çöken ve bozguna uğrayan bölücü terör örgütünün kırsala yönlendiğine dikkat çekildi.

Güvenlik kuvvetlerinden alınan bilgiye göre, yapılan durum değerlendirmesinde, "Terör örgütü 2011 yılında Uludere’de kaçakçılara karşı yapılan hava harekâtından sonra özellikle sınır ötesi hava harekâtına maruz kalmamıştı. Aralık 2015 ayında belirlenen il ve ilçelerde başlatılan operasyonlardan önce Kandil başta olmak üzere Irak kuzeyine ve yurt içindeki hedeflere eş zamanlı ve yoğun icra edilen hava harekatlarıyla örgüt ciddi baskı altına alınmış, İkiyaka Dağları ve Doski Vadisi'nde yürütülen operasyonlarda BTÖ çok miktarda zayiat vermişti. Bu zayiatın yanında Irak kuzeyindeki lojistik tesisleri, yer altı (Satıhtan 15-20 metre derinlikte) silah ve mühimmat depoları, barınma alanları, sığınakları, yer üstü ağır silah mevzileri yüzde 80-85 oranında imha edilmiş, örgüt Irak kuzeyinde adeta felç edilmişti" denildi.

BTÖ'nin lojistik ikmalinin çoğunu Suriye kuzeyindeki PYD/YPG unsurları üzerinden Irak kuzeyine getirdiyse de aralıklarla yapılan hava taarruzlarıyla buradan da beklediklerini bulamadıklarına dikkat çekilerek, şehir direnişi adı verdikleri şehirlerde uzun bir planlama ve hazırlık dönemini müteakip giriştikleri son eylemlerinde bölücü terör örgütünün kendilerine sadece kolluk (jandarma ve polis) güçlerinin müdahale edeceğini ve onlara çok zayiat verdireceğini düşündüğü ancak TSK’nın da içinde bulunduğu organize müşterek operasyonlarla bu çok güvendikleri planlarının suya düştüğü ve birçok il ve ilçede bertaraf oldukları, hezimete uğradıkları vurgulandı. Kendi liderlerinin de uygulanan stratejinin (şehir direnişleri) yanlış olduğuna dair beyanlarının basında sıklıkla yer aldığı kaydedilerek, bununla birlikte gerçekleştirilmekte olan operasyonların tüm güvenlik kuvvetlerinin ilgili unsurların da kaynaşmasına, işbirliği içinde güzel bir sinerji oluşturmalarına ve karşılıklı dayanışmalarına sebep olduğu ifade edildi.

Dünyada ve ülkede bundan sonraki gelişmelere bakıldığında dünya liderliğine soyunmuş ülkelerin menfaat elde edecekleri bölge ve ülkelerde taşeron terör örgütlerini özellikle o ülkelerin şehirlerinde bir baskı ve yıpratma aracı olarak kullanacaklarına dikkat çekilerek, bu yolla hem bu ülkelerin kendilerine mecbur hale getirme yoluna gidecekleri, hem de sınırsızca ürettikleri silah ve mühimmata yeni pazarlar elde edecekleri vurgulandı. İşte buradan hareketle Türkiye’nin, dolayısıyla güvenlik kuvvetlerinin bu dönemde pek de aşina olmadıkları bu savaş türüne mecbur da olsa girmiş olmaları, şehitlere ve yaşanan ve yaşanmakta olan acılara rağmen bu yönde önemli bir tecrübe kazanımına yol açtığı belirtildi. Operasyonlardan önce terör örgütünün “sözde şehitlikler” adı altında inşa ettiği eğitim, bomba imalathaneleri vb. komplekslerin imha edilerek kullanılamaz hale getirildiği, bu yerlerle ilgili ikincil planların da bozulduğu kaydedildi.

UYUŞTURUCU BARONLARI DA DARBE YEDİ
Bölgede örgüte yakın ve büyük gelir sağlayan “uyuşturucu baronları” gibi gelir kapılarının da büyük darbe yediği ve ülke sınırları içinde büyük ölçüde kesintiye uğradığı ifade edildi. BTÖ’nün bölge halkını tehditle, zor kullanarak ve karşı gelenleri öldürerek evlerinde kalmaya zorlama çabaları, kendilerine canlı kalkan olarak kullanma girişimlerinin büyük bir hezimetle sonuçlandığına dikkat çekilerek şu değerlendirmeler yapıldı:
"Burada da güvenlik kuvvetleri sabırla ve soğukkanlılıkla hareket ederek, halkın emniyetli bir şekilde tehlikeli bölgelerden tahliyesini sağlamış, halkın bu kapsamda büyük oranlarda sevgisini kazanmış, desteğine mazhar olmuştur.

Devamında bulundukları binalardan kaçarken bina kolonlarına yerleştirdikleri patlayıcı maddelerle içeri giren güvenlik kuvvetlerine zayiat verdirmek, engel teşkil etmesini sağlayarak zaman kazanmak maksadıyla binaları çökertmeleri, evleri, mahalleleri yaşanamaz hale getirmeleri teröristlere karşı bölge halkının geri dönülemeyecek nefretinin oluşmasına sebep olmuştur. Bölücü terör örgütü mensuplarının aralarında yaptıkları telsiz konuşmalarının bir kısmı basında da yer almıştır. Burada kalkışmayı başaramadıkları, çok kayıp verdikleri, kaçmak istedikleri gibi ifadelerde bulunmaktadırlar. Bu da örgüt içindeki çatışmayı ve çözülmeyi göstermektedir. Elebaşlarının operasyonlarda etkisiz hale getirilmesi moral olarak 'barikat ve çukur' siyasetlerini çökertmiştir."
Kaçışların başlamasıyla örgüt içi infazların artmasının diğer teröristlerde büyük bir moral çöküntüsü oluşturduğu vurgulanarak, zincirleme reaksiyon halinde yayılan bu çöküntünün örgütün direnme gücünü kırdığı ifade edildi.

ETEK ŞALVAR GİYEREK KAÇMAYA BAŞLADILAR
Özellikle örgüte yeni katılan teröristlerin kırsaldan gelen tecrübeli teröristlerce “yemlik” olarak ön saflarda kullanılmasının bu süreç içerisinde yeni yetme teröristlerin tepkisine neden olduğu ve bu tepkinin kendilerini etek ve şalvar giyerek kaçmayı deneyecek seviyeye getirdiği kaydedildi. Teslim olan teröristlerin kendilerinin sözde liderleri tarafından nasıl kandırıldıklarını itiraf ettikleri kaydedilerek şu ifadeler kullanıldı:
"Basına sıkça yansıyan bu görüntüler örgüte yeni katılımları büyük ölçüde azaltmıştır. En tepedeki hainlerden muhtelif iç ve dış basın yoluyla yaptıkları açıklamalarda ateşkes çağrıları gelmeye başlamasının altında yatan ama nedenlerden birisi de budur. 'Yemlik' olarak ön saflarda kullanılan ve hayatını kaybeden teröristlerin ailelerinden terör örgütüne karşı çok net şekilde lanetlemeler gelmeye başlamıştır. Bu karşı tutum terör örgütüyle halkın arasında kapanması imkânsız önemli bir uçurum oluşturmuştur.

Bölgedeki okulları ve sağlık kurumlarını yakarak yıkarak kullanılamaz duruma getirmeleri, bölge halkı tarafından bu örgütün gerçek yüzünün anlaşılmasına neden olmuştur. Uluslararası kamuoyunda Türkiye’yi karalamak, kendi halkına ve şehirlerine zarar veren bir devlet olarak gösterme çabaları yürütülen operasyonlardaki hassasiyet ve şeffaflık ile amacına ulaşmamış, tam tersine 'terör örgütü mü değil mi' diye kasıtlı olarak net tavır sergilemeyen bazı ülkeleri de 'evet bunlar terör örgütüdür' deme noktasına getirmiştir. Son dönemde terör örgütünün en tepesindeki isimlerce yapılan açıklamalar il ve ilçelerdeki çöküşün itirafı niteliğindedir. Açıklamaları onursuzca ve maşa olarak görev yaptıkları bu mücadeleyi kırsala yayacakları yönündedir. Çözüm sürecinin, sözde ateşkesin uygulanmasını defalarca ulusal ve Uluslar arası platformlarda dile getirmelerinin ardından bu yöndeki açıklamaları bir hezimetin sonucudur."

KIRSALA YÖNLENDİRİLDİLER
İl ve ilçelerde büyük bir hezimete uğrayan BTÖ'nün sözde liderlerinin çağrılarıyla eylemlerini kırsala yönlendirmiş bulunduğu vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
"Ancak başlangıçtan itibaren kar, kış, yağmur ve soğuk demeden kırsaldaki teröristlere karşı da operasyonlara ara verilmeden devam edilmektedir. Bu kapsamda teröristlerin kırsalda yürüttükleri faaliyetler, üs bölgelerine uzak mesafelerden ateş açarak zayiat verdirmek, yol üzerindeki jandarma karakollarına ve lojmanlarına bombalı araç marifetiyle saldırılarda bulunmak, askeri birliklerin üs bölgelerine giden yollarına EYP yerleştirerek kablolu düzenekle uzaktan infilak ettirmek (Jammer kullanıldığından cep telefonlarıyla bu eylemleri büyük ölçüde kısıtlanmıştır), kırsal alanda operasyon yapan TSK unsurlarına keskin nişancı tüfekleriyle ateş açmak şeklinde gerçekleşmektedir."  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.