GÜNDEM - 13 Ekim 2018 Cumartesi 14:21

Brunson’ın evinin kapısı kapatıldı, sokağı sessizliğe büründü

A
A
A
Brunson’ın evinin kapısı kapatıldı, sokağı sessizliğe büründü

ABD’li Papaz Andrew Brunson’ın tahliyesi ve Türkiye’den ayrılmasının ardından evinin kapısı kapatılırken, 2,5 ay boyunca hareketli günlerin yaşandığı sokağı da sessizliğe büründü.

Terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla yargılanırken geçen 25 Temmuz'da tutukluluğu ev hapsine çevrilen ABD’li Papaz Andrew Craig Brunson, dün yapılan dördüncü duruşmasında 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edildi. 2,5 ayı aşkın bir süre de ev hapsinde kalan Brunson, kararla birlikte serbest kaldı ve akşam Adnan Menderes Havalimanı'ndan eşi Norine Brunson ile birlikte ülkesine dönmek üzere İzmir'den ayrıldı. Brunson çiftinin gitmesiyle birlikte aylardır hareketli günler yaşayan ve dünyanın gözünün çevrildiği Alsancak’taki evi ve sokağı da sessizliğe büründü. Brunson’ın oturduğu Saygun Apartmanı’ndaki evinin kapısı kapatılırken, balkonunda Türk bayrağı asılı kaldı.
Olağanüstü durum karşısında ilk zamanlarda şaşkınlık yaşayan mahalle halkı, Brunson’ın gitmesiyle emniyet birimleri ve gazetecilerin de gitmesiyle sokakların sessiz kaldığını söyledi.

“Polislerimiz merak etmesin güvenlik artık bizde” 

20 yıldır Brunson’ın oturduğu sokakta yaşayan Ümit Altaç, “2,5 aydır bu mahalle tarihi günler yaşadı. Polisimizle terörle mücadelesi, istihbaratı buradaydı. Brunson sonunda ülkesine gitti, mahalle olarak da rahatlamış bulunuyoruz. En azından üstümüzden bir yük kalktı, çünkü her an her şey olabilirdi. Güvenlik üst düzeydeydi, her gün farklı durumlarla karşı karşıya geldik. Gitmesi bizim için hayırlı oldu diye düşünüyorum. Güvenlik ekiplerimiz hepsi giderken vedalaştılar. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Onlar burada olduğu sürece biz de komşu olarak çayımızı, kahvemizi paylaştık, elimizden gelen her şeyi sağladık. Onlara da buradan çok teşekkür ediyoruz. Başta Özel Harekat, Terörle Mücadele, Çevik Kuvvete, Yunus polislere, tüm emniyet birimine çok teşekkür ediyoruz. Merak etmesinler bundan sonra güvenlik bizde” dedi.

“24 saat polis ve gazeteciler burada nöbet tuttular” 

Mahalle sakinlerinden Demirhan Övül ise şunları söyledi: 

“Sokakta büyük bir sessizlik var. Dün akşamki halinden eser yok. Biz 2,5 aydır gürültüye alışmıştık. Kendisini tanıyorduk ama papaz olduğunu bilmiyorduk. Yakın diyaloğumuz yoktu ama selamlaşırdık. 2,5 ay özel hareket, bütün polislerin burada olması evimize rahat girip çıkamıyorduk. Bir misafirimiz gelecek zor oluyordu. Allah’tan gitti, vatana millete hayırlı olsun. Kurtulduk, biz kurtulduk. Bir Brunson dediler, doları fırlattılar, gitti hayırlısı olur ülkemiz için inşallah. Gitti, 24 saat basın mensupları buradaydı, polislerimiz buradaydı. Bütün herkes yoruldu, bir kişi için bütün herkes 2,5 ay burada nöbet tuttular. Gazetecileri görüyorduk, arabaların içinde yatıyordu, mahvoluyordu. Özel harekat polisleri Allah var her tarafta, nereden çıktıkları belli değil çok iyiydi. Güvenlik olarak ben böyle bir güvenlik görmedim. Allah devletimize zeval vermesin. Ama bir insan için bunların olması vallahi bizi üzdü.”

Mihrap Düzöz - Halil Karahan
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Bodrum’da kedi ve köpek katliamı Muğla’nın Bodrum ilçesinde 5 köpek ve 2 kedi zehirlendi. Hayvanlardan 3’ü yapılan müdahale ile kurtulurken, 4’ü telef oldu. Yalıçiftlik Mahallesi’nde kimliği belirsiz kişi veya kişilerce bırakılan zehir, mahalleye bir ay önce taşınan Gizem Sümer’in köpeğinin zehirlenmesine neden oldu. Köpeğini ölü bulan Sümer, evinin çevresinde ölü halde başka bir köpek ile bir kedi de buldu. Bölgede yapılan aramada Sümer’in komşunun 3 köpeği de zehirlenmiş halde bulundu. 3 köpek ise, sahiplerinin erken fark etmesiyle müdahale edilerek kurtarıldı. Aynı bölgede inşaat işçileri tarafından da bir kedinin zehirlenmesi sonucu telef olduğu belirlendi. 6 aylık Yoda isimli köpeği telef olan Gizem Sümer, "Ben Yalıçiftlik’e yeni taşındım. Bir ay oldu. Dün maalesef köpeğimi ölü buldum, zehirlenmiş. Dün akşam da bir tane ölü kedi buldum. Bu sabah evimin bahçesinin yukarısında bir ölü köpek daha buldum. Bir komşumun 3 tane köpeğini zehirlemişler. Onlar fark edip zeytinyağı içirmişler. Kusunca iyileşmişler, bir tanesi pek iyi değilmiş. Onlara köylülerden birisi köpeklerini öldüreceğini söylemiş fakat kim yaptı, nasıl oldu hiç bilmiyorum. Kameralara bakacağım ama ben başka hayvanların da başka bu şekilde ölmesini istemiyorum. Elimden ne geliyorsa yapmak istiyorum. Bodrum Belediyesi Veterinerlik İşleri Müdürlüğü’nden gelip ölü köpekleri aldılar" diyerek hayvanların zehirlenmesine tepki gösterdi.
Mersin Kuzey Makedonya Büyükelçisi Manasijevski’den Başkan Seçer’e ziyaret Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, kente ziyarette bulunan Kuzey Makedonya’nın Ankara Büyükelçisi Jovan Manasijevski’yi ağırladı. Başkan Seçer, Büyükelçi Manasijevski’yi kentte ağırlamaktan dolayı duyduğu mutluluğu dile getirdi. Mersin’in hem Türkiye hem de bölge açısından önemli bir noktada yer aldığını belirten Seçer, "Bölgemiz sektörel anlamda oldukça hareketli. Ticaret, sanayi, tarım, lojistik ve kısmi olarak da turizm olmak üzere birçok sektör faaliyet gösteriyor. Bunlar hem ülkemizin ekonomisine hem de şehrimizin ekonomisine yüksek potansiyel sağlıyor" dedi. Mersin Limanı’nın Türkiye’nin en büyük limanlarının başında geldiğini ifade eden Seçer, limanın Akdeniz çanağında dünyaya açılan bir kapı olduğunu kaydetti. 31 Mart Yerel Seçimleri’nin ardından rekor bir oyla yeniden başkanlık görevine seçildiğini aktaran Başkan Seçer, "Geçtiğimiz ay sonunda yüzde 60 ile seçimi kazandım. İkinci 5 yıl için göreve devam ediyoruz" diye konuştu. Seçer, Büyükelçi Manasijevski ile ilk kez bir araya geldiklerini vurgulayarak, ziyaretin ikili ilişkilerin gelişmesine katkı sunacağını dile getirdi. "Tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahibiz" Büyükelçisi Manasijevski de Türkiye ve Kuzey Makedonya arasında tarihi ve kültürel anlamda ortak bir geçmişe sahip olduklarını belirterek, "Ortak ve üretken bir geçmişe sahibiz. İnsanların kültürel değerleri ve kentlilik anlayışında da bu ortaklıktan bahsedebiliriz. Çok kültürlü ve etnik kökenli bir topluluğumuz var. Osmanlı tarihi mirasının yanı sıra biz sizlerle modern Cumhuriyet anlamında da benzer tarihi paylaşıyoruz” dedi. Büyükelçi Manasijevski, Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin de Kuzey Makedonya’da doğduğundan söz ederek, Atatürk’ün de ilk eğitimiin orada aldığını belirtti. Büyükelçi Manasijevski, "Biz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Makedonya’nın bir evladı gibi görürüz ve dolayısıyla da Türkiye’nin modern Cumhuriyeti ile ilgili kendimizde pay görüyoruz” dedi. Türkiye ve Kuzey Makedonya ikili ilişkilerine değinen Manasijevski, ekonomik, politik ve kültürel ilişkileri geliştirmek ve iş birliğini artırmak adına Mersin’i ziyaret ettiklerini kaydetti. "Kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" Manasijevski ayrıca, Mersin Valiliği ile Mersin Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileriyle de görüşme yapacağını belirterek, "Burası çok önemli bir liman kenti ama çok önemli bir ticari merkezi aynı zamanda. Bu kardeşlik ilişkimizi ticarete de yansıtmaya niyetimiz var" ifadelerini kullandı. İkili ilişkileri sürdürmenin ve kültürel değerlerin yaşatılmasının önemine işaret eden Manasijevski, Kuzey Makedonya’da Türklerle uyum içerisinde yaşamaya özen gösterildiğini ifade etti. Başkan Seçer, ziyaret sonunda Büyükelçi Manasijevski’ye Roma mitolojisinde çiçek ve bahar tanrıçası olan Flora büstü hediye ederken, Manasijevski de Seçer’e aralarındaki dostluğun sembolü olarak Taş Köprü Üsküp resmi takdim etti. Ziyarette Kuzey Makedonya Ankara Büyükelçiliği Ekonomi Müsteşarı Suzana Tuneva ile Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı İbrahim Evrim de yer aldı.
İstanbul Su birikintisine düşerek hayatını kaybeden Edanur toprağa verildi Küçükçekmece’de su birikintisine düşerek hayatını kaybedeb 5 yaşındaki Edanur Gezer için Esenyurt’taki Kıraç Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Acılı annenin ayakta güçlükle durduğu görülürken, cezaevinde olan baba da cenazeye izinli olarak katıldı. Küçük kız, törenin ardından toprağa verildi. Küçükçekmece Fatih Mahallesi Menekşe Sahil Parkı’nda İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından yapılan kazı çalışmasında oluşan su birikintisine düşen 5 yaşındaki Edanur Gezer hayatını kaybetmişti. Edanur için bugün Esenyurt’taki Kıraç Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Törene İstanbul Valisi Davut Gül, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, küçük kızın ailesi, yakınları ve cezaevinde olan baba jandarma eşlinde kelepçeli olarak katıldı. Tabuta omuz veren Vali Gül, acılı anne Nurcan Gezer’e başsağlığı diledi. Cenazede ayakta durmakta güçlük çeken acılı annenin feryatları yürekleri dağladı. Kılınan cenaze namazının ardından küçük kız Esenyurt’taki mezarlıkta defnedildi. Vali Gül, “Yavrumuz hayatını kaybetti maalesef. Bizler de Esenyurt’ta cenaze törenine geldik. Allah ailesine sabır versin. Ölüm olayı olduğu için otomatikman savcılık tarafından başlanan işlemler oluyor. Bundan sonraki adli süreç orada devam edecek. İhmal var mı yok mu, kusur var mı yok mu ya da kimlerin kusuru var bu adli süreçte belli olacak. Biz daha çok yavrularımızın bu tür bir hadise ile karşılaşmaması için tedbirleri hangi kurum neler yapması gerek onlara bakacağız. Ayrıca ailenin kendi içerisinde birçok sıkıntısı var. Onlarla ilgili Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüzün üzerine düşen neyse bundan sonraki süreci takip edeceğiz” dedi. Anne Nurcan Gezer, “Güvenlikler gelmiş burada ateş yakmayın, mangalın içinde ateş yakın demişler. Çocuk yok diye hepsi dağılmışlar. Çocuğu aramaya bir tane mi iki tane mi güvenlik varmış. Güvenliğe gidip ’5 yaşındaki kız çocuğu yok’ demişler. Güvenlikte kuyunun yanına geliyor. Kafasını uzatıp, ’Çocuğunuz burada, içinde’ diyor. Orada bizimkilerden birisi müdahale etmeye çalışıyor. ’İçine atlama, burası çok derin’ diyor. Derin olduğunu biliyorsunuz da niye bir şeyler yapmıyorsunuz. Dün gittim oraya, çevirmişler, önlem almışlar. Benim çocuğum olmasa başka birinin çocuğu da olabilirdi. Başka bir annenin ciğeri de yanabilirdi. Kim oraya sebepliyse cezasını çeksin” dedi. Eda’yı su birikintisinden çıkaran dayısı Selçuk Yaşar, “Biz ailece piknik yapıyorduk. Baktım kuyunun üzerinde yatıyor. İçinden çıkardım, baktım dudakları mosmor. Etrafında koruma yoktu, bildiğimiz su birikintisiydi. Kimse gelip ’Burada kuyu var’ demedi. Derinlik beni çekiyordu zaten. Toprağa tutunup tek elimle çıkardım. Bulmamız 20 dakikayı buldu. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.