POLİTİKA - 27 Eylül 2016 Salı 14:25

Çavuşoğlu: 'YPG’yi Rakka’ya götürmek çok yanlış bir adım olur'

A
A
A
Çavuşoğlu: 'YPG’yi Rakka’ya götürmek çok yanlış bir adım olur'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Şu anda YPG unsurları halen Münbiç’te. Obama söz verdi, Biden söz verdi, Kerry söz verdi, tüm yetkililer söz verdi. Ya geri gönderemiyorlar YPG’ye söz geçiremiyorsunuz ya da göndermek istemiyorsunuz. Bunun başka bir seçeneği yok. Rakka ve diğer operasyonlarda YPG’lilerle işbirliği yapmak esasen Suriye’nin geleceğini riske atmak demektir. Münbiç’te bile söz geçiremediğin YPG’yi Rakka’ya götürmek çok yanlış bir adım olur" dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson’la başbaşa ve heyetlerarası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Çavuşoğlu ve Johnson gazetecilerin sorularını da cevapladı. Johnson, bir gazetecinin 4 ay önce Türkiye ile ilgili söylediği söze ilişkin özür dileyip dilemeyeceğinin sorması üzerine, “Bu hiçbir şekilde detaylı konuşmalarımızda dile getirilmedi. Son 2 gündür Türkiye’de son derece detaylı görüşmeler gerçekleştiriyoruz. Çok faydalı görüşmeler yaptık. Türkiye’de Ankara’da İstanbul’da biraraya geldiğim kişiler, Birleşik Krallığın buraya gelmesinin aslında Türkiye’ye olan taahhüdümüzün göstergesi olduğunun farkında. Türkiye’nin demokrasine olan taahhüdümüzün bir göstergesi olduğunun farkında. Bu son derece önemli. Birleşik Krallık’ta aslında Türkiye’nin demokrasinin ne kadar önemli olduğunun, bunun korunmasının ne kadar merkezi bir rol üstlendiğinin farkında. Burada olmam da bunun göstergelerinden bir tanesi. Aslında hiçbir şekilde dile getirilmedi bu. Bununla ilgili şaşırdığımı ifade etmem gerekir. Ama kimse bunu dile getirmedi” yanıtını verdi.

“Gülenizm ve onların davranış şekli aslında Birleşik Krallık’ta bizim yeni karşılaştığımız şeylerden bir tanesi"
“Birleşik Krallık, Gülen grubuna karşı nasıl somut adımlar atıyor? Çok büyük bir finansal desteğe sahipler, Birleşik Krallık’taki bazı kuruluşlardan alıyorlar bu mali desteği” sorusu üzerine Johnson, şunları kaydetti:
“Gülenizm ve onların davranış şekli aslında Birleşik Krallık’ta bizim yeni karşılaştığımız şeylerden bir tanesi. Bizim için yeni olan şeylerden bir tanesi. Biz Türkiye’deki arkadaşlarımızdan ve meslektaşlarımızdan bu örgütün ne olduğu bütün bunlarla ilgili bilgi alıyoruz. Böyle bir cemaatin unsurlarıyla ve detaylarıyla ilgili olarak dünyadaki diğer örgütlerden fark ne farklı olduğuyla ilgili olarak bilgi alıyoruz. Temmuzda olanlar gerçekten çok şiddet içerikliydi. Son derece gizlice yapılmış bir şeydi. Buna çok ciddi bir şekilde bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Gülen örgütünün ülkemizde yaratabileceği veya oluşturabileceği sonuçlarla ilgili olarak ciddi davranmamız gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’deki otoritelerde bizim bu anlamda desteğimizi istediler. Bu hareketle bağlantılı olan unsurları tespit etmemizi ve onlardan kurtulmamızı istediler. Bizde bunun için elimizden geleni yapacağız. Neler yapmamız gerektiğini, herhangi bir şekilde farklı eylemlerin ülkemize dahil olmaması için neler yapmamız gerektiğini değerlendireceğiz.”

“Belçika ve bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin PKK ve PYD’nin faaliyetlerine izin vermesi terör konusunda bunların çifte standardını açıkça ortaya koyuyor bir kere daha gördük"
Brüksel’deki PYD kongresiyle ilgili soruya Bakan Çavuşoğlu, “PYD YPG 8’inci kongresini Brüksel’de yaptı. Belçika ve bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerin PKK ve PYD’nin faaliyetlerine izin vermesi terör konusunda bunların çifte standardını açıkça ortaya koyuyor bir kere daha gördük. Bu sözde kongre PYD’nin YPG’nin ve PKK’nın gerçek yüzünü bir kere daha ortaya koymuştur. Burada da gördüğünüz gibi PKK ve YPG’nin PYD’nin hiçbir farkının olmadığı, esasen iki farklı ülkede aynı örgüt olduğunu biz zaten söylüyorduk. Tüm dostlarımızı bu konuda ikna etmeye çalışıyorduk. Görmek isteyen herkes bu kongrede PKK ve PYD’nin farklı olmadığını, aynı örgüt olduğunu herkes açıkça gördü. görmek isteyen herkes görebildi. Görmek istemeyenlere de anlatmaya devam edeceğiz. Buruda bölücü başı Öcalan’ın posterlerinin kullanılması ve PKK'lılarla birlikte bu kongreyi organize etmeleri ve katılımcılara da baktığımız zaman hiçbir farklarının olmadığını açıkça görüyoruz” diye konuştu.

"Çok sayıda ülke olmamıza rağmen 65 ülkenin DEAŞ’e karşı koalisyonun içinde olmasına rağmen bugüne kadar sonuç odaklı kararlı bir stratejimiz olmadı"
Çavuşoğlu'na, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Antony Blinken ile yapacağı görüşme hatırlatılarak, Türkiye'nin Rakka’ya yapılacak bir operasyonda PYD’nin yer almamasını söylediğinin ve ABD ile birlikte Türkiye’nin ÖSO’yu havadan korumasını talep ettiğinin görüşmede konuşulup konuşulmayacağının sorulması üzerine, “Blinken Ankara’da. Bu sabah Genelkurmay’da ve diğer kurumlarımızda görüşmelerini sürdürüyorlar. Öğleden sonra ben de kendisini kabul edeceğim. Rakka, Musul DEAŞ’in sözde başkentleri olan önem verdiği büyük şehirlerde de mutlaka DEAŞ’ın yenilgiye uğratılması gerekiyor. Bu şehirlerden de DEAŞ’ın temizlenmesi gerekiyor. Sadece bizim sınırımızın öbür tarafından değil. bu iki ülkede istikrar ve güveni geri getirmek istiyorsak bu iki ülkenin geleceğini inşa etmek istiyorsak DEAŞ ve diğer terör örgütlerinin biran evvel yok edilmesi gerekiyor. Ama bunu yaparken de stratejimizin olması gerekiyor. Bizim her zaman söylediğimiz bir şey var; maalesef çok sayıda ülke olmamıza rağmen 65 ülkenin DEAŞ’e karşı koalisyonun içinde olmasına rağmen bugüne kadar sonuç odaklı kararlı bir stratejimiz olmadı. Hep yanlış adımlar attık. Böyle bir strateji olmadığı içinde başta PYD, YPG gibi diğer terör örgütlerine bel bağlandı. Bunun ne kadar tehlikeli olduğunu söyleye geldik. Esasen bahsettiğiniz Brüksel’deki kongre de bunu da ortaya çıkardı. Burada gerçek gündemlerinin ne olduğunu itiraf ettiler. Suriye’nin geleceği için değil, kendi kurmak istedikleri kanton ve ayrı bir devlet için mücadele ettiklerini burada itiraf ettiler. Böyle ajandası olan terör örgütleriyle başka bir terör örgütüne karşı işbirliği yapmak çok yanlış bir stratejidir. Biz bunları kontrol ediyoruz diyenlerde ya kendilerini kandırıyorlar ya bizi kandırmaya çalışıyorlar. Bizi kandırdıklarını düşünüyorlarsa yanılıyorlar çünkü biz gerçekleri görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“YPG unsurları halen Münbiç’te, ya söz geçiremiyorsunuz ya da göndermek istemiyorsunuz”
Çavuşoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Münbiç operasyonunda bazı YPG unsurlarının geriden lojistik amaçla katılması gerektiğini ortaya koyunca müttefikimiz ABD biz bunun yanlış politika olduğunu söyledik. Ama sonra bir şartla buna bir şekilde olur verdik. Münbiç operasyonu biter bitmez YPG’liler Fırat Nehri’nin gerisine gidecek. Fırat Nehri’nin gerisine gitmesi demek oralarda bunların uyguladığı politikalara katılıyoruz anlamına gelmez. Şuanda YPG unsurları halen Münbiç’te. Obama söz verdi, Biden söz verdi, Kerry söz verdi, tüm yetkililer söz verdi. Ya geri gönderemiyorlar YPG’ye söz geçiremiyorsunuz ya da göndermek istemiyorsunuz. Bunun başka bir seçeneği yok. 200’den fazla YPG unsuru Münbiç’te. 200 tane YPG’liyi Fırat’ın ötesine gönderemiyorsanız o zaman diğer alanlarda YPG’ye nasıl güveneceksiniz. Esasen YPG PKK ‘nın hedefi kendisi gibi düşünmeyen Marksist, Leninist olmayan, özellikle Kürtlere yaptığı zulümdür. Onları da Suriye’de göçe zorladılar. Türkiye’nin bazı şehirlerinde de kendilerini desteklemeyen Kürt kardeşlerimizi o şehirlerde terör faaliyetlerini sürdürürken göçe zorladılar. Bizim karşı olduğumuz bu. YPG’nin özellikle Arapların çoğunlukla yaşadığı yerlerde bulunması Suriye’nin geleceği için tehlikelidir. Tapu kayıtları dahil tüm resmi belgeleri yakıyorlar ,etnik temizlik yapıyorlar. Biz ne için mücadele ediyoruz? Suriye’nin geleceği, istikrarı ve barışı, güvenliği için mücadele ediyoruz. Bu her şeyden önce kendimizin güvenliği içinde önemli. Tablo buyken, Rakka ve diğer operasyonlarda YPG’lilerle işbirliği yapmak esasen Suriye’nin geleceğini riske atmak demektir. Münbiç’te bile söz geçiremediğin YPG’yi Rakka’ya götürmek çok yanlış bir adım olur. Biz yerel kuvvetleri güçlendirerek, onlara özel kuvvetlerimizle destek vererek Suriye’de DAEŞ’e karşı operasyonlarının başarılı olabileceğini Cerablus ve Rai dahil Türkiye’nin sınırının öbür tarafında kanıtladık. Aynı stratejiyi Rakka’da ve diğer bölgelerde de hatta Irak Musul’da ortaya koyabiliriz. Bizim özel kuvvetlerimiz Türkiye’nin, İngiltere’nin ABD’nin koalisyonun içinde aktif olan ülkelerin Fransa’nın özel kuvvetlerini mobilize ederek yerel kuvvetleri de güçlendirirsek DAEŞ’e karşı mücdaele edebilirler. Bu şehirlerden DAEŞ’i kurtarabilirler. Teröriste karşı başka teröristle işbirliği yapmak her şeyden önce kendi değerlerimize ihanettir. Suriye’nin ve Irak’ın geleceğine ihanettir.

Pelin Üzek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Minibüsteki turist sayısı görenlere pes dedirtti Antalya’da trafik ekiplerinin gerçekleştirdiği fazla yolcu taşıyan toplu taşıma araçlarına yönelik denetimlerde birçok minibüse fazla yolcudan ceza uygulanırken, turizm bölgesinden gelen minibüsten inen yolcu sayısı görenleri şaşkına çevirdi. 16 kişi kapasiteli minibüsten tam tamına 35 turist inerken, ortaya ilginç görüntüler çıktı. Manavgat Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Büro Amirliği ekipleri, trafik kazalarının önlenebilmesi amacıyla Manavgat’ın farklı noktalarında denetimlerini aralıksız sürdürüyor. Denetimler sırasında karşılaşılan bazı olaylar görenleri hayrete düşürüyor. Turizm bölgesinden gelen 16 kişi kapasiteli bir minibüsten 35’in üzerinde yolcu inerken ortaya ilginç görüntüler çıktı. Denetim sırasında kapısı açılan minibüsten fazla yolcudan dolayı turistlerin hızla inmek zorunda kaldığı gözlendi. Fazla yolcu taşıdığı tespit edilen minibüs şoförlerine 540 TL para cezası ve 10 ceza puanı uygulandı. ATV’li turist kırmızı ışıkta geçmediğini iddia etti Yanında eşiyle birlikte kiraladıkları ATV araç ile Manavgat’a gelen yabancı uyruklu turist ise kırmızı ışık ihlali yaptığı için trafik ekipleri tarafından durdurulurken trafik ekiplerine itiraz etti. Uzun süre itiraz eden turist, kendisinin geçtiği sırada trafik ışığının turuncu olduğunu söylemesine rağmen ceza yemekten kurtulamadı.
İstanbul İletişim Başkanı Altun: “Bizim mücadelemiz, sömürge düzenine son verme, küresel adaleti tesis etme mücadelesidir” İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT İspanyolca dijital haber platformunun tanıtım programında yaptığı konuşmada, “Batı’nın konuştuğu, Batı dışı dünyanın sustuğu, Batı’nın söylem imal edip, Batı dışı dünyanın bu söylemleri tükettiği bir dünyada adalet olmaz. Batılı sömürge düzeni derinleşir, kökleşir. Bunun için her şeyden önce toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var. Bizim mücadelemiz, bu sömürge düzenine son verme, küresel adaleti tesis etme mücadelesidir" dedi. Uluslararası yayın kuruluşlarıyla Türkiye’nin sesini dünyaya duyurulmasını hedefleyen TRT; TRT World, TRT Arapça, TRT Rusça, TRT Almanca, TRT Fransızca, TRT Balkan ve TRT Afrika’dan sonra TRT İspanyolca dijital haber platformunu hayata geçirdi. TRT İspanyolca dijital haber platformunun tanıtımı, TRT - İspanyolca Konuşan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi’nin ikinci gününde TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ev sahipliğinde gerçekleşti. Törene İspanya, Meksika, Kolombiya, Arjantin, Peru, Venezuela, Guatemala, Ekvator ve Bolivya’nın da aralarında bulunduğu İspanyolca konuşulan ülkelerin medya kurumlarından 17 genel müdür, 21 gazeteci, 16 yönetici ve Türkiye’de öğrenim gören Latin Amerikalı ve İspanyol 40 öğrenci ile üst düzey yabancı misyon temsilcileri ve basın mensupları katıldı. ‘‘İnsanın önemsendiği yer’’ sloganıyla yayın hayatına başlayan TRT İspanyolca, bağımsız haber vizyonuyla, dünyada olup bitenleri farklı bir bakış açısıyla aktırmayı hedefliyor. Lansman İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı’nın açılış konuşmalarıyla başladı. “Batı dünyasında toplumlar, tarihin ve mekanın hızlanması karşısında kurumsal çözümler üretememektedir” Lansmanda konuşan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “TRT İspanyolca, inşa etmek için yoğun bir çaba sarf ettiğimiz Türkiye İletişim Modelimizin pratik uzantılarından, somut çıktılarından biridir. Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı ’iletişim seferberliği’ ile kurumsallaştırdığımız Türkiye İletişim Modeli bir yandan küresel adalet ve hakikat mücadelesine katkı sunmak, diğer yandan da Türkiye’nin haklı tezlerini tüm dünyaya duyurmak hedefleri doğrultusunda şekillendi. 19. yüzyılda eser vermiş Batılı edebiyatçı Alfred Musset kendi dönemini anlatırken der ki ’Asrın bütün marazları iki sebepten ileri gelmektedir. Vaktiyle ne var idiyse ortadan kalkmış, gelecekteki hiçbir şey ise henüz meydana çıkmamıştır.’ Musset’nin bu sözleri esas itibariyle modernliğin o gününden bugününe modern insanın yaşadığı sıkışmışlığı, çaresizliği gözler önüne sermektedir. Geleneğin sarsıldığı, modern olanın inşa edilemediği ve hızla değişen bir dünyada yaşamak zorunda kalmak. Bütün modernist anlatılara rağmen bugün Batı dünyasında dahi toplumlar, tarihin ve mekanın hızlanması karşısında kurumsal çözümler üretememektedir. Tarihin ve mekanın bu denli hızlandığı çağımızda toplumların önünde iki meydan okuma vardır. Bugün her ne kadar küresel adaletsizliği doğuran temel sebep sağlıklı bir toplumlararası iletişim sisteminin yokluğu olmasa da, toplumlararası ilişkilerde karşılıklı ve iyi işleyen iletişim köprülerinin azlığı, zayıflığı küresel adaletsizliği derinleştirmektedir. Bugün küresel alanda karşı karşıya kaldığımız zulümlere bir bakın. Zalimlerin kulakları sağır eden gürültüleri olmasa bu zulümler devam edebilir mi, mazlumlar daha fazla konuşabilse, insanlık mazlumları anlamak için onları dinlese bu zulüm düzeni devam eder mi?” dedi. “Toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var” İçinde, toplumların gerçek ve sağlıklı bir iletişim kurabildiği bir dünya sistemi kurmanın zorunluluk olduğuna değinen Altun, “Bunun için her şeyden önce toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var. Önyargı, sömürünün gıdasıdır. Önyargısız sömürü sistemi kurulamaz. Sömürü sistemlerini yıkmak önyargıları ortadan kaldırmakla mümkündür. Önyargıları ortadan kaldırmaksa iletişim kurmakla mümkündür. Tek taraflı değil, çok taraflı bir iletişim. Batı’nın konuştuğu, Batı dışı dünyanın sustuğu, Batı’nın söylem imal edip, Batı dışı dünyanın bu söylemleri tükettiği bir dünyada adalet olmaz. Batılı sömürge düzeni derinleşir, kökleşir. Bunun için her şeyden önce toplumlar olarak birbirimizi daha yakından tanımaya ihtiyacımız var. Bizim mücadelemiz, bu sömürge düzenine son verme, küresel adaleti tesis etme mücadelesidir. Biz, uluslararası yayıncılığı da, TRT’nin farklı dillerde giderek artan oranda yaptığı yayınları da bu bağlamda değerlendiriyoruz. TRT, son iki yılda TRT Fransızca’yı, 3 farklı Balkan dilinde yayın yapan TRT Balkan’ı, 4 ayrı dilde yayın yapan TRT Afrika’yı hayata geçirdi. Yeni açılan bu kanallar, çok kısa süre içerisinde milyonlarca takipçi kazandı. TRT Uluslararası Dijital Haber Kanallarının takipçi sayısı 44 milyonu geçti. Ben eminim ki bugün lansmanını gerçekleştirdiğimiz TRT İspanyolca Dijital Haber Platformu da aynı ilgiye mazhar olacak” ifadelerini kullandı. “TRT Farsça dijital haber platformumuzun açılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” Açılışta konuşan TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ise, “Dünyadaki birçok ülkeyle güçlü bağlar geliştirmeyi hedefleyerek, önemli bir bölgesel güç ve küresel aktör olma konumunu pekiştiriyor. Ülkemiz, İspanya’dan Latin Amerika’ya uzanan ve yaklaşık 560 milyon İspanyolca konuşan insanın bulunduğu bu geniş bölge ile köklü iş birliği bağları ve stratejik ortaklıklar tesis ederek, ilişkilerimizi her alanda geliştirecek çalışmalar yürütüyor. Bugün gerçekleştirdiğimiz TRT İspanyolca Lansmanı ve TRT - İspanyolca Konuşulan Ülkeler 1. Yayıncılık Zirvesi ise, TRT ile İspanyolca konuşulan ülkelerin medya kuruluşları arasında güçlenen iletişimin en somut göstergesidir. Bugün, TRT İspanyolca dijital haber platformumuzun yayın hayatına başlamasıyla, uluslararası yayın ailemizin en yeni üyesi yolculuğuna başlıyor. Bunun yanı sıra, TRT Farsça dijital haber platformumuzun açılması için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’nin kamu yayıncısı olarak bizler, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin küresel ölçekte verdiği ’daha adil bir dünya’ mücadelesine medya alanında elimizden gelen tüm katkıyı vermek için çaba sarf ediyoruz" dedi.