GÜNDEM - 19 Temmuz 2016 Salı 11:25

Çeçenler de Türkiye için nöbette

A
A
A
Çeçenler de Türkiye için nöbette

İstanbul'da yaşayan Çeçen-Kafkas muhacirler 15 Temmuz Darbe girişimini lanetlediler. İMKANDER'in çağrısıyla biraraya gelen muhacirler, Fatih'ten İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün olduğu Vatan Caddesine yürüdüler.

Yürüyüş boyunca sık sık "Dik Dur Eğilme, Çeçenler Seninle", "Kafkasyalı Muhacirler Türkiye Halkıyla Omuz Omuza" şeklinde slogan atıp tekbir getiren Çeçen muhacirler meydanda büyük tezhüratla karşılandılar.

"Bu ümmeti yenemeyeceksiniz"

İMKANDER Genel Başkanı Murat Özer, Emniyet Müdürlüğü önünde yaptığı konuşmada, vatanlarından Rus işgali sebebiyle Türkiye sığınan Kafkasyalı muhacirlerin darbeciler karşısında Türkiye ile tek yürek olduğunu söyleyerek, "Darbecilerin karşısında göğüslerini siper ederek şehid düşenler destan yazdılar. Türkiye'nin varlığı sadece bu halk için değil, tüm İslam ümmeti için büyük bir dayanak ve zulme karşı direniş demek. Bugün, Türk'üyle, Kürd'üyle, Arab'ı ve Çeçen'iyle bu ümmet zillete boyun eğmeyeceğini göstermiştir. Bu ümmeti ne Rusya, Ne FETÖ, ne ABD ne de başka küresel güçler yenemeyecektir" dedi.

Kafkasyalı muhacirler adına, Kafkas Halkları Kongresi Genel Sekreteri Ahmet Umarov'da yaptığı konuşmada tüm Kafkas halklarının Türkiye'nin ve Türkiye halkının yanında olduğunu, kendi can ve kanlarını kardeşleri için seve seve feda edeceklerini vurguladı.

Türkmenler de destek verdi

Basın açıklamasına Suriye'de Esed rejimine karşı mücadele eden Türkmen Sultan Murad Tümeni'de dayanışma mesajı göndererek destek verdi. Vatan Caddesindeki eylem Mısır'daki Sisi darbesi sebebiyle Türkiye'ye sığınana Şeyh Zebadi'nin Türkiye'nin zaferi için yaptığı dua ile sona erdi. Dua esnasında pek çok kişinin gözyaşlarını tutamadığı görüldü. Kafkasyalı muhacirler Emniyet Müdürlüğü önünde yapılan "darbecilere karşı nöbet" eylemine basın açıklaması sonrasında devam ederek meydanda kaldılar.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.