ASAYİŞ - 23 Mart 2022 Çarşamba 11:05

Ceyhan Nehri’ne düşen araçtaki 1 kişi öldü, 2 kişi ağır yaralandı

A
A
A
Ceyhan Nehri’ne düşen araçtaki 1 kişi öldü, 2 kişi ağır yaralandı

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği aracın Ceyhan Nehri’ne düşmesi sonucu 1 kişi hayatını kaybederken, 2 kişi de ağır yaralandı

Olay, Hoca Ahmet Yesevi Caddesinde meydana geldi. Alınan bilgiye göre, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği 46 NE 588 plakalı hafif ticari araç, ağaca çarptıktan sonra Ceyhan Nehri’ne düştü. Kazayı gören vatandaşlar, araçtaki 3 kişiyi çıkarmak için hemen suya atladı. Araçtan ilk olarak 21 yaşındaki Mustafa Küçük sağ olarak vatandaşların yardımıyla nehirden çıkarıldı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda ambulans, itfaiye ve polis ekibi sevk edildi. İtfaiye ekipleri, suya girerek araçta kalan abla ile kardeşini kurtarmak için zamanla yarıştı. Suya düşen araç, itfaiye ekiplerince vinç halatı yardımıyla çekildi. Araçtan önce, 21 yaşındaki Büşra Küçük çıkarıldı. Kardeşi Muhammet Küçük (20) de aracın alt kısmından çıkarıldı.

Kurtarılan 3 kazazede, olay yerinde hazır bekleyen ambulanslarla Elbistan Devlet Hastanesi’ne götürüldü. Acil Servis’te müdahale edilen yaralılardan Büşra Küçük, doktorların tüm çabasına rağmen hayatını kaybetti. Talihsiz genç kızın cansız bedeni, otopsiye gönderilmek üzere morga konuldu. Kardeşi Muhammet ile kuzeni Mustafa Küçük’ün ise sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi.

Nehre düşen araç ise, vinç yardımıyla sudan çıkarıldı. Polis ekipleri, olay yeri incelemesi için caddeyi araç trafiğine kapattı. Kazayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı.

Murat Sürücü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bitlis Prof. Dr. Palabıyık akademisyenlere seslendi: “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” Bitlis Eren Üniversitesi’nde (BEÜ) görevli Akademisyen Prof. Dr. Adem Palabıyık, ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde akademisyenlerin desteği ile devam eden İsrail protestolarına karşı Türkiye’deki akademisyenlerin seslerinin kısık kaldığını belirterek, “Gazze için konforunuzu bozun ve cübbenizi giyin” dedi. ABD ve Avrupa’daki üniversitelerde süren Gazze eylemlerine ilişkin açıklama yapan Prof. Dr. Palabıyık, “Ülkemizdeki akademisyenlerden hala güçlü bir ses duyamadık. Tüm dünya akademisyenleri ayaktayken ülkemizdeki akademisyenlerin ayağa kalkmaması beni üzüyor. Sessiz kalmak ahlaki ve insani vefasızlıktır akademik utançtır” dedi. “PKK’ya terör demeyenler İsrail’e sustu” “7 Ekim’den itibaren başlayan kıyıma karşı sesimizi hep yüksek tuttuk ve bunu ekranda da dile getirdik” diyen Palabıyık, “Cübbemi ve kefiyemi giyerek erkândan çağrı da yaptım. Elbette akademisyenlerin bütünü için ifadelerim geçerli değil, lakin Boğaziçi’nde dikilen akademisyenlerin, sadece dikilişi kadar bir gündem oluşturmak neden mümkün olamıyor anlamış değilim. Barış Beyannamesi denilen ve devletimizi neredeyse katliam yapmakla suçlayan akademisyenler, İsrail’e karşı neden sessiz? Bu nasıl ikiyüzlülüktür? Binlerce bebeği kundakta katleden PKK terör örgütü için sözde Barış Beyannamesi imzalayanlar, İsrail karşısında neden sus pus oldu?” “Akademisyenler artık konforlarını bozsunlar” Akademisyenlerin en büyük korkusunun konfor alanlarının bozulması olduğunu belirten Palabıyık, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü akademisyenler, sahip olduğu şartların aleyhlerine dönme ihtimalinden çok korkarlar. Bu sadece maddi güç değil, aynı zamanda Bourdieu’nün bahsettiği ’fildişi kulelerini’ de kaybetme korkusudur. Çünkü akademisyen ancak üniversitedeki ofisi ile ontolojisini koruyabilir, dışarıda asosyal olduğu için bir hiçtir. Kulesinden bakan akademisyen, olayları da ancak yukarıdan gördüğü gibi yorumlar, sahanın bir parçası olamaz. Daha doğrusu toplumu bir parya modeli olarak görür. Odası, yani kulesi, onu yalıtan en büyük etkendir. Artık bu konfor Gazze için bozulmalıdır.” “28 Şubat’tan hala korkuyorlar” Palabıyık, “Akademisyenler hala 28 Şubat’ın hayaletinden korkuyorlar ve bu hayaletin hala ortalıkta dolaştığını iddia ediyorlar. Bir yandan fişlenme, öte yandan değişebilecek iktidar gibi olgular onlara inanılmaz bir korku aşılıyor. Akademik cübbe üzerine Filistin kefiyesi giymek ve bu halde çekilebilecek bir fotoğraf karesinin gelecekte önlerine çıkma ihtimali hala onlar için çok güçlü bir hayali varsayımdır. Bu kâbus üzerinden inşa ettikleri gündelik hayata dair korku, onların sonraki yıllarda yaşayabileceği olumsuzlukların önüne geçmek için kullanılan bir araçsal cihazlara dönüşmüş durumdadır. Maalesef, bu korku kendini muhafazakâr ve Müslüman olarak tanımlayan akademisyenlerde daha fazla görülüyor. Buna ahlaki ihanet veya muhafazakâr vefasızlık demek yanlış olmayacaktır” diye konuştu. “Feminist akademisyenler çürük kokuyor“ Gazze için hiçbir öğrenciye söz hakkının tanınmadığını ifade eden Palabıyık, “Lümpen burjuva denilecek bu kesimin özellikle Gezi ve feminist söylemlerle hareket ettiğini de unutmadık. Feminizmi LGBT’ye sürükleyen aklı evvellerin kendi derslerini Gezi Parkı’nda devam ettirmek için öğrencilerini üniversiteden çıkardıkları ve Gezi eylemlerine katılmalarını tavsiye ettikleri de gün gibi biliniyor. Lakin konu Gazze olunca tek bir öğrenciye söz hakkı tanınmıyor. Çünkü Gazze, Müslümanların yüzakı olduğu için, onların direnişinin ahlaki yönü engellenmek isteniyor. Bu nasıl bir akademik buhrandır? Bunlar insanlıklarını kaybetmiş” dedi.