POLİTİKA - 21 Şubat 2017 Salı 16:04

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: 'Diyorlar ki Türkiye’de...'

A
A
A
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: 'Diyorlar ki Türkiye’de...'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Diyorlar ki Türkiye’de dikta yönetimi yok. Ya 12 Eylül’ü bile aratıyorsunuz bırakın dikta yönetimini" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, 20 Temmuz’u hiç kimsenin unutmaması gerektiğini vurgulayarak, “20 Temmuz Türk siyasal tarihinde bir sivil darbe tarihidir. Son 1 haftada yaşananları aktaracağım. Müjdat Gezen Sanat Merkezine yapılan saldırı. Müjdat Gezen dik duran bir sanatçı. Onurlu duran bir sanatçı. Kimseye eyvallahı olmayan bir sanatçı. Kimsenin önünde boyun eğmeyen bir sanatçı onun kültür merkezini gece gelip yakıyorlar. Verdiği cevap çok güzel, ‘Binamızı yakabilirler ateşe verebilirler ama yüreğimizdeki cumhuriyet ateşini hiç kimse söndüremez’ diyor. Bir sanatçıya yakışan bir cevap. Gençlik kollarımızın bir üyesi Samet Burak Sarı o da dün tutuklandı. Niye tutuklandı? Tweetler atmış. Kendisi söylüyor bu tweetleri ben atmadım eşleştirme yapın diyor. Savcı mahkemeye veriyor. Mahkeme serbest bırakıyor. Savcı itiraz ediyor başka bir mahkemeye gidiyor. Aynı talebi yineliyor ben atmadım diyor. En son Deniz Yücel’i çağırıyorlar. Hem Türk vatandaşı hem Alman vatandaşı. Kendisi ifade vermeye gidiyor. Uzun süredir tutuklu. Kısa süre içinde özgürlüğe kavuşmasını istiyoruz. Bir gazeteci üzerine bu kadar baskı kurmak doğru değildir. Gazetecileri hapse atmak doğru değildir. Gazetecileri susturmak doğru değildir. Demokrasiye, Türkiye’nin imajına zarar veriyor” diye konuştu.

“12 Eylül’ü bile aratıyorsunuz bırakın dikta yönetimini”

Grup toplantısına katılan Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerine ‘hoşgeldiniz’ diyen Kılıçdaroğlu, “Mülkiye bizim akademik dünyamızın en önemli kurumlarından birisidir. Türkiye’yi yönetenler oradan çıkarlar. Demokrasiyi onlar getirirler, özgürlükleri onlar savunurlar. Şimdi 20 Temmuz sivil darbesinden sonra pek çok hocanın görevine son verildi. 12 Eylül askeri darbesinde görevine son verilen hoca sayısı 120 idi. 20 Temmuz darbesinden sonra görevine son verilen akademisyenlerin sayısı 4 bin 811. 4 bin 811 hocayı kapının önüne koydular. O hocalar ki çocuklarımızı emanet ettiğimizi, çocuklarımıza aydınlık geleceği öğreten, her türlü fedakarlığı yapan ve bu hocalar yetişsin diye yurt dışına gönderdiğimiz emek verdiğimiz harcamalar yaptığımız gelsin üniversitelerimizde ders versin diye üzerine titrediğimiz 4 bin 811 hocayı kapının önüne koydular. Diyorlar ki Türkiye’de dikta yönetimi yok. Ya 12 Eylül’ü bile aratıyorsunuz bırakın dikta yönetimini” değerlendirmesinde bulundu.

“Kim bu ülkenin vatandaşı olarak kendi ülkesinde rahat yaşamak istiyorsa ele ele gönül gönüle 'hayır' oyu verelim”

Fatma Bostan Ünsal’ın da görevine son verilen akademisyenlerden birisi olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bunun özelliği AK Parti’nin 64 kurucusundan birisi bu aynı zamanda. 64 kurucusundan birisi kapının önüne koyuldu. Bakın ne söylüyor Fatma Bostan Ünsal, '20 Şubat’ta doktora sınavına başörtülü olduğum için alınmadım. Akademi bize kapalıydı ama onun dışında görüşlerimizi rahat bir şekilde ifade ediyorduk. Yani 28 Şubat döneminde dahi görüşlerimizi rahat bir şekilde ifade ediyorduk. Meşru bir pozisyonumuz vardı. Bugün o meşruiyette konuşamıyor, mağduriyetleri dile getirdiğimizde kendi arkadaşlarımız ki bunlar daha ziyade AK Parti seçmeni bunu ihanet olarak görüyorlar' diyor. Biz hep söyledik yine söylüyoruz. İnsanın siyasi düşüncesine, kimliğine, yaşam tarzına, kılık kıyafetine bakmıyoruz. İnsansa bu ülkede yaşıyorsa başımızın üstünde yeri var diyoruz. Bu kadar açık. Daha dramatik bir şey söylüyor Fatma Bostan Ünsal, 'Gözaltındayken ve evindeyken intihar edenler çok daha trajik durumlar olduğu için kamu görevinden ihraç edilenlerle ilgili konuşmaktan utanıyorum. Beni attılar üniversiteden ama evindeyken gözaltındayken intihar edenler var. Benim sorunum onların sorunu yanında çok daha düşük' diyor. ‘Ben kendi sorunumu anlatmaktan utanıyorum’ diyor. Sayın Ünsal gerçekleri kimse örtemez, kapatamaz. Gerçek bütün çıplaklığıyla Türkiye’nin önünde duruyor. Gelin anayasa referandumunda sağı solu, ileriyi geriyi bırakalım, kim demokrasi istiyorsa, kim özgürlük istiyorsa, kim bu ülkenin vatandaşı olarak kendi ülkesinde rahat yaşamak istiyorsa el ele gönül gönüle 'hayır' oyu verelim. Biz hep beraber kim mağdursa onların yanında duracağız. Mağdur aileleri var aramızda sevgili anneler kapıdan girerken gözyaşları içinde bir grup anne önümü kesti. Çocuklarımız aylardır hapiste diyorlar. Ben harp okulu öğrencilerini de, pilotları da, askerleri de biliyorum. Size sözüm söz adalet gerçekleşinceye kadar her zaman mağdurların yanında olacağım” ifadelerini kullandı.

“Önce kendi çocuklarını al, hep beraber gidin Rakka’ya bizde alkışlayalım”

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Gündemimizde anayasa değişikliği var. Referanduma gidilecek. Ama halkın gündeminde ne var. Halkın gündeminde birinci soru işsizlik. Ne diyorlar ‘18 yaşına bastın mı milletvekili olacaksın’ diyorlar. Bir gencin babası geldi, ‘Oğlum 18 yaşında değil, 28 yaşında kaç yıldır işsiz biz milletvekilliği falan istemiyoruz, biz önce çocuklarımıza iş istiyoruz’ diyor. İş iş iş istiyoruz diyor. 18 yaşındaki milletvekilini kimin için getiriyorlar. Bu Ankara’da oturan beyler var ya kendi çocukları ve torunları için getiriyorlar. Onlar milletvekili olacak neden? Bide üstelik hiç askere gitmeyecek. Bereket versin Sayın Cumhurbaşkanı bu gerçekleri meydanlarda anlatıyor. Söylüyor beyefendi, ’18 yaşında milletvekili yapacağım, askerden de muaf yapacağım’ kimin çocuğunu? Kahramanmaraşlı Ökkeş’in çocuğunu mu yapacak, berber İrfan’ın çocuğunu mu yapacak? Kendi çocuklarını ve torunlarını yapacak. Onlara gelecek hazırlıyorlar. Vatandaşlarımdan isteğim, Nisan ayında sandığa gideceksiniz. Demokrasi sadece benim değil hepimizin sorunu. Gideceksiniz şu soruyu kendinize sorun, benim çocuğum var 18, 19, 25 yaşında kaç yıldır işsiz. Sen buna iş mi buldun? Şimdi milletvekilliğiyle beni kandırmaya çalışıyorsun, gençlerin oyunu almaya çalışıyor. Sevgili gençler bu oyuna gelecek misiniz? Kimse bu oyuna gelmez. Ayrıca askerlikten muaf yapacaklar. Bu Ankara’daki beylerin çocukları hiç askere gitmez, hiç gitmedi, gitmiyor da zaten. Ama garibanın çocuğu El Bab’a gider, eksi 35 derecede dağların tepelerinde terörle mücadele eder, şehit olur gelir. Onlar ne yaparlar, ‘çok iyi oldu’ derler. Allah şehitlik nasip etti diye. Senin çocuğuna niye nasip olmuyor bu şehitlik niye sen kendi çocuğunu göndermiyorsun? El Bab’a niye göndermiyorsun? Şimdi ‘Rakka’ya gideceğiz’ diyorlar. Kimin çocuğuna güveniyorsun da Rakka’ya gidiyorsun. Garibanın çocuğuna mı güveniyorsun. Önce kendi çocuklarını al, hep beraber gidin Rakka’ya bizde alkışlayalım. Alın çocuklarınızı Rakka’ya gidin. Ne diye, hangi gerekçeyle gidiyoruz Rakka’ya? Kim teşvik ediyor sizi? Hangi devletin kara kuvvetleri konumuna geliyorsunuz siz? Türkiye’nin güvenliği El Bab’tı bitti. Bunlar bir ara Şam’a da gideceklerdi. Emevi Camii’nde namaz kılacaklardı. Allah’ın takdiri Süleyman Şah Türbesini kaçırmak zorunda kaldılar.”

“Bizim işsiz ordumuz Danimarka nüfusundan daha fazla”

“Yeni anayasa değişikliğiyle biz Türkiye’yi uçuracağız diyorlar” diyen Kılıçdaroğlu, “15 yıldır Türkiye’yi siz yönetiyorsunuz. Siz Türkiye’yi uçurdunuz da birisi size kalktı engel mi oldu? Kaldı ki 2 yıl fiilen başkanlık sistemi uygulanıyor. Sayın Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Başbakanlık koltuğu zaten boş, o da Cumhurbaşkanı yardımcısı gibi zaten görev yapıyor. Siz vatandaşlarım Sayın cumhurbaşkanı bir şey söyleyecek de, Binali Yıldırım buna itiraz edecek aklınıza gelir mi böyle bir şey? Tam tersine esas duruşta, 500 metreden görse Sayın Erdoğan’ı 100 düğmesi varsa 10 saniyede ilikler. Hangi çift başlılık? Ne oldu iki yıl. İşsiz sayımız 771 bin arttı. 771 bin kişi işsizler ordusuna katıldı. Hani siz Türkiye’yi uçuracaksınız. Tam tersi Türkiye felaket eşiğine ağır ağır gidiyor. İşsizlik oranları resmi rakamlar açıklandı yüzde 12.1. Kriz dönemlerinde işsiz sayısı kaçtı. 1982’de yüzde 7,6, 1990’da Körfez Krizinde yüzde 8, 2001 yüzde 9, 2017 yüzde 19,4. 6 milyon işsizimiz var. Danimarka’nın nüfusu 5 milyon 600 bin. Bizim işsiz ordumuz Danimarka nüfusundan daha fazla. Türkmenistan’ın nüfusu 5 milyon 400 bin. Bizim işsiz ordumuz Türkmenistan nüfusundan daha fazla. Norveç 5 milyon 200 bin. Bizim işsiz ordumuz Norveç nüfusundan daha fazla. Çünkü işsizlik umutsuzluk demektir. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır” açıklamasında bulundu.

“Ankara’daki beyler bir tek işçi bile almadılar"

Kılıçdaroğlu, konuşmasında şunları kaydetti:

"İşsizlerin sorununa çözüm üretiyorlar mı? Şimdi hakkını yemeyelim. Çıktı Sayın Cumhurbaşkanı TOBB’da bir konuşma yaptı ve bir çağrıda bulundu. ‘Türkiye’de kaç tane işveren var 1 milyon herkes bir işsiz alırsa işsizlik sorununu çözeriz’ dedi. Zekaya bakın pırıl pırıl bir zeka. Bu öneriyi önce 2004’te yapmış Trakya’da. Kimse takmamış. 2010’da yapmış TOBB’da kimse takmamış, 2016’da yapmış kimse takmamış, 2017’de yine TOBB’da yaptı. Takarlar mı takmazlar mı bilmiyorum. Ama şimdi şu noktaya geldi. Diyor ki, ‘ben yeni başlayacak olanları çalıştırmayanları o işverenleri teşhir edeceğim’ diyor. Yani şantaja başvurdu, yani baskıya başvurdu. Şimdi baskı kuruyorlar bir işçi alacaksın. Parasını ver. Bir çağrı daha yapalım. Bu Ankara’daki beylerin fabrikaları var. Gemileri var. Allah aşkına bunlar işçi aldılar mı? Bir tek işçi bile almamışlardır. Sen al kardeşim. Her fabrikana 10 bin tane işçi al ne olacak. Sen demiyor musun işçi alın diye, alın. Elin oğluna gelince fabrikana zorla işçi alacaksın. Kendine gelince görmeyeceksin ve duymayacaksın. Bu milletin ferasetine, ahlakına, gelecek umuduna güveniyorum. Bu milletin bu tür palavralara kulak asmayacağını da biliyorum.” 

Goncagül Özcan - Pelin Üzek
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Lokanta ve kafelerde KDV oranında değişiklik Resmi Gazete’de Lokanta ve kafelerde yüzde 8 olan KDV, yüzde 10’a, yüzde 18 olan KDV’nin, yüzde 20’ye çıkarılmasına ilişkin tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Katma Deper Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ Resmi Gazete’de yayımlandı. Tebliğe göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 26 Nisan 2014 tarihli Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde yer alan ’yüzde 8’ ibarelerinin ’yüzde 10’, ’yüzde 18’ ibarelerinin ’yüzde 20’ olarak değiştirilmesine karar verildi. Buna göre, lokantaların hizmetlerini, et, su, meyve suyu gibi gıda malzemesi satışı göstererek yüzde 10 yerine yüzde 1 KDV ile faturalandırmasının önüne geçilecek. Hizmet sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmeler kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin edilerek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacak. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışlar da aynı kapsamda değerlendirilecek. Öte yandan, yiyecek ve içecek hizmetlerine yönelik işyeri ruhsatı bulunmadığı halde müşterilerine masa, oturma yeri, tezgah gibi servis yapılabilen alanlarda yiyecek ve içecek hizmetleri sunanların bu yerlerde yaptıkları satışlar da bu kapsamda olacak. Tebliğin yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe gireceği belirtilirken hükümlerinin Hazine ve Maliye Bakanınca yürütüleceği belirlendi.
Bitlis Ahlat’ta ‘Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun’ anma programı düzenlendi Eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun vefatının 5. yılında Bitlis’in Ahlat ilçesinde anıldı. Ahlat ilçesinde Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun anısına “Tarihe Damga Vuranlar Haluk Dursun” anma programı düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın katkılarıyla Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği tarafından düzenlenen program saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Daha sonra konuşma yapan Bitlis Valisi Erol Karaömeroğlu, “Haluk Dursun’un hatırasına sahip çıkan bu anlamlı program dolayısıyla sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bugün ülkemizin yetiştirmiş olduğu mümtaz bir ismi anmak üzere buradayız. Prof.Dr.Haluk Dursun’u ebedi aleme uğurlayalı tam 5 yıl oldu. Van Erciş’te kendi aracıyla seyir halindeyken meydana gelen elim bir trafik kazası sonucu maalesef hocamızı 19 Ağustos 2019 tarihinde kaybettik. Kültür birikimi ve hitabetiyle araştırmayı, bildiğini ve gördüğünü meraklısına aktarmayı seven, hayatını görevine adayan bir bilim insanıydı. Ahmet hocamızı bir kez daha rahmetle, özlemle, şükranla yad ediyorum. Değerli ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına tekrar başsağlığı diliyorum. Rabbim Haluk hocamızdan razı olsun, mekanı ali olsun. Bu anlamlı buluşmanın düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi. Ardından konuşan AK Parti Ankara Milletvekili Zeynep Yıldız, “Gerçekten bir ideal, ülkü ve niyet uğruna yola koyulanlardandı Haluk hoca ve bugün bizi burada bir araya getirdi. Bunu da yaparken bir mekan ve bellek ilişkisi kurmaya yönelik en önemli noktalardan birinde Ahlat’ta bizleri buluşturdu. Gerçekten nereden geldik nereye doğru yürüyeceğiz duygusunu bize pekiştirebilecek bir noktada bir araya gelmiş olduk” ifadelerini kullandı. MHP Genel Başkan Başdanışmanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy’da, “Ahlatın maneviyatıyla gençliğin enerjisini bir araya getiren bu tarihi ve bu mukaddes şehirde Kubbet-ül İslam’da sizlerle beraber olmaktan tarihe adanmış, adanmış olduğu bir ülküsünde yol yürürken rahmeti rahmana kavuşmuş değerlerimizi anma vesilesiyle sizlerle olmaktan bende kıvanç duyuyorum. Ahlat’ı anlamak, tanımak ve bu değerler etrafında dertlenen Ahmet Haluk Dursun profili, şahsiyetleri, onun etrafında neşet etmiş yetiştirmiş olduğu gençlerin yeniden filizlenmesine iklim oluşturmaktır. Bizim muradımız ve mefkuremiz budur. Siyasetten de, devlet hayatından da anladığımızda budur, bu olmalıdır. Bu sebepten dolayı bugün bu saatte bu salonu dolduran her bir arkadaşım bu atmosferin bir parçası olmuştur. Bu programın hayat bulmasında dertlenerek Ahmet Haluk Dursun hocanın derdini kendine dert ederek yola çıkıp kamu imkanlarıyla bu iş yürümüyorsa milletle yürüyebiliriz, dernekleşiriz diyerek devletimizin kapısını çalarız diyerek yolculuğa başladı. Bugünün anlamını bir bütün halinde program bitene kadar hissedip yaşayalım” şeklinde konuştu. Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ferit İzci ise, “Bizim medeniyetlerimiz başka medeniyetlere benzemez. Bizim medeniyetlerimiz işte böyle şahsiyetler ve gençler üzerine inşa edilmiş ilelebet varlığını devam ettirecek medeniyetlerdir. Başka medeniyetlerin hayal bile edemeyecekleri zirvelere çıkmış olan ecdadın nesilleriyiz. Hayatını bu şekilde mücadeleyle geçiren başta sayın Ahmet hocamız olmak üzere bu ülkede ve coğrafyada yetişmiş değerlerli şahsiyetlere huzurlarınızda saygıyla ve minnet duyuyorum” dedi. Düzenlenen program hakkında gazetecilere açıklamada bulunan Anadolu Tarih ve Kültür Birliği Derneği Başkanı Doğan Güngör, “Kültür ve Turizm Bakan yardımcısıyken çok sevdiği Ahlat’ı ziyaretinin hemen sonrasında geçirdiği trafik kazasıyla hayatını kaybeden Prof.Dr.Ahmet Haluk Dursun hocayı anmak, Ahlat’ı anlatmak ve gençlerle hemhal olmka için buradayız. Dernek olarak hocamızı anmak üzere yaptığımız ikinci program. İlkini Çanakkale’de yine tarihimizin müstesna mekanlarından birinde, bugünde Ahlat’ta yaptık” dedi. Anma programına katılan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kızı Nilay Dursun’da duygularını şöyle ifade etti; “Babamın hayatının son yıllarında özellikle çok önem verdiği Anadolu Tarih ve Kültür Birliği projesinin yaşatılıyor olabildiğini görmek gerçekten çok mutluluk verici. Yıllar önce babamın vefatından sonra tanıştığım bu değerli ekiple 5.yılında da bu tarz etkinliklerle bir araya gelmeyi sürdürüyoruz. Babamı anmayı, onun öğretilerini, gençlere aktarmaya çalıştığı bilgileri bir arada tekrar hatırlayarak belki yeni kitlelere aktarmaya çalışıyoruz. Bu gerçekten çok önemli. Dolayısıyla bu etkinliklerde desteği olan herkese çok teşekkür ediyorum.” İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrencisi Kenan Toprak Çatkın’da, “Ahlat’a ikinci gelişim. Bundan önce de bir program aracılığıyla gelmiştim. Haluk hoca bizde çok önemli ve derin etkiler bıraktı. Zaten bu etkileri panelimizde de anlatacağız” dedi. Yapılan konuşmaların ardından program Anadolu Kültür ve Tarih Birliği Derneği Musiki Grubunun Haluk Dursun’un sevdiği müzikleri seslendirmesiyle devam etti. Arından Ahmet Haluk Dursun hocayla anısı olan çeşitli üniversite öğrencilerin paneli ve BEÜ öğretim üyesi Doç.Dr.Hasan Buğrul’un Ahlat’taki tarihi mezar taşları üzerindeki övgü içerikli yazılar adlı sunumuyla program sona erdi. Anma programı sonunda toplu hatıra fotoğrafı çektirildi. Ahlat Halk Eğitimi Merkezi konferans salonunda düzenlenen anma programına Ahlat Kaymakamı Batuhan Bingöl, Ahlat Belediye Başkanı Yavuz Gülmez, Bitlis İl Emniyet Müdürü Ortaç Şekeroğlu, Bitlis İl jandarma komutanı Tuğgeneral Eyüp Subaşı, bazı kurum amirleri, çok sayıda akademisyen, yazar, eğitimci ve öğrenci katıldı. Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun’un kaza sonucu vefatı 2019 yılında Malazgirt Zaferi’nin 948. yıl dönümü etkinlikleri öncesi Ahlat’ta gezi ve incelemelerde buluna merhum Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, buradaki incelemeleri sonrası kara yoluyla Van’a hareket etmişti. Dursun’un içinde bulunduğu araç, Erciş’in Bayramlı Mahallesi yakınlarında kaza yapmış, kazada Ahmet Haluk Dursun hayatını kaybetmişti.
Antalya Otomobil su kanalına uçtu: Öldüğü düşünülen sürücünün yüzerek kaçtığı ortaya çıktı Antalya’da kontrolden çıkıp su kanalına uçan otomobildeki sürücü, kanaldan yüzerek çıkıp olay yerinden kaçtı. Aracın yaklaşık 1 buçuk ay önce satışını yapıp devrinin henüz alınmadığını belirten ruhsat sahibi kadın ise olay yerine geldiğindeki ilk sözü, “Allah’tan içinde kimse yok” oldu. Kazanın görgü şahidi bir genç ise, “Sürücü çok paniklemişti, yüzerek kanaldan çıktı, ardından kaçtı” dedi. Kaza, saat 22.00 sıralarında Kepez ilçesine bağlı Göksu Mahallesi’ndeki Nene Hatun Caddesi ile İbn-i Sinan Sokak kesişiminde meydana geldi. Henüz sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 16 LUB 73 plakalı otomobilin önce kaldırıma çarpıp ardından su kanalına uçtuğunu görenler durumu 112 Acil Çağrı Merkezine bildirdi. İhbarın ardından olay yerine itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Belirtilen adrese gelen itfaiye ekipleri, araçta yaptıkları kontrolde herhangi bir kişinin olmadığını tespit etti. Bunun üzerine görgü şahitlerinin ifadesine başvuran polis, sürücünün araçtan çıktıktan sonra yüzerek kanaldan çıktığını ve ardından panikleyerek kaçtığını belirledi. Trafik polisinin araç plakasından yaptığı sorgulamada, aracın Gülfer Hanedar adına kayıtlı olduğu belirlendi. “Arabayı sattım, parasını aldım ama devrini almadı” Ekiplerin haber vermesiyle kaza yerine gelen Hanedar, aracı Halil isminde bir galerice yaklaşık 1 buçuk ay önce sattığını, parasını almasına rağmen karşı tarafın devrini henüz üzerine almadığını söyledi. Gazetecilere de açıklamada bulunan Hanedar, “Arabayı satmıştım, parasını aldım ancak devrini henüz üzerine almadı. Kaza olunca beni aradılar. Allah’tan içinde kimse yok, ona sevindik. Galericiye satmıştım. Onun sürüp sürmediği de belli değil, ulaşamıyorum da” diye konuştu. Kazayı görenlerden Musa Kont isimli genç ise “Araba aniden fren yaptı ve kanala uçtuktan sonra sürücü yüzerek çıktı. Adam çok panik yapıyordu, sakinleştirmeye çalıştık ama kaçtı gitti” dedi. Polis ekipleri sürücüyü bulmak için çalışma başlatırken, araç çekiciyle su kanalından çıkartılarak otoparka götürüldü.