SAĞLIK - 07 Ağustos 2017 Pazartesi 14:49

Cilt lekelerinin oluşum nedenleri ve tedavi yöntemleri

A
A
A
Cilt lekelerinin oluşum nedenleri ve tedavi yöntemleri

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, deri rengini melanosit isimli hücrelerden salınan melanin pigmentinin oluşturduğunu ve çeşitli hastalıkların ya da dış etkenlerin melanosit fonksiyonlarında artış yolu ile deride lekelenmelere neden olduğunu belirtti.

Deri lekelenmelerinin giderilmesine olanak sağlayan bir çok tedavi yöntemi bulunduğunu da hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, leke oluşumunda ve ilerlemesinde büyük rol oynayan UV ışınlarından korunmak için her mevsim güneş koruyucu kullanılması gerektiğini, cilt tipine, deri bulgularına, yaşa göre kullanılacak ürünlerin farklılık gösterse de genel olarak en az 30 faktörlük koruyucunun, ortalama 4-5 saat aralıklarla yenilenerek cilde uygulanması gerektiğini belirtti.

Gebelik maskesi olarak bilinen cilt lekeleri

Tıp dilinde Melasma halk dilinde gebelik maskesi olarak bilinen, yüzde 90 kadınlarda görülse de erkeklerde de rastlanabilen cilt hastalığının, koyu renkli cilt tiplerine sahip olan kişilerde daha sık görüldüğünü söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, hastalığın özellikle yüz, boyun, ön kol gibi güneş gören alanlarda kahverengi düzensiz lekelenmeler şeklinde ve lekelerin yüz bölgesinde özellikle de alın, burun sırtı, yanaklar ve dudak üstünde çıktığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz sözlerine şöyle devam etti: “Melasmayı gebelik, doğum kontrol hapı kullanımı, güneş ışığına maruziyet, kozmetik ürünler ve bazı ilaçların kullanımı tetikleyebilmektedir. Tedavi seçenekleri arasında ise başta güneşten koruyucu ürün kullanımı olmak üzere, çeşitli leke açıcı serum veya kremler, kimyasal peeling, dermaterapi, PRP, mezoterapi işlemleri sayılabilir.”

Yaz mevsiminde daha belirgin hale gelen çiller

Güneş lekelerinin açık renk deri rengine sahip ve uzun süreli güneş maruziyeti olan orta veya ileri yaş hastalarda gözlemlendiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, bu lekelerin yüz, el sırtı, kol, dekolte bölgesi, sırt ve omuzlarda 0,5 - 1,5 cm çapında, kahverengi, siyah lekeler halinde ortaya çıktığını, kriyoterapi (dondurma tedavisi), peeling yöntemleri ve lazer gibi tedavi yöntemleri ile giderilebildiğini söyledi. Çil lekelerinin ise açık renk göz ve saç rengine sahip bireylerde, özellikle yüz, el sırtı, ön kol ve gövdenin üst kısmında yerleşen, birkaç mm çapında, deri seviyesinde açık kahverengi lekeler olarak görüldüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, genetik olarak da görülebilen çillerin, yaz mevsiminde, güneşin etkisiyle daha belirgin hale geldiğini, kış döneminde ise belirginliğinin azalıp kaybolduğunu ifade etti.

Ağızdan alınan veya sürülen kremler etkisi ile oluşan fotoallerjik reaksiyonlar

Ağızdan alınan veya bölgesel olarak sürülen bazı ilaçlar ile bazı bitki yaprakları veya onların sıvıları ile temas ve güneş ışığına maruziyet sonucunda, derideki hiperpigmentasyona bağlı fotoallerjik reaksiyonların görüldüğünü ifade eden Yrd. Doç. Dr. Didem Mullaaziz, bu reaksiyonların bazen hafif kızarıklık veya allerjik reaksiyon, bazen de su toplanmasına neden olacak düzeyde hasara yol açarak deride lekelenmelere neden olduğunu ifade etti.

“Kimyasal peeling yaptırmışsanız mutlaka güneşten korunun!”

Lekelerin giderilmesi için gerçekleştirilen tedavi yöntemlerinden biri olan kimyasal peeling uygulamasının, yüzeysel, orta veya derin olarak uygulanabilen bir tedavi yöntemi olduğunu da söyleyen Mullaaziz, Kimyasal peeling işleminin sadece kış döneminde yapılması gerektiğini hatırlatarak bu işlemin ciddi şekilde güneşten korunarak uygulanılması gerektiğini söyledi.

Renk açıcı kremlerin geceleri kullanılması önemli

Renk açıcı veya soyucu özelliği olan ürünlerin leke tedavisinde kullanılabildiğini söyleyen Mullaaziz, hidrokinon, askorbik asit, kojik asit gibi ilaçların renk açıcı olarak kullanılırken, meyve asitleri ve retinoik asit türevi ilaçların ise soyucu özellikleri açısından kullanıldığını belirtti. Bu ürünlerin kış döneminde uygulanması gerektiğine dikkat Mullaaziz, leke tedavisinde kullanılan kremlerin sadece geceleri kullanılmasına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.

Lazer tedavisi için kış dönemini tercih edin!

Lazer tedavisi sırasında leke oluşumuna neden olan melanin pigmentlerini içeren hücreler lazer ışınını emerken, normal renkteki hücrelerin bu ışından etkilenmediğini de söyleyen Mullaaziz, lazer tedavisinin özellikle koyu tenli bireylerde dikkatli yapılması gerektiğini ve işlem zamanı olarak kış döneminin tercih edilmesi gerektiğini ifade etti.

Güneş lekelerinin giderilmesi için Kriyoterapi

Kriyoterapi işleminin tedavi edilmek istenen alanın dondurularak yok edilmesi yönteminden de bahseden Mullaaziz, özellikle bazı güneş lekelerinin tedavisinde kullanılan pratik bir yöntem olan bu işlem sırasında sıvı azot gazı kullanıldığını, işlem sonrasında hedeflenen alanda kızarıklık ve koyu renkli kabuklanmalar oluştuğunu, yaklaşık 2 hafta içerisinde de kabukların dökülerek yeni cilt dokusunun meydana geldiğini söyledi.
Son olarak da derideki leke gelişimini tetikleyen başlıca faktörleri sayan Mullaaziz, “ Genetik ve hormonal faktörler, ultraviyole ışınları, bazı hastalıklar, bazı ilaçlar ve yanlış kozmetik ürün kullanımı da leke gelişimini tetikler” diyerek sözlerini sonlandırdı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Ersoy, Yunan mevkidaşı ile "Romeo ve Juliet" oyununu izledi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni, William Shakespeare’in unutulmaz eseri "Romeo ve Juliet" oyununun Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) gösteriminde bir araya geldi. Oyun, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ve Yorgos Lykiardopoulos kültürel organizasyonu Lykofos ortak projesiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatro severlerle buluşuyor. Yunanistan ve Türkiye’den sanat kurumları ile sanatçıları bir araya getiren proje, iki ulus arasında köprü kurmayı hedefliyor. Dün İstanbul’da ilk gösterimi yapılan ve 28 Nisan’a kadar sahnelenmeye devam edecek esere ilişkin AKM’de gerçekleştirilen basın toplantısında Bakan Mehmet Ersoy, Bakan Lina Mendoni ile verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini ve değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Basın toplantısında konuşan Bakan Ersoy, "Bugün değerli mevkidaşım, Yunanistan Kültür Bakanı Sayın Lina Mendoni ve beraberindeki heyeti misafir ettik. Verimli bir görüşme gerçekleştirdik; değerlendirmelerde bulunduk. Şimdi ise çok güzel bir sanat birlikteliği vesilesiyle buradayız. Devlet Tiyatrolarımız ile Pire Belediye Tiyatrosunun ortak bir proje çerçevesinde sahneye koyduğu Romeo ve Juliet oyununun İstanbul galasını izleyeceğiz” dedi. "Sanatın evrenselliği insanlık için daima ortak bir çatı olmuş; en güzel, en anlamlı birlikteliklere ev sahipliği yapmıştır" diyen Ersoy, sözlerine şöyle devam etti: “Bizler de buna sahip çıkmanın, katkı ve değer sunmanın gayretindeyiz. İnanıyorum ki bu proje sadece bir başlangıç olacak, önümüzdeki dönemlerde sanatın diğer alanlarına da yayılacaktır. Romeo ve Juliet, Shakespeare’in eşsiz kaleminden çıkmış ölümsüz bir klasik. Bizler ise bu eseri, sanatçılarımızın kendi kültürel ve tarihsel geçmişlerinden ilham alarak yeniden yorumladıkları bir temsille sahneye taşıyoruz. Oyundaki aileler kendi aralarında anadillerinde konuşurken bir araya geldiklerinde, bildikleri tek ortak dil olan İngilizce ile iletişim kuracaklar. Bu yaklaşım, farklı dillerin ve kültürlerin etkileşimiyle insan doğasının derinliklerine inerek evrensel duyguları keşfetmeyi amaçlamaktadır. Esere günümüz dünyasından açılan bu çağdaş bakış açısı ve yeni yorum vesilesiyle Türkiye ve Yunanistan’ın köklü kültürel mirasını da bir araya getirmiş ve iki ülke arasında derinleşen kültürel diyaloğu sembolize etmiş olacağız. Provalar 18 Şubat’ta, Yunanistan’da başlamıştı. Yönetmen Lefteris Giovanidis’in rejisiyle sahneye taşınan eser, Türkiye’de sanatseverlerle buluşmasının ardından Mayıs ayında, Atina’da perdelerini açacak ve iki ülkede toplamda 13 temsil gerçekleştirilecek. Ayrıca 17-27 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Antalya’da düzenlenecek olan 14’üncü ‘Devlet Tiyatroları Antalya Uluslararası Tiyatro Festivali’nde yer almasını da planlıyoruz. Yine yaz aylarında ve önümüzdeki tiyatro sezonunda Türkiye’nin ve Yunanistan’ın farklı şehirlerinde sahnelenmesi, Avrupa’daki prestijli tiyatro festivallerine katılımı söz konusu olacak. Türkiye ve Yunanistan arasındaki kültürel ilişkilerin geliştirilerek daha ileri boyuta taşınması adına bundan sonra da Yunanistan’ın ilgili kurum ve kuruluşlarıyla eşgüdüm ve iş birliği içerisinde çalışmaktan memnuniyet duyacağımızı ifade etmek isterim. Sayın Bakan’a, Pire Belediye Tiyatrosunun ve Devlet Tiyatrolarımızın çok değerli sanatçılarına ve Sayın Lefteris Giovanidisi’in şahsında, sahne arkasında bu esere emek veren bütün ekibe teşekkür ediyorum. Sanatseverleri bu özgün ve özel temsili izlemeye davet ediyor, hepinize saygılar sunuyorum” dedi. Yunanistan Kültür Bakanı Lina Mendoni ise eserin sahneye konulma sürecinden bahsederek, Türk- Yunan ilişkileri bakımından oyunun İstanbul’da izleyicilerle buluşmasından dolayı mutluluk duyduklarını ifade etti. Romeo ve Juliet’in en güzel aşk hikayesi, aynı zamanda da bir drama olduğunu belirten Mendoni, "Bu oyun bir başlangıç olabilir. İki toplumun kültürel bağlarımızı daha da yüksek hale getirebiliriz. Sadece devlet düzeyinde değil, özel kuruluşlar arasında da ortak projelerin ve ikili işbirliklerinin olduğunu öğrenmekten mutluluk duyuyoruz. Yakın zamanda sizleri Atina’ya 16 Mayıs’ta sahnelenecek oyuna da bekliyorum. Eminim oyun, Atina’da da çok iyi karşılanacak" diye konuştu. Bakan Ersoy ve Mendoni, ortak basın toplantısının ardından AKM Tiyatro Salonu’nda sahne alan "Romeo ve Juliet" oyununu birlikte takip etti.