GÜNDEM - 27 Eylül 2017 Çarşamba 16:14

Çocuklara zorla yemek yedirmek obeziteye sebep oluyor

A
A
A
Çocuklara zorla yemek yedirmek obeziteye sebep oluyor

Canbebe’nin “Anneler ile Geleceğe” isimli projesiyle Trabzonlu anneler ile buluşan Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt, “Katı gıdaya geçildikten sonra çocuklara zorla fazladan yedirilen yemekler ileride obeziteye sebep oluyor” dedi.

Canbebe; “Anneler ile Geleceğe” isimli sosyal sorumluluk projesinin 2. seminerini Trabzon Ortahisar Belediyesi’ne ait Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirdi. Sunuculuğunu tiyatro sanatçısı Seren Fosforoğlu’nun yaptığı seminerde Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt, Bebek Hemşiresi Esra Ertuğrul ve Beslenme Uzmanı Yeşim Özden Gün, 0-36 ay dönemindeki bebeklere ait pek çok konuyu izleyicilerle paylaştı. Çocuk yetiştirmenin gereği bilimsel temelleri anlatmak ve sağlıklı nesillerin gelişimine katkıda bulunabilmek üzere hayata geçirilen proje yoğun ilgi gördü. Canbebe hayata geçirdiği projeyi “her annenin bebeğini büyütürken fizyolojik ve pedagojik gelişimle ilgili doğru bilgiye sahip olması gerektiği” fikriyle geliştirdi. Anneler ve anne adayları için konusunda uzman kişileri annelerin ayağına kadar götüren proje 2017 sonuna kadar 9 ilde, 14 farklı lokasyonda 14 bin anne ve anne adayına ulaşmayı hedefliyor.

Çocuk Gelişim Uzmanı Özge Selçuk Bozkurt da projenin amacı doğrultusunda bebeklerin özellikle emzirme dönemi ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Özellikle annelerin beslenmesine dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Özge Selçuk Bozkurt, “Konumuza emzirmeden başlıyoruz, çünkü emzirme çok önemli. Doğru emzirme nasıldır, ne yapılmaldırı? Aylara göre çocuk gelişimi nasıl olacak, bu dönemde annelerimiz nasıl beslenecek, nelere dikkat edecek? Bunları kapsayan 0-36 ay, hamilelikten başlayan süreci ele alan bir seminer düzenliyoruz” diye konuştu.

“Katı gıda ile birlikte sofra adabı öğretilmeli, zorla fazladan yemek yedirilmemeli”

Çocukların katı gıdaya geçişinden sonra artık sofra adabını yavaş yavaş öğrenmesi gerektiğine değinen Bozkurt, “Çocuklar yemek yerken, yemek yerine çevreleriyle daha fazla ilgilendiklerini görüyoruz. Çocuklarda 6 ay itibariyle artık ek besinlere, katı gıdalara doğru geçiş dönemi başlıyor. Bunlar anne sütünün haricinde tamamlayıcı gıdalar oluyor. Çocuk yemeğini yerken anneler bazen çocuğun yemeğin tadını sevmediğini düşünerek onu bir şekilde oyalamayı tercih ediyor. Bunlar genelde tablet, televizyon, telefon olabiliyor. Hâlbuki bizim istediğimiz artık sofra adabının kurulması. Yani çocuk artık masaya oturmalı, annenin, babanın olduğu yerde olmalı ve kendi tabağından sorumlu olmalı. Bu dönemde dikkati tamamen tabağında olmalı. ‘Çocuğa ne kadar yedirirsek kardır’ olayını çok yapıyoruz. Hâlbuki bedeni ve beyni zaten verilecek olan yemek miktarını zaten belirler. Bizim kararımıza göre olmamalı. Yapılan araştırmalara göre bu durum obeziteye sebep olabiliyor. Çünkü çocuk bilinç dışında bir şeye takılıyor istemsizce yemek yiyor. Oto kontrolü gelişmeden istemsiz bir şekilde yediği için doyma sınırını bilemiyor. Böyle durumda daha fazla kalori alıyor. Bizim isteğimiz çocuğun severek yemesi. Peki, ne yapabiliriz? Kendi kendine yemeye fırsat vermeliyiz. Yemeğini yesin tadına baksın o yemekten zevk alsın. Eğer zevk alarak yerse hepsinin tadına ayrı ayrı bakacaktır. Örneğin sofrada salatalık vardır çocuk bunu hatırlayacak tat çağrışımı yapacak. Havucu, yoğurdu her birinin tadını hatırlayarak, isteyerek ve aklına getirerek yiyecek. Dolayısıyla tat gelişimi desteklenecek. Bizim istediğimiz 6-12 ayda tat gelişiminin desteklenmesi. Eğer bu şekilde yaparsak çocuğumuz sofraya oturduğu zaman neyi ne kadar yemesi gerektiğini kendi sınırlarıyla belirleyecektir” dedi.

Kucakta taşıma, çocuklarda geç yürümeye sebep olabilir!

  Çocukların yürüme döneminde geç yürüme nedenlerini de değinen Bozkurt, “Özellikle çocukların 12-18 ay dönemi yürüme evresidir. Bu evrede çocuklarda merak dönemi başlar. Yürümenin gecikmesinin birçok nedenleri vardır. Örneğin yürütecin uzun süre kullanımıyla birlikte hep parmak ucuna basması sebep olabilir. Çocuğun temkinli yapısından dolayı olabilir. Sürekli kucakta taşınan çocuklar da kaslarını gelişimine fırsat verilmediği için geç yürüme olabilir. Dolayısıyla bu dönemde çocuğumuzun yürümesinde gecikme oluyor. Yürümenin gecikmesi demek etrafı incelemenin o merak evresi 12-18 ayında ötelenmesi demektir. Bu dönemde çocuk özgürce keşfedecek ve kurcalayacaktır. Farkındalık da artacak. Yürüme eğer bu sebeplerle gecikmeye uğrarsa merak evresi de gecikecek ve dolayısıyla çocuğun algılarında da ileriye doğru kayma gözükecektir” diye konuştu.

“Çocuklara nesnelerin isimlerini tek tek öğretmeyin”

  Çocukların 4 aydan sonra dil gelişiminin yavaş yavaş geliştiğine dikkat çeken Bozkurt, “Çocukların dil gelişim dönemi 4 ay itibariyle başlıyor. 8 ay civarında çocuklarda aynı hecenin tekrarı başlar. Baba, gaga diye. Siz baba deyince durup sizi dinler. Her zaman alıcı dil dediğimiz yani sizin söylediğinizi anlama becerisi çocuklarda erken gelişir. İfade edici dil yani konuşma dili geç gelişecektir. 12 ay civarında çocukta artık özgür olarak anne baba kelimesi ortaya çıkar. Yani babayı gördüğünde baba, anneyi gördüğünde anne, ablayı gördüğünde abla demesi gibi. 18 ayda artık bizim beklediğimiz kelime sayısı 4 ile 10 arasındadır. 2 yaşına geldiği zaman ise çocuk artık isim ve fiilleri birleştirerek bir cümle oluşturabilir. İki kelimelik cümle bizim için yeterli. Üç yaşa gelip hala iki kelime kuramıyorsa o zaman bir uzmanla görüşmekte fayda var. Annelere tavsiyemiz etraftaki nesneleri çocuğa tek tek göstermeyin. Örneğin bak kedi, bak bu da köpek gibi ifadeler kullanmayın. Çocuğun beynini tek tek kelimeye alıştırmayın. İletişime geçerken cümleler kurun. Arka arkaya elmayı öğreteceksek elmayla ilgili 5 tane cümle kurun” diyerek sözlerini sonlandırdı.

 Seminerin sonunda katılan anne ve anne adaylarına ise çekilen kura ile çeşitli hediyeler verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çorum Selçuklu mirası bin 100 yıllık tarihi kale turizme kazandırılıyor Tarihi eserlerin ihyası ve restorasyonu konusunda önemli çalışmalar yürüten Çorum Belediyesi, tarihi kalenin restorasyon çalışmalarına devam ediyor. Çalışma kapsamında kalenin bedenlerinin restorasyonu, aydınlatma çalışması ve kale etrafının drenaj hattı yapılacak. Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın’ın Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yaptığı görüşmeler neticesinde hazırlanan protokol, geçtiğimiz temmuz ayında Çorum Valiliği ve Çorum Belediyesi arasında imzalanmıştı. Protokole göre restorasyon maliyetinin yarısı bakanlık, yarısı da Çorum Belediyesi tarafından karşılanacak. Şehrin en önemli tarihi yapıları arasında yer alan Çorum Kalesi’nin restorasyon ihalesini kazanan yüklenici firma çalışmalarına devam ediyor. Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, şehrimizin kültürel varlıklarının korunması adına çok önemli bir adımı attıklarını belirterek, Selçuklu mirası olan 1100 yıllık Çorum Kalesi’nin şehrimizin en önemli tarihi eserlerinden birisi oldu olduğuna vurgu yaptı. Tarihi kalenin Çorum’un kimliği ve geleceği açısından son derece önemli bir yapı olduğunu ifade eden Başkan Aşgın, “Şu anda beden yüzeylerinde derz temizliği yapılıyor, özgün derz içeriği ve görseline ulaşmak için numuneler hazırlandı. Danışman hoca ile 1 numune üzerinde mutabık kalındı, derzi temizlenen yerlerde taşlarda eksiklik yok ise derz imalatı yapılacak. Eksiklik olan yerlerde taş onarımı yapılacak.” dedi. Başkan Aşgın, restorasyonunun yüzde 50’sinin Çorum Belediyesi, yüzde 50’sinin ise Kültür ve Turizm Bakanlığı hibesiyle karşılanacağını sözlerine ekledi.